Atam İzindeyiz, Çizdiğin Yoldayız

      eet burası fikir ideoloji meydanı değilki fikir paylaşımı yapalım ortak bi amç doğrultusunda buraya yazı yazıyoruz tek onemlı husus BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK tür bu başlık altında

      bazı insanların fikirleri tabiiki aynı olabilir fakat kendi fikirin soyeleyemeyecek durumda olan biri için onun fikri buydu diyemezsiniz

      mektupta imza olmazsa dikkate alınmaya değer olmaz
      Hayat;
      .....Yokluğu var edecek kadar erdemli.
      Yanlızlık;
      ......Dünyaya haykıracak kadar yoksun.
      Sen;
      ......Beni yokluğunla sınayacak kadar acımasız.
      ve ben;
      .....Kendimle kavgalı.......


      Atatürk bugün yaşasaydı ne yapardı?

      Prof. Lowry’den “Atatürk bugün yaşasaydı ne yapardı?” sorusuna yanıt: AB’ye tam üyeliğe kuvvetli destek verirdi. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı sorunlar için 21. yüzyıl çözümleri arıyor olurdu


      ABD’nin en saygın eğitim kuruluşlarından Princeton Üniversitesi öğretim üyelerinden tarihçi Prof. Heath Lowry, dün Atatürk’ün ölüm yıldönümü dolayısıyla Washington Büyükelçiliği’nde düzenlenen bir törende “Atatürk Günümüzde Yaşıyor Olsaydı” başlıklı bir konferans verdi. ABD’de önde gelen Türkiye otoritelerinden biri olarak kabul edilen Prof. Lowry, konferansında Atatürk’ün bugün yaşasaydı Türkiye’nin Batı dünyasıyla bütünleşmesine ve bu çerçevede AB’ye tam üyelik hedefine kuvvetli bir destek vereceğini savundu.
      Washington’daki Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi tarafından düzenlenen toplantıda konuşan yapan Prof. Lowry, kendisini “son 45 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün taviz vermeyen bir hayranı” olarak tanıttı ve “vefat ettiği tarihten tam 70 yıl sonra neredeyse tek başına yarattığı ülkeye geri dönse idi, aklından acaba neler geçerdi?”, “Atatürk günümüzde yaşıyor olsa idi, Türkiye nerede olurdu?” sorularına yanıt aradı. Prof. Lowry, konferansında özetle şunları söyledi:

      KIBRIS’IN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜNE İÇERLERDİ
      Atatürk’ün beni her zaman hayran bıraktıran tarafı, uzun vadeye odaklanabilme yeteneği ve daha önemsiz meseleler yüzünden konudan sapmaması. Bu konuda bir örnek vermek gerekirse, günümüzde yaşıyor olsaydı, şüphesiz, Türkiye’nin dünyadaki rolünün, hâlâ çözüme kavuşmamış ve son 34 senedir çözüm bekleyen Kıbrıs sorunu ile rehin tutuluyor olmasından kaygı duyardı.

      ASKERİN SİYASETİ ETKİLEMESİNE KARŞI ÇIKARDI
      Karakterinin en dikkate şayan taraflarından biri de, insanın aynı anda birden çok rolü üstlenemeyeceği konusundaki ısrarlı tavrı idi. Böylece, siyaset dünyasına atıldığında, üniformasını çıkarmakla kalmadı, kendinden sonra siyasete girmek isteyecek tüm askeri erkânın da aynı şekilde davranması hususunda ısrar etti. Atatürk’ün bu konuda çizdiği rota takip edilmiş olsa idi, 1960, 1971 ve 1980 yıllarındaki askeri müdahalelere yol açan kargaşa, kutuplaşma ve şiddet olaylarının önlenebilir olup olmadığını merak etmemek elde değil.

