Domuz Gribi Önlemleri

      Domuz Gribi Önlemleri

      Sağlık Bakanlığı, valiliklere gönderdiği genelgeyle, domuz gribi konusunda vatandaşların merak ettiği sorulara açıklık getirdi.

      İşte o vatandaşların merak ettiği sorulara yanıtlar;

      DOMUZ GRİBİ BELİRTİLERİ:


      -Yüksek ateş,
      -Baş ağrısı,
      -Boğaz ağrısı,
      -Öksürük,
      -Genel vücut ağrısı,
      -Halsizlik, bitkinlik, üşüme şeklinde…

      Bazı domuz gribi vakalarında kusma ve ishalin, ağır vakalarda pnömoni, solunum yetmezliği ve bazen de ölümün görülebildiğine vurgu yapıldı.

      VİRÜS NASIL BULAŞIYOR?


      İnsanlar bu gribi hastalığa yakalanan domuzlardan aldı… Şu andaki salgın ise insandan insana bulaşma şeklinde görülüyor.

      *İnsandan insana bulaşmasında, yakın temas, hastalığı taşıyanlarla aynı ortamı paylaşmak önemli rol oynuyor.

      DOMUZ ETİ GÜVENLİ Mİ?


      Domuz gribinin, usulüne uygun hazırlanan domuz eti veya diğer domuz ürünlerinin yenmesiyle bulaştığına ilişkin bulgunun olmadığı ve virüsün, 70 derece ısıtılınca öldüğü bildirildi.

      VİRÜSTEN KORUNMA YOLLARI


      Genel olarak kişisel temizlik önlemlerinin alınması, kalabalık ve havasız ortamlardan mümkün olduğunca kaçınılması, zorunlu haller dışında salgının yaşandığı bölgelere olan seyahatlerin ertelenmesi gerektiği bildirildi.

      EN ETKİLİ ÖNLEM: EL YIKAMA


      En etkili önlem sık sık ”ellerin yıkanması…” Bunun dışında , öksürürken ya da hapşırırken ağız ve burnun tek kullanımlık mendil ile kapatılması ve mendilin atılması, elin sabunlanması önemli.

      Hasta kişilerle temastan mümkün olduğunca kaçınılması gerekiyor. Bol sıvı tüketmek ve iyi beslenmekte hastalığa yakalanmama açısından önemli.

      domuzgribi.net/domuz-gribi-onlemleri/
      Dosyalar
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      İşte Domuz Gribinden Koruyan Besinler

      Domuz gribine yakalanmaktan korkuyorsanız bu besinleri tüketmeye dikkat edin...

      Vatan Gazetesi'nin haberine göre domuz gribi aşısını beklerken hastalığa yakalanmaktan korkuyorsanız, bilim adamları aşıdan önce dikkat edilmesi gereken noktanın bağışıklık sistemini güçlü tutmak olduğuna dikkat çekti. Bunun yanında hastalığa yakalandığınız zaman virüsü yenebilmek için de en önemli önkoşul bu. İşte bağışıklık sistemini domuz gribine karşı güçlü tutmak için tüketmeniz gereken gıdalar:

      Kırmızı biber: Portakalda bulunan C vitamininin 2 katını içerir. C vitamini gribin etkisini yüzde 80 oranında azaltabilecek kadar güçlü bir silahtır.

      Yoğurt: İçinde bağırsaklarda mikroplarla savaşan yararlı bakteriler olan probiyotik bulunur. Böylece grip virüsü vücutta barınamaz.

      Yeşil çay: Bağışıklığı güçlendiren “epigallocatechin gallate” isimli kimyasalı içerir. Günde 3 fincan tavsiye ediliyor.

      Ginseng: ABD’li bilim adamları günde 2 tane 200mg’lık ginseng kökü kapsülü alan insanların grip riskinin yüzde 31 azaldığı belirlendi. Bağışıklığı harekete geçirir.

      Badem: Hastalıklarla savaşan antioksidan E vitamini bakımından zengindir. Gripten korunmak için her gün bir ara öğün olarak 24 tane badem yemeye çalışın.

      Taze patates: İçindeki “beta carote ”, gribe karşı koruma özelliğini verir. Vücutta A vitaminine çevriliyor ve grip tedavisinde önemli rol bir oynuyor.

      Tavuk suyuna çorba: Vücutta mukus üretimini artırarak gribin boğaz ağrısı ve öksürük gibi etkilerini yatıştırmaya yardımcı olur.

      Sarımsak: Sülfür maddesi grip sezonunda bu hastalığa yakalanma riskini 2.5 kat azaltıyor ve virüsü öldürme özelliği de bulunuyor. Taze sarımsak daha etkili.

      Zencefil: İçeriğinde doğal olarak bulunan “gingerol” maddesi, her türlü enfeksiyonu uzakta tutmaya yardımcı. Zencefil çayını tercih edebilirsiniz.

      Ceviz: Antioksidan selenyum soğuk algınlığı, grip ve kansere karşı koruma sağlar. İçindeki selenyum oranı diğer tüm gıdalardan 10 kat oranında daha fazladır.

      Turunçgiller: Önemli bir C vitamini kaynağıdır. Özellikle sigara kullanıyorsanız gribe yakalanma riski daha yüksek olduğu için bol bol C vitamini almanız gerekiyor.

      Bal: Doğal olarak antibakteriyel özelliklere sahiptir. Çaya ya da yoğurda katarak tüketirseniz etkisi daha da güçlü olur.

      Lahana: Ispanak ve lahana gibi koyu yeşil renkli yaprağa sahip sebzeler, bağışıklık sistemini gribe karşı güçlendiren D vitamini bakımından zengindir.

      Mantar: Beta-glucan isimli gribe karşı koruyan bir madde içerir. Bağışıklığın grip virüsünü tanımasını ve onu yok etmek için harekete geçmesini sağlar.

      Yulaf: Lif, E ve B vitamini ayrıca bağışıklık sistemini güçlendiren mineraller ve beta-glucan’lar bakımdan zengindir.

      Elma: Bilim adamları, düzenli olarak elma yiyen insanların gribe yakalanma riskinin azaldığını ortaya koydu. Günlük C vitamini ihtiyacının yüzde 25’ini karşılar.

      Kırmızı et: Bağışıklık sistemini harekete geçirmek için kırmızı et tüketmek gerekiyor. Yetişkinlerin günde ortalama 40-60 gram et tüketmesi tavsiye ediliyor.

      Balık: Omega 3 tüketimini artırarak grip ve benzeri enfeksiyonları uzakta tutabilirsiniz. Haftada 2 porsiyon balık tüketilmeli.

      Soğan: Doğal antibiyotikler içerir. Bunun yanında gribe karşı bağışıklık sistemini güçlendiren “quercetin” isimli bir madde de bulundurur.

      hurriyet.com.tr/yasasinhayat/12791387.asp
      Resimler
      • Korunma.jpg

        17.65 kB, 0×0, 1,474 defa görüntülendi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000
      Bu bir Piskolojik Savaştır
      sadece şunu araştıralım
      bu Domuz gribinden kaç tane Yahudi ölmüş
      sizler sanıyormusunuz eskisi gibil topla tüfekle savaşılacagını inanmıyorum
      ve dünyada kendi diniyle şeriyatla yönetilen tek ülke israildir..
      HERKES HEMŞİNİ SEVEBİLİR AMA HERKES HEŞİNLİ OLAMAZ
      HERKES HEMŞİNLİ SEVEBİLİR AMA HERKES HEMŞİNLİ ALAMAZ

      Doğrularımı götürücek kadar yanlış yapmadım bu hayatta çok sıkıştığım yerlerde boş bıraktım soruları... şimdi bıraktığım boşlukların birindeyim kimsenin doğrusunu götürmedim ve en önemlisi kimsenin yanlışı olmadım..!

      DOMUZ GRİBİ AŞISINDAKİ GİZLİ TEHLİKE

      Dünya Sağlık Örgütü’nden alınan bilgiler doğrultusunda Nisan ayında Meksika’ da başlayan domuz gribi salgını iki buçuk ay içinde dünyanın 74 ülkesinde görüldü. 11 Ekim 2009 itibariyle tüm dünyada laboratuarda doğrulanan vaka sayısı 399.232 iken ölen insan sayısı 4735 kişi, yani öldürücülük oranı yaklaşık % 1,1 olarak bulunmuştur. Oysa standart mevsimsel grip salgınlarında her sene değişmekle beraber 250-500 bin insanın öldüğü kesin olarak biliniyor. Yani yaklaşık 105 kat daha fazla.

