Uğur Mumcu'yu Anıyoruz

      Ankara Cumhuriyet Başsavciliği Mumcu Ailesine Ne Yanit Verdi?






      12.05.2011 11:48



      Karakter boyutu :




      YGS’deki şifre skandalına ilişkin takipsizlik kararı vermesi,
      Deniz Feneri davasının bir türlü açılamaması, kaset skandalında harakete
      geçilmemesi gibi önemli olaylarda aldığı karar ve açıklamalarla
      "Ergenekon" savcılarından daha popüler hale gelmeye başlayan Ankara
      Cumhuriyet Başsavcılığı bu kez Uğur Mumcu'yla ilgili şikayette, "Her şey kitabına uygundur. Davayı gerektirecek bir şey yoktur!" anlamında bir karar verdi.

      Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur
      Mumcu'nun öldürülmesiyle ilgili yürütülen soruşturma ve kovuşturmada
      ihmali görülen yetkililer hakkında işlem yapılması istemiyle ailesinin
      yaptığı suç duyuru sunu, ''Kovuşturmaya yer olmadığına'' karar vererek
      reddetti.

      Mumcu ailesi ve olayı aydınlatmak için uğraşan avukatları, gerçek
      sorumluların bulunmasıyla ilgili mücadelenin bitmediğini bildirerek, "Olayın
      faili olarak sunulanlar değil, olayın arkasındaki gerçek failler ortaya
      çıkarılıncaya kadar bu dosya kapanmayacaktır. Kapanmamalıdır!"
      dedi

      Uğradığı bombalı suikast sonucu 24 Ocak 1993'te Ankara'da yaşamını
      yitiren Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli gazetecilerden Uğur Mumcu,
      ölümünün 18. yılında anılmıştı. Ailesi, açılan soruşturmada cinayetin
      üzerine gitmeyen dönemin yetkililerinin yargılanmasını talep etmişti.

      Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın, Mumcu'nun eşi Güldal
      Mumcu'yu ziyaret ettiği sırada soruşturmanın karşılaştığı güç lüklere
      işaret ederken, "Bir duvar örülüyor" dediği, Mumcu'nun da "Bir tuğla çekerseniz duvar yıkılır" söylerine "Yapamam" şeklinde yanıt verdiği belleklerde tazeliğini koruyor.

      Savcılığın gerekçesinde, s uikastla ilgili şüpheliler hakkında üç
      ayrı kamu davası açıldığı, tüm şüpheliler hakkında yakalama emri ve bir
      kısım şüpheliler hakkında kırmızı bülten çıkarıldığı, halen şüphelilerin
      yakalanması yönündeki çalışmaların Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne
      açılan davalar çerçevesinde sürdüğüne işaret edildi.

      Kararda, ''Kamu görevlilerinin soruşturma ve kovuşturmada herhangi
      bir ihmallerinin bulunmadığı gibi dosya şüphelileri hakkında
      kesinleşmiş mahkeme kararları ve açılmış iddianameler bulunduğundan
      CMK'nın 223/7. maddesi gereğince kovuşturmaya yer olmadığına karar
      verildi''
      denildi.

      Odatv.com
      UĞUR MUMCU BERLİN'DE GEÇEN PAZAR ANILDI. KONUK KONUŞMACI OLARAK ENVER AYSEVER GELMİŞTİ.

      YAŞADIĞIMIZ SÜRECEDE ANMAYA DEVAM EDECEĞİZ.

      MİLLETE GERÇEKLERİ ANLATABİLMEK İÇİN HAYATINDAN OLDU. VE ONUN GİBİ NİCELERİ.

      ALLAH HEPSİNE RAHMET EYLESİN.

      BİZLER ONLARIN EMEKLERİNİ HAK EDİYORMUYUZ ?

      MİLLET OLARAK GÖZÜNÜ AÇMAYA ÇALIŞANA SAHİP ÇIKMASINI NE ZAMAN ÖĞRENECEĞİZ ?

      Uğur Mumcu Ve Kürt Dosyası

      Neden Uğur Mumcu? (24 Ocak 1993)

      Daha geçenlerde ağabeyi Ceyhan Mumcu’yu Show TV televizyonu Siyaset Meydanı programında dinledik, hem de can kulağıyla.

      Uğur Mumcu cinayeti hakkında şunları söyledi, çok şey söyledi ama bizim akılda not tuttuklarımız şunlar;
      “Uğur’un ölümünden önceki son altı ay içinde yazmış olduğu tüm yazıları araştırdım. Yazdığı makale ve yazıların %75’i, ABD’nin Irak kuzeyinde kurmayı planladığı Kürt devleti projesine ait olduğunu gördüm. Uğur, ABD’nin Irak projesi, Barzani ve Talabani’nin faaliyetlerine dikkatleri çekmeye çalışmış. Uğur’un ölümünde radikal dini gurupları aramak ve İran’ın bu işin arkasında olduğu söylemek doğru değildir. ABD’nin Kürt devleti projesine bakmak lazım…”

      Kitabımız içinde Uğur Mumcu’dan yapılmış olan alıntılara baktığımızda, hem Ceyhan Mumcu’nun sözlerinin ne denli isabetli olduğu, hem de Mumcu’nun son yazılarının nerdeyse tamamında;

      ABD’nin Irak kuzeyinde Bir Kürt devleti kurduğunu, bu projenin Sevr projesinin bir devamı olduğunu, PKK, Barzani ile Talabani’nin bu projede işbirliği yaptığını, nerdeyse haykırarak söylemiş olduğu görülecektir.

      Uğur Mumcu’nun son yazdığı kitap; Kürt Dosyası, ama yarım kaldı, ömrü yetmedi, tamamlayamadı. Kitabı okuduk ve yarım kalmış kitapta geçen konuları ardı ardına sıraladık:
      1. “Öcalan’ın 31 Mart 1972’de gözaltına alınması, tutuklanması ancak ardından kuşkulu bir biçimde bu soruşturma dışında tutulup serbest bırakılması.
      Fakülte yönetimi tarafından korunması, askerlik hizmetinin ertelenmesi, üstelik devlet bursu verilmesi. 1973’te Mahir Çayan’ın silahlı devrim görüşlerini benimseyen Öcalan’ın PKK’nın ilk tohumlarını atması.

      2. 1978’te Öcalan’ın Kesire ile evlenmesi. Kesire’nin, Tunceli isyanlarını bastıran Korgeneral Abdullah Alpdoğan ile ayaklanma sırasında sık sık görüşen ve çevresinde “devlet yanlısı ve CHP’li” olarak tanınan Ali Yıldırım’ın kızı olması.

      Ali Yıldırım’dan yola çıkılarak 1938 Tunceli isyanına uzanması. İsyanının bastırılmasında asıl kişilik olarak Korgeneral Abdullah Alpdoğan’ın gösterilmesi ki bu durum, kitabın son sayfalarına kadar uzanmaktadır.

      3. 1938 Tunceli isyanının, 1925’te çıkan Şeyh Sait ayaklanmasının bir devamı olduğunun vurgulanması. Arada çıkan ayaklanmaların incelenmesi.

      4. 1925 Şeyh Sait isyanı ile 1938 Tunceli yakalanmasının ardından Kürt Hoybun örgütü ile Ermeni Taşnak partisi işbirliğinin incelenmesi. Bu işbirliği sonucu Ağrı ayaklanmasının çıkarılması. Bu ayaklanmaya İngiliz casusu Lavrence’in yardım etmesi. Ermeni Ruben Paşanın da ayaklanmayı desteklemesi.

      5. Tunceli bölgesinin Alevi-Sünni olduğu ve Kürtlerin Türk soyundan geldiğinin tespiti. Çözümün cehaletin yok edilmesi ve taassubun kırılmasında olduğu.

      6. Seyid Rıza’nın bölgede güç kazanması. Bölgedeki 347 ailenin mecburi iskana tabi tutulması. Bu amaçla 1932’de iskan kanunun çıkarılması ve kanun ile Aşiret ayrıcalıklarının kaldırılması, Feodal yapının kırılması. 1960’ta ek liste ile 55 ağanın daha Batı’ya gönderilmesi.

      İskan kanunu ile Türkiye’ye gelen 247 bin 295 göçmenin Doğu illerine yerleştirilmesi ancak tapu verilmediğinden bunları Batıya geri dönmesi. Dersim ıslahat planının yapılması ancak uygulanamadığı.

      7. Fransız ajanlarının Kürtleri isyana kışkırtabilecek faaliyetlerinin olduğu.

      8. Bölgenin ıslahı için yapılmış olan planlar ve raporların özeti. 1934 Soyadı kanunu ile ağa, bey, Hafız, Hoca, Molla gibi unvanların kaldırılması. Dersim’in Türk olduğuna vurgu yapılması. Sorunun feodal yapıdan kaynaklandığı. Bazı yörelerde Türklerin Kürt olarak nüfus kaydına alınmış olması. Kürt nüfusunun hızla artması.

      9. Kürt ve Ermeni örgütlerinin işbirliği. Fransızların Kürtler için alfabe yapması. Ermenilerin Kürtlere destek vermesi ve Kürdoloji enstitüsü açması, kongre düzenlemesi. Suriye’de 14 farklı ayrılıkçı unsurun Kürtçülük üzerinden işbirliği yapması ve bunlar içinde Nakşiler tarikatının da bulunduğu. Amacın; Büyük Ermenistan ve Kürdistan Ermeni-Kürt birliğini kurmak olduğu, bu birliğin sınırlarının Toroslardan başladığı.

      10. Merzifon’daki Amerikan kolejinde silah ve cephane bulunması ve buradaki bir raporda, “Amerikan nüfuzunun Anadolu’da temini için Ermenileri ele almak, Kürt ve Kızılbaş kanı Ermeni kanıdır diyerek bunları Türk camiasından koparıp Ermeni camişasına yamamak” şeklinde bir planın bulunması. Tunceli’de hükümet kurulması meselesinin bir Ermeni casusunun işi olması.

      11. Alpdoğan’ın raporu; Doğu’daki sorun cehalettir, feodal yapıdır. Kürtler büyük Türk ailesindendir.”

      Amacımız; Uğur Mumcu’nun yarım kalmış kitabını zihinlerimizde tamamlamaya çalışmaktır. Anlamaya çalışıyoruz, özellikle de son kitabını yazarken ne düşündüğünü ve neyi amaçladığını.

      Kitapta geçen ana konular budur. Şimdi bu konularla anlatılmak istenen nedir, ona bakalım.

      Bize göre yarım kalan kitabın sonu şudur;
      1. Öcalan şüpheli bir kişiliktir, Kürdistan projesi için seçilip yetiştirilmiştir.
      2. Doğu sorunun temelinde feodal yapı(Ağalar, beyler, şeyhler ve şıhlar) bulunmaktadır.
      3. Devlet feodal ağalığı kaldırmaya çalışılmış ancak bu engellenmiştir.
      4. Çözülemeyen Doğu sorununu, küresel güçler Kürdistan projesi için kullanarak Cumhuriyet’e karşı halk isyanı çıkarmışlardır.
      5. Küresel güçlerin projesi; Büyük Ermenistan ve Kürdistan’dır, yani Sevr projesidir, bu amaçla “Ermeni-Kürt ittifakı” yani “Taşnak-Hoybun ittifakı” yapılmaktadır.

      - Peki, ne amaçla yetiştirilmiştir Öcalan?
      - Bu açık; Ermeni-Kürt işbirliği yapılarak, içine ne kadar etnik farklıklar varsa konularak, Nakşi tarikatının da desteğiyle “Büyük Ermenistan ve Kürdistan”ın hayata geçirilmesi için.

      - Peki, kime karşı?
      - İşte bu da açık; Ben Türk’üm diyenlere karşı, Türk varlığı ve kimliği içinde yaşamaktan güç bulanlara karşı, Anadolu’daki Türk kimliğine ve varlığına karşı.

      - Peki, kim var bu projenin ardında?
      - Bu ise çok açık; İsrail. Strateji İsrail’in, güç ABD’nin, siyaseti ise AB’nin.

      Uğur Mumcu’nun son yazdığı makale de, tıpkı kitapta anlatmak istediklerini doğrular niteliktedir.

      Irak kuzeyinde kurulması planlanan Kürt devletinin ardında İsrail’in bulunduğunu yazmaktadır Uğur Mumcu çünkü Barzani’nin MOSSAD ile bağı vardır[1];

      “Ortadoğu’nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor. Kanıtlanan son ilişki MOSSAD-Barzani ilişkisidir. MOSSAD, İsrail’in gizli istihbarat örgütüdür. Bu örgütün, Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu söylense daha önce kim inanırdı? Barzani’nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi. Kimse bu ilişkiye, “Hayır olmadı” diyemiyor. CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da MOSSAD-Barzani ilişkileri bilinmiyordu. MOSSAD’ın Barzani ile ilişkileri Londra ve Sydney’de yayınlanan “Israel’s Secret Wars-A History of Israel’s Intelligence Services” adlı kitapta sergileniyor.”

      Uğur Mumcu yazısında Barzani’nin CIA-MOSSAD ile bağlantılı olduğunu ve her ay düzenli para aldığını açıklıyor;
      “Bu kitapta MOSSAD-Barzani ilişkileri, İsrail Dışişleri Bakanlığı ve MOSSAD yazışmalarına dayanılarak açıklanıyor. Önsözde, kitabın yayından önce İsrail ordu yetkilileri tarafından da incelendiği yazılıyor. Kitapta 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra, MOSSAD’ın Kürtlerle ilişki kurduğu (sh.327), Mısırlı ünlü gazeteci Hasan el-Heykel’in İsrailli subayların Kürtler aracılığıyla Irak’tan radyo bağlantıları kurduğunu 1971 yılında açıkladığı anlatılıyor. 1969 yılı Mart ayında Kerkük petrollerine yapılan saldırının da İsrail tarafından yapıldığı açıklanıyor.

      1972 yılında imzalanan Sovyet-Irak Dostluk Antlaşması’ndan sonra İran Şahı ABD Başkanı Nixon ile gizli görüşme yapıyor;
      Bu gizli görüşmeden sonra CIA tarafından “Kürdistan Demokratik Partisi”ne üç yıl içinde 24 milyon dolar gönderiliyor. Barzani’nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda, ABD-İsrail-İran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri eski bakanı Henry Kissinger eliyle yürütülüyor. MOSSAD-Barzani ilişkileri de İsrail’in Tahran’daki askeri ateşesi Yaakov Nimrodi (MOSSAD Ajanı) aracılığı ile gerçekleşiyor. Nimrodi’nin üstlendiği görev ilginç: Nimrodi Sovyet silahlarının Barzani’nin eline geçmesinde rol oynuyor. (sh. 328-329) Kitapta, MOSSAD’dan Kürtler’e 50 milyon dolar para verildiği, ABD kaynaklarına dayanarak açıklanıyor. (sh.328)”

      Barzani MOSSAD ilişkisi sıradan bir ilişki değildir, görmezden gelinemez. İsrail’in planlarıyla bire bir örtüşmektedir.

      İsrail “Yahudi Kürdistan” projesiyle de örtüşmektedir.

      Mumcu’nun öldürülmesinden bu yana tam 17 yıl geçti. Bugün bizim çözmeye çalıştığımız ABD-AB-İsrail küresel üçlüsünün küresel planlarını, inanıyoruz ki Mumcu çözmüştü hem de yıllar önce.

      Mumcu’nun susturulmasıyla medya da susturuldu, çünkü Uğur Mumcu’nun o günlerde haykırdıklarını şimdilerde anlatan olmuyor hiç.

      PKK’yı kuran kim?

      PKK’yı kimin kurduğunu öğrenmek için PKK’nın hangi tarihte kurulmuş olduğuna bakmamız gerekiyor.

      Ne zaman kuruldu? 27 Kasım 1978.

      Bu tarihin bir önemi var mı, yani neden bu örgüt bu tarihte kuruldu? Uğur Mumcu’dan dinleyelim;
      “Hoybun Kürt örgütü bir bildiri yayınlayarak “Kürt ulusunun özgür ve bağımsız yaşama isteğini dile getirdi. Bildiri ayrıca Ermeni-Kürt dayanışmasına da vurgu yaptı. Ermenilerle Kürtler anlaşmıştı. Ermeniler, büyük bir kısmı Kürtlerin devlet kurmak istedikleri topraklar üzerindeki haklarından vazgeçecekler, Amerika ve Avrupa’da Kürtler lehine propaganda yapacaklardı. 1925’te Marsilya’da toplanan sosyalist enternasyonalde, Ermeniler Kürt bağımsızlığını savunan bir bildiri yayınladılar.”

      Uğur Mumcu’yu öldüren, sizce kimdir?
      Cevap: Mumcu’nun yazdıklarıyla ortaya çıkarılmaya çalışılan Ermeni-Kürt ittifakı ile bu ittifakın silahlı gücü PKK, her iki projenin mimarları ve bu mimarların içimizdeki siyaseti ile köstebekleridir.

      Biraz uzun oldu ama ihaneti anlatabilmek kolay değil…

      BUGÜNLERDE YAŞADIKLARIMIZLA BİRE BİR ÖRTÜŞTÜĞÜ İÇİN, UĞUR MUMCU'NUN BİZE NE
      ANLATMAK İSTEMİŞ OLDUĞUNA DİKKAT ÇEKMEK İSTEDİM...

      Uğur Mumcu ve Kürt Dosyası... / Erdal SARIZEYBEK

      [1] Uğur MUMCU, MOSSAD-BARZANİ, Cumhuriyet, 7 Ocak 1993.



      guncelmeydan.com/pano/ugur-mum…al-sarizeybek-t26570.html
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000