      MİRASINI KORUYANLARDAN HAYAL KIRIKLIĞI
      Atatürk günümüzde yaşıyor olsa idi, mirasını koruduğunu iddia edenler kadar, aynı şekilde, kurmuş olduğu ülkeyi halihazırda idare edenlerden dolayı da hayal kırıklığı içinde olacağına yürekten inanıyorum. Her şeyden evvel, vefatından yarım yüzyıl sonra dahi, hayatta iken çözmeye çalıştığı iki meselenin, yani, Türkiye’nin toprak bütünlüğünün ihlal edilemez olması ve dinin devletteki rolünün hâlâ Türkiye gündeminde en üst sırada yer alıyor olmasından büyük rahatsızlık duyardı. Mustafa Kemal için din, siyasi hesaplar uğruna kullanılmayacak şahsi bir mesele idi. Dini bu şekilde kullanma peşinde olanlar ise, devletin bütün güçlerini karşılarında buldular.

      AB’YE TAM DESTEK VERİRDİ
      Bardağın dolu kısmına bakacak olursak, Atatürk günümüzde yaşıyor olsa idi, ülkesinin modernleşme hedefini gerçekleştirme yolunda attığı dev adımlardan son derece gurur duyacağından en ufak bir şüphe dahi olamaz. Bu çerçevede, Türkiye’nin, AB’nin tam üyesi olarak, Batılı uluslar ailesi ile nihai anlamda bütünleşmesi için kesinlikle tüm gücüyle destek verirdi.

      HEM AKP HEM CHP’YE SORU İŞARETLERİ
      Mevcut hükümetin Avrupa tarafından ortaya konulan üyelik kriterlerine uyum sağlama konusunda ilerleme kaydedememesinden ötürü şüphesiz sabırsızlanırdı. Aynı noktadan hareketle, kurmuş olduğu CHP’nin mevcut lider kadrosunun, Türkiye’nin Batılılaşma hedefinin nihai anlamda gerçekleşmesini, kendi içinde çelişen bir şekilde, Türk devletinin laikliğe olan bağlılığını bir şekilde zayıflatmak üzere tasarlanmış İslamcı bir senaryo ile eşdeğer tutmasından son derece mutsuzluk duyardı.

      21. YÜZYILIN ÇÖZÜMLERİNİ ARARDI
      Mustafa Kemal günümüzde yaşıyor olsaydı, her fırsatta, yurttaşlarına, birbirlerine görüşlerine saygı duymaları gerektiğini hatırlatmanın yanı sıra, 21. yüzyıl sorunlarına, 1920’lerin, 1930’ların şartlarına uyacak şekilde tasarlanmış çözümlere geri dönmek suretiyle çözüm bulamayacakları gerçeğini kabul etmeleri gerektiğini de hatırlatırdı. Değişen zamanlara ve değişen şartlara uyum sağlama yeteneği, Mustafa Kemal’in gerçek dehası idi. Mustafa Kemal Atatürk’ün hiç yapmadığı bir şey varsa, o da, bugünün ve yarının pahasına, geçmişe saplanıp kalmaktı. Başka bir açıdan bakılacak olursa, Atatürk günümüzde yaşıyor olsaydı, Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı sorunlar için 21. yüzyıl çözümleri arıyor olurdu.

      OSMANLI’YA DEĞİL AVRUPA’YA BAKARDI
      Keza, Müslümanlık konusunda edilen ortak bir sadakat yemininin Orta Doğu’da oynanabilecek makul bir koz olduğunu düşünecek kadar, günümüzdeki Türk siyasetçilerinin bir kısmının göründüğü gibi saf da olmazdı. Dış politikaya dönük konsantrasyonu, Osmanlı’nın geçmiş ihtişamını yeniden yaratmak yönündeki kusurlu imaj üzerine oturtulmuş yarım yamalak bir ideal ile şekillenmezdi. Daha ziyade, bu, Türkiye’nin Avrupalı uluslar ailesinin tam üyesi olarak güçlendirilmesine yönelik taviz vermeyen bir konsantrasyon olurdu.
      Atatürk Yaşasaydı elbette çok şey değişik olurdu.

      Mesela AB karşısında şahsiyetsiz ve kişiliksiz politikalar uygulamazdı. AB'nin talimatları ile değil kendi kurallarını koyarak politika yürütürdü. Bizim AB'ye değil AB'nin bize muhtaç olduğunu söyler AB'ye müracaat değil davet beklerdi. (BM üyeliğimiz gibi)

      Lozan'dan zerre kadar taviz vermez en ufak imada bulunanı dahi kapıdışarı ederdi.

      Ülkeyi MANDACILAR değil BAĞIMSIZLIKÇI'lar yönetirdi.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      Çanakkale’de Ezan...

      07 Ekim 2007 Pazar 11:04 Binlerce Mehmetçiğin hep birden okuduğu o ezanın hikayesi...

      ....................

      Çanakkale Harbi’nin dehşetli günlerinin birinde, Tayyar Paşa, ordunun içinde sesi güzel ne kadar asker varsa sabah namazından önce hep birden ezan okumaları emrini verir. Emri alan yüzlerce asker, şafak kızıllığı ile birlikte, o nağmeleri Çanakkale’nin kanla karışık soğuk sularına kadar dinletirler.

      Çok geçmeden düşman mevzilerinden kağıda sarılı taşla bir mesaj gelir. Açıp bakarlar; Farsça yazılmış bir not: - "Bizler Hindistanlı Müslüman askerleriz. İngilizler bize, Almanlara karşı Osmanlı’nın yanında savaşacağımızı söylediler. Biraz önce ezan sesi duyduk, siz kimsiniz?"

      Mehmetçiğin kanı donar. Kandırılmışlığın böylesi... Hemen cevap verilir: - "Burası Osmanlı payitahtının kapısı... Bizler de âsâkir-i Osmanlıyiz
      HERKES HEMŞİNİ SEVEBİLİR AMA HERKES HEŞİNLİ OLAMAZ
      HERKES HEMŞİNLİ SEVEBİLİR AMA HERKES HEMŞİNLİ ALAMAZ

      Doğrularımı götürücek kadar yanlış yapmadım bu hayatta çok sıkıştığım yerlerde boş bıraktım soruları... şimdi bıraktığım boşlukların birindeyim kimsenin doğrusunu götürmedim ve en önemlisi kimsenin yanlışı olmadım..!

      Atatürk Olmasaydı Hz. Muhammedin Mezarı Yıkılacaktı

      Abbas Güçlü ile Genç Bakışın Sakarya Üniversitesinden ekrana gelen dün geceki bölümünde Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün hayatı her yönüyle tarışıldı.13.11.2008

      Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, Kazım Karabekir'in kızı Timsal Karabekir ve Atatürk Araştırmaları Merkezi Eski Başkanı Mehmet Saray'ın konuk olduğu program gençlerin zaman zaman sertleşen söylemleri ve ilginç sorularıyla devam etti.
      Kızı Timsal Karabekir, Kazım Karabekir ve Atatürk arasında yaşananları anlatıyor...
      Kurtuluş mücadelesinin kaderini değiştiren cümle: "Emrinizdeyim Paşam!"
      Atatürk hakkında tutuklama emri çıktığında; Erzurum'da bir konakta Rauf Orbay ile birlikte oturmakta olan Atatürk'e "Kazım Karabekir kuvvetleri ile geliyor." derler. Mustafa Kemal sararır. "Herşey buraya kadarmış. Milli mücadele başlamadan sona erecek." der. Kazım Karabekir sivil Mustafa Kemal'in karşısına gelir ve "Emrinizdeyim Paşam!" der. İşte o an Türk'ün tarihi, yıldızı parlamış, Cumhuriyetin temelleri atılmış, Mustafa Kemal, "Atatürk" olmuştur.

      İzmir Suikastı acı bir iftira
      İzmir Suikastı acı bir iftira. Belki bir suikast olmuş ama o Paşalar'dan hiçbiri abide olarak gördükleri ve o abidenin birer taşı olmaya hazır oldukları kişiye böyle bir saldırı yapacak kişiler değillerdi.
      Yani İzmir Suikastı suikast içinde suikasttır. Ki o paşalar idamla yargılandılar. Ama sonra hepsi beraat etti. Çünkü hepsi alnı açık şerefli Paşalardı.

      Babamı Atatürk'le görüştürmediler
      Dolmabahçe Dil Kurultayı'nda Atatürk diyor ki; "Bana Kazım'ı getirin, barışmak istiyorum." Ama nedense bririleri araya girip etten duvar örüyor ve babam Atatürk'le görüşemiyor.
      Daha sonra komaya girmeden Atatürk tekrar; "Getirin Kazım'ı helalleşmek istiyorum." diyor. Ama babama haber vermiyorlar.
      Ablalarım o zaman babama; "Gider miydin baba?" diye sorduklarında babam; "Tabii giderdim, çünkü o Mustafa Kemal'di." diyor.
      Biz aile olarak asla Mustafa Kemal'e kırgın değiliz, olamayız. O yüce insan Türkiye Cumhuriyeti'ni kurdu.
      Timsal Karabekir'in diğer açıklamaları ise şöyle;

      O dönem ceylan derisinde oturmadılar, borçları ödediler
      Osmanlı'nın küllerinden Türkiye Cumhuriyeti doğdu. Birinci Meclis'e bakarsanız çok zor şartlarda oldujlarını görürsünüz. Onlar Ceylan derilerinde oturmadılar. Fakat Osmanlı'nın borcu son kuruşuna kadar ödendi. Ben bugün herkesi ekonomide Kurtuluş Savaşı'na davet ediyorum. Borcumuzu ödememiz mecburidir.
      Programda ekrana gelen çapıcı röportajlar ise Atatürk'n hayatının gizli bugüne dek çok fazla konuşulmayan bazı önemli noktalarını da gözler önüne serdi.


      Atatürk olmasaydı Hz. Muhammed'in mezarı yıkılacaktı
      Eski Milletvekili Prof Dr. Nevzat Yalçıntaş anlatıyor;
      "...Vahabilik'te mezar ziyareti günah sayıldığı için Suudiler bütün mezarları yıkmaya başlamışlar. Sıra Hz. Muhammed'in mezarına gelmiş. Ülkedekiler Mustafa Kemal Atatürk'ten yardım istemişler. Atatürk bu olayı duyunca tüm manevi duyguları kabarmış ve Suudi Kralı'na Hz. Muhammed'in değil mezarına, türbesinin bir taşına dahi dokunulursa bedelinin çok ağır olacağını bildiren nota niteliğinde bir yazı göndermiştir. Bu vesika Dışişleri arşivlerinde mevcut ama yıllardır açıklanmıyor. Oysa ki Türk halkının Büyük Kurtarcısı'nı her yönüyle tanıma hakkı var."

      Milliyet
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      CVP: Atatürk Olmasaydı Hz. Muhammedin Mezarı Yıkılacaktı


      Kurtuluş mücadelesinin kaderini değiştiren cümle: "Emrinizdeyim Paşam!"
      Atatürk hakkında tutuklama emri çıktığında; Erzurum'da bir konakta Rauf Orbay ile birlikte oturmakta olan Atatürk'e "Kazım Karabekir kuvvetleri ile geliyor." derler. Mustafa Kemal sararır. "Herşey buraya kadarmış. Milli mücadele başlamadan sona erecek." der. Kazım Karabekir sivil Mustafa Kemal'in karşısına gelir ve "Emrinizdeyim Paşam!" der. İşte o an Türk'ün tarihi, yıldızı parlamış, Cumhuriyetin temelleri atılmış, Mustafa Kemal, "Atatürk" olmuştur
      .


      tarih bilgisine sahip olan herkesin bildiği ve bazı bilenlerin inkar ettiği en buyuk gerçek
      Hayat;
      .....Yokluğu var edecek kadar erdemli.
      Yanlızlık;
      ......Dünyaya haykıracak kadar yoksun.
      Sen;
      ......Beni yokluğunla sınayacak kadar acımasız.
      ve ben;
      .....Kendimle kavgalı.......


      Bu gün bir gazetede bu haberi ayrıntıalrı ile okudum.
      Suudi Kralı 1926 yılında Vehhabilik inacı gereği (Vehhabilik İngiliz Mahfilli sapık bir Mezhep olup İngilizlerin çabaları ile bir çok ülkeye Vehhabi Kralalrı oturtulmuştur) Peygamberin tüm ashabının mezar taşlarını kırmaya ve mezarları yıkmaya başlar. O dönemde bu güdüşe dur diyebilecek tek ülkenin Türkiye olduğuna inanan bölge Müslüman Liderleri Atatürk'e bir mektup yazarlar. Bunun üzerine Atatürk devrin Suudi Kralına bir mektup yazarak "Peygamberin kabrinin tek taşına dahi dokunursa Ordusunu göndereceğini" söyleyen bu mektubu yazar. Peygamberin Kabri de bu şekilde yıkılmaktan kurtulur.

