Türkan Saylan

      Türkan Saylan

      Prof. Dr.(13 Aralık 1935, İstanbul) , Türk doktor ve yazar.

      1944 - 1946 yıllarında Kandilli İlkokulu ve 1946 - 1953 yıllarında Kandilli Kız Lisesi'nde okumuştur. 1963'de İstanbul Tıp Fakültesini bitirmiştir. 1964 - 1968 yılları arasında Sosyal Sigortalar Nişantaşı Hastanesi'nden Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanlığını almıştır. 1968 yılında İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı'nda Başasistanlığa başlamıştır. 1971'de İngiliz Kültür Heyeti'nin bursuyla İngiltere'de ileri eğitim görmüş, 1974 de Fransa'da 1976'da yine İngiltere'de kısa süreli çalışmalar yapmış, 1972'de doçent, 1977'de profesör olmuştur.

      1976 yılında lepra (cüzzam) çalışmalarına başlamış, Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı'nı kurmuştur. 1986'da kendisine Hindistan'da "Uluslararası Gandhi Ödülü" verilmiştir. 2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütü'nün Lepra konusunda danışmanlığını yapmıştır. Uluslararası Lepra Birliği'nin (ILU) kurucu üyesi ve Başkan yardımcısıdır. Avrupa Dermato Veneroloji Akademisi'nin ve Uluslararası Lepra Derneği'nin üyesidir. Dermatopatoloji Laboratuvarının, Behçet Hastalığı ve Cinsel İlişkiyle Bulaşan Hastalıklar Polikliniklerinin kurulmasında yer almıştır.

      1981-2002 yılları arasında 21 yıl, gönüllü olarak Sağlık Bakanlığı İstanbul Lepra Hastanesi Başhekimliği'ni yapmıştır. 1982 - 1987 yılları arasında, İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığı'nı, 1981 - 2001 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü'nü yürütmüştür. Aynı kliniğin öğretim üyesi olarak 2002 yılı sonuna kadar çalışmış ve 13 Aralık 2002 tarihinde emekli olmuştur.

      1989'da, bir grup Atatürkçü aydın tarafından devrim yasalarını ve laik düzeni koruyup geliştirmek amacıyla oluşturulan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin (ÇYDD) kurucularındandır ve halen Genel Başkanlığını yürütmektedir. 1990'da oluşan "Öğretim Üyeleri Derneği"nin kurucusudur ve ilk dönem II. Başkanlığını yapmıştır. 1990'da oluşturulan "İÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi"nin kuruluşunda görev almış ve 1996'ya kadar Müdür Yardımcılığı ile Kadın Sağlığı derslerinin koordinatölüğünü yapmıştır.