      Dünyadaki bazı ülkeler, domuz gribinin laboratuarda biyolojik silah olarak üretildiğini ve insanlığın başına bela edildiğini yazıyor. Domuz gribi virüsünün tabii mutasyonla oluşmadığına ve laboratuar ortamında yaratıldığına dair kuşkuların ve bunu destekleyen bulguların artması ; pandemi ilânından sonra aşı üreticisi firmalardan birinin borsadaki hisselerinde bir günde yüzde 3.6 ve 3.1 gibi çok ciddi artışlar olması insanın kafasını karıştırıyor. Bir başka önemli konu da bunun ilk domuz gribi paniği olmaması. 1976 senesinde Amerika’ da Fort Dix’ te askerlerde görülen enfeksiyon bahane edilerek milyonlarca insan domuz gribine karşı aşılanmış ama sonradan böyle bir salgının gerçek olmadığı ortaya çıkmıştı. Üstelik aşı yüzünden 25 kişi ölmüş ve yüzlercesi de ömür boyu felçli kalmıştı. (dailymail.co.uk/news/article-1…ts-25-deaths-America.html )

      Aylardır milyonlarca insanın domuz gribinden öleceği söyleniyor. Geçen hafta Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), salgının alarm seviyesini 5'ten en üst seviye olan 6'ya yükseltti. Bu, bir pandeminin yani dünya çapında bir salgının resmen ilanı anlamına geliyor. Bir virüsün kıtalar arasında yayılım göstermesi ve insandan insana bulaşması toplum sağlığı bakımından elbette çok önemli. Ancak, pandeminin (büyük salgın) insanlar arasında gereksiz bir panik yaratmasına fırsat verilmemesi ve özellikle de korku ticareti yapanların oyunlarına karşı çok dikkatli olunması gerekiyor. Grip aşısı ve grip ilacı üreten firmalar, sonbaharla beraber bu virüsün çok daha büyük salgınlara yol açacağını, bunu önlemenin tek yolunun ise bir an önce aşı olmak olduğunu beyinlere kazımaya çalışıyorlar. Aşı firmaları milyonlarca dolarlık aşı siparişi aldılar ve bunlardan üç tanesi aşılarını üretip piyasaya sundular bile. Salgın çok ölümcül değil. Önce bu salgın için iyimser olmamızı destekleyen pek çok sebep olduğunu görmemiz gerekiyor. Milyonlarca insanın ölümüne neden olacağı söylenen salgının o kadar da ağır bir hastalık tablosuna yol açmadığı artık belli oldu. Virüs bulaşan insanların çoğu hastalığı tedavi görmeden ayakta atlatabiliyorlar. (who.int/csr/disease/swineflu/n…nes_20090924/en/indexhtml ). İnsandan insana bulaşmanın mevsimsel grip vakalarından çok farklı olmadığı ortada.
      Peki domuz gribi aşısı için bu acele ne? Bu aşı gerçekten gerekli mi, etkili mi, yan etkileri var mı, herkes olmalı mı, yoksa bu bir tür korku ticareti ve bu domuz gribi aşısı korku ticaretinin bir ürünü mü? Firmalar domuz gribine yol açan H1N1 virüsüne karşı kullanılacak aşının ilk seri üretimini gerçekleştirdikleri müjdesini(!) verdiler.

      Hem ne kadar etkili olduğunu gösteren hiçbir bilimsel kanıt olmayan hem de ne gibi ciddi yan etkileri olabileceği henüz hiç bilinmeyen bir aşı için hemen sıraya girmek, (irishtimes.com/newspaper/health/2009/0915/1224254543808.html) bu kriz döneminde bu işe milyar dolarlar yatırmak bana hiç de doğru gelmiyor. Bir-iki ay kadar önce uzmanların aşı üretimi için en az 6 ay gerekir demelerine karşın üç firmanın aşıyı piyasaya verebileceklerini bildirmeleri…

      Domuz gribi aşısı da henüz geliştirilen ve içeriği açısından ölümcül tehlikeleri olan bir ürün.

      Şimdiye kadar üç firma üretim yapmış durumda olup bunlar;

      1-Glaxo Smith Kline firmasının Pandemrix adlı aşısı. (emea.europa.eu/humandocs/Human…/pandemrix/pandemrix.html )

      2-Baxter International firmasının H1N1 aşısı.

      3-Novartis firmasının Influenza A (H1N1) 2009 Monovalent aşısı. (fluscam.com/Vaccine_Package_In…%20Fluvirin_UCM182242.pdf )

      Bunların lisanslarının varlığı-yokluğu ayrı bir tartışma, ama öğrenebildiğimiz kadarıyla henüz lisansları yok ve Uluslar arası ilaç kuruluşları tarafından onaylanmamış. Bu aşıların kalıcı bazı tahripler yaptığı hatta ölüme neden olduğu söyleniyor. Amerikan’nın bazı eyaletlerinde zorunlu aşılamaya karşı tepkiler artıyor. Aşılardan ölümler meydana gelmekte. İngiltere ülkesinde kesinlikle böyle bir uygulama yapmayacağını söylüyor. Diğer ülkelerdede durum farklı değil. Bu aşılar yapıldığı takdirde:

      - Guillain-Barre sendromu (wellsphere.com/general-medicin…ort-gbs-cases-mail/774751)

      - Vaskülit

      - Felç

      - Anafilaktik şok

      - ve ölüme neden olabileceği zaten ilgililer tarafından duyuruluyor.

      Ayrıca Novartis firmasının geliştirdiği ilacın yan etkilerini Novartisin kendi labaratuvar sonuçlarını yayınladığı web sayfasından okuyabilirsiniz. (fluscam.com/Vaccine_Package_In…%20Fluvirin_UCM182242.pdf) ve Glaxo Smith Kline firmasının Pandemrix adlı aşısının ürün bilgilerinin verildiği Avrupa Birliğinin Tıp Ajansı EMEA’nın web sayfasından incelenebilir. (emea.europa.eu/humandocs/PDFs/…/emea-combined-h832en.pdf)

      Yukarıdaki verilen internet sitelerinde şirketlerin kendi resmi evraklarında bulunan yan etkilerden bazıları:

      *Lokal enjeksiyon yerinde reaksiyonlar (ağrı, kol hareketlerinde ağrı , kızarıklık, şişme, kanama, sertleşme)

      *Yüz kızarması/Aşırı yüz kızarması

      *Üşüme

      *Ateş

      *Keyifsizlik

      *Titreme

      *Yorgunluk

      *Güç kaybı

      *Yüz ödemi

      *Bağışıklık sistem yetersizliği

      *Hiper sensitivite reaksiyonları (boğaz ve/veya ağız ödemi)

      *Nadiren, ölümle sonuçlanan hiper sensitivite reaksiyonları ve anafilaktik şok

      *Kalp damar yetmezlikleri

      *Damarlarda yangı (nadir vak’larda geçici böbrek sorunları)

      *Aşılamayı takiben geçici bilinç kaybı

      *Sindirim bozuklukları

      *İshal

      *Mide bulantısı

      *Kusma

      *Karın ağrısı

      *Kan ve lenf tabakasında bozukluklar

      *Lokal lenf adenopati

      *Geçici trombosit azalması

      *Metabolik ve beslenme bozuklukları

      *İştah kaybı

      *Eklem ağrısı

      *Kas ağrısı

      *Kaslarda yetmezlik ve zaafiyet

      *Sinir sistemi bozuklukları

      *Başağrısı

      *Baş dönmesi

      *Sinirlerde ağrı

      *Deride yanma

      *Ateşli titreme

      *Guillain-Barré Sendromu (wellsphere.com/general-medicin…ort-gbs-cases-mail/774751)

      *Kaslarda yangı (encephalomyelit ve çizgili kaslarda yangı dahil)

      *Sinirsel bozukluklar (sinirlerde yangı dahil)

      *Felç (Bell’s Palsy sendromu dahil)

      *Solunum bozuklukları

      *Solunum güçlüğü

      *Göğüs ağrısı

      *Öksürük

      *Farenjit

      *Rinit

      *Stevens-Johnson sendromu

      *Şiddetli kaşıntı

      *Kurdeşen

      *İsilik

      İngiltere’ de bin 500 hemşire ile yapılan bir araştırmada hemşirelerin yüzde 30’ unun domuz gribi aşısı yaptırmak istemediği, yüzde 33’ ünün kararsız oldukları ve yüzde 37’ sinin ise aşıyı yaptırmak istedikleri ortaya çıktı. Aşıya karşı çıkanların yüzde 60’ ı buna sebep olarak aşının yan etkilerini göstermişler. Bu araştırma doktorlar arasında yapılmış olsaydı sanırım sonuç bundan pek de farklı olmazdı. Biz de benzer bir araştırmayı doktorlar arasında yapalım, ne dersiniz?