      Konu hakkında bir çok yorum yapılmıştı ama bana Yaşar Nuri Öztürk'ün yorumu çok ilginç geldi. Konu hakkında kendisini arayan bir gazeteciye Yaşar Nuri Öztürk bakın ne diyordu.

      "Yaşar Nuri Öztürk: Ali Babacan araştırma izini vermedi

      Nevzat Yalçıntaş’la sohbetimiz sırasında “Bir gün Yaşar Nuri Öztürk Bey aradı. Benim bu anlattığımı duymuş, belgeye nasıl ulaşabileceğini sordu” dedi. Ben de “Belgeyi bulmuş mu?” diye sorunca “Onu bilemiyorum, ama galiba bir kitabına koymuş ben okuyamadım” dedi.

      Bunun üzerine önceki gün Yaşar Nuri Öztürk’ü aradım. Öztürk, Yalçıntaş’ın anlattıklarını doğrulayarak, “Ancak bunu henüz bir kitabıma koymadım. Araştırmayı aşağı yukarı tamamladım, Gazi Mustafa Kemal ve İslam isimli çok kapsamlı bir kitap hazırlıyorum, bunun bitmesi üç yılı alır. Konu bu kitapta yer alacak” dedi.

      Milletvekili olduğu sırada bu belgeye ulaşmak için çok çalıştığını söyleyen Öztürk, “Belge Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde. Milletvekili sıfatımla bu arşivlerde çalışmak için bakan Ali Babacan’a başvurdum, ama bana izin vermedi” diye konuştu.

      Öztürk’e “Peki hocam, böyle bir belgenin açıklanmasını neden istemiyorlar?” diye sordum. Öztürk’ün cevabı çok ilginç oldu.

      Şöyle dedi: “Atatürk’ü din ve İslam dışı göstermek isteyenler elbette bu belgeden rahatsız olacaklardır. Bu nedenle dini siyasete alet edenler emperyalistlerle iş birliği bile yapabiliyor. Dincilerle İslamı reddedenler bu noktada birleşebiliyor.”

      Son söz!
      Birileri Türk Gençliğine Atatürk'ü hiç bir zaman öğretmediler. Gençlerin Atatürk'ü öğrenmesini istemediler. Bu tarihi bir hata değil BİLİNÇLİ BİR İHANETTİR.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      cesursavasci yazdı:

      BU GÜN 10 KASIM ATA'MI SAYGIYLA ANIYORUM.ANMAK YETERLİ DEĞİL
      ( ATA'M İZİNDEYİM,ÇİZDİĞİN YOLDAYIM )


      TÜRK’ÜZ TÜRKİYE'M VATAN


      Hayatımızın pahasına verilmez.. zerre toprağımdan..!

      Kalleşlikleri..vicdansızların ; it,soysuz oluşlarından..!

      Ağlamasın anam, yanmasın babam;şerefimdir VATAN..!

      Atam’ın laik,aydın yoluna haktır,helal olsun bu can..!


      Ulusum..uyan..Şehidimin kefiliyim,Allah’ım şahid..!

      Kalmayacak Şehitlerimizin kanı yer de;bu bir ahid..!

      VATANım üç kuruşa alınmadı;barınamaz yurdumda it..!

      Atam’ın kurduğu Cumhuriyet’te soluklanamaz yezit..!


      Biz kii..kanımızın her zerresiyle ay,yıldızı yaşatan..!

      Helal kanımız;asla vaz geçilmez yar..senin bu can..!

      Yüreklerde gök..şah damarımızdır ; yer ise mekan..!

      Birliğimiz,benliğimizdir;Türk’üz,Türkiye’m VATAN..!


      SEVGİ VE SAYĞILARIMLA

      NAZAN T.



      watch?v=h73ri-SUA-A
      Zaman su gibi hayatımızdan parçalarıda önüne katıp..akıp gider.
      Zamanımızı biz..bizi,bizim sevdiklerimiz..bizi sevemeyenler harcar.
      NAZAN T: