Uğur Mumcu'yu Anıyoruz

      Uğur Mumcu'yu Anıyoruz

      Uğur Mumcu'yu anıyoruz
      Aracına konulan bombanın patlaması sonucu hayatını kaybeden Mumcu, aramızdan ayrılalı 16. yıl oldu

      24.01.2009 09:32
      Aracına konulan bombanın patlaması sonucu 24 Ocak 1993’te yaşamını yitiren Araştırmacı-Gazeteci Uğur Mumcu, bugünden itibaren hafta boyunca düzenlenecek çeşitli etkinliklerle anılacak.

      Uğur Mumcu Araştırma Gazetecilik Vakfı (um:ag) tarafından düzenlenecek Uğur Mumcu’yu anma etkinlikleri, “16. Adalet ve Demokrasi Haftası” adıyla, bugün itibariyle tüm hafta boyunca sürecek ve 31 Ocak 1990’da Ankara’da evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen Prof. Dr. Muammer Aksoy’u anma etkinlikleri ile tamamlanacak.

      Uğur Mumcu’nun öldürülmesinin 16. yıldönümü anma etkinlikleri, bugün saat 11.00’de, Batıkent Uğur Mumcu Parkı’nda bulunan anıta çelenk konulmasıyla başlayacak. “Uğur Mumcu Sesleniyor: Sömürenler Demokrasisi Hırsızlar Düzeni” sloganıyla, sevenleri aynı gün saat 13.00’da, karanfil ve mumlarla Mumcu’nun sokağında olacak. Burada, Ankara Çok Seli Müzik Derneğince, Çocuk Korosu Konseri gerçekleştirilecek. Konserin ardından, Mumcu’nun Cebeci Asri Mezarlığı’nda bulunan anıtmezarı ziyaret edilecek.

      Cumhuriyet Gazetesi’nin düzenlediği “Dostları Uğur Mumcu’yu Anlatıyor” başlıklı söyleşi bugün saat 16.00’da Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde yapılacak. Özgen Acar, Işık Kansu ve Nuri Yıldırım’ın katılacağı söyleşinin ardından Mumcu, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Farabi Salonu’nda “Uğur Mumcu Sesleniyor 2009; Siz Verin Hükmünüzü?” başlığı altında düzenlenecek dans ve sinevizyon gösterisi ile Leman Sam Konseri ile anılacak.

      Uğur Mumcu’yu anma etkinlikleri, 25 0cak’ta Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde saat 11.00’de düzenlenecek şiir ve müzik dinletileri ile devam edecek. Şairler, Özgen Seçkin, A. Kadir Paksoy, Selma Ağabeyoğlu, Arzu Alır, Gökhan Cengizhan, Ahmet Antmen, Bilge Öngöre, Ali Rıza Kars, Metin Turan, Neşe Ersoy’un katılacağı, etkinliğin ardından “Demokrasiye Selam, Hırsızlığa Devam” konulu açık oturum gerçekleştirilecek. Açıkoturumun dikkat çeken konukları ise, yazar İlhan Taşçı, Tuncay Çelen ve CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu olacak. 25 Ocak etkinlikleri, konuşmacıların Prof. Dr. Korkut Boratav, Porf. Dr. Mustafa Altıntaş, Prof. Dr. Yakup Kepenek, Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Yrd. Doç. Dr. Gökhan Günaydın olduğu söyleşi ve ardından düzenlenecek “Üç Anadolu” temalı konserle sona erecek.

      ÖZGE MUMCU’DAN “15 YIL ÖNCE BUGÜN”

      Uğur Mumcu 26 Ocak’ta da anılmaya devam edecek. Gün boyunca Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde, öğretim görevlileri ve gazetecilerin katılacağı “Eğitim ve Sömürü”, “Kültür Sömürgenleri”, Sömürü ve Yolsuzluğun Dünü Bugünü” başlıklarındaki açıkoturumlar gerçekleştirilecek.

