İNGİLİZ KONSOLOSU LONGWORTH’A GÖRE TRABZON VİLAYETİ(1892-1898)
AHMET HALAÇOĞLU
Belleten C. LXVII, 56
GİRİŞ:
Tarihimize 93 harbi olarak geçen 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi Türkiye’nin bir ölçüde kaderini belirlemiş olması bakımından önemli bir savaştır. Savaş sonunda Rusya, Osmanlı Devletinin imzalamak zorunda kaldığı Ayastefanos Antlaşması(3 Mart 1878) ile hem Balkanlarda, hem de Kafkasya’da mutlak bir üstünlük ele geçirmiştir. Ancak Osmanlı Devletinin istemeden de olsa imzalamak zorunda kaldığı bu antlaşma Avrupalı büyük devletlerin, özellikle de İngiltere ve Avusturya’nın, menfaatlerine ters düşmekteydi. Onlara göre bu antlaşmanın kabulü kendi millî menfaatlerine ters düşeceği gibi, uzun vadede Avrupa barışı için de tehdit arz etmekteydi. Nitekim Rusya, Almanya ve Fransa’nın da desteğini alan İngiltere ve Avusturya’nın kararlı tavırları sonucunda Berlin’de milletlerarası bir konferansın toplanmasına razı olmuş ve 13 Haziran 1878’de Berlin Kongresi toplanarak, 13 Temmuz’da antlaşma imzalanmıştır. Ancak bu antlaşmanın imzalanması sürecinde, İngiltere diplomatik kurnazlığını ortaya koyup, hem Osmanlı Devleti, hem de Rusya ile ayrı ayrı ikili gizli antlaşma yaparak, Balkanlarda ve Kafkasya’da menfaatine zarar verecek bir oluşumu önlemek için önceden tedbir almıştır. Bu meyanda İngiltere Osmanlı Devletiyle gizli olarak yaptığı Kıbrıs Antlaşması ve Berlin Antlaşmasının 61. Maddesi ile gerek Anadolu’dan ve dolayısıyla Ortadoğu topraklarından Rusya’yı uzak tutacak, gerekse de Ayastefanos Antlaşması ile Rusya’nın insaf ve himayesine terkedilen Ermenileri kendi güdümüne sokacaktı. Gerek Kıbrıs ve gerekse Berlin Antlaş-malarıyla Anadolu, Kafkasya ve dolaylı olarak da Ortadoğu’nun geleceğiyle ilgilenip Rusya’ya tavır alan tek devlet İngiltere’dir. Ancak bu tavrın sebebi açıktı, çünkü İngiliz menfaatleri söz konusu idi. İngiltere’nin bu niyeti bu iki antlaşmanın maddelerinde açıkça görülmektedir. Nitekim bu antlaşmalar uyarınca Osmanlı Devleti, Ermeniler ile meskûn vilâyetlerde Ermenilerin durumlarını düzeltmek için reformlar yapmayı ve onları Kürt ve Çerkezlere karşı korumayı, bu durum hakkında da Avrupalı Devletlere, özellikle de İngiltere’ye bilgi vermeyi taahhüt etmiş bulunuyordu1.
1 Musa Şaşmaz, “İngiliz Kaptan Coopern’in Kayseri Konsolosluğu(1879)”, I.Kayseri ve Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri, Kayseri 1997, s.325 v.d.
2 AHMET HALAÇOĞLU
İngiltere’nin Ermenilerin durumunu düzelttirmek gibi bir düşünce içerisinde olduğu şüpheli olmakla beraber, gerçek olan bir durum vardır ki, o da Anadolu’nun İngiliz sömürgeleri açısından arzettiği önemdi ve İngiltere’nin bundan taviz vermesi kendisine çok pahalıya mal olabilirdi. Nitekim bunun şuurunda olan İngiliz devlet adamları İngiltere’den getirdikleri asker kökenli İngilizleri, Anadolu’nun bir çok şehrinde konuşlandırdılar. Böylelikle hem Rusya’nın bölgedeki askerî ve Ermenilere yönelik siyasî faaliyetleri hakkında raporlarıyla hükûmetlerini bilgilendirecekler, hem de Osmanlı Devletini raporlarda zikredilen konularda sıkıştırıp, anti-İngiliz bir politika takip etmelerine engel olacaklardı. Bunlar, konsolosların gizli fakat asıl görevleri olmakla beraber, konsoloslara talimatname olarak verilen resmî yazıda; “idarî ve adlî bozukluk ve baskıların önüne geçmek, ekonominin canlanması için tekliflerde bulunmak, asayiş ve emniyetin sağlanması yolunda bilgi ve tavsiyelerle Türk görevlilere yardımcı olmak” gibi görevler de bulunmaktaydı. Nitekim yukarıda verilen gizli ve açık maksatlarla İngiliz konsolosları Kasım 1878’den itibaren Anadolu’ya gelmeye başladılar. Ancak bu sırada Osmanlı topraklarına gelen konsoloslar ilk konsoloslar olmayıp, daha önce de belli başlı ticarî ve askerî ehemmiyet arz eden şehirlere de İngiliz konsoloslar gelmişti. Bu defa Anadolu’ya tayin edilen konsolosların vazifelerine, Anadolu’da yaşayan Ermenilere ait reformların tatbiki ile Ermenilerin Kürt ve Çerkezlere karşı korunup, korunmadığının teftişi ve kontrolü de ek-lenmişti2.
Daha 1868’de, Trabzon’da bulunan İngiliz konsolosu W.G.Palgrave Anadolu’daki vilayetler hakkında bir rapor hazırladığını biliyoruz.
Raporlarını incelediğimiz Konsolos Longworth’un Trabzon’a ne zaman geldiğine dair elimizde kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak ondan önce Trabzon Konsolosu bulunan Biliotti’nin Trabzon’dan gönderdiği son raporu 27 Şubat 1885’dir3. Longworth’un ise ilk belgesi, 22 Şubat 1886 tarihlidir. Elimizde bu yıllara ait belge az olduğundan tam bir tarih verebilmemiz mümkün olmasa da, bu durumda Longworth’un Trabzon’a 1885 Şubatı ile 1886 Şubatı arasında gelmiş olması muhtemeldir.
Konsolos H.Z.Longworth, Trabzon’a gelip yerleştikten sonra Trabzon ve civarında yöneticiler ve olup bitenler hakkında bilgi toplamaya başlamıştır.
2 Ancak Anadolu’nun pek çok şehrinde(meselâ Konya, Kayseri, Trabzon) Ermeni nüfusun Müslüman nüfusa oranı %5 veya daha az seviyelerindedir. Bu denli küçük oranda bir Ermeni nüfus için diğer milletlerin aleyhine Osmanlı Devleti nasıl bir ayrıcalıklı reform ve bunu da İngiliz konsolosu nasıl teftiş ve kontrol edecekti, bu düşündürücüdür. Ayrıntılı bilgi için bkz.Musa Şaşmaz, a.g.m., s.326, 328. Anadolu’ya İngiliz konsoloslarının atanması hakkında ayrıca bkz. Cevdet Küçük, Osmanlı Diplomasisinde Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı 1878-1897, İstanbul 1984, s.45-47.
3 Alfred Biliotti’nin Trabzon konsolosluğu ve raporları hakkında bkz. Musa Şaşmaz, “Alfred Biliotti’nin 1885’deki Raporuna Göre Trabzon Vilâyeti’nde Eğitim Durumu”, Tarih ve Toplum, Temmuz 1997, s.41-53. Ayrıca bkz. Cumhur Odabaşıoğlu, Trabzon Belgelerle Milli Mücadele Yılları 1919-1923, Trabzon 1990, s.4-5.
TRABZON VİLAYETİ(1892-1898) 3
Topladığı bilgileri belirli periyotlar halinde ülkesine rapor eden Longworth'un, aşağıda görüleceği üzere, bu raporlarında Trabzon’da yaşadıkları, şahit oldukları, yöneticiler hakkındaki düşünceleri ve yorumları bulunmaktadır4.
A- Trabzon Bölgesi Yöneticileri
Longworth, elimizde olan belgelerin ilki olan ve 1892 yılında gönderdiği raporunda, bu yılda Trabzon’da vali olarak görev yapan Ali Bey hakkında verdiği bilgiler ilgi çekicidir. Ona göre Ali Bey, güçlü bir karaktere sahip bir kişidir. Osmanlı yönetiminin buna ve bu gibi yöneticilere gerçekten ihtiyacı vardır. Nitekim onun valiliği sırasında Trabzon’da hükümet işleri daha süratle halledilmeye ve görevlerinde aksaklık yapan yöneticiler cezalandırılmaya başlanmıştır5. Longworth’a göre, bu tür uygulamalara devam edilirse, Osmanlı Devlet memurlarında görülen gevşeklik ve işlerin ertelenmesi oldukça azalacaktır. Ancak Ali Bey’in bu azmi, dürüstlüğü, vatanseverliliği ve halk sevgisine rağmen, ona karşı birçok entrika hazırlanmasına da sebep olmuştur6.
