Bunları Biliyormudunuz? Çok İlginç

      Yazar: saksu Tarih: 15.05.2008 Saat: 22:19

      Deniz yıldızının beyni yoktur.


      Siz asıl bunu biliyor musnuz???

      Türkiye'de en çok DENİZ YILDIZI Tepan'da vardır. Üstelik bizimkilerin saçı da yoktur :D:D:D:D:D



      ŞAKİR KARDEŞ

      NE DEMİŞLER ARKADAŞINI GÖSTER BANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYİM SANA

      Şakir kardeşım fazla atma şu bizum üsti açuğa, iyi bir uşak iyi bir dost tur

      pocar
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR
      BAHAR KIZIM

      Özür dileyecek bir şey yapmadın ki sadece iki defa ayni şeyleri yazmayalım diye belirttim o kadar.

      BAHAR KIZIM ALLAH'IN DUASİ SENİNLE OLSUN ALLAH GÖNLÜNE GÖRE HER DİLEDİĞİNİ VERSİN (amin) HER ŞEYİN HAYIRLISI OLSUN BU MÜBAREK C U M A GÜNÜ TÜM DUALARIN KABUL OLSUN

      ALLAH'A EMANET OL

      pocar
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR
      Yazar: pocarınalaettin Tarih: 16.05.2008 Saat: 08:45

      BAHAR KIZIM

      Özür dileyecek bir şey yapmadın ki sadece iki defa ayni şeyleri yazmayalım diye belirttim o kadar.

      BAHAR KIZIM ALLAH'IN DUASİ SENİNLE OLSUN ALLAH GÖNLÜNE GÖRE HER DİLEDİĞİNİ VERSİN (amin) HER ŞEYİN HAYIRLISI OLSUN BU MÜBAREK C U M A GÜNÜ TÜM DUALARIN KABUL OLSUN

      ALLAH'A EMANET OL

      pocar

      Allah razı olsun bu Mubarek günde sizin ve bütün Müslüman kardeşlerimizin de güzel duaları kabul olur hayırlısıyla İnşallah.
      Hayırlı cumalar
      Siz de Allah'a Emanet olun.



      Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, affet SEN' den habersiz aldığım her nefesten... __ N. F. Kısakürek __

      *Kutup ayılarının solak olduğu

      * Develerin üç tane kaşı vardır.

      *Fil yavrusu, hortumuyla annesinin kuyruğuna tutunarak dolaşır. Sürü içindeki dişiler doğumlarını birbirlerine göre ayarlayıp sırayla doğum yapıyorlar.

      *Kangurular, geriye doğru yürüyemez.

      *Yataktan düşerek ölme olasılığı iki milyonda birdir.

      *Bir cam kırıldığında, ufalanan parçalar saatte üç bin millik bir hızla etrafa saçılır.

      *Hindistan’daki yıllık doğum sayısı, Avustralya’nın toplam nüfusundan fazladır.

      *İnciler sirkede erir.

      * Eiffel Kulesi’nin tepesine çıkana kadar 1792 basamak var.

      *Timsahlar renk körüdür.

      *Açık bir gecede, çıplak gözle iki bin ayrı yıldızı görmek mümkündür.

      *Bir inek, hayatı boyunca yaklaşık 200 bin bardak süt üretir.

      *Hastalanmayan tek hayvan köpek balıklarıdır.

      *Moğolistan'da ıslık çalmayın. Kötü ruhları davet etmiş? olursunuz.

      *Kolombiya'da gece sakın kırmızı ışıkta durmayın. Soyulursunuz.

      *Bahama Adalarında çiçekli etek giymek koca arıyorum anlamına gelir.

      * Bir karınca kendi ağırlığının 50 katı ağırlığı kaldırabilir
      GELEHLİ
      +*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*

      -Dünyada en tehlikeli hayvan sivrisinektir. Çünkü insanların ölümüne en fazla sebep olan hayvandır.

      -En eski alfabe Suriye'nın Akdeniz sahillerindeki lattakiya limanı yakınlığında yapılan kazım sonucu bulunmuştur. Alfabe 32 harften oluşur.

