Haberalma Dairesi Başkanı, hepsi aynı şekilde giyinmiş olan 15-16 genci makam odasına alıp ıslak ıslak öptükten sonra:
— Kahramanlarım benim, diye konuşmaya başladı. Bu vatanın yiğit cengâverleri. Son zaferinizle bizleri ne kadar sevindirdiğinizi ve ülkemize neler kazandırdığınızı bilemezsiniz.
Gençler şaşkın şaşkın birbirine bakarlarken, adam devam etti:
— Birbuçuk saatlik bir çarpışmayla ezelî düşmanlarımızdan 20’sini öldürüp 20 binini yaralamayı başardınız. Üstelik onlara 20 milyon dolar kaybettirip bize de televizyon yayınlarından 20 milyon dolar kazandırarak.
Gençler tekrar birbirine bakınırken, en uzun boylu olanı:
— Sayın başkanım, diye söze karıştı. Özür dilerim ama siz bizi herhalde gizli örgüt elemanlarıyla karıştırdınız. Böyle bir şerefe ulaşmak, bizim ne haddimize.
Yaşlı adam, ayaklarını alabildiğince uzatıp sigarasının dumanından halkacıklar yaparken:
— Siz millî takım oyuncuları değil misiniz? diye sordu. Geçtiğimiz çarşamba gecesi maçları olan.
Yine aynı genç:
— Evet efendim, diye atıldı. Ama o maçta, yıllardır perişan ettiğimiz Türklere karşı ilk defa mağlûp olduk.
Başkan bey, ağır adımlarla delikanlının yanına gelip yanağından bir makas alırken:
— Esas zaferiniz de bu ya zaten, diye gülümsedi. Adamlar sevinçten bayram yaparken, 20 milyon dolarlık mermi yakmış ve kazayla birbirini öldürüp yaralamışlar. Bu zaferinizi arada bir tekrarlayıp bizlere yardımcı olursunuz değil mi?
— Kahramanlarım benim, diye konuşmaya başladı. Bu vatanın yiğit cengâverleri. Son zaferinizle bizleri ne kadar sevindirdiğinizi ve ülkemize neler kazandırdığınızı bilemezsiniz.
Gençler şaşkın şaşkın birbirine bakarlarken, adam devam etti:
— Birbuçuk saatlik bir çarpışmayla ezelî düşmanlarımızdan 20’sini öldürüp 20 binini yaralamayı başardınız. Üstelik onlara 20 milyon dolar kaybettirip bize de televizyon yayınlarından 20 milyon dolar kazandırarak.
Gençler tekrar birbirine bakınırken, en uzun boylu olanı:
— Sayın başkanım, diye söze karıştı. Özür dilerim ama siz bizi herhalde gizli örgüt elemanlarıyla karıştırdınız. Böyle bir şerefe ulaşmak, bizim ne haddimize.
Yaşlı adam, ayaklarını alabildiğince uzatıp sigarasının dumanından halkacıklar yaparken:
— Siz millî takım oyuncuları değil misiniz? diye sordu. Geçtiğimiz çarşamba gecesi maçları olan.
Yine aynı genç:
— Evet efendim, diye atıldı. Ama o maçta, yıllardır perişan ettiğimiz Türklere karşı ilk defa mağlûp olduk.
Başkan bey, ağır adımlarla delikanlının yanına gelip yanağından bir makas alırken:
— Esas zaferiniz de bu ya zaten, diye gülümsedi. Adamlar sevinçten bayram yaparken, 20 milyon dolarlık mermi yakmış ve kazayla birbirini öldürüp yaralamışlar. Bu zaferinizi arada bir tekrarlayıp bizlere yardımcı olursunuz değil mi?
Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, affet SEN' den habersiz aldığım her nefesten... __ N. F. Kısakürek __