Longworth ikinci raporunda, geçen 12 ay içerisinde en önemli olay olarak valinin değişmesini göstermektedir. 1892 yılının Mayıs ayının başında Ali Bey’in yerine Kadri Bey vali olarak atanmış ve ona göre bu değişiklik pek tatmin edici olarak bulunmamıştır. Bu ikisi arasında eski ve yeni ekolün ilginç tiplemesi söz konusu olup, bir başka deyişle biri doğulu ve biri Avrupalı sayılan iki insanın yer değiştirmesi olarak gösterilmektedir. Burada Ali Bey’in azimli oluşu, kararlılığı, olayları kavrayışı tekrar vurgulanmıştır. Kadri Bey ise mizaç olarak çok çalışkan, güler yüzlü, cömert, kolay ulaşılabilir, neyin doğru olup olmadığına karar vermede her zaman kararsız, çoğu zaman ise yanlış karar veren bir görevli olduğuna dikkat çekilmektedir. Ayrıca Kadri Bey’in çevresindeki insanlardan kolay etkilendiği ve başı sıkıştığında çoğu zaman da İstanbul’a başvurduğu belirtilmektedir7. Ancak Kadri Bey’in karakterinin dürüstlüğü tartışılmazsa da, emrindekiler arasında vuku
4 Elimizde, toplam 10 adet bulunan Longworth’un raporlarına ulaşmamızı sağlayan Sayın Doç.Dr.Musa Şaşmaz’a teşekkür ederim.
5 Bu cezadan en fazla Sürmene ve Of kaymakamları muzdarip olmuşlardır. Bkz. Longworth’dan Fane’e, nu.4, 1 Şubat 1892, FO 195/1769.
6 Ali Bey’in resmî yaşamında bir şey bulamayan bu gibi kişiler, onun aile yaşantısı ve özel hayatına el atmışlar ve onun dans etmesi, kart oyunları oynaması, içki içmesi abartılı bir şekilde sultana rapor edilmiş, ancak bir sonuç alamamışlardır. Bunlardan başka Ali Bey’in Trabzon’da aslen İstanbullu bir Rum olan Geogiades ile evli olması, Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında, hac ve hilâl için bir kazanç olup olmadığı konusu bakımından önemliydi. Longworth’dan Fane’e, nu.4, aynı yer.
7 Nitekim valinin karakteri kısa sürede bütün devlet birimlerini etkilemiş ve devlet memurları da benzer karakteri sergilemeye başlamışlardır. Longworth burada Osmanlı Devlet memurları için, "kendilerine verilen talimat gereği, farklı muamele yapmama, ya da bir şey ki acele ile yapma, işte bu Osmanlı mantığını yansıtır" sözleriyle, Osmanlı Devletinin son dönemlerinde memurlarının çalışma stilleri hakkında ilgi çekici bir yaklaşım sergilemiştir. Longworth’dan Clare Ford’a, nu.6, 10 Ocak 1893, FO 195/1812.
4 AHMET HALAÇOĞLU
bulan yozlaşmanın bastırılmasına yönelik çabaları çok ilginçtir8. Longworth bu raporda her ne kadar vali Kadri Bey hakkında fazla olumlu bir düşünce sergilememekteyse de, bir sonraki raporda bunun aksi bir görüş savunmaktadır.
1893 yılı olaylarını, felce uğrayan ticaret ve artan fakirlik ile ilgili olduğunu söyleyen Longworth, bu yıl içinde meydana gelen en önemli iki olayı da Ermeni karışıklığı ve kolera salgını olarak göstermektedir9. Longworth’a göre iki olayda da hükümetin politikası sosyal ve ticaret alanında kamuoyunu çılgına çevirmiştir. Ona göre bu olaylarda, Trabzon yönetimi Merkezî hükümetten daha az suçludur. Zira yerel yöneticiler ayırım yapma faaliyeti içerisinde işleri halletmeye çalışırken, vali övgüyü hak eden bir yönetim sergilemiştir. Bitmek tükenmek bilmeyen zorluklara rağmen Kadri Bey insanına ve ülkesine en iyi şekilde hizmet etmiştir. Nitekim bu olaylarda sempatik yapısı ve yorulmak bilmek enerjisi, tecrübesi ile birleşince bölgede çok iyi bir ün sağlamıştır10.
Yıllar geçtikçe Longworth’un vali Kadri Bey hakkındaki görüşlerinde de daha olumlu değişmelerin olduğu görülmektedir. 1894 yılı olaylarını anlatırken11, onun güven kazandığını ve ülkenin şartlarının düzelmesi için çaba sarfettiği belirtilmektedir. Ancak onun bu yolda attığı adımın merkezî hükümetçe engellendiği iddia edilmektedir. Nitekim vali de mevcut sisteme göre, her şeyin başkente bağlı olmasından şikayet ettiği ve başkente olan itirazlarından dolayı, ona “İkinci Midhat Paşa gibi hareket etmemesi”nin ima edildiği belirtilmektedir.
Kadri Bey’in Ermenilere karşı izlediği hassas politika da Longworth tara-fından övgüye lâyık gösterilmektedir. Onun bu politikası adalet ve huzurun sağlanması için iyi bir yol olarak tanımlanmıştır. Ermeni tahrikçiler ve işbir-likçilerinin bu eyâlette istenmediği, bu gibi tahrikçi faaliyetler ile işbirlikçilerin
8 Buna bir örnek vermek gerekirse, eski bir polis komiseri, bir hancıya blöf yaparak, pansi-yonundaki 5 odanın gelirinin kendisine verilmesini istemesi üzerine, kurnaz han sahibi böyle bir durumun gerçekte olup olmadığını öğrenmek üzere Kadri Bey’e gitmiştir. Kadri Bey olumlu cevap vermiş, ancak kendisi bir miktar Türk lirasını işaretleyip soran kişiye vermiştir. Sonuçta bu para, valinin polis komiserinden borç istemesi üzerine, yine valiye dönmüştür. Bunun üzerine vali durumu Dâhiliye Nezâretine bildirmiş ve bu durum bölgede büyük yankı yapmıştır. Longworth’dan Clare Ford’a, nu.6, aynı yer.
9 Trabzon’daki kolera salgını ve alınan tedbirler hakkında Osmanlı Arşivlerinde de bilgiler mevcuttur. Bkz. BA, Yıldız PRK. ASK(Yıldız Perâkende Evrâkı Askerî Marûzât), Dosya nu.84, Gömlek nu.12, 4 Muharrem 1310(28 Temmuz 1892); BA, Yıldız PRK. UM.(Yıldız Perâkende Evrâkı Umûm Vilâyetler Tahrîrâtı), Dosya nu.25, Gömlek nu.6, 13 Muharrem 1310(6 Ağustos 1892). Trabzon’da koleradan ölen olmadığı hakkında bkz. BA, Yıldız PRK.UM., Dosya nu.25, Gömlek nu.57, 15 Rebî’ü’l-evvel 1310(6 Ekim 1892).
10 Longworth’dan Nicolsan’a, nu.12, 31 Ocak 1894, FO 195/1854. Ancak bu yıl içerisinde Trabzon valisi Kadri Bey’in kanunsuz muamele yaptığına dair ahaliden toplam 20 kişinin yaptığı bir şikayet söz konusudur. Bkz.BA, Yıldız PRK. UM., Dosya nu.28, Gömlek nu.76, 5 Teşrîn-i sânî 1309(17 Kasım 1893). Nitekim bu durum meclisde de görüşülmüş ve Kadri Bey’in yerine münâsip birinin atanması teklif edilmiştir. BA, Yıldız A. RES.(Yıldız Sadaret Resmî Marûzât Evrâkı), Dosya nu.85, Gömlek nu. 35, 19 Şubat 1312(3 Mart 1897).
11 Longworth’dan Currie’ye, nu.12, 25 Ocak 1895, FO 195/1902.
TRABZON VİLAYETİ(1892-1898) 5
entrikalarının da vali tarafından en doğru şekilde tahmin edildiği vurgu-lanmaktadır. Raporda ayrıca Kadri Bey’in siyasî konulardaki cezalarda izlemiş olduğu prosedür hakkında da bilgiler bulunmaktadır12.
Genel olarak Trabzon ili bazında yöneticilerin özelliklerine bakılacak olursa, bunlardan 3 mutasarrıfın kamu işlerinde fazla başarılı olmadıkları, fakat dürüstlük açısından anılmaya değer oldukları söylenebilir. Söz konusu mutasarrıflar, Rize ve Gümüşhane mutasarrıfları ile Samsun’da ve Çarşamba’da Ermenilerle ilgili başarılı işler yapan Nuri Paşa’dır. Ayrıca diğer kaymakam ve müdürlerden hiç biri de rüşvet ve yönetime karşı gelmek gibi görevden alınmayı gerektirecek uygunsuz olaya bulaşmamışlardır. Sadece Çarşamba’nın yöneticisi olan Musa Paşa’yı, hem Samsun mutasarrıfı, hem de Trabzon valisi görevden aldırmak istemişlerse de, Çerkes asıllı olan bu yönetici Yıldız Sarayındaki çevresi dolayısıyla, görevinde kalmayı başarmıştır.
