Doğrusunu Öğrenelim

      Doğrusunu Öğrenelim

      "Haydan Gelen Huya Gider"

      Bu cümlenin gerçek anlamını ben yeni öğrendim, paylaşmak istedim.

      Bu cümleyi genelde " havadan gelen, yani emek harcamadan gelen bir fayda sağlamadan uçar gider" anlamında kullanırdım. Birçoğumuzda sanırım böyle biliyor.

      Doğrusu "hayy'dan gelen hu'ya gider" , anlami ise Allahtan gelen Allaha gider demekmiş. Ziira "Hayy" ve "Hu" kelimeleri Allahin guzel isimlerindendir. :]
      Hayy Allah ın diri hu da vucud sıfatlarını anlatmak için dervişler tarafından kullanılırdı zamanla anlam değişmesine uğramış halk arasındaki kullanımında . Yine buna benzer bir durum ömrü hay huy la geçmek buda dervişlerin yaşamını anlatmak için kullanılaırken yani ömrünü Allah a adamış insanları anlatırken şimdi boş işlerle uğraşanları anlatır olmuştur .
      Bellum omnium contra omnes
      Yapılacak bir tek şey kalmışsa hiç bir şey yapılmamış demektir.

      Diğerleri

      Başka sözler de var bunun gibi çok farklı ve yanlış bilinen.
      Mesela "su küçüğün, söz büyüğün" olarak söylediğimiz atasözünün doğrusu "sus küçüğün, söz büyüğün" şeklidir.
      Yine "canına ot tıkamak" deyiminin doğrusu "çanına ot tıkamak" şeklindedir.

      Bu arada konu açılmışken iki şey sorayım, bakalım ne cevaplar gelecek.
      "fasa fiso" diye bir söz tekrarı vardır. "Bu işler fasa fiso" şeklinde çok kullanılr. Acaba bu sözün temelinde yatan anlam nedir?
      İkinicisi de "pirus zaferi kazanmak" diye bir deyim vardır. Pek fazla bilinmez.Acaba bunun anlamı nedir?
      Doğru cevaplar ödüllüdür. ( Yaylada alabalık, sınırsız)
      Ya gündüz kurtaracak, yahut gece alacak,
      Düşmanın bu toprakta ölüsü kalır ancak!
      Bir satır boş kalmasın ölümün defterinde,
      Cesaret yine sağdır vatanın siperinde...
      Bazı zaman bende kelimelerin gerçek anlamını merak eder ve vaktim olduğu zaman bunun araştırmasını yaparım kendime göre.Sanırım faso fisonun altında yatan anlamda aşağıdaki gibidir..

      fasl-ı fısıltı" dan gelmektedir. osmanlı zamanında bu tip boş, desteği olmayan, dedikodu tarzındaki muhabbetlere, fısıltı faslı manasında "fasl - ı fısıltı" denmekteydi.

      söylenmesi zor olduğundan, zamanla değişime uğramış, argo diline fasa fiso veya faso fiso olarak yerleşmiştir

      örneğin:
      - recai bey, frenkler beygirsiz fayton yapacaklarmış, duydunuz mu?
      - bırakın efendim! fasl - ı fısıltı bunlar...gibi..
      ...............

      Pirus zaferi kazanmak

      Bu tabir Roma İmparatoru Döneminden miras kalmıştır. Roma İmparatoru Pirus, galip geldiği savaşta o kadar kayıp vermiş ki, kimi tarihçiler bu savaşın neticesini zafer değil, yenilgi olarak kaydetmeyi daha doğru bulmuştur.. Sonraları bu tabir, çok ağır bedellerle kazanılan başarıları anlatmakta kullanılır olmuştur.

      Umarım yeterli gelir bu bilgiler..Ama alabalıkları isterim ona göre :D
      ...............
      Sayın Şakir bey , benim bildiğim kadarıyla Osmanlı dçneminde şimdiki meslek odalarını yerini tutan ahilik teşkilatının kendine üye işyerlerini denetleme yetkisi vardı . Vatandaş aldığı bir ayakkabıdan memnun olmaz ise gidip buraya şikayetini dile getirir , ustalar ayakkabıyı inceler , eğer hata varsa , o ayakkabıyı yapan dükkanın damına atarlarmış . Papucu dama atılmak yani yaptığı işin hatalı olması dolayısıyla artık usta olmadığının belirtilmesi anlamında kullanılmış bir söylemdir .
      Bellum omnium contra omnes
      Yapılacak bir tek şey kalmışsa hiç bir şey yapılmamış demektir.
      Evet Ali Bey gerçek manası aynen öyle.Bir kaynaktada şu kelimelere yer veriliyor.

      Osmanlılar devrinde esnaf teşkilâtı, Ahilik geleneğinin uzantısı olarak belli bir nizam içerisinde ve fevkalade sağlık­lı işlemiştir. Her esnaf teşekkülünün bir kethüdası bulunur ve kethüda o meslek dalının inceliklerini, kanunlarını, yöne­tim biçimini iyi bilir, esnafın çalışma düzeni ve dürüstlüğü­nü denetlermiş. Esnaf ile kethüda arasında yiğitbaşı denilen, bilirkişi konumunda bir esnaf temsilcisi bulunur, sanatında hile yapanlar olursa yiğitbaşı tarafından tespit edilerek ket­hüdaya bildirilir ve gerekli cezaî işlemler başlatılırmış. Bu, bir nevi şimdiki TSE kontrolörlüğü demektir.

      Herkesin meslek ahlakı ilkeleriyle çalıştığı o dönemler­de bir zenaatkârın yaptığı işte ihmal veya hileye sapması na­dir görülen hadiselerdendir. Çabucak bozulan, yırtılan veya çürüyen mallarda bir hile aranır, bulunursa kethüdaya şika­yetle ilgisinin cezalandırılması istenirmiş.

      Takdir edilir ki ayakkabı imalatı bu tür şikayetlere açık bir meslektir. Kısa sürede eskiyen ayakkabının kullanım ha­tası mı, yoksa üretim hatası mı olduğu sık sık tartışma ve şi­kayet konusu edilmeye başladığı devirlerde, çürük çarık ya­pılan, çabuk sökülen yahut delinen ayakkabılar dolayısıyla kethüda sık sık çarıkçılar yiğitbaşısını çağırıp tahkikat yap­tırılır olmuş. Eğer bir imalat hilesi söz konusu ise ilgili usta çağırılır, esnafın ileri gelenleri, yiğitbaşı ve diğer meslek temsilcileri huzurunda kethüda tarafından tekdir edilir, al­dığı ücretin müşteriye iadesi sağlanır, dava konusu olan ayakkabı da kullanılmamak için dama atılırmış.

      Kaynak : İskender Pala; "İki Dirhem Bir Çekirdek"

      Bizim zamanımızda ise unutulmak,yerini bir başkasına kaptırmak,yerine yenilerinin gelmesi gibi bir çok anlam teşkil ediyor...
      ...............

      merhaba :)

      Birçoğumuz selamlaşırken kullanırız bu kelimeyi. Peki gerçek anlamını biliyormuyuz.

      Ben bunu da bir iki hafta önce öğrendim ve artık merhaba derken daha başka duygularla ve samimiyetle söylüyorum.

      Farsça bir kelime ve anlamı "ben dostum, benden sana zarar gelmez" miş. :]



      Hepinize MERHABA =)


      ---
      senede bir görmediğim
      dostlar merhaba merhaba

      deste deste dermediğim
      güller merhaba merhaba

      umutlarım oldu yalan
      o yar beni etti talan
      başını taştan taşa çalan
      seller merhaba merhaba

      yetimiyem belim büken
      ne gül kaldı nede diken
      bülbülü sineye çeken
      dallar merhaba merhaba

      (yetimi)
      --
      Şakir bey kardeşim sizede teşekkürler , her konuda doğru bildiklerinizi yazdığınız , Türk tarihi konusunda bilgilendirmeleriniz ve hepsinden önemlisi burayı bir şov arenası olarak görmeden , art niyetsiz samimi olduğunuz için
      Mustafa bey size de teşekkürler bu güzel konuyu açtığınız için .
      Bellum omnium contra omnes
      Yapılacak bir tek şey kalmışsa hiç bir şey yapılmamış demektir.

      CVP: Pirus zaferi kazanmak

      Yazar: selinsirt Tarih: 25.07.2007 Saat: 10:03

      Bu tabir Roma İmparatoru Döneminden miras kalmıştır. Roma İmparatoru Pirus, galip geldiği savaşta o kadar kayıp vermiş ki, kimi tarihçiler bu savaşın neticesini zafer değil, yenilgi olarak kaydetmeyi daha doğru bulmuştur.. Sonraları bu tabir, çok ağır bedellerle kazanılan başarıları anlatmakta kullanılır olmuştur.

      Umarım yeterli gelir bu bilgiler..Ama alabalıkları isterim ona göre :D


      Alabalığı kazandın, tebrikler.
      1-10 ağustos arası Trovit'te beni bul.
      Ya gündüz kurtaracak, yahut gece alacak,
      Düşmanın bu toprakta ölüsü kalır ancak!
      Bir satır boş kalmasın ölümün defterinde,
      Cesaret yine sağdır vatanın siperinde...

      kazın ayağı öyle değil

      Sevgili Ali Bey günümüz türkçesinde durum,mesele senin sandığın gibi değil anlamında kullanılıyor..Ama bununla ilgili bir çok ta rivayet var geçmişten günümüze gelen..Az önce bir kaynaktan okudum ve aynen size aktarıyorum...

      rivayet olur kasabanin birinde cok varlikli ama varlikli oldugu kadar cimri bir adam yasarmis. bu adam pintinin onde gideni, huysuz oldugu kadar nemrut biriymiste. sagligina cok duskunmus.en ufak bir rahatsizlikta hemen tasaya kapilir dort bir yandan doktorlar cagirtir hastalaginin sebebi, dermanini aramaya calisirmis. sonra iste efendim gel zaman git zaman bu adam yaslanmis iyice elden ayaktan dusuvermis sonra bilmedik bir sebepten oturu oluvermis. bu supheli olumun ardindan koyde bir olmadik soylentiler olmadik ihtimaller tastirila gelmis, sonunda adamin cok kucuk bir nasir yuzunden olmadik kisilerden olmadik karisimlar, ilaclar, merhemler kullanarak iyiden iyiye kendini zehirledigi fikri agirlik kazanmis.

      sonunda tum bu soylentilere dayanamayan koyun muhtari meclisini toplayip bakin kardesim bu adam temiz pak bir adamdi hem yol yurumesini sevmez surekli arabasiyla giderdi, gidin mezarina "kazin ayagi oyle" demis. efendim toplanmis tum heyet gidip kazip bakmislar gercektende adamin ayaginda nasir filan yok. sonunda olmadik laflara inananlar icin "kazin ayagi oyle degil" ozdeyisi yerlesmis ve nesiller boyunca kullanilmis.

      Evet kaynak ta buna benzer hikayeler mevcut ama bana sanki bu daha yakın gibi geldi.Ayrıca bu kelimenin orjinali eski türkçede "kaziye-i anha oyle degil" olarak geçmekte...
      ...............