Rize İl Sağlık Müdürlüğünden Kene Uyarısı

      Rize İl Sağlık Müdürlüğünden Kene Uyarısı

      Rize'de Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) hastalığı nedeniyle 1 kişinin ölmesinin ardından Rize İl Sağlık Müdürlüğü bir dizi uyarıda bulundu.

      Rize İl sağlık Müdürlüğü İkizdere ilçesinde bir kişinin ölümüne neden olan Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) hastalığı nedeniyle vatandaşların hastalık konusunda bilgilenmesi ve alınması gereken tedbirlerle ilgili bir basın açıklaması yaptı.

      Rize İl Sağlık Müdürlüğünden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

      Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) etkeni virüs olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalığın etkeni olan virüsün taşıyıcısı olarak rol alan keneler, yabani hayvanlar, çiftlik hayvanları ve insanlar arasında virüsün taşınmasına ve çoğalmasına aracılık etmektedirler.

      Söz konusu kene kurak ve yarı kurak bozkır iklimini sevmekte ve genellikle bozkır ile diğer iklimlerin kesişme yerlerinde, kuru taban örtüsüne sahip bodur ormanlık alanlarda yaygın olarak görülmektedir. Özellikle vadilerle çevrili dağlık alanların yamaçları, yaban hayvanlarının daha sık dolaştığı alanlar olduğundan keneler açısından hayli zengin bölgelerdir

      Bu anlamda Artvin Yusufeli bölgesinden başlayan Çoruh vadisi boyunca Gümüşhane Kelkit ten geçerek Sivas Amasya Tokat Çorum Çankırı illeri boyunca devam eden coğrafyada risk daha fazladır. Her ne kadar Karadeniz'in kuzeye bakan yamaçları ciddi risk altında olmasa da havyan göçleri, yoğun yayla faaliyeti, ot getirtilmesi, arıcılık ve turizm amaçlı yolculuklar bulaş riskini mevcut kılmaktadır.

      KKKA hastalığının kontrolünde bilinçli korunma tedbirlerinin alınması hayli önem kazanmaktadır. Epidemilerin kontrolünde, kişisel korunma önlemlerinin alınması ve kene sayısının azaltılması amaçlanmaktadır

      KİŞİSEL KORUNMA TEDBİRLERİ

      Kişisel korunma önlemleri KKKA riski olmasa bile, kenelerle bulaşabilen diğer hastalıklardan da korunmak için her zaman uygulanması gereken
      hususlardır.

      * Kene riski olan yerlerde bulunulduğunda, vücudu tamamen örtecek giysiler giyilmeli ve açık renkli elbiseler tercih edilmelidir. Özellikle çocuklara piknik alanında dikkat edilmelidir.

      * Kenelerin vücuda girebileceği açıklıkların kapatılması önemlidir.(Pantolon paçalarının çorap içine konulması, çizme giyilmesi vb.)

      * Kırsal alanlara gidildiğinde vücudun açıkta kalan kısımlarına repellent olarak bilinen böcek kovucu maddelerin sürülmesi, kenelerin birkaç saat vücuda yaklaşmalarını engellemektedir.

      * Dış elbiselere, yıkamaya da dayanıklı olan, etki süresi uzun kene öldürücü ilaçlar (insektisit) sürülmesi etkili bir korunma aracı olabilmektedir.

      * Vücut kene yönünden sık sık kontrol edilmeli, kene varsa bir pens veya cımbızla, kenenin deriye yapıştığı yerden tutulup sağa sola oynatılarak çivi çıkarır gibi çıkarılmalıdır. Kene vücuttan ne kadar kısa sürede çıkarılırsa hastalık riski de o kadar azalmaktadır.

      KENE SAYISININ AZALTILMASINA YÖNELİK TEDBİRLER

      Hastalığın bulaşmasından birincil derecede sorumlu olduğu bilimsel olarak da ortaya konmuş olan kenelerin son konaklarının özellikle sığırlar basta olmak üzere çiftlik hayvanları olması dolayısıyla, bu hayvanlarda kene mücadelesi yapılması gerekir.

      Bu mücadelenin hayvancılıkla uğrasan vatandaşlara bırakılmadan, risk altındaki tüm bölgelerde kontrollü ve es zamanlı bir şekilde, kampanya tarzında yapılması önemlidir.

      Kene sayısını kontrol altına almak amacıyla çevreye yönelik geniş ilaçlama yapılması gerekli görülen bir uygulama değildir. Keneleri doğadan tamamen yok etmek de mümkün değildir. Ayrıca, yoğun ilaçlamaların doğal dengelerin bozulmasına ve yeni problemlerin ortaya çıkmasına yol açabileceği de unutulmamalıdır.