1894 tarihli raporda, Trabzon ili dahilindeki yöneticilerin özellikleri bir tablo halinde ek olarak verilmiştir13. Önemine binaen, bu tabloyu biz burada metin halinde sunmayı uygun görüyoruz. Tablo’ya göre Trabzon eyâletinde yöneticiler hakkındaki rapor aşağıdaki gibidir;
I- Trabzon Sancağı
Vali Kadri Bey, yaşı 50, göreve atanma tarihi Mayıs 1892, iyi bir yönetici, önce hazine ile ilgiliydi, iki defa Maliye Nâzırının emrinde görev yapmıştır. Hiçbir Avrupa ülkesi görmedi ve Avrupa dili bilmiyor. Dürüst, kibar ve çalışkan,
1) Of: Kaymakam Abano(z)zâde Hüseyin Bey, yaşı 45, göreve atanma tarihi Temmuz 1893, iyi düşünüyor. Bölgesini barışçıl hale getirdi ve aşarını iyi topladı.
2) Sürmene: Kaymakam Mustafa Rıfat Bey, yaşı 35, göreve başlama tarihi Ekim 1894, hakkında söylenecek henüz bir şey yok,
3) Akçaabat: Kaymakam Cavzoğlu M.Ziya Paşa, yaşı 50, göreve başlama tarihi Haziran 1893, yeterli olduğu düşünülür. Yerel beyler tarafından sevilmez.
4) Vakf-ı Kebîr: Kaymakam Nihâd Efendi, yaşı 50, göreve başlama tarihi Ekim 1892, aktif ve dürüst,
5) Görele: Kaymakam Şakir Bey, yaşı 45, göreve başlama tarihi Kasım 1894, yönetici olarak başarısız, istifa etmek üzere,
6) Tirebolu: Kaymakam İhsan Bey, yaşı 30, göreve başlama tarihi Eylül 1894, bela yaratmaktan kaçınır,
12 Bu bilgilerden bazıları ileride Ermeni hadisesi kısmında örnek olarak verilecektir. Bkz. Longworth’dan Currie’ye, nu.12, 25 Ocak 1895, aynı yer.
13 Longworth burada yöneticilerin daha önceki görev yerlerini ve aldıkları maaşları da vermektedir. Bkz. Longworth’dan Currie’ye, nu.12, aynı yer.
6 AHMET HALAÇOĞLU
7) Giresun: Kaymakam Ali Nevzat Bey, yaşı 35, göreve başlama tarihi Şubat 1894, muktedir olduğu düşünülür. Cana yakın. Sivas valisi Halil Bey’le akraba,
Ordu: Kaymakam Mehmed Rüşdü, yaşı 35, göreve başlama tarihi Kasım 1894, aktif ve zeki. Biraz Fransızca bilir. Dürüst olduğu rapor edildi. Nazik karakterde olduğu söylenir. Rumca bilir.
II- Canik(Samsun) Sancağı
Mutasarrıf Mustafa Nuri Paşa, yaşı 45, göreve başlama tarihi Temmuz 1893, Abidin Paşa’nın damadı, Sırrı Paşa’nın kardeşi,
1) Fatsa: Kaymakam Şatırzâde Mehmed, yaşı 45, göreve başlama tarihi Ocak 1894, cahil ama enerji dolu. Trabzon Belediye Başkanının kuzeni,
2) Ünye: Kaymakam İbrahim Bey, yaşı 35, göreve başlama tarihi Aralık 1893, kavgacı ve yolsuz. Erzurum vilâyetinde Pasinler’e transfer olmak üzere,
3) Terme: Kaymakam Besim Efendi, yaşı 40, göreve başlama Haziran 1893, dürüst ve aktif,
4) Çarşamba: Kaymakam Musa Paşa, yaşı 40, göreve başlama Kasım 1891, yolsuz, cahil ve yönetmeden aciz. Yıldızdaki akrabalarınca korunuyor.
5) Bafra: Kaymakam Bedirhan-zâde Kâmil, yaşı 35, göreve başlama Aralık 1893, dürüst ve aktif olarak bilinir.
III- Lazistan(Rize) Sancağı
Mutasarrıf Arif Paşa, yaşı 50, göreve başlama tarihi Temmuz 1893, Fransızca konuşur ve sevilir. Herhangi bir girişimi yok,
1) Atina: Kaymakam Şevki Efendi, yaşı 45, göreve başlama tarihi Haziran 1894, yeterince iyi,
2) Hopa: Kaymakam Rıza Efendi, yaşı 45, göreve başlama tarihi Ekim 1893, yolsuzlukla alakalı olduğu düşünülüyor, ancak pek belâ yaratmaz,
IV- Gümüşhâne Sancağı
Mutasarrıf Mehmed Şevki Bey, yaşı 50, görev başlama tarihi Ocak 1891, dürüst ve sağlam. İyi bir okuyucu. İngilizce, Fransızca ve İtalyanca bilir. Av-rupa’yı gezdi. Avrupa’da diplomatik kimliklerde bulundu,
1) Torul: Kaymakam Ahmed Rıza Bey, yaşı 50, göreve başlama tarihi Eylül 1893, hak edenleri tutuklatan olarak bilinir,
2) Şiran: Kaymakam Ali Rıza, yaşı 45, göreve başlama tarihi Ocak 1894, cahil ama enerji dolu.
TRABZON VİLAYETİ(1892-1898) 7
3) Kelkit: Kaymakam Mehmed Efendi, yaşı 50, göreve başlama tarihi Haziran 1893, cahil, avare olduğu söylenir.
Yukarıdaki metinden de anlaşılacağı üzere, Trabzon bölgesinde yöneticiler daha çok genç sayılabilecek kişilerden atanmış olup, genellikle başarılı bir grafik göstermektedirler. Zaten Longworth raporunda, “bütün vilâyetler Trabzon gibi yönetilse, Türklerin kötü yönetiminden çok az şey işitiriz” sözleriyle, yönetimin kötü olmadığını teyit etmektedir14.
Longworth, 15 Şubat 1899 tarihli ve elimizde bulunan son raporunda ise, genel bir değerlendirmenin yanında, bazı istatistikî bilgilerle, geçmiş yıllarla karşılaştırmalar da vermiştir15. Ancak burada yöneticiler hakkında verdiği bilgilerden, özellikle vali Kadri Bey ve ileride değineceğimiz üzere, Ermeni hadisesinin ortaya çıkış sebebi hakkında verdiği bilgi daha önce verdiği bilgilerle bağdaşmamaktadır ve başka bir deyişle Longworth kendi kendisiyle çelişkiye düşmektedir. O, bu raporunda yine Kadri Bey hakkında işinin ehli, açık görüşlü, kibar, adil ve kararlı, sevilmeye ve korkulmaya devam eden bir yönetici olarak bahsetmekte, ancak 6 yıllık görevi boyunca Ermeni hadisesini önleyememesini ya da isteksiz davranmasını iddia edip, bu durumu onun yönetiminde kara bir leke olarak göstermektedir.
Longworth, söz konusu 15 Şubat 1899 tarihli raporunda, önceden olduğu gibi, görevlilerin maaşları hakkında da bilgi vermiş ve küçük konumdakilere daha az maaş verildiğini belirtmiştir. Eyâletteki yöneticilerin özellikleri hakkında bu raporda yine bir tablo verilmiştir. Yöneticilerin neredeyse hepsinin Türk olduğu belirtilen bu raporda, bunların üstlerine son derece sadık oldukları, yönetimde tamamen yetersiz olmadıkları, ancak tembel bir yapıya sahip oldukları vurgulanmıştır. Buna karşılık Hıristiyan yöneticilerin müslümanlardan daha gayretli oldukları, fakat daha dürüst olmadıkları, Müslümanlara karşı az da olsa yaltaklandıkları belirtilmektedir. Longworth, Hıristiyanların bu şekilde davranmalarını da, “devletin üst kademelerinde görev almak için kendilerini hazırlıyorlar” şeklinde yorumlamaktadır16.
Longworth’un verdiği tabloda 1898 yılında Trabzon Bölgesinin yönetici-lerinin özellikleri de aşağıdaki gibidir17:
14 Longworth’dan Currie’ye, nu.12, aynı yer.
15 Longworth’dan O’Conor’a, nu.6, 15 Şubat 1899, FO 195/2062. Longworth bu raporunda 1895-1897 yılları arasında vilayetin gerçek statüsünün değerlendirmesinin yapılmadığını bildirmektedir.
16 Ancak Longworth'a göre, söz konusu kişiler bundan hiç bir şey elde edemediler, çünkü kastedilenlerden hiçbiri yüksek görevde bulunabilecek zekaya sahip değillerdi. Hatta Longworth burada "Eğer zeki iseler de, bunlar bu yönlerini gizleyebilecek büyük yeteneğe sahip kişilerdi" sözleriyle bu kişiler için alaycı bir tavır sergilemektedir. Longworth’dan O’Conor’a, nu.6, aynı yer.