      -Güneş yerden 149 milyon 600 bin km.mesafededir. Hacmi yerden 1300 defa büyüktür.

      -Rusya'da yaşamış olan Vesilyev'in iki karısından 87 çocuğu olmuştur.75. yaş gününde (1782)onur yaşında 83 çocuğu bulunmuştur.

      -Bugüne kadar yaşamış en ağır kişi, 635 kiloya ulaşan Washingtonlu Jon Brower Minnoch.

      -Bir kişinin yaşayabildiği en yüksek vücut ısısı 46.5 derecedir. Normal değer ise 37-37'dir.

      ********
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR
      *+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+

      -ABD'de, yaşları 20 ile 29 arasında olan zenci erkeklerin üçte biri ya hapıste yada gözaltında tutulmaktadır.

      -Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.

      -Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi bambu bir günde 90cm. kadar uzuyor.

      -Erkeklere yıldırım çarpması olasılığı kadınlara göre 6 kat daha fazladır.

      -En büyük kitap xvıı arasında yayınlanmış ve berlin kütüphanesinde bulunan coğrafya atlası sayılır.(yüksekliği 2 metre, eni 1 metre)

      -İnsanın uzun süre bir böbrek ve bir akciğerle, midesi, dalaksız yaşayabilir,ama karaciğersiz bir dakika bile yaşayamaz.

      -Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardir.

      -1707 - 1782 arasında yaşamış bir Rus kadını; 16 ikiz, 7 üçüz ve 4 dördüzü, 1725 - 1765 arasında dünyaya getirdiği belirlenmiş


      ++++++++++++
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR
      *********************

      -Soğuk havalarda ısınmak için alkol almak son derece tehlikelidir. Yüzeysel damarlarda genişlemeye yol açar alkol bir süre kendinizi ısınmış gibi hissetmenize yol açarken, vücudun ısı kaybını kolaylaştırır. Bu da donmayı çabuklaştırır.

      -Macar Yanoch Voven ve karısı Sara dünyada en uzun aile hayatı sürmüştür. Onlar 147 sene beraber yaşamışlar. Yanosh 172, Sara 164 sene yaşamışlar. Öldüklerinde en küçük çocuklarının 116 yaşı varmış.

      -En büyük kuş yumurtası devekuşunundur. 15-20 santimetre uzunluğunda ve ortalama 1.7 kilogram ağırlığındadır. Kaynatılarık pişirilmesi 40 dakika sürer.

      -Ünlü arap şairi Kahire üniversitesi profesörü Şeyh Muhammed Abdul İbrahim 150 yaşında vefat etmiştir. 105 sene bekar yaşamış. 105 yaşinda evlendikten sonra 5 çocuğu olmuştur.

      -Atakam çölüne 400seneden beri yağmur yağmamaktadır. Yağan yağmur da havada buharlaştığından yere düşmemektedir.

      -Kunter, 1988 yılında Fener formasıyla Hilalspor karşısında 153 sayı atarak rekor kırırken, ilk yarıda da attığı 81 sayıyla bir devrede en fazla sayı üreten basketçi olarak da tarihe geçti.

      +++++++++++++
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR
      Buzdolabınde saklanan kesilmemiş karpuzun besin değerini yitirdiği ortaya çikti.

      Oda sıcaklığında muhafaza edilen kesilmemiş karpuzlar, buzdolabında saklanan ya da dalından yeni koparılmış karpuzlardan daha fazla hücre koruyucu antioksidanlar (özellikle likopen ve beta karoten) içerirler.

      Karpuz dalında koparıldıktan sonra da olgunlaşmaya ve antioksidanlarını geliştirmeye devam eder.

      Ancak soğuk, bu gelişme sürecini kısaltır. Bu yüzden kesmedikçe, karpuzlarınızı buzdolabının dışında saklamaya özen gösterin.

      Ancak meyveyi kestiten sonra,bozulmaması için mutlaka buzdalabında muhafaza edin.

