Almanya'dakı Vatandaşlarımız

      Almanya'dakı Vatandaşlarımız

      Erskurs:
      Bati sanayi ülkelerinde is bölümü, irk,dil ,milliyet kavramlarina önem vermeyip ,bilgi ,yetenek , is dalindaki kalifiyelik ve tecrübe olanaklarina dayanarak yapilir.Hemen bütün Avrupa ülkeleri yeralti kaynaklarindan yoksun olduklarindan Universitelerinde arastirmaya ve her türlü meslek dalinda bilgili eleman yetistirmeye önem vermenin bu acigi tarihi olarak karsiladigi ve gelecekte kapatacagini,"bizim tek sermayemiz bilgimizdir" deyimini bir postulat olarak hergün tekrar ederler.Teknik Universiteleri ögretilen bir sürü teorinin yaninda ,modern industri ile birlikte calisir,arastirmalar yapar. Kalifiye isci ve ustaliga, sanat okulundan sonra,ciraklik,kalfalik,ustalik gibi herbiri en az üc yil süren ve sonunda zor bir imtihanla üst dereceye yükselenebilinen teorik ve uygulamayla gecen ,egitimdenden sonra ulasilir.Etik olarak modern yasamin kaynagini,Rönesans,Reformasyon ve enson Industri revolusyonuna dayandiran batinin gelismis industri ülkeleri , ithal ettikleri hammadeleri gelistirdikleri teknikle mal haline getirmek icin zamanla daha fazla insana (human resurs) ihtiyac duymuslardir.Bu olgu tarihte esir ticaretiyle baslamis,19-20.yy.da misafir isci ithali seklinde devamla günümüzde "misafir vatandas-vatandas" olarak devam edegelmistir." 20-21.yy.da gelisen makineleri robotlastirma ,elektronik gelisme vs.reyle kalifiye olmayanyan insan gücü önemini yitirmis,üretim fabrikalari gelismekte olan ülkelere ( potensiyel göcmen iscilerin ayagina) kaydirilmaga baslanmistir.Bu yöntemle, ucuz isci,yerel müsteri ve herseyden önce industrinin kacinilmaz sosyal ve cevre problemlerini gelismis ülkelerden uzak tutmak prensibi takip edilmistir.Gelismis bati ülkeleri suan sadece elektronik,bilgisayar,yazilim konularinda cok iyi yetismis..mühendisleri ithal eder olmustur.

      Almanya,da göcmen (iscilerin) tarihi;
      Kayser Büyük Friedrich II. nin Fransa,da inanclarindan dolayi devlet takibine ugrayan Kalvenist Hugenot,lari toptan ülkeye davetiyle baslar.Sanat ve kültür seviyeleri cok yüksek olan bu insanlar ülkenin industriyel ve kültürel gelismesine büyük katkida bulunurlar(Goethe).Bunu Berlin sehrinin bataklikta kurulabilmesi icin Hollanda,dan getirilen aile topluluklari izler.(ki her iki gurupta Almanya,da tamamen integre olup erimistir).
      I.Dünya savasi ve sonrasinda Polonya,dan(Schlesien) Ruhr havzasina kalifiye maden iscileri getirilir.Tamamen integre olmus bu milletin izlerini Podolsky,Worowsky..gibi milli futbolcularda bulursunuz.
      II.Dünya savasindan sonra ilk defa büyük capta Italya,dan isciler getirilir.Bunlar suan daha cok pastaci, pizzaci,dondurmaci vs olarak serbest olarak calisir.Isci olarak calisanlari hemen hic kalmamistir.
      Bu arada Yugoslavya,nin cesitli milletlerinden "misafir isci" getirilir,sonralari "isci" "yerli" olup kalanlari olan bu toplulugun sayisi cok azdir.
      Ispanya Portekiz ve Yunanistan,dan gelen iscilerin sayisi cok az olup,AB üyeliklerinden sonra büyük bir "geriye dönüs" baslamistir.
      1960 tan itibaren ülkemizden gelen cok miktarda ve cogu kalifiyesiz olan iscilere,80,li yillarda dogu illerimizdeki siyasi durumlardan dolayi Almanya,ya siginan mültecilerle Türkler,in toplami iki milyonu asmistir.Almanya,da en büyük yabanci tolum Türk toplumudur.
      2000 yilindan itibaren Rusya,dan "Alman+Müsevi asilli" 5 milyon insan getirilmistir.

      Almanya,daki vatandaslarimizin sosyal ve etik durumlarina kisa bir bakis;
      60 li yillar ve sonrasinda niteliksiz isci olarak Almanya,ya gelen vatandaslarimizin bugün ücüncü nesli olanlar lisan,okul ögrenim ,sanat serbest is dallarinda kendilirini etable etmeleri yogunlasmistir.Fakat toplumun sayisal cogunluguna oranla maalesef bu gelisme ,diger topluluklarla karsilastirmada , azdir.Bu durumun bir sürü sebebi vardir;baska milletler lise hatta universite bile acarken Türkler sadece cami ve kahve acarak Anadolu kültürlerini halen yasayabilirken,sadece kismen gelismis toplumun olanaklarindan faydalanip,yasam ve is sartlarina uyabilmektedirler.Simdiye kadarki Türkiye devlet politikalari bu durumu camilere imam fakat okullara ögretmen göndermeyerek desteklemektedir.Ücüncü hatta dördüncü nesilden olup hala ne düzgün bir Türkce,kismen Almanca konusamayan,her iki kültüre yabanci gencler yetismesi icler acisidir.Almanya,da okullar ve yüksek okullar ücretsiz olup,bazi eyaletlerde bedava kitap bile verildigini göz önüne alirsak,durumun vehametini daha iyi anlariz;ortacag aile töre ve gelenekleri,ailelerin ortama uyamamalarinin cocuklarinda devami,cogunlukla Türkler,in "kapali toplum"la yasadiklari ve hatta kismen " paralel toplum"olduklari gercegi ortaya cikar(her gün kizkardesi modern giymis falan diye agabeyi tarafindan bicakla kesildi haberlerini okursunuz!).Komsulariyla sadece is yerlerinde zorunlu iliskiler yürütüp,birlikte kutlamaya cesitli sunni nedenlerle yanasmayan insanlarin ve cocuklarinin bir toplumda kendilerini etable edebilir olmalari muhakkak zordur.Günümüzde vasifsiz isciligin önemini yitirdigi,kalifiye olma ,toplumsal uyum ve birlikteligin eskiden daha fazla önem kazandigi mefhumu ,toplumumuzda yeterli önemi görmemektedir.Isyerlerinde birlikte olup, toplumun sadece sosyal olanaklarindan (okul sigorta vs)faydalanip,topluma uyma ,menfi sonuclar yaratmistir.

      Sonuc;
      Anadolu,dan sadece sihhat muayenesi yapilip mesleki nitelik ve kültürel nicelik aranmadan Almanya,ya getirilen vatandaslarimiz,insaat ,maden,fabrikalarda genellikle yardimci isci olarak calistirilmislardir.Bu konumda yabanci-yerli ayrimi yapilmayip,usta, uzman ,yetenek kiriterleri röl oynamis ve devam etmektadir.Günümüzde yukarda kisaca belirtilen sebeplerden dolayi hala vasifli isci konumuna gelemeyenler (yerli veya yabanci),kabiliyetlerine göre vasifsiz isci olarak calismak zorundadirlar ki bu islerde kir,ses vs gibi etkenler asgari olarak hala mevcüttür.Vatandaslarimizin halen cogunlukla niteliksiz isci konumunda kalmalarinin sebebinin onlarin sosyo-etik aile yasamlariyla dogru orantili olarak iliskisi,yerli-yabanci olgusunun hicbir büyük röl oynamadigi aciktir.

      Berlin,de hasema denemesi

      İki havuzda deneme amaçlı çıkan haşema izni Berlin'de siyasilerin tepkisini çekti. Hıristiyan Demokrat Parti: Uyuma engel. Yeşiller: İzin anlamsız