17 Longworth’dan O’Conor’a, nu.6, aynı yer.
8 AHMET HALAÇOĞLU
I- Trabzon Sancağı
Vali Kadri Bey, yaşı 54, göreve başlama tarihi Mayıs 1892, çok iyi, iki defa Maliye Nâzırının emrinde görev yapmıştır.
- Vali Muavini Sava Rumi, yaşı 68, göreve başlama tarihi Eylül 1896, Rum, Sivas’da rüsûmat müfettişi,
1) Of: Kaymakam Sadık Efendi, yaşı 55, göreve başlama tarihi Kasım 1897, çok olumsuz, berbat,
2) Sürmene: Kaymakam Abanozoğlu Hüseyin, yaşı 45, göreve başlama tarihi Ocak 1897, iyi idi, şu an dürüst değil,
3) Akçaabad: Kaymakam İbrahim Efendi, yaşı 32, göreve başlama tarihi Ocak 1899, enerjik olmaktan ziyade felsefî,
4) Vakf-ı Kebîr: Kaymakam Mehmed Said, yaşı 52, göreve başlama tarihi Mayıs 1895, yetersiz, fakat dürüst,
5) Görele: Kaymakam Mehmed Şevki, yaşı 55, göreve başlama tarihi Şubat 1898, yetersiz, fakat dürüst,
6) Tirebolu: Kaymakam Eyüb-zâde İzzet, yaşı 40, göreve başlama tarihi Haziran 1896, iyi, yeterli ve tecrübeli,
7) Giresun: Kaymakam Hâfız İbrahim Lütfi, yaşı 60, göreve başlama tarihi Nisan 1898, sıradan biri,
Ordu: Kaymakam Ziya Paşa, yaşı 55, göreve başlama tarihi Ocak 1899, iyi ve dürüst.
II- Canik(Samsun) Sancağı
Mutasarrıf Halil Hamdi Bey, yaşı 54, göreve başlama tarihi Temmuz 1895, iyi, yetenekli, dürüst, Fransızca biliyor,
-Muâvin Gorabet Efendi Muradyan, yaşı 45, göreve başlama tarihi Ekim 1896, Ermeni, burada halk yöneticisiydi,
1) Fatsa: Kaymakam İsmail Efendi, yaşı 25, göreve başlama tarihi Mart 1898, üniversite mezunu, iyi, aktif,
2) Ünye: Kaymakam Hacı İbrahim Halil, yaşı 30, göreve başlama tarihi Kasım 1897, vilâyetteki en iyi kaymakam,
3) Terme: Kaymakam İbrahim(vekil), yaşı 32, göreve başlama tarihi Aralık 1898, bilgi yok,
TRABZON VİLAYETİ(1892-1898) 9
4) Çarşamba: Kaymakam Osman Bey, yaşı 55, göreve başlama tarihi Kasım 1897, kötü, saray korumasından,
5) Bafra: Kaymakam Musa Kâzım Paşa, yaşı 60, göreve başlama tarihi Aralık 1898, kötü, saray korumasından
III- Lazistan(Rize) Sancağı
Mutasarrıf Cevad Paşa, yaşı 53, göreve başlama tarihi Temmuz 1895, zayıf ama iyi,
1) Atina: Kaymakam İsmail Hakkı, yaşı 56, göreve başlama tarihi Kasım 1897, iyi ve tecrübeli,
2) Hopa: Kaymakam Rüstem Bey, yaşı 35, göreve başlama tarihi Ağustos 1896, üniversite mezunu, dürüst, ancak bencil,
IV- Gümüşhane Sancağı
Mutasarrıf Cemâl Bey, yaşı 45, göreve başlama tarihi Haziran 1886, yetersiz ve dürüst değil,
-Mutasarrıf Muâvini Tanko Efendi, yaşı 64, göreve başlama tarihi Ekim 1896, Rum, İstanbul Ticaret Mahkemesi’ndeydi,
1) Torul: Kaymakam Mustafa Sabri, yaşı 60, göreve başlama tarihi Kasım 1898, dürüst ancak kararlı değil,
2) Şiran: Kaymakam Ali Rıza, yaşı 50, göreve başlama tarihi Ocak 1894, kötü,
3) Kelkit: Kaymakam Osman Bey, yaşı 48, göreve başlama tarihi Haziran 1897, önemsiz.
Bu iki tablo karşılaştırıldığında, birinci tabloda yer alan yöneticilerin yönetim ve özellikleri açısından daha başarılı oldukları, ikinci tabloda yer alan yöneticilerin ise yönetimde pek başarılı olmadıkları, buna rağmen her iki tabloda yer alan yöneticilerin genellikle dürüst kişilerden müteşekkil oldukları söylenebilir. Yine 1894 ile 1898 yılı yöneticileri karşılaştırıldığında, sadece Trabzon valisi Kadri Bey ile Şiran Kaymakamı Ali Rıza’nın değişmediği görülmektedir. Ancak burada Longworth’un Şiran kaymakamı hakkında verdiği bilgide değişiklik söz konusudur. Ayrıca 1894 yılında yer almamış olmasına rağmen, 1898 yılında vali ve mutasarrıflıkların yanına gayr-i müslim tebaadan birer yardımcı atandığı da görülmektedir18.
18 Bu düzenleme 30 Haziran 1897 tarihinde tatbike koyulan Islahat Lâyihası çerçevesinde yapılmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz.Ali Karaca, Anadolu Islahâtı ve Ahmet Şâkir Paşa(1838-1899), İstanbul 1993, s.162 v.d. Anadolu Islahatı için ayrıca bkz. Cevdet Küçük, a.g.e.
10 AHMET HALAÇOĞLU
B- Trabzon Bölgesinde Eğitim
Longworth’un elimizde bulunan raporlarında her ne kadar eğitimle ilgili bilgi çok az ise de, özellikle son raporunda verdiği istatistikî bilgiler oldukça önemlidir. O, bir raporunda Sadrazam Cevad Paşa’nın19 emri ile güzel bir idadî binasının geçici olarak askerî birliklere tahsis edildiği, buradaki öğrencilerin ise avare bir şekilde dolaştıklarını bildirmektedir. Ayrıca Hıristiyanlar arasında devam eden kargaşadan dolayı, bazı Rum ailesinin, sayıları yaklaşık 300’ü bulan çocuklarını protestan okullarından alarak Fransız okullarına gönderdiğini yazmaktadır20.
Son raporunda ise, yüksek eğitime son yıllarda hız verildiği, ama bunun halk yararına pek bir olumlu sonuç vereceğini sanmadığını belirtmektedir. Yalnız bu süre zarfında eğitimin nicelik olarak arttığı, kalite olarak ise pek gelişme göstermediği vurgulanmaktadır. Böylece Longworth’a göre ülke, aynı Yunanistan’da olduğu gibi pedagog ve demagoglarla dolmaya başlamıştır. Yine bu yıllarda Müslüman kız okullarında sayının artması dikkate değer olay olarak gösterilmektedir21.
Bu rapora göre, vilâyet genelinde okul sayısı toplam 3.107(Müslüman 2.641(1752’si erkek okulu, 889’u kız okulu), Rum 388(246’sı erkek, 142’si kız), Ermeni ve diğerleri 78(51’i erkek, 27’si kız), öğrenci sayısı toplam 108.381(Müslüman 82.082(58.784 erkek, 23.298 kız), Rum 21.785(15.721 erkek, 6.064 kız), Ermeni ve diğerleri 4.515(3.160 erkek, 1.355 kız)’dir.
Okuyanların vilâyet genelinde nüfusa oranı ise, erkek öğrencilerde 13.13(Müslüman 12.20, Rum 17, Ermeni ve diğerleri 12.28), kız öğrencilerde ise 5.36(Müslüman 5.10, Rum 7, Ermeni ve diğerleri 5.52)’dır. Toplam 1.163.815(erkek 591.415, kız 572.400) kişi olan vilâyet nüfusunda okuyanların oranı ise 9.31’dir.
Longworth’un raporunda yer alan bir tabloya göre ise, 1898 yılında Trabzon Bölgesinde okulların ve öğrenci sayılarının bölge bazında dağılım aşağıdaki tablodaki gibidir:
TABLO I22
Bölge İnanç Okul Öğrenci Okuyanların
Nüfusa Oranı Erkek Kız Toplam Erkek Kız Toplam Erkek Kız
19 Cevat Paşa(Kabaağaçlı-zâde Ahmed Cevat Paşa), II.Abdülhamid dönemi sadrazamlarından olup, 1891-1895 yılları arasında görev yapmıştır.
20 Longworth’dan Nicolsan’a, nu.12, 31 Ocak 1894, FO 195/1854.
21 Longworth’dan O’conor’a, nu.6, 15 Şubat 1899, FO 195/2062.
22 Tablo’daki rakamlara müdahale edilmemiş olup, Longworth’un raporundakiler aynen verilmiştir. Bu yüzden toplama hataları söz konusu olabilir.
