Özellikle son zamanlarda ormanlarımızda ladin ağaçlarının kurumasıyla ilgili olarak yönetim kurulundaki bazı arkadaşlar tarafından Çamlıhemşin Derneği yönetim kurulunda gündeme getirilen sorun ile ilgili küçük bir açıklama yapmak isterim.
Konu aslında hiç birimiz için yabancı bir konu ve devletinde ilgisiz kaldığı bir konu değildir. Çünkü yaylalara çıkan herkes ağaçlara asılan abajur şeklindeki cisimleri merak etmekteydi.(Kaç kişinin okuduğu ayrı bir tartışma konusu olabilir.)
İşte bu kaplar bir zirai mücadelenin başlamış olduğunun işaretleriydi.
Konunun özü şudur.
1968 yılında Türkiye ladin Ormanlarına giriş yapan Dendroctonus micans bugün itibariyle tüm ladin Ormanlarımıza yayılarak doğal yayılış alanını tamamlamıştır.
D.micans'in erginleri bulundukları yuvalarda olgunluk yiyimi yapıp çiftleştikten sonra Mayıs-Eylül ayları arasında uçarak yeni kulukça ağaçları aramaya başlarlar. (Kitle halinde ise Haziran ayında uçarlar.) Ergin dişi yumurta bırakacağı ağacı seçtikten sonra zayıf bir noktadan kabuğu delerek kambiyuma ulaşır. Ayrıca salgıladığı reçineyi arka ayakları ile dışarı çıkararak bir reçine hunisinin (hava alma deliği) oluşmasını sağlar. Bu reçine hunileri ve döktükleri öğüntülerle bulundukları yerleri kolayca anlaşılmaktadır. Dişi girdiği yerde değişik yönlerde bir kaç ana yol açarak buralara 20-30'ar topaklar halinde yumurtalarını bırakır Bir dişi 150-300 adet yumurta koyabilir. Yumurtalardan çıkan larvalar yapmak suretiyle kambiyumu tahrip ederler ve ağacın kurumasına neden olurlar.
Bizdeki hastalığın sebebi budur.
Devlet ise mücadelede şunları yapmaktadır.
1. Belirli noktalarda ağaçlara astıkları abajur şeklindeki feromon kaplar ile bir sıvı salgılanmakta ve böcek buraya gelince hapsolmakta ve ölmektedir. Bu mücadele çok etkili bir yöntemdir.
Fakat bu tuzakların belirli bir sıklıkla değiştirilmesi ve ahalinin bu tuzaklarla oynamamaları gerekmektedir.
2. Bu böcekle 1985 yılından itibaren, laboratuar şartlarında onun özel yırtıcısı olan Rhizophagus grandis adlı yırtıcı böcek üretilerek Biyolojik mücadele yapılmaktadır. 1989 yılından itibaren kitle üretimine geçileln bu böcek 1985 – 2005 yılları arasında 2.875.408 adet üretilip ormanlarımıza salınmıştır.
Bu bilgilerin detaylarına Artvin Orman Bölge müdürlüğü sitesinde ulaşabilirsiniz. ogm-artvinobm.gov.tr/
Konunun özü budur. Bize düşen bu noktadan sonra orman işletmeleri ile daha sıkı diyaloglara girip feromenlerin belirli sıklıklarla değiştirilmesini sağlatmak ve laboratuar böceklerinin salınmasında bölgemizde yoğunlaşmasını sağlamak olmalıdır.
Detay hakkında ve uygulamadaki paylaşımlarımız hakkında sizlere ayrıca bilgi veriyor olacağız.
Diğer bir problemde Milli parklar ve Orman idareleri arasında yaşanmaktadır. Çünkü Milli Parklar bu böcekleri ormanların doğal gelişimi olarak kabul etmekte ve mücadeleye kendi sınırları içinde müsaade etmemektedir.
Bilgilerinize
Saygılarımla
Konu aslında hiç birimiz için yabancı bir konu ve devletinde ilgisiz kaldığı bir konu değildir. Çünkü yaylalara çıkan herkes ağaçlara asılan abajur şeklindeki cisimleri merak etmekteydi.(Kaç kişinin okuduğu ayrı bir tartışma konusu olabilir.)
İşte bu kaplar bir zirai mücadelenin başlamış olduğunun işaretleriydi.
Konunun özü şudur.
1968 yılında Türkiye ladin Ormanlarına giriş yapan Dendroctonus micans bugün itibariyle tüm ladin Ormanlarımıza yayılarak doğal yayılış alanını tamamlamıştır.
D.micans'in erginleri bulundukları yuvalarda olgunluk yiyimi yapıp çiftleştikten sonra Mayıs-Eylül ayları arasında uçarak yeni kulukça ağaçları aramaya başlarlar. (Kitle halinde ise Haziran ayında uçarlar.) Ergin dişi yumurta bırakacağı ağacı seçtikten sonra zayıf bir noktadan kabuğu delerek kambiyuma ulaşır. Ayrıca salgıladığı reçineyi arka ayakları ile dışarı çıkararak bir reçine hunisinin (hava alma deliği) oluşmasını sağlar. Bu reçine hunileri ve döktükleri öğüntülerle bulundukları yerleri kolayca anlaşılmaktadır. Dişi girdiği yerde değişik yönlerde bir kaç ana yol açarak buralara 20-30'ar topaklar halinde yumurtalarını bırakır Bir dişi 150-300 adet yumurta koyabilir. Yumurtalardan çıkan larvalar yapmak suretiyle kambiyumu tahrip ederler ve ağacın kurumasına neden olurlar.
Bizdeki hastalığın sebebi budur.
Devlet ise mücadelede şunları yapmaktadır.
1. Belirli noktalarda ağaçlara astıkları abajur şeklindeki feromon kaplar ile bir sıvı salgılanmakta ve böcek buraya gelince hapsolmakta ve ölmektedir. Bu mücadele çok etkili bir yöntemdir.
Fakat bu tuzakların belirli bir sıklıkla değiştirilmesi ve ahalinin bu tuzaklarla oynamamaları gerekmektedir.
2. Bu böcekle 1985 yılından itibaren, laboratuar şartlarında onun özel yırtıcısı olan Rhizophagus grandis adlı yırtıcı böcek üretilerek Biyolojik mücadele yapılmaktadır. 1989 yılından itibaren kitle üretimine geçileln bu böcek 1985 – 2005 yılları arasında 2.875.408 adet üretilip ormanlarımıza salınmıştır.
Bu bilgilerin detaylarına Artvin Orman Bölge müdürlüğü sitesinde ulaşabilirsiniz. ogm-artvinobm.gov.tr/
Konunun özü budur. Bize düşen bu noktadan sonra orman işletmeleri ile daha sıkı diyaloglara girip feromenlerin belirli sıklıklarla değiştirilmesini sağlatmak ve laboratuar böceklerinin salınmasında bölgemizde yoğunlaşmasını sağlamak olmalıdır.
Detay hakkında ve uygulamadaki paylaşımlarımız hakkında sizlere ayrıca bilgi veriyor olacağız.
Diğer bir problemde Milli parklar ve Orman idareleri arasında yaşanmaktadır. Çünkü Milli Parklar bu böcekleri ormanların doğal gelişimi olarak kabul etmekte ve mücadeleye kendi sınırları içinde müsaade etmemektedir.
Bilgilerinize
Saygılarımla
Metin Gültan