Pocar her ne kadar hikayeler bölümüne yazdığıma "Sabah sabah beni ağlatam" demişse de ben hem onu hem de okuyan herkesi ağlatmaya kararlıyım.
Hani bir hemşin türküsü vay ya; "Ben yazarken ağladım sen de okurken ağla". İşte tam da o hesap. Ben okurken ağladım...
Yazanı Lazaloğlu Osman ile Lazaloğlu Ali. Tesadüfen Facebook da buldum. Lazaloğlu'nun ve aktaranın affına sığınarak buraya alıyorum.
ÇİNÇİVA ÜSTÜNE
Çinçina köyü mü Hemşin'de durur
Gençleri terk etmiş izi kalmamış
Baca tütmez olmuş ocaklar sönmüş
Gelini yapılacak kızı kalmamış.
Bahçesinde mısır ahırında mal
Nerde sütler dolu ketoğla cugal
Bir tadım bile yok kovanında bal
Çiçekler çürümüş yazı kalmamış
Medeniyet gelmiş ormanı talan
Cekler caklar derler hepsi yalan
Görmedim birisin yürekten gülen
Biçare gülmeye yüzü kalmamış
Nerde ormanında gürgen ağacı
Nerde eski sevgi kardeşle bacı
Beraber gülerdik beraber acı
Şimdi o sevgiler o haz kalmamış
Giden yok gelen yok yaylasında dağ
Kuşlar konmaz olmuş bahçesinde bağ
Muhlama yapmaya tavasında yağ
Çorbaya katacak tuzu kalmamış
Yazları yok olmuş dumanlı dağlar
Anasın kaybetmiş kuzusun ağlar
Yağmuru sel olmuş çürümüş bağlar
Ne baharı yazı güzü kalmamış
Yayla yollarını göresim gelir
Önümde koyunlar süresim gelir
Merzeye bakınca gülesim gelir
İşgale uğramış düzü kalmamış
Yağmur yağar ama dumanı yoktur
Cami vardır ama imamı yoktur
Cenaze var ama kılanı yoktur
Ölüye saracak bezi kalmamış
Zaman tüneline girmek istedim
Bir an gençliğime dönmek istedim
Köyümü bir daha görmek istedim
Aynaya baktım ki yüzüm kalmamış
OSMAN sen yine de eskide yaşa
Bilirsin anılar yazılmaz taşa
Neler desen azdır akılsız başa
Sende eski heves o haz kalmamış
ÇİNÇİVA'DAN OSMAN LAZALOĞLU’na cevaptur…
Yazduğun çok doğru ey Lazal Osman
Şimdi belli oldu dost ile düşman
Köyünü terk eden inanki pişman
Geriye dönmeye yüz de kalmamış…
Hani nerde gedmeç, nerde büyük düz
Yazluğa gitmiyor köyden bir öküz
Anladım ki bizde orada yokuz
Yatağa sarmaya mitil kalmamış
Çudur oynayupta eve geç dönen
Lazut ekmeğini varmıdır soran
Pileki kalmadi, hamura doyan
Sofrasında sari yağda kalmamış
Köyünden ayrılan bakup ağlamış
Ağalyupta yürekleri dağlamış
Fırtına deresi duyup ağlamış
Desinde alabaluk kalmamış…
Yaz gelince gelmiş ikisi üçi
Nerde vartovori nerede göçi
Anladım dizinde kalmamiş guci
Dağlarına bakıp karlar ağlamış…
Dereye atmışlar dinamitleri
Kaçurmişler inan hep baluklari
Nerede eski sevdalukleri
Sevdaluk edecek genci kalmamış
Keçinun peşinden giden çobani
Gurbet eller vermez bize amani
Hani nerde şimdi tulum çalani
Tulum yapılacak oğlak kalmamış…
Hani nerde Kaçkar, nerde Palevit
Kimsesizi oynar şimdi peşevit
Hoçicor suyundan doya doya iç
Su içmeye inan tas’da kalmamış…
Futuna deresi akıp çağlasın
Veran kalmış Hemşin dostu ağlasın
Genç kızları kara puşi bağlasun
Kara bağlayacak kız da kalmamış…
Katerciluk bitti geldi araba
Her yanumuz oldu şimdi haraba
Sattılar Hemşin’in beyaz şaraba
Raki içilecek göze kalmamış…
Hatırla geçmişi oturda ağla
Oku türkileri yüreğin dağla
Osman’um istersen karalar bağla
Senle ağlayacak dost’ta kalmamış…
Alçak duman tutmaz olmuş bağlarda
Hencacalikleri sessiz ağlar da
Çobanlık edeni yok ki dağlarda,
Çobana gidecek can’da kalmamış…
Hani nerde eski çobanluklarun
Perilere kaldi ocakluklarun
Gedmeç’de ki o çocukluklarun
Çudur oynayacak gençte kalmamış…
Mücahit tulumi şişse inceden
Yıldızlar parlasa gökte geceden
Defterden sildiler seni niceden
Hatıra yazmaya sayfa kalmamış…
Davali yaylası meyveci bekler
Araba sırtında şimdiki yükler
LAZALOĞLU gene derde dert ekler
Hemşin’e gitmeye yüzüm kalmamış…
Yazma LAZALOĞLU derdum bir değil
Bu söylediklerim inan sır değil
Ruhum teslim olmuş, ben esir değil
Kelepçe takmaya el’de kalmamış…
Osman’um bu günlük bu kadar yeter,
Okudum yazını oldum derbeder
Bu dünyadan fani Ali’de gider
Tabut taşıyacak kul’da kalmamış…
LAZALOĞLU derdin aştimi bini
Memleket bekliyor inanki seni
Yanuna alursan gelurum hani
Memlekete gelin diyen kalmamış…
Şimdi dudak büküp ağla inceden
Sanki vahiy geldi bana geceden
Hem-şin yazılıyor iki heceden
Hece öğretecek okul kalmamış…
Ali ORHAN LAZALOĞLU
14 AĞUSTOS 2006
Hani bir hemşin türküsü vay ya; "Ben yazarken ağladım sen de okurken ağla". İşte tam da o hesap. Ben okurken ağladım...
Yazanı Lazaloğlu Osman ile Lazaloğlu Ali. Tesadüfen Facebook da buldum. Lazaloğlu'nun ve aktaranın affına sığınarak buraya alıyorum.
ÇİNÇİVA ÜSTÜNE
Çinçina köyü mü Hemşin'de durur
Gençleri terk etmiş izi kalmamış
Baca tütmez olmuş ocaklar sönmüş
Gelini yapılacak kızı kalmamış.
Bahçesinde mısır ahırında mal
Nerde sütler dolu ketoğla cugal
Bir tadım bile yok kovanında bal
Çiçekler çürümüş yazı kalmamış
Medeniyet gelmiş ormanı talan
Cekler caklar derler hepsi yalan
Görmedim birisin yürekten gülen
Biçare gülmeye yüzü kalmamış
Nerde ormanında gürgen ağacı
Nerde eski sevgi kardeşle bacı
Beraber gülerdik beraber acı
Şimdi o sevgiler o haz kalmamış
Giden yok gelen yok yaylasında dağ
Kuşlar konmaz olmuş bahçesinde bağ
Muhlama yapmaya tavasında yağ
Çorbaya katacak tuzu kalmamış
Yazları yok olmuş dumanlı dağlar
Anasın kaybetmiş kuzusun ağlar
Yağmuru sel olmuş çürümüş bağlar
Ne baharı yazı güzü kalmamış
Yayla yollarını göresim gelir
Önümde koyunlar süresim gelir
Merzeye bakınca gülesim gelir
İşgale uğramış düzü kalmamış
Yağmur yağar ama dumanı yoktur
Cami vardır ama imamı yoktur
Cenaze var ama kılanı yoktur
Ölüye saracak bezi kalmamış
Zaman tüneline girmek istedim
Bir an gençliğime dönmek istedim
Köyümü bir daha görmek istedim
Aynaya baktım ki yüzüm kalmamış
OSMAN sen yine de eskide yaşa
Bilirsin anılar yazılmaz taşa
Neler desen azdır akılsız başa
Sende eski heves o haz kalmamış
ÇİNÇİVA'DAN OSMAN LAZALOĞLU’na cevaptur…
Yazduğun çok doğru ey Lazal Osman
Şimdi belli oldu dost ile düşman
Köyünü terk eden inanki pişman
Geriye dönmeye yüz de kalmamış…
Hani nerde gedmeç, nerde büyük düz
Yazluğa gitmiyor köyden bir öküz
Anladım ki bizde orada yokuz
Yatağa sarmaya mitil kalmamış
Çudur oynayupta eve geç dönen
Lazut ekmeğini varmıdır soran
Pileki kalmadi, hamura doyan
Sofrasında sari yağda kalmamış
Köyünden ayrılan bakup ağlamış
Ağalyupta yürekleri dağlamış
Fırtına deresi duyup ağlamış
Desinde alabaluk kalmamış…
Yaz gelince gelmiş ikisi üçi
Nerde vartovori nerede göçi
Anladım dizinde kalmamiş guci
Dağlarına bakıp karlar ağlamış…
Dereye atmışlar dinamitleri
Kaçurmişler inan hep baluklari
Nerede eski sevdalukleri
Sevdaluk edecek genci kalmamış
Keçinun peşinden giden çobani
Gurbet eller vermez bize amani
Hani nerde şimdi tulum çalani
Tulum yapılacak oğlak kalmamış…
Hani nerde Kaçkar, nerde Palevit
Kimsesizi oynar şimdi peşevit
Hoçicor suyundan doya doya iç
Su içmeye inan tas’da kalmamış…
Futuna deresi akıp çağlasın
Veran kalmış Hemşin dostu ağlasın
Genç kızları kara puşi bağlasun
Kara bağlayacak kız da kalmamış…
Katerciluk bitti geldi araba
Her yanumuz oldu şimdi haraba
Sattılar Hemşin’in beyaz şaraba
Raki içilecek göze kalmamış…
Hatırla geçmişi oturda ağla
Oku türkileri yüreğin dağla
Osman’um istersen karalar bağla
Senle ağlayacak dost’ta kalmamış…
Alçak duman tutmaz olmuş bağlarda
Hencacalikleri sessiz ağlar da
Çobanlık edeni yok ki dağlarda,
Çobana gidecek can’da kalmamış…
Hani nerde eski çobanluklarun
Perilere kaldi ocakluklarun
Gedmeç’de ki o çocukluklarun
Çudur oynayacak gençte kalmamış…
Mücahit tulumi şişse inceden
Yıldızlar parlasa gökte geceden
Defterden sildiler seni niceden
Hatıra yazmaya sayfa kalmamış…
Davali yaylası meyveci bekler
Araba sırtında şimdiki yükler
LAZALOĞLU gene derde dert ekler
Hemşin’e gitmeye yüzüm kalmamış…
Yazma LAZALOĞLU derdum bir değil
Bu söylediklerim inan sır değil
Ruhum teslim olmuş, ben esir değil
Kelepçe takmaya el’de kalmamış…
Osman’um bu günlük bu kadar yeter,
Okudum yazını oldum derbeder
Bu dünyadan fani Ali’de gider
Tabut taşıyacak kul’da kalmamış…
LAZALOĞLU derdin aştimi bini
Memleket bekliyor inanki seni
Yanuna alursan gelurum hani
Memlekete gelin diyen kalmamış…
Şimdi dudak büküp ağla inceden
Sanki vahiy geldi bana geceden
Hem-şin yazılıyor iki heceden
Hece öğretecek okul kalmamış…
Ali ORHAN LAZALOĞLU
14 AĞUSTOS 2006
Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...