Oçoliman

      Oçoliman

      Köyü:Baş köy
      Annesi(üvey):Hasibe CAN(Mürvet CAN’IN baldızı)
      Babası:Ali
      Ölümü:1989
      Bahar mahallesinden Mürvet can’ın evinde kalmaktaydı Osman(OÇOLİMAN). Mürvet can vefat edince oçoliman yaşamını Nahiyede sürdürmüştür.Hiç hastaneye yüzü görmedi;ama 1989’da ilk ve son olarak hastaneye gittiğinde onu kabul etmediler.Sn. Orhan KOBAL sayıp çıkarak amcası olduğunu söylemiş.Hastane yetkilileri inanmamış;ama kabul etmek zorunda kalmışlar.Üç gün sonra rahmetli olduğunda Sn. Orhan KOBAL bir mezarlık yaptırarak ona sahip çıkmıştır. Mezarlığı Orta köyde vakfın arazisindedir.
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000
      Oçoliman'ın Türkileri

      Çıktım yolun duzina bastım suyun gözüne
      İşim gücüm olmasa baksam yarin yüzüne
      İiihuhuhu

      Yol üstünde erelti yolları serin etti
      Bugün bir güzel gördüm o beni deli etti
      İiihuhuhu

      Kamaralı sandığım üstüne yaslandığım
      Ben sevdim eller aldı odur benim yandığım
      İiihuhuhu

      Geçme ırmağı beri
      Senin iki sevdan var
      Ben almışım haberi

      Kaynak:
      Bahar mahallesi Hoca oğullarından
      Fatime KOBAL
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000
      Bidehe Duşti
      Oçoliman pazardan Nahiyeye dönerken yolda bir kamyon denk gelir.Kamyonun içinde yer olmadığından arkasında bulunan un çuvallarının yanında oturur.Kamyon hareket eder.Yolda giderken kamyonun arka kapısı açılır.Un çuvallarından biri düşer.Oçoliman “Aha Duşti der “Oçoliman çok sessiz konuştuğundan sesini duyuramaz”
      Daha sonra çuvallardan biri daha düşer.Oçolimanda Bidehe Duşti der.
      Böylece Nahiyeye gelindiğinde un çuvallarının eksik olduğunu gören şoför Oçolimana çuvallara ne oldu der.
      Oçolimanda Ee Ben Demedummi Bidehe Duşti !
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000
      çocukken oçolimonu nayede gördüğümüzde korkardık
      ne bulursa paltosunun içine koyduğu için çok şişman görünürdü
      allah mekanını cennet eylesin

      bi adam daha vardı zayıf sakallı nayede bir aşağı bir yukarı tur atardı okurken hastalandığını söylerlerdi
      onun adını bilmiyorum ondan haberi olan varmı ?

      İŞte OÇolİman !

      Oço Liman

      Günlerimiz yaklaşık 700 metrerik bir cadde üzerinde geçiyordu. Caddenin her iki yanında evler, dükkanlar, kıraathaneler, PTT ve okullar bulunmaktaydı ki, Doğu yakasındaki meskenlerin hemen ardından yetmiş-seksen derecelik bir yamaç yükseliyor, caddenin batı yakasına sıralanan meskenlerin hemen ardından ise, Hemşin Deresi akmakta olup, dere yatağından yine aynı derecelerde dik yamaçlar yükseliyordu. Hemşin'de güneş ya dört saat, ya beş saat kendini gösterir, diğer zamanlar serin, rutubetli ve gölgeli bir hava hüküm sürerdi. Karanlık basınca dere yatağındaki merkez mahalleden gökteki yıldızları, yahut hava kapalıysa yamaçlar üzerinde yıldız gibi parlayan ev ışıklarını seyrederdik. Bu ev ışıkları Hemşin e ilk gelen herkesi mutlaka aldatmıştır. Caddeye seksen derecelik açıyla duran ışıkların evlere ait olacağını elbette kimse kestiremezdi!.
      Beş öğretmen arkadaş lokantadan ayrılıp, merkez mahellenin Ortaköy çıkışındaki kıraathaneye vardık. Kış mevsiminin en sert gecelerinden birini yaşıyorduk. Her taraf bir metreye yaklaşan karla kaplanmış, havada kuru ayaz hüküm sürmekteydi. Aralığında yarım metrekare boşluk bulunan iki kapıdan içeriye girdik. Kapıağzındaki masada tek başına Oço Liman oturmaktaydı. Dördümüz sobanın yakınındaki bir masaya otururken, Remzi Bey Oço Liman'ın masasına oturdu. Cebinden iki sigara çıkarıp birini kendi ağzına koydu, birini Oço Liman'a verdi ve kibritiyle önce kendi sigarasını sonra Oço Liman'ınkini yaktı. Sigaraları yakmasına rağmen elindeki kibriti söndürmeyip, onunla Oço'nun kırçıl sakallarını yakmaya başladı! Ortalama seksen yaşlarındaki bu yaşlı adam; orta boylu, biraz tombul görünüşlü, yuvarlak yüzlü; mavi gözlü, kırarmış kumral saçlı ve sakallı bir zavallıydı. Yeri-yurdu olmayıp ömrünü Hemşin caddesinde geçirmekteydi. Gecesi gündüzü bu caddenin bir kenarında oturmak, yatmak ya da üzerinde dolaşmakla geçiyordu, üşüdükçe kendini yahut içini ısıtmak için bir kıraathaneye girer, ısmarlanan bir meşrubatı içer giderdi. Sakal tıraşı olmazdı. Bu yüzden sakalları uzayıp kaşıntı yapınca, gönüllü birine sakallarını yaktırdı!.. Ekseri soğan-Ekmekle karnını doyurur, pek nâdir yemek yerdi. Genellikle yaz mevsiminde ayda-yıl-da bir hayırsever bazı kişiler onu güzelce yıkar.diğer zamanlar hiç yıkanmadığı halde vücûdunun koktuğuna rastlanmazdı.
      Remzi Bey Oço Liman'la işini bitirip masamıza geldi. Biraz sonda da Oço Liman kıraathaneyi terk etti. Biz alışkın olmadiğimiz halde, üzerimizden can sıkıntısını atabilmek için kağıt gibi oyunlar oynuyorduk. Yine beş kişi dönerli birkaç el oynayıp, kıraathanenin kapanma vakti geldiği için dışarıya çıktık. Hemşin'de kıraathaneler kışın altı, yedi, yazın sekiz, dokuz sularında kapanıyor ve sokaktan el-ayak tamamen çekiliyordu. Arkadaşlarla cadde üzerinde biraz dolaşmaya karar verip, Bodollu çıkışına doğru yürüdük..
      Hayli zamandır Hemşin'de dolaşan Kangal tipi kocaman, bej renkli azatlanmış bir köpek yaşıyordu. Hiç kimseye zarar verdiği görülmemişti. Fakat birkaç gün önce bir köpeğin kadınlara ve çocuklara saldırdığı haberi yayılmıştı ki, bugün gündüz bir adam elindeki çifte tüfekle, Hemşin caddesinde sahipsiz olan bu köpeği, kıstırdığı yerde kurşunlayarak iyice yaralamış, nihayet köpek, ormana dalıp kaybolmuştu. Bu olaya birçok Hemşinli ve biz çok üzüldük. Çünkü bu köpeğin suçu sabit olmayıp, ortada sadece zan vardı. Arkadaşlarla bu konuya dair konuşurken, PTT aralığından bir inilti işittik. Durup, can kulağıyla dinledik. Sanırım hepimiz o anda Kangal tipi köpeği hatırladık. Turgay Bey ile Remzi Bey aralığa girdiler. Karanlıkta hiç bir şey görünmüyordu. Ben, Levent Bey ve Ertuğrul Bey merakla onlardan ses bekledik. Hattâ, ne var? diye seslendik fakat, hiç bir cevap alamayınca biz de aralığa girdik. Ne görelim!?...Oço Liman...
      Zavallı adam iki büklüm, Turgay ve Remzi Bey karşısına dinelmiş, "Ne oldu Osman Dayı?" diye soruyorlar. O ise çeşitli iniltilerle mırıldanıp, karnını gösteriyordu. Çeşitli sorulardan sonra Remzi Bey; "Karnı ağrıyor Osman'ın" dedi. Oço Liman. ısrarımıza rağmen, doktora götürülmeyi kabul etmedi. Postane, bizim de kaldığımız apartmanın zemin katınday-dı. Oço'yu o gece ben ve Levent Bey misafir etmek istedik fakat, o bu teklifimizi de kabul etmedi. Ancak sıcak bir ütü getirip midesini ısıtmamızı istedi. Ben ve Levent Bey, hemen birlikte kaldığımız daireye çıkıp, ütüyü kızdırıp tekrar aşağıya indik, ütü soğuyuncaya kadar Oço'nun karnını ısıttık. Tekrar isteyip, istemediğini sorduk; o, iyileştiğini açıkladı. Birbirimize "iyi geceler" dileyip evlerimize çekildik...
      Vakit hayli geç olduğundan Levent Bey'le ben de kendi odalarımıza çekilip yattık.
      Asıl adı Osman olup, "Oço Liman" diye çağrılan bu adam, tuhaf bir insandı. Askerliğini İstanbulda Bahriyeli olarak yapmış. Gençliğinden beri sağda-solda boğaz tokluğuna çalışmış. Fiziki güzelliğinin son derece düzgün olmasına rağmen, her nedense evlenip bir yuva sahibi olmamış. Ailesi hakkında pek malumatımız da olmadı.
      Herşeye rağmen Oço Liman bir serseri değil. Ciddiyetini sürekli koruyan, her haliyle kanaat eden, kendisine verilen paraları aldığı halde, para kullanmayan, her verileni almayan, her yemeği yemeyen, kimseye yük olmayan garip bir insandı. Gönül ehillerinden Salih Bey, Oço'yu kendisine mürşid kabul etmiş. gerek rüyalarıyla, gerekse bakışlarıyla ondan büyük feyz alıyor. Kimsenin anlayıp, keşfedemeyeceği bir irtibat var aralarında. Oço Liman ile Salih Bey üzerinde tasavvuf bambaşka bir ahenk ve mânâ kazanıyor.
      Günlerce bu bilmeceyi çözmeye çalıştım fakat, ne mümkün!...
      Bu düşüncelerimin arasına birçok hayat sahnelerini de katıp, kıyas ve ibret yoluyla varlığın özüne ulaşmaya çalışırken uyuyup kalmışım...
      Nuhuz O. KILIÇ

      OÇO LİMAN
      Oço Liman bir kahraman,
      Elde ferman kalpte İman.
      Gezer meydan âhir zaman
      Oço Liman Oço Liman...

      Sözünde net insandır mert,
      Geceye set gündüze dert.
      Yolunda fert, çetin ve sert
      Oço Liman Oço Liman.

      Sevgide tek mürşit gerek,
      Hem yumuşak hemi erkek.
      Katık çörek, soğan ekmek,
      Oço Liman Oço Liman.

      Karda kışta, can yoldaşta,
      Gönül dışta, şükür başta.
      Cümle işte kul savaşta,
      Oço Liman Oço Liman

      Salih Okan gibi ihvan,
      Nuhuz hayran, âlem hayran.
      Gizli sultan, meçhul hakan
      Oço Liman Oço Liman.
      Nuhuz O. KILIÇ
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      OÇolİman YaŞiyor !

      Badaralı Kardeşim sormuş! Oçoliman yaşıyor mu?
      Elbette yaşıyor ! Ne zannettin! Eğer yaşamasaydı bşizler hala onu anlatıyor olur muyduk?

      Bu arada bir sözüm de KUKU'ya. KUKU bir nağara atmiş ki evlere şenlik. Güya Oçoliman gibi nağara atmış. Oro ben onun nağarasını çok eyi bilirim. Bir sigaraya bir nağara atardı. Birgun neredeyse yarım paket sigara vermiştim nağarasını dinlemek için.
      Nağara atarken önce derin bir nefes alırdı. Zannederdin ki ortalık nağaranın sesinden yıkılacak. Sonra ağzını kocaman açar ve meşhur nağarasını atardı.

      - İu !!!

      Nağarasını kendi bile duymazdı rahmetli. Mekanı cennet olsun. Allah rahmet eylesin.

      oçoliman şenlikteydi hemşinlileri uzaktanda osa seyretti

      oçolıman bir kahraman o bir sıro bire fsane yıllar boyu onu anlatmamız lazım
      Resimler
      • oclm2.jpg

