Duyuru Tescilli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunması(Serender-Nalya-Değirmen)

      Tarihi Eserlerimiz Koruyalım

      ::: Bu Site Karadeniz Kültürünü Tanıtma Ve Yayma Amacıyla Kurulmuş Bir Sitedir :::
      Rize Kültür Müdürlüğü Koruma Altına Alınan Tarihi Eserlerimiz( Müze Müdürlüğünde Kayıtlı Olanlar)
      Veysel ATACAN Rizeliler Kültür ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı

      HEMŞİN İLÇESİ:
      Dini Yapılar;
      Düz Mahalle Camii M 1884 = Yeni Köy
      Baltacılı Camii M 1791 = Baltacı Mah.
      Bilen köyü Camii 18yy –1894 = Bilen Köy
      Ali Çelebi Camii = Yaltkaya Köyü
      Sivil Mimari Örnekleri;
      Memişoğlu Konağı = Nurluca Köyü
      Taş Kemer Köprü = Çamlıtepe
      Taş Kemer Köprü = Levent Köyü


      ÇAMLIHEMŞİN İLÇESİ
      Askeri Yapılar;
      Zil Kale ( Arkeoloji Sit)
      Hisarcık- Kale-i Bala ( Arkeolojik Sit)
      Taş Kemer Köprüler;
      8 Adet Taş Kemer Köprü = Fırtına Deresi-Hala Deresi
      2 Adet Taş Kemer Köprü = Fırtına Deresi-Hala Deresi
      1 Adet Taş Kemer Köprü = Fırtına Deresi-Hala Deresi
      1 Adet Taş Kemer Köprü = Çat Köyü Köprüsü
      1 Adet Çamlıhemşin Köprüsü = Fırtına Deresi

      Şu An Koruma Altında Olmayanlar;
      - Osmanlı Mezar Taşları Ve Kitabeleri
      -Tarihi Camiiler
      -Tarihi Konaklar
      -Tarihi Serender’ler
      -Tarihi Değirmen’ler
      -Tarihi Taş Kemer Köprüler
      -Tarihi Çeşmeler
      -Tarihi 250 Yıllık Bal Ambarı

      HEMŞİN İLÇESİ:
      Dini Yapılar;
      Hacı Balta Camii M 1791 = Haci Balta Mah.
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000
      NACİ ABİMİZ , YİNE ÇOK GÜZEL BİR KONU BAŞLATMIŞ.
      HEMŞİNLİLERİN ALIN TERİ VE EMEKLERİNİN TARİHİ KÜLTÜREL VARLIKLARA AKTARDIKLARI İÇİN NE KADAR GURUR DUYSAK AZDIR.AMA BUNLARI YAŞATAMAZSAK GELECEK NESİLLER BİZDEN HESAP SORACAKLARDIR.HER ŞEYİ DEVLETTEN BEKLEMEDEN BU KONU ÜZERİNDE ÇALIŞILMASI GEREKİR.GEREKİRSE VAKIFLAR , DERNEKLER VE BELEDİYELERDE BU KONUYA EL ATABİLİRLER.ÖNEMLİ OLAN TAHRİBATI ÖNLEMEK , RESTERASYON VE TESCİL İŞLERİNİ BİR AN ÖNCE BAŞLATMIKTIR.
      YUKARIDAKİ LİSTEYE ;
      ŞEN KÖY CAMİİ ( AHŞAP MİMARİLİ)
      ÇAT KÖY CAMİİ (TAŞ YAPI MİMARİLİ) EKLENEBİLİR. SELAMLARIMLA.

      Hemşin Gül Bahçesidir...

      Koruma altına alınmayan eserlerimizin de koruma altına alınmasını sağlayalım...
      İşte bizim Bölgemize Yapacağımız Kaçınılmaz Görevlerimizden Biri Daha ...
      Bölgemizin Dernekleri Ve Sivil Örgütleri Bu Konuda Duyarlı Olmaya Çağırıyoruz.
      Hemşin Gül Bahçesidir Korunması Biz Olmanın Yolundan Geçer.
      Kültürümüzü Yaydığımız Ortak Noktalarında Tek Yürek Tek Yumruk Olalım.
      Resimler
      • FS27.2.06.jpg

        110.64 kB, 0×0, 67,058 defa görüntülendi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      yazık ki

