Güz Yeşili Ziya KÜÇÜK

      Güz Yeşili Ziya KÜÇÜK

      Rüzgar olsam Üskürt Dağını aşsam
      Vank Deresi gibi kabarıp taşsam
      Azimle tırmansam Tepebaşı’na
      Pilonçut’ta sevgilime kavuşsam

      Yukarıdaki dizeler Tecina’dan Ziya Küçük Dayımıza ait. Sağlığında şiirlerini “Para teklif ederler” korkusu ile yayınlamak istemeyen Ziya Dayımız sonunda şiirlerinin yayınlanmasına rıza göstermiş ama bir de şart koşmuş; “Kitap parasız dağıtılacak”
      Orhan Bayramoğlu’da isteğine uyarak öyle yapmış.
      Kitabı İstanbul Derneğinden gönderdiler. Ziya Dayı’nın şiirlerini daha önce de okumuştum. Hemşin sevdasına Yunus, Hacı Bektaş, Mevlana ruhunu da katmış doyumsuz şiirlerinin tamamına ulaşmak beni gerçekten sevindirdi. Ne yapın yapın bu kitaba ulaşın. 70 yaşındaki bir faninin sevdalarını, inançlarını, dertlerini, umutlarını okuyun.
      Bu kitabın basımında emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.

      Bu güzelim yaylalara
      Kimler geldi kimler geçti
      Yeyip içip eğlendiler
      Kimse demedi ki yetti…

      İsteme Adresi: Altıyol Çilek Sok. Akel İşh. Kat: 2 No: 40 Kadıköy İSTANBUL
      Tel: 0216 330 18 03
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      GÜZ YEŞİLİ

      MİŞ

      O gün bugün derken yaş oldu yetmiş
      Ahbaplar, yarenler hep çekip gitmiş
      Dünyayı ben yesem diyen nefsimin
      O arzuları hep, tükenmiş bitmiş

      Felek bizi böyle sıraya dizmiş
      İnişler ,çıkışlar kaderimizmiş
      Hayat köprüsünden geçen ömrümüz
      Zaman mefhumunda, beliren izmiş

      Dünyaya gelişim, erkenmiş, tezmiş
      Kader bizi böyle yoğurmuş, ezmiş
      Bir zaman dünyalar hep benim iken
      Garip gönlüm şimdi her şeyden bezmiş

      Hayatın yolları, yokuşmuş, düzmüş
      Felek bizi ince elekten süzmüş
      Alioğlu der ki şimdi anladım
      Bu geçici hayat, sudan ucuzmuş

      Ziya Küçük (Alioğlu)

      Çoban Hala Ile Söyleşi

      -Hala, çoban mısın, sığırın nerde
      -Oğul, görmez misin, otlar ilerde
      - Biraz rahatsızım, kusura bakma
      Belki ilacın var bende ki derde
      Bu dağların, ne erimez karı var
      Hala yüreğimin ah-u zarı var
      Hangisi senindir bu sığırların
      Bir beyaz alaca, bir de sarı var

      - Anladım dertlisin, bıyığın burma
      Oğul, gel yanıma, uzakta durma
      Sarısı benimdir, adı Morsalı
      Alacayı bilmem onu hiç sorma
      Oğul, sana Allah kolaylık verisn
      Kulağım pek duymaz, çok ufak dersin
      Minciyi kaymağa katayım, oğul,
      Mola ekmeğim var, batırıp yersin

      Hele biraz yaklaş, bakayım kimsin
      Oğul nerden gelir, nereye gidersin
      Kirpiklerin nemli, ağlıyor musun
      Siliver, gözünün yaşları dinsin

      -Hala, karnım toktur, başka derdim var
      Gezer dolaşırım, dünya bana dar
      Bir derde müptela olmuşum, hala
      Peşimi bırakmaz ölene kadar

      - Derdin nedir, oğul, gel, söyle bana
      Benim dediğimi atma yabana
      Bir parça göztaşı, biraz nişadir
      Merhem yapıp ben süreyim yarana

      -Sabah yeli, meltem eser, sert dert değil
      Bir yarim var, hala, hiç cömert değil
      İçimde yaralar depreşir benim
      Hala,benim derdim, öyle dert değil
      Halacığım, benim sevdadır derdim
      Bir vefasız kız bin gönül verdim
      Kulak ver sesime sen çoban hala
      Böyle bilsem, başka bir yar severdim

