Rize Hemşin’de Osmanlı Mezarları

      Sevgili Naci;

      Bu PDF dosyası gerçekten iyi olmuş. Ancak burada 19 sayfa var. Tamamını PDF olarak düzenlemek mümkün değil mi? En azından bu şekilde kitaplaştırmak daha kolay olur ve kitaba ulaşamayanlar da bunu kitap haline getirebilirler.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Sevgili dostlar

      Hemşin İlçesi Köy ve mahallelerin de yer alan tüm tarihi mezar taşları resmedilmiş ve bu konunun uzmanı tarafından okunmuştur. Yakın zamanda kitap halinde basılacaktır. Her şeyiyle Hemşin'e ait olan bu çalışma bir doktora tezi olacak titizlikte hazırlanmıştır. Bu tip kitapların İlçe bazında hazırlanması uygun görülmüş, Hemşin İlçe hudutları dışındaki Hemşinli köyler dahil edilmemiştir. Örneğin Pazar İlçesine bağlı Hemşinlilerin yaşadığı köyler gibi. Yukarıda bahsettiğim çalışmayı birlikte sürdürdüğüm arkadaşım Murat Hiçyılmaz isimli arkadaş bu çalışma dışında , aynı titizlikle Pazar İlçesi tarihi mezar taşları çalışmasını da sürdürmektedir.

      Yine Hemşin İlçesi Kitabeleri çalışmamızda devam etmektedir.

      Selamlar..
      Kulaksız işitmek dilsiz ifade
      Canım cananındır edem iade
      Vücut bir camidir vicdan seccade
      Onun bunun çıkarına seremem

      CVP: Rize Hemşin’de Osmanlı Mezarları

      :( :(
      Yazar: Kuku Tarih: 26.06.2008 Saat: 23:48

      Mezar Taşları Ve Kitabeler Halk Kültürümüzün Ve Tarihimizin En Kıymetli Eserlerindendir.






      naci amca bir de şu dosyayı zahmet olmassa bu konuda yazarmısın bende çalışmadıda.
      Bu cinayet!...
      Günahın en has hali ihanet
      Hakkımı ver gideyim adalet
      Son kozum olsun zorda sükunet
      Kendime sarılır donarım

      Sn. Miraç ATAMAN

      Yazar: saksu Tarih: 07.03.2009 Saat: 21:38

      Sevgili Naci;

      Bu PDF dosyası gerçekten iyi olmuş. Ancak burada 19 sayfa var. Tamamını PDF olarak düzenlemek mümkün değil mi? En azından bu şekilde kitaplaştırmak daha kolay olur ve kitaba ulaşamayanlar da bunu kitap haline getirebilirler.


      Sn. Şakir AKSU Olması gerekeni söylemiş…

      Sn. Mustafa GÜRDAL’ın değindiği konu çok önemlidir.
      Duruşumuzu ve güvenirliğimizi sergileyelim…

      Gençler yörenizin yanında olmanız, geleceğinizdir.
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      Rize Hemşin'de Osmanlı Mezarları

      Mezar taşları ve kitabeler halk kültürümüzün ve tarihimizin en kıymetli eserlerindendir. Bu objelerin tarih, sanat ve kültür yönünden belge niteliği taşıyan, kaynak teşkil eden özellikleri vardır.
      Mezar kültürü değişik din ve milletlerde farklı bir biçimde gelişmiştir. Türk-Osmanlı mezar kültürünü ele alırken İslâmiyet öncesi ve sonrası olarak değerlendirmek uygun olacaktır.
      Türklerde İslâmiyet öncesi mezarlar ve Orta Asya'da Göktürk, Uygur mezarlıkları, Türklerin mezar üzerine taş dikme geleneği, Türklerde kutsal sayılan at, koç, koyun gibi evcil hayvanların taştan yapılmış heykellerini mezar taşı olarak yaptırmaları, göçtükleri yerlerde ölen ilk beylerinin mezarlarına koç heykelini mezar taşı olarak dikmeleri, atalarımızın nerelerde yaşamış olduğunu belgeleyen tarihî eserlerdir.
      Müslümanlığın ilk yıllarında mezarların kalıcı bir şekilde yapılması günah sayılmış, insanın topraktan gelip yine toprağa döneceği inancıyla mezar yapımı yasaklanmıştır. Sadece ölülerin gömüldükten sonra vahşi hayvanlar tarafından çı-karılmaması için mezarların üzerine taş koymaya müsaade edilmiştir. İslâmiyet'in yayılma döneminde Türklerce mezarla ilgili kurallar ilgi görmemiş, alışıla gelmiş mezar kültürleri devam etmiştir.