TRABZON VİLAYETİ(1892-1898) 11
AHMET HALAÇOĞLU
Belleten C. LXVII, 56
GİRİŞ:
Tarihimize 93 harbi olarak geçen 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi Türkiye’nin bir ölçüde kaderini belirlemiş olması bakımından önemli bir savaştır. Savaş sonunda Rusya, Osmanlı Devletinin imzalamak zorunda kaldığı Ayastefanos Antlaşması(3 Mart 1878) ile hem Balkanlarda, hem de Kafkasya’da mutlak bir üstünlük ele geçirmiştir. Ancak Osmanlı Devletinin istemeden de olsa imzalamak zorunda kaldığı bu antlaşma Avrupalı büyük devletlerin, özellikle de İngiltere ve Avusturya’nın, menfaatlerine ters düşmekteydi. Onlara göre bu antlaşmanın kabulü kendi millî menfaatlerine ters düşeceği gibi, uzun vadede Avrupa barışı için de tehdit arz etmekteydi. Nitekim Rusya, Almanya ve Fransa’nın da desteğini alan İngiltere ve Avusturya’nın kararlı tavırları sonucunda Berlin’de milletlerarası bir konferansın toplanmasına razı olmuş ve 13 Haziran 1878’de Berlin Kongresi toplanarak, 13 Temmuz’da antlaşma imzalanmıştır. Ancak bu antlaşmanın imzalanması sürecinde, İngiltere diplomatik kurnazlığını ortaya koyup, hem Osmanlı Devleti, hem de Rusya ile ayrı ayrı ikili gizli antlaşma yaparak, Balkanlarda ve Kafkasya’da menfaatine zarar verecek bir oluşumu önlemek için önceden tedbir almıştır. Bu meyanda İngiltere Osmanlı Devletiyle gizli olarak yaptığı Kıbrıs Antlaşması ve Berlin Antlaşmasının 61. Maddesi ile gerek Anadolu’dan ve dolayısıyla Ortadoğu topraklarından Rusya’yı uzak tutacak, gerekse de Ayastefanos Antlaşması ile Rusya’nın insaf ve himayesine terkedilen Ermenileri kendi güdümüne sokacaktı. Gerek Kıbrıs ve gerekse Berlin Antlaş-malarıyla Anadolu, Kafkasya ve dolaylı olarak da Ortadoğu’nun geleceğiyle ilgilenip Rusya’ya tavır alan tek devlet İngiltere’dir. Ancak bu tavrın sebebi açıktı, çünkü İngiliz menfaatleri söz konusu idi. İngiltere’nin bu niyeti bu iki antlaşmanın maddelerinde açıkça görülmektedir. Nitekim bu antlaşmalar uyarınca Osmanlı Devleti, Ermeniler ile meskûn vilâyetlerde Ermenilerin durumlarını düzeltmek için reformlar yapmayı ve onları Kürt ve Çerkezlere karşı korumayı, bu durum hakkında da Avrupalı Devletlere, özellikle de İngiltere’ye bilgi vermeyi taahhüt etmiş bulunuyordu1.
1 Musa Şaşmaz, “İngiliz Kaptan Coopern’in Kayseri Konsolosluğu(1879)”, I.Kayseri ve Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri, Kayseri 1997, s.325 v.d.
2 AHMET HALAÇOĞLU
İngiltere’nin Ermenilerin durumunu düzelttirmek gibi bir düşünce içerisinde olduğu şüpheli olmakla beraber, gerçek olan bir durum vardır ki, o da Anadolu’nun İngiliz sömürgeleri açısından arzettiği önemdi ve İngiltere’nin bundan taviz vermesi kendisine çok pahalıya mal olabilirdi. Nitekim bunun şuurunda olan İngiliz devlet adamları İngiltere’den getirdikleri asker kökenli İngilizleri, Anadolu’nun bir çok şehrinde konuşlandırdılar. Böylelikle hem Rusya’nın bölgedeki askerî ve Ermenilere yönelik siyasî faaliyetleri hakkında raporlarıyla hükûmetlerini bilgilendirecekler, hem de Osmanlı Devletini raporlarda zikredilen konularda sıkıştırıp, anti-İngiliz bir politika takip etmelerine engel olacaklardı. Bunlar, konsolosların gizli fakat asıl görevleri olmakla beraber, konsoloslara talimatname olarak verilen resmî yazıda; “idarî ve adlî bozukluk ve baskıların önüne geçmek, ekonominin canlanması için tekliflerde bulunmak, asayiş ve emniyetin sağlanması yolunda bilgi ve tavsiyelerle Türk görevlilere yardımcı olmak” gibi görevler de bulunmaktaydı. Nitekim yukarıda verilen gizli ve açık maksatlarla İngiliz konsolosları Kasım 1878’den itibaren Anadolu’ya gelmeye başladılar. Ancak bu sırada Osmanlı topraklarına gelen konsoloslar ilk konsoloslar olmayıp, daha önce de belli başlı ticarî ve askerî ehemmiyet arz eden şehirlere de İngiliz konsoloslar gelmişti. Bu defa Anadolu’ya tayin edilen konsolosların vazifelerine, Anadolu’da yaşayan Ermenilere ait reformların tatbiki ile Ermenilerin Kürt ve Çerkezlere karşı korunup, korunmadığının teftişi ve kontrolü de ek-lenmişti2.
Daha 1868’de, Trabzon’da bulunan İngiliz konsolosu W.G.Palgrave Anadolu’daki vilayetler hakkında bir rapor hazırladığını biliyoruz.
Raporlarını incelediğimiz Konsolos Longworth’un Trabzon’a ne zaman geldiğine dair elimizde kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak ondan önce Trabzon Konsolosu bulunan Biliotti’nin Trabzon’dan gönderdiği son raporu 27 Şubat 1885’dir3. Longworth’un ise ilk belgesi, 22 Şubat 1886 tarihlidir. Elimizde bu yıllara ait belge az olduğundan tam bir tarih verebilmemiz mümkün olmasa da, bu durumda Longworth’un Trabzon’a 1885 Şubatı ile 1886 Şubatı arasında gelmiş olması muhtemeldir.
Konsolos H.Z.Longworth, Trabzon’a gelip yerleştikten sonra Trabzon ve civarında yöneticiler ve olup bitenler hakkında bilgi toplamaya başlamıştır.
2 Ancak Anadolu’nun pek çok şehrinde(meselâ Konya, Kayseri, Trabzon) Ermeni nüfusun Müslüman nüfusa oranı %5 veya daha az seviyelerindedir. Bu denli küçük oranda bir Ermeni nüfus için diğer milletlerin aleyhine Osmanlı Devleti nasıl bir ayrıcalıklı reform ve bunu da İngiliz konsolosu nasıl teftiş ve kontrol edecekti, bu düşündürücüdür. Ayrıntılı bilgi için bkz.Musa Şaşmaz, a.g.m., s.326, 328. Anadolu’ya İngiliz konsoloslarının atanması hakkında ayrıca bkz. Cevdet Küçük, Osmanlı Diplomasisinde Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı 1878-1897, İstanbul 1984, s.45-47.
3 Alfred Biliotti’nin Trabzon konsolosluğu ve raporları hakkında bkz. Musa Şaşmaz, “Alfred Biliotti’nin 1885’deki Raporuna Göre Trabzon Vilâyeti’nde Eğitim Durumu”, Tarih ve Toplum, Temmuz 1997, s.41-53. Ayrıca bkz. Cumhur Odabaşıoğlu, Trabzon Belgelerle Milli Mücadele Yılları 1919-1923, Trabzon 1990, s.4-5.
TRABZON VİLAYETİ(1892-1898) 3
Topladığı bilgileri belirli periyotlar halinde ülkesine rapor eden Longworth'un, aşağıda görüleceği üzere, bu raporlarında Trabzon’da yaşadıkları, şahit oldukları, yöneticiler hakkındaki düşünceleri ve yorumları bulunmaktadır4.
A- Trabzon Bölgesi Yöneticileri
Longworth, elimizde olan belgelerin ilki olan ve 1892 yılında gönderdiği raporunda, bu yılda Trabzon’da vali olarak görev yapan Ali Bey hakkında verdiği bilgiler ilgi çekicidir. Ona göre Ali Bey, güçlü bir karaktere sahip bir kişidir. Osmanlı yönetiminin buna ve bu gibi yöneticilere gerçekten ihtiyacı vardır. Nitekim onun valiliği sırasında Trabzon’da hükümet işleri daha süratle halledilmeye ve görevlerinde aksaklık yapan yöneticiler cezalandırılmaya başlanmıştır5. Longworth’a göre, bu tür uygulamalara devam edilirse, Osmanlı Devlet memurlarında görülen gevşeklik ve işlerin ertelenmesi oldukça azalacaktır. Ancak Ali Bey’in bu azmi, dürüstlüğü, vatanseverliliği ve halk sevgisine rağmen, ona karşı birçok entrika hazırlanmasına da sebep olmuştur6.