      BERLİN - Berlin'deki sadece iki havuzda, deneme amacıyla haşemaya izin verilmesi tartışmalara neden oldu. Başbakan Merkel’in partisi Hıristiyan Demokrat Birlik, sözkonusu izni “uyuma engel” olarak niteledi.
      Deutsche Welle’nin haberine göre, haşema tartışmaları Berlin’e de ulaştı. Berlin Havuz İşletmeleri, Almanya’nın başkentindeki iki havuzda deneme amacıyla haşema giyilmesine izin verdi. Eyalet İçişleri Bakanlığı’nın onayı ile verilen izin, Türkler’in yoğun olarak yaşadığı Neukölln ve Kreuzberg semtlerindeki iki havuzda yaza kadar geçerli olacak. Deneme süresinin ardından söz konusu iznin uzatılıp, uzatılmayacağına karar verilecek.
      Almanca’da, özellikle Pakistan, Afganistan gibi ülkelerde kadınların giydiği bir çeşit çarşaf olan “burka” ile “bikini” sözlerinin birleştirilmesi ile “burkini” adı verilen haşemaya izin verilmesi yönündeki talep, başkentte haşema satan bir firmanın sahibinden geldi. Berlin havuzlarında kıyafetle ilgili uyulması gereken kurallar nedeniyle daha önce sadece mayo ve bikini giyilmesine izin veriliyordu.

      İZİN DENEMEK İÇİN VERİLDİ
      Berlin Havuz İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Klaus Lipinsky, bu talebe baştan “Hayır” demek yerine, uygulamanın nasıl olabileceğini görmek istediklerini belirterek şunları söyledi:
      “Öncelikle haşema havuzların günlük işleyişine nasıl uyum sağlayacak. Yani haşema giyen kadınların kendilerini ve başkalarını tehlikeye atmamaları gerekiyor. Ayrıca hijyen kurallarına da Bildunterschrift: uyulması şart. Bunun yanı sıra havuza yüzmeye gelenlerin çoğunun haşemayı hoş görmesi gerekiyor. İşte bu nedenlerle, 'önce bir deneyelim' dedik.”

      UYUMA HEM DESTEK, HEM DE DEĞİL

      Eyalet İçişleri Bakanı Sosyal Demokrat Partili Ehrhardt Körting de deneme amacıyla bu uygulamaya onay verdi. Havuz İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı Lipinsky, Müslümanları temsil eden sivil toplum örgütleri ile görüşerek, havuzlarda haşema uygulamasına devam edip etmeyeceklerine yaz aylarında karar vereceklerini dile getirdi. Lipinsky, haşemanın uyum politikası açısından iki yönü bulunduğuna dikkati çekti.
      Lipinsky, “Bana göre bu uyuma destek sağlamıyor, çünkü bu şekilde toplum dışı bir rol oluşturuluyor. Ve belki de normalde haşema giymeyecek kadınlar da bu şekilde haşema giymeye zorlanabilirler. Diğer yandan bu uygulama uyuma katkı sağlıyor. Zira bazı kadınların bu uygulama olmasa yüzmeye gidemeyeceklerini göz önünde bulundurursak, haşema sayesinde havuza gitmeye cesaret edebilirler” dedi.

      CDU VE YEŞİLLER’DEN TEPKİ

      Berlin Eyalet Parlamentosu’nda muhalefette yer alan Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile Yeşiller ise haşemaya izin verilmesine tepki gösterdi. Hıristiyan Demokrat Parti Meclis Grubu Uyum Politikaları Sözcüsü Kurt Wansner, bunun uyuma engel olduğu görüşünde.
      Wansner bunu “Biz modern bir ülkede, Almanya’da yaşıyoruz. Almanya’ya gelen insanların bizim adetlerimize uyması gerekiyor. Almanya’daki kadınlar eşit haklara sahipler. Bu hakları elde etmek için yıllarca mücadele verdiler. Benim için kabul edilemez şey, bugün hala kadınların kısmen örtünerek yüzme havuzuna gitmesidir” sözleriyle açıkladı.
      Yeşiller Partisi Grubu Uyum Politikaları Sözcüsü Bilkay Öney de bu izni anlamsız olarak değerlendirdi. Öney, “Kuran’da 6 bin surenin içinde sadece iki tanesi örtünme ile ilgili. Orada da, kadınlara ‘Örtünün ki, erkeklerin dikkatini çekmeyin’ deniyor. Ama Almanya gibi bir yerde haşema o kadar dikkat çekici ki, erkekler kadar kadınların da dikkatini çekiyor” şeklinde konuştu.
      Bilkay Öney, haşemaya izin verilmesi yerine Müslüman kadınlara başka seçeneklerin sunulabileceğini vurgulayarak, “Haşema olmasaydı da onun yerine kadınların yüzebileceği, belli saatlerde sadece kadınlar yüzebilir diye bir uygulama getirilseydi çok mantıklı olacaktı” dedi.