      Domuz gribi aşınsın ne ölçüde koruyucu olacağı bu aşamada kesin olarak bilinmiyor. Domuz gribi ciddi bir mutasyona uğrarsa aşının etkinliği de o nispette azalacak ve hatta belki de tamamen etkisiz kalacak ve en önemlisi bu aşının çok ciddi yan etkileri olabileceği ileri ortadadır. Bugün bu aşının ülkemizde hiç dile getirilmeyen çok önemli bir sakıncası ise; Grip aşılarına tıp dilinde adjuvan adı verilen ve vücudun aşıya daha fazla tepki vermesini sağlayan maddeler ekleniyor. Alüminyum bileşikleri, Tiyomersal (Civa bileşikleri) (hasuder.org/tiomersal.htm) ve Skualen bunlar içinde en çok kullanılanlar. Aşılara adjuvan eklenmesi teorik olarak mantıklı, çünkü bu sayede kısa zamanda az sayıda virüsle aşı üretmek ve böylece de daha az virüs antijeni ile daha çok insanı aşılamak mümkün oluyor. Ancak bu ilave edilen maddelerin çok tehlikeli yan etkileri var (thenewamerican.com/index.php/usnews/health-care/1813).

      Bu sebeple de Avrupa’ da üç çeşit aşıda skualen kullanılıyor olsa da Amerika’ da bu maddelerin aşılara eklenmesine kesinlikle müsaade edilmiyor ve Skualen kullanılan onaylı bir aşı yok. Oysa domuz gribi aşısı üreten şirketlerin hazırladıkları aşıda adjuvan olarak Skualen kullandıkları açıklandı.

      İYİ SKUALEN - KÖTÜ SKUALEN

      Skualen aslında vücudumuz için yabancı bir madde değil. Karaciğerde yapılıyor ve kolesterol metabolizmasında da rolü var, sinir siteminde ve beyin dokusunda bulunuyor. Skualen ayrıca zeytinyağı, köpekbalığı karaciğeri ve birçok doğal besin desteğinde var olan ve antioksidan özelliklere sahip bir yağ molekülü. İsterseniz buna ‘iyi skualen’ diyelim.

      Vücuda enjekte edilen skualenin ise karaciğerde sentez edilen veya besinlerle alınan skualen gibi faydalı değil, aksine oldukça zararlı olduğunu gösteren pek çok bilgi var. Bu yüzden isterseniz ona da ‘kötü skualen’ diyelim. İyi skualen ve kötü skualen arasındaki en önemli fark bunların insan vücuduna giriş yolları.

      Skualen besinlerle sindirim sisteminden vücudumuza girerse hiçbir sorun olmuyor, ama bunun aşılarda olduğu gibi derialtına veya kas içine zerk edilmesi bağışıklık sistemini vücuttaki tüm skualene saldıracak şekilde harekete geçmesine yol açabiliyor.

      Bağışıklık sistemi vücutta sinir sisteminde tabii olarak bulunan ve sağlıklı bir hayat için elzem olan ‘iyi skualen’ de dâhil tüm skualen moleküllerini tahrip etmeye başlayabiliyor.

      Körfez Savaşı’ na katılan sayısız Amerikalı askerde ortaya çıkan ve Körfez Savaşı Sendromu adıyla bilinen hastalığın da bu kişilere yapılan ve skualen ihtiva eden şarbon aşısından kaynaklanabileceği düşünülüyor.

      Körfez Savaşı Sendromu, vücudu tahrip eden oto-immun bir hastalık. Bu kişilerde eklem iltihabı, kas ağrıları, deri döküntüleri, lenf bezlerinde büyüme, kronik yorgunluk, kronik baş ağrıları, vücuttaki kılların dökülmesi, iyileşmeyen deri yaraları, hafıza kaybı, sara nöbetleri, kansızlık, ruhsal ve sinirsel problemler, nefes darlığı, kronik ishal, gece terlemesi, ateş ve daha pek çok rahatsızlık gelişiyor.

      Burada vurgulanması gereken çok önemli bir şey de bu hastalığın çok müphem belirtilerle başlayıp uzun bir sürede (yıllar içinde) gelişmesi. Bu sebeple de skualenin birkaç haftalık dönemde herhangi bir yan etki göstermemesi onun güvenilir olduğunun bir kanıtı değil.

      Savunma Bakanlığı skualen ile Körfez Savaşı Sendromu arasındaki ilişkiyi reddetse ve bunun başka sebepleri (sinir gazları, kimyasal silahlar, zehirli gazlar, uranyum…) olabileceğini iddia etse de, bu hastalığa tutulan askerlerin yüzde 95’ inin kanlarında skualene karşı antikorlar oluştuğunun gösterilmesi her şeyi apaçık ortaya koyuyor.

      Tavşanlarda yapılan araştırmalarda da tek bir kez zerk edilen skualenin bile oto-immun bir hastalık olan romatoit artrit’e sebep olduğunun belirlenmesi de bunu destekleyen bir başka kanıt.

      GELELİM NETİCEYE

      Aylar öncesinden 20-40 (?) milyon doz domuz gribi aşısı siparişi veren Sağlık Bakanlığı’na birkaç sorum var.

      1. Aşının ithaline hangi bilimsel komite karar verdi?

      2. Aşının güvenirlilği konusunda yapılan testler ve araştırmalar hangi bilimsel komite tarafından yeterli bulundu?

      3. Aşı hangi firma veya firmalardan ve toplam kaç doz ithal ediliyor?

      4. Aşı hangi ithalatçı firmadan alınıyor ve bunun için ihale yapıldı mı ve kaç lira ödenecek?

      5. Sağlık Bakanlığı’ nın ısmarladığı aşıda Amerika’ da yasak olan bu adjuvan madde (skualen) var mı?

      6. Eğer varsa Sağlık Bakanlığı’ nın skualenin emniyeti konusundaki fikri nedir?

      7. Aşıların ve aşı üretiminde kullanılan maddelerin lisansı ne zaman alınmış?

      8. Aşıların ve aşı üretiminde kullanılan maddelerin yan etkileri var mı, varsa nedir?

      9. Aşıya bağlı ölümler veya kalıcı rahatsızlıklar gerçekleşmesi halinde ne gibi bir yol izlenecektir?

      10. Aşılama işleminde hangi kriterler göz önüne alınacak?

      İşte bu kritik sorular yanıt bekliyor!

      --------------------------

      Üyesi olduğum bir mail grubunda gönderildi! Paylaşılmasında yarar var!
      Fosforun zeka gelişimine katkısını sahil şeridine bakarak görebiliyoruz... Türkiye balık yesin!

      (...)

      Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
      Günü gelir hesabınız görülür.
      Günü gelir sualiniz sorulur :
      Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

      N.Hikmet

      Concierto de Aranjuez

      Domuz gribi

      Son günlerde açılımla yatıp domuz gribi ile kalkıyoruz.
      Dünya'nin başka ülkelerinde, mesela Papuayenigine'de bile bu denli
      bilgi kirliliği ve karmaşa yaşanıyormu bilmiyorum.Ancak şu kadarını söyleyebiliyorum.
      Artık dışardan getirilen hiç bir maddeye, ülkede üretilen,(başta GDO lar olmak üzere) pek çok şeye güvenmiyorum.
      Ben artık bağda bahçede, olmazsa balkonda saksıda yetiştirilecek ürünlerin tüketilmesini, özellikle çocukların koruma altına alınmasını öneriyorum.
      Domuz gribi meselesine gelince:
      eski sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuşu izledim.
      Şöyle diyordu,"aşırı miktrda aşı ıthal edilmiştir.Korkum bu aşıların tüketilebilmesi için hastalığın yaygınlaştırılacağıdır"
      Hastalığın kasıtlı olarak yaygınlaştırılacağını bilemiyorum. Ancak bu gün akşam televizyon izliyordum. Bir anda ekrana bir bant geldi. Flaş: Domuz gribinden 3. ölüm gerçekleşti diyordu. diğer kanala geçtim. ayni bant oradada yansıdı.
      üç beş kanal gezdim ayni durumla karşılaştım.
      Bu gelişmelerden anliyoruz ki. sayın Durmuşun iddiası doğru olmasa bile,
      büyük bir domuz gribi yaygarası koparıldığı ve koparılacağı kesinlikle görülüyor.Ne diyelim. Rahmetli Babam'in şu sözleri aklıma geliyor.
      Şöyle derdi: kendi indinden bir veli kendi indinden bir Vali düşürme bizi
      zalime ey Ali hey mute Ali.
      Dünya veba saldırısına uğramış gibi bir ortam yaratıldı. Üstelik alınan önlemlerde komedi gibi. Okullar kapatılıyor dersaneler ve Kamu kurumları açık.
      Okulları kapattık diyelim. Peki o okullara giden çocukların çalışan anne ve babaları işe gidince risk eve taşınmayacak mı?

      İşin daha da ilginç bir noktası var ki o da ilk tespit edilen vakalar. İlk bir çocukta tespit edildi ve bu çocuğun babası daha tartışmaların başladığı ilk anda aşıyı Türkiye'ye şiddetle tavsiye eden bir Prof Doktor. 2. Vaka ise bir ilimizin İl Sağlık Müdürünün çocuğu.

      Bu işte bir Domuzluk var ! Bekleyelim görelim.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Domuz gribi aşılamaları bu gün başlıyor.
      İlk etapta hacı adayları ve sağlık personeli aşılanacakmış.
      Sağlık Bakanlığı, aksine bütün uyarı ve ikazlara rağmen alel acele bu uygulamayı başlatacağı anlaşılıyor.
      Bu konuda hemşerilerimize ve yurttaşlarımıza;
      Mümkün mertebe doğal olan ürünler tüketilmesi,çokça C vitamini alinması
      Ve Hemşin yemek kültürünün önemli bir parçası olan her yemekten sonra tuzlu peynir yenmesinini öneriyorum.
      Son gelişmeler,unutulmaya yüz tutmuş bu kültürün, özellikle virüslerle mücadelede önemini bir kez daha ortaya koymuştur.
      ıEk olarak yine bölgemizde yetişen kivi ve kara lahana hastalıklarla mücadelede çok önemli bir besin kaynağıdır.(Bir adet kivi bir günlük C vitaminini karşılıyor.)Keza
      Hemşin balının her hemşinlinin sofrasında bulunması önemli bir avantajdır.
      Sonuç olarak: Hastalıklar nedeniyle korkuya kapılmak yerine tedbir almalıyız. Biliyoruz ki ürkütücü olan hastalık ve virüsler değil zayıflayan bağışıklık sistemleridir.Öte yandan.Hemşin köylerinde azda olsa peynir yağ
      ve diğer bazı ürünler üretilmektedir.
      Bu ürünler özellikle organik tarıma geçildikten sonra çok daha büyük önem kazanacaktır.Hemşerilerimizin bu ürünlerin değerlendirilmesi konusunda üreticilere yardımcı olmalarını mümkün mertebe bu ürünlerden tüketmelerini öneriyorum.
      Sağlıklı günler diliyor Saygılar sunuyorum.

      Elektronik Postama Gelen Bir Yazı

      Bu işte bir domuzluk var !!

      Sağlik Bakanligi, 10 milyon kisiyi domuz gribine karsi asilamayi planladigini acikladi.

      2010 bahar aylarindan once iki doz halinde asi yapilacakmis.

      Acaba 3 ay icinde toplam 20 milyon doz asiyi yapacak hangi teskilat, hangi personel gucu ve hangi maddi kaynagimiz var ?

      Virusun ismi H1N1 olarak aciklaniyor.

      Peki neden ?

      H1N1 virusu, insan + domuz + kus genlerinin bir karisimidir.

      Dogalligi suphelidir. Laboratuarda uretilmis bir virusa daha cok benziyor.

      H1N1 virusuna karsi olusturulan asi da, insan + domuz + kus genlerini icerecektir.

      Icinde domuz genleri tasiyan bir asiyi musluman ve yahudiler yaptirirlar mi dersiniz ?

      Yaptirmazlar.

      O halde asinin isminde domuz lafinin gecmesini onlersiniz, H1N1 asisi dersiniz olur biter.

      Akilli pazarlamaci alicisini kendi hazirlar.

      Once virusu uretirsin.

      Sonra ilacini ve asisini uretirsin.

      Sonra halkin uzerinde panik yaratacak aciklamalar yaparsin.

      Asinin yapilmasini kabul ettirmek icin sakincali kelimeleri kullanmazsin.

      Kendine buyuk alicilar ayarlarsin.

      Ve hatta alicinin urettigin mali satin alacagini on anlasmalarla garanti edersin.

      Ve satarsin.

      Tek bir doz asinin ulkemize kac dolara mal olacaginin aciklandigini duyan, bilen var mi ?

      Daha once de yazmistim…

      Domuz gribi ilk duyuldugunda, dunyayi ahtapot gibi saran iki ilac firmasi tarihe not dusulecek bir aciklama yapti.

      “ Merak etmeyin, elimizde yeteri kadar ilac var !!! “

      Bu nasil bir hastaliktir ki, cikacagi onceden bilinerek tum dunyaya yeterli olacak kadar ilac uretilmis ?

      Lutfen kendinize su soruyu sorun;

      “Dunyada toplam 40 milyon doz asi siparis eden bir baska ulke var mi acaba?”

      Amerika, Cin ve Rusya gibi nufusu bizden daha fazla ve ekonomik gucu bizden kat kat daha yuksek olan ulkeler kac milyon doz asiyi alma garantisi ile siparis verdiler ?

      Asil aci aci dusunduren konu su :

      Domuz gribinin olduruculugu ne kadardir ?

      Binde 1’in altindadir.

      Turkiye’de kac kisinin yakalanmasi hesaplanmaktadir ?

      Panik yaratilarak satin alinan ve asla gerceklestirilmesi mumkun olmayan bir asi programina ne kadar para harcanmistir ?

      Hala ishalden olen bunca cocuk varken, buyuk bir kaynagi bu ise ayirmanin altinda bir tezgah var midir ?

      Acaba baska sorunlari ortmek veya gundemi abuk sabuk islerle mesgul etmek icin bir senaryo mu sahneye konmustur ?

      Prof. Dr. Esat Orhon
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      GRİP

      Grip (Influenza) nedir?
      Influenza virüsleri tarafından oluşturulan grip virüsleri her yıl hastalığa sebep olmakta. Bunlar hastalar tarafından ayakta geçirilebildiği gibi, hastaneye yatmayı gerektirebilir ve bazıları ölümlerle sonuçlanabilmektedir. Birçok grip virüsü mevcuttur ve zaman zaman da bu virüsler kendi vücut yapılarını değiştirerek insanları hasta yapabilmektedirler.

      Domuz gribi (Swine Flu) nedir? H1N1
      Domuz gribi yeni ve çok farklı bir ınfluenza virüsü olup dünya çapında bütün insanlar arasında salgın yapmaktadır. Bu yeni virüse domuz gribi veya swine flu denmektedir. Domuz gribi denmesinin nedeni geçmişte domuzlarda görülen virüslere ait kalıntılar içermesiydi. Bununla birlikte H1N1 virüsü, yani domuz gribi virüsü domuzlarda henüz tam olarak izole edilememiştir. Bilim adamları bu yeni domuz gribinin önümüzdeki aylar içerisinde ciddi salgınlara, hastane yatışlarına ve ölümlere yol açacağına inanmaktadır. Beklenti bu grip sezonunda bu yeni virüsün geçmiş yıllarda gördüğümüz normal grip sezonundan çok daha fazla insanı hasta edeceği, aynı zamanda normal mevsimsel gripten çok daha fazla hastane yatışı ve ölüme neden olacağı yönündedir.

      Grip ne kadar ciddidir?
      Grip özellikle genç çocuklarda ve herhangi bir yaştaki kronik hastalığı olan çocuklarda çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu durumlar içerisinde astım ve diğer akciğer problemlerini, şeker hastalığını, azalmış bağışıklık sistemi, böbrek hastalığı, kalp problemleri ve nörolojik ve nöromüsküler hastalıkları sayabiliriz. Bu durumlar normal ınfluenzadan, hatta domuz gribinden çok daha şiddetli tablolara yol açacaklardır.

      Grip nasıl yayılır?
      Mevsimsel ve domuz gribi her ikisi de çoğunlukla kişiden kişiye öksürük ve hapşırma nedeniyle bulaşır. İnsanlar aynı zamanda gripli insanların bulaştırdığı yüzeylere dokunma sonrası ellerini, ağız ve burunlarına dokundurmalarıyla da hastalığı kapmış olurlar.

      Gribin semptomları nedir?
      Mevsimsel grip ve domuz gribinin semptomları ateş, öksürük, boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı ve akıntı, vücut ağrıları, baş ağrısı, üşüme, titreme ve yorgunluk şeklindedir. Bazı insanlarda aynı zamanda bulantı ve ishal de görülebilir.

      Hasta birinin gribi bulaştırıcılığı ne kadar süreyledir?
      Hem mevsimsel grip hem de domuz gribinde hastalık diğer insanlara, hastalığın başlamasından bir gün önce başlayarak ve hastalık semptomlarının görüldüğü andan itibaren 5-7 gün sonrasına kadar bulaşır. Bazı insanlarda özellikle çocuklarda ve bağışıklık sistemi zayıf insanlarda ve de domuz gribiyle enfekte kişilerde bu süre biraz daha uzayabilir.

      Çocuğumu gribe karşı nasıl koruyabilirim?
      Mevsimsel grip virüslerinden korunmak için kendinize ve çocuğunuza mevsimsel grip aşısı yaptırın. Bütün grip virüslerinin bulaşmasını engellemek için aşağıdakilere dikkat edin.

      Burun ve ağzınızı öksürdüğünüzde veya hapşırdığınızda bir mendil ile kapatın. Ardından hemen çöpe atın ve tekrar tekrar kullanmayın.
      Ellerinizi sabun ve su ile bol bol yıkayın özellikle de öksürdükten ve hapşırdıktan sonra. Eğer sabun ve su mevcut değilse alkollü el temizleyiciler de aynı zamanda faydalıdır.
      Ellerinizle gözünüz, burnunuz ve ağzınıza dokunmaktan kaçınınız. Her türlü mikroplar bu yolla yayılırlar.
      Çocuklarınıza bu korunma yöntemlerini anlatın.
      Çocuklarınızı hasta insanlarla yakın temastan uzak tutmaya çalışın. bu mesafe en az 1,5-2 metre olmalıdır. Ev içindeki hasta olan herkes için de geçerlidir.
      Yatak başı konsolu, masalar, banyodaki yüzeyler, mutfak bankosu, çocukların oyuncakları gibi yüzeyleri bir dezenfektan spreyle veya bir bezle temizleyin.
      Evdeki hasta kişilerin kullanmış olduğu bütün mendilleri ve diğer disposable maddeleri olabildiğinde çabuk çöpe atın.

      Çocuğumu domuz gribinden korumak için bir aşı var mıdır?
      Domuz gribine karşı aşı şu anda üretim aşamasında olup çok yakın bir zamanda kullanıma sunulacaktır.
      Mevsimsel gribe karşı aşı şuanda mevcut olup her sonbaharda yapılmaktadır. (Ekim kasım aylarında).

      Gribi tedavi etmek için bir ilaç var mıdır?
      Antiviral ilaçlar hem mevsimsel hem de domuz gribini tedavi edebilirler. Bu ilaçlar insanların kısa zamanda iyileşmesini ve daha iyi hissetmesini sağlarlar. Bu ilaçlar doktor tarafından yazılmalıdır. Eğer hastalığın ilk iki günü içerisinde başlanılırsa etkileri çok daha net bir şekilde görülecektir. Bu ilaçlar çocuklara da verilebilir. Bu ilaçların özellikle kullanılması gereken insanlar ciddi hastalığı olanlar veya kronik medikal problemi olanlardır. Çünkü bunlarda grip virüsüne bağlı komplikasyonlardan ölüm oldukça yüksek orandadır.

      El temizliği için ne kullanmalıyım?
      Ellerin sabun ve su ile olabildiğince uzunca yıkanması yeterli olacaktır. Su ve sabunun olmadığı yerlerde alkollü jeller veya mendiller de faydalı olacaktır.

      Çocuğum hastalanırsa ne yapabilirim?
      Eğer çocuğunuz beş yaş ve üzerindeyse herhangi bir kronik hastalığı yoksa ve grip semptomları gösteriyorsa (ateş, öksürük gibi) ihtiyaç olunduğunda doktora başvurulmalıdır ve bu süre içerisinde de çocuğun olabildiğinde çok istirahat etmesi ve bol miktarda da sıvı alması sağlanmalıdır. Eğer çocuğunuz beş yaşından küçükse veya astıma diyabet veya nörolojik problemler gibi problemleri varsa herhangi bir yaşta ve grip semptomlarına sahipse bunlar ateş öksürük gibi hemen doktorunuzu arayın ve tıbbi tedaviye başlayın. Çünkü küçük çocuklar, kronik medikal problemi olan çocuklar (astım ve diyabet gibi) ınfluenza enfeksiyonuna bağlı olarak oluşan komplikasyonlarda daha yüksek risk taşırlar. Bu yeni H1N1 virüsü(domuz gribi) için de geçerlidir. Eğer çocuğunuzun durumu hakkında endişeleniyorsanız olabildiğince erkenden doktorunuzla konuşunuz.

      Eğer çocuğum çok hasta görünüyorsa
      Daha önce hiçbir medikal problemi olmayan çocuklar, son derece sağlıklı olan çocuklar veya hafif derecede gribal enfeksiyon geçiren çocuklar; çok şiddetli grip enfeksiyonları da geçirebilirler. Herhangi bir yaştaki çocukta eğer aşağıdaki durumlar mevcutsa derhal doktora başvurunuz.

      Hızlı soluk alıp verme veya soluk alıp vermekte problem
      Cilt renginin soluklaşması grileşmesi morarlaması
      Yeterince sıvı almaması
      Şiddetli veya devamlı kusma olması
      Uyanmama veya iletişme girmeme
      Çocuğun elde tutulmayı bile istememesi
      Grip benzeri semptomlar iyileşmeye doğru giderken geriye dönüp ateş ve daha kötü öksürükle karşınıza çıkması.
      Eğer çocuğunuzda kalp veya akciğer hastalığı, şeker hastalığı veya astıma benzeri diğer sorunlar mevcutsa ve çocukta grip benzeri semptomlar görülürse ateş ve öksürük gibi

      Hastayken çocuğum okula, yuvaya veya kampa gidebilir mi?
      Hayır. Çocuğunuz evde kalmalı ve istirahat etmelidir. Böylelikle diğer çocuklara da enfeksiyonun bulaşmasının önüne geçilecektir.

      Yukarıdaki bilgiler Center for Disease Control A guide for Parents bilgilendirme kitapçığından Op Dr Erkan AKTAN tarafından çevrilmiştir.
      cdc.gov veya flu.gov

      Yararlı olacağı kanısıyla.

      Op Dr Erkan AKTAN
      KBB & Baş ve Boyun Cerrahı
      İNTERMED Nişantaşı
      0212 4441633
      0532 2872087
      erkanaktan.com
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      Türk Tabipleri Birliğinin Açıklaması

      Türk Tabipleri Birliği, domuz gribi ile ilgili güncel gelişmeler doğrultusunda, Prof. Dr. Murat Akova ve Doç. Dr. Alpay Azap’ın katılımıyla bir basın toplantısı düzenledi. Akova ve Azap’ın domuz gribi hakkında en çok sorulan sorulara verdikleri yanıtlar şöyle:

      Domuz gribi hakkında kısa bilgi…
      Pandemik İnfluenza A (H1N1) virüsünün neden olduğu domuz, kuş ve insan grip virüslerinin bir karışımı olarak karşımıza çıkmış olan yeni grip türüdür. İlk defa Mart 2009’da Meksika’da insanlar arasında görülmeye başlayan grip salgını hızla dünyaya yayılmış ve hatırlanacağı üzere Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 11 Haziran 2009’da pandemi (faz 6) alarmı vermiştir. Geçen dönem güney yarı kürede görülen hastalık, kış mevsiminin gelmesiyle birlikte son haftalarda kuzey yarı kürede yayılmaya başlamıştır.

      Hastalığın klinik seyri nedir?
      Hastalığın klinik belirtileri mevsimsel gripten farklı değildir. Pandemik grip (H1N1) şu aşamada mevsimsel influenzadan daha ağır seyretmemektedir. Ancak hızlı yayılma özelliğine sahiptir. Mevsimsel influenzadan en önemli farkı toplumun büyük kesiminin daha önceden bu ve benzeri olan viruslerle karşılaşmamış olmasıdır. Bu nedenle dünya nüfusunun önemli bir kısmı hastalığa açıktır. Pandemik H1N1’in öldürme hızı binde 3-5 arasındadır. Bu normal influenzadan daha düşük bir orandır. Ancak hastalığa yakalananlar arasında belli gruplarda ölüm oranı normal influenzaya göre daha yüksektir.

      Kimler daha çok etkileniyor?
      Hastalığın bugüne kadarki seyri incelendiğinde, 6 ay-24 yaş arası çocuk ve gençlerin daha çok etkilendiği görülmüştür. Hamileler, hasta olan kişilerle ilk temas edebilecek hizmet grupları hastalıktan etkilenecek gruplar arasında sayılmaktadır. Hastalık 65 yaş üzerindeki kişilere kolay bulaşmamaktadır. Bunun 1918’de meydana gelen büyük salgın ile ilgili olduğu düşünülüyor. 1918’de meydana gelen grip salgınındaki virus bugünkü viruse çok benziyor. O virus 1950’lere kadar dolaştığı için 65 yaş üzerindeki kişilerin kısmi bağışıklık geliştirdiği kabul ediliyor.

      Endişeli olunan nokta nedir?
      Endişeler influenza A virusunun çok kolay yapı değiştirmesinden kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda, ilerleyen süreçte hastalığın seyrinin daha ağır olup olmayacağı hakkında kesin bir şey söylenememektedir. Geçtiğimiz yüzyılda yaşanan grip salgınlarında, başlangıçta hafif enfeksiyona neden olan virüsün sonradan daha öldürücü hastalık yapma yeteneğine kavuştuğu izlenmiştir.

      Hasta olmamak için ne yapmalı?
      Öncelikli risk grubu olarak ifade edilen çocuk-genç yaş grubunu hastalıktan korunması için kişisel hijyene dikkat başta gelmektedir. Okullarda hijyene, özellikle el hijyenine maksimum önem verilmeli, eller sık sık yıkanmalıdır. Küçük yaş gruplarında eğer çocukların sık sık ellerini yıkamaları sağlanamıyorsa alkollü el dezenfektanları kullanılmalıdır. Okullarda, çocukların bir arada bulunmalarının zorunlu olmadığı sınıf dışı faaliyetler sınırlanmalıdır. Ne kadar çok farklı gruptan çocuk bir araya getirilirse riskin o kadar artacağı unutulmamalıdır. Okul gezileri sınırlanmalıdır.
      Hastalık görüldüğünde, okulların kapatılması için bir ölçüt var mıdır?
      Bunun için geliştirilmiş rakamsal bir ölçüt ne yazık ki yok. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), okul kapatma ve benzeri uygulamaların salgının başlangıcında yapıldığı takdirde infeksiyonun yayılmasını yavaşlatacağını dolayısıyla sağlık otoritelerine gerekli hazırlıkları yapmak için zaman kazandıracağını belirtmektedir. Bugün için ülkemizde gerçekleştirilen okul kapatma uygulamaları da aşı sağlanana kadar infeksiyonu olabildiğince sınırlı tutabilmek amaçlıdır.
      Beraber çalıştığımız birisinde ya da çocuğumuzun sınıf arkadaşında hastalık olunca ne

      yapmalı? Koruyucu ilaç almalı mı?
      Hasta olduğu düşünülen kişilerle temas etmiş olanların rutin olarak bu virusun varlığı yönünden taranmasına gerek yoktur. Hastanın grip semptomları yönünden takip edilmesi yeterlidir. Ancak semptom çıkması durumunda hasta tedavi yönünden değerlendirilmelidir. Semptom gözlenen hastaların önemli bir kısmında da tedaviye ihtiyaç duyulmayacaktır. Uluslararası bilimsel kurumların hastalığa yakalanan herkesin tedavi edilmesine yönelik önerisi bulunmamaktadır. Belli bir takım risk faktörü taşıyan kişilerin tedaviye alınması gerekecektir.

      Belirtileri neler ve görülünce/hasta olunca ne yapılmalı?
      Pandemik grip (H1N1) in belirtileri mevsimsel griple aynı olup ateş, öksürük, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ağrıları ve daha geri planda kalan burun akıntısı, ishal, bulantı-kusma gibi belirtilerdir. Hastalanan çocuklar okula gönderilmemeli, veliler bu konuda uyarılmalıdır. Hastalanan çocuklar hastalık tamamen iyileşene kadar -ki bu süre genellikle 7 gündür- evde tutulmalı, hastalığın daha uzadığı durumlarda ise ateş düştükten en erken 24 saat sonra okula gönderilmelidir. Hastalanan çocukların iyi beslenmesi ve bol sıvı alması sağlanmalıdır.

      Halen var olan grip aşısı yeterli mi? Domuz gribi aşısı farklı mı?
      Pandemik grip (H1N1) için geliştirilen aşı şu anda ABD, İsveç ve Macaristan’da kullanılmaktadır. Şu an Türkiye’de var olan aşı bir yıl öncesinin influenza virusüne karşı geliştirilen mevsimsel grip aşısıdır. Pandemik grip (H1N1) aşısının üretim çalışmaları Temmuz ayı başından bu yana devam etmektedir. Yaklaşık 5 bin civarında çocuk ve erişkinde denendiğini ve belirgin bir yan etkisinin izlenmediğini biliyoruz.

      Tek bir aşı mı var, farklı aşılar mı var? Hangisi tavsiye ediliyor?
      ABD ve Avrupa’da üretilen iki tip aşı var. Bu iki tip aşının etken maddeleri birbirinden farklı. Birinde zayıflatılmış canlı virüs var diğeri ise ölü virüs içeriyor. Aşılar içerisinde üç önemli madde var. Bunlardan birisi, antijen denilen vücutta esas bağışıklığı sağlayacak olan virüsün parçasını içeren kısım. İkinci madde ise ABD'de olmayan ve Avrupa'da olan adjuvan denilen ve aşının bağışıklık yapma gücünü artıran madde. Aşılarda bu amaçla uzun yıllar alüminyum kullanılmıştı. ABD, var olan ancak bilimsel olarak kanıtlanmış bulunmayan iddialar nedeniyle, aşıların içinde adjuvan madde kullanılmasına izin vermiyor. Adjuvanların çok nadir olarak alerjik reaksiyonlara yol açtığı, bazı romatolojik hastalıklar gibi istenmeyen bazı yan etkilere yol açtığı öne sürülüyor. Bu nedenle de ABD'de hukuki olarak sorumlu tutulan çok sayıda dava olduğu için bu maddenin aşılara konulmasına izin verilmiyor. Avrupa'daki aşıların içinde adjuvan maddesi var. Bu aşılar 5 büyük firma tarafından üretiliyor. Türkiye'ye gelecek aşıların içerisinde büyük olasılıkla bu madde olacak. “Bunun bulunmasının bir zararı var mı” sorusuna kesin bir yanıt verilemiyor ancak Avrupa Birliği’nde adjuvanlı (sequalen veya alüminyum) aşılar yıllardır uygulanıyor ve ciddi bir yan etki hali hazırda bildirilmiş değil. Ama bu sadece Türkiye'ye özgü bir şey değil, ABD dışındaki tüm ülkelerdeki aşıların içerisinde adjuvan maddesi olacak. Üçüncü madde ise cıvalı bir bileşik. Aşının, başka mikroplarla kontamine olmasını, bulaşmasını engelleyen koruyucu bir madde. ABD'deki aşıların içerisinde bu da bulunmuyor. Civa olması çok da bir önem taşımıyor. Çünkü, arka arkaya çok dozda aşı yapıldığı takdirde, vücutta birikip özellikle çocuklarda bir takım rahatsızlıklara yol açabiliyor, ancak tek doz yapımında bir sorun bulunmuyor.

      Aşıların yan etkileri söylendiği gibi mevcut grip aşılarından daha fazla mı?
      Grip aşısı dünyada 50 yıldan daha uzun süredir üretilen bir aşı. Üretme tekniği teknolojinin de gelişmesiyle çok daha iyileşmiş olmakla birlikte temel olarak üretim basamakları on yıllardır hep aynı. Embriyonlu tavuk yumurtasından üretiliyor. Son yıllarda doku kültürlerinden de üretilse de bunların sayısı çok az. Dolayısıyla dünyada bu konuda ciddi bir deneyim ve birikim var. Domuz gribi aşısının mevsimsel influenzadan daha fazla bir yan etkisi olduğu bugüne kadar tespit edilmedi. Ancak lokal yan etkiler olabiliyor; aşı yerinde hafif kızarıklık, aşı yerinin hafif ağrıması gibi. Buna karşılık ciddi yan etkiler çıkması olasılığı son derece düşük ve mevsimsel grip aşısında beklenen yan etki oranından daha fazla değil. Ancak dünyada ilk kez böyle büyük bir kitlesel aşılama faaliyeti olacağı için milyonda bir ya da daha nadir görülen yan etkilerin de ortaya çıkma olasılığı da ihmal edilmiyor. Dünya Sağlık Örgütü bunları takip ediyor. Aşının kanser yaptığına dair söylenceler kesinlikle doğru değil.
      Söylendiği gibi geçmiş yıllarda, 1950-60 larda yaşanmış olumsuz tecrübeler var mı?
      Grip aşılarının üzerine haksız bir şekilde yapışıp kalan kötü şöhret, 1976 yılında ABD’deki aşılama sırasında sinir sistemini tutan bir hastalık olan Guillain-Barre hastalığının sıklığında bir artış tespit edilmesinden kaynaklanıyor. Ancak bu artışın aşıdan kaynaklandığı kesin olarak gösterilemediği gibi sonraki on yıllar boyunca grip aşılarının bu hastalığa neden olduğu ispatlanamamıştır. Arada doğrudan bir nedensellik ilişkisi kurulamamıştır. Bu hastalık her toplumda 100.000’de 4-5 sıklıkta görülmekte ve viral infeksiyonlar tarafından da başlatıldığı düşünülmektedir. ABD’de aşı yan etkilerini takip eden kuruluş yıllar içerisinde yüz binlerce aşı uygulamasını değerlendirdikten sonra grip aşılarının bu hastalık riskini artırmadığını tersine bir miktar azalttığını belirtmiştir.

      Aşı yapımı nasıldır? Adjuvan etki nedir?
      Aşı adjuvanla birlikte yapıldığı zaman bağışıklık potansiyeli çok daha yükseliyor. Birisi yüzde 70 bağışıklık kazandırıyorsa, birlikte olduğunda bu oran yüzde 90'a çıkıyor. “Adjuvana bağlı yan etki görülebilir mi” sorusuna da kesin yanıt verilemiyor, çünkü dünyada hiç bu kadar çok yaygın bir aşılama uygulanmadı. Nadir olasılıklar olacak diye insanların aşıdan mahrum kalması doğru değildir. Böyle bir yan etkinin olup olmayacağını şu anda bilmeden bu konuda spekülasyon yaratmak doğru bir yaklaşım değil.

      Aşı olunmasını öneriyor musunuz?
      Evet. Aşının faydası olası yan etkinin yaratacağı zarardan çok daha büyüktür. Bu nedenle yan etki olabileceği endişesiyle aşı yaptırmamak büyük hata olur. Çünkü aşının alternatifi hastalığa yakalanmaktır. Bunun sonuçları ise daha kötü olabilir.

      Kimler aşı olmalı?
      65 yaş altı tüm nüfusun belli bir öncelik sırasına göre aşılanması gerekmektedir. Sıranın başında hastalığa en açık kesim olarak nitelenen 6 ay - 24 yaş arasındaki kişiler, hamileler, altta yatan kronik hastalığı olanlar, hastalıkla öncelikli karşılaşabilecek hizmet grupları; sağlık çalışanları, itfaiye, güvenlik görevlileri vs. yer alıyor.

      PANDEMIC INFLUENZA A(H1N1) 2009 VACCINES IN THE EUROPEAN UNION
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Korkunç İddia !
      Burhan Özbey - 19 Aralık 2009
      Birkaç gün önce basında çıkan haberi okurlarımızla paylaşmak istedik.
      İddianın ne denli doğru ya da geçerli olduğu konusunda gerçekçi bir değerlendirme yapabilmek tabi bu aşamada olanaklı değil…
      Ancak, Batı’nın “Emperyalist akbabaları” nın ne yapıp edip dünya nüfusunu üçte bire indirmek gibi bir düşünceleri olduğundan hiç şüphemiz yok..
      “Öldür ki ölmeyesin” felsefesinden yola çıkarak, böyle bir hayali taşıdıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz…
      X
      Haberi aynen aşağıda sunuyor yorum ve takdirini sizlere bırakıyoruz…
      H1N1 (Domuz gribi) aşısının bir aldatmaca olduğunu iddia eden Finlandiya eski Sağlık Bakanı Dr. Rauni Kilde,
      “Bu aşı ile mümkün olduğunca dünya nüfusunun çoğu öldürülmek isteniyor” dedi.
      Bu düşüncenin eski ABD Başkanlarından Henry Kissinger’e ait olduğunu söyleyen Finlandiya eski Sağlık Bakanı Dr. Rauni Kilde, 14-15 Mayıs 2009 tarihinde yapılan Bilderberg toplantısında bu kararın alındığını belirtti.
      Finlandiya eski Sağlık Bakanı Dr. Rauni Kilde, bir televizyona yaptığı açıklamasında,
      “ABD, hiçbir maddi kayıp yaşamadan hatta milyarlarca dolar kazanarak dünya nüfusunu üçte iki oranında azaltmayı hedeflemektedir” diye konuştu.

      Dünya Sağlık Örgütü’ne H1N1 (Domuz gribi)nin ölümcül bir salgın olduğu yönünde beyanda bulunması için baskı yaptıklarını belirten Finlandiya eski Sağlık Bakanı Dr. Rauni Kilde,
      “Böylece aşıyı tercihli değil zorunlu yapmak istiyorlardı.
      Özellikle hamile kadınların ve çocukların ilk önce aşı ile zorunlu tutulması gelecek nesilleri hedeflediğini göstermektedir” açıklamasında bulundu.
      Finlandiya hükümetinin sınıflandırmayı kabul etmediğini ve hastalığın derecesini normal hastalık olarak gösterdiğini ifade eden Kilde sözlerini şöyle sürdürdü; “Hiç kimse aşının bir yıl, beş yıl ya da 20 yıl sonra ne gibi etkilerinin olacağını bilmiyor: Mutlak kısırlık mı? Kanser mi? Ya da ölümcül herhangi bir hastalık mı?”
      Dr. Rauni Kilde, “Amerikan yönetimi ileride bundan dolayı doğacak herhangi bir sıkıntıdan dolayı ilaç şirketlerine bir sorumluluk yüklenmemesi için şimdiden önlemini aldı ve onları tüm sorumluluklardan muaf tuttu.
      Bu bile işin ciddiyetini göstermeye yeter” dedi.
      BURHAN ÖZBEY
      Bu satırlar değerli yazar Burhan Özbey’e ait. Doğruluğu kesinleşmemiş olsa da ürkütücülüğü kesin.

      Neden Aşı Olmadım

      GRİP AŞISI MODASI PARAMIZI EMİYOR!
      Ülkemizde son 20 yıldır âdeta moda haline gelip uygulanan normal grip aşılarının faydasının olmadığını ve ciddi döviz israfına yol açtığını söy-leye söyleye dilimizde tüy bitti. Kanada’da yapılan bir araştırmada, normal grip aşılarının domuz gribine eğilimi artırdığı ortaya çıkmıştır.

      TÜRK MEDYASINA DÜŞEN GÖREV...
      Geçenlerde Fransa’da bir haftada 57 hasta domuz gribinden ölmüş, duyanınız var mı? Neden çünkü bu haber hiç medyada yer almadı. Bizde ise bir kişi bile ölse “Son Dakika” anonslarıyla halkı paniğe sokacak şekilde yayınlar yapılıyor. Bu çok yanlış!

      Domuz gribi aşısında muamma sürüyor. Da-yatmaya karşı direnenler haklı çıkmıştır. Ben de ilmi olarak faydası ispat edilememiş ve yan etkilerini mahzurlu bulduğum aşıyı aileme yaptırmadım.

      Peki ne olacak hâlimiz?.. Sağlık Bakanlığının açıkladığı gibi; odalarımızı hijyenik tutup havalandırır, sebze-meyve ağırlıklı beslenir ve şüphe durumunda hekime başvurursak korkmaya gerek yok!

      E.A. (Bir meslektaşınız)

      23.11.2009 tarihli Türkiye Gazetesi’nde “okuyuculara cevaplar” bölümündeki domuz gribi aşısı ile ilgili yazınızı bir hekim olarak hayretle okudum! Aşılar hakkında görüş belirterek insanların aşıdan uzaklaşmasına neden olmayın lütfen. Sağlık Bakanlığı’nın “pandemi” ile ilgili attığı adımlar birçok ülkede gıpta ile takdir edilirken, ülkemiz hekimlerinden bir kısmının aşılar hakkındaki olumsuz beyanları neticesinde aşı yaptırmayıp hayatını kaybedenlerin vebalini kim üstlenecek!

      “HASTALIK YOK, HASTA VAR”
      CEVAP: Saygıdeğer meslektaşım ve kıymetli oyucularımız, 23 yıllık mesleki tecrübeme göre Tıp; hiçbir zaman matematik gibi 2 kere 2’nin her zaman 4 etmediği, bazen 3, bazen 5, bazen de edebildiği bir ilim dalıdır. Bu sebeple de, bu mesleğin pirleri “hastalık yok, hasta var” demişlerdir. Nitekim 15 sene öncesine kadar her türlü kalp yetersizliğinde kullanılan “digitalis” grubu ilaçlar, bugün belli ve sınırlı endikasyonların dışında kullanılmamaktadır. Benzer şekilde 20-25 sene öncesinde ülkemizde yoğun yapılan kızamık aşısından kaynaklanan SSPE hastalığı sonrası, felçli çocuklar oluşmadı mı?
      Bu zamana kadar halkımızın sadece % 6.5-7’sinin domuz gribi aşısı olmayı kabul etmesi; bu sürecin iyi yönetilemediğini göstermektedir. 2 ay önce üretilip piyasaya sürülen ve insanlar üzerinde ilk defa denenen H1 N1 virüsüne karşı etkili olduğu iddia edilen, olumlu veya olumsuz, kısa veya uzun vadede etkileri bilinmeyen bir aşı hakkında bu kadar ön yargılı olmamak gerekir. Bu aşıyı Batı kaynaklı olduğu için hemen kabullenmek, şüphe ile bakanları itham etmek, Prof. sıfatıyla medyada ilim dünyasını tehdit etmek kime ne fayda sağlar! Hatta hiç hekim olmayanlar bile kanal kanal, şehir şehir gezip grip ve aşı hakkında ahkam kesiyorlar. Halkımız, bu kişilerin ilmi olmayan sözlerine itibar etmemeli, güvendiği hekimlerine danışmalıdır.