      Ne yazık ki Hemşin'in eşsiz güzellikleri hergün biraz daha yok oluyor. Kanaatimce bundan sonra bölgeye tek ve bile yapılmasına izin verilmemeli.
      Son ouz yıldır yapılan binaların hemen hepsi birer hılkatgaribesi, birer ucube.
      Tarihi konaklarımız birbir çürüyüp yok olurken bu mimarlık facialarına ne gerek var. Untmayalım ki o konakları tekrar yaptırabilmek imaknsız.
      Yalalarımız bile yağmalandı. Devletin sahip çıkmasını beklersek 150 yıl daha beklememiz gerekecek. Fakat o zamana kadar Hemşin diye bir yer kalmayacak.
      Lütfen , kaybolan sadece bir konak değil, kültürümüz yok oluyor.
      Torunlarımıza beton yığınlarını mı miras bırakacağız?
      Hemşin'in tabiatı ve kültüründen başka zenginliği yok. o zenginlikleri de bizler yok ediyoruz.
      Dikkat ettiyseniz 30yıl öncesinden bugüne kaln tek çöp yok. Ancak son yıllarda mualesef bütün dere ve ıramak yatakları çöplük olmuş
      Henüz çok geç değil. Yaylalarda şenlik düzenlemek yaylalara bir şey kazandırmıyor.
      300 yaşındaki gürgen veya çamların kesildiğine şahit oldum.
      Dünyanın en ince ruhlu insanlarının yaşadığı Hemşin'in yeni nesline ne oldu?. Neden dedelerimizin mirasına bu kadar duyarsız kaldık?
      Muhabbetle efendim....
      Maalesef her şey hızla yok ediliyor.. Betonlaşma geleneksel yapılarımızın yerini hızla alıyor. Değirmenler çoktan terk edildi.. Serenderler koruma altına alınmazsa, değeri bilinmezse bir çok değerli örnek çok yakında yok olacak.. Evler, ahşap, taş, taş+ahşap işçiliğiyle yapılmış evler yıkılıp yerine beton evler yapılıyor.. Bu yapılırken sadece evler değil, o evlerin içindeki bir çok oyma, eski işçilik örnekleri de yok ediliyor.. O kadar çok şey yok ediliyor ki, ve yerine yapılanların hiç bir değer katmadığı o kadar şey yapılıyor ki insanın içi yanıyor. Fakat Hemşinin tüm köy ve mahallelerini çok yakın bir zamanda gezmiş biri olarak henüz geç kalmamış olduğumuzu söyleyebilirim.. Bu nedenle özellikle Hemşinli gençlere büyük ve önemli bir görev düşüyor.. Lütfen geçmişten kalan bu kültür miraslarımızı gözünüz gibi koruyun.. Hemşinli yaşlı amcalarımız, halalarımız gençleri önemser.. Onların sözlerine değer verir.. Bu nedenle gördüğünüz bu değerlerin önemini belirtin ve korunması gerektiğini anlatın.. Umudumuz siz gençlersiniz.. Umudumuzu boşa çıkarmayacağınızdan eminim.. Bu duyarlılığınızdan görülüyor.. Haydi, görev başına !!

      Selam, sevgi ve saygılar..
      Kulaksız işitmek dilsiz ifade
      Canım cananındır edem iade
      Vücut bir camidir vicdan seccade
      Onun bunun çıkarına seremem
      Karadeniz’de 7 yıl görev yapan Felsefe Öğretmeni SERANDER’İN KİTABINI YAZDI:

      "Karadeniz'in İncisi SERANDER -Nayla"

      (Seren, Serende, Serenti, Serender, Paska, Nayla, Nalya, Naliya, Bagen, Tekir, Pagen, Köşk)


      Trabzon’da felsefe öğretmenliği yaptığı 7 yıl boyunca Karadeniz bölgesi kırsalında bulunan ahşap halk mimarisinin en güzel örneklerinden olan Seranderlerle ilgili araştırma yapan Atalay Yılmaz’ın “Anılar sandığı, suskun yalnızlık, hüzünlü tarih: Karadeniz’in İncisi SERANDER-Nayla” adlı kitabı 8.yılın sonunda yayınlandı.

