Türkan Saylan

      Yazdıkların ve yazdıklarım muvacehesinde seni bilmem,ama ben eğlenmeye başladım :D

      İzninle devam ediyorum;

      İlle de Türkçe yazayım dersen "hiç bir şey" yazamazsın Adem !

      Zira hiç Farsça,şey Arapça'dır =)

      Burası Arabistan değil elbette !
      Fakat biliyor musun;bu ülkede İstiklal Marşı okunagelmekte !
      İstiklal Arapça,marş Fransızca =)

      Dilersen bu kadar yeter diyelim...
      Zira şu saatten sonra üşenmez, bir de tutar Divan Edebiyatı bahsine girersek senin düştüğün durumun trajik hali daha bir aşikar olur !

      Ey Türk oğlu ! Titre ve kendine gel :D
      1873'te doğan bir adamın yazdığı ve bu adamla aynı dönemde yaşayan kişilerin oluşturduğu Meclis'in kabul ettiği metnin adının ne olmasını bekliyordunuz!

      Ne bileyim, metnin adını "Bağımsızlık Türküsü" koysalar acaba durumu ne şekilde çarpıtabilirdiniz, merak ediyorum!
      Fosforun zeka gelişimine katkısını sahil şeridine bakarak görebiliyoruz... Türkiye balık yesin!

      (...)

      Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
      Günü gelir hesabınız görülür.
      Günü gelir sualiniz sorulur :
      Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

      N.Hikmet

      Concierto de Aranjuez
      Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı ve MİT tarafından 24 Nisan 2001 tarihinde hazırlanan dönemin İstihbarat Başkanı Cemal UZGÖREN imzalı rapor:

      ‘ÇYDD ve ÇEV vakıfları misyonerlik faaliyetlerinin Türkiye ayağını oluşturuyor. Bu iki vakıf dünya çapında misyonerlik faaliyetlerini organize eden Amerikan Board isimli şirket tarafından destekleniyor ve finanse ediliyor. Dünya Kiliseler Birliği temsilcisi olarak 1830’lu yıllardan beri ülkemizde faaliyet gösteren Amerikan Board Heyeti’nin, din eğitimi ve sağlık hizmetleri konularında faaliyet gösteriyorlar’.
      YOK
      arapça ve farsça yazmak istiyosan kendine bir blok oluştur yazılarını arapça orda paylaş sana arapça çevap vermek isteyenlerde merak etme oraya gelir herkese açık bir yerde herkesin anladığı dilde yazmak gerekir ve bundan sonra ne ben senin yazılarına cevap verim nede sen benim yazılarıma cevap ver mümkünse uzak ol benden
      MAVİ DENİZİN MAVİ GÖZLÜSÜ

      TÜRKAN SAYLAN KİMDİR, İYİ TANIYALIM

      TÜRKAN SAYLAN KİMDİR, İYİ TANIYALIM
      Annesinin, dönemin ünlü müteahhidi Fasih Galip ile evlendikten sonra Lili Mina Raiman adından vazgeçip Leyla adını almıştır. Dahası, MİT İstihbarat Başkanı Cemal Uzgören’in 24 Nisan 2001′de Başbakanlık’a gönderdiği raporda, Türkan Saylan’ı ve ÇYDD’yi misyonerlik faaliyetlerinin odağındaki isim olarak göstermesi bile görmezden gelinmiştir.
      2 Şubat 2001’de Cumhurbaşkanı Sezer tarafından YÖK üyeliğine atandıktan sonra, başörtülü öğrencilerin korkulu rüyası haline gelmesi de yine bu dönemde gerçekleşmiştir.
      Türkan Saylan adını, kamuoyu son dönemde yaptığı iki çıkışla sıkça duymaya başladı. Bunlardan birisi, "Çocuklarımız namaz kılma yerine bale yapsın".
      Diğeri de, Türkler’i başkalarının yaptıklarını yakıp yıkan bir millet ilan ettiği ifadeleri de bulunmaktadır.

      Başkanlık yaptığı derneğin yardım eden şirketleri yazıyorum; Danone, Metro Grosmarket, Turkcell, TNT Ekspres, Ericsson, Finansbank, İş Bankası, Mercedes-Benz bunlardan bazıları.
      29 Nisan’da İstanbul’da atılan sloganlardan birisi de, "Türkiye’yi yabancı sermayeye peşkeş çekme" yolunda olacak. "Türkiye’yi satın alan" bu şirketler, kendilerine en çok karşı çıkan kesimlerin sözcülüğünü yapan bir derneğe niçin yardım yaparlar? Aslen Türklüğü bile tartışılan biri nasıl oluyor da böyle önemli derneklerde başkanlık yapıyor tartışılır.

      MİT’in misyonerlik raporundaki şok isimler

      Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Türkiye’deki misyonerlik faaliyetlerini anlattığı yazıda, Profesör Türkan Saylan’ın da adı geçiyor. Yazıya göre, Türkiye’deki bazı Amerikan okullarının kurucusu olan Amerikan Bord Heyeti, bu faaliyetini SEV vakfı eliyle yürütüyor.

      Türkiye’deki misyonerlik faaliyetlerini anlatan bir raporda, Türkan Saylan’ın ismi ve başında bulunduğu dernek de yer alıyor.

      Milli İstihbarat Teşkilatı İstihbarat Başkanı Cemal Uzgören imzasıyla 24 Nisan 2001 tarihinde Başbakanlığa gönderilen iki sayfalık yazıda, sürpriz isimler yer alıyor.

      MİT’in yazısına göre, Hıristiyanlığın bir kolu olan Protestanlığın Türkiye’de yayılması için faaliyet gösteren Dünya Kiliseler Birliği’nin ülkemizdeki temsilcisi durumundaki Amerikan Bord Heyeti, bu faaliyetini Sağlık ve Eğitim Vakfı eliyle yürütüyor. Yazıda Amerikan Bord adına Türkiye’de faaliyet yaptığı belirtilen Sağlık ve Eğitim Vakfı’nın mütevelli heyetinin başında ise Gülseven Yaşer’in kocası Yaşar Yaşer bulunuyor.

      Yazıda, doğrudan Amerikan Bord ile bir ilişkisi olup olmadığı belirtilmemekle birlikte Profesör Türkan Saylan’a ve onun başında bulunduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne de genişçe yer veriliyor.

      MİT’in yazısında Profesör Türkan Saylan’ın annesi Lili Mina Raiman’ın aslen Hıristiyan olduğu, 1936’da Leyla ismini aldığı belirtiliyor.

      İşte büyük tartışmalara yol açacak olan MİT’in iki sayfalık raporu:
      Cumhuriyet mitinglerinin favorisi ve düzenleyicisi Profesör Türkan Saylan kimdir?

      Tanıyalım;

      1935′de Kandilli’de doğdu. Kandilli Lisesi’ni bitiren Saylan 1963 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Saylan’ın iki oglu ve iki torunu var. Ama son yıllarda akciğer ve kemik vereminden seri ameliyatlar geçiren Saylan, 2 yıl demir korseyle gezerken dahi neşesini koruyabildi…

      Annesi: Lili Mina Raiman - 1936 yılında “Leyla” ismini alarak ismini değiştirdi. Lili Mina Raiman ise, Raber Ragman ve Mina Verlig kızı, 1908, Bermingen İngiltere doğumlu ve katolik hristyan.

      BİR KONUŞMASı
      - Bu ülkede hristiyanlığı nasıl yayabiliriz. KÜRDİSTAN’ın temellerini nasıl atabiliriz.
      - ATATÜRK ismini kullanırsak bunu daha rahat yapabiliriz. Hem para toplar hem destek alırız, kampanyalar düzenler, TÜRKLERDEN topladığımız paralarla, KÜRTLERİ daha bilinçli hale getiririz, cahil insanlarla KÜRDİSTAN’ı kuramayız, Hristiyanlığı bu şekilde daha rahat yaymamız da mümkün.

      Son ünlümüz Çydd başkanı Türkan Saylan hanfendi(!) oldu.
      Bu ülkede birilerinin dini inançlarına saygısızlık yapıp bunu da vatan millet adına yaptıklarını , onunla perdeleyemiyorlarsa “laiklik elden gidiyor” yaygarasını kullandıklarını artık herkes biliyor.

      Türkan Saylan hem dine hem millete açıkça hakaret içeren laflar söylemiş durumda.

      Ne diyor Hanfendi(!)
      - Türkler tarihten beri yakan yıkan bir milletmiş.
      Cevab hakkı bu milletin bir ferdi olarak bana ve hepimize düşüyor. Türk milleti tarihten beri asil duruşunu bozmamıştır ve hayvanlara bile haklar tanımıştır. Osmanlı’daki kayıtlara bakılabilir.

      Sizin Prof. ünvanınızın bile mesnedi belli değildir.
      - Bi öğrenci sıranın üzerinde namaz kılacağına bale yapsın. Çağdaş Türkiye böyle olur.
      Çağdaşlıkla kendisini yanyana getiren bir zihniyet ancak bu lafları kusabilirdi ve kustuda. Modern devlet dediğimiz devletlerde her pazar kiliseye giden devlet başkanlarını görmeyen Türkan Saylan acaba Sultanahmet’in sadece turistik bir yer değil aynı zamanda ibadet yapılan bir yer olduğundan haberi var mı?

      Sahi kim bu Türkan Saylan ve Çydd
      Hemen cevablayalım.

      Mit’in raporlarında misyonerlik faaliyetlerinin Türkiye ayağı. Özellikle Kitab-ı Mukaddes Şirketi (Sadece İncil yayımlar, ilk Türkçe incil 1826 yılında çevirmişlerdir) ile sıkı ilişkileri var. Aynı zamanda Amerikan Board (Dünyadaki misyonerlik faaliyetlerini organize eden Abd merkezli bir vakıf) ile sıkı ilişkiye sahip. Amerikan Board şirketi yaptığı faaliyetleri Türkiye’de SEV (Sağlık Eğitim Vakfı) ve ÇYDD üzerinden yürütmektedir.

      Verdiği reklamlarla ve söylemlerle sürekli halkı kuşkırtmaya çalışan bir ruh haleti var. Başkanlığını Profesör Türkan Saylan’ın yaptığı Çağdaş Yaşamı destekleme Derneği hakkında, Atatürk İlke ve İnkılaplarını kalkan olarak kullanıp, bir çok kişi ve kuruluştan yardım adı altında para topladığı, ilgili bakanlıklardan izin almaksızın yurtdışından yardım aldığı, hiç bir yasal dayanağı olmadan kamuoyuna kendisini sivil toplum kuruluşları birliği olarak tanıtan çeşitli dernek ve vakıflarla işbirliği içerisinde oldukları yönünde yapılan ihbarlar sonucu denetime tabi tutulmuş ve Dernekler Kanunu 62 ve 85/2 maddesine muhalefetten 5 Şubat 2001 tarihinde Maltepe Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu yapılmıştır.
      Şimdi de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Başkanı ve YÖK üyesi Türkan Saylan. Saylan’ın, eğitimin bütün kesimlerinin temsil edildiği 17. Milli Eğitim Şûrası’ndan oylama sonucunda 4′e karşı 66 oyla “Katsayı adaletsizliğine son verilsin” yönünde karar çıkması karşısındaki tavrı hayli dikkat çekiyor. İçine sindiremediği “Herkes üniversiteye eşit şartlarda girsin” kararını “hazırlanmış bir oylama” şeklinde değerlendiren Türkan Saylan’ın da Hıristiyan kökenli olduğu netleşti.

      DEDESİNİN İSMİ RABER RAGMAN
      Uzun süredir Hıristiyan kökenli olduğu konuşulan Türkan Saylan’ın Nüfus Kayıt Örneği’ne ulaşıldı. Türkan Saylan’ın Nüfus Kayıt Örneği’nde annesinin asıl isminin Lilimina Raiman olduğu görülüyor. Aynı zamanda YÖK üyesi olan Türkan Saylan’ın 1924 İngiltere doğumlu olan annesi Lilimina Raiman, 1936 yılında Leyla ismini almış. İstanbul ili Eminönü ilçesine kayıtlı Türkan Saylan’ın anne tarafından dedesinin ismi Raber Ragman, anneannesinin ismi ise Minaverlig. Türkan Saylan’ın annesi Leyla Hanım’ın din hanesinde “Katolik Hıristiyan” yazıyor.

      BU NE TESADÜF?
      Dedesinin ismi Agop olan Doğu’daki Rektör Yücel Aşkın ile dedesinin ismi Ohanis olan Batı’daki Rektör Alıcı’nın, İHL ve katsayı konusundaki çıkışları ile bu ortak noktalarını 30 Eylül tarihli sayısında “Bu ne tesadüf” şeklindeki haberler, Türkan Saylan’ın da Hıristiyan kökenli oluşuyla ilgili yine aynı soruyu gündeme getiriyor: “Bu ne tesadüf?”
      MİT’in misyonerlik raporundaki şok isimler
      Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Türkiye’deki misyonerlik faaliyetlerini anlattığı yazıda, Profesör Türkan Saylan‘ın da adı geçiyor. Yazıya göre, Türkiye’deki bazı Amerikan okullarının kurucusu olan Amerikan Bord Heyeti, bu faaliyetini SEV vakfı eliyle yürütüyor.

      Kutlu Doğum’lar için ‘şov’ hakareti
      Kürsüye çıkan ÇYDD Başkanı Türkan Saylan, AB sürecini eleştirdi. Yaradılış için ‘hurafe’ diyen Saylan, “Üniversitelerde gençleri laik cumhuriyet yerine İslami yönetime sürüklemek için her türlü parasal kısıntılar en üst düzeye varmıştır.” iddiasını dile getirdi. Kutlu Doğum haftası kutlamalarına da ‘şov’ diyen Saylan, “23 Nisan’daki ulusal coşkuyu gölgelemek üzere aynı tarihlerde yöneticilerin katılımıyla Kutlu Doğum şovu yapılarak cumhuriyetten intikam alınmaktadır.” iddiasında bulundu. Saylan, İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Yerleşkesi’nde ‘Türkiye’mizin çağdaşlaşma sürecinde laiklik’ konulu toplantıda da konuşmuş ve Türk milletinin tarih boyunca hep yakıp yıktığını öne sürmüştü.

      “Çocuklarımızın sıra üstünde namaz kılmasını değil, bale yapmasını istiyoruz.” diyen ÇYDD Başkanı, Gençlik Korosu’nu yöneten müzisyenin isminin ‘Muhammed‘ olmasını da ‘ironi’ olarak değerlendirmişti.
      Kafkas asıllı Karadenizli olup rizeli bir Türk ailesinin çocuğuyum.
      Kendimi bildiğimden beri doğru olduğuna inandığım şeyler için kendim dahil herkesle uğraştım; uğraşmaya devam ediyorum ve yaşadığım sürece de uğraşmaya devam edeceğim. " degenak
      Ruhat Mengi -Vatan

      Dün Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nde çalışmış olan bir arkadaşım telefonda “ÇYDD’nin ve ÇEV’in tüm bilgisayar kayıtlarının alınmış olması sadece bu kayıtlardaki öğrencilere ulaşmaları için değil, daha da önemlisi bu derneklere yardım eden, destekleyen isimleri öğrenmeleri açısından önemli” diyordu.

      Ona göre bu isimlerin işlerinin engellenmesi ve aynı zamanda bundan sonra çağdaş eğitim derneklerine, vakıflarına yardım etmeyi düşünenlere de gözdağı verilmesi hedefleniyordu.

      “Ergenekon” diye diye öyle bir noktaya geldiler ki Mart 2009’da bile bu soruşturmaya inanmayı sürdüren tüm Batı medyası “Hükümeti eleştiren kişi ve kurumlar, medya, yargı, üniversiteler başta olmak üzere laik kurumlar tehdit altında. İktidar güç savaşında” derken ülkenin içinde de vatandaşlar tepkiyle, endişeyle ayağa kalkmış durumda.

      Artık herkes “her ihtimali” en uzak ihtimaller dahil onlar söylemeden önce düşünüyor ki aynı ihtimallerin hemen gerçekleşebildiği de gözden kaçmıyor. Ne hikmetse!

      Örneğin 24 yaşındaki bir üniversite son sınıf öğrencisi şunları yazmış:

      “ÇYDD ve Türkan Saylan’a yapılan aramalar duyarlı ve akıl sahibi olan herkes gibi ben ve ailemi de dehşete düşürdü. Uzatmadan konuya gireyim; ÇYDD’ye yapılan aramalarda tüm burs alan öğrenci ve bilgileri polisin eline geçti. Bugün bu bilgileri edinen bazı art niyetli insanlar, çoğunun ailesi Anadolu’da bulunan öğrencilere ulaşıp TEHDİT, ŞANTAJ, belki RÜŞVETLE bu öğrencilerin aldıkları burs karşılığında misyonerlik yaptığına dair ifade verdirtemezler mi, ya da yasa dışı yollara zorlandıklarına... Zaten zamanında annesinin yabancı uyruklu olması nedeniyle yeteri kadar iftiraya maruz kalmış olan Türkan Saylan dolayısıyla ÇYDD ve bu yolla tüm Atatürk sevenler zan altında bırakılamaz mı? Belki kaygılarımız çok ütopik ama son 7 yıldır ütopik dediğimiz tüm kaygılarımız gerçeğe dönüşmedi mi?”

      MÜSLÜMANLARI ALDATMA TAKTİĞİ

      Ülkenin çağdaş, cumhuriyetçi ve bu yönde öncülük eden isimlerinin büyük kısmını (19 yaşındaki üniversite öğrencilerini bile) çeteci, darbeci ilan ederek, bunu kanıtlayamayacaksa başka suçlar yakıştırarak gözaltına alan, tutuklatan bir soruşturma, görülmemiş bir hukuksuzluk işte vatandaşta, gençte bu etkiyi yapıyor, bu korkuları yaratıyor.

      Türkan Saylan ve ÇYDD ile ÇEV misyonerlikle suçlandı bile... Önce onların eğitim bahanesiyle Hristiyanlık propagandası yaptıkları öne sürülecek ki hem inandırabildikleri Müslümanlar’da bu şahıs ve kurumlara olumsuz tepki yaratılsın, hem de aileler bundan sonra çocuklarına bu iki kuruluş yoluyla çağdaş eğitim vermekten vazgeçsinler.

      Ne kurnazca planlanmış “bir taşla iki kuş” metodu değil mi?

      Bundan sonra iş 24 yaşındaki üniversite öğrencisinin “korktuğu” şeyi gerçekleştirmeye bakar. Bugüne kadar kimlere ne yalanlar, ne iftiralar yakıştırıldı da hangisi doğru, hangisi yanlış anlaşılamadı. Bunu da “gerçek değilse yargı anlar nasıl olsa” açıklamalarıyla savuştururlar.

      Deniz Feneri davasını aylardır başlatamayan, tercümanların “15 günde biter” dediği çeviriyi 3 aydır sözüm ona “bitiremeyen”, bitirdiğinde de “kazandırılan zaman” nedeniyle hiçbir ipucu bulamayacak olan yargı kim bilir bunu ne zaman anlar?

      ‘Yargının işi, yargı anlar’ diyen AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün’le Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’i aynı şekilde ‘Biz polisin kısalttığı rapora baktık’ diyen savcılar ‘Ne aradıklarını, neyle suçladıklarını’ söylemeden 15 gün (sadece 15 gün) Silivri’ye gönderseler ne düşünürlerdi acaba?

      15 gün sonra suçsuz oldukları anlaşılırsa o içerde geçen günleri ve isimlerine sürülen lekeyi kim tazmin ederdi veya edebilirdi?

      Demirel; “Bu ülkede vatansever olmanın bedeli vardır” demiş.

      Yaşanan budur.

      (Not: ÇYDD’ye bağışta bulunarak çok sayıda çocuğun eğitimini sağladım bugüne kadar. Benim adıma bazı kuruluşların yaptığı bağışlarla okuyan öğrenciler de oldu. Bununla gurur duyuyorum. Şimdi bu derneğe ülkenin her yanından destek yağıyor, “Kefen param sizin olsun” diyerek bağış yapanlar varmış. Daha da artmalı, toplum bu hukuksuzluğa tepkisini göstermek zorunda!)
      İnsanları yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz.
      RAHİBE TERESA.

      Dünya Kiliseler Birliği yardim ediliyor

      “Çocuklarımızın sıra üstünde namaz kılmasını değil, bale yapmasını istiyoruz.” diyen Başkanı Türkan Saylan . : Dünya Kiliseler Birliği yardim aliyor





      Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Servisi'nde kanser tedavisi gören ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan soruları yanıtladı.

      Saylan gözaltına alınan tüm arkadaşları ile birlikte teker teker AİHM'ye gideceklerini belirtti. "Kayaya çarptıklarını anlayacaklar. Zaten bunu anlamış durumdalar" diye konuşan Saylan yağmur gibi burs akmaya devam ettiğini söyledi.

      ÇYDD'nin Dünya Kiliseler Birliği'nden yardım aldığına dair MİT belgesi ile ilgili soruları yanıtlayan Saylan, şunları söyledi:

      "MİT'e açmış olduğumuz 3 dava var. Bunu üstümüze yapıştırmaya çalışıyorlar. Tüm hukuki mücadelemiz sürecek. Sağ basın üzerimize yıllardır leke atmaya çalışıyor. Aslı astarı yok. Dünya Kiliseler Birliği verdiyse de cüzi bir şey vermiştir" dedi




      NOT : ( Sağ basın üzerimize yıllardır leke atmaya çalışıyor. )

      Aydın Doğan Vakfı 2008 Ödülü'nü alan tiyatro sanatçı Genco Erkal 50 bin liralik çekini Türkan Saylan'a verdi

      soL basınında desteklemiş oldugunun bir ifadesini seçegenin ortaya çikariyor : bu konuşmada
      Kafkas asıllı Karadenizli olup rizeli bir Türk ailesinin çocuğuyum.
      Kendimi bildiğimden beri doğru olduğuna inandığım şeyler için kendim dahil herkesle uğraştım; uğraşmaya devam ediyorum ve yaşadığım sürece de uğraşmaya devam edeceğim. " degenak
      Prof. Dr. Türkan Saylan - 2008 *

      Sevgili Dostlar,

      Ülkesini yürekten seven ve yaşanan geri gidişi önlemede çaba gösteren gönüllü eylem kardeşlerim Atatürk’ün çocukları, yıllardır neredeyse haftada birkaç kere sizlerden yazılı ya da sözlü bir ileti geliyor: “yine internette size hakaretler var, yine bir site açmışlar sizin misyoner olduğunuzu yazıyorlar. Google’a basınca hep bu yalanlar çıkıyormuş. nasıl karşı çıkalım, ne yapalım?” diye. Bense bir gün olsun merak edip bu uydurmaları okumaya zaman ayırmadım, gerektiğinde sevgili avukat kardeşlerim yasal başvuruları yapıyorlar ama ne yazık ki para cezası çıkınca alacaklılar bulunamıyor.

      Değerli dostlar, eğer bu amaç uğruna çalışır hele de başarılı olursanız vay gele halinize. O kişinin Prof. Dr. Türkan Saylan olması gerekmez, kim olursa olsun başı dertten kurtulamaz.

      Ancak yaptığınız çalışma, sizi hiçbir yalanın-dolanın, tehdidin, kara çalmanın durduramadığı kadar önemliyse, bütün bu çirkinlikler size güç verir. “Demek ki ben doğru yoldayım, devam” der ve de güçlenmiş olarak çabalarınızı sürdürürsünüz.

      Bakın, yaptıklarımızdan hoşlanmayan çeşitli kesimlere göre ben kimim, neyim, neler yapıyorum.

      1) Radikal dincilerin ifadesine göre misyonerlik yapıyorum, kızları Hıristiyan ediyorum, 25 adet kilise açmışım bunun yanında MİT’in bile kabul etmediği, imzasız bir mektubun MİT raporu olarak sunulması da cabası. Nasıl bir beyin üretir bütün bu senaryoyu. Anlayan varsa beri gelsin!

      2) Biz PKK’lılara burs veriyormuşuz. Halen Vatanseverler grubu içinde hapiste bulunan ve de yüzünü hiç görmediğim, içimize bir süre belki de bilinçli olarak sokulmuş bir hatunun ifadesi malum gazetede sık sık manşet oluyor. Biz ülkemiz yüksek öğrenimine kadar gelmiş ama çok yoksul gençlere destek veriyor bu konuda ayırım yapmıyoruz. Ancak bursa alırken her türlü yasal belgesini de istiyor bazı kişilerin aramıza sızmamasına gayret gösteriyoruz. Okula devam belgesi her yıl yenilenen bir öğrenci teröre karışır, bize de bilgi gelirse, konuyu ilgililerle paylaşıp gerekeni yapıyoruz.

      3) Bu kez de gerçek Kürtçüler bizi bulup “bizim çocuklarımızı asimile ediyorsunuz” diye kızıyorlar (!)

      4) Buna ek olarak ırkçı milliyetçiler diyebileceğim bir grup da, ufak birkaç AB projesi almamız nedeniyle, o hakkı nereden buluyorlarsa, bizleri “vatan haini” ilan edebiliyorlar. Ayrıca birileri de Soroz’dan para aldığımızı yayıyor ki böyle bir şey yok.

      5) Ne gariptir ki, bizi ve yaptıklarımızı çok iyi bilen eski dostlar, nasıl oluyorsa, yıllardır mücadele verdiğimiz Gülencilere katıldığımızı ima eden yazılar bile yazdılar.

      6) Bir değerli bilim insanı her toplantı sonrası “Prof. Dr. Türkan Saylan Atatürkçü değildir, vaktiyle bana gelip söyledi” diye bitiriyormuş konuşmaların. Belki ayıp ama sokakta görsem tanımam…

      7) En son gelen bir mail de de “siz komünistsiniz” deniyor. Şimdi ben neyim acaba?

      İşte kardeşler, birbirine zıt çeşitli itham, karalama ve en önemlisi hedef gösterilme durumuyla karşı karşıyayız.

      Siz hiç, kendi ülkesine canını verircesine çaba gösteren birinin, yukarıda belirttiğim kışkırtmalar sonucu aldığı tehditler nedeniyle, polis korumasında gezdiğini algılayabilir misiniz? Ne acı ve ne yazık değil mi?

      Evet, bütün bu uydurma senaryolar, karalama ve hedef göstermeler bir işe yarıyor. Halkımızın bize olan güveni ve sevgisi artıyor, artıyor. Her yerde bir sevgi ve güven seli ile karşılaşıyorsunuz.

      Bütün bu ve benzeri karalamaları üretenlerse geçimlerini bu yolla sağladıkları için onlar adına üzülüyorum ama elimden bir şey gelmez.

      İşte böyle dostlar, eğer yapacak ve üretecek bir şeyiniz yoksa, köşenizde oturup birilerini asılsız karalamalara tutmayı iş edinebilirsiniz. Ama eğer her gün ülkeniz için yararlı bir şeyler üretiyorsanız, mutluluğunuza diyecek yoktur.

      Hep birlikte işe yarama mutluluğunu tatmaya!
      İnsanları yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz.
      RAHİBE TERESA.
      Türkan Saylan'ı BÖYLE şikayet ediyorlar: Arkadaşım ateistti, hiç uğraşmadan aldı bursunu, 3 ay sonra da Hıristiyan oldu
      AYŞE ARMAN, TÜRKAN SAYLAN'I SAVUNDUĞU İÇİN KENDİSİNE GÖNDERİLEN MESAJLARI YAYINLADI VE O MESAJLARA YANIT VERDİ:

      Türkan Saylan röportajına bir sürü mail aldım.

      İnanır mısınız, ne kadar destek varsa, o kadar küfür, kıyamet de vardı. Çok üzüldüm. Hastalık bir insanlık durumu, "o ideoloji, bu ideoloji" dinlemez, herkese musallat olur. Siz başkaları için iyi temennilerde bulunun ki, sizin için de öyle olsun. Bir sürü suçlama vardı hakkında. İpe sapa gelmez şeyler. Yok, annesi Katolikmiş, o aslında Hıristiyanlığı yaymaya çalışıyormuş, yok hakkında MİT raporu varmış, misyonerlik faaliyetlerinin kilit ismiymiş. Yok başkanı olduğu derneğin adı Çağdaş Yaşamı Destekleme değil, İslamsız Yaşama Derneği’ymiş. Müslümanlardan nefret ediyormuş. Kürt çocuklarına burs veriyormuş, PKK’yı destekliyormuş. Tonlarca tuhaflık. Sözünü ettiğimiz insan, bu ülkeye inanılmaz hizmetler verdi (cüzzamlılara sunduğu hizmetler yeter!) ve duruma bakın. İbreti alem için birkaç tanesini yayınlıyorum. Onlar adına utanarak...

      HAMİŞ: Tabii ki yemedim içmedim, soluğu onun yanında aldım, Arnavuktöy’deki evine gittim ve bütün bu suçlamaları kendisine sordum. Kahkahalar arasında yanıt verdi. Yarın Hürriyet’in Cumartesi ilavesinde...

      Burs için başvurdum ailende namaz kılan var mı dediler

      "Beşiktaş Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne burs için başvurdum. Birtakım sorular sordular: "Babanın siyasi görüşü nedir?" "Namaz kılan var mı ailende?", "Oruç tutuyor musun?". Bunlardan onlara ne ya! Tabii ki burs- murs alamadım. Arkadaşım ateistti, hiç uğraşmadan aldı bursunu, 3 ay sonra da Hıristiyan oldu. Sizin yerlere göğe koyamadığınız Türkan Saylan ve arkadaşları açık açık misyoner. MİT ve Genelkurmay raporu da bunu ispatlıyor. Biz neyin ne olduğunu artık çok iyi biliyoruz. Size gelince, Doğan medyasından başka yazacak yeriniz yok. Oradan emekli olmaya bakın. Şunu da unutmayın: Çalmayın kapımızı, çalarız kapınızı." (Hatice G.)

      Ne şahane bir üslup! Tebrikler. Bu tadı yakalayabilmek için çok çalıştınız mı? Aklınızca beni ve herkesi tehdit ediyorsunuz ama hiçbir işe yaramıyor. Daha modern, daha yaratıcı tehdit biçimleri bulmanız lazım. Daha çok çalışın. Bu basitliklerle bir yere varamazsınız. Ayrıca asıl cevabı, Türkan Saylan’ın kendisini verecek size, yarın da okumayı ihmal etmeyin.

      Emelleri uğruna yapmayacağı şey yok

      "Baltayı taşa vurmak güzel bir deyim, fakat yazdığın yazı olmamış canım. Türkan Saylan, dünyanın en çirkef kadınıdır. Emelleri uğruna yapmayacağı hiçbir şey yok. Ve sen onu savunuyorsun. Sevsinler. Hiç insanların suratına bakmaz mısın? Yıllar, sana insanların simasından da bir şeyler çıkarılabileceğini öğretmedi mi? Ne kadar kötü bir insan olduğu yüzündeki tüm o çizgilerden, izlerden belli. Kendi simana bak aynada. Neden sence sende yok o çizgiler?"(Şeref Ö. )

      Ne kadar kötü kalplisiniz! Her insan yaşlanıyor. Siz yaşlandığınızda sizin yüzünüzde de çizgiler olacak. Kanser hastası, kemoterapi görüyor ve saçlarının döküldüğü en kötü döneminde. El insaf. Kalbinizde biraz insan duyarlılığı olsun. Ayrıca ben onu her haliyle güzel buluyorum...

      ÇYDD bir Hıristiyan kulübü

      "Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin dış kaynakları var, bu kaynaklar da kayıt dışı. Tüm bunları biliyoruz. ÇYDD, Hıristiyan Kulübü olarak değerlendiriliyor. Onu övmüş, yere göğe koyamamışsınız, oysa Türkan Hanım’a sormanız gereken soru şuydu: ’Size Katolik kurumlardan kayıt dışı para aktarılmış, doğru mu?’" (Tahir A.)

      Nasıl da insafsızca sallıyorsunuz! Sıradan bir insanın bu derece derin iftiralara ulaşabilmesi bu kadar kolay ve normal bir şey mi? Siz nesiniz, CIA ajanı mı? Bu kadar göğsünüzü gere gere, "Öyledir, böyledir" diyorsunuz. Ben de size "Hadi len!" diyorum.

      O bir ayrımcı bu da bir insanlık suçu

      "Profesör Türkan Saylan hakkında yazdığın her şey doğru olabilir ama o bir "ayrımcı". "Ayrımcılık" da Avrupa’da en büyük insanlık suçlarından biri. Ben İsveç’te yaşıyorum ve burada "öteki"ne olan davranış, tam bizim ülkemizde özlediğimiz şekilde. Kimse kimseye ayrım yapmıyor." (Kemal Y.)

      Çok haklısınız. Bizim de savunduğumuz bu zaten. Herkes fikrini söylesin, kendi yolunda yürüsün. Kimse kimseye iftira atmasın, işkembeyi kübradan sallamasın. İsveç’te bunu yapıyorsunuz, ama Türkiye’de sizin gibi düşünmüyor diye ona buna ayrımcı diyorsunuz. Daha da ileri gidip, Katolik, düşman, Amerikan ajanı, PKK yanlısı. Bunları diyerek asıl ayrımcılığı siz yapıyorsunuz.

      Kimseyi durduk yere almıyorlar

      "Taraflı yazdığınızı düşünüyorum. Kusura bakmayın ama neden sokaktaki insanları durduk yere almıyorlar, aramıyorlar. Ben, emniyet güçlerimizin kimseyi haybeye rahatsız edeceğini sanmıyorum."(Yunus G.)

      Dünyadan bu kadar haberdar olmayışınız gerçek dışı. Herhalde sürrealist bir dünyada yaşıyorsunuz. Mailinizi okumamış, görmemiş, duymamış olayım. Siz yazdığınızı, ben de okuduğumu unutayım!

      Yazı: Hürriyet gazetesi
      İnsanları yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz.
      RAHİBE TERESA.
      Türkân Saylan'a PEN Onur Üyeliği Sunuldu
      15.04.2009 01:29 tarihinde nihat.ates tarafından gönderildi.


      Prof. Dr. Türkân Saylan ömrünü insanlığa adayan seçkin bir bilgin ve Türkiye’nin gelişmesi için önemli hamleler yapan örnek bir aydındır. Kurucusu olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile toplumsal mücadelesi eserleri arasındadır.
      Dünya Yazarlar Birliği PEN Türkiye Merkezi her türlü olumsuzluğa rağmen yılmayan Türkân Saylan’a saygı ve şükran ifadesi olarak Onur Üyeliği sunmuştur. Bu simgesel armağanı lütfedip kabul buyuran Türkân Saylan böylece gücümüze güç katmıştır.
      Türkiye’nin ırkçı, militarist ve dinci faşizmlere karşı laik, demokratik ve emek yanlısı bir ülke olarak gelişmesi sağlanmalıdır, sağlanacaktır.

      PEN-Türkiye adına Tarık Günersel
      İnsanları yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz.
      RAHİBE TERESA.
      1873'te doğan bir adamın yazdığı ve bu adamla aynı dönemde yaşayan kişilerin oluşturduğu Meclis'in kabul ettiği metnin adının ne olmasını bekliyordunuz!


      Kurduğun cümleler benim söylediklerimi teyit ediyor !

      Adam ve Meclis kelimeleri de Arapça !

      İnanmayacaksın ,ama Recep de Arapça :D

      Ayrıca;

      Yukarıdaki cümlenin ;Mehmet Akif'in kaleme aldığı yoğun Arapça-Farsça kelimelerden müteşekkil İstiklal Marşı'na ve onu kabul eden TBMM'ne karşı bir tutam istihzaya bulanık dudak bükme şeklinde okunabileceğinin bilmem farkında mısın ?

      Böyle bir metnin endirekt muhatabı Mustafa Kemal'dir !

      O Mustafa Kemal,ki şu an kullanmakta olunan Latin alfabesi onun devrimleri arasındadır.
      Arapça kelimelerden rahatsız olanlar, Latin alfabesi konusunda neler söyleyebilirler ?!

      Kardeş,latin abece'si Orhun abece'sine ters ! Dolayısıyla bize ters ! diyen beri gelsin !

      Merak işte :D

      Ne bileyim, metnin adını "Bağımsızlık Türküsü" koysalar acaba durumu ne şekilde çarpıtabilirdiniz, merak ediyorum

      Bu cümlen de beni anlamadığının resmidir !

      Meramım bu başlık altında ki yazılarımdadır !
      Yazar: ADEM53 Tarih: 17.04.2009 Saat: 14:02

      arapça ve farsça yazmak istiyosan kendine bir blok oluştur yazılarını arapça orda paylaş sana arapça çevap vermek isteyenlerde merak etme oraya gelir herkese açık bir yerde herkesin anladığı dilde yazmak gerekir ve bundan sonra ne ben senin yazılarına cevap verim nede sen benim yazılarıma cevap ver mümkünse uzak ol benden


      Adem de Arapça :D

      Yâ Adem !

      Yazılanları okumuyor olduğun son derece açık !

      Benim yazılarıma cevap vermiyor,patolojik ruh halini sergiliyorsun !

      Üslub-u beyan,ayniyle insan derler !

      Üslubunu ( şimdilik) kuşanmıyorum !

      Bu başlık altında bana yaklaşan sen,mümkünse benden uzak ol buyuruyorsun !

      Bu mekanı gönlünce gecekondu yapabileceğin hazine arazisiyle karıştırdın herhalde !

      Bu mekanda herkim saçmalarsa,ben ya da bir başkası kardeş,saçmalıyorsun yahu ! deme hak ve yetkisine sahiptir !

      Böyle biline !..
      Benim Arapça, Farsça kelimeler ile bir alıp veremediğim yok! Ama senin Arapça ve Farsça'ya bir hayranlığın olduğu "aşikar"!

      İstiklal Marşı ile de Mehmet Akif ile de aram iyi! Yukarıda Ahmet Hakan, Türkan Saylan için yapılanı sözümona benim içinde yapmaya kalkışmışsın. Olayları saptırıp, olmayacak yerinden değerlendirip, "Kalkın ey ehl-i vatan, İstiklal Marşı'na saldırılıyor!" minvalinde yorumlar yazmışsın. Neyse ki yazdıklarım okuyanların anlayacağı kadar açık!

      İngilizceyi öğrenirken ilgi yerine interest, para yerine money, yenilik yerine inovasyon gibi çoğaltacağım örneklerle konuşup dururdum. Akademik metinlerde bu tür kelimeleri kullandığım zamanlarda, yazdığım metnin içeriğinin kuvvetli olduğunu düşünürdüm.

      Sonradan anladım yaptığımın şekilperestlikten öte birşey olmadığını! Muhtevanın gözetilmesi gerektiğini sonradan öğrendim.

      Bir de bu sitede birşeye çok dikkat ettim: Eğer anlaşılmak istiyorsam herkesin anlayacağı dilde yazmak zorundayım.
      Fosforun zeka gelişimine katkısını sahil şeridine bakarak görebiliyoruz... Türkiye balık yesin!

      (...)

      Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
      Günü gelir hesabınız görülür.
      Günü gelir sualiniz sorulur :
      Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

      N.Hikmet

      Concierto de Aranjuez
      Şu veya bu dile karşı hayranlığım bahs-i diger.Bunun kerih görülesi olduğunu da düşünmüyorum.

      Yine de madem hayranlıktan açıldı;

      Aşk derdiyle hoşem,el çek ilacımdan tabip
      Kılma derdime derman,kim helakım zehr-i dermanındadır.

      Fuzuli


      Divan Edebiyatı hayranıyım !

      ...

      Ruhumun senden,İlahi,şudur ancak emeli
      Değmesin mabedimin üstüne nâmahrem eli
      Bu ezanlar,ki şehadetleri dinin temeli
      Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

      ...

      Mehmet Akif Ersoy


      İstiklal Marşı mana ve mazmunu hayranıyım !

      Pasifik'ten Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim.
      Ve tüm bu coğrafyanın kültür ve dili yine bu memlekete mündemiçtir.

      Yahya Kemal bunu şöyle dillendiriyor ;

      Ne harabiyim,ne harabatiyim
      Kökü mazide olan âtiyim.
      Değerli arkadaşlar,

      Okadar çok ve uzun yazılar asılıyorki ben takip etmekte zorlanıyorum.. Astığınız yazıların okunmasını istiyorsanız bir kere üst üste bu kadar çok uzun mesaj eklememenizi tavsiye ederim.

      İkincisi, site kurallarını tekrar hatırlatırım.. Her an her dakka kim yazı asacakta biz kurallara uyup uymadığına bakacağız diye bilgisayar başında beklemiyoruz maalesef. Biri site kurallarına aykırı bir yazı yazıyor , yöneticiler görene kadar başka birileri "yöneticiler nerde" diye veryansın ediyor.

      Ha bire site kurallarına aykırı yazı asanların çöpçülüğünü yapacak halimiz yok ne yazıkki. Site kurallarına uymayanlar engellenecektir, birkez daha önemle hatırlatıyorum.

      Bazı mesajlar silinecektir.

      Saygılar..
      Yazar: recepyakut Tarih: 17.04.2009 Saat: 22:01

      Benim Arapça, Farsça kelimeler ile bir alıp veremediğim yok! Ama senin Arapça ve Farsça'ya bir hayranlığın olduğu "aşikar"!

      İstiklal Marşı ile de Mehmet Akif ile de aram iyi! Yukarıda Ahmet Hakan, Türkan Saylan için yapılanı sözümona benim içinde yapmaya kalkışmışsın. Olayları saptırıp, olmayacak yerinden değerlendirip, "Kalkın ey ehl-i vatan, İstiklal Marşı'na saldırılıyor!" minvalinde yorumlar yazmışsın. Neyse ki yazdıklarım okuyanların anlayacağı kadar açık!

      İngilizceyi öğrenirken ilgi yerine interest, para yerine money, yenilik yerine inovasyon gibi çoğaltacağım örneklerle konuşup dururdum. Akademik metinlerde bu tür kelimeleri kullandığım zamanlarda, yazdığım metnin içeriğinin kuvvetli olduğunu düşünürdüm.

      Sonradan anladım yaptığımın şekilperestlikten öte birşey olmadığını! Muhtevanın gözetilmesi gerektiğini sonradan öğrendim.

      Bir de bu sitede birşeye çok dikkat ettim: Eğer anlaşılmak istiyorsam herkesin anlayacağı dilde yazmak zorundayım.



      Sorunun kaynağı burada zaten herkes okumasın okuyan anlamasın belki bi şekilde haklı çıkarım..

      Her mesaja cevap verdiniz Ömer bey ama ilk mesajı ben yazdım ona takılamadınız fazla mı TÜrkçe geldi zat-ı alinize ? ...
      Hayat;
      .....Yokluğu var edecek kadar erdemli.
      Yanlızlık;
      ......Dünyaya haykıracak kadar yoksun.
      Sen;
      ......Beni yokluğunla sınayacak kadar acımasız.
      ve ben;
      .....Kendimle kavgalı.......


      Türk tarihini biz Türkler hep akın etmişiz;yakıp yıkmışız,başkalarının yaptıklarını yakıp yıkmışız... şeklinde özetliyor !

      Arap ve İran adetlerinin gelmesine karşıyız sözü,burada, tercih ettiğim dil bağlamında eleştirilmeme ilham kaynağı olmuş mudur,bilemiyorum !

      Arap ve İran adetlerinin yerine ikame edilen nedir?

      Çocuklarımızın sıra üstünde namaz kılmasını değil,bale yapmasını istiyoruz.İnancın insanların iç dünyalarında saklı olmasını istiyoruz. sözünden,istikametin Batı olduğunu öğreniyoruz !

      Papa'ca kutsanmış olması,iç dünyalara hapsedilen inanç meselesini yeterince aydınlatıyor !

      Gençlik Korosu'nu yöneten müzisyenin ismini Gençlik Orkestrası'nı yaratan ve yöneten arkadaşımızın ismi Muhammed.Düşünebiliyor musunuz buradaki ironiyi ? şeklinde eleştiriyor !

      Bu başlık altında da İslami bekraundu bulunan isimler kendisinin arkasında duruyor !

      İroni, tüm hızıyla devam ediyor !!!
      Kimin aklına gelirdi, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) ile ilgili olarak baskına uğrayacağı, derneğin Türkiye’nin dört bir yanındaki şubelerinin aranacağı, dernek yöneticilerinin gözaltına alınacağı ve hepsinden önemlisi, bu ülkenin yetiştirdiği nadir anıt insanlardan Türkan Saylan’ın evinin basılıp aranacağı?
      Benim gelmezdi. Dün bir yaşıma daha girdim.
      Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, belki kurulduğu günden beri hükümetlerin en sevdiği dernek hiç olmadı. O yüzden, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarından önceki hükümetler döneminde de, son yedi yıldır Ak Parti döneminde de, devletin müfettişleri sık sık gelip bu derneği denetledi, toplanan bağış paralarını yerinde kullanıp kullanmadığını titizlikle inceledi.
      Belki bu anlamda, halktan bağış toplayıp iş yapan dernekler içinde devletin denetiminden en çok geçen dernek ÇYDD’dir.
      Ve o ÇYDD dün Ergenekon savcılarının mahkemeden aldıkları izin çerçevesinde basıldı, burs verilen öğrencilerin listesi dahil derneğin bütün hafızasına el kondu. Savcıların hangi karinelerden hareketle ÇYDD’yi bastıklarını bilmiyoruz ama şunu biliyoruz: ÇYDD’de suçla, suistimalle ilgili şeyler bulmak zordur.
      Bu cümlenin yüz katı, bin katı kuvvette bir cümleyi de Türkan Saylan için söylemek isterim. Türkiye’de daha yaşarken heykelinin dikilmesini hak etmiş çok az sayıda insandan biridir bence Türkan Saylan.
      Bırakın hayatının son 20 yılını adadığı kız çocuklarının okula gönderilmesi işini, sırf cüzam hastalığının bu topraklardan silinmesine yaptığı katkı nedeniyle Prof. Dr. Türkan Saylan’ın heykeli dikilmelidir; bir insanın, bir insan iradesinin neleri değiştirmeye kadir olduğunu herkese göstermek için.
      O yüzden, dün Türkan Saylan’la ilgili yapılan açıklamalar içinde en çok Prof. Dr. Gencay Gürsoy’un bütün Türk hekimleri adına söylediği sözleri beğendim: “Bugün hepimiz Türkan Saylan’ız...”
      Evet öyleyiz.
      Kimsenin ama kimsenin gücü yetmez Türkan Saylan’a el uzatmaya, onu kirletmeye.
      Tandoğan’daki mitingin aksine, İstanbul Çağlayan’da kürsüye çıkıp ‘Ne şeriat ne darbe’ diyen insandır o; o yüzden İzmir’de kürsüye bile çıkarılmayan insandır o.
      Bugün onun adını darbecilerle, darbe teşvikçileriyle yan yana getirmek kadar büyük bir yanlış olamaz.

      İSMET BERKAN
      İnsanları yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz.
      RAHİBE TERESA.