      Park ve mesire yerleri gibi dar alanlarda ise çok yoğun kene olması durumunda, çevreye ve halk sağlığına yönelik etkileri iyi bilinen insektisit ilaçların uzmanların kontrolünde yapılması faydalı olabilir.

      İlimizde İkizdere bölgesinde hayvancılıkla uğraşan bir vatandaşımızda hastalığın tespiti nedeniyle gerekli tedbirlerin arttırılmasına karar verilmiştir.

      Bu amaçla İkizdere bölgesinde vatandaşımızın ahırından başlayarak belirlenen yerler ve buradaki hayvanlar ilaçlanacaktır.

      Ayrıca ilimize özellikle bahsedilen riskli bölgelerden canlı hayvan nakline karşılık vatandaşlarımızın dikkatli olmaları gerekmektedir.

      Gerekli önlemlerin alınması 02/06/2008 tarihli il hıfzıssıhha toplantısında görüşülmüş ayrıca il hayvan zabıtası komisyonunun toplanmasına karar veriliştir.

      * KKKA hastalığının kontrolünde bilinçli korunma tedbirlerinin alınması oldukça önem kazanmaktadır.

      * Kene mücadelesiyle ilgili eğitim çalışmalarına önem verilerek halkın bilgilenmesi ve bilinçlenmesine yönelik çalışmaların yapılması, Kene Mücadelesi konulu, broşür, poster, afiş gibi eğitim materyallerinin çoğaltılarak dağıtılması,

      * Özelikle riskli bölgelerde Kenelerin son konakları sığırlar başta olmak üzere evcil hayvanlar, uygun akarisitler ile ilaçlanarak Stratejik kene mücadelesi yapılması,

      * Hayvanların ilaçlanmasında kenelerin aktif oldukları dönemde (Mart-Ekim ayları arası) periyodik olarak ilaçlamalar yapılması, Hayvanlar da ilaçlama yapılırken mümkün mertebe kapalı alanlara alınarak ilaçlanması ve ilaçlamadan sonra bir-iki saat bekletilmesi,

      * Kenelerin yaşam koşullarının bozulması gibi ilaçlama harici önlemlerin de (hayvan barınaklarında bulunan yarık ve çatlakların sıvanması, barınakların badana edilmesi v.b) anlatılması,

      * Kene popülasyonunun kontrol altına alınması amacıyla çevreye yönelik ilaçlamanın gereksiz olduğu, Park ve mesire yerlerinde yoğun kene olması durumunda insektisit ilaç uygulamasının uzmanların kontrolünde yapılması,

      * Hayvan sahipleri hayvanlarını kenelere karşı uygun akarisitlerle ilâçlamalı, hayvan barınakları kenelerin yaşamasına imkân vermeyecek şekilde yapılmalı, çatlaklar ve yarıklar tamir edilerek badana yapılmalıdır. Kene bulunan hayvan barınakları uygun akarisitlerle usulüne göre ilâçlanması gerekmektedir.

      Rize Sağlık İl Müdürlüğü

      CVP: Rize İl Sağlık Müdürlüğünden KENE uyarısı

      Her ne kadar Karadeniz'in kuzeye bakan yamaçları ciddi risk altında olmasa da havyan göçleri, yoğun yayla faaliyeti, ot getirtilmesi, arıcılık ve turizm amaçlı yolculuklar bulaşma riskini mevcut kılmaktadır.



      Kene Hemşin'de çok eskiden vardı. Bizim TİZ dediğimiz Kene hemen hepimizi de ısırmıştır ama hiç kimseye bir zarar verdiğini de hatırlamıyorum.