      1995'de mezun olduğu lise için oluşturulan Kandilli Kız Lisesi Kültür ve Eğitim Vakfı (KANKEV) nın ve 1995'de kurulan Türkiye Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı (TÜRKÇAĞ) 'nın kurucusu ve başkanıdır. Birçok mesleki ve sosyal derneğin üyesidir.
      1996'da İstanbul Üniversitesi kendisine "Atatürk İlke ve Devrimleri" ödülünü vermiştir. İngiltere dermatologlarının derneği olan Dowling Kulübü (1978) ve "Kuzey Amerika Klinik Dermatoloji Derneği" (1996) tarafından onur üyesi seçilmiştir. Bugüne kadar çok sayıda ödüle layık görülmüştür. "Atatürk İlke ve Devrimleri Ödülü" İstanbul Üniversitesi (1996) , "Ülkemizde Yılın Kadını Ödülü" (1990) , "Melvin Jones Ödülü" (1991) , "Atatürkçü Düşünceye Hizmet Ödülü" İncirli Lions (1996) , "Kuvayi Milliye Ödülü" Haliç Rotary (1997) , "Fahrettin Kerim Gökay Ödülü" Türk Lions Vakfı (1997) , "Türkiye Ziraatçiler Birliği Dayanışma Ödülü" (1998) , "75. Yıl Ödülü" Türk Kadınlar Birliği Şişli Şb. (1998) , "Uğur Mumcu - Muammer Aksoy Ödülü" ADD İstanbul Şubesi (1999) , "Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi Onur" Ödülü" (2000) , İtalya "Foyer des Artistes Kurumu Ödülü" (2001) , Cüzzamlı Hastalara verdiği uzun süreli hizmet ve getirdiği bakış açısı nedeniyle "Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği 2001 Yılı Ödülü", "Atatürk Ödülü" Amerika / Atatürk Topluluğu (2001) , "Sanat Kurumu Onur Ödülü" (2002) , "Atatürk / Çağdaşlık Ödülü" Dünya Atatürkçü Kuruluşları (10 Kasım 2003) , "Üstün Hizmet Ödülü" Yıldız Teknik Üniversitesi (2004) , eğitime yaptığı katkılar nedeniyle "Eğitim Ödülü" TED Koleji, "kendinden once hizmet" ilkesine örnek davranışı nedeniyle "100. Yıl Mesleki Başarı Ödülü" Rotary Kulübü, "İnsan Hakları Ödülü" İzmir Karşıyaka Belediyesi (2004) , "Türkiye'nin En İyi Eğitimcisi" Ödülü - Tempo Dergisi (2004) , Kültür Üniversitesi'nin İstanbul genelindeki üniversitelerin öğrenci ve öğretim üyeleri arasında yaptığı anket sonucunda "Yılın En Yürekli Kadını Ödülü" (2004) , "Puduhepa Ödülü" - Adana Kütür Sanat Derneği (2005) , "Meslek Hizmetleri Ödülü" Ankara Emek Rotary Kulübü (Ekim 2005) , "Toplumsal Barış Ödülü" Barış Radyo, "İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü" - SODEV Sosyal Demokrasi Vakfı (2005) , "İyi Kalpli Ol Ödülü" Türk Kalp Vakfı (2006) , "Yılın Başarılı İş Kadınları Ödülü" Dünya Gazetesi (2006) , "ÇEK Eğitim Ödülü", Çağdaş Eğitim Kooperatifi (2006) .
      Gönüllü kuruluş olarak; ÇYDD'nin Genel Başkanlığını, TÜRKÇAĞ ve KANKEV Vakfı Başkanlığı ile Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı Başkanlığı'nı, sürdürmektedir.
      9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 31 Mart 2000 tarihinde Sosyal Hizmetler Danışma Kurulu üyeliğine seçilmiştir. Halen bu görevi sürdürmektedir.
      Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından 2 Şubat 2001'de YÖK üyeliğiyle görevlendirilmiş ve bu görev Şubat 2007'de bitmiştir.
      2003 - 2004 arasında Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu üyeliği ve İstanbul İl İnsan Hakları Kurulu üyeliklerinde bulunmuştur.
      2005 yılı başı olarak, toplam 440 yayını bulunmaktadır. Bunların 50'si yabancı dergilerde yayınlanmış tıbbi çalışmaları, 204'ü tıbbi, sosyal ve siyasal içerikli gazete makaleleri, 186'sı ise Türkçe tıbbi dergilerde ve kongre kitaplarında yayınlanmış araştırma, derleme ve olgu bildirimleridir.
      2'si kitap, 3'ü seminer kitabı olmak üzere 5 yayını editör grubunda yer almıştır. 1. Basamak Sağlık Hizmetlerinde Deri ve Zührevi Hastalıklar El Kitabı adlı ve 5 baskı yapan ders kitabı, makalelerini içeren ve üç baskı yapan Cumhuriyetin Bireyi Olmak, çocukluk yaşamını anlatan ve 4 baskı yapan "AT KIZ", son yazılarının toplandığı ve 2003'de yayınlanan Cumhuriyetin Bireyi Olmak II, 2004'te Mehmet Zaman Saçlıoğlu'nca kaleme alınıp T. İş Bankası'nca bastırılan, yaşamının öyküsünü içeren ve altı baskı yapan Güneş Umuttan Şimdi Doğar, 2006'da yayınlanan Cumhuriyet Radyo'da konuklarıyla yaptığı söyleşilerden oluşan "Geçmişten Geleceğe Radyo Cumhuriyet'te Çağdaş İnsan Söyleşileri" olmak üzere altı kitabı yayınlanmıştır. 2005'de Cumhuriyetin Bireyi Olmak I ve II, son dönem yazıları da eklenerek genişletilmiş ve birleştirilmiş baskı şeklinde yayınlanmıştır. Zehra İpşiroğlu'nun Türkan Saylan'la yaptığı, uzun zaman dilimini içine alan bir söyleşiyi kapsayan kitap Yapıcılığın Gücü 2006'da yayınlanmıştır.
      14 Nisan 2007 Ankara-Tandoğan ve 29 Nisan 2007 İstanbul-Çağlayan mitinglerinin organizasyonunda ve icrasında bulunmuştur.
      Biri grafiker diğeri hekim iki oğlu ve iki torunu vardır.
      İnsanları yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz.
      RAHİBE TERESA.
      Fehullah Gülen öyle okutuyor da Türkan Saylan farklı mı okutuyor