      “Serander”* adlı kitap her şeyden önce bu konu ile ilgili temel bir başvuru yapıtı niteliğinde. Çünkü seranderlere ilişkin kaynak bulmak hemen hemen imkansız. Kitap, öncelikle bu boşluğu hakkını vererek dolduruyor. Alan araştırmasıyla, Seranderlerin kategorilere ayrıştırılması, açık ve yalın anlatımıyla, anlatımların görsel malzemelerle desteklenmesiyle, seranderin tarihine ilişkin çarpıcı bilgilerle, içeriğinin zenginliği ile, illerin ayrı ayrı ele alınmasıyla, bol fotoğraflarıyla kitap gerçekten oldukça doyurucu ve temel bir başvuru kaynağı niteliğinde. 4 ildeki yüzlerce seranderlerden derlenmiş ve kitapta ayrı bir yer verilen “Serander süslemeleri” bile kitap için ne kadar emek harcandığının açık bir göstergesi. Buna bir de seranderlerin teknik çizimlerini eklediğimizde kitabın değerin daha da artmakta.
      Karadeniz’in İncisi SERANDER adlı kitap 9 ana bölümden oluşuyor: (İçindekiler için bkz: www.karadeniz-serander.ws.tc)
      * Trabzon yöresi Klasik Tip Seranderler: Direk, teker, gövde, merdiven, iç yapısı; işlevi, teknik özellikleri.
      * Çaykara-Dernekpazarı yöresi Köşk Tipi Seranderleri.
      * Yomra-Özdil yöresi Seranderleri.
      * Rize yöresi Seranderleri: Direk, teker, gövde, merdiven, iç yapısı; işlevi, teknik özellikleri.
      * Artvin yöresi Seranderleri: Direk, teker, gövde, merdiven, iç yapısı; işlevi, teknik özellikleri.
      * Ordu yöresi Seranderleri: Direk, teker, gövde, merdiven, iç yapısı; işlevi, teknik özellikleri.
      * Süslemeler: Seranderin ızgara, gövde ve kapısındaki ahşap oyma süslemeleri.
      * Seranderin tarihi, ortaya çıkış serüveni.
      * Serander kültürü günümüzde nasıl yaşatılabilir?
      Her bir bölüm çeşitli alt bölümlerle zenginleştirilerek ele alınmakta ve ortaya atılan her iddia, tez fotoğraflarla kanıtlanmaktadır. Bu anlamda kitabın ciddi bir saha araştırmasına, bilgiye dayandığı anlaşılmaktadır.
      Kitabın en önemli bölümlerinden birisi “Serander kültürünün nasıl yaşatılabileceği”dir. Bu bölümde de yazar Türkiye’de bir ilk olarak seranderin günümüzde nasıl ve hangi işlevle kullanılabileceğine dair örnekler vermekte ve bunu görsel olarak desteklemektedir. “Geçmişte mısırın mekanı olan Seranderler günümüzde insanın mekanı haline getirilmeli” diyen yazar, seranderin konut-mekan olarak kullanılabileceğini belirtiyor. Kitapta “Geçmişin güzelliğini günümüz işleviyle buluşturmak gerektiği”ni dile getiren Atalay Yılmaz, “kimse artık mısırı kurutmak için Serander yaptırmıyor. Serander kültürünün yaşatılması için seranderin günümüz işlevine uyarlanması gerekiyor. Fakat bunu yaparken orijinal Serander mimarisine sadık kalınmalı, “serandere benzeyen yapılarla” bu kültür yozlaştırılmamalı” diyor. Kitapta Seranderin konut-mekan olarak Yayla evi, Yayla Kent, Kamping, Pansiyon, Site, Deprem Konutu, Depreme dayanıklı ev şeklinde kullanılabileceği, Villa, park ve bahçelere kurulabileceği ayrıntılı olarak ele alınıyor. Seranderleri “estetik bir obje-fenomen” olarak ele alan yazar “Seranderler sadece Karadeniz’in değil, kültür turizmi açısından Ege ve Akdeniz’in de incisi olmaya adaydır” demektedir.
      Yazar aynı zamanda bir büyük seranderde kullanılan tüm tahtaların milimetrik ölçüsünü çıkararak Serander projeleri, orijinal geçme (boğaz-çatma) Seranderlerin kurulumu konusunda da çalışmalar yapmaktadır.
      A-4 boyutunda, renkli, kuşe kağıda, 224 sayfa, 30 YTL olan kitabın, ayrıntılı bilgi ve içindekiler bölümüne
      karadeniz-serander.ws.tc adresinden ulaşılabilir.
      İletişim: web: karadeniz-serander.ws.tc e-mail: atalay.yilmaz@hotmail.com

      * Serander: Karadeniz bölgesine özgü, tepesinde teker olan 4-6 ya da 8 direk üstüne oturtulan 4x5 m boyutlarındaki ahşap yığma tekniği ile yapılmış estetik mısır ambarı.

