Bir Atmaca Hikayesi

      Bir Atmaca Hikayesi

      Yıl 1981. Ağustos – Eylül ayları.. Kültür Bakanlığı’nca bana verilen ödev gereğince; yöremiz kültürel ve folklor özelliklerinden bazı örnekleri (tulum, kemençe, atmacacılık, balıkçılık, avcılık, horon, halk oyunları, atma türkü vb) inceleme ve araştırma konusu yapmıştım.
      Konuya atmaca ve atmacacılık ile başladım. Trabzon’dan Artvin’e uzanan coğrafyada, özellikle sahil kesimi olmak üzere ilçe ve köylerde 45 gün süren çalışma sonucunda, halen Kültür Bakanlığı arşivinde bulunan “atmaca ve atmacacılık” konulu inceleme ve araştırma belgemi tamamladım.
      Bu çalışma süresince, tanık olduğum bir çok olay ve atmacacılar ile yaptığımız sohbetler beni aşırı düzeyde heyecanlandırdı. Yöremin kültür özelliklerini derinden tanıma olanağı buldum. Bu çalışmalardan sonra, yaşadığım coğrafyanın ne denli kültürel zenginlikleri barındırdığını ve bu zenginliklerin insana nasıl yaşama zevki verdiğini yakından gördüm.
      Değerli dostum Av. Sebahattin ARICI’nın yazdığı ve yöremizin kültürel ve folklorik özelliklerinin köklerini, tarihsel gelişimlerini ve değişim süreçlerini tüm ayrıntıları ile anlatan “Dambur tarihi” adlı kitabını okuduktan sonra da bu konudaki donanımımı çok büyük ölçüde tamamlamış oldum..
      Atmaca incelememin içersinde yer alan bir anektodu sizlerle paylaşmak istedim … Bu anıyı elde edebilmek amacıyla, Çayeli’nde atmacacılığı ile ün salmış olan merhum Ömer dayının (Ömer ÇOM – Yalı Mahallesi) evine iki zabıta memuru ile gittim ve zabıt tutturarak kilitli sandığını açtırdım. Sandıkta sakladığı bir çok öykü belgesini (değerlendirmek ve sonradan iade etmek amacıyla) aldım. Bu atmaca öyküsü aynen şöyle;

      Ömer dayının beyaz atmacası kaçmıştır ! Ömer dayı ve adamları günlerce atmacayı ararlar ancak bulamazlar ! Ömer dayı, günlerce aranan beyaz atmacasını artık bulamayacağını anlayınca aramaktan vazgeçer. Rakibi olan diğer usta atmacacıların, kendisiyle alay etmelerine fırsat vermemek için de bir kaç gün çarşıya inmez !

      Bir gün Ömer dayıya bir haber gelir ve atmacasını, Kesmetaş Mahallesinden yine bir usta atmacacı olan ezeli rakibi İsmail dayının bulduğu ve Ömer dayının olduğunu bildiği halde evine götürdüğü söylenir !
      Ömer dayı, çok ünlü olan beyaz atmacasının kaybolmasından çok, atmacanın rakibi tarafından bulunup alınmasına çok içerler ! Zaman geçirmeden tam teçhizat kuşanır ve kararlı biçimde İsmail dayının evine doğru yola çıkar !
      Evin önüne geldiğinde dış kapı açıktır. İçeri bakar ve ateşliğin kenarında oturan İsmail dayıyı görür