Ne İçtiğimizin Farkında Mıyız?

      Ne İçtiğimizin Farkında Mıyız?

      Bugün siğara içerek aslında ne tükettiğinizi bütün dünya biliyor. Ya siz biliyor musunuz? Tütün 4000'den fazla zehirli madde içeriyor. Bunların en önemlilerinden bazılarının kullanım yerlerı ve etkileri şöyle:

      * Amonyak (tuvalet temizleyicisi)
      * Arsenik (fare zehri)
      * Aseton (oje sökücü)
      * Bütan (tüp gaz)
      * DDT (böcek öldürücü)
      * Formaldehit (dezenfeksiyon maddesi, mobilya sanayisi)
      * Hidrojen siyanür (gaz odaları zehri)
      * Karbon (egzoz,monoksit gazı)
      * Kurşun,kadmiyum,nikel,çinko (pil,aku,metal sanayisi)
      * Metanol (füze yakıtı)
      * Naftalın (güve kovucu zehir)
      * Polonyum-210,radon (kanseojen,radyoaktif madde)
      * Sonuç olarak ciğerlerimizde oluşan katran(asfalt)
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR
      SİĞARAYI BIRAKTIKTAN SONRA VÜCUDUNUZDA NELER OLACAK?

      * 20 DAKIKA SONRA: Kan basıncınız düzelir,kalp atışlarınız normale döner,el ve ayak ısınız artar.
      * 8 SAAT SONRA: Kanınızdaki nikotin ve karbon monoksit düzeyi yarıya düşer,kanınızdaki oksijen artar.
      * 24 SAAT SONRA: Kar8bon monoksitten tamamen kurtulursunuz.Akciğerleriniz,siğaranın neden olduğu mukusu temizlemeye başlar,kalp krizi riskini azalır.
      * 48 SAAT SONRA: Koku ve tat duyularınız normale dönmeye başlar. Vücudunuzdaki nikotin tamamen temizlenir.
      * 72 SAAT SONRA: Enerji seviyeniz yükselir, daha rahat nefes alırsınız.
      * 3-9 AY SONRA: Solunum yollarınız ve akciğerleriniz iyileşir,bunlara bağlı şikayetler azalır.
      * 1 YIL SONRA: Kalp hastalığı riski azalır;içmeye devam eden insanların riskinin yarısına iner.
      * 5 YIL SONRA: Gırtlak ve ağız kanserıne yakalanma riskiniz azalır.
      * 10 YIL SONRA: Akciğer kanserine yakalanma riskiniz yarıya, kalp hastalığı riskiniz içmeyen insanla aynı seviyeye iner.
      * 15 YIL SONRA: Kalp krizi ve felç geçirmek riskiniz, hiç içmeyen insanla aynı seviyede olur
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR

      SİZ YETER Kİ BIRAKMAYI İSTEYİNİZ !

      Sigara, alkol ve yasa dışı uyuşturucular gibi sarhoşluk ve benzeri durumlar oluşturmadığı için tehlikesiz gibi görünüyor.

      Ancak insan sağlığına verdiği zararlar, diğer bağımlılık yapan maddelerin verdiği zararlardan çok daha uzun yıllar sonra ortaya çıkıyor.

      Bu nedenle düşkünleri, zararlarını uzun süre yadsıyabiliyor, birakmaya yanaşmıyor.

      Sigarayı bırakmak için ilk ve en etkili şark, bırakmayı kesin olarak istemek.Çoğu insan, sigarayı hemen keserek bırakabiliyor.

      Uzmanların da savunduğu yöntem bu: Sigarayı bırakmayı gönülden istemek ve bir daha asla içmemek...

      Ne kadar zor olabilir ki? Eğer sigarayı bırakmayı istiyorsanız ama tek seferde bırakamıyorsanız sizin için işe yarayabilecek çözüm önerileri.

      ÖNERİLER

      * Sigarayı bırakacağınızı çevrenizdeki herkese söyleyin.Bu sayede onların yanında sigara içemeyeceksiniz.

      * Sigara içen arkadaşlarınızla bir süre görüşmeyin.Sigara içilen ortamlardan uzak durmaya çalışın.

      * Sigarayla birlikte edindiğiniz alışkanlıkları not edin ve bu alışkanlıklarınızı değiştiriniz. Örneğin yemekten sonra çay ve siğara mı içiyorsunuz? Sigarayı bırakmadan önce, yemekten sonra çay içme alışkanlığınızı bırakın.

      * Sigaranın nelere yol açabiliceğini daha iyi anlamak için, sigaranın zararlarıyle ilgili belgeselleri sık sık izleyın.