      Atalay YILMAZ kimdir?:
      1966 yılında Kars Akyaka’da doğdu. 1977 yılında ailesiyle birlikte İstanbul’a göç etti. Çayırova Orta Okulunu bitirdikten sonra Gebze Endüstri Meslek Lisesi’nden mezun oldu.
      Yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde tamamladıktan sonra 1989 yılında mezun oldu. 1990-1997 yılları arasında İstanbul ve İzmir’de reklam ajanslarında grafiker olarak çalıştı.
      1997-1998 yıllarında özel bir dershanede Felsefe Grubu Öğretmeni olarak görev yaptı. 1998 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev alarak Trabzon’un Düzköy (Haçka) ilçesi Çayırbağı (Sidıksa) Beldesi’ne Felsefe Grubu Öğretmeni olarak atandı. Burada 7 yıl boyunca görev yaptıktan sonra 2005 yılında İzmir’e tayin oldu.
      Atalay YILMAZ, halen İzmir’de Karadeniz yöresine özgü “Serander” adlı yapının çeşitli proje çizim. Üretim ve kurulumları üzerinde çalışmalar yapmaktadır.
      Resimler
      • KitapKapOrt.jpg

        30.74 kB, 0×0, 3,827 defa görüntülendi
      Anılar sandığı, suskun yalnızlık, hüzünlü tarih…
      Karadeniz’in incisi: SERANDER (Nayla)
      Atalay YILMAZ