      Şu anda davası devam etmekte olan mahkemeye MİT'den gelen raporda bakın neler söyleniyor. MİT'de de Fethullahçılar etkin değil herhalde..

      ************

      Saylan’ın, Milliyet gazetesiyle ortaklaşa yürüttüğü “Haydi Kızlar Okula” kampanyası başta olmak üzere birçok kampanyayı Van merkezli örgütlediği biliniyor.Vanda yayımlanan yerel Şehrivan Gazetesi’ne konuşan bir çok genç, Türkan Saylan ekibinin kendilerini Hıristiyanlığa çağırdığını anlatıyor. Başta Van olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki misyonerlik faaliyetleriyle ilgili bütün oklar Türkan Saylan’ı gösteriyor. MİT’in hazırladığı misyonerlik raporunda, Türkan Saylan’ın isminin de geçtiğini hemen hatırlatalım. Hakkında açılmış dava sürüyor.

      **************
      Not: Bu haber ülkenin hemen her gazetesinde yayınlandı. Kaynak arayanlar internette kısa bir gezinti yaparsa konu hakkında onlarca kaynağa ulaşabilirler...
      Misyonerlik faaliyetlerini ilk dile getiren ve davayı açan ÇYD Derneğinin mevcut yönetimi tarafından görrevden alınan eski genel başkan yardımıcsıdır.
      ***************

      Aslında olayın milletimizin canını acıtan yönü daha da önemlidir. O da Atatürk'ü savunduğunu söyleyen bu tür insanların yeterli bilgi sahibi olmadığı halde duydukları ile herşeyi bildiğini sanan ve konjonktüre göre birilerini koruyup kollama çabasıdır. Dün Şener Eruygır'u savunanlar bugün Türkan Saylan'ı savunuyor. Oysa ikisi birbirinin muhalifidir. İspat mı? Buyurun okuyun!

      Ergenekon sanıklarından Şener Eruygur Paşa (Aynı zamanda ADD Başkanlığı yapmıştır) Türkan Saylan için bakın ne diyor.

      "Türkan Saylan gibi Gardop Atatürkçüleri var. AB'ye laf söyletmiyor Gümrük Birliğini savunuyor. Atatürkçüyüm diyor. Olmaz böyle şey. TÜSİAD'tan farkları yok. Atatürkçülüğü istismar ediyor, kullanıyorlar"

      Meşhur mitinglerin yapıldığı dönemde ADD Başkanı olan şener Eruygur'un sırf bu sebeple Türkan Saylan'ı İzmir'de kürsüye çıkarmadığı da biliniyor.

      Olayın bu yönünü neden kaçırıyorsunuz?
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Ama Şakir Ağabey asılsız sallamaların da bir sonu olmalı değil mi?

      Sabahtan beri hep belli bir misyonun organlarında senelerdir yayımlanan asılsız karalamaları buraya taşıyorsun.

      Yetmiyor bir cemaat ile bir sivil toplum örgütünü aynı kefeye koyuyorsun!

      Yetmiyor Obama Türkiye'deyken, Obama'ya herşeyi söylemekten geri durmayan bir düşünceyi, kendi aralarından çoktan aforoz ettikleri kişilerin söylemleri üzerinden mahkum ediyorsun.

      Yetmiyor MİT'teki ve Emniyet'teki kadrolaşmayı görmemezlikten geliyorsun.

      Yetmiyor Van 100.Yıl Üni. Rektörü hakkında açılan 4000 yıl hapis istemli davanın beraatle sonuçlandığını unutuyor aynı davada yargılanan sayın ARPALI'nın sırf onuruna yediremediği suçlamalardan dolayı cezaevinde intihar ettiğini yok sayıyorsun.

      Yetmiyor Van Üniversitesindeki hukuk kuralları-cemaat kuralları savaşını bilmiyorsun.

      Ben senin yazdıklarını sürekli bir deyimle nitelendiriyorum farkında mısın?

      "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır."
      Fosforun zeka gelişimine katkısını sahil şeridine bakarak görebiliyoruz... Türkiye balık yesin!

      (...)

      Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
      Günü gelir hesabınız görülür.
      Günü gelir sualiniz sorulur :
      Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

      N.Hikmet

      Concierto de Aranjuez
      Verdiğim kaynakların hangi mihrakların iddiasın olduğu değil doğru olup olmadığı önemlidir. Kaynak reddetmekle gerçek değişmez.

      Nasıl ki Cemaatler belli güçler tarafından örgÜtlendiriliyorsa bir çok STK'lar da aynı güçler tarafından örgütlendirilmektedir (TCF'yi hatıorla).

      Sadece Emniyet değil devletin hemen her organında bu tür cemaat örgütlenmeleri elbette vardır. Ancak farklı örgütlenmeler olduğu da inkar edilemez.

      "Yavuz Hırsız" Atatürk'ün adını kullanarak memleketi bu duruma getiren tüm siyasilerdir. Milletin ensesinde 70 senedir boza pişirenlerdir.

      Devleti ele geçirenler soydukça soyuyor. Kendilerine muhalif bir hareket gelişti mi ya Şeriat, ya Laiklik diye feryadı basıyorlar. Muhalifler temizlenip sindiriliyor. Bu feryat sahipleri de devleti yaşatabilmenin ödülü diye yedikçe yiyorlar.

      Atatürk'ü eğer bunlar temsil ediyorsa o zaman şener Eruygur Paşa kime hitap ediyor?

      Van 100. Yıl Üniversitesinde olanlardan hiç bahsetmemiştim ama bu ülkede Hukuk Cinayetleri ilk kez yaşanmıyor ki.
      Rahmetli Sujlhi Dönmezer 1960 İhtılalınden sonra çıkarılan bir yasadan Adnan Menderes'in yargılanıp yargılanamayacağını kendisine soran mahkeme heyetine "Yargılanabilir" görüşü verdiğini TV'de ölmeden bir müddet önce ağlayarak anlatmış ve bu hatasının vicdan azabını senelerdir çektiğini söylemişti.

      Yargı siyasallaşıtırılsa (geçmişte ve şimdi olduğu gibi) sonuç böyle tecelli eder.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      BU NAMAZDAN NIYAZDAN BAHSEDENLER ACABA ISLAMIN SARTLARINI NEKADAR YERINE GETIRIYORLAR COK MERAK EDIYORUM,TURKAN SAYLAN NAMAZ KILMIYOR NAMAZ KILANLARI ISTEMIYOR DIYE KOTU BIRIMI YANI,YADA NAMAZINDA NIYAZINDA OLAN BIRININ NEKADAR INSAN,NASIL BIR INSAN MUTLAKA IYI BIR INSANMI OLMUS OLUYOR,OYLE OLSAYDI MUSLUMAN ULKELERI BIR NUMARA OLURDU,INSANDAN UTANMAYAN ALLAHTAN KORKMAZ BEN NICE DINDEN BAHSEDIP INSANDAN UTANMAYANI GORDUM
      KOYUM CENNET NE ISUM VAR BURADA
      Rukiye Baci;

      Verdiğin örnekler doğru da bu sadece dindarlar için geöçerli değil ki. Emperyalizme Mehthiye düzen Solcu ve Sağcıların olduğu bir devri yaşıyoruz. Bu kişisel tutarsızlık inançlarla değil kişisel zafiyetlerle ilgilidir.
      Türkan Saylan bildiğim kadarı ile Hac'ca gidip Umre de yapmış biridir. ONun dini inancını sorgulamaya kimsenin hakkı da yoktur. Ancak namaz yerine bale önermesini eleştirmek için ille de 5 vakit namaz kılmak gerekmiyor değil mi...
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Sakir agbi cevabina cevap yaziyorum...sen aydin bir insansin oyle sacma sapan seylere inanacagini dusunmuyorum yani sayin Turkan Saylani in namaz kilmayinda bale yapin dedigine yani bizzat onun kendi agzindan ciktigina herhalde inanmiyorsundur...Cunku onca talebenin okumasini aydinlanmasin istedigi icin maalesef gericilerin oyununa geliyor.Ozellikle dogu ve guneydogudaki tarikatlar vede cemaatlerin hedefinde cunku artik gencleri pek kandiramiyorlar ... selamlar
      KOYUM CENNET NE ISUM VAR BURADA
      Şu anda kaynağını bulamadım ama kendisinin yaptığı bir konuşmada bu cümleleri kullandığını okudum. Nerde ve ne zaman yapmış, konuşmasının tümü neymiş okumak lazım. Bu sebeple fazla yorum yapamıyorum.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Sorun ne anlayamadım, Sayın Saylan'ın bir Misyoner olup olmadığı mı, yoksa "Darbecilerin Soruşturulduğu" ve yargılandığı bir sürecin içinde olması mı?

      İşte yapılmak istenen de tam bu. Konu ile ilişkisi bile olmayan bir kirletme politikası sürdürülüyor. Birilerinin evi aranıyor, göz altına alınıyor, tutuklanıyor. Bu süreçte gizli kalması gereken bir çok şey manşet manşet medyada yer alıyor. Ve o kişilerle ilgili, soruşturma veya tutuklanma konusuyla ilgisi olmayan her türlü haber, dedikodu medyada.. Tam bir zihin bulanıklığı yaratılıyor.

      Şu yapılıyor yani;

      Bu insan darbeci olmayabilir ama bak öyle sanıldığı kadar temiz de değil. Bırakın yatsın içerde, mağdur olsun, "cezasını" çeksin...

      Bunu mu savunuyorsunuz?

      Eğer bunu savunuyorsanız, hiç birimiz temiz değiliz..

      Türkan SAYLAN'ın yaptıklarının değil onda birini binde birini kaçımız yapmışız.. Sayın Saylan'ın varsayılan "günahları" ndan daha fazla "günah" a sahip olmayan kaç kişi var..

      O halde hepimiz aslında Ergenekon Sanığı olmayı Türkan SAYLAN ve onun gibilerden çok daha fazla "hakediyoruz"..

      Peki bizim evimizi neden "talan" etmiyorlar, neden göz altına alınmıyoruz, neden tutuklanmıyoruz..

      ÇÜNKÜ BİZİ; TÜRKAN SAYLAN KADAR "ADAM" YERİNE KOYMUYORLAR..

      Türkan SAYLAN' lara çamur atmak yerine ADAM OLMAYA NE DERSİNİZ!!
      Kulaksız işitmek dilsiz ifade
      Canım cananındır edem iade
      Vücut bir camidir vicdan seccade
      Onun bunun çıkarına seremem
      Vakit'ten iğrenç saldırı

      Saldırgan yorum ve haberleriyle tepki çeken Vakit Gazetesi kanser tedavisi gören Türkan Saylan'la ilgili çirkin bir yazıya yer verdi.

      "Hayatını örtü düşmanlığına adadı" diyen Vakit, kemoterapi gördüğü için saçları dökülen Saylan'a bel altından vurdu.

      Gazete birinci sayfadan verdiği başka bir haberinde de Türkan Saylan için “Söverken turp gibiydi” ifadelerini kullanarak çirkin saldırılarını sürdürdü. Haberde, “Sabih Kanadoğlu’na ‘Cumhuriyet Ödülü’ veren ve turp gibi sağlıklı görünen ÇYDD Başkanı Türkan Saylan Ergenekon’un 12. Dalgası sebebiyle televizyonlara ağır hasta görüntüsü vermişti” ifadeleri kullanıldı.


      Siz hiç bir yerde, kendisi örtünüyordu, örtünmeyenlere şöyle böyle hakaret ediyordu ama Allah ona öyle bir dert verdi ki bir erkek doktor önünde soyunmak zorunda kaldı diye bir haber gördünüz mü?

      Göremezsiniz. Böyle bir haberi yazanı da yayınlayanı da önce ben ve benim gibiler lanetler.. Ama "karşı" cenah da bu tür haberler çok olağandır.. İşte aramızdaki fark da budur..
      Resimler
      • 150420091337302258673_3[1].jpg

        39.45 kB, 0×0, 993 defa görüntülendi
      Kulaksız işitmek dilsiz ifade
      Canım cananındır edem iade
      Vücut bir camidir vicdan seccade
      Onun bunun çıkarına seremem
      Sevgili Mustafa Kardeşim;

      1955 doğumluyum.
      1960 İhtilalinde henüz 5 yaşında iken Ankara Hamamönü semtinde askerlere yakalandım (Annem ve kardeşimle birlikte).
      1961'de ilkokul 1'de uçak seslerinden ders yapamaz duruma gelince okul tatil edildi eve gönderildik. Talat Aydemir İhtilalini yaşadım.
      1962 yılında İlkokul 2'de uçak seslerinden ders yapamaz duruma gelince okul tatil edildi eve gönderildik. Talat Aydemir 2. İhtilal denemesini yaşadım.
      1970 yılında Muhtıra ile hükümet düşürülüşüna şahit oldum.
      1973'de bir ihtilal girişimi daha oldu. Bu sefer Madanoğlu Cuntasını duydum.
      1978'de Ecevit'i hükümetten düşürmek için piyasada suni kıtlık yaratıldığına ve 1 paket sanayağı için bakkalların önüde saatlerce bekledim ve o hükümetin ara seçimlerde düştüğünü gördüm.
      1980 ihtilalini yaşadım.
      1996'da bir muhtıra daha yaşadım.
      1997'de 28 Şubat Post Modern Darbesini yaşadım.
      1996'da Bir muhtıraya daha şahit oldum.
      2008'de eMuhtıraya şahit oldum.

      Yani ömrümün her 5,3 senesinde bir müdahale gördüm. Hiç bir müdahalenin memlekete zerre kadar faydası olduğunu da sanmıyorum. İşin daha vahim yani seneler sonra yazılanları okuyunca her ihtilalin öncesinde gerekçelerinin yaratıldığı Toplum Mühendisliği çalışmalarının farkına vardım.

      Türkan Saylan yada başka bir. Yani kim olursa olsun. Eğer bir ihtilal yapılacaksa bu içerideki Ulusalcı yada Milli güçlerin işi değil Dünya Egemenlerinin planıdır. Bu güne kadar bunun aksi bir müdahale olduğuna da inanmıyorum.

      Ergenekon şu anda sadece iddiadır. Mahkemelerce karar verilmeden de öyle kalacaktır. Ancak Ergenekon o kadar yayıldı ki yorum yapmakta bile zorlanıyorum. Kiminle konuşursam konuşayım herkesin kafası karışık. Bazı gözeltılar haklı bulunurken birçok gözltı eleştiriliyor. Politikanın hemen her noktasındaki yorumlar da aşağı yukarı böyle.

      Komşularımızdaki Renkli Devrimler öncesini hatırlayınca gerçek amacı görüyorum ama gözaltına alınan bazı isimlere bakınca "Nereye kadar giderse gitsin" diyorum.

      Bu operasyonu 50 sene önce cumhuriyeti kuran kadrolar yapsaydı da devletimiz daha şeffat ve adil olsaydı. Millet kendilerini Sağcı olarak tanıtan ve milletin kanını iliğini emen sülüklerden kurtulsaydı.


      Not: Türkan Saylan Umre'ye gitmiş ve orada giymesi gereken kıyafetleri de giymiştir. Onu imani noktada sorgulamak hiç kimsenin haddine değildir. Dinde böyle bir sorgulama makamı da yoktur.
      Vakit'in bu haberi insanlık dışı ve iğrençtir.
      14-15 Yaşındaki çocuğun ırzına geçen namussuz yazarını savunmak için dinden deliller bulmaya çalışan ahlaksızlardan her şey beklenir.
      Bunların Allah'ı da Peygamberi de Dini de Kuran'daki Allah, Peygamber ve Din değildir.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      hayatını örtü düşmanlığına adadı diyen vakite bakın ahmet hakan ne demiş

      hayatını islam davasına adadı bu uğurda vakit gastesinde yazılar yazdı ömrünün son döneminde küçük bir kız çocuğunu taciz etmekle suçlandı gazetesinden hüseyin abi ne yaparsa yapsın bizim abimizdir diye destek aldı hem kendi rezil rüsva oldu hemde gazetesindekilerin rezil rüsva olmasına neden oldu Allahım sen herşeye kadirsin. insan once kendine bakacak sonra baskasına çamur atacak
      MAVİ DENİZİN MAVİ GÖZLÜSÜ
      Ahmet Hakan;Türkan Saylan üzerinden, kanlısı (!) Vakit gazetesine saldırıyor !

      İhtiyatsız bir saldırı !

      Pürtelaş,tüm mermisini kullanmış !

      Pür neşe,yaka-paça topa girmiş !

      Uygun pozisyon yakaladığı vehminden kaynaklanıyor olsa gerek !

      Fakat heyhat !!!

      Patronu Aydın Doğan'ın porno yayından mahkum olduğunu unutuyor mu,yoksa alem mi saf zannınca ?!
      Porno yayından mahkum olmak ne demektir?

      RTÜK Başkanı fazla namazında ise bunun Ahmet Hakan ile alakası nedir?

      Hepsini geçtim Türkan SAYLAN'ı, Aydın DOĞAN'ı, Ahmet HAKAN'ı kötülemek için daha ucuz başka haberler yakalayamadınız mı?

      Hem şu Vakit Gazetesi sübyanlara karşı don indiren pornocudan daha ahlaksızların yazdığı gazete değil midir?

      Saldıracaksanız ve bel altından vurmaya çalışacaksanız, Vakit/Zaman/Taraf/Star/Yeni Şafak Gazetesinin takındığı tavır sizi aklamaz, anca onlar gibi süründürür...
      Fosforun zeka gelişimine katkısını sahil şeridine bakarak görebiliyoruz... Türkiye balık yesin!

      (...)

      Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
      Günü gelir hesabınız görülür.
      Günü gelir sualiniz sorulur :
      Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

      N.Hikmet

      Concierto de Aranjuez
      Ne demek olduğu ve kesilen 180 milyar ceza sır değil !

      Yakından bakılacak olursa ;Ahmet Hakan,Türkan Saylan'ı savunmuyor !
      Saylan üzerinden Vakit'e saldırıyor !

      Vakit ve adı geçen yazarını savunmuyor,yalaka olmayan Yozgatlı Ahmet'in argümanının zayıflığına işaret ediyorum !

      Muhtıra ve darbe sever mevkutelere aşina yurdum insanı, sürünmenin ne menem bir şey olduğunu ayn-el yakin biliyor !
      Yazar: Ömer Tarih: 16.04.2009 Saat: 22:37

      Ne demek olduğu ve kesilen 180 milyar ceza sır değil !

      Yakından bakılacak olursa ;Ahmet Hakan,Türkan Saylan'ı savunmuyor !
      Saylan üzerinden Vakit'e saldırıyor !

      Vakit ve adı geçen yazarını savunmuyor,yalaka olmayan Yozgatlı Ahmet'in argümanının zayıflığına işaret ediyorum !

      Muhtıra ve darbe sever mevkutelere aşina yurdum insanı, sürünmenin ne menem bir şey olduğunu ayn-el yakin biliyor !





      Türkçesini yazsanızda biz Türklerde anlasak!!!
      Hayat;
      .....Yokluğu var edecek kadar erdemli.
      Yanlızlık;
      ......Dünyaya haykıracak kadar yoksun.
      Sen;
      ......Beni yokluğunla sınayacak kadar acımasız.
      ve ben;
      .....Kendimle kavgalı.......


      Kelimelerim;iddia ettiğin gibi anlamsızsa ,Türkçe yazsam da anlamsızlığından bir şey kaybetmez,değil mi ?!

      Dolayısıyla,ne kadar da anlamsız bir cümle kuruyor olduğunun farkında bile değilsin !

      Hem biliyor musun ?
      Kelime de Arapça'dır !

      Kimden-nasıl yetki aldın bilmiyorum,ama, tıpkı anlamadıklarından yakındığın ve sözcülüğüne soyunduğun insan da Arapça !

      Yani demem o ki;
      Konuşuyorsun,ama nece konuştuğunu bilmiyorsun !

      Ağzından çıkanı kulağın duymuyor senin hemşerim :D