      Aynı gün saat 19.00’da Yunus Emre Kültür Merkezi’nde de, Uğur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu tarafından hazırlanan “15 Yıl Önce Bugün” adlı belgesel film gösterilecek. Buradaki anma etkinlikleri, saz dinletisi ve ardından Özgen Acar, Erdal Sarızeybek, Doç. Dr. Ünsal Yavuz’un konuşmacı olarak katılacağı “Sömürenler Demokrasisi Hırsızlar Düzeni” başlıklı açıkoturumla sona erecek.

      27 Ocak Salı günü, Çağdaş Sanatlar Merkezi bu kez saat 14.30’da “Bankacılık Sisteminde Yabancılaşma, Üretici Köylü Sömürüsü” konusu etrafında birleşen, Yrd. Doç. Dr. Gökhan Günaydın, Yard. Doç. Dr. Oktay Gökdemir, Dr. Hulusi Tanman, Tuncay Mollaveisoğlu, Uğur Civelek’i konuk edecek. Açıkoturumun ardından, sırasıyla saz dinletisi, halk dansları topluluğu gösterisi, Türk Halk Müziği Konseri ile Necati Cumalı’nın “Gömü” adlı oyunu sahnelenecek.

      28 Ocak Çarşamba günkü anma etkinlikleri de, Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde saat 12.30’da gerçekleştirilecek, Öner Tanık, Makbule Cengiz, Emrah Konuralp, Osman Yılmaz’ın konuşmacı olarak katılacağı “Uğur Mumcu ve Gençlik” başlıklı açık oturumla başlayacak. Ardından, Özge Mumcu’nun “15 Yıl Önce Bugün” adlı belgesel filmi bu kez saat 16.30’da um:ag Konferans Salonu’nda gösterilecek. um:ag’daki etkinlikler, yazı-karikatür ile ahşap alçak kabartma sergisi, gitar dinletisi, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun konuşmacı olarak yer alacağı “Küresel Saldırılara Karşı Hukukun Savunulması” başlıklı söyleşi ile sona erecek.

      Aynı gün saat 18.00 itibariyle Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Batıkent Şubesi’nde de gazeteci yazar Bahadır Selim Dilek ve Uluç Gürkan’ın katılacağı söyleşiler düzenlenecek.

      ANMA ŞARKILARLA SON BULACAK

      Uğur Mumcu’yu anma etkinlikleri, 29 Ocak Çarşamba günü, saat 13.00’de Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleştirilecek, Necla Ülkü Kuglin, Avukat İlknur Kalan ile Yaşar Seyman’ın katılacağı, “Yoksulluk Kadınları Neden İki Kez Vurur?” konulu açık oturumla devam edecek. Ardından, bu kez M. Emin Değer, A. Nejat Ölçen, Uluç Gürkan, Şengül Hablemitoğlu’nun aynı masayı paylaşacağı, “Yediveren Bağımsızlık Gülleri” başlıklı açıkoturum yapılacak. Aynı gün saat 20.00’de Ankara Sanat Tiyatrosu, Uğur Mumcu için, Ariel Dorfman’ın “Ölüm ve Kızı” adlı eserini sahneye koyacak.

      30 Ocak Cuma günü de Mumcu anısına Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde açıkoturum, söyleşi ile şiir ve müzik dinletileri düzenlenecek.

      Hafta’nın ve anma programının son günü olan 31 Ocak’ta ise, bundan 18 yıl önce Ankara’da evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen Prof. Dr. Muammer Aksoy, Cebeci Asri Mezarlığı’nda bulunan anıtmezarında saat 12.30 itibariyle ziyaret edilecek. Ardından Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde, Avukat Tuncay Alemdaroğlu, Avukat Şevket Şahap İnce, Avukat Reşat Yalın tarafından “Sömürüye Karşı Hukuk” tartışılacak.

      Uğur Mumcu’yu anma etkinlikleri, “16. Adalet Ve Demokrasi Haftası”, Geleneksel Kapanış Gecesi ile son bulacak.

      Uğur Mumcu, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Farabi Salonu’nda saat 19.00’da Cahit Berkay, Çetin Gül, Emrah Karaca, Ufuk Karakoç, Grup Gündoğarken’in vereceği konserle bir kez daha uğurlanacak.

      ANKA

      haberler bölümüne asamadım hata verdiği için yöneticilerin bilgisine
      -
      İnsanları yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz.
      RAHİBE TERESA.
      Uğur Mumcu, belgelerle her türlü pisliğin üzerine korkmadan giden Cumhuriyet değerlerinin savunucusu, yılmaz bir yazar ve Türk aydınıydı. Her Türk aydını gibi üzerine acımasızca saldırıldı yaşarken ve öldürüldü kaleşçe. Sokrateside öldürmüşlerdi onu öldürenleri kimler hatırlıyor; ama Sokratesi ve fikirlerini tüm insanlık biliyor, Uğur Mumcu da fikirleriyle hep saygıyla anılacak.
      Bellum omnium contra omnes
      Yapılacak bir tek şey kalmışsa hiç bir şey yapılmamış demektir.
      Solcu olunca salak da olmak şart mıdır?

      Bundan on dört yıl kadar önce, o sıralar yorumculuk yaptığım televizyon kanalındaki haberci arkadaşlar, Uğur Mumcu'nun katilini ortaya çıkardılar! Arabaya bombayı koyan herifi...
      Pardon, "iddia olunan" diyecekmişiz bundan böyle... "Sözde Ermeni kırımı" gibi bir şey...
      "Sözde katile" yakalanırsa deli numarası yapması öğretilmişti, o da öyle yaptı.
      O zamanın başsavcısı, adamı içeri almadı, hayır, tuttu bizim arkadaşları içeri aldı.
      Emekli olunca da gitti, bizi hiç şaşırtmayan bir şey yaptı, MHP'ye üye oldu. Fakat oraya da nizam ve intizam vermeye kalkınca, fazla barınamadı partide...
      Konu da kapandı. "Sözde katile" ne oldu, öğrenemedik. Umarım geçici bir süre içeri alınan arkadaşlar o günleri anlatırlar da hem biz ayrıntıları hatırlarız, hem de halk öğrenir.
      Uğur Mumcu, ölümünün on altıncı yıldönümünde törenlerle anılıyor.
      On altı yıldır birçok ahmak da Uğur Mumcu'nun "Atatürkçü olduğu için öldürüldüğünü" sanıyor!
      Çünkü katilleri, cinayetin toplumda böyle algılanmasını istemişlerdi... Yazıya oturunca papağan gibi "Emeç, Üçok, Cömert, Hablemitoğlu, Kışlalı, Mumcu" isimlerini ardarda sıralamayı marifet sanan birçok basın ahmağı da buna farkında olmadan pek güzel çanak tuttu...
      Uğur Mumcu, "kontrgerillayı deşifre etmeye çok yaklaştığı" için öldürüldü. Özellikle örgütün uyuşturucu ve silah trafiği üzerinde duruyor, mafya bağlantılarını inceliyordu. 12 Eylül ortamını yaratmak için kurulmuş tezgâhlarda örgütün "öncü parmağını" ortaya çıkarmak üzereydi.
      Yani bugünkü "Ergenekon var mı yok mu" tartışmasını daha o zamanlar "aşmıştı", bu da onun sonunu getirdi, alçakça katledildi.
      Pardon yahu, "iddia olunan Ergenekon örgütü" diyecektik.
      Törenlerle anılıyor. "Atam, izindeyiz" muhabbeti gibi "Mumcu, izindeyiz" nutukları atılıyor.
      Sonra da dönüp Ergenekon soruşturması sulandırılmaya, saptırılmaya, küçümsenmeye çalışılıyor.
      Hükümete duydukları nefret gözlerini öyle bir karartmış ki, utanç verici saçmalıklar ve aymazlıklar sergiliyorlar.
      Patronları ve yöneticileri tarafından hangi çıkar kavgasında kullanıldıklarını da ya görmezden geliyorlar ya da göremeyecek kadar zavallı bunlar.
      Atıp tutuyorlar: Yiğidim aslanım, sana söz veriyoruz, yemin ediyoruz, gerekirse gittiğin yolda biz de öleceğiz ama dönmeyeceğiz!
      Sonra da hükümete, savcılara, polislere "giydirmece" ... Atatürkçüler baskı altındaymış.
      Uğur Mumcu'yu, Atatürkçülük maskesini senin gibilere pek güzel yutturanlar öldürdüler, bre salak!
      Pardon, "öyle olduğu iddia olunuyor" diyelim de başımıza dert almayalım.
      Faşistlerle ittifak yapmanın ayıbı da solcu bozuntularına yetsin.

      Engin Ardıç / SABAH
      gazeteoku.com/popup.php?id=19&…//sabah.com.tr/ardic.html
      Yazar: Ömer Tarih: 25.01.2009 Saat: 22:54

      Solcu olunca salak da olmak şart mıdır?



      YOBAZ OLUN LİBOŞ OLMAK ŞARTMIDIR.

      YADA TÜM YOBAZLARA FATİH YÜREK İN HADİ HADİ ŞARKISINI ARMAĞAN EDİYORUM.
      Hak(cc) kuluna eyler nazar
      Dört kalıptan Adem dizer
      Kalleş gelmiş CUMHURİYETİ bozar
      ATAM sana haber olsun

      ENELHAK
      Engin Ardıç mı yobaz,Yakup ?

      Espiri yaptın herhalde !

      Ayrıca "Fatih Yürek" isimli bir şarkıcıya da rastlayamadım :(

      Yok böyle bir sanatçı !

      Fakat madem şarkılara bu kadar meraklısın ...

      Anadolu'nun bağrından kopup gelen bir parçayı armağan ediyorum sana ;

      "Manda yuva yapmış söğüt dalına
      Yavrusunu sinek kapmış gördün mü ?"

      Anonim Türkü :D
      Ömer, Engin Ardıç'ı çok sever..

      Çünkü ortak bir noktası var, sol düşmanlığı..

      Engin Ardıç sola çok söver, Ömer kendi içinden geçen ama söyleyemediklerine çok güzel tercüman olduğundan Engin Ardıç'ı çok sever.

      Engin Ardıç bir Liboş, Liberal değil! Adam gibi Liberallere - düşüncelerine hiç katılmadığım halde- "saygı" duyarım.. Ama liboşlara değil.. Çünkü Liboşlar işlerine geldiği için, bu yolla ceplerini doldurdukları için "liberaldirler".. Yoksa bunların hiç bir ideolojiyle ilişkileri yoktur.. Kalemlerini satarlar..

      Ömer, Engin'i çok sever, ama tanıdığım kadarıyla Ömer'le Engin'in yaşam tarzı aynı olamaz.. Yaşam tarzı, dünyaya nasıl bakmanız gerektiğini önemli ölçüde belirler.. Peki Ömer neden bu adamı bu kadar çok sever ve onun yazılarını asar.. Dedim ya sola "güzel" sövdüğü için..

      Fakat bir şeyi gözden kaçırıyor Ömer;

      Yazılarıyla sola söven Engin Ardıç, aslında yaşam tarzıyla, Ömer'in inadıklarına her gün "sövmektedir."
      Kulaksız işitmek dilsiz ifade
      Canım cananındır edem iade
      Vücut bir camidir vicdan seccade
      Onun bunun çıkarına seremem
      Solu sevmek gibi bir yükümlülüğümün olduğunu sanmadığım gibi, içimden geçenleri söyleyememek gibi bir sıkıntım da hiç olmadı Mustafa...

      Tercümana hiç ihtiyaç hissetmedim.
      Fakat burada,başlığa taşınan yazıda olduğu gibi alıntı yazılara da yine bir alıntıyla cevap vermeyi uygun görmüşümdür çoğu zaman.
      Uygun görmüşümdür;zira muhatabımın kendi zihni ürünü olmayan,belki kendisinin bile okumadığı metinlere verebileceğim cevabın yine bir alıntı olması sizleri bu denli şaşırtmamalı diye düşünüyorum...

      Liboş ifadesini literatüre (!) kazandıran Emin Çölaşan'dır !
      Çölaşan bunu ilk kez, bugün ortaya saçılan Ergenekon ölüm listesinde olan Fehmi Koru'ya yöneltmiş,sonrasında şurekasınca her önüne gelene söylenir olmuştur...
      Liberalleri güya bu şekilde karikatürize ettiklerini düşünüyorlar !

      Yazdıklarından anlaşılıyor ki sen de bu ifadeyi pek beğenmişsin !

      Senin mantığınla gidersek;
      Belli ki sen de Emin Çölaşan'ı seviyorsun Mustafa !

      Engin Ardıç'ın yazısına bir kere daha bakacak olursan yazısının şu mihval üzre olduğunu göreceksin;

      Uğur Mumcu, "kontrgerillayı deşifre etmeye çok yaklaştığı" için öldürüldü. Özellikle örgütün uyuşturucu ve silah trafiği üzerinde duruyor, mafya bağlantılarını inceliyordu. 12 Eylül ortamını yaratmak için kurulmuş tezgâhlarda örgütün "öncü parmağını" ortaya çıkarmak üzereydi.
      Yani bugünkü "Ergenekon var mı yok mu" tartışmasını daha o zamanlar "aşmıştı", bu da onun sonunu getirdi, alçakça katledildi.


      Ehl-i vicdan bu yazılanların sola sövgü değil,objektif bir Uğur Mumcu okuması olduğu gerçeğini teslim edecektir.Uğur Mumcu cinayetini Ergenekon çetesi dolayımında işleyen tek yazar da Engin Ardıç değildir...

      Demokratik bir zeminde Engin Ardıç ya da herhangi bir başkası kişisel yaşam tarzıyla kimseye,ama hiç kimseye sövmüş olmazlar...Farklı yaşam tarzını benimseyenleri "öteki" addetme istikametinde beslenen vehimler faşizan eğilimlerdir Mustafa...
      Solla,sosyalizmle hiçbir ilgi ve ilişiği yoktur...

      Fakat ille de yazı dünyasından "sövme"ye dair bir şeyler devşirmeye devam edeceksen...
      cumhuriyet gazetesinin sahnelediği "sol adına faşizm" (!) trajedisinden bolca malzeme çıkar...

      Bak bakalım, orada sosyalizm'e hergün nasıl sövülüyor !..
      UĞUR MUMCU bugünde her sene olduğu gibi Berlın'de de burda yaşayan sevdıkleri tarafından anıldı.

      Türkiye' nin bugün içerisinde olduğu durumu o kaç sene önce sanki rüyasını görmüş gibi birebir yazmış.....

      Uğur Mumcu'yu unutmuyacağız....


      MEMLEKETİMİZDE,

      YAZARLARIN KATİLLERİNİN KAHRAMAN MUAMELESİ GÖRDÜĞÜ SON GÜNLERDE

      BÖYLE DEĞERLİ İNSANLARI ANMAK,

      HEM İNSANLIK NAMINA,

      HEM YAZARLARIN AİLELERİNE DESTEK VERMEK ve

      HEMDE KATİLLERİN ARKASINDAN GİDENLERE MESAJ VERMEK BAKIMINDAN

      HER ZAMANKİNDEN DAHA ÖNEMLİ BİR HALE GELDİĞİNE

      INANIYORUM.
      Güldal Mumcu, Uğur Mumcu'yu yazdı

      Bir insan neden gazeteci olur? Bu sorunun kişiye göre değişen birçok cevabı vardır elbette. Uğur Mumcu çalışma yaşamına Ankara Hukuk Fakültesi’nde idare hukuku kürsüsünde asistan olarak başladı.

      Güldal Mumcu

      Cumhuriyet-

      Neden Cumhuriyet?

      12 Mart dönemi... Yazdığı bir yazı nedeniyle tutuklandı, yargılandı; bu süreç içinde askere alındı, sakıncalı piyade er çıkarıldı. Sonuçta beraat etti. Üniversiteye dönebilir akademik kariyerine devam edebilirdi. Dönmedi. Yaşadığı olaylar ona, gerçekleri en iyi şekilde halka ileteceği yerin gazete olacağını düşündürdü ve bu duyguyla gazeteci olmaya karar verdi. Türk Solu, Devrim, Yeni Ortam gibi gazetelerde kısa sürelerle yazdıktan sonra 1975 yılından öldürüldüğü 24 Ocak 1993 gününe kadar -Milliyet gazetesinde zorunlu olarak yazması dışında- hep Cumhuriyet gazetesinde yazdı. Akademik anlamda hukukçuluğu, araştırıcı yanı; gazetecilik yaşamı boyunca kendisini izledi.



      cumhuriyet.com.tr/?hn=109702&k…U%F0ur+Mumcu%27yu+yazd%FD

      Balbay ve Özkan'dan Uğur Mumcu mektubu

      Balbay ve Özkan'dan Uğur Mumcu mektubu

      İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı gazeteciler Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan'ın, gazeteci Uğur Mumcu'nun öldürülmesinin 18. yılı dolayısıyla, kamuoyuna duyurulmak üzere Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel'e mektup yazdığı bildirildi.

      AA

      İzmir- İzmir Gazeteciler Cemiyetinden (İGC) yapılan yazılı açıklamaya göre, İGC ve Gazetecilere Özgürlük Platformu Dönem Başkanı da olan Atilla Sertel'e gönderdiği mektupta Balbay, şu görüşleri ifade etti:

      ''Yıllar geçtikçe Uğur Mumcu'nun niçin katledildiği daha berraklaşıyor, daha netleşiyor. 2011 yılından 1993'e baktığımızda şunları görüyoruz, Uğur Mumcu, Türkiye'nin Ankara'dan yönetilmemesi için öldürüldü. Bugün, Türkiye'nin uluslararası alanda attığı pek çok adımdan, verdiği pek çok sözden, en son Ankara'daki Türkiye Cumhuriyeti devleti kurumlarının haberi oluyor.

      Uğur Mumcu, yönü uygarlığa, çağdaşlığa değil Ortadoğu bataklığına dönük bir Türkiye'nin oluşması için öldürüldü. Bugün, bakmayın sahte AB söylemlerine; hükümet, Lübnan'daki hükümetin devrilmesine ülke sorunlarından daha çok üzülüyor. Uğur Mumcu, Türkiye'nin tüm temel değerlerinin, Cumhuriyetin tüm kazanımlarının yıpratılması, tüketilmesi için öldürüldü.''

      Özkan ise Mumcu'nun ''Bir inanç, iman ve mücadelenin adı'' olduğunu belirterek şunları kaydetti:

      ''Mustafa Kemal düşüncesinin 20. yüzyıla ulaşan en değerli kaynaklarından biriydi. O kaynak, Anadolu'nun gürül gürül akan nehirlerinden biri oldu 24 Ocakta. O güne kadar bizim Uğur ağabeyimizdi, şimdi özgürlük, bağımsızlık ve doğruluğun mihenk taşı oldu. Biz o ırmaktan beslenmeye o ırmağın mihenk taşlarına bilincimizi bilemeye devam ediyoruz. Anadolu ondan beslenmeye hep devam edecek.''
      23 Ocak 2011

      cumhuriyet.com.tr/?hn=210834&k…7dan+U%F0ur+Mumcu+mektubu
      UĞUR MUMCU,


      cesaretinin bedelinin hayatı olabileceğini bile bile,


      doğru bildiklerini bizlere söylemeye devam etme cesareti sergiledi.

      18 sene sonra bile,
      bizler onun katillerinin şimdiye kadar bulumamış

      olmasının hesabını sorma cesareti gösteremiyoruz.

      Günümüzde onun gibi kaç yazar sayabiliriz ?

      Malessef hep doğruları söyleyenlerimiz, iyilerimiz bizi terk ettiler(ettirtildiler).

      Acaba bizmi onları hak etmiyoruz ?

      Selam ve sevgiler