      * Her gün bir gün öncekinden daha az sigara için ve bu kurala uyun. Günde bir sigaraya inebildiyseniz, sigarayı çok rahat birakabilirsiniz.

      * Sigarayı bıraktıktan sonra, boşluk hissine kapılabilirsiniz. Elinizde kalem tutun ya da bir şeyler karalayın. Siğara her aklınıza geldiğinde, sigara yerine su için ve bir şeyler atıştırın.

      * Sigarayı bıraktığınızda ağresif ya da stresli olabilirsiniz.Bunların geçici olduğunu bilin ve çevrenizdeki insanlara size anlayış göstermeleri için ricada bulunun.

      * Eğer kendinizde yoksunluk hissediyorsanız, sosyal aktivitelere katılarak kendinizi meşguledin.Örneğin, spor yapın ya da sinemaya gidin.

      * Sigarayı bıraktığınızda kilo almaktan korkmayın.Çünkü bir süre sonra atiştırarak aldığınız birkaç kiloyu sporla çok kolay verebilirsiniz.

      * Sigarayı bırakmakla kazanacağınız güzel şeyleri düşünün. Daha güzelbir cilt ve dişlere sahip olacak, sigaranın neden olacağı hastalıklardan kendinizi korumuş olacaksınız.Kendinizle gurur duyacak,yaşamınız üzerinde denetim hakkının sadece sizde olduğunu hissedeceksiniz.
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR
      Allah'ım bütün sigara vs. kullanıcılarına hayırlısıyla bırakmalarını nasip eder İnşallah.Bu konuda beni en çok üzen şey kullananların kendilerinden daha çok benim gibi kullanmayanlara verdikleri zarar.(malesef :()



      Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, affet SEN' den habersiz aldığım her nefesten... __ N. F. Kısakürek __

      Sigara


      3 astronot uzaya gidecek. bunlardan biri alman biri İngiliz biri de bizim temel. Bunlar yıllarca gelmeyecekleri için en önemli ihtiyaçlarını sorarlar. Alman
      -"bana sarışın, esmer, kumral hatun" der. İngiliz
      -"bana bol bol içki " der. bizim temel
      -"baaa bol bol cigara" der. Neyse istekler temin edilip uzaya fırlatılıyorlar. 3 astronot aradan yıllar geçiyor geri dönüyorlar.tabi aileler merakla bekliyor. önce alman iniyor dalyan gibi alman olmuş iğne iplik. Sonra İngiliz iniyor adam zil zurna sarhoş. Tabi ki sıra temele geliyor. Temel kapıda görünür görünmez bir fırlıyor ağzında sigarayla:
      -"Allah'ını seven baaa ateş versuuun"
      Herkesin üç kişiliği vardır; Ortaya çıkardığı , sahip olduğu , sahip olduğunu sandığı. Alphonse Karr
      Yazar: papagerli Sunay Tarih: 25.03.2008 Saat: 22:35

      Sigara


      3 astronot uzaya gidecek. bunlardan biri alman biri İngiliz biri de bizim temel. Bunlar yıllarca gelmeyecekleri için en önemli ihtiyaçlarını sorarlar. Alman
      -"bana sarışın, esmer, kumral hatun" der. İngiliz
      -"bana bol bol içki " der. bizim temel
      -"baaa bol bol cigara" der. Neyse istekler temin edilip uzaya fırlatılıyorlar. 3 astronot aradan yıllar geçiyor geri dönüyorlar.tabi aileler merakla bekliyor. önce alman iniyor dalyan gibi alman olmuş iğne iplik. Sonra İngiliz iniyor adam zil zurna sarhoş. Tabi ki sıra temele geliyor. Temel kapıda görünür görünmez bir fırlıyor ağzında sigarayla:
      -"Allah'ını seven baaa ateş versuuun"


      :tongue: :tongue: :tongue:
      Değerli arkadaşlar her şeyin espirisi güzel ama bir düşünürseniz bu sigara illeti nekadar kötü olduğunu anlarız. Bu yazıyı buraya asmamın sebebi şu, içenler inşallah birakır,yeni nesil gençlerimizda inşallah hiç içmezler

      Ben sağlık komusyonuda çalışmaktayım gelen sidileri seyrettim çok kötü bir illet, insanı içten içten yeyip bitiriyor. Biraz yaşlanınca anıden çikiyor o zamanda iş işten geçmiş oluyor.

      Değerli arkadaşlar herkese sigarasız sağlıklı uzun yaşamak dileğimle

      ALLAH'A EMANET OLUN


      pocar
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR

      konu ile ilgili bir yazı...