      Dağ başında erir su olur karlar
      Buz gibi suları, çağlar akarlar
      Derdimi hiç sorma gel halacığım
      Bu cilveli kızlar, beni yakarlar
      Hala, yanakların kırmızı nurdan
      Morsalı su içmez, sensiz bu kurdan
      Yarimi kaybettim, onu ararım
      Gördün mü acaba, geçti mi burada

      -Oğul, el kızının çekilmez derdi
      Bizim adam bana, hep böyle derdi
      Kavgasız günümüz olmazdı ama
      Bana belli etmez, gene severdi
      Oğul, dert düşürdün benim içime
      Şimdi zaman böyle oğul, kim kime
      Hızır gibi çıkıp gelse bir yerden
      Derdini anlatsak Lokman Hekime
      Oğul, biraz tarif ede, o kızı
      Görsem tanır mıyım o vefasızı
      Bunca cevr-u cefa eylemiş sana
      Bakayım, çekmeğe değer mi nazı

      -Ezeli de deli gönül ezeli
      yaprakları döker, mevsim gazeli
      Benim maruzatım var, halacığım
      Ta ezelden çok severim güzeli
      Yaşı, henüz girmiş, ondört, onbeşe
      Yanağına benler düşmüş, peş peşe
      Nasıl tarif etsem bilmem ki hala
      Gece aya benzer gündüz güneşe

      Belinde kuşağı, başı puşili
      Sanki bal kaşığı, ağzında dili
      Terleyince siler al yanağını
      Emrine amade ipek mendili

      Ahu gözlü, tombul, pembe yanaklı
      İnci gibi dişli, alev dudaklı
      Gerdana dizili sıra benleri
      Tomurcuk gülleri, koynunda saklı

      Kaşları üç günlük ayı andırır
      Hala, bu kız beni yakar, yandırır
      Dili şeker gibi, dudağı kaymak
      Bal gibi konuşur, beni kandırır

      Siyah perçemleri yüze dökülü
      Henüz açılmamış, goncacık gülü
      Yürürken rakseder Mevlevi gübü
      Lahuri kuşakta, ipek mendili


      -Oğul, dizlerime kara suindi
      Morsalı’m beklesin giderim şimdi
      İnce hilal gibi, kara kaşlı mı
      Biraz düşünceli, melül başlı mı
      Bir hayli mateli, kederli gibi
      Mestane bakışlı, gözü yaşlı mı
      Günlerden bir gündü, vakit ikindi
      Pınara böyle bir güzel indi
      Eğildi bir yudum içiverdi
      Hallerine baktım, gayet bitkindi
      Etrafa bakındı, birşey aradı
      Oğul, soramadım ne idi adı
      Keklik gibi sekip, yel gibi gitti
      Oğul bu vefasız ele yaradı

      Uşağum, bu işin kalmamış tadı
      Bu derdi verenden iste imdadı
      Oğul vakit geçti, izin ver bana
      Morsalı’m bağırır, belki susadı

      Benim Morsalı’mın sütü biraz az
      Kıç vurur onuda döker yaramaz
      Kalemin, divitin var ise oğul
      Benim Morsalı’ma sn bir musku yaz

      -Sende Yaradan’ın dertli kulusun
      Kum, de ki, sığırın eve yürüsün
      Ben hoca değilim, muska yazamam
      Allah Morsalı’nı gözden korusun

      Aktı göz yaşlarım aktı tükendi
      Hala, senin derdin derdimi yendi
      Gözlerim kamaşır, hele dur hala
      Bak işte geliyor sevdiğim, kendi

      Bu Alioğlu’nun ne günahı var
      Darbeli kalbinin bitmez ahı var
      Ben onu aklımdan çıkarma hala
      Gönül meskenimde, sır dergahı var


      Ziya Küçük(Alioğlu)
      Güz Yeşili
      Zaman su gibi hayatımızdan parçalarıda önüne katıp..akıp gider.
      Zamanımızı biz..bizi,bizim sevdiklerimiz..bizi sevemeyenler harcar.
      NAZAN T:
      Neylesin sarayı neylesin malı ,
      bülbülün meskeni küçük gül dalı,
      mutlaka herkesin bir sevdiği var ,
      benim gönlüm Hemşin ime sevdalı. ..

      Beni yad edin dostlar ,
      sizi kalpten dinleyim ,
      bugün olduğu gibi
      herzaman sizinleyim ...ZİYA KÜÇÜK .. :( Allah rahmet eylesin. ..
      " Bir Sevdadır Hemşin , Çamlıhemşin "

      Mesaj 1 defa düzenlendi, son düzenleyen “dide” ().