      Soğuğun verdiği lezzeti tatmak isterseniz, servisten hemen önce soğutun. Ve kesmeden evvel karpuzu mutlaka yıkayın.
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR
      En fazla antioksidan üzüm, greyfurt, elma ve nar suyunda bulunuyor.

      Araştırmanın sonuçlarına göre haftada ortalama 3 kez bu meyvelerin suyunun tuketilmesi ALZHEİMER riskini yüzde 76, kalp hastalıkları riskiniyse yüzde 30 oranında düşürüyor.

      Uzmanlar meyve sularında rastlanan ANTİOKSİDAN ların kırmızı şarap, kahve, ve çikolata da bulunduğunu, bu gıdaların da makul miktarda tüketilmesinin faydalı olabileceğini zurguluyor.

      MEYVE SUYUYLA İLAÇ İÇMEYİN Batı Ontario Üniversitesi bilim adamlarının araştırmasına göre elma, portakal, greyfut gibi meyve suları ile içilen ilaçların etkısı azalıyor.

      Uzmanlar özellikle kalp damar, kanser ve yüksek tansiyonda alınan ilaçların suyla içilmesini öneriyor.

      Meyve sularının bazı ilaçlarda ZEHİR etkisi bile yapabileceği vurgulanıyor. Uzmanlar buna nadan olarak veyve sularının, İLAÇLARIN EMİLMESİNİ SAĞLAYAN (CYP3A4) ENZİMİNİN engellenmesini gösterdi.
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR

      BÖĞÜRTLEN

      Böğürtlendeki gençlik sırları
      Şu günlerde olgunlaşan ve tadına doyulmayan böğürtlen, sağlığımız açısından oldukça önemli meyveler arasında. Bir gençlik aşısı olan böğürtlen, hafızayı dinç tutuyor, yaraları kapatıyor ve ishali anında kesiyor. Ve bayanlar için de bir güzellik ilacı..

      İnsan sağlığında önemli rolleri olan böğürtlenler organik asitler, mineraller ve vitaminler bakımından çok zengin bir meyvedir.
      Böğürtlenlerde çiçeklenme genellikle Mayıs ayında başlayıp Ağustos ayına kadar devam etmektedir. Bu nedenle bitki üzerinde değişik olgunlaşma devrelerinde olan meyve salkımları birbirini takip ederler.
      Böğürtlenin sıkılarak elde edilen suyu ishallerde çok faydalıdır. Ancak böğürtlen suyu saklanamaz taze içmek gerekir. Saklanırsa sirkeleşir.

      Ağız yaralarında, gerek taze ve gerekse kurutulmuş 20 gram böğürtlen yaprağı 1 litre suda haşlanırsa, çok faydalıdır.

      Ayak yorgunluklarında, böğürtlenin sürgünleri ve kökleri 100 grama 1 litre su ölçüsüyle kaynatılırsa, ılıyınca ayak banyosu olarak kullanılabilir.

      Güzellik için, böğürtlen çiçekleri 50 grama bir 1 litre su ölçüsü ile kaynatıldığı zaman, elde edilecek su eller için çok iyi bir güzellik

      Losyonudur.

      Güzellikten hafıza kayıplarına kadar birçok alanda kullanılıyor böğürtlen. Kimi zaman vücut güzellik losyonu olan suyu, kimi zaman ise zinde tutan çayı kullanılıyor. Hem canlılık veriyor, de hem tok tutuyor.


      Modern çağın gözde yabani meyvesi hakkında Herbalist Tarkan Güveloğlu bilgi verdi.

      Böğürtlen yabani bir meyve... Ama artık ülkenin birçok yerinde ıslah edilip özel olarak yetiştiriliyor. Özsuyundaki organik asitler, mineraller ve vitaminler birçok işleve sahip... Herbalist Tarkan Güveloğlu bu meyve için öncelikle "Antioksidan özelliği var. Bu özelliği sayesinde hücre ölümleri daha geç gerçekleşir" diyor.