      Osmanlı devletinde mezar taşı geleneği çok eski dönemlerden başlayıp diğer Müslüman ülkelerde benzeri görülmeyen bir sanat eseri kimliği kazanmıştır. Mezar taşları ölenin cinsiyetine göre yapılmış; erkek mezarlarında başlık ön plana çıkartılmış, kadın mezarlarında süslemeler İslâm öncesi Türk kültürünün izlerini taşımıştır. Osmanlı mezarların-daki bu etkilenmenin Orta Asya Türk şaman kültüründen kaynaklandığı konusunda Osmanlı mezarları üzerine araştırma yapan uzmanlar ortak görüş içindedirler.
      Çamlı Hemşin'in Ülkü Köyü'nde ve (Aşağı Vice) Aşağı Çamlıca Mahallesi’nde bulunan koç heykelli mezar taşları Malazgirt Meydan Muharebesi öncesi, bölgede Türk varlığının birer delilidir.
      Doğu Karadeniz Bölgesi’nde bulunan koç heykelli mezarlardan Ülkü Köyü'ndeki mezarın taşı Rize Atatürk Müzesi’ne getirilmiştir. Bölgede tespit edebildiğimiz 200'e yakın mezar taşının içerisinde, eski adıyla Mollaveyis yeni adıyla Ülkü Köyü'nde Rize Hemşin yöresinde bulunan Osmanlı mezarlarının en eskisine rastlanmıştır.

      Müslümanlığın ilk yıllarında mezarların kalıcı bir şekilde
      yapılması günah sayılmış, insanın topraktan gelip yine
      Toprağa döneceği inancıyla mezar yapımı yasaklanmıştır.
      Sadece ölülerin gömüldükten sonra vahşi hayvanlar
      tarafından çıkartılmaması için mezarların üzerine taş
      koymaya müsaade edilmiştir.




      Hacı Abdullah Zade Müsellim Hacı Osman Efen-di'nin mezar taşı 1111 (1699) tarihlidir.
      Hacı Abdullah Zade Müsellim Osman Efendi'nin mezarı ile (Çin git) Uğrak Köyü'nde bulunan Hasan Beşe oğlu Mahmut Beşe'nin ölüm tarihi 1703 olan mezarı, Mezarlar bölgesinde tespit edebildiğimiz en eski kitabeli mezarlardır.
      Hemşin mezarlarında bulunan kitabelerin tarihleri Karadeniz Bölgesi'nde bulunan en eski tarihli mezar taşları kitabelerindendir. Aşağı Çamlıca Mahallesi’nde bulunan eski caminin minber taşında 1700 yılında Mehmet Kızı Hatice Hanım tarafından yaptırıldığı yazılmaktadır. 1700 yılında Hemşin gibi dağlık ve ulaşım zorluğu olan bir yerde bir kadın tarafından cami yaptırılmasının önemi bölge tarihî açısından tartışılmaz.
      Rize Hemşin bölgesindeki Osmanlı mezar taşlarında bulunan yazılar, inanç gereği Allah'ın adıyla başlamaktadır. (Hüvel Baki) "Baki olan Allah'tır'
      şeklinde yazılan mezar taşları çoğunluktadır. (Ah minel mevt) "Ah acı ölüm" genellikle genç ölenlerin mezar taşlarında bulunmaktadır.
      Mezar taşlarındaki ünvanlar genellikle Hacı Ağa, Ağa, Bey, Molla, Beşe, Efendi, Hacı Efendi, Çelebi, Zade, Usta şeklindedir. Erkek mezar taşlarında en çok kullanılan ünvan "Ağa”dır. Ağa, Türklerde akrabalık derecesini belirten bir ünvan şeklinde ise de çoğunlukla üst tabaka için kullanılan geniş toprak sahiplerine verilen addır. Bu ünvanın, Osmanlı sarayında bulunan görevlilere, Yeniçerilerin en üst düzeyinde görev yapanlara verildiği Osmanlı mezarları üzerine araştırma yapan uzmanların ortak görüşleridir.
      Bahar mahallesinde bulunan Hacı Ahmet Oğlu Hacı İbrahim Ağa Serdengeçti Ağası'dır. Ölüm tari¬hi 1778'dir. Serdengeçti, Osmanlı devletinde askeri bir ünvandır. Ağadan sonra erkek mezarlarında bu-lunan ikinci ünvan ise Efendi'dir. Efendi ise, belli bir eğitim alanlara verilen ünvandır.