Longworth ikinci raporunda, geçen 12 ay içerisinde en önemli olay olarak valinin değişmesini göstermektedir. 1892 yılının Mayıs ayının başında Ali Bey’in yerine Kadri Bey vali olarak atanmış ve ona göre bu değişiklik pek tatmin edici olarak bulunmamıştır. Bu ikisi arasında eski ve yeni ekolün ilginç tiplemesi söz konusu olup, bir başka deyişle biri doğulu ve biri Avrupalı sayılan iki insanın yer değiştirmesi olarak gösterilmektedir. Burada Ali Bey’in azimli oluşu, kararlılığı, olayları kavrayışı tekrar vurgulanmıştır. Kadri Bey ise mizaç olarak çok çalışkan, güler yüzlü, cömert, kolay ulaşılabilir, neyin doğru olup olmadığına karar vermede her zaman kararsız, çoğu zaman ise yanlış karar veren bir görevli olduğuna dikkat çekilmektedir. Ayrıca Kadri Bey’in çevresindeki insanlardan kolay etkilendiği ve başı sıkıştığında çoğu zaman da İstanbul’a başvurduğu belirtilmektedir7. Ancak Kadri Bey’in karakterinin dürüstlüğü tartışılmazsa da, emrindekiler arasında vuku
4 Elimizde, toplam 10 adet bulunan Longworth’un raporlarına ulaşmamızı sağlayan Sayın Doç.Dr.Musa Şaşmaz’a teşekkür ederim.
5 Bu cezadan en fazla Sürmene ve Of kaymakamları muzdarip olmuşlardır. Bkz. Longworth’dan Fane’e, nu.4, 1 Şubat 1892, FO 195/1769.
6 Ali Bey’in resmî yaşamında bir şey bulamayan bu gibi kişiler, onun aile yaşantısı ve özel hayatına el atmışlar ve onun dans etmesi, kart oyunları oynaması, içki içmesi abartılı bir şekilde sultana rapor edilmiş, ancak bir sonuç alamamışlardır. Bunlardan başka Ali Bey’in Trabzon’da aslen İstanbullu bir Rum olan Geogiades ile evli olması, Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında, hac ve hilâl için bir kazanç olup olmadığı konusu bakımından önemliydi. Longworth’dan Fane’e, nu.4, aynı yer.
7 Nitekim valinin karakteri kısa sürede bütün devlet birimlerini etkilemiş ve devlet memurları da benzer karakteri sergilemeye başlamışlardır. Longworth burada Osmanlı Devlet memurları için, "kendilerine verilen talimat gereği, farklı muamele yapmama, ya da bir şey ki acele ile yapma, işte bu Osmanlı mantığını yansıtır" sözleriyle, Osmanlı Devletinin son dönemlerinde memurlarının çalışma stilleri hakkında ilgi çekici bir yaklaşım sergilemiştir. Longworth’dan Clare Ford’a, nu.6, 10 Ocak 1893, FO 195/1812.
4 AHMET HALAÇOĞLU
bulan yozlaşmanın bastırılmasına yönelik çabaları çok ilginçtir8. Longworth bu raporda her ne kadar vali Kadri Bey hakkında fazla olumlu bir düşünce sergilememekteyse de, bir sonraki raporda bunun aksi bir görüş savunmaktadır.
1893 yılı olaylarını, felce uğrayan ticaret ve artan fakirlik ile ilgili olduğunu söyleyen Longworth, bu yıl içinde meydana gelen en önemli iki olayı da Ermeni karışıklığı ve kolera salgını olarak göstermektedir9. Longworth’a göre iki olayda da hükümetin politikası sosyal ve ticaret alanında kamuoyunu çılgına çevirmiştir. Ona göre bu olaylarda, Trabzon yönetimi Merkezî hükümetten daha az suçludur. Zira yerel yöneticiler ayırım yapma faaliyeti içerisinde işleri halletmeye çalışırken, vali övgüyü hak eden bir yönetim sergilemiştir. Bitmek tükenmek bilmeyen zorluklara rağmen Kadri Bey insanına ve ülkesine en iyi şekilde hizmet etmiştir. Nitekim bu olaylarda sempatik yapısı ve yorulmak bilmek enerjisi, tecrübesi ile birleşince bölgede çok iyi bir ün sağlamıştır10.
Yıllar geçtikçe Longworth’un vali Kadri Bey hakkındaki görüşlerinde de daha olumlu değişmelerin olduğu görülmektedir. 1894 yılı olaylarını anlatırken11, onun güven kazandığını ve ülkenin şartlarının düzelmesi için çaba sarfettiği belirtilmektedir. Ancak onun bu yolda attığı adımın merkezî hükümetçe engellendiği iddia edilmektedir. Nitekim vali de mevcut sisteme göre, her şeyin başkente bağlı olmasından şikayet ettiği ve başkente olan itirazlarından dolayı, ona “İkinci Midhat Paşa gibi hareket etmemesi”nin ima edildiği belirtilmektedir.
Kadri Bey’in Ermenilere karşı izlediği hassas politika da Longworth tara-fından övgüye lâyık gösterilmektedir. Onun bu politikası adalet ve huzurun sağlanması için iyi bir yol olarak tanımlanmıştır. Ermeni tahrikçiler ve işbir-likçilerinin bu eyâlette istenmediği, bu gibi tahrikçi faaliyetler ile işbirlikçilerin
8 Buna bir örnek vermek gerekirse, eski bir polis komiseri, bir hancıya blöf yaparak, pansi-yonundaki 5 odanın gelirinin kendisine verilmesini istemesi üzerine, kurnaz han sahibi böyle bir durumun gerçekte olup olmadığını öğrenmek üzere Kadri Bey’e gitmiştir. Kadri Bey olumlu cevap vermiş, ancak kendisi bir miktar Türk lirasını işaretleyip soran kişiye vermiştir. Sonuçta bu para, valinin polis komiserinden borç istemesi üzerine, yine valiye dönmüştür. Bunun üzerine vali durumu Dâhiliye Nezâretine bildirmiş ve bu durum bölgede büyük yankı yapmıştır. Longworth’dan Clare Ford’a, nu.6, aynı yer.
9 Trabzon’daki kolera salgını ve alınan tedbirler hakkında Osmanlı Arşivlerinde de bilgiler mevcuttur. Bkz. BA, Yıldız PRK. ASK(Yıldız Perâkende Evrâkı Askerî Marûzât), Dosya nu.84, Gömlek nu.12, 4 Muharrem 1310(28 Temmuz 1892); BA, Yıldız PRK. UM.(Yıldız Perâkende Evrâkı Umûm Vilâyetler Tahrîrâtı), Dosya nu.25, Gömlek nu.6, 13 Muharrem 1310(6 Ağustos 1892). Trabzon’da koleradan ölen olmadığı hakkında bkz. BA, Yıldız PRK.UM., Dosya nu.25, Gömlek nu.57, 15 Rebî’ü’l-evvel 1310(6 Ekim 1892).
10 Longworth’dan Nicolsan’a, nu.12, 31 Ocak 1894, FO 195/1854. Ancak bu yıl içerisinde Trabzon valisi Kadri Bey’in kanunsuz muamele yaptığına dair ahaliden toplam 20 kişinin yaptığı bir şikayet söz konusudur. Bkz.BA, Yıldız PRK. UM., Dosya nu.28, Gömlek nu.76, 5 Teşrîn-i sânî 1309(17 Kasım 1893). Nitekim bu durum meclisde de görüşülmüş ve Kadri Bey’in yerine münâsip birinin atanması teklif edilmiştir. BA, Yıldız A. RES.(Yıldız Sadaret Resmî Marûzât Evrâkı), Dosya nu.85, Gömlek nu. 35, 19 Şubat 1312(3 Mart 1897).
11 Longworth’dan Currie’ye, nu.12, 25 Ocak 1895, FO 195/1902.
TRABZON VİLAYETİ(1892-1898) 5
entrikalarının da vali tarafından en doğru şekilde tahmin edildiği vurgu-lanmaktadır. Raporda ayrıca Kadri Bey’in siyasî konulardaki cezalarda izlemiş olduğu prosedür hakkında da bilgiler bulunmaktadır12.
Genel olarak Trabzon ili bazında yöneticilerin özelliklerine bakılacak olursa, bunlardan 3 mutasarrıfın kamu işlerinde fazla başarılı olmadıkları, fakat dürüstlük açısından anılmaya değer oldukları söylenebilir. Söz konusu mutasarrıflar, Rize ve Gümüşhane mutasarrıfları ile Samsun’da ve Çarşamba’da Ermenilerle ilgili başarılı işler yapan Nuri Paşa’dır. Ayrıca diğer kaymakam ve müdürlerden hiç biri de rüşvet ve yönetime karşı gelmek gibi görevden alınmayı gerektirecek uygunsuz olaya bulaşmamışlardır. Sadece Çarşamba’nın yöneticisi olan Musa Paşa’yı, hem Samsun mutasarrıfı, hem de Trabzon valisi görevden aldırmak istemişlerse de, Çerkes asıllı olan bu yönetici Yıldız Sarayındaki çevresi dolayısıyla, görevinde kalmayı başarmıştır.
1894 tarihli raporda, Trabzon ili dahilindeki yöneticilerin özellikleri bir tablo halinde ek olarak verilmiştir13. Önemine binaen, bu tabloyu biz burada metin halinde sunmayı uygun görüyoruz. Tablo’ya göre Trabzon eyâletinde yöneticiler hakkındaki rapor aşağıdaki gibidir;
I- Trabzon Sancağı
Vali Kadri Bey, yaşı 50, göreve atanma tarihi Mayıs 1892, iyi bir yönetici, önce hazine ile ilgiliydi, iki defa Maliye Nâzırının emrinde görev yapmıştır. Hiçbir Avrupa ülkesi görmedi ve Avrupa dili bilmiyor. Dürüst, kibar ve çalışkan,
1) Of: Kaymakam Abano(z)zâde Hüseyin Bey, yaşı 45, göreve atanma tarihi Temmuz 1893, iyi düşünüyor. Bölgesini barışçıl hale getirdi ve aşarını iyi topladı.
2) Sürmene: Kaymakam Mustafa Rıfat Bey, yaşı 35, göreve başlama tarihi Ekim 1894, hakkında söylenecek henüz bir şey yok,
3) Akçaabat: Kaymakam Cavzoğlu M.Ziya Paşa, yaşı 50, göreve başlama tarihi Haziran 1893, yeterli olduğu düşünülür. Yerel beyler tarafından sevilmez.
4) Vakf-ı Kebîr: Kaymakam Nihâd Efendi, yaşı 50, göreve başlama tarihi Ekim 1892, aktif ve dürüst,
5) Görele: Kaymakam Şakir Bey, yaşı 45, göreve başlama tarihi Kasım 1894, yönetici olarak başarısız, istifa etmek üzere,
6) Tirebolu: Kaymakam İhsan Bey, yaşı 30, göreve başlama tarihi Eylül 1894, bela yaratmaktan kaçınır,
12 Bu bilgilerden bazıları ileride Ermeni hadisesi kısmında örnek olarak verilecektir. Bkz. Longworth’dan Currie’ye, nu.12, 25 Ocak 1895, aynı yer.
13 Longworth burada yöneticilerin daha önceki görev yerlerini ve aldıkları maaşları da vermektedir. Bkz. Longworth’dan Currie’ye, nu.12, aynı yer.
6 AHMET HALAÇOĞLU
7) Giresun: Kaymakam Ali Nevzat Bey, yaşı 35, göreve başlama tarihi Şubat 1894, muktedir olduğu düşünülür. Cana yakın. Sivas valisi Halil Bey’le akraba,
Ordu: Kaymakam Mehmed Rüşdü, yaşı 35, göreve başlama tarihi Kasım 1894, aktif ve zeki. Biraz Fransızca bilir. Dürüst olduğu rapor edildi. Nazik karakterde olduğu söylenir. Rumca bilir.
II- Canik(Samsun) Sancağı
Mutasarrıf Mustafa Nuri Paşa, yaşı 45, göreve başlama tarihi Temmuz 1893, Abidin Paşa’nın damadı, Sırrı Paşa’nın kardeşi,
1) Fatsa: Kaymakam Şatırzâde Mehmed, yaşı 45, göreve başlama tarihi Ocak 1894, cahil ama enerji dolu. Trabzon Belediye Başkanının kuzeni,
2) Ünye: Kaymakam İbrahim Bey, yaşı 35, göreve başlama tarihi Aralık 1893, kavgacı ve yolsuz. Erzurum vilâyetinde Pasinler’e transfer olmak üzere,
3) Terme: Kaymakam Besim Efendi, yaşı 40, göreve başlama Haziran 1893, dürüst ve aktif,
4) Çarşamba: Kaymakam Musa Paşa, yaşı 40, göreve başlama Kasım 1891, yolsuz, cahil ve yönetmeden aciz. Yıldızdaki akrabalarınca korunuyor.
5) Bafra: Kaymakam Bedirhan-zâde Kâmil, yaşı 35, göreve başlama Aralık 1893, dürüst ve aktif olarak bilinir.
III- Lazistan(Rize) Sancağı
Mutasarrıf Arif Paşa, yaşı 50, göreve başlama tarihi Temmuz 1893, Fransızca konuşur ve sevilir. Herhangi bir girişimi yok,
1) Atina: Kaymakam Şevki Efendi, yaşı 45, göreve başlama tarihi Haziran 1894, yeterince iyi,
2) Hopa: Kaymakam Rıza Efendi, yaşı 45, göreve başlama tarihi Ekim 1893, yolsuzlukla alakalı olduğu düşünülüyor, ancak pek belâ yaratmaz,
IV- Gümüşhâne Sancağı
Mutasarrıf Mehmed Şevki Bey, yaşı 50, görev başlama tarihi Ocak 1891, dürüst ve sağlam. İyi bir okuyucu. İngilizce, Fransızca ve İtalyanca bilir. Av-rupa’yı gezdi. Avrupa’da diplomatik kimliklerde bulundu,
1) Torul: Kaymakam Ahmed Rıza Bey, yaşı 50, göreve başlama tarihi Eylül 1893, hak edenleri tutuklatan olarak bilinir,
2) Şiran: Kaymakam Ali Rıza, yaşı 45, göreve başlama tarihi Ocak 1894, cahil ama enerji dolu.
TRABZON VİLAYETİ(1892-1898) 7
3) Kelkit: Kaymakam Mehmed Efendi, yaşı 50, göreve başlama tarihi Haziran 1893, cahil, avare olduğu söylenir.
Yukarıdaki metinden de anlaşılacağı üzere, Trabzon bölgesinde yöneticiler daha çok genç sayılabilecek kişilerden atanmış olup, genellikle başarılı bir grafik göstermektedirler. Zaten Longworth raporunda, “bütün vilâyetler Trabzon gibi yönetilse, Türklerin kötü yönetiminden çok az şey işitiriz” sözleriyle, yönetimin kötü olmadığını teyit etmektedir14.
Longworth, 15 Şubat 1899 tarihli ve elimizde bulunan son raporunda ise, genel bir değerlendirmenin yanında, bazı istatistikî bilgilerle, geçmiş yıllarla karşılaştırmalar da vermiştir15. Ancak burada yöneticiler hakkında verdiği bilgilerden, özellikle vali Kadri Bey ve ileride değineceğimiz üzere, Ermeni hadisesinin ortaya çıkış sebebi hakkında verdiği bilgi daha önce verdiği bilgilerle bağdaşmamaktadır ve başka bir deyişle Longworth kendi kendisiyle çelişkiye düşmektedir. O, bu raporunda yine Kadri Bey hakkında işinin ehli, açık görüşlü, kibar, adil ve kararlı, sevilmeye ve korkulmaya devam eden bir yönetici olarak bahsetmekte, ancak 6 yıllık görevi boyunca Ermeni hadisesini önleyememesini ya da isteksiz davranmasını iddia edip, bu durumu onun yönetiminde kara bir leke olarak göstermektedir.
Longworth, söz konusu 15 Şubat 1899 tarihli raporunda, önceden olduğu gibi, görevlilerin maaşları hakkında da bilgi vermiş ve küçük konumdakilere daha az maaş verildiğini belirtmiştir. Eyâletteki yöneticilerin özellikleri hakkında bu raporda yine bir tablo verilmiştir. Yöneticilerin neredeyse hepsinin Türk olduğu belirtilen bu raporda, bunların üstlerine son derece sadık oldukları, yönetimde tamamen yetersiz olmadıkları, ancak tembel bir yapıya sahip oldukları vurgulanmıştır. Buna karşılık Hıristiyan yöneticilerin müslümanlardan daha gayretli oldukları, fakat daha dürüst olmadıkları, Müslümanlara karşı az da olsa yaltaklandıkları belirtilmektedir. Longworth, Hıristiyanların bu şekilde davranmalarını da, “devletin üst kademelerinde görev almak için kendilerini hazırlıyorlar” şeklinde yorumlamaktadır16.
Longworth’un verdiği tabloda 1898 yılında Trabzon Bölgesinin yönetici-lerinin özellikleri de aşağıdaki gibidir17:
14 Longworth’dan Currie’ye, nu.12, aynı yer.
15 Longworth’dan O’Conor’a, nu.6, 15 Şubat 1899, FO 195/2062. Longworth bu raporunda 1895-1897 yılları arasında vilayetin gerçek statüsünün değerlendirmesinin yapılmadığını bildirmektedir.
16 Ancak Longworth'a göre, söz konusu kişiler bundan hiç bir şey elde edemediler, çünkü kastedilenlerden hiçbiri yüksek görevde bulunabilecek zekaya sahip değillerdi. Hatta Longworth burada "Eğer zeki iseler de, bunlar bu yönlerini gizleyebilecek büyük yeteneğe sahip kişilerdi" sözleriyle bu kişiler için alaycı bir tavır sergilemektedir. Longworth’dan O’Conor’a, nu.6, aynı yer.