      SUNUŞ
      Oysa ambarında sakladığı altın sarısı mısırlarla beslemişti gök gözlü o çocukları. Nereden bilsin di bir gün onlar tarafından; onların çocukları tarafından unutulacaklarını, ölüme terk edileceklerini. Anılar sandığı, Suskun yalnızlık, Hüzünlü Tarih: Seranderler...
      Karadeniz sadece doğasıyla değil kültürel değerleriyle de güzel ve eşsiz bir bölgedir. Bunlardan birisi de “Karadeniz’in incisi” olarak adlandırdığım Serander’lerdir.
      Bu kitap kimsenin el atmadığı ve dikkat etmediği bir konuya el atıyor: Halk mimarisinin en güzide ürünü Seranderlere... Bir zamanlar evlerin yanında tahıl, patates vb. gibi gıda maddelerinin saklandığı, daha sonra ise özellikle mısırı kurutma ve saklama, bunun yanı sıra çok çeşitli gıdaları kuru bir ortamda saklama, kemirgenlerden koruma işlevini yerine getiren Seranderler her yörede farklı isimlerle anılıyor.
      Rize’de: Nayla, Nalya, Naliya, Nalia, Serender,
      Hemşin’de Serender, Seenger, Nayla,
      Ordu’da: Seren, Serende, Serendi, Serender,
      Trabzon’da: Birçok ilçede, gazete ve basın yayın kuruluşlarında Serander,
      Sürmene-Araklı civarında Paska, Paksa, Pakça,
      Şalpazarı ve civarında Tekir,
      Kastamonu’da Köşk, Serander,
      Artvin’de serender/Serander, kısmen Pagen (Bageni’den) deniyor.
      Ben Trabzon’un birçok ilçesinde, basın yayın kuruluşlarında, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Trabzon Kültür Varlıkları sayfasında vs. yaygın olarak kullanılan “Serander”i tercih ettim.
      Estetik bir obje olması nedeniyle her görenin sevgi ve hayranlıkla baktığı seranderlerin gittikçe çürüdüğü, “ölmekte” olduğu da maalesef bir gerçek. Seranderler umursanmıyor. Galiba herkes çok meşgul. Seranderlerle birlikte Anadolu’nun; Doğu Karadeniz’in yüzlerce yıllık kültürel birikimi de; “Serander Kültürü” de ölüyor. Anadolu’nun zengin kültürel mozaiğinin bir parçası olan bu kültürü ölmekten kim kurtaracak? Herhalde Çinliler değil... Bizler; memleketini gerçekten sevenler, aydınlar, yurtseverler.
      Gerek Karadeniz’de ve gerekse Karadeniz dışında bölgeyle ilgili yüzlerce dernek ve vakıf var. İşe, her derneğin en azından üç beş seranderi küçük bir harca yaparak tamir ettirmesiyle başlanabilir. Dernek salt “lokal” olarak algılanıyorsa gerçekten yapacak bir şey yok. Şu unutulmamalı: Seranderler, bize bırakılmış kültürel, tarihsel bir mirastır; Karadeniz’in “incisi”dir. Karadeniz’le ilgili dernek ve vakıflar yerel yönetimlerle işbirliği içinde bir “Serander onarım, bakım programı” oluşturmalı, tarihi boğaz (geçme) seranderlerin yıkılması yasaklanmalıdır. Yerel yönetimler ve dernekler, seranderini geleneksel usullere uygun olarak tamir etmek isteyenlere malzeme desteği vermelidir. Bu çok mu zor?
      Son dönemlerde Ordu Fatsa’da, Trabzon Atapark’da, Maçka’da, Rize merkez, Çayeli, Güneysu, Artvin sahil gibi yerlerde eski seranderlerin tamir edilerek parklara konulması, bazı yerlerde turistik dükkân olarak kullanılması oldukça sevindirici bir gelişme. Serander, gerçekten kültür turizmi açısından çok önemli. Bu olanak iyi değerlendirilmelidir. Serander kültürü birçok şekilde yaşatılabilir: Depreme dayanıklı konut olarak, mini işyeri, dükkân, cafe, yazlık ev olarak, tatil siteleri olarak vs. vs. Yeter ki bu kültürü anlayalım ve sevelim. Ona hak ettiği değeri ve önemi verelim.
      Serander sadece bölgesel bir duyguyla da ele alınmamalı. Bir “fenomen” olarak ele alındığında bile onun ne kadar estetik, ne kadar işlevsel, ne kadar kendine has sağlam bir mimari yapısı olduğu görülecektir. Bunun için serandere yakından bakmak gerekiyor. Ben bu kitapta bunu yapmaya çalıştım. Hem bir fenomen olarak, hem de belli bir tarihsel bölgeye; Doğu Karadeniz’e özgü olan bu kültürün ne kadar zengin olduğu, estetik olduğu, korunması gerektiği, günümüz işleviyle buluşturularak yeniden yapılabileceği ve yaşatılabileceği üzerinde duruyor ve bunu örnekliyorum. Gerekli ilgi gösterildiğinde kültür turizmi açısından konut/mekân olarak öneminin her geçen gün artacağına inanıyorum. Seranderler sevimli ve estetik görünümüyle, sağlam bir mimari yapıya sahip olmasıyla bunu hak ediyor zaten: Sadece keşfedilmeyi bekliyor. Seranderler yalnızca Karadeniz’in değil, “kültür turizmi” açısından Ege, Akdeniz vd. bölgelerin de “incisi” olmaya adaydır.
      Bu kitapta seranderin mimari-teknik yapısı üzerinde de duruyorum. Her il, her ilçe, her köy ve hatta her mahalle farklı tipte seranderlere sahip. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: “Kaç tane serander ustası varsa o kadar da serander çeşidi var”. Çünkü her serander, onu yapanın ustalığını, maharetini, estetik birikimini yansıtır. Bu bağlamda Serander, sadece bir iki fotoğrafa bakarak, kürsüden atılan hamasi nutuklarla açıklanamaz. Tek bir seranderin özelliği tüm Karadeniz’e mal edilemez. Bilgiden, saha araştırmasından uzak bu samimiyetsiz yaklaşımlar artık terk edilmelidir.
      Ben, hemen hemen tüm seranderlerde ortak olan özellikleri Klasik Tip seranderin şahsında açıkladım (Boğaz, Direk, Teker, Merdiven, Gövde, Sofa yapısı vs.) Daha sonraki bölümlerde ise çeşitli il ve yörelere özgü, farklı özellikleri olan seranderler üzerinde durdum. Şu ana kadar sadece Trabzon Klasik Tip Seranderin projesini (140 parçadan oluşan her bir tahtanın milimetrik çizimlerini) çıkarmış bulunuyorum. Dernek ve Vakıflardan yeterli ilgi ve destek bulduğumda Trabzon ve Rize yöresine özgü en az 5-6 çeşit seranderin projesini bilgisayarda çizip Karadeniz Kültürü’ne armağan edeceğim. Böylece proje çizimine bakarak isteyen istediği serander çeşidini yeniden yaptırabilecektir; bir kültür ölmekten kurtulacaktır.
      Trabzon yöresi Klasik Tip seranderlerinin yanı sıra Ordu, Artvin ve Rize’deki ilçe ve köylerdeki seranderleri de inceledim. Kitapta bunların üzerinde de duruyor ve örnekler veriyorum. Alanındaki ilk kapsamlı çalışma olması nedeniyle kimi hatalar yapmış olmam mümkündür. Dostane ve yapıcı önerilerle bunları kitabın sonraki baskılarında, diğer çalışmalarımda gidermem mümkün olacaktır. Bu yüzden yaptığım hatalar maruz görülmelidir.
      Ne yazık ki Rize, Ordu ve Artvin’in bazı ilçe ve köylerini inceleyemedim. Bu, içimde hep bir ukde olarak kaldı. Farklı teker, merdiven, direk, gövde yapılarının olduğunu tahmin ediyorum. Bilmediğim, gidip görmediğim yerler hakkında yorum yapmaktan da kaçındım. Fakat kendi kısıtlı imkân ve harcamalarımla ancak bu kadarını yapabildim. Ne bir dernek ne de bir vakıf çalışmalarımın farkında olmadı, desteklemedi. Ancak ben yine de mutluyum. Çünkü Karadeniz’i seviyorum ve harcadığım emekten pişman değilim. Gerek teknik çizimlerle, gerek fotoğraflarla, gerek aslına uygun olarak yaptığım maket seranderlerle, gerek çizdiğim serander projeleriyle önemli bir iş yaptığıma inanıyorum.
      (Aslında, samimiyetle söylemek gerekirse; Kültür Bakanlığı’nın yapması gereken bir işi yapıyorum. Olanak verilirse Karadeniz’deki tüm serander çeşitlerinin çizimini yapabilir, projelerini çıkarabilirim. Böylece bazı seranderler yok olsa bile daha sonra yeniden üretilebilecektir).
      Seranderi; “Seranderin Tarihi”ni anlamak ve ortaya çıkarabilmek için onlarca ilçe ve köyde, yüzlerce seranderi inceledim. Binlerce fotoğraf çektim. 8 yıllık bir emeğin sonucunda ortaya çıkan bu kitabın, seranderlerle ilgili başka çalışmaların önünü açmasını temenni ediyor ve kitabımı tüm serander sevenlere; konuksever Karadeniz’e armağan ediyorum.

      (Karadeniz’in İncisi SERANDER-Nayla adlı kitabın sunuş yazısıdır)
      İletişim: karadeniz-serander.ws.tc mail: atalay.yilmaz@hotmail.com
      Resimler
      • 01a ser konutlari.jpg

        71.97 kB, 0×0, 4,372 defa görüntülendi
      • 01b Kdz iller.jpg

        64.46 kB, 0×0, 72,669 defa görüntülendi
      Teşekkürler Atalay YILMAZ Kardeşim.

      İnanaın ki bu çalışmalarınız heba olmayacaktır. Bu hizmetiniz için size Karadeniz'in bir ferdi olarak çok teşekkür ediyorum.


      Verdiğiniz site adresine ulaşılamıyor. Adresi tekrar yazmanız mümkün mü?
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      Seranderler (Nayla) Fabrikada Üretilecek

      Karadeniz’de felsefe öğretmenliği yaptığı 7 yıl süresince Seranderler konusunda araştırma yapan ve 8. yılın sonunda "Karadeniz'in incisi SERANDER-Nayla" adlı kitabını yayınlanan Atalay YILMAZ, bir basın açıklaması yayınladı. (Kitapla ilgili serender.atspace.com/ adresinden bilgi edinilebilir).

      Atalay YILMAZ, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

      Seranderler konusunda 10 yıllık araştırma ve birikimin sonunda "Karadeniz Serander" adlı firmanın kurulmasını sağladım. 2009 yılından itibaren İstanbul'da büyük bir kereste fabrikasında seranderlerin seri üretimine başlayacağız. Gerek Serander, gerekse firmamız ve modellerimizle ilgili GEREKLİ HER TÜRLÜ BİLGİYİ içeren e-katalogu (7 mb) talep edenlere yollamaktayız.

      Değerli arkadaşlar;
      Serander Doğu Karadeniz yöresine özgü olmakla birlikte, TURİZM amacıyla tüm Türkiye'de istenilen her yere kurulabilir. Seranderler otantik bir yapı olarak oldukça fazla ilgi çekmekte, her göreni kendine hayran bırakmaktadır. Bu anlamda konut/mekan/işyeri olarak kullanılabilecek seranderler alternatif turizm için ideal bir yapı olacaktır.

      Seranderlerimiz tamamı ahşaptan, depreme dayanıklı, metal çivi kullanılmadan, tamamen geçme olarak yapılmaktadır. Emprenye yapıldığında 40-50 yıl kullanmak mümkündür. Bilimsel, statik hesabı ve mimari çizimleri yapılmıştır. Çatısı ısı ve su yalıtımlı olarak yapılmaktadır. Duvar kalınlığı 7-9 cm'dir. Anahtar teslim olarak yapılmaktadır. Maliyet bizzat sipariş verenle birlikte hesaplanmakta, sembolik bir kar alınmaktadır. Bu anlamda bizim girişimimiz ticari olmaktan çok kültüreldir. Hatta istenirse maliyetin tamamını sipariş veren karşılayabilir, bize ise sadece sembolik bir ücret verebilir. Çünkü biz, seranderi gerçekten seviyoruz.

      Boyut ve görünüş açısından seranderlerin oldukça fazla çeşidi vardır; tek kişiye de hitap edebilir, ailelere de. Seranderlerin alt kısmı kamelya olarak kullanılabilmektedir. Gövdenin içine dilenirse wc/banyo yeri konulabilmektedir. Bir köşesi açık mutfak olarak kullanılabilmektedir. Çatı katlı modellerde, çatı katı kısmı yatak odası olarak (çeşitli bölümlere ayrılabilir) kullanılabilir. Karadeniz Serander® olarak şu an 80'den fazla modelimiz mevcuttur. Ortalama bir seranderin boyutu 4x4, ya da 3x4 metredir. Daha küçük ve daha büyük boyutlarda olanları, tek katlı, çatı katlı, altı kapalı modelleri mevcuttur.

      Seranderler yayla, orman ve SİT alanlarına uygun, estetik ve doğa ile uyumludur. Kurulduğu yerde hiç bir inşaat faaliyetine ihtiyaç duymaz; direklerin yere sabitlenmesi yeterlidir. Bu anlamda alternatif bir turizm olanağı sunmaktadırlar. Dere, göl, baraj, deniz kenarlarına, plajlara, otel bahçelerine, orman ve yayla alanlarına, şehir içinde ve şehir dışında her türlü alana kurulabilecek bir yapı olan seranderler, TÜM TÜRKİYE'DE;
      Yayla kent, yayla evi, festival siteleri, tatil ve dinlenme tesisleri, dağ evleri, pansiyon, kamping, işyeri, cafe, bar/restaurant, apart hotel, köylerde konuk evi, doğal yaşam evleri, deprem evleri... olarak kullanılabilir.

      Serander, kurulduğu her yerde turizmin önünü açacaktır. Kültür ve doğa turizmine yeni bir soluk katacaktır. Şu an Sapanca civarında ormanlık alanda 40 öğretmen arkadaş için 2009’da hayata geçecek “Serander Tatil ve Dinlenme Kampı” projesi üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca Dikili’de 60 dönümlük termal su kaynağına sahip bir arazide 100 seranderden oluşacak “Nayla Termal Sağlık ve Turizm Merkezi”nin ön hazırlıklarını, fizibilitesini hazırlamaktayız. Bunun yanı sıra bir sendikayla da, Ege bölgesinde kiralık 15 dönümlük bir koy bulduklarında “Serander Tatil ve Dinlenme Kampingi” kurulmasıyla ilgili görüşme yapıp proje geliştireceğiz.

      Seranderler, “turizm” açısından sadece “Karadeniz’in İncisi” değil, Türkiye’nin de “incisi” olacak: Buna tüm kalbimle inanıyorum.

      Siz de serander kültürünü yaşatmak için lütfen bizimle tanışın.

      Saygılarımla
      Atalay YILMAZ
      "Karadeniz'in İncisi SERANDER-Nayla"
      Kitabının Yazarı

      serender.atspace.com/
      karadeniz-serander.com
      e-mail: atalay.yilmaz@hotmail.com , atalay.izmir@mynet.com

      Tel: 0533 374 20 31
      Büro: 0232 814 62 87.
      Resimler
      • 01GelenekselSer.jpg

        91.98 kB, 0×0, 3,000 defa görüntülendi
      • 02Modellerimiz.jpg

        105.12 kB, 0×0, 3,569 defa görüntülendi
      • 03Kapak.jpg

        196.34 kB, 0×0, 3,054 defa görüntülendi

      Yöremizdeki Tarihi Yapıtlara Sahip Çıkalım Serender (Nayla)

      ;)(Nayla)Serander karadenizin coğrafi şartlarını ve yaşam tarzını en iyi ifade eden değerlerimizden birisi.Benim de her zaman hayranlık duyduğum kültürel bir motif.Şunu belirtmek isterim ki yüz yıllarca o görede yaşayan ve atalarımızdan bizlere miras bırakılan şahaser yapıtların korunması yüz yıllarca ayakta tutulması bizlerin görevi. Ancak geçenlerde bir sitede gördüğüm ilan beni çok üzmüş ve böyle şahane bir yapıtın belkide bir zevk uğruna ihtiyaç için satışa çıkması beni derinden etkilemiştir. Tarihi yapısı olarak biz insanları hayretler içerisine düşüren yapıtları koruyalım derim ..
      Resimler
      • serender.jpg

        34.79 kB, 0×0, 5,492 defa görüntülendi
      • nayla.jpg

        339.03 kB, 0×0, 70,992 defa görüntülendi

      Son su değirmeni teknolojiye kızlarla direniyor

      Tarihin tanıklarından olan su değirmenleri teknolojiye birbir yenik düşerken, Giresunlu iki kız kardeş, babalarından kalan köylerindeki son değirmenin de yok olmaması için çaba gösteriyor.

      GİRESUN - Bulancak ilçesinin Yıldız köyünde yaşayan Durdiye Gevşek (39) ile kardeşi Nermin Gevşek (35), 17 yıldır, babalarından kalan Pazarsuyu Deresi üzerindeki su değirmenini çalıştırıyor.

      Durdiye Gevşek, kaynağı Karagöl Dağı olan ve yaklaşık 80 kilometre uzunluğu bulunan Pazarsuyu Deresi'nde geçmiş yıllarda onlarca su değirmeni bulunduğunu belirterek, ''Ancak gelişen teknoloji, yaşanan göçler ve mısır tarlalarının yerini fındıklıkların alması ile su değirmenleri bir bir terk edildi. Pazarsuyu Deresi üzerinde çalışan tek su değirmeni ise babamdan bize kalan bu değirmendir'' dedi.

      İşlettikleri su değirmeninin 150 yıllık olduğunu, dedelerinden kalan bu mesleği severek yaptıklarını anlatan Gevşek, şöyle konuştu:

      ''Kardeşimle birlikte değirmencilik yaparak hem aile ekonomisine katkı sağlıyoruz, hem de kültürümüzü ve tarihimizi yaşatıyoruz. Sahil ve orta kolda mısır tarlaları yerini fındık bahçelerine bıraksa da, yüksek kesimlerde mısır üretimi yapılıyor. Bilindiği üzere mısır unu özellikle yöre mutfağının vazgeçilmezlerindendir. Değirmenimizde mısır, buğday ve arpa öğütüyoruz. Yaptığımız bu hizmetin karşılığında öğütülen üründen yüzde 10 işletme hakkı alıyoruz. Günümüzün ekonomik şartlarına göre iyi de gelir sağlıyoruz.''

      Zaman zaman yerli ve yabancı turistlerin kendilerini ziyaret ederek, su değirmenini gezdiklerini ve bilgiler aldıklarını ifade eden Gevşek, ''Kültür ve tarihi varlığımız korumak ve yaşatmakla birlikte, turizme de hizmet ediyoruz. Bizler sağ olduğumuz sürece bu su değirmeni çalışacak. Bizden sonra da değirmenin çalışması için çocuklarımız değirmenciliği öğretmeye başladık'' diye konuştu.

      aksam.com.tr/2009/07/10/haber/…_kizlarla_direniyor_.html
      Resimler
      • Son Su Deðirmeni Ýnatla Direniyor.jpg

        678.66 kB, 0×0, 71,277 defa görüntülendi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      Hemşin’de (Badara Köyü) Resimlerle Değirmenin Öyküsü-1

      Atalarımızdan Miras Kalan Değirmen, Kültürümüzü Ve Tarihimizi Yaşatıyoruz
      1-Değirmen Su Yolunun Temizliği
      2-Değirmen Çarkının Çalıştırılması
      3-Değirmende Mısır Ununun Elde Edilişi
      Resimler
      • Deðirmen Suyu .jpg

        1.36 MB, 0×0, 10,476 defa görüntülendi
      • Deðirmen Çarkýnýn Çalýþtýrýlmasý.jpg

        1.38 MB, 0×0, 9,774 defa görüntülendi
      • Mýsýr Una Dönüþtürülmesi.jpg

        1.35 MB, 0×0, 91,529 defa görüntülendi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      Hemşin’de (Badara Köyü) Resimlerle Değirmenin Öyküsü-2

      Atalarımızdan Miras Kalan Değirmen, Kültürümüzü Ve Tarihimizi Yaşatıyoruz
      Yaşar KOBAL Ustanın Keyfine Diyecek Yok!
      O Atalarımızdan Miras Kalan Değirmenlerimizi Çalıştırdı...
      Resimler
      • Emeðin Resmi.jpg

        1.35 MB, 0×0, 7,776 defa görüntülendi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      Bahar Mahallesi (Badara Köyü)

      Atalarımızdan Miras kalan önemli el sanatlarımız. Restore edilmesi gereklidir.
      Molla İslam Değirmeni
      Arapköy Değirmeni
      Resimler
      • Molla İslam Değirmeni.jpg

        755.38 kB, 0×0, 56,432 defa görüntülendi
      • Arapköy Değirmeni.jpg

        826.57 kB, 0×0, 67,987 defa görüntülendi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      Bahar Mahallesi (Badara Köyü)

      Atalarımızdan Miras kalan önemli el sanatlarımız. Restore edilmesi gereklidir.
      Hemitlerin Değirmeni
      Hacıların Değirmeni
      Resimler
      • Hemitlerin Değirmeni.jpg

        1.02 MB, 0×0, 8,092 defa görüntülendi
      • Hacıların Değirmeni.jpg

        857.14 kB, 0×0, 12,135 defa görüntülendi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000