      Hemşin'in (Yukarı Vice) Yukarı şimşirli Mahallesin’de bulunan Hacı Yunus Efendi'nin mezar taşına Hemşin Naibi yazılmıştır. Naib, Osmanlılarda vekil kaymakam veya vekil kadılara verilen görevdir. Hacı Yunus Efendi'nin ölüm tarihi ise 1865'tir.
      Yörede bulunan Beşe ünvanlı mezar taşı adedi 4 tane olup en eski tarihlisi (Çinkit) Uğrak Köyü'nde bulunmaktadır. Hasan Beşe oğlu Mahmut Beşe'nin ölüm tarihi 1703'tür. Beşe ünvanı, Osmanlıda paşa ünvanının alt türü olarak kabul edilmektedir. Beşe'nin lügat karşılığı büyük erkek evlat şeklinde olup, 13. ve 14. yüzyıl Türkçesi'nde Başkan, Emir anlamında kullanılmıştır. İstanbul mezar taşları üzerine araştırma yapan uzmanlar, yeniçerilerin üst düzey komutanlarının mezar taşlarında “Beşe” ünvanlı mezar taşlarına rastladıklarını belirtmektedirler. Diğer bir ünvan ise Zade'dir. Zade, eski mezarlarda soyadı yerine kullanılmış olup tanınmış kişilerin kullandığı oğul, soy anlamını taşımaktadır.
      Kelime Farsça kökenlidir. Körhan Zade, Ferah Zade vb. gibi. Çelebi ünvanı Osmanlı devletinin ilk devirlerinde şehzadelere verilen unvan olup, okuryazar, şehir terbiyesi almış kimselere,
      Mevlevi tarikatının başı Mevlâna'ya ve Hacı Bektaş soyundan gelen kimselere de Osmanlılarda Çelebi denilmektedir. Çelebi ünvanlı mezar taşı, Hemşin İlçesi'nin (Badire) Bahar Mahallesi'nde bulunmaktadır.
      Molla Ahmet oğlu Eyüp Çelebi'nin ölüm tarihi 1746'dır. Molla ünvanı, lugat’ta 1. Müderrislikten kadılık payesi kazanan ulema, büyük kadı, birinci derecede kadı. 2. Büyük alim hoca şeklindedir. Molla ünvanı Hemşin mezarlarında Molla ve Molla oğlu şeklinde görülmektedir.

      Badire Köyü'ndeki Eyüp Çelebi'nin babası Molla Ahmet'tir. Pazar ilçesine bağlı (Çinkit) Uğrak Köyü’nde bulunan Züheyla Hanım'ın babası Molla Ali'dir. Züheyla Hanım'ın ölüm tarihi 1807'dir. Aynı köyde Molla Aliler olarak anılan aileler bulunmaktadır. Ortayol Köyü'nde Mollalar diye anılan ailenin mezarlıklarında bulunan Mat oğlu Ahmet'in mezar taşında "Ceddim Hoca, Atam Hafız, ha diyecek yoktur neslime" yazılması ailenin soyunun mollaya dayandığını desteklemektedir. Yine aynı köyde Körhan Zade sülalesinin kollarına Bilallar, Azizler, Molla Ömerler gibi lakapların verilmesi sülalede Molla olduğunu doğrulamaktadır. Molla Ömer'in doğum ve ölüm tarihine ulaşamadık. Molla Ömer'in oğlu Aziz'in doğum tarihi 1806'dır.

      Rize Hemşin’deki mezarlara birer kültür hazine-si olarak bakıp, gerek mezarların gerekse mezar taşlarının bir sanat eseri niteliği taşıdığını kabul etmek gerekir. Mezarların çevre duvarları yontma taşlarla işlenmiş olup yörede Horasan harcı diye bilinen kireç, kum, yumurta akı ve pekmez karışımıyla elde edilen harçla yapıldığı yaşlı ustalar tarafından söylenmektedir. Bu karışımın yöredeki kemer köprülerin ve konakların yapımında da kullanıldığı görülmektedir.