      Eskiden her an senin kokunu hissetmek isterdim. Bana dâima yakın olasın diye, yıllarca seni kalbimin üstünde taşıdım. Ellerime dost(!) yaptım seni, onlarla hemdem oldun gece-gündüz, yaz-kış. Hakkında söylenen kötü şeyleri dikkate almadım, kulak asmadım, abartıyorlar dedim. Çünkü seni delicesine seviyordum. Senden ayrılamayacağımı, ayrılırsam mutsuz olacağımı düşünüyordum. Ama şu an ayrıyız. Benden uzaktasın. Aslına bakılırsa seni hiç özlemedim. Hattâ senden ayrıldığıma o kadar memnunum ki, bunu sana anlatamam.
      Kurtuldum!..
      Evet, senden tam mânâsıyla kurtuldum...
      Maddî bakımdan sıkıntıda olduğum zamanlarda bile senin için para ayırırdım. Hiç unutamıyorum, oğlum çikolata istemişti; ama ben alamamıştım. Buna sebep sendin. Çünkü çikolata alsaydım, seni o gün göremeyecek, kokunu hissedemeyecektim. Oğlum eve gözyaşları içinde gitmişti.
      Seninle ilk karşılaştığımız günü hatırlıyorum. Keşke demek çözüm olsa, ‘Keşke o günü hiç yaşamasaydım!’ derim. Sevdiğim bir arkadaşım tanıştırdı beni seninle. O, gerçekten beni sevseydi seninle tanıştırır mıydı, bunu bilemem. Biliyor musun o arkadaşım bir hafta önce, akciğer kanserinden genç yaşta hayata veda etti. Geride onu çok seven bir eş ve bağımlı olarak yaşayan çocuk bıraktı. Arkadaşımı yaktığın gibi, kalanları da yakmaya devam ediyorsun. Tanıştığımız gün seni niçin elime aldığımı ve niçin dudağıma götürdüğümü hâlâ bilmiyorum. Özenti mi, taklit mi, yoksa bir arayış mıydı?!. Seninle bir defa buluşmanın sana bağımlı yapacağını hiç kestirememiştim. Keşke senin zararlarını hakkıyla anlatan biri olsaydı. Gerçi öğretmenim, zararlarını okulun tuvaletinde beni seninle yakaladığında biraz anlatmıştı. Gösterdiği gırtlağı delinmiş, bacağı kesilmiş hasta fotoğraflarının tesiri çabuk geçti. Sen her yerde karşıma çıktın arkadaşlarımla kol kola. Gençlik hevesâtıyla, erkekliğin şanından kabul edildiğin için, senin zararlarını hiç düşünmedim ve seninle arkadaşlığım hep devam etti.
      Her sabah kalktığımda temiz ve derin bir nefes alıyor, sonra seni görmek istiyordum. Arkadaş grubumuzla temiz havayı seninle kirletiyorduk? Niye etrafa katran, zehir, radyasyon yayıyorduk? Bunu anlamak mümkün değil! Temiz bir şekilde nefes almak varken, niçin duman soluyorduk? Bir gün nefes alıp vermemin zorlaştığını hissettim. Fakat bir yandan da kendi kendimi kandırmaya devam ediyordum. ‘Nasıl olsa bırakırım canım, bak Ahmet benden daha fazla içiyor, bir şey olmuyor, bir şey yapsa bu kadar adam içmez.’ gibi düşünceler farkında olmasam da yıllarımı ve özümü alıp götürüyordu...
      İlk zamanlar ne zaman bir bardak çay içsem, elimde senin rahatsız edici kokunu hissederdim. Daha sonra kokuna da almıştım. Bu kokuyu başkaları fark etse de, ben artık fark etmiyordum. Dişlerim yavaş yavaş sararıyor, üzerinde bir katran tabakası oluşmuş gibi gün geçtikçe kararıyordu. Bu yüzden sigara içmeyen arkadaşlarımın yanında rahat konuşamıyor ve gülemiyordum.
      Derken öksürükler başladı. Bu öksürükler sonumun yaklaştığını haber veriyordu. Hayatımı alt üst eden bu öksürükleri üşütmeye, gribe bağlıyor senin sebep olma ihtimalini hep görmezden geliyordum. Bu kadar inkâr, sebep bulma, görmezden gelme, seni ne kadar çok sevdiğimi göstermiyor mu? Bu bağlılığım olmasa benimle yıllarca birlikte olabilir miydin?
      Akşam olunca, küçük çocuklarımı düşünmeden elime alıyordum seni. Bir gün küçük kızım; ‘Baba seni seviyorum, bırak şu sigarayı, bizden daha mı kıymetli?’ dediğinde, seni bırakmam gerektiğini biraz olsun anlamıştım. Artık balkonda buluşuyordum seninle, ama çocuklarıma kötü örnek olduğum hususu da aklımdan hiç çıkmıyordu. Çocukluk arkadaşım Amerika’dan gelmişti. Cebimde Amerikan sigarasını görünce o kadar şaşırdı ki, bana; ‘Sen çocukluğunda akıllı adamdın, Amerika’da ancak düşük eğitimli insanlar sigara içiyor. Yazık değil mi sana! Onlar hem senin paranı, hem de ülkenin geleceğini sömürüyor. Birçok insan sigara içiyor bu memlekette, nasıl kalkınacak bu ülke! Sigaraya verdiği para yetmiyor gibi bir de tedavi masrafları var. Sen o kadar zengin misin? Biz o kadar zengin miyiz? Sıhhatimiz, istikbalimiz bu kadar ucuz mu?’ dedi. Ama ben yine kendimi kandırmaya devam ettim.
      Bir gün ayağımda bir yara çıktı. Uzun zaman geçmesine rağmen, yara bir türlü iyileşmiyordu. Doktor seni bırakmazsam bütün damar yapımın bozulacağını, hattâ ayağımın kesileceğini söyledi. Bu ilk ciddi sinyaldi. Ben ise, ‘Azaltıyorum, haftaya bırakacağım.’ gibi sözlerle kendimi oyalamaya devam ettim.
      Şu an bir solunum cihazına bağlı olarak yaşıyorum. Bacağımı kurtardım; ama akciğerimi kurtaramadım. Kurduğun sinsi tuzak yüzünden akciğerlerimin o minik kesecikleri patlamış, artık doğru dürüst nefes bile alamıyorum. Tedavi masrafları beni maddî olarak da bitirmiş durumda. Senin bu kadar ciddi zarar vereceğin, bu kadar sinsice vuracağın aklıma gelmezdi. Şimdi pili bitmiş bir oyuncak gibiyim. Daralan damarlarımdan kan zor geçtiği için organlarım beslenemiyor. Kendi sonumu hazırladım, ellerimle kendimi tehlikeye attım.
      Kurtuldum senden, ama geç kaldım!
      Bundan sonraki hayatımı senin kötülüklerini sevdiklerime anlatmakla geçireceğim. Benim düştüğüm tuzağa başkalarının düşmemesi için çalışacağım. Senin ne kadar kötü olduğunu herkes bilecek. Senden nefret ediyorum eski arkadaşım!