      Bundan 2 sene önce Hemşin'de Organik Tarım yapılma kararı alındığında dışarıdan getirilecek gübreler de konuşuluyordu. "Bunun Hemşin'e yada bölgemize ekolojik anlamda etkileri olabilir mi?" sorusunu sorduğum Çay-Kur yetkilileri tatmin edici bir cevap veremediler. Yani deneyip göreceklerdi. Ben organik tarım için hayvansal gübreler yerine topraktan elde edilen ve hiç bir zararlı atık içermeyen Humik Asit'i teklif ettiğimde bunun pahalı olabileceği söylendi. Hatta Humik Asitten haberleri bile yoktu.
      Sonunda bölgemize dışarıdan hayvansal gübreler girmeye başladı. Sonucu gelecekte göreceğiz ama ekolojik dengenin ilk sinyallerini vermeye başladığını söyleyebilirim.
      Bundan 2 hafta önce köydeydim. Bir sabahkaltığımda yengemin sol gözünün kapanacak kadar şiştiğini gördüm. Kendisini arı ısırdı sandım ama arı değil sivrisinek ısırmış. Bir sivrisineğin ısırdığı yeri bu kadar şişirdiğine ilk kez şahit oluyordum.
      Aynı günlerde bir yakıımızın cenazesinde bahçedeki mecehler ellerimizi o kadar yedi ki 2-3 gün kaşındım ve sonunda ilaç almak zorunda kaldım. Ya bünyemiz yaşlanmamız sebebi ile direncini yitiriyor yada böcekler genetik değiştiriyor olmalı.
      Korkum bunlar ile de sınırlı değil.
      Hindistan, Pakistan, Seylan vb. kuşakta çay üretilir ancak çayda zararlısı olmayan ve zirai mücadele ilacı kullanılmayan tek bölge ülkemizdir. Ekolojik denge bozulduğu takdirde çay zararlıları da gelişebilir, bölgemizde de zirai mücadele ilaçları kullanmak zorunda kalabiliriz.
      Bu gibi durumların önlenebilmesi için Çay-Kur'a büyük görevler düşmektedir. Öncelikle konu hakkında geniş çaplı araştırmalar yapılmalı, bölgemize ekoloji uzmanları davet edilerek mutlaka saha araştırmaları yapılmalı ve dışarıdan gübre, hayvan vb. girişleri kontrol altına alınmalıdır.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Ekolojik dengenin ne olduğu ve bu dengenin bozulması durumunda neler olabileceğine dair şahit olduğum bir olayı anlatmak istiyorum.
      1985 senesinin yaz sonuna yakın Afyon'un Çay ilçesinde bulunan SEKA'nın kağıt fabrikasına görevli gitmiştim. Bu fabrikada kağıt yapımı için ağaç değil yakında bulunan bir gölde bulunan sazlar kullanılıyordu.
      Sazlık olan göl yakınındaki köyler arasında paylaştırılmış ve köylüler buradan kestikleri sazı fabrikaya satıyorlardı. Sazlar köylüler için 2. bir gelir kaynağı idi.
      Köylüler zaman içerisinde gölden farklı amaçlar için de faydalanmak istediklerinden fabrika yöneticilerine başvurarak gölde balıkçılık yapmak istediklerini ve kendilerinden yardım beklediklerini söylemişler. Fabrika yönetimi de köylerden birine bir soğuk hava deposu yaptırmış ve göle de dışarıdan getirdikleri Aynalı Sazan ve Tatlı Su Levreği yumurtalarını atmışlar. Bir müddet sonra köylüler balık tutmaya ve bunları satmaya da başlamışlar.
      Köylü memnun fabrika yönetimi memnunmuş ama 1 sene sonra ilginç bir şey olmaya başlamış. Normalde boyu 3 metreye kadar uzayan göldeki sazlar boyları 1-1,5 metreye varmadan suya değdiği yerden çürüyüp suya devrilmeya başlamış. Yani fabrika hammedesini kaybetmeye başlamış. 2. sene ise fabrika sazları dışarıdan büyük paralar vererek almaya başlamış. Ssonunda ne olduğunu anlamak için Japonya'dan dünya çapında tanınmış bir ekoloji uzmanı davet etmişler. Olayın sebebi çözülmüş ama artık yapılacak çok fazla birşey de yokmuş.
      Meğer bu gölde daha önce 5-6 cm. boyunda siyah bir balık yaşıyormuş. Bu balıklar sazların suya değdiği yerde yaşayan bir tür bitleri yiyerlarmış. Göle atılan Aynalı Sazan ve Tatlı Su Levreği bu küçük balıkları yemeye başlayınca Saz Bitleri çoğalmış. Bitleri engelleyen balık da kalmadığı yada iyice kıyıya kaçmak zorunda kaldıkları için de sazlar çürümeye başlamış.

      Bu benim şahit olduğum bir olay. Benzer yüzlercesine belki sizler de şahit olmuşsunuzdur. Bu sebeple bölgemizin korunması amacı ile dışarıdan girebilecek her şey için mutlaka bilimsel araştırmalar yapılması gerekmektedir.
      Yayla Yollarında ağaçlarımıza dadanan ve onların yüzlercesini kurutan böcekler, literatüre Hemşin Arısı olarak geçen ve nesli tamamen kaybolan arımız gibi risklerden hepişmizin haberi var.
      Bu konuda herkes üzerine düşeni yapmalıdır.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...