      İsterseniz daldan yeme şansınız da var. Doğa yürüyüşlerinde dallarda kızarmış hallerine rastlayabilirsiniz. "Bu mevsimde dağlarda kendiliğinden yetişen yabani böğürtlenleri kullanın" diyor uzman...

      Yaprağı da meyvesi de etkili
      Tarkan Güveloğlu, öncelikle birçok rahatsızlığa bu meyvenin iyi geldiğini anlatıyor. Örneğin suyu ishallere geçirmede oldukça faydalı. Hafıza güçsüzlüğünü de gideriyor. Sadece meyvesi değil yaprağı da yararlı uzmana göre. Böğürtlen yaprağından yapılan çayın ağız yaralarını iyileştirdiğini söylüyor. Kurutulmuş Yapraklarından yapılan şurubun kanı temizleyici etkiye sahip olduğuna da dikkat çekiyor . Öksürüğü olanların da içmesinde fayda olan bir şurup bu.

      Gençleştiriyor
      "Tabii antioksidan zengini bir meyve olduğunu unutmayın" diyor. Genç kalmak için de bu yabani meyve bire birmiş. Güveloğlu, Ağustos ayına kadar bu meyvenin yabanisinin kırlarda, ormanlık yerlerde bulunabileceğini söylüyor ve yemeyi ihmal etmemek gerektiğinin altını çiziyor. Kadınları ise güzelleştiren bir ürün. İçinde çok fazla miktarda C vitamini bulunuyor. Şifalı Bitkiler Uzmanı Tarkan Güveloğlu bu konuda şunları söylüyor: "Bu mevsimde henüz çiçekleri var. Bu çiçekleri toplarsanız bir güzellik hammaddesi elde etmiş olursunuz. Bunları kaynatırsanız güzel bir vücut ve el losyonu elde edersiniz.

      Tok tutuyor
      Özsuyundaki asitler, mineraller ve vitaminler birçok işleve sahip. Aynı zamanda meyve olarak da yiyin. Size zindelik kazandıracak yegane meyvelerden biridir. Diğer yandan damar sağlığına da olumlu etki ediyormuş. Bir başka önemini daha anlatıyor: "Zayıflamak isteyenler özellikle böğürtlen yemeli." Tok tuttuğunu ve bu yönünün pek bilinmediğini belirtiyor. Kan şekerini etkilemeyen bir besin olduğu hakkında da bilgi veriyor. İçeriğindeki doğal şekerler sayesinde kan şekeri dengede kalıyormuş…

      l Güzellikten hafıza kayıplarına kadar birçok alanda kullanılıyor böğürtlen. Kimi zaman vücut güzellik losyonu olan suyu, kimi zaman ise zinde tutan çayı kullanılıyor. Hem canlılık veriyor, de hem tok tutuyor.

      Modern çağın gözde yabani meyvesi hakkında Herbalist Tarkan Güveloğlu bilgi verdi:

      Böğürtlen yabani bir meyve... Ama artık ülkenin birçok yerinde ıslah edilip özel olarak yetiştiriliyor. Özsuyundaki organik asitler, mineraller ve vitaminler birçok işleve sahip... Herbalist Tarkan Güveloğlu bu meyve için öncelikle "Antioksidan özelliği var. Bu özelliği sayesinde hücre ölümleri daha geç gerçekleşir" diyor.

      İsterseniz daldan yeme şansınız da var. Doğa yürüyüşlerinde dallarda kızarmış hallerine rastlayabilirsiniz. "Bu mevsimde dağlarda kendiliğinden yetişen yabani böğürtlenleri kullanın" diyor uzman...

      Yaprağı da meyvesi de etkili
      Tarkan Güveloğlu, öncelikle birçok rahatsızlığa bu meyvenin iyi geldiğini anlatıyor. Örneğin suyu ishallere geçirmede oldukça faydalı. Hafıza güçsüzlüğünü de gideriyor. Sadece meyvesi değil yaprağı da yararlı uzmana göre. Böğürtlen yaprağından yapılan çayın ağız yaralarını iyileştirdiğini söylüyor. Kurutulmuş Yapraklarından yapılan şurubun kanı temizleyici etkiye sahip olduğuna da dikkat çekiyor . Öksürüğü olanların da içmesinde fayda olan bir şurup bu.

