Atam İzindeyiz, Çizdiğin Yoldayız

      ATAM İZİNDEYİZ,ÇİZDİĞİN YOLDAYIZ

      BU GÜN 10 KASIM ATA'MI SAYGIYLA ANIYORUM.ANMAK YETERLİ DEĞİL
      ( ATA'M İZİNDEYİM,ÇİZDİĞİN YOLDAYIM )


      TÜRK’ÜZ TÜRKİYE'M VATAN


      Hayatımızın pahasına verilmez.. zerre toprağımdan..!

      Kalleşlikleri..vicdansızların ; it,soysuz oluşlarından..!

      Ağlamasın anam, yanmasın babam;şerefimdir VATAN..!

      Atam’ın laik,aydın yoluna haktır,helal olsun bu can..!


      Ulusum..uyan..Şehidimin kefiliyim,Allah’ım şahid..!

      Kalmayacak Şehitlerimizin kanı yer de;bu bir ahid..!

      VATANım üç kuruşa alınmadı;barınamaz yurdumda it..!

      Atam’ın kurduğu Cumhuriyet’te soluklanamaz yezit..!


      Biz kii..kanımızın her zerresiyle ay,yıldızı yaşatan..!

      Helal kanımız;asla vaz geçilmez yar..senin bu can..!

      Yüreklerde gök..şah damarımızdır ; yer ise mekan..!

      Birliğimiz,benliğimizdir;Türk’üz,Türkiye’m VATAN..!


      SEVGİ VE SAYĞILARIMLA

      NAZAN T.
      Resimler
      • TÜRK evladý.gif

        26.3 kB, 100×100, 606 defa görüntülendi
      • TÜRKevladýÝLERÝ.gif

        27.36 kB, 100×100, 665 defa görüntülendi
      Zaman su gibi hayatımızdan parçalarıda önüne katıp..akıp gider.
      Zamanımızı biz..bizi,bizim sevdiklerimiz..bizi sevemeyenler harcar.
      NAZAN T:
      70 Yıl...
      Onsuz geçen 70 yıl..
      Sadece bedeni yokluğu değil ideolojik yokluğu ile geçen 70 yıl.
      Ona ihanetin her geçen gün katmerlenerek arttığı 70 yıl..
      Türkün makus talihini değiştirerek Osmanlı'nın 600 yıllık bakiyesinden genç Cunhuriyeti kuran kararlılık ve inançtan yoksun 70 yıl..

      Bugün saat 9,05'de her nerede isek 1 dakika için duralım. Trafikte kontaklarımızı kapatalım. Fabrikada tezgahlarımızı durduralım. Yolda isek duralım. Ve... Sessizliği dinleyelim. Becerebiliyorsak 1 dakika nefes dahi almayalım... Ve... Düşünelim... Sadece 1 dakika için dahi olsa düşünelim...

      Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün hakka yürüyüşünün 70. yılında onu rahmet ve saygı ile anıyorum.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK

      BU GÜN 10 KASIM ATATÜRKÜ ANMA GÜNÜ ONU YAPTIĞI İŞLERLE ANARAK BİZLERİ ÖLÜMÜNE KADAR BU SEVİYEYE GÖTÜRDÜĞÜ İÇİN KENDİSİNİ RAHMETLE ANAR MEKANI CENNET OLSUN TÜRK MİLLETİNIN ARKASINDA OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA GÖRMÜŞ OLDUK.YANI KENDİSİNİ ANLATMAKLA İFADE EDİLMEZKİ YAPILAN İŞLER MEYDANDA........
      ÇAMLİHEMŞİNLI OLMAK BİR AYRICALIKTIR..
      Kefen sıyrıldı ve...

      Özel solüsyonla ıslatılmış pamuk kitlesi kaldırılınca
      Ata'nın
      yüzü ortaya çıktı. Derisi kahverengi bir hal almış, ama hatları
      bozulmamıştı.Sanki uyuyordu...

      8 Kasım 1953 Pazar gecesi saat 23.00'da Prof. Dr. Kamile
      Şevki
      Mutlu'nun ev telefonu çaldı. Prof. Mutlu, Ankara Tıp Fakültesi
      Histoloji ve Ambriyoloji Kürsüsü Başkanı'ydı.Patalogdu. Arayan
      ise
      Ankara Valisi Kemal Aygün'dü...
      Aygün, "Hocam" dedi, "10 Kasım günü Atamızın naaşını
      Anıtkabir'e taşıyacağız. Bunun için bir komite kurduk. Naaşı
      geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz. Ancak bozulmadan
      korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica
      ediyoruz."Prof. Mutlu
      önce reddetti. Mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu.
      Hastalığını
      gerekçe göstererek bu görevi bir başka meslektaşının yapmasını
      rica
      etti.Ancak Vali Aygün ısrarcıydı: "Ben sizi sarar sarmalar
      ***ürürüm,
      bu tarihi bir görev" dedi. Mutlu kabul etti ve 9 Kasım sabahı
      Etnografya Müzesi'ne gitti. Başbakan Adnan Menderes oradaydı.
      Meclis
      Başkanı Refik Koraltan ve eski başkan Abdülhalik Renda
      da...Mutlu,
      görevden affını istemekle ne büyük hata ettiğini o zaman anladı.
      Gerçekten
      tarihi bir tanıklıktı bu...
      Ata'nın gül ağacından tabutu, 4 Kasım günü, geçici
      kabrinden
      çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu. Bir
      hafta
      boyunca sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk
      başında
      nöbet tutmuştu. Nihayet tabutun açılma günü gelip de komite
      üyeleri
      tamam olunca Prof. Kamile Mutlu "Başlayın" talimatını verdi.
      Bunun
      üzerine tabutun vidaları söküldü. Tahta tabutun içinde madeni
      bir
      sanduka bulunuyordu. Bu sandukada gaz birikmiş olma ihtimali
      düşünülerek önce bir burgu ile delik açıldı. Gaz ya da koku
      çıkmadı.Sanduka
      talaş doluydu.
      Sandukanın içi, muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı
      doluydu.
      Bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı. Talaşın arasında,
      ağzı
      kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu. Bu,cesedi muhafaza
      için
      kullanılan solüsyondan bir numuneydi. Üzerinde terkibi
      yazılıydı.Ata'nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi
      bir
      muşambayla kaplanmıştı.Sargıları açmaya başladılar. Herkes
      nefesini
      tutmuştu. Çünkü, "Naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu
      patlatmış,
      nöbetçi er, kokudan bayılmış" diye bir sürü söylenti
      geziniyordu. Ve 15
      yıl sonra ilk kez Ata'nın yüzünü göreceklerdi.Kefenin sargıları
      aralanınca Prof. Kamile Şevki Mutlu, orada bulunanların
      yardımıyla
      katafalka çıktı ve Atatürk'ün yüzüne baktı. Ata'nın derisi
      kahverengi
      bir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı. Menderes sapsarı
      olmuştu
      Prof. Mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle
      anlatacaktı:"Yüzünü örten
      ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca Ata'nın heykel gibi duran yüzü
      ile
      karşılaştım. Uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz
      kapağının
      üzerine düşmüştü. Atatürk, Dolmabahçe Sarayı'ndaki yatağında
      uyuyor
      gibiydi."
      Prof. Mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun
      başına
      çağırdı. Onlar da tek tek tabutun içine baktılar.En başta
      Başbakan
      Adnan Menderes vardı. Koyu renk takım elbisesi içindeki Menderes
      de
      yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı,ürkek bir şekilde
      aşağı,
      tabuta doğru baktı. O an ne olduğunu Prof. Kamile Mutlu'dan
      aktaralım: "Menderes çok heyecanlandı.Rengi sapsarı oldu. Bir de
      baktım
      ki, müzenin kapısına doğru gidiyor. Atatürk'ün yüzüne bakmadı.
      Tahmin
      ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı. En sona Abdülhalik Renda
      kalmıştı. O da Ata'yla karşı karşıya gelir gelmez tabutun yanına
      yığılıverdi.
      Salondaki herkes Atatürk'ü tek tek gördükten sonra naaş,
      tekrar
      solüsyonla ıslatıldı. Ata'nın başı pamuklarla örtüldü ve vücudu
      beyaz
      kefenle sarıldı. Bu sırada bir komiser,orada görevli adli tıp
      doçenti Dr.
      Cahit Özen'in yanına yaklaşıp avucunda taşıdığı bir kâğıdı
      gösterdi ve
      şöyle dedi:"Bu kâğıdı,Atatürk'ün hemşiresi Makbule Hanım
      gönderdi.Kefenin içine Atatürk'ün göğsü üstünekonmasını
      istiyor."Doç.
      Özen, kâğıda bir göz attı. Eski Türkçe bir şeyler yazılıydı.
      "Böyle bir
      kâğıdı Atatürk kabul etmez. Bize kızar, darılır" dedi.Komiser
      kâğıdı
      katlayıp cebine koydu ve uzaklaştı. Bütün işlemler bittikten
      sonra
      salonda bulunanlar naaşın iki yanından geçip hep bir ağızdan
      besmele
      çektiler ve cesedi yeni tabuta yerleştirdiler. Bu tabut da 15
      yıl
      içinde yattığı büyük gül ağacı tabutun içine konuldu. Üzeri
      bayrakla
      örtüldükten sonra kapağı kapatıldı.
      Ve 10 Kasım sabahı, Ata'nın naaşı 15 yıl önce onu
      Dolmabahçe'den Ankara'ya taşıyan top arabasına yerleştirilip son
      durağı
      olacak Anıtkabir'e taşındı. Artık ebediyen orada kalacaktı...
      Atatürk'ün tabutu, Menderes'in huzurunda açılmıştı
      Ata'nın 15 yıl Etnografya Müzesi'nde bekletilen naaşı,12
      askerin
      omuzları üzerinde oradan alınmış ve 136 asteğmenin çektiği bir
      top
      arabası ve matem marşı eşliğinde Anıtkabir'e taşınmıştı.Radyodan
      naklen
      yayımlanan o görkemli tören, en az 15 yıl önceki kadar
      hüzünlüdür.Ancak
      o törenden hemen önce yaşananlar, tarihçilerin pek ilgisini
      çekmemiştir. Bilindiği gibi, Anıtkabir yapılana dek, Atatürk'ün
      naaşının korunabilmesi için "tahnit" denilen bir işlem
      yapılmıştı.
      Gülhane Patolojik Anatomi profesörü Dr. Lütfi Aksu tarafından
      gerçekleştirilen bu işlem sırasında naaşa, şırıngayla özel bir
      formül
      enjekte edilmiş ve üzerine formüllerin yapıştırıldığı iki küçük
      ilaç
      şişesi, Ata'nın koltuk altlarına yerleştirilmişti. Bu işlem
      sayesinde
      Ata'nın naaşı da -diyelim bugün Lenin'in mozolesinde olduğu gibi
      -
      öldüğü günkü haliyle korunabilirdi. Ancak İslam dini, ölünün
      defnini
      şart koştuğundan,geçici tahnitin bozulması şarttı.
      Nakilden önce, bu işlem için bir komite kuruldu. O
      komite,törenden bir gün önce, Başbakan Adnan Menderes'in
      huzurunda
      Atatürk'ün tabutunun açılmasını kararlaştırdı.Tabut açılınca
      tahnit
      bozulacak ve ceset çürümeye başlayacaktı.Bir başka deyişle
      Atatürk'ün
      (mumyalanmış gibi) korunmuş naaşını son görenler, o törene
      katılanlar
      olacaktı. Atatürk'le ilgili belgesel çalışmaları sırasında o
      törene
      katılanların bir kısmıyla konuşmuştuk.Bu yazıda yer alan
      bilgilerin bir
      kısmı o tanıklıklara, önemli bir bölümü ise değerli Atatürk
      araştırmacısı Prof. Dr. Utkan Kocatürk'ün, Prof.Dr. Kamile Şevki
      Mutlu
      ile yaptığı sohbetten aktardıklarına dayanıyor.
      Ata'nın yarım asır önceki son yolculuğu, sanırım bu
      ayrıntılarla
      daha da ilginç bir boyut kazanıyor.

      Atatürk'ü son görenler anlatıyor:

      'Yüzünde iki günlük sakal vardı'

      Osman Ersoy ve Halide İntepe, 10 Kasım 1953'te
      Etnografya
      Müzesi'nde asistan olarak çalışıyorlardı. O yüzden 50 yıl önceki
      o
      töreni ve tabutun içindeki Atatürk'ü son kez görme fırsatı
      buldular.
      İzlenimlerini şöyle anlattılar:
      • OSMAN ERSOY: "Sağlığında görmemiştim Atatürk'ü... Korkunç
      heyecanlıydım. Biz çalışanlar, asistanlar, memurlar sıra ile
      katafalka
      çıktık. Oldukça sararmış ve küçülmüş bir çehre... 1 - 2 günlük
      sakalı
      vardı. Kaşları fevkalade iyi şekilde fark ediliyordu."

      ' Gözleri aralıktı'

      • HALİDE İNTEPE: "Tabut kapanmadan en son gittim baktım.
      Başı yana
      doğru eğikti. Yüzü hiç bozulmamıştı. Azıcık sakalları çıkmıştı.
      Hani
      insan hasret giderek ölürse, gözleri aralık kalırmış ya, öyle
      aralıktı
      gözleri... Ama bir ölü yüzü yoktu. Uyuyor gibiydi."


      rahmetle anıyorum yeri mekanı cennet olsun
      MUSTAFA KEMAL ATAMI
      HERKES HEMŞİNİ SEVEBİLİR AMA HERKES HEŞİNLİ OLAMAZ
      HERKES HEMŞİNLİ SEVEBİLİR AMA HERKES HEMŞİNLİ ALAMAZ

      Doğrularımı götürücek kadar yanlış yapmadım bu hayatta çok sıkıştığım yerlerde boş bıraktım soruları... şimdi bıraktığım boşlukların birindeyim kimsenin doğrusunu götürmedim ve en önemlisi kimsenin yanlışı olmadım..!

      ULU ÖNDER ATATÜRK

      Bugün, 10 kasım ulu önder Atatürk'ün ölümü üzerinden 70 yıl geçti
      Geçen bu 70 yılda ona layık olabildik mi?. Bütün sorun bu.
      O gün, ülkemizin uluslar arasında ki saygınlığı ne durumda idi.
      Bugün, ne durumda.
      O gün,ülkenin ulusal ekonomisi ne durumda idi
      Bugün, ne durumda.
      O gün,de küresel krizler oluyordu. Örneğin 1930 yaşanan krizde devlet bu krizleri aşmak için üretimi artırıcı tedbirler alıyor, yatırıma girişiyordu,bunun için KİT ler kuruyordu.
      Bugün, ise ne yapılıyor, o günkünün tam aksine üretim araçları ya kapatılıyor yada yabancılara peşkeş çekiliyor. O yabancılar ki tarih boyunca bu milleti ortadan kaldırmak ve yok etmek için elinden geleni yapmış.
      O gün, çalışarak, üreterek krizlerden çıkılması yolları aranırken;
      Bugün, borçlanarak, satarak, yan gelip yatarak utanç çadırları kurarak krizlerden çıkılabileceği hayal ediliyor.
      O gün, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Türkiye’nin öncülük ettiği paktlar, ittifaklar kurulurken;
      Bugün, stratejik ortaklık, veya Avrupa birliği aldatmacasıyla ortada şıçan oynuyoruz.
      O gün, Millet olarak; birlikte bir kurtuluş mücadelesi vermiş olmanın gurur ve onuru içinde
      Bir arada huzurlu ve mutlu bir şekilde yaşamanın keyfini sürerken;
      Bugün, bütün bunlardan koparılmak, birlikteliğimiz bozulmak, keyfimiz kaçırılmak isteniyor.
      O gün, milletin efendisi (sahip iye) kabul edilerek büyük değer verilen köylüler,
      Bugün, yerinde yöresinde yaşayamaz duruma düşürülüyor. Yetmezmiş gibi birde hakarete maruz kalıyor.
      O gün, bir tanesi dünyaya bedeldir denen Türk askerinin;
      Bugün, başına çuval geçiriliyor.
      O gün, den bu güne ATATÜRK’E göğsümüzü gere gere söyleyeceğimiz tek şey “Mustafa’nın bekçileri” deselerde onurla duruşumuzu sürdürmeye devam ediyor olmamızdır.
      (Bazıları din tacirleriyle karıştırmak gayreti içinde olsa da.)
      Saygılarımla…
      Musa ABAY.

      BÜYÜK ÖNDER ATATÜRK

      YANI ARKADAŞLAR BİR MUSTAFA FİLMİ ADI ALTINDA FİLM YAPMIŞLAR BU GÜNE KADAR NERDE İDİLER NEDEN BU FİLMİ YAPMA GEREĞİ DUYDULAR ARADAN KAÇ SENE GEÇMİŞ HALAN DAHA ÖLMÜŞ BİR KİŞİNİN ARKASINDAN YAPILANA BİR BAKIN HEP AMAÇLARI KÖTÜLEMEK YAPILAN HİÇMİ İYİLİĞİ YOK YAHU HEP KÖTÜLÜKMÜ YAPTI OZAMAN HİÇ ADAMA SORMAZLARMI BİZİM YERİMİZ BURASIMI OLURDU BİRİLERİ İŞLERİ KARIŞTIRMAK İSTİYOR AMA NEYSE FAZLA SÖZE GEREK YOR....
      ÇAMLİHEMŞİNLI OLMAK BİR AYRICALIKTIR..
      Atatürk'ü sevmek demek sadece 10 Kasım tarihlerinde onu anmak,veya milli bayramlarda adından bahsetmek olmasa gerek. Tabiki bunlardan önemli yapılması gereken şeylerde daha önemlisi onu sevmek demek bize bıraktığı en önemli miras olan Cumhuriyete sahip çıkmak,İlke ve Inkılaplarına sarılmak,bizden sonraki nesle bu emanetleri sağsalim bir şekilde teslim etmek, ülkeyi iç ve dış bölücülere karşı savunmak olsa gerek.Atamıza Allah(cc) rahmet eylesin,mekânı cennet olsun.
      "Büyük ölülere matem gerekmez,fikirlerine bağlılık gerekir."
      M.Kemal ATATÜRK

      Atatürk 'ün ardından söylenen sözler

      ATATÜRK'ÜN ARDINDAN NELER YAZILDI

      (1922'de Türk ordularının zaferi neticesi Anadolu'daki emelleri gerçekleşmeyen İngiltere'nin Türk düşmanı olarak bilinen Başbakanı Lıoyd George, Parlamento'da kendisine yöneltilen suçlama ve tenkitleri şöyle cevaplandırmıştır):

      'Arkadaşlar, yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dahi çağımızda Türk Milleti'ne nasip oldu. Mustafa Kemâl'in dehasına karşı elden ne gelirdi.
      (D. Lloyd George, İngiltere Başbakanı, 1922)

      Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir... Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.
      (Eleftherios Venizelos, Yunanistan Başbakanı, 1933)

      Bir insana ölümünden sonra bu derece sevgi ve yas gösterileri yapılması milletler tarihinde az görülen şeylerdendir.'
      (ATHİNAİKA, Atina, 12 Kasım 1938)

      'Atatürk'ün Türkiye'de yaptığını hiçbir tarafta, hiçbir kimse yapmadı: Ne Cavour, ne Cromwel, ne de Washington... Atatürk'ün bulduğunu, hiç kimse bulmadı ve Atatürk'ün yaptığını da hiç kimse yapmadı. İlham ettiği kimselere ve kendi prensiplerine göre yarattığı yeni kuşak, O'nun eserine devam edecektir.'
      (Tipos Gazetesi)

      İngiliz, Fransız ve İtalyanları Anadolu'dan uzaklaştırıp bizi de yenince,, karşımızda sıradan bir adam bulunmadığını ve O'nun gerçek yaratıcı kudretini kavramaktan uzak kalmış olduğumuzu kabul ettik. (1938)
      (Yorgi PESMAZOĞLU, Yunan Ekonomi Başkanı)

      Çok, pek çok devrimciler görüldü. Fakat hiçbiri Atatürk'ün cesaret ettiği ve muvaffak olduğu şeyi yapmadı.'
      (Messager D'Athenes, Yunanistan Gazetesi, 11 Kasım 1938)

      Tarih, silinmez harflerle bu devlet adamın ismini hakedecektir. Atatürk bir halk adamıdır. Kırılmaz azmi, keskin zekâsı ve kudreti kendisini yendiği alın yazısının önüne getirmiş, böylece yeni Türkiye'nin yaratıcısı olmuştur.
      (Yugoslavya, Politika Gazetesi, 11 Kasım 1938)


      Sakarya Savaşı, Sakarya Zaferi, yirmi yaşımın en kuvvetli hatırası olmuştur. O zamanlar, kendi kendime diyordum: Acaba ben de ulusumu böylesine seferber edemezmiyim, onun ruhuna kurtarıcı hamleyi, bu dizgin tanımaz ihtirası aşılayamaz mıyım?
      (Habib BURGİBA, Tunus Devlet Başkanı, 1965)

      Atatürk, tarihin her devresi için, insanlığın bir mucizesidir.
      (Suriye)

      Atatürk'ün ölümü yalnız Türk Milleti için değil, onun örneğine çok muhtaç olan bütün Doğu milletleri için en büyük kayıptır.
      (ELEYYAM Gazetesi, Şam- 1938)

      Vatanını muhakkak bir parçalanmaktan kurtararak gemisini güvenilir bir limana götürdükten sonra milletinden bir taht istemedi. O, kelimenin bütün anlamıyla bir insan, eşsiz bir dahi, kahraman bir asker ve siyaset adamı idi. Hayatını milleti'nin mutluluğuna adadı, bu uğurda genç yaşda hayata gözlerini kapadı.
      (Elifba Gazetesi, Şam- 1938)

      O'nun ölümü, dünya için de derinliği ölçülmez bir kayıptır.
      (Sovyetler)

      Adı, Türk Milleti'nin millî kurtuluş savaşında ve Türkiye'nin siyasi alanda yeniden örgütlenmesine gayet sıkı bir surette bağlı olan Kemal Atatürk'ün ölümü gerek Türkiye için, gerekse bütün dostları için derinliği ölçülmez bir kayıptır.
      Türk Milleti'nin en samimi dostları arasında bulunan Sovyetler, zamanımızın bu örneksiz devlet adamının öneminden dolayı derin bir acı içindedirler.
      (İzvestia Gazetesi, Moskova, 1938)

      Atatürk, dünya üzerinde yeni bir devir açmış bir insandır. Ben, O'nun Türk kadınlarına hak vererek ve bir ülkede anayı, yakışır olduğu yüceliğe eriştirerek Batı'ya ders verdiğini nasıl unuturum.
      (Uluslararası Kadınlar Birliği Delegesi, Prenses Aleksandrina)

      Romanya'da Atatürk'ün ölüm haberi geldiği gün, bütün okullarda dersler tatil edildi.
      (Romanya-Rador Ajansı: Bükreş)

      Milletimiz, en büyük Türk'ün karşısında kederli bir saygı ile eğilmektedir.
      (Romanya)

      Atatürk, başı dumanlı doruklarda yüce bir dağ tepesidir. Siz O'na yaklaştıkça o yükselir ve aranızdaki mesafe sonsuza değin aynı kalır. Devirlerinde büyük gözüken, zamanla küçülen benzerlerinden farkı budur ve böyle kalacaktır.
      (Arriba Gazetesi, Portekiz, 1938)

      Uzun bir yol aşılmış, yüce bir eser ortaya konmuş, bir çok zaferler elde edilmiştir. Bütün bunlar Atatürk'ün eseridir.
      (Polanya, Kurjer Warzavski Gazetesi)

      O, Türkiye'yi kurmakla bütün dünya uluslarına Müslümanların seslerini duyuracak kudrette olduğunu ispat etti. Kemal Atatürk'ün ölümüyle Müslüman dünyası en büyük kahramanını kaybetmiştir. Atatürk gibi bir önder önlerinde bir ilham kaynağı olarak dikildiği halde Hind Müslümanları bugünkü durumlarına hâlâ razı olacaklar mı?
      (Muhammet Ali Cinnah-Kaidiâzam, Pakistan Cumhurbaşkanı, 1954)

      Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O'nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.
      (İkbal, Pakistan Millî Şairi)

      'Atatürk'ün yaptıkları insanoğlunun kolay kolay yapabileceği şeylerden değildir. O; büsbütün başka bir insandı.'
      (El-Mısri Gazetesi, Mısır, 11 Kasım 1938)

      Türkler, Atatürk'ü olağanüstü bir tutkunlukla seviyorlar.
      Bursa'ya giderken trende rast geldiğim bir çocuğa İstanbul veya Ankara'dan hangisini sevdiğini sordum. Çocuk Ankara'yı sevdiğini söyledi. Nedenini sorduğumda: 'Ankara'da Atatürk bulunduğu için..' cevabını verdi.
      (Mısır, El Bela Gazetesi)

      Yüzyılımızda, 'olmayacak hiçbir şey yoktur' şeklindeki tarihi gerçeği isbatlayan ilk adam olmuştur.
      (Eski Ujsag. Macar.)

      Budapeşte, 20 (a,a) - Macar ajansı tebliğ ediyor:
      Başvekil İmredi, Atatürk'ün cenaze törenini yapılacağı 21 Kasım Pazartesi gününü Macaristan'ın millî yas günü sayarak bütün memlekette resmi binalara siyah bayraklar çekilmesini emretmiştir. Harbiye Nazırı ve Budapeşte Belediye Reisi de, askeri binalar ve belediye binaları için aynı kararı almışlar ve Belediye Reisi ayrıca, halkı da siyah bayrak çekmeye dâvet etmiştir.
      (Namzetti Ujsang Gazetesi, Budapeşte-1938)

      Dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. Dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir.
      (An Nahar, Beyrut)

      Yüzyıldanberi Küçük Asya'nın çıkardığı en büyük lider.
      (The Japan Chronicle, Kobe)

      'Hayatının sonuna kadar milleti'nin mutlak güveni ile kurduğu devletin başında muzaffer kumandanının kişiliği, eşi görülmemiş bir karakter örneğidir.'
      (Comte Carlo Sforza, İtalya Eski Dışişleri Bakanı)

      Üstün iradesi, tükenmez cesareti ve eşsiz seziş ile hasımlarını dize getirdi. Fazilet ve ciddiyeti, üç yılda memleketine yalnız askeri, aynı zamanda tam ve doyurucu bir siyasi zafer kazandırdı.
      (F. Perrone Di San Martino, İtalyan Yazarı)

      'Atatürk'ün ölümü ile dünya büyük bir liderini kaybetti.'
      (Gazeta Del Popolo Gazetesi, İtalya, 11 Kasım 1938)

      (Lozan Üniversitesi salonunda, Lozan Türk Talebe Cemiyeti'nin hazırladığı törende.)
      'Siz Türk gençleri, bugün Büyük Şef'inizi kaybettiğinizden dolayı ne kadar ağlasanız haklısınız. Üniversite, sizin bu büyük yasınıza katılmaktadır. Atatürk'ün bu Büyük Adam'ın hayatını burada az bir vakit içinde bildirmeye imkân yoktur. Bu dâhinin, vatanının tarihinde işgal ettiği parlak sayfaları size hatırlatmak isterim. Türkiye'yi yaratan, tarihimizin bu en Büyük Adam'ın başımı en derin hürmetle eğerek selâmlarım.'
      (Profesör MORRF)

      'Atatürk, bir medeniyet kaynağı idi.'
      (İsviçre)

      Modern Türkiye'nin yaratıcısı Kemal Atatürk'ün eserleri, memleketi için yaptıkları İsveç'te çok iyi bilinmektedir. Atatürk'ün liderliği altında Türkiye'nin kalkınmasını, fevkâlâde ileri hamlelerini hayranlıkla takibettik. Atatürk'ün, hukuk alanında olduğu gibi, diğer alanlarda da getirdiği reformlarla Türkiye, içinde bulunduğu çok zor durumdan kurtarılıp kuvvetli ve güvenilir temeller üzerine yerleştirilmiştir.
      (ERLANDER, İsveç Başbakanı)

      'Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılâpçı olmuştur.'
      (Ben Gurion, İsrail Başbakanı, 1963)

      'Atatürk, askeri dehâ ile devlet adamı filozof dehâsını toplamıştır.'
      (İspanya)

      İslam dünyasının büyük insan yetiştirme gücünü yitirdiğini öne sürenler, Atatürk'ü hatırlamalı ve utanmalıdırlar.
      (Tahran Gazetesi, İran, 1939)

      Atatürk'ün ölümü dolayısı ile Kraliyet Sarayı Şehinşâhi ve hükümet bir ay resmî yas ilân etmiştir. Majeste Şehinşah, gömme töreninin sonuna kadar İran'da askerî ve resmî binalar üzerinde ve yabancı ülkelerdeki İran temsilciliklerinde bayrakların yarıya indirilmesini emir buyurmuşlardır. Bu irade-i Şehinşahî bugün bütün gazetelerde ilân edilmiştir.
      (Tahran)

      Bugün Türkiye, büyük ve yeni bir memlekettir. Ve savaş sonrasının dehşet, sefalet ve bitkinliğinden çıkmış olan bu yeni Türkiye, Atatürk'ün dimağında vücut bulmuştu. O, bu Türkiye'yi kendi elleriyle dünyaya getirdi.
      (Dela Mail Gazetesi)

      Kadınlar başka hiçbir ülkede bu kadar hızla ilerlememişlerdir. Bir ulusun bu derece değişmesi, tarihte, gerçekten eşi olmayan bir olaydır.
      (İngiliz, Daily Telgraph Gazetesi)

      Atatürk, yalnız Türk Milleti'nin değil, özgürlüğü uğruna savaşan bütün milletler önderiydi. O'nun direktifleri altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk.
      (Bayan Sucheta KRIPALANI, Hint Parlamento Heyeti Başkanı)

      Denilebilir ki onsuz, İslâm alemi yolunu bulabilmek için elli yıl daha bekleyecekti.
      (Fransız, Berthe Georges-Gaulis)

      Atatürk öldü. Barış kubbesinin Doğu sütunu yıkıldı. Artık evrende barışı kimse garanti edemez. Nitekim Avrupalı devlet adamları; O'nun 1930'da yaptığı uyarı ve tavsiyeleri dinlememiş ve dünyayı 1939 yılında ikinci büyük savaş felâketinin içine sürüklemişlerdir.
      (Fransız Gazetesi Sanerwin)

      Tarih çok büyükler gördü. İskenderler'i, Napolyon'ları, Washington'ları gördü. Fakat yirminci yüzyılda büyüklük rekorunu Atatürk, bu Türk oğlu Türk kırdı.
      (L'Illustration, Fransa)

      'Atatürk, yirminci yüzyılın en büyük mucizesidir.'
      (National Tidence Gazetesi, Danimarka, 11 Kasım 1938)

      Eğer tarih bir kalbe sahip olsaydı, Mustafa Kemal'i mutlaka kıskanırdı.
      (Tchang Yang Yee Pan Gazetesi, Çin, 1958)

      'Atatürk, bütün Asya kıtasının Ata'sıdır.'
      (Çin)

      'Biz Çinliler, hepimiz bu yasa katılıyoruz. Zira büyük bir milletin, çok sevilen Büyük Ata'sının ölümü, yalnız Türkiye için değil, aynı zamanda bizim kıtamızda ve bütün dünyada büyük bir boşluk bırakmaktadır.'
      (Çin Basını)

      'Hiç bir ülke, Atatürk'ün Türkiye'sinin gördüğü değişiklikleri bu kadar hızlı bir şekilde görmemiştir. Bugünün Türkiye'sinin tarihi Mustafa Kemal'in tarihidir.'
      (Dness Gazetesi, Bulgaristan, 11 Kasım 1938)

      Türkiye'nin uluslararası ünü, prestij ve otoritesi durmaksızın yükselmiştir.
      Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı Atatürk'tür.
      (Libre Belgique Gazetesi)

      Bir yenilginin uçurumuna düştüğü halde, ilkin neticesiz sanılan İstiklâl Mücadelesini yapan Türk Milleti, önünde saygıyla eğilmeden bu satırlara son veremez.
      Zafer neşesiyle kendinden geçmiş bir diplomasinin kararını 'hayır' diyerek yırtmak ve yüzlerine fırlatmak örneğini biz Almanlar, Türklere borçluyuz.
      (Alman Askeri Dergisi Vissen Und Vehr)

      Benim üzüntüm iki türlüdür; önce böyle büyük bir adamın kaybından dolayı bütün dünya gibi üzgünüm. İkinci üzüntüm ise, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkân kalmamış olmasıdır.
      (Franklin ROOSEVELT, A.B.D. Başkanı)



      profesyonelhaber.com/news_deta…=19675&uniq_id=1226689057

      Mustafa Kemal Denince Çin'de Akan Sular Durur

      Çin Halk Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükelçisi Song Aiguo bence Çinli değil, kendini Çinli sanan bir Türk. Bir Çinli bu kadar güzel Türkçe konuşabilir mi, bu kadar iyi Türkçe yazabilir mi?
      "Hava atmak", "Gaza gelmek" gibi kelimeleri nasıl bilebilir? Atatürk’ü, Nutuk'u, devrimleri ezbere nasıl anlatabilir? Siz hiç "Şu Çılgın Türkler"i okuyan bir Çinli tanıyor musunuz? Sadece o mu, şu anda Pekin'de olan eşi Wang Jin ile biricik oğlu Song Sia da aynen öyle. Aslında ona "Song Bey" diye seslenmeliyiz. Büyük salona geçip uzun uzun sohbet ettik Song Bey'le... Sözlerimi bir Çin atasözüyle bağlayayım: "Tanrım, değişebilecek şeyleri değiştirebilmem için bana güç ver. Değişemeyecek şeyleri kabullenmem için sabır ver. Bu ikisini birbirinden ayırt etmek için akıl ver."

      Atatürk'ün Çin'de Özel Bir Yeri Var

      Türkiye'yi, Türkleri çok iyi bilen bir yabancı diplomat gözüyle Pekin'den Ankara nasıl görünüyor?

      Halen "Şu Çılgın Türkler" romanını okuyorum, Türkleri ne kadar güzel anlatıyor. Kurtuluş Savaşı kolay kazanılmadı. Kahraman Türk halkının başında Mustafa Kemal gibi bir deha olmasaydı Kurtuluş Savaşı bu şekilde kazanılamazdı bence. Biz Atatürk demeyiz, Kemal deriz o büyük dahiye. Mustafa Kemal, ezilen milletler için örnek bir kahramandır. Çin de 1920'lerde bir arayış içindeydi. Biz de Kemalizm gibi bir devrim yapalım diyorduk, olamadı. Büyük Atatürk’ün eskiden beri Çin'de özel bir yeri vardır, onun adı söylenince akan sular durur. 1949'da Çin Halk Cumhuriyeti kuruldu, rejim değişti ama, yeni rejimin ilk ders kitabında Mustafa Kemal'in resmi ve yazısı yine yer aldı. Türkiye'de Atatürk’ün yeri öyle sağlam ki, kimse onun yerini alamaz. Tecrübeli bir Çinli diplomat olarak söylüyorum ki, kimse Türkiye'yi Atatürk’ün çizdiği yoldan çıkaramaz. Türkiye daima onun eserlerini yaşatacak, hep onun çizdiği yoldan gidecek. Atatürk bütün dünya milletlerine örnek olmuş bir dáhi. Kesinlikle din devleti ya da başka bir şekle geçmesi mümkün değil. Farklı sesler olabilir ama, kimse Türkiye'yi Atatürk çizgisinden saptıramaz, ülkeyi bölemez. Çin Asya'nın doğusunda, Türkiye ise Asya'nın batısında. Bulduğumuz coğrafya farklı, halkın seçtiği yönetimler de tam aynı değil. Buna rağmen iki dost ülke olarak barışı seviyoruz, bölücülüğe hayır diyoruz.

      Hürriyet
      Yener SÜSOY
      Dosyalar
      • Atatürk.jpg

        (145.13 kB, 443 defa indirildi, son indirme: )
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000
      Sevgili Şakir AKsu, "Kahrolsun bütün -izm ler" diyor.. Ben hiç katılmıyorum.. Kemalizm değil kastettiğim. Kemalizm uydurulmuş bir -izm..

      Ama Bizde sonu -cılık , -çilik vb. biten tüm sözcüklerin yabancısı -izm'dir. Yani şakir Aksu Kahrolsun Milliyetçilik mi diyor?

      Ben bazı -izm'lerin kahrolmasını istiyor ve bu yolda mücadelemi de karınca kararınca veriyorum.. Bunu yaparkende gönül verdiğim bir -izm var ki onun kahrolması beni kahreder...............
      Kulaksız işitmek dilsiz ifade
      Canım cananındır edem iade
      Vücut bir camidir vicdan seccade
      Onun bunun çıkarına seremem
      Selamlar,
      Ne Mutlu ki son yüzyılın dehası bir Türk.
      Ne mutluki o bizden biri.
      Ne mutlu ki Türküz diyebiliyoruz.
      Bu günümüzü ona ve aziz şehitlerimize borçluyuz.
      Hala ona dil uzatanlar ne kadar zavallı insanlar.
      Atam sen rahat uyu milyonlar çizdiğin yoldan emin adımlarla yürüyor.
      Dualarımız seninle...
      Büyük Türkiye senin eserin.
      Ne pahasına olursa olsun onu koruyacak ve yüceltecek bizleriz....
      ATATÜRK'E ÖVGÜ





      UNESCO KARARINDA MUSTAFA KEMAL
      1981 Yılını Atatürk Yılı kabul eden Unesco Genel Kurulu kararından :
      ULUSLAR ARASI
      BARIŞ VE ANLAYIŞ YOLUNDA
      ÇABA HARCAMIŞ ÜSTÜN BİR KİŞİ,
      OLAĞANÜSTÜ BİR DEVRİMCİ,
      SÖMÜRGECİLİK VE EMPERYALİZME KARŞI SAVAŞAN İLK ÖNDER;
      İNSAN HAKLARINA SAYGILI,
      DÜNYA BARIŞININ ÖNCÜSÜ,
      İNSANLAR ARASINDA
      HİÇBİR RENK,DİN,
      IRK AYRIMI GÖZETMEYEN EŞSİZ DEVLET ADAMI;
      TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURUCUSU.
      İnsanları yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz.
      RAHİBE TERESA.
      ON KASIM



      Nefesin kesildi sarardı yüzün
      Dokuzu beş geçe kapandı gözün
      Düşmana toy düğün bizlere hüzün
      Tarih de on kasım kara gün paşam
      Tarih de on kasım kara gün atam

      Gözyaşı dökerim tesadüf güzün
      Takvimin tarihi on kasım o gün
      Bugünü sevemem kısası sözün
      Ömrüm de on kasım kara gün paşam
      Ömrümde on kasım kara gün atam

      Hizmetler kervanı kısacık ömrün
      Kıymet den kıymetli nutkunda sözün
      Ruhumu ateşler sevdadır közün
      Rehbersin cihana bugünde paşam
      Rehbersin cihana ebedi atam

      Baykuşlar dostudur kargayla körün
      Fark etmez sevene bugünle dünün
      Yeleli bozkurttur o mavi gözün
      On kasım harici güneşsin paşam
      On kasım harici güneşsin atam.

      M.Tamer Altıparmak
      İnsanları yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz.
      RAHİBE TERESA.

      YIKIN HEYKELLERİMİ

      "Ey milletim,
      Ben, Mustafa Kemal'im...
      Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,
      Hâlâ en hakiki mürşit, değilse ilim,
      Kurusun damağım, dilim.
      Özür dilerim...
      Unutun tüm dediklerimi.
      Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...

      Özgürlük hâlâ,
      En yüce değer
      Değilse eğer...
      Prangalı kalsın diyorsanız, köleler...
      Unutun tüm dediklerimi.
      Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...

      Yoksa, çağdaş medeniyetin bir anlamı,
      Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı,
      Baş tacı edebiliyorsanız
      Sanatın içine tüküren adamı...
      Unutun tüm dediklerimi.
      Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...

      Yetmediyse acısı, şiddetin, savaşın.
      Anlamı kalmadıysa
      Yurtta sulh, dünyada barışın.
      Eğer varsa ödülü, silahlanmayla yarışın.
      Unutun tüm dediklerimi.
      Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...


      Özlediyseniz fesi, peçeyi.
      Aydınlığa yeğliyorsanız, kara geceyi.
      Hâlâ medet umuyorsanız
      Şıhtan, şeyhten, dervişten.
      Şifa buluyorsanız,
      Muskadan, üfürükçüden...
      Unutun tüm dediklerimi.
      Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...


      Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek...
      Kara çarşafa girsin diyorsanız,
      Yobazın gazabından ürkerek...
      Diyorsanız ki, okumasın Kadınımız, kızımız;
      Budur bizim alın yazımız...
      Unutun tüm dediklerimi.
      Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...


      Fazla geldiyse size,
      Hürriyet, Cumhuriyet...
      Özlemini çekiyorsanız,
      Saltanatın, sultanın...
      Hâlâ önemini anlayamadıysanız,
      Millet olmanın...
      Kul olun, ümmet kalın,
      Fetvasını bekleyin, Şeyhülislamın...
      Unutun tüm dediklerimi.
      Yıkın, diktiğiniz heykellerimi.
      RAHAT BIRAKIN BENİ..."
      En uzak mesafe ne Afrika'dır,
      Ne Çin, Ne Hindistan,
      Ne seyyareler,
      Ne de yıldızlar geceleri ışıldayan…
      En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
      Birbirini anlamayan...

      Can YÜCEL
      böyle bir başlık altında bu yazıya hiç gerek olmadığını düşünüyorum
      imzasız mektuplar bakılmadan yakılır

      herkes kendi fikrini yazsın başkasının adına konuşmasın
      Hayat;
      .....Yokluğu var edecek kadar erdemli.
      Yanlızlık;
      ......Dünyaya haykıracak kadar yoksun.
      Sen;
      ......Beni yokluğunla sınayacak kadar acımasız.
      ve ben;
      .....Kendimle kavgalı.......