      ALMAN KADINLARDAN DESTEK

      Sadece yüz, eller ve ayakları açıkta bırakan haşema Almanlar için alışılmadık bir mayo türü. Mikrofon uzattığımız haşemaya izin verilen Kreuzberg’deki havuza giden Alman kadınlar ise siyasetçilerin aksine bu izne destek verdi. Bir kadın, “Bence buna izin verilmesi gerekiyor. Çünkü büyük olasılıkla kadınlar haşema giyemedikleri takdirde, yüzmeye hiç gelemeyecekler" derken, bir diğeri "Ben buna kesinlikle karşı değilim, hatta haşema giyen kadınlarla soyunma odasında karşılaşmak, onlarla sohbet etmek hoşuma giderdi” sözleriyle desteğini dile getirdi.

      -ALMANLAR BİLE GİYEBİLİR-

      Havuzdan çıkan bir kadın ise şunları söyledi: “Herkese kamuya açık yüzme havuzlarına gitmesi için bir fırsat sunulmalı. Bence yaşlı, artık kendine güvenmeyen Alman kadınların çoğu da böyle bir kıyafet giymeyi düşünebilir. Mesela benim kayınvalidem, 80 yaşında, bu haliyle yüzmeye gidemiyor, ama böyle bir kıyafet ile gidebilirdi.”

      CVP: Almanya'dakı Vatandaşlarımız

      Yazar: Gürman Tarih: 18.01.2009 Saat: 15:40

      Sonuc;
      Anadolu,dan sadece sihhat muayenesi yapilip mesleki nitelik ve kültürel nicelik aranmadan Almanya,ya getirilen vatandaslarimiz,insaat ,maden,fabrikalarda genellikle yardimci isci olarak calistirilmislardir.Bu konumda yabanci-yerli ayrimi yapilmayip,usta, uzman ,yetenek kiriterleri röl oynamis ve devam etmektadir.Günümüzde yukarda kisaca belirtilen sebeplerden dolayi hala vasifli isci konumuna gelemeyenler (yerli veya yabanci),kabiliyetlerine göre vasifsiz isci olarak calismak zorundadirlar ki bu islerde kir,ses vs gibi etkenler asgari olarak hala mevcüttür.Vatandaslarimizin halen cogunlukla niteliksiz isci konumunda kalmalarinin sebebinin onlarin sosyo-etik aile yasamlariyla dogru orantili olarak iliskisi,yerli-yabanci olgusunun hicbir büyük röl oynamadigi aciktir.



      Yazar: Gürman Tarih: 18.01.2009 Saat: 15:40
      BERLİN - Berlin'deki sadece iki havuzda, deneme amacıyla haşemaya izin verilmesi tartışmalara neden oldu. Başbakan Merkel’in partisi Hıristiyan Demokrat Birlik, sözkonusu izni “uyuma engel” olarak niteledi..


      Almanya Türkiye ve diğer ülklelerden işçi alırken önce sağlık muayenelerine baktı. Hatta tıpkı hayvan alır gibi aldığı işçilerin ağzındaki dişlerine bile baktı. Aradıkları kas gücü olan insanlardı. Onların sosyal konumlarını hiç umursamadı. Çünkü Almanların yapmadığı pis işleri onlara yaptıracaklardı.

      Geçen hafta Türkiye'dew bir toplantıo yapıldı. Bu toplantıda Merkel yine Uyumdan bahsetti. Sayın Gürman ise Almanların işe alınan işçilerin bilgi ve yetenekleri ile eğitimlerine baktığıonı söylüyor ama aynı toplantıya katılan Türk asıllı bir milletvekili Türklerin işe alınırken eğitimleri ne olursa olsun Almanlar ve diğer yabancı işçilerden %60 daha az tercih edildiklerini söylüyor. Yani Sayın Gürman'ın söylediğinin tam tersini söylüyor.

      Ayrıca Merkel'in Uyum dediğinin ne olduğunu da anlayamadım. Mesela AB Türkiye'den FARKLILIKLARA HAK VE ÖZGÜRLÜK isterken neden kendisine bir zamanlar işçi olarak gelenlerin FARKLILIKLARINA TAHAMMÜL EDEMİYOR da KENDİLERİNE BENZETMEK İSTİYOR.

      Yine AB Türkiye'de azınlıklara kendi dilleri ile eğitim hakları istiyor ama Türk çocuklarının okullarında Türkçe konuşmalarını bile yasaklıyor. Uygulamanın sebebni de UYUM olarak gösteriyor. Sayın Gürman ise bu kültür emperyalizmini bzie çağdaşlık diye yutturmaya çalışıyor. Parası olanın kuralı koyduğu insanlık tarihi kadar eski kuralı da çağa uyum diye anlatıyor.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Saksu Abi

      Sen Almanyada hic yasadinmi ?


      Burda bize verilen haklari ve bize verilen imkanlari , Türkiyede üc de birini alamayiz .

      Yani simdi burda Türkiyeylen Almanyayi kiyastarsan hic olmaz .

      Durup dururken Almanlara laf atmayin .


      Almanlarin ana yasasini en önemli bir noktasi , su dur .


      " Die Würde eines Menschen ist unantastbar "

      Bu cümlenin altinda cok sey yatiyor , Ben belkim türkceye iyi ceviremem bu cümleyi tam net kelimeleri bulamam .
      Gürman abi cevirsin ve izah etsin , ne denmek isteniyor diye bu cümleylen .Sende bir gör .

      Gürman abi sana kisa bir is düstü :::))))

      Tesekürler.
      Sevgili Kamil;

      Olaya Almanya'daki hak ve özgürlükler açısından bakmıyorum. Eleştirilen Almanların Uyum adı altında Türkleri ille de kendilerine benzetme çabasıdır. Uyumsuzluk dedikleri olaylarda kendilerinin geçmişteki kusurlarıdır.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Sen ozaman ama Uyumlan ne demek istediklerini anlamamissin .

      Kimse kendine benzetmeye calismiyor ki .


      Burda öyle mahallerer varki , cocuklar Almanca ögrenemiyor , buda Okul hayatini cok etkiliyor , Biz anne va babadan okul icin yardim göremiyoruz . Ve bu yüzdende Ilkokul da baya zorlaniyoruz .

      Anne va Baba türkiye akliylan burda oldugu icin , cocuklar cok zorluk cekiyor , iki kültür arasinda . Disarda mecbur deyisik hayat ve düsünce sürdürüyoruz , ama evde bizum kültür sürdüülüyor , va Anne ve babalarda cocuklarini anliyamiyorlar .
      Sen böyle zorluklarlan karsilasmadigin icin bilemiyorsun .

      Almanlar böyle genclere yardim ediyorlar .


      Bir baska devlette yasamaya karar verdinmi , o devlete mecbur ayak uydurman lazim ve düsünceni yavas yavas o devlete ve o hayat tarzina uyman lazim . Eyer uymuyorsa veyahut uyamiyorsa , bu hem kendi icin cok kötü bir durum ve hemde Cocuklari icin dahada bir Kötü durum .

      Almanyada Tütkiye akliylan yasanmaz , Ayni türkiyede Almaya akliylan yasanmaz . Uyum sart , kendi acindan . Yoksa yanlis bir yerde olursun . Buda hem kendin icin zarar hemde etrafin icin zarar.

      Burda öyle insanlar varki 40 sene var burdalar ama bir cümle almanca kuramazlar , bunlar cocuklarina ne verebilecek burda.
      Kendilerine zarar vermekten baska birsey deyil .

      Ayrica burda Alman okullarinda , türk cocuklari icin özel Ögretmen gelirdi ve türkce ders verilirdi . Okadar cok Türklere imkan sunuluyorki . Ama bizum millete elini uzattinmi kolunu koparmaya calisirlar .
      " Die Würde eines Menschen ist unantastbar "=Insanin serefi (haysiyeti) zedelenemez.
      Diger bir maddede;"Dini,dili,irki ne olursa olsun , insanin,sosyal yasamin her olanagindan faydalanmasi ve calismasi hakkidir"

      Kamil kardes,
      fasist bir anayasayi destekleyip,oligarsik bir düzenle cocuklarinin gelecegini düsünmeden yasayan bir toplumun bireyleriyle bu konulari tartismak,sonuc getirmez.Her zaman kendilerinin her konuda hakli olduklarini iddia ederken,burdaki milletimizide yasadiklari toplumdan ayirmaga calisirlar,simdiye kadarki politikalar hep böyle isledi ve Almanya,daki Türk toplumu cok zararlar gördü.
      Almanya,da dil,din,irk ayrimi olmayip sosyal yasamin olanaklarindan faydalanan bireylerin,topluma katkida bulunmalari beklenirken bunun icin her türlü yardim verilir.Artik dördüncü neslin yasadigi Türk toplumunun tesettür,din inancina kimse karsi olmayip,kizlarini "günahtir" diye beden egitimi dersine vermeyen veya arastirma gezisine yollamayanlar yerilmek zorundadir.Okumayan,sanat ögrenmeyen insanlarin bu gibi sanayide cok gelismis ülkelerde gelecekte yasamlari daha zorlasacagindan,topluma problem olacaklarindan ,kaygilar yerindedir.Ekle ,topluma uyan kizkardesini bicakla kesip "Bizde bu adettir" diyen aileler hala,dördüncü nesil olarak, beyinlerinde Anadolu bozkiriyle yasadiklarini anlamamislardir ve her zaman anavatandan bu hal desteklenir ve kullanilir olagelmistir.
      Hala "Hz.Muhammet söyle demis,Atatürk böyle ,Basbug nutugunda söyle acikladi..." oligarsi teraneleriyle ülkeyi 1930 dünyasinda tutup yasayan bir toplumun bireyleriyle bu konular tartisilamaz.
      Selamlarimla

      Kendi ektiklerini biciyor Avrupalilar--

      radikal.com.tr/Radikal.aspx?aT…=28.07.2011&CategoryID=81

      ‘Türkiye’de de farklı olana tahammül yok’
      Yabancıyı ve kendisi gibi olmayanı ‘ötekileştirme’ ve dışlama eğilimi sadece Avrupa’da rastlanan bir eğilim değil. Türkiye için de benzer bir eğilimden farklı kesimler için söz etmek mümkün mü?

      Tabii, farklı olanı dışlama anlamında bizde de yaşananlar aslında Avrupa’dan çok farklı değil. Türkiye’de de toplumun bazı kesimlerinde Sünni-Müslüman-Türk olmayana yönelik ötekileştirme ve düşmanlık hissi duyma eğilimi var. Toplumda farklı olana tahammül edememe eğilimi de görüyoruz. Bu anlamda neoliberalizmin egemen olduğu tüm toplumlar birbirine benziyor.


      ÖZELLIKLE BU BÖLÜM COK ÖNEMLI;IRKCI ,SÖVEN,FASIST VATANDASLARIMIZIN KULAKLARI CINLASIN!!!



      Eskişehir’in Mihalıççık İlçesi’nde kurulan çadırda kalan mevsimlik Kürt işçiler ile kiraz bahçesine giden yerli işçiler arasında çıkan kavgada 8 kişi yaralandı. Olayın duyulması üzerine 500 kişi, Türk bayraklarıyla yürüyüş yapıp Güneydoğu’dan gelen vatandaşların memleketlerine gönderilmesini istedi.

      Eskişehir’de geçen hafta başlayan kiraz toplama sezonu için Mihalıççık İlçesi’ne gelen ve çoğunluğu Şanlıurfalı olan Kürt işçiler, açık arazide 25 çadır kurdu. Yaklaşık 100 işçiden bazıları bahçe sahipleriyle günlüğü 27.5 liradan anlaşırken, 70 kişilik grup ise iş için bekleyişini sürdürdü. Alınan bilgiye göre kavganın kıvılcımı dün sabah Eskişehir’in Yunus Emre ve Alpuğ ilçelerinden 4 otobüs dolusu yerli işçinin Mihalıççık İlçesi’ne gelmesiyle başladı.

      KÜRT VATANDASLARIMIZ MÜSLÜMAN VE TC NÜFÜSKAGITLARI VAR,BU DEMEKTIRKI MILLETIMIZ IRKCILIK VE SÖVENIZMDE OLDUKCA VAHIM ILERLEMELER YAPMIS.!!!

      EH NE OLACAKTIKI;HER SAYFADA HER FIRSATTA "TÜRKÜN TÜRKTEN BASKA DOSTU YOK","TÜRKLÜGÜ ZAYIFLATAN ETKENLER;RUMLAR,ERMENILER,KÜRTLER,BULGARLAR,ARAPLAR,RUSLAR......." GIBI SÖVEN ,IRKCI TERANELERIN GIRLA GITTIGI ORTAMDA
      BARISI SAGLAMAK ZORDUR.

      Mesaj 2 defa düzenlendi, son düzenleyen “Gürman” ().