      Gençleştiriyor
      "Tabii antioksidan zengini bir meyve olduğunu unutmayın" diyor. Genç kalmak için de bu yabani meyve bire birmiş. Güveloğlu, Ağustos ayına kadar bu meyvenin yabanisinin kırlarda, ormanlık yerlerde bulunabileceğini söylüyor ve yemeyi ihmal etmemek gerektiğinin altını çiziyor. Kadınları ise güzelleştiren bir ürün. İçinde çok fazla miktarda C vitamini bulunuyor. Şifalı Bitkiler Uzmanı Tarkan Güveloğlu bu konuda şunları söylüyor: "Bu mevsimde henüz çiçekleri var. Bu çiçekleri toplarsanız bir güzellik hammaddesi elde etmiş olursunuz. Bunları kaynatırsanız güzel bir vücut ve el losyonu elde edersiniz.

      Tok tutuyor
      Özsuyundaki asitler, mineraller ve vitaminler birçok işleve sahip. Aynı zamanda meyve olarak da yiyin. Size zindelik kazandıracak yegane meyvelerden biridir. Diğer yandan damar sağlığına da olumlu etki ediyormuş. Bir başka önemini daha anlatıyor: "Zayıflamak isteyenler özellikle böğürtlen yemeli." Tok tuttuğunu ve bu yönünün pek bilinmediğini belirtiyor. Kan şekerini etkilemeyen bir besin olduğu hakkında da bilgi veriyor. İçeriğindeki doğal şekerler sayesinde kan şekeri dengede kalıyormuş…
      MEYVENİN DEĞERLENDİRİLMESİ
      Böğürtlen meyveleri çok çeşitli şekillerde değerlendirilirler. İstenirse krema ile veya diğer meyveler ile birlikte hazırlanan meyve salatası şeklinde tüketilir. Derin dondurularak muhafazaya alınan meyveler uzun süre farklı değerlendirmeler için hazır tutulur. Böğürtlen meyveleri pasta endüstrisinin aranan meyvelerindendir. Ayrıca meyveler kurutularak değişik şekillerde kullanılmak üzere (meyve çayı gibi) uzun süre saklanabilirler. Böğürtlen meyveleri meyve suyu, konsantre ve likör olarakta kullanılmaktadır. Reçel, marmelat, jöle ve şekerleme endüstrisinde, özellikle kendine özgü güzel kokuları nedeniyle değerli bir hammaddedir.
      Son yıllarda hızla gelişen ve tüketimleri artan dondurma ve meyveli yoğurt üretiminde de yaygın olarak kullanılmaktadır
      Resimler
      • Börütlen.jpg

        9.72 kB, 283×213, 819 defa görüntülendi
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR
      Suda domates üretti, verimde dünya rekoru kırdı
      Suda domates üretme projesi nasıl doğdu?......




      Bizim 'Beyin göçüne karşı beyin gücü' diye bir kampanyamız var. İşte domates projesi de bize bu kapsamda gelen bir proje.
      Moleküler biyolojide okuyan ve yüksek lisansını tamamlamış 23-24 yaşlarında iki Türk öğrenci getirdi. Lisans eğitimlerini ve yüksek lisanslarını Japonya'da yapmışlar. Şimdi de aynı ülkede doktora yapıyorlar. Bu arkadaşlar bizim kampanyamızdan haberdar olmuşlar. Biraz da araştırma yapmışlar ve bir tohumdan daha fazla verim alınabileceğine inanıyorlar.
      YARIN: Sıfır sermaye ile kuruldu, bugünlere nasıl geldi?
      Tohum konusu o ana kadar doğal olarak bizim gündemimizde yoktu. Ama biz Dizayn Grup'un çoklu mühendisliğini bu iş için kulanabileceğimizi düşündük ve projenin önünü açtık. Gerçekten de bu projede ziraat mühendisliğinin payı yüzde 10'dur. Isı mühendisliğinin, akışkan yönetiminin, elektronik, kimya mühendisliği ve kimyagerliğin payı daha yüksektir.
      Burada 50 ana başlıkta optimizasyon yapıldı. Dünyada sera teknolojisi alanında en fazla 8-10 başlıkta çalışma yapılıyor. Biz tam 50 başlıkta bunu yaptık. 8-10 başlıkta eğer en iyiyi bulabilirseniz, 1 dönümden 30 ton alabilirsiniz. Ama 50 başlığa gelince başka bir cömert bölge yakalıyorsunuz. Biz 1 dönümden 80 ton alabiliyoruz. Yaptığımız iş tamamıyle özüne uygun şartlar oluşturmaktan ibarettir.
      Biz önce tohumdaki potansiyeli nasıl açığa çıkaracağımızı düşündük. Yani bir tohumdan daha fazla verim nasıl alabiliriz? Bunun peşine düştük. Tohumun içine gizlenmiş bir potansiyel var ve o potansiyel ortaya çıkarılırsa insanın açlık sorunu olmaz. Bir tohumdan bu kadar ürün alırsanız aç insan kalır mı?
      -Neden toprakta değil de suda ürettiniz?
      Toprak sorunlu. Toprakta fazlaca bakteri var. Toprak kontrolsüz. Biz önce bunu kontrollü bir platforma taşıdık. Şartları biz yönetelim ve dış etkilerden koruyalım istedik. Onun için sera ortamı gerekiyordu. Toprağa alternatif olarak da suyu seçtik. Önce bilgisayar ortamında toprakla da suyla da çalıştık ve suda daha fazla verim alabildiğimizi gördük.
      Şimdi burada özel olan hikaye su değil. Bu bir verim artırma ve tohumdaki potansiyelin ortaya çıkarılması projesi.
      Belki dünyada başkaları da suya çalışıyordur, araştırmadık bile. Bizim ilgilendiğimiz dünyada verim nereye geldi ve biz neredeyiz? Su burada iyi verim alınabilmesi için bir fırsattı ve biz bunu değerlendirdik. Onun haricinde 49 ayrı başlıkta en iyi şartları oluşturduk. En iyi ısıyı, nemi yakaladık, kökün ihtiyacını köke, yaprağın ihtiyacını yaprağa verdik.
      Toprağın iki görevi var. Birincisi bitkinin ihtiyaç duyduğu besinleri vermek. İkincisi de statik dengeyi kurmak. Yani birşeyi birşeye batıracaksınız, orada duracak ve büyüyecek. Kökler toprakta yayıldıkça kendini emin hissedecek ve yukarı çıkacak. İşte biz o toprağın verdiği eminlik duygusunu başka bir yöntemle verdik. Dolayısıyla suyun içerisinde üretilmesinin önünü açmış olduk.
      Topraktaki vitaminleri suya verdik ve toprağın taşıyıcı özelliğini de çelik konstrüksiyonlarla sağladık. Yükü ona verdik, bitkiye taşıtmadık. Bitki kendini ayakta tutabilmek için gövdesini güçlendirmeye çalışıyor. Biz gövdenin ayakta durmak için güçlenmesi değil de dallara ve salkımlara besin taşıması için güçlenmesi gerektiğini düşündük. Onun için orada bitkinin taşıma yükünü üzerinden aldık. Bitkinin görevi birşey taşımak değildir ki... Meyve vermektir... Biz boşa giden gücü alıp ürüne yönelttik.