      Dr. Hasan AYDINLI

      Sızıntı dergisinden alıntıdır..



      Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, affet SEN' den habersiz aldığım her nefesten... __ N. F. Kısakürek __

      Sayın Bahar pamukcu bu güzel yazıyı buraya asarak bizimle paylaştığın için çok teşekkür ederim.Kağıda döken Dr.Hasan Aydınlı'ya yüreğine eline sağlık diliyorum.

      Sayın Bahar Pamukcu tekrar teşekkür ederim.

      ALLAH'A EMANET OLUN

      pocar
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR
      Rica ederim, esas benim size teşekkür etmem lazım böyle önemli bir konuya karşı duyarlı olduğunuz ve bu başlıkta bunun önemini bir kere daha vurgulamak istediğiniz için.Teşekkürler, sağolun, Allah razı olsun.
      Siz de Allah'a Emanet Olun. :)



      Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, affet SEN' den habersiz aldığım her nefesten... __ N. F. Kısakürek __

      Bir padişahin acemi bir kölesi vardı.

      Bir gün bu köle ile gemiye binmişti. Köle o zamana kadar hiç gemiye binmemiş ve daniz görmemiş. Gemi yolculuğunun bir takım sıkıntıları ve zorlukları vardı.

      Köle, gemi limandan ayrıldığı andan itibaren titremeye başladı. Ne yaptılarsa köleyi sakinleştiremediler. Gemide âlim bir kişi vardı.Hükümdara;

      "Müsade ederseniz ben onu susturayım" dedi.

      Hükümdar da o zata iziin verdi. O zat, köleyi denize attırdı. Köle birkaç kere suya battı, çıktı.

      Geminin bir tarafına can havliyle tutundu. Onu saçından tutup gemiye aldılar.

      Bu olaydan sonra köle, köşesinde sessiz ve sakın oturdu.

      Hükümdar alimden bu hikmetini sordu. O da;

      "Köle suya girmeden evvel, gemideki selametin kadrini ve kıymetini bilmiyordu. İşte huzurla, saadet ve sıhhat de böyledir.

      Huzur içinde yaşayan, mesud olan, bir felakete uğramadıkça, o huzur ve saadetin kiymetini bilmez.

      İnsan hasta olmadıkça da, sağlığının kıymetını bilmez.
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR