Seçme Gazeller

      Seçme Gazeller

      ZEYNEP HATUN
      ------------------------------------------------------------------

      Divan şiirinin bilinen ilk kadın şairi. 15. Yüzyılda yaşamış bir kadı kızı ve bir kadı eşi. Çağdaşı olan Mihri Hatun ile aralarında latifeler ve karşılıklı şiir söyleşmeleri var. Divanı, Sultan Mehmet adına düzenlendi. Zeynep Hatun, şiirlerinde, kadının isteklerini, açgözlülük olarak nitelendirir ve döneminin kadınının aşağılık konumundan sıyrılma isteğini anlatır. Zeynep Hatun, bir şair olarak kabul görebilmek için, arzularının “merdane” olmasını ister. Tıpkı alçakgönüllü bir erkek gibi, bilge olmak isteğini vurgular. Yumuşaklık, sevecenlik gibi kadına özgü bazı değerleri, zayıflık ve ruhsal eksiklik diye nitelendirir. Aşık Çelebi, “Mesairus Şuara” adlı kitapta, Zeynep Hatun’un yaşamının son döneminde şiiri bıraktığını, inzivaya çekildiğini anlatır.

      ---------------------------------------------------------------------
      GAZEL

      Keşfet nikabını yeri göğü münevver et
      Bu âlem anasırı firdevs-i enver et

      Depret lebini cüşe getir hacz-i kevseri
      Anber saçını çöz bu cinanı muattar et

      Hattın berat verdi saba yeline dedi
      Tez er Hatay'a Çin'i tamam et müseehhar et

      Yâra yolunda âşk ile derdinden ölenin
      Kim der sana ki hecr ile cânın mükedder et

      Zeynep çü dost zülfü gibi tarümarsın
      Divane olma şiirini divan ü defter et

      Zeyneb ko meyli zinet-i dunyaya zen gibi
      Merdane var Sade-dil ol terk-i ziver it
      Hayat;
      .....Yokluğu var edecek kadar erdemli.
      Yanlızlık;
      ......Dünyaya haykıracak kadar yoksun.
      Sen;
      ......Beni yokluğunla sınayacak kadar acımasız.
      ve ben;
      .....Kendimle kavgalı.......


      Fıtnat Hanım (Trabzonlu, Hazinedarzâde):
      Tanzimat yıllarında yaşadığı halde geleneksel çizgide şiirler yazan ve kendisinden yaklaşık 1,5 asır evvel yaşamış adaşı Zübeyde Fıtnat’la karıştırılmaması için imzasını “Yeni Fıtnat” olarak atan Hazinedarzâde Fıtnat Hanım 1842 yılında Trabzon’da doğmuştur. Dönemin Trabzon valisi Hazinedarzâde Abdullah Paşa’nın kızıdır.
      Dört yaşında iken ailesiyle birlikte İstanbul’a gelen Fıtnat Hanımın eğitimine ailesi tarafından önem verilmiş, çok iyi derecede Farsça öğrenmesi ve tahsiline evliliğinden sonra da devam etmesi sağlanmıştır. Ancak şiir ve edebiyatla uğraşmasından hoşlanmayan bir adamla yaptığı ilk evliliğinde mutlu olamadığı, kaynaklarda adı geçmeyen ilk eşinin, uzun ve güzel olduğu için Fıtnat Hanımın kirpiklerini kestirmeye kaykıştığı bilinmektedir. Kocasının şiir ve edebiyatı men etmesi üzerine hattatlığa yönelen Fıtnat Hanım devrinde, bir güzellik şöhretine de sahiptir. Ahmed Midhat Efendi’nin kuzeni olduğu söylenen Fıtnat Hanım, Hakkı Tarık Us’un derleyerek yayımladığı mektuplara bakılırsa[1] “Hâce-i evvel” ile bir muaşaka da yaşamıştır. Tertip edilmiş fakat basılmamış bir Divan’ı vardır. Divan geleneği içinde eser veren kadın şairlerin en önemlilerinden olup çağdaşı Leylâ (Saz) Hanımla birlikte Tanzimat döneminde dergilerde açık imzası görünen ilk kadın şairlerden biridir. 1911 yılında İstanbul’da ölmüştür.


      Gazel

      Eylesin tesir-i derdin cânâne Allah aşkına
      Girmesin gam hâneme bîgâne Allah aşkına


      Kim bilir dert ehlinin hâlin yine yâri bilir
      Kıl tarrahhum dîde-i giryâne Allah aşkına


      Bezm-i cânânım uzak bi sûziş-i hasret ile
      Gel seninle yanalım pervâne Allah aşkına


      Bî-harâb-âbâd- ı aşkındır unutma rahm edüp
      Fıtnat’ı gel eyleme dîvâne Allah aşkına

      MİHRİ HATUN

      (1460-1506)

      İlk kadın divan şairimiz olan Mihri Hatun 1460 yılında Amasya’da doğmuştur. Asıl adı Mihrinnisa (kadınlığın güneşi) veya Fahrünnisa (kadınlığın övüncü) olarak bilinir.
      Kadı olan babası Yahyazade Mehmet ona “Mihri” mahlasını uygun bulmuştur. Sultan İkinci Bayezid’in Amasya’da Vali olduğu dönemde kentin kültür ve sanat merkezi olduğu bilinmektedir.
      Şehzade Bayezid’in etrafında toplanan değerli alimler, şairler ve diğer sanatkarlar, o devirde bu şehzadenin iyi yetişmesini sağlayan akademik bir ortam oluşturmuşlardı. 2. Bayezid’in üçüncü oğlu Şehzade Ahmed Amasya’da Vali iken ilim ve şiir meclisleri kurmuş ve bu meclislerde Mihri Hatun da bulunmuştu; bu da kendisinin o dönemde saygı duyulan ve takdir edilen bir şair olduğunu gösterir. Mihri Hatun, bilgisi, güzelliği ve sanatı ile çevresindeki insanlar tarafından çok sevilen bir kişi olmuştur.
      Mihri Hatun’un yazdığı birçok şiiri zamanın ünlü şairlerinden Necati’ye naziredir. Bu şiirlerdeki amaç kendisinin şair Necati’ye yetiştiğini göstermekti. Bir dönemde Müeyyedzade Abdurrahman Çelebi’ye karşı bir aşk beslediği bilinen Mihri Hatun, daha sonra Şehzade Ahmed’in veziri Sinan Paşa’nın oğlu İskender Çelebi’ye yazdığı sanılan şiirleri ile tek taraflı bu hisleri açığa çıkartmıştır.
      Hiç evlenmemiş ve 1506 yılında vefat etmiştir. Mihri Hatun’un bir yazma Divan’ı İstanbul Üniversitesi kütüphanesindedir. Bu divanın ayrıca Fatih Millet Kütüphanesinde ve Ayasofya Kütüphanesinde bir nüshası vardır.


      Gazel

      Ben umardım ki seni yâr-ı vefâ-dâr olasın
      Ne bileydim ki seni böyle cefâ-kâr olasın


      Hele sen kaaide-î cevrde eksik komadın
      Dostluk hakkı ise ancağ ola var olasın


      Reh-i âşkında neler çektüğüm ey dost benim
      Bilesin bir gün ola aşka giriftâr olasın


      Sözüme uymadın ey asılası dil dilerim
      Ser-i zülfüne anın âhiri ber-dâr olasın


      Sen ki cân gül-şeninin bi gül-i nev-restesisin
      Ne revâdır bu ki her hâr ü hasa yâr olasın


      Beni âzâde iken aşka giriftâr itdin
      Göreyim sen de benim gibi giriftâr olasın


      Bed-duâ etmezem ammâ ki Huda’dan dilerim
      Bir senin gibi cefâ-kâra hevâ-dâr olasın


      Şimdi bir hâldeyüz kim ilenen düşmanına
      Der ki Mihrî gibi sen dahi siyeh-kâr olasın



      ANİ HATUN
      --------------------------------------------------------------------------------
      Doğum tarihi bilinmiyor. 1710'da Yenişehir-Fener'de yaşamını yitirdi. Asıl ismi Fatma. Kültürlü bir ailenin kızı olarak İstanbul’da doğdu. Akıllı, bilgili ve eğitimli olan Ani Hatun, “Hace-i Zenan (Kadınların Hocası)” lâkabıyla anılmıştır. Arapça öğrendi, doğu ve Batı edebiyatlarıyla ilgili çalışmalar yaptı. Bir divanı olduğu sanılıyor ama bulunamadı. Usta bir hattat olarak da ün yaptı. Bazı metinlerde hattatlığının şairliğinden bile üstün olduğu belirtilir.


      GAZEL
      Feramuş itti hayli dem beni yad itmeden kaldı
      Benim çok sevdigim mahzunu dilşad itmeden kaldı

      Nola t'amirine kasd itmese şah-ı cihan banım
      Bilür kim hatır-ı viranım abad itmeden kaldı

      Kalupdur bahr-i gamda fülk-i dil yok sahil-i maksud
      Hayıflar rüzgarim bana imdad itmeden kaldı

      Düşelden ran-ı aşk-ı yare zar ü natüvandır dil
      Ser-i kuyinde halim yare feryad itmeden kaldı

      Niçün derpey olur Ani ki hal-i Kays'ı bilmez mi
      O biçare yetürdi kendin irşad itmeden kaldı
      __________________
      Hayat;
      .....Yokluğu var edecek kadar erdemli.
      Yanlızlık;
      ......Dünyaya haykıracak kadar yoksun.
      Sen;
      ......Beni yokluğunla sınayacak kadar acımasız.
      ve ben;
      .....Kendimle kavgalı.......