Aynalı Teke, 1986- Yalçın Didman

      Aynalı Teke, 1986- Yalçın Didman

      Yalçın Didman, 1970'lerde Gırgır dergisinde ve Günaydın gazetesinde çalışmış çizgi roman yazarı ve çizeri.

      1947 yılında Adapazarı’nda doğdu. 1972 yılında profesyonel olarak çizmeye başladı. İlk çizgi romanı Cehennem Kızı Perun’dur.

      Bu çalışmayı, Fatoş isimli günlük bant izledi. Fatoş’un yayını ard arda iki büyük gazetede 80’li yıllara kadar sürdü.

      Günlük esprilerin özgün bir tatta görselleştiği Fatoş sürerken bağımsız olarak hazırladığı diğer çalışma (Aynalı Teke, 1986) konusunu Didman’ın o yıllarda sıkça tekrarladığı Doğu Karadeniz yayla gezilerinden alıyordu. Küresel ısınmanın ardından yeryüzünün buzul çağına girdiği hayali bir geleceği anlatan Ayılı Adam (ya da, -80 Derece) 1992’de hayat buldu ve yayını Joker’de başladı. Antik Kommagene krallığının gizli mezarlarıyla dolu mistik bir atmosferde geçen Nemrut Güneşi adlı bilim-kurgu ise, 1995 yılında çeşitli yayın gruplarınca yayınlandı.

      2005 yılında Rodeo Strip dergisinde yazıp çizmeye başlayan Didman, Moğol Ulak adlı otantik bir bilim-kurgunun ardından, antik bir dişi savaşçı olan Ulçe’yi yarattı. Rodeo Strip’teki performansının yarısı Ulçe maceralarına akarken, yine aynı dergi için mizah, korku ve gerilim temalı kısa çizgi romanlar da gerçekleştirdi.

      Eserleri çeşitli festival ve organizasyonlar vasıtasıyla uluslararası platforma da taşınmış olan Didman, tam bir doğa tutkunu. Vaktini şehrin gürültüsünden uzakta, köy evinde geçirmekten keyif alan sanatçının Atlar konulu bir suluboya resimler serisi de var.

      "http://tr.wikipedia.org/wiki/Yal%C3%A7%C4%B1n_Didman"'dan alındı



      Arkadaşlar Aynalı Teke kitabını okuyan var mı ?
      " akıl ve gönül ; insan ...
      Aynalı Teke çizgi romanını hatırlamıyorum ama şu anda adını bilmediğim bir çizgi roman 1970'li yılalrda Güneş Gazetesinde 6 ay boyunca yayınlanmış.
      Bana anlatıldığı kadarı ile bir geyiğin hayatının anlatıldığı bu çizgi romanın kahramanlarının hikayesi Samistal Yaylasında geçiyormuş. Gazetede de aynı şekilde Samistal şeklinde yazıyormuş.
      Hemşerilerimizden biri bu çizgi romanı o günlerde her gün gazeteden keserek bir dosya haline getirmiş. Kendisi ile 1-2 sefer görüştük. Şu anda evinde o romanı bulamadı. Ancak bulduğunda alıp bu sitede her gün yayınlayacağım.
      Belki bu çizgi romanı da Yalçın Didman çizmiş olabilir.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      Aynalı Teke, 1986- Yalçın Didman

      aynali teke kitap olarak deyil fakat cizgi roman olarak okudum seksenlerın sonu gibiyidi guneş gazetesi yayinladi ve de hoşumada gitmişti yalçin dilmen le seksenlerin başinda elevite tanişmiştim cemal gulasin misafiri yidi onla beraber bayaği dağda kalmiştiler o neden le meraktan okudum ve tanidik simalarin cizimleriyidi mesela dede olarak geçen aynen cemalin dedesi mahmet dede ve torunda cemalin tipkisiyidi dağlarda bizim oralar olunca çok zefkle okumuştum guzel bir hikaye olmuştu tafsiye ederim okmuyana eylenceli ciz gi roman
      Hanife köyün en güzel kızlarındanmış öyle güzelmiş ki köyümüzde ondan
      güzel bir gelinlik kız daha çıktığına bugüne dek şahit olmamış..Aynalı
      demesinin sebebide kendide bilirmiş güzelliğini ve cebinde ayna taşırmış
      diğer kızlara nazire, erkeklerede cilve osun diye.. Her sabah kalkar
      kakmaz oğlağına en taze dalları kesmeye gidermiş.Hanife dönüşte yükünü
      omuzundan bırakmış köy çeşmesinin başında yüzünü yıkar ve çıkartırmış
      aynasını seyredermiş kendisini... Köyün oğlanları Hanife yüzünden işten
      güçten kalırlarmış hep..Akşamları anaları kazarmış oğlanların.. Oğlanlar
      yanaşmaya korkarlarmış Hanife'ye yollarını gözlerelermiş.


      İstiyeni çokmuş Hanife'nin hatta cıvar köylerden kasabalardan
      gelirlermiş. Babası her seferinde daha oğlak büyümedi dermiş hele
      büyüsün..Bunun manası kızımız gelinlik çağda değil anlamıma gelirmiş.
      hanife canı gibi baktığı oğlağını her sabah besledikten sora ne yapar ne
      eder bir güzel yıkarmış oğlağıda onun gibi güzel olsun diye..O da öyle
      alışmış ki nereye gitse arkasından bağrırmış..

      Göze gelen nazara gelir elbette Hanife'de göze gelmiş bir gün cıvar
      köylerden bir zengin ağa göz koymuş köyün Hanifesine..Öyle sevdalanmış
      ki dünür üstüne dünür göndermiş evine,babası her seferinde oğlak
      küçüktür der. vazgeçmek nedir bilmeyen ağa sürekli rahatsız etmeye
      başlamış. ağanın üç karısı varmış.hanifenin babası kıyamazmış hep onu
      korurmuş...Hanifenin abileri tuturmuş verelim kardeşimizi bu ağaya
      diye,Hiç olmazsa ömür boyu zengin yaşayacaklar köyde..Hanife çok ağlamış
      kıyamamış babası ama ne etsin cümle akraba bu servet kaçmaz diye gözünü
      boyamış babasının..ve sözlemişler Hanife'yi bir gece.. Hanife ağlamış
      sızlamış ama nafile..


      Düğün sabahı vardıklarında oğlağını kesmeye abileri işte o bıçağın
      boğaza uzandığı an herkezin önünde atlamış bıçağın önüne ortalık kan
      gülüne dönmüş. O an Hanife oracıkta can vermiş tüm köyü saran o
      bağırtılar arasında kaçmış gitmiş Hanifenin oğlağı..O Hanifenin
      elleriyle beslediği oğlak yaşar olmuş kimse dokunamamış bu olaydan
      sonra.. Herkes korkmuş bu sonradan yaban olanla çevresine kattığı dağ
      keşileriyle yaşar olmuş Aynalı.. Evet Aynalı demiş on abizim buranın
      insanı dağa sorulur olmuş Aynalı..


      Hanife'nin ve Aynalının hikayesi dert olmuş anaların babaların yüreğine
      çünkü ne zaman kız evlendirmeye kalsalar kızlar korkutmuş anaları
      babaları..Verirseniz beni o adama atarım kendimi bıcağın önüne diye..

      Ağa aylarca dağ tepe aramış Aynalıyı bulmuş ve vurmuş sürüden
      başkalarını ama hep kaçmış aynalı..Ama bir gün gelmiş karşı karşıya
      gelmişler ağayla Aynalı, ağa bastıkça çiftedeki kurşunları Aynalı bir o
      taşa sekmiş bir bu taşa ve ağanın kurşunu kalmayınca vurmuş boynuzlarını
      ağanın üstüne.. İşte o gün Ağanın cesedini getirip atmışlar köy
      meydanına ormancılar ve şöyle demişler bir sürü teke ölüsü vardı civarda
      ama Aynalı yine o dağın başında tek başına dikilip duruyordu...


      O günden beri Aynalı efsane olmuş etrafındaki tekelerin periler olduğuna
      inanılır koruduğunu düşünürler Aynalıyı..Aynalı hala yaşar görenler
      olur arada sırada..Bir tekenin kaç yıl ömrü vardır bilinmez ama
      Aynalı'yı görmek istiyenler çıkarlarsa dağın başına göreceklerdir her
      daim...
      Kaynak: msxlabs.org/forum/efsaneler/39…sanesi.html#ixzz3VufLeLCX
      Türk olsam olmasam, ben Türk dostuyum,
      Türk olsan olmasan sen Türk düşmanı!
      Çünkü benim gayem Türk'ü yaşatmak
      Seninki öldürmek her yaşatanı!

      Ziya Gökalp