17 Longworth’dan O’Conor’a, nu.6, aynı yer.
8 AHMET HALAÇOĞLU
I- Trabzon Sancağı
Vali Kadri Bey, yaşı 54, göreve başlama tarihi Mayıs 1892, çok iyi, iki defa Maliye Nâzırının emrinde görev yapmıştır.
- Vali Muavini Sava Rumi, yaşı 68, göreve başlama tarihi Eylül 1896, Rum, Sivas’da rüsûmat müfettişi,
1) Of: Kaymakam Sadık Efendi, yaşı 55, göreve başlama tarihi Kasım 1897, çok olumsuz, berbat,
2) Sürmene: Kaymakam Abanozoğlu Hüseyin, yaşı 45, göreve başlama tarihi Ocak 1897, iyi idi, şu an dürüst değil,
3) Akçaabad: Kaymakam İbrahim Efendi, yaşı 32, göreve başlama tarihi Ocak 1899, enerjik olmaktan ziyade felsefî,
4) Vakf-ı Kebîr: Kaymakam Mehmed Said, yaşı 52, göreve başlama tarihi Mayıs 1895, yetersiz, fakat dürüst,
5) Görele: Kaymakam Mehmed Şevki, yaşı 55, göreve başlama tarihi Şubat 1898, yetersiz, fakat dürüst,
6) Tirebolu: Kaymakam Eyüb-zâde İzzet, yaşı 40, göreve başlama tarihi Haziran 1896, iyi, yeterli ve tecrübeli,
7) Giresun: Kaymakam Hâfız İbrahim Lütfi, yaşı 60, göreve başlama tarihi Nisan 1898, sıradan biri,
Ordu: Kaymakam Ziya Paşa, yaşı 55, göreve başlama tarihi Ocak 1899, iyi ve dürüst.
II- Canik(Samsun) Sancağı
Mutasarrıf Halil Hamdi Bey, yaşı 54, göreve başlama tarihi Temmuz 1895, iyi, yetenekli, dürüst, Fransızca biliyor,
-Muâvin Gorabet Efendi Muradyan, yaşı 45, göreve başlama tarihi Ekim 1896, Ermeni, burada halk yöneticisiydi,
1) Fatsa: Kaymakam İsmail Efendi, yaşı 25, göreve başlama tarihi Mart 1898, üniversite mezunu, iyi, aktif,
2) Ünye: Kaymakam Hacı İbrahim Halil, yaşı 30, göreve başlama tarihi Kasım 1897, vilâyetteki en iyi kaymakam,
3) Terme: Kaymakam İbrahim(vekil), yaşı 32, göreve başlama tarihi Aralık 1898, bilgi yok,
TRABZON VİLAYETİ(1892-1898) 9
4) Çarşamba: Kaymakam Osman Bey, yaşı 55, göreve başlama tarihi Kasım 1897, kötü, saray korumasından,
5) Bafra: Kaymakam Musa Kâzım Paşa, yaşı 60, göreve başlama tarihi Aralık 1898, kötü, saray korumasından
III- Lazistan(Rize) Sancağı
Mutasarrıf Cevad Paşa, yaşı 53, göreve başlama tarihi Temmuz 1895, zayıf ama iyi,
1) Atina: Kaymakam İsmail Hakkı, yaşı 56, göreve başlama tarihi Kasım 1897, iyi ve tecrübeli,
2) Hopa: Kaymakam Rüstem Bey, yaşı 35, göreve başlama tarihi Ağustos 1896, üniversite mezunu, dürüst, ancak bencil,
IV- Gümüşhane Sancağı
Mutasarrıf Cemâl Bey, yaşı 45, göreve başlama tarihi Haziran 1886, yetersiz ve dürüst değil,
-Mutasarrıf Muâvini Tanko Efendi, yaşı 64, göreve başlama tarihi Ekim 1896, Rum, İstanbul Ticaret Mahkemesi’ndeydi,
1) Torul: Kaymakam Mustafa Sabri, yaşı 60, göreve başlama tarihi Kasım 1898, dürüst ancak kararlı değil,
2) Şiran: Kaymakam Ali Rıza, yaşı 50, göreve başlama tarihi Ocak 1894, kötü,
3) Kelkit: Kaymakam Osman Bey, yaşı 48, göreve başlama tarihi Haziran 1897, önemsiz.
Bu iki tablo karşılaştırıldığında, birinci tabloda yer alan yöneticilerin yönetim ve özellikleri açısından daha başarılı oldukları, ikinci tabloda yer alan yöneticilerin ise yönetimde pek başarılı olmadıkları, buna rağmen her iki tabloda yer alan yöneticilerin genellikle dürüst kişilerden müteşekkil oldukları söylenebilir. Yine 1894 ile 1898 yılı yöneticileri karşılaştırıldığında, sadece Trabzon valisi Kadri Bey ile Şiran Kaymakamı Ali Rıza’nın değişmediği görülmektedir. Ancak burada Longworth’un Şiran kaymakamı hakkında verdiği bilgide değişiklik söz konusudur. Ayrıca 1894 yılında yer almamış olmasına rağmen, 1898 yılında vali ve mutasarrıflıkların yanına gayr-i müslim tebaadan birer yardımcı atandığı da görülmektedir18.
18 Bu düzenleme 30 Haziran 1897 tarihinde tatbike koyulan Islahat Lâyihası çerçevesinde yapılmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz.Ali Karaca, Anadolu Islahâtı ve Ahmet Şâkir Paşa(1838-1899), İstanbul 1993, s.162 v.d. Anadolu Islahatı için ayrıca bkz. Cevdet Küçük, a.g.e.
10 AHMET HALAÇOĞLU
B- Trabzon Bölgesinde Eğitim
Longworth’un elimizde bulunan raporlarında her ne kadar eğitimle ilgili bilgi çok az ise de, özellikle son raporunda verdiği istatistikî bilgiler oldukça önemlidir. O, bir raporunda Sadrazam Cevad Paşa’nın19 emri ile güzel bir idadî binasının geçici olarak askerî birliklere tahsis edildiği, buradaki öğrencilerin ise avare bir şekilde dolaştıklarını bildirmektedir. Ayrıca Hıristiyanlar arasında devam eden kargaşadan dolayı, bazı Rum ailesinin, sayıları yaklaşık 300’ü bulan çocuklarını protestan okullarından alarak Fransız okullarına gönderdiğini yazmaktadır20.
Son raporunda ise, yüksek eğitime son yıllarda hız verildiği, ama bunun halk yararına pek bir olumlu sonuç vereceğini sanmadığını belirtmektedir. Yalnız bu süre zarfında eğitimin nicelik olarak arttığı, kalite olarak ise pek gelişme göstermediği vurgulanmaktadır. Böylece Longworth’a göre ülke, aynı Yunanistan’da olduğu gibi pedagog ve demagoglarla dolmaya başlamıştır. Yine bu yıllarda Müslüman kız okullarında sayının artması dikkate değer olay olarak gösterilmektedir21.
Bu rapora göre, vilâyet genelinde okul sayısı toplam 3.107(Müslüman 2.641(1752’si erkek okulu, 889’u kız okulu), Rum 388(246’sı erkek, 142’si kız), Ermeni ve diğerleri 78(51’i erkek, 27’si kız), öğrenci sayısı toplam 108.381(Müslüman 82.082(58.784 erkek, 23.298 kız), Rum 21.785(15.721 erkek, 6.064 kız), Ermeni ve diğerleri 4.515(3.160 erkek, 1.355 kız)’dir.
Okuyanların vilâyet genelinde nüfusa oranı ise, erkek öğrencilerde 13.13(Müslüman 12.20, Rum 17, Ermeni ve diğerleri 12.28), kız öğrencilerde ise 5.36(Müslüman 5.10, Rum 7, Ermeni ve diğerleri 5.52)’dır. Toplam 1.163.815(erkek 591.415, kız 572.400) kişi olan vilâyet nüfusunda okuyanların oranı ise 9.31’dir.
Longworth’un raporunda yer alan bir tabloya göre ise, 1898 yılında Trabzon Bölgesinde okulların ve öğrenci sayılarının bölge bazında dağılım aşağıdaki tablodaki gibidir:
TABLO I22
Bölge İnanç Okul Öğrenci Okuyanların
Nüfusa Oranı Erkek Kız Toplam Erkek Kız Toplam Erkek Kız
19 Cevat Paşa(Kabaağaçlı-zâde Ahmed Cevat Paşa), II.Abdülhamid dönemi sadrazamlarından olup, 1891-1895 yılları arasında görev yapmıştır.
20 Longworth’dan Nicolsan’a, nu.12, 31 Ocak 1894, FO 195/1854.
21 Longworth’dan O’conor’a, nu.6, 15 Şubat 1899, FO 195/2062.
22 Tablo’daki rakamlara müdahale edilmemiş olup, Longworth’un raporundakiler aynen verilmiştir. Bu yüzden toplama hataları söz konusu olabilir.
TRABZON VİLAYETİ(1892-1898) 11