      AŞILAR NİÇİN TOPLATILDI?
      Domuz veya normal gribin en büyük ilacı; “bulunulan mekanları havalandırma ve vücut hijyeni” başta olmak üzere ferdi ve toplumsal koruyucu tedbirlerdir. Nitekim, son 1.5 aydır dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen, mevcut virüsün antijenik yapısının mutasyona uğradığı ve bazı ciddi alerjik reaksiyonlara yol açtığı, ülkemizde de Bakanlığıın açıkladığı gibi bazı seri aşıların toplatılıp geri çe-kildiği haberleri, düşüncemizin haklılığını göstermektedir. Bu mantalite ile Türkiye’de bilim gelişmeyeceği gibi, başkalarının her dediğini doğru kabul etmek, daha çok başımızı ağrıtır! Gerçek bi-lim adamı, ilmi konularda daima şüpheci ve sorgulayıcı olacak ki, gerçeğe ulaşabilsin. Aksi takdirde çok büyük ve telafisi imkansız kötü sonuçlarla karşılaşırız. Hepinize sağlıklı bir hafta dilerim.


      Başbakanın çıkışı bizi haklı çıkardı

      Tartışmaların yoğun olduğu günlerde “aşı konusunda temkinli olmak gerekir” demiş ve çok eleştiri almıştım. Allah’tan ki Başbakan Erdoğan’ın, Grup Toplantısındaki o müthiş çıkışı imdadımıza yetişti!

      * Bilimin en temel özelliği, dinamik oluşu ve yeni buluş ile tecrübeler ışığında değişkenlik göstermesidir. Eğer her iddia edilen bilgi veya uygulamaya konan ilaç en doğru ise, yeni araştırma ve çalışmalara hiç gerek olmayacağı aşikârdır.
      * Kazakistan bile bu konuda kendi ürettiği aşıyı kullanacağını beyan ederken, bizim dünyaya örnek araştırma merkezleri kurmak yerine, neticelerinin hiç bilinmediği aşılara bu kadar güvenmek ve ciddi miktarlarda paralar vermemiz, her yönüyle kolaycılık ve kayıptır.
      * Bakanlığın domuz gribiyle ilgili bilgilendirme faaliyetleri çok yerinde. Esas yapılması gerek de bu tarz uygulamalardır. Ama aşı konusunda ise başlangıçta bu kadar dayatmacı olunması, gerek kamuoyundan, bilim çevrelerinden gelen tepkiler ve gerekse de Sayın Başbakanımızın, Sağlık Bakanımızı uyarması ile geri adım atıp makul tavır sergilemesi, önceleri takınılan tutum ve uygulamaların yanlış olduğunu göstermektedir.

      SÜMEN ALTI EDİN, DEMİYORUZ
      * Hastane enfeksiyonlarından her gün onlarca insan ölüyor. Burada koruyucu tedbirlerin hakkıyla alındığı söylenemez.

      * Diğer yandan kuş, domuz gribi ve kene gibi konular halkın psikolojisini bozacak şekilde abartılıyor. Tamam, yabancı olduğumuz durumlarla karşı karşıyayız! Lakin bu salgınları ancak makul ve aklıselim davranışlarla aşarız.

      HER DERDİNİZİ BANA YAZIN
      Bana sağlıkla ilgili her konuda soru iletebilirsiniz. Uzmanlık alanımın dışındaki konuları ise ilgili hekim arkadaşlarımızı da misafir ederek sizlere elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışacağım...
      e-mail: aile.doktoru@tg.com.tr
      Adres: 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna-İST

      Uzm. Dr. Hilmi ÖZKIRIŞ

      turkiyegazetesi.com/haberdetay.aspx?haberid=428024
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      Mucize Gıdayla Domuz Gribi Koruması

      Domuz gribi virüsüyle mücadelede mucizevi gıdalar insan sağlığını koruma altına alıyor.

      Çanakkale Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Cahit İleri, domuz gribi virüsüyle mücadelede arı ürünleri kullanılarak vücut direncinin artırılabileceğini söyledi.

      Cahit İleri, AA muhabirine yaptığı açıklamada, domuz gribinin tüm toplumun korkulu rüyası haline geldiğini ifade etti.

      İnsanların hastalıktan korunmak için ne yapacağını bilemez hale geldiğini savunan İleri, toplumda griple ilgili tedirginliğin sürdüğünü belirtti.

      İleri, domuz gribiyle mücadelede arı ürünlerinin kullanımına dikkati çekerek, şöyle konuştu:

      ''Çünkü arı ürünlerinden en başta bal, dengeli beslenmede birçok faydalı madde içermektedir. İnsanın var oluşundan bu yana insanla birlikte yaşamını sürdüren arı ve ürünleri, cazibesini artırmaya başlamıştır. Arı ürünleri tamamen tabiat şartlarına uygun ve arılar tarafından enzim katılarak elde edilmektedir.''

      Arı sütünün hücre yenileme, yaşlanmayı geciktirme özelliği bulunduğuna, vücuda dinçlik vermesiyle tanınan en kuvvetli gıda olduğuna işaret eden İleri, polenin bol vitamin, protein ve enzim içermesiyle ''mucize gıda maddesi'' olarak insanlara yarar sağladığını ifade etti.

      İleri, bu ürünlerin vücudun ağırlığına ve yaşa göre belli dozlarda kullanılması halinde vücuda giren virüs ve mikropları yok ettiğini bildirdi.

      Domuz gribiyle mücadelede aşı olunsun olunmasın arı ürünleri kullanılarak vücudun direncinin artırabileceğini ifade eden İleri, bunun ''apiterapi'' yoluyla korunma yöntemi olduğunu kaydetti.

      UZMAN GÖRÜŞÜ

      Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Alper Şener, bağışıklık sisteminin genetik faktörler ile kişinin beslenme alışkanlıklarıyla doğrudan ilişkili olduğunu belirtti.

      Kişinin genetik özelliklerinin doğuştan gelen ve değiştirilemez faktörler olduğunu, beslenme düzenlenmesiyle kişilerin herhangi bir enfeksiyon hastalığına karşı bağışıklık sistemlerini kuvvetlendirmelerinin mümkün olabileceğine işaret eden Şener, ''Protein ve karbonhidrat içeriği yoğun olan gıdalar kişinin bağışıklık sistemini dengeleyici ve kuvvetlendirici besinler olarak bilinmektedir. Özellikle protein içeriği yoğun olan et, balık, yumurta ve karbonhidrat içeriği belirgin oranda yüksek olan bal, en sık bilinen besinlerdir'' dedi.

      Şener, balın özellikle çocukluk yaş grubunda immün sisteminin desteklenmesi için en önemli ve en ucuz gıda maddesi olduğunu belirterek, bal gibi karbonhidrat içeriği yoğun olan besinlerin tek başına virütik hastalığı engelleyemeyeceğini ancak bağışıklık sistemini kuvvetlendiren etkisinin de yadırganamayacağını kaydetti.

      bugun.com.tr/haber-detay/87663…ribi-korumasi-haberi.aspx
      Resimler
      • Hemþin Balý.jpg

        9.43 kB, 0×0, 283 defa görüntülendi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000
      Bunları yazan arkadaşların hangisi, şimdiye kadar oldukları ya da çocuklarına yaptırdıkları aşıların yan etkilerini araştırdı acaba?
      Ya da en basitinden, aspirinin bile mutlaka yan etkileri olduğunu yeni mi öğrendiler?
      Yan etkisi olmayan hiç bir ilaç yoktur. Herkesin yapması gereken hesap, canının ne kadar kıymetli olduğudur.
      Ben, A gribi aşımı oldum ve gayet sağlıklıyım. Sadece, bazen geri geri yürüyorum!!
      Bu arada, pırasa bu hastalığa çok iyi geliyormuş. Bol bol yiyin.
      Ve de Cüppeli Hoca'nın üfürüğü de faydalıymış..
      Ya gündüz kurtaracak, yahut gece alacak,
      Düşmanın bu toprakta ölüsü kalır ancak!
      Bir satır boş kalmasın ölümün defterinde,
      Cesaret yine sağdır vatanın siperinde...