        36.21 kB, 0×0, 1,862 defa görüntülendi
      www.medyakaradeniz.com

      www.beykozmedya.com

      haber portallerim

      www.dursunaliyilmaz.com.tr

      kişisel sitem yapımda

      haber portalı
      2006 YAGİREREKEN OÇOLİMANIN TRABZON DA SEVGİLİ HOCAM SALIH OKAN İLE BİRLİKTE NEZARETHANEDE ÇEKTİĞİ ÇİLELLERİ HATIRLAYAIM HOCAM CAMİYE NNAMAZ KILMAYA GİRMİŞ OÇOLİMANA DEMİŞ CAMİİNİN KAPISINDA BENİ BEKLE TABİ HERKES OÇOLİMANIN PARA TOPLAYAN DİLENCİ ZANNNERDEREK PARA VERMEYE BAŞLAMIŞLAR O SIRADA POLİSLER OÇOLİMANI İZLEMEYE ALMIŞALR CAMİDEN ÇIKAN SALIH HACANINDA OÇOLİMANI DİLENDRİİP PARA TOPLADIĞINI SANMIŞLAR VE SOLUĞU TRABZON EMNİYETİNDE NEZARET HANEDE BULMUŞLAR VE SONUNDA HOCAM BİR HAREKET İLE KENDİNİ HASTAHANEYE VE ANKARADA BULUNAN TANIDIK MÜDÜRE HABERİ İLE KURTULMUŞ VE HEMŞİNE DÖNMÜŞLER

      UMARIM BU OLAYI HER KES BİLİYORDUR DU AMA BİRDAHA OÇOLİMANI HATIRLAMAK İÇİN ANLATTIM.YERİ CENNET OLSUN



      DURSUN ALİ YILMAZ
      www.medyakaradeniz.com

      www.beykozmedya.com

      haber portallerim

      www.dursunaliyilmaz.com.tr

      kişisel sitem yapımda

      haber portalı

      OÇO LİMAN'LI YILLAR

      Şakir abi,Oktay Hoca'nın satırlarını okurken ortaokul yıllarımı yeniden yaşattın bana.Sağolasın
      Turgay DADAŞOĞLU,sınıf hocamdı.Çok duygu yüklü ve çok iyimser bir insandı.Daha sonra Bursa'da öğretmenlik yaparken bir öğrencisi tarafından öldürüldüğünü duyduk.
      Remzi Gürbüz BARUTÇU:Çok enteresan bir insandı.Herkese numarasıyla hitap eden,gür sesli,ciddi,yüzü pek gülmeyen ama yüreği çok yumuşak bir insandı.
      Ertuğrul TENSİ:Matemeatik hocamızdı.Beyefendi bir insandı ama yıldızımız pek barışık değildi.
      Oktay KILIÇ:Bizim sınıfı okutmadı.Müziği ve edebiyatı kadar milli duyguları da kuvvetli bir insandı.
      Levent DİLMAÇ:Ah hocam be bir şımarık kız yüzünden beni tokatladın.
      OÇO LİMAN'a ve Turgay Hocam'a ALLAH rahmet eylesin mekanları cenent olsun.
      Sevgi ve Saygılarımla,
      Arif

      SIR BIR KISI

      ONCELIKLE MERHABA OCOLIMAN RAHMETLI BUYUGUMUZ ICIN BIR SEYLER BENDE YAZMAK ISTEDIM,ANNE ANNEM ANLATTI BIR ZAMAN OCOLIMAN RAHMETLI CAMLITEPEKOYUNE(ESKIADIZUGA)GELMIS OGLE VAKTIMI NEYDIDIYOR BIR BAKTIM EVIN KAPISI CALDI DIYOR BU KIMDU DEDUM DIYOR ESEVASPA BIDE BAKEREMKI OCULIMAN NE OLDI OCOLOMAN DEDUM DIYOR, DEMIS BANA BIRTANE KAZMA VER DEDMIS SURDA BIR EMANET VAR ONU ALCAM DEMIS BENDA DIYOR HIC MERAK ETMEDUM DIYOR ACABA NE EDECEK DIYE SONRA BIR ZAMAN BAKTIM DIYOR KAZMAYI GETURUP KAPIYE BIRAKMIS ....ISTE BOYLE OCOLIMAN AMCA GERCEKTEN ALLH(CC)HZ LERININ BIR MAZLUM KULU IDI VE NAZLIKULU DESEK DAHA IYI OLUR,,ALLAH RAHMET EYLESIN,,,EL FATIHA
      Arkadaşlar siz hiç evliya gördünüzmü? görmüşünüzde haberiniz yok benimde bir mazim var RAHMETLİYLE YERİ CENNET OLSUN NUR İÇİNDE YATSIN. birgün pazara gittim babamla, babam dediki Öçolimonun ne işi var burda pazarda geziyodu bizde vakit kaybetmeden nayyeye çıktık bide ne göreyim Öçoliman nayyede geziyo, baba dedim pazarda deyilmiydi babamda bana bakarak ee oğlum kimim ne olduğu belli olmaz dedi. ve yıllar sonra köydeki yaşlılara anlattım sen bilmiyonmu o evliyaydı dediler.ALLAH RAHMET ETSİN NUR İÇİNDE YATSIN.