      Mezarlıklar genellikle cami çevresinde bulunmaktadır. şenyuva Köyü'nde ve Ortan Köyü'nde köprü ayağına yapılmış mezarlıklar bulunsa da şenyuva Cami’nin etrafında da tarihi mezarlıklar vardır. Birçok mezarlık orman içlerinde bulunmakta olup, arazi yapısı nedeniyle ulaşılamamıştır. Örnek olarak (Meles kur) Ortayol Köyü caminin arkasında dikenler temizlendikten sonra 5 adet Osmanlı mezarı
      daha tespit edilmiştir. Fakat görüntüleme ve okuma imkanı bulunamamıştır.
      Mezarların yapımında kullanılan taşlar beyaz mermerdir, fakat yörede bu özellikte taş bulunmamaktadır. Taşların nereden gelmiş olabileceği sorularımıza yöre halkının yaşlıları İstanbul, Trabzon ve Rusya olarak cevap vermişlerdir. Mezar yapımının masrafı göz önüne alınırsa, yörede sadece ekonomik yönden güçlü ailelerin mezarlarının yapılmış olduğu bir gerçektir. Mezar taşlarındaki süslemeler, özellikle kadın mezarlarında uygulanan sanatsal çizgiler, birer sanat şaheseri olup, gerçekten hepsi birbirinden ihtişamlı görünümdedir.
      Erkek mezarlarındaki sarıklardan büyük sarıklı olanlar Ulema ve Paşaları, uzun külah üzerine sarık tasvirliler Derviş ve Tarikat şeyhlerini, sadece
      ince sarıklılar Köy Ağaları'nı, üstü geniş ve altı dar kavuk biçiminde olanlar, Yeniçeri Ağaları'nın mezarı olduğunu işaret etmektedir.
      Özellikle Bahar Mahallesi'nde ve Pazar İlçesi'ne bağlı Ortayol Köyü Pirim Oğlu Mezarlığı'nda bulunan kadın mezarlarındaki taşlarda, hat sanatının çok ince özellikleri görülmektedir.
      Süslemeler çoğunlukla ayak taşında uygulanmış olup, baş taşlarında metnin etrafı süslenmiştir. Kadın mezarlarındaki birçok mezar taşı sade bir şekilde yapılmış, başlıklar yarım baş şeklinde olup metinler çerçeve içerisine alınmıştır.
      Erkek mezarlarının en ihtişamlısı Uğrak Köyü'nde cami arkasında bulunan Hacı Hüseyin Ağa'nın mezarıdır. Sıçan oğlu Hacı Hüseyin Ağa Rusya ile 1789 yıllarında başlayan harp dolayısıyla Kafkasya'daki Soğucak ve Anapa şehirlerine gitmeleri emredilen Doğu Karadeniz Bölgesi Âyanları arasında yer almakta ve Sıçan Hacı Hüseyin Ağa'nın bu savaşa 100 askerle katıldığı Osmanlı kaynaklarında belirtilmektedir. Mezar sandık şeklinde iki parçadan meydana gelmiş olup baş ve ayak taş-ları sandukayla bir bütünlük içinde yapılmıştır. Baş taşı ve ayak taşı 1 metre, yüksekliği 50 santim, eni ise 10 santimdir. Kalınlığında sandukanın çevresi 1 metre, yüksekliği 75 santim, eni 120 cm uzunluktadır. Bu mezar taşının, bulunduğu yere hangi olanaklarla getirildiğinin cevabını bulmak zordur.
      Rize Hemşin yöresi mezar taşlarını araştırırken, mümkün olduğu kadar bütün mezarları fotoğraflayıp, metinleri de koymayı tercih ettik. Ancak çıkmayan fotoğrafların yeniden çekimini yapamadık. Kesinlikle Hemşin mezarlarının hepsi tek başına doktora tezi olabilecek özelliktedir.
      Yörede bulunan cami, konak, çeşme ve kitabeler de korunması gereken kültür eserlerindendir. Bölgede bulunan tarihi Osmanlı Camileri'nin 150-300 yıl olan yapım tarihleriyle, gerek iç mimarı, gerekse dış mimari olarak incelenmesi ve ebedileştirmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu tarihi camilerin bazılarının yıkılıp yeniden yaptırıldığına dair fermanlar vardır.
      Bize düşen görev tarihine, kültür değerlerine sahip çıkıp korumak ve onları gelecek nesillere bize bırakılan şekilde bırakmaktır.

      Veysel ATACAN
      veyselatacan@yahoo.com
      Gezgin Ocak 2008
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      Mesaj 3 defa düzenlendi, son düzenleyen “Kuku” ().