      Tüm bunlar ilmek ilmek dokundu ve proje bize geldikten sonra 3 yılda buraya getirdik. Proje zaten halen devam ediyor. 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl daha sürer.
      Domatesler işte böyle büyüdü
      - Su yerine toprak kullansaydınız ne kadar üretebilirdiniz?
      Diğer üreticilere bakıyoruz, bütün şartları kontrol etseler dahi 1 dönümden en fazla 30 ton çıkarabiliyorlar. Oysa biz bu üretim şekliyle 1 dönümden 80 ton ürün elde ediyoruz.
      1 tohumdan da 16 bin adet, yani 1.6 ton ürün alıyoruz.
      -Normalde ne kadar alınıyor?
      " Bir tohumdan daha fazla verim nasıl alabiliriz? İşte biz bunun peşine düştük. "
      Normalde çok düşük bu rakamlar. 1 tohumdan 50-100 kilo alınıyor en fazla.
      -Ne kadar su kullanıyorsunuz?
      Dönüm başına yılda sadece 500 metreküp.
      -Normalde ne kadar su kullanılıyor?
      Bize en yakın ve topraksız tarım yapan bir teknoloji var. Taş yünü gibi şeylerin içerisinde damla sulama yöntemi ile üretiyorlar. Dönüm başına 1 yılda 1200 m3 su harcıyorlar. Biz ise damla sulamanın bile yarısından az su kulanıyoruz.
      Normal sulamayı ise hiç sormayın. Bizden 30 kat 50 kat fazla su harcıyorlar.
      -Ürün almaya başladınız mı?
      1.5 aydan sonra hasada başladık. Şimdi aldığımız ürünleri eşimize dosumuza dağıtıyoruz.
      -İlaç veya hormon katkısı var mı?
      Bizim ilaç tüketimimiz normal seralara göre yüzde 5'in altında. Bunu daha aşağı indireceğiz. Hormon da yok. Burada tüm hikaye bitkinin ihtiyaç duyduğu şartları oluşturmak...
      - Siz bu ürettiğiniz domatesleri pazarlayacak mısınız?
      Domatesi değil, domatesi üreten teknolojiyi pazarlayacağız.
      - Domates üreticisi olmayacaksınız yani..
      " Ürettiğimiz domateslerde hormon yok, ilaç da çok az. "
      Ar-Ge alanımız, yani 2 bin 800 metrekarelik seramızda çalışmalar devam edecek. Ama haricinde üretim yapmayacağız. Biz domates üreten çiftilerimize teknoloji satacağız.
      Çok ilgi var mı?
      Talep çok fazla ama 2009'dan önce teknolojimizi satmayacağız. Herkes uygulayabilecek mi bu sistemi?
      Yok hayır. Belli kurallarımız var. Bir kere seranın 10 dönümden aşağı olmasını istemiyoruz. Çünkü o zaman kârlılığı optimize edemezsiniz.
      ÇOK TALEP VAR
      Dışarıdan talep var mı?
      Var. Birçok ülkeden beklediğimizin çok üzerinde talep var.
      Başka ürünler de yetiştirecek misiniz?
      " Şu anda marul çalışıyoruz. Sırada muz, biber ve patlıcan var. "
      Evet. Mesela şu anda marul çalışıyoruz. Önce bilgisayarda yetiştiriyoruz, sonra üretime geçeceğiz. Muz, biber patlıcan gibi birçok ürüne çalışacağız..
      Bu sizin için önemli bir iş kolu olacak o zaman?
      Tabii. Dizayn Grup zaten bir teknoloji firması. Ürettiğimiz teknoloji ürüne dönüşecek. Ya biz yapacağız ya da yapana satacağız. Bu iş bir firma işinin çok ötesinde bir iş. Bir firmayı zengin etme projesi değil. Manevi yönü çok yüksek bir iş.
      Devletin zirvesinden bir mesaj geldi mi?
      Başbakanımızın da haberi olmuş. O da gelmek istiyormuş. Şu ana kadar aramamışlardı ve biz biraz gücenmiştik.
      Aslında bizim gücenmişliğimiz de şudur: Kimseden birşey beklemiyoruz. Ama bizim gibi duygusal yönü baskın olduğu için yenilik üreten firmaları küçük şeyler motive eder. Olmadığı zaman da birşey değişmiyor, yolumuza devam ediyoruz.
      TÜM ÜRETİMİ BİLGİSAYARDAN İZLEYECEĞİZ
      Siz şimdi çok iyi bir iş kolu yakaladınız. Bu alana, yani üretime hiç girmeyi düşünmüyor musunuz?
      " Normale göre daha tatlı ve lezzetli domatesler üretmeyi başardık. "
      Biz üretici olmayalım. Türkiye'de üretici çok zaten. Çiftçilerimiz para kazansınlar, buradan girişimciler çıksın. Biz belki 'Miracle 'markası ile pazarlamasını üstleneceğiz. Sattığımız teknolojiyi de takip edeceğiz. Yani buradan oturup kendi bilgisayarımızdan, bitkinin özünü sensörlerle izleyeceğiz. Çiftçiye birşey bırakmıyoruz. İnsan hatasını bertaraf etmemiz lazım. İnsanın görevi toplamak olmalı.
      Domatesin tadı nasıl?
      Biz 23 farklı tohum kullandık. Eğer tohum çok bozulmamışsa biz onun içindeki lezzeti açığa çıkarabildik. Ne olacak diye çok merak ediyorduk ve gerçek tadını açığa çıkarabilmeyi başardık. Normale göre daha tatlı ve lezzetli domatesler üretmeyi başardık.
      İKİ PROJE DAHA GELİYOR
      Beyin göçüne karşı beyin gücü kampanyası nasıl doğdu?
      Türkiye'de kaliteli insan kaynağı dışarı göçüyor. Ayrıca Türkiye'de kalıp projeleri ilgi görmemiş, önüne duvarlar örülmüş, takdir görmemiş, aferim bile denilmemiş, bunun için küsmüş, melekelerini kapatmış ve adeta dumura uğramış beyinlerimiz var. Bu ikincisi birincisinden daha tehlikeli. Birinci tip beyin göçünün yaşlanınca dönme ihtimal oluyor, ya da oradan ülkemiz için güzel şeyler yapabiliyorlar. Biz ikisinin de göçünün engellenmesi düşüncesini sosyal sorumluluk projesi olarak algılayıp sahiplendik. Fikir yaklaşık 5 yıl önce bizden çıktı.
      Bize gelen projeler arasında konusu konumuz olan projeleri inceliyoruz. Ama başka konularda vasıflı projeler gelirse, projepazari.com diye bir sitemiz var, orada yayınlayıp iş dünyasının ilgisine sunuyoruz.
      Bizim üç ane proje kaynağımız var. Birincisi kendi Ar-Ge mühendislerimizin geliştirdiği projeler. İkincisi master ve doktora öğrencilerinin tezleri ile oluşan projeler. Üçüncüsü de işte bu beyin göçüne karşı beyin gücü kampanyası ile gelen projeler. Hepsi bir arada anlamlı bir strateji oluşturuyor ve bizi üretken yapıyor.
      Beyin göçüne karşı beyin gücü kapsamında gelen projelerden yaklaşık 20 tanesini hayata geçirdik. Basına bunların sadece 9 tanesini açıkladık.
      Son olarak ise üç projemizin duyurusunu yaptık. Bunlardan bir tanesi, yüksek verimli sera projesi, yani domatesi suda yetiştirip maksimum verime ulaştığımız proje, diğerleri de sensör projesi ve üre saati projesi.
      Sensör projesi, kimyasal ve biyolojik olarak aklınıza gelen herşeyin içerisindekileri ölçen bir sistem. Dünya bunun irisini üretiyor. Biz bunun en küçüğünü ürettik. Dünyada bu alet, elimden daha büyük. Biz ise toplu iğne ucu kadar olanını ürettik. Arkasına bir sap takıyorunuz ve dokunduğunuz yerde ne var onu ölçüyor. Bu pek çok hastalığın teşhisi için çok önemli olacak.Biz bu projeyi şimdilik çok açmıyoruz. Çok büyük bir olay ve tanıtımını daha sonra gerçekleştireceğiz.
      Üre saati de çok önemli bir proje. Özellikle böbrek yetmezliği olan hastalar için çok önemli proje. Nobel'e aday olacak bir proje bu.

      (Karadenizgazetesi internet sayfasından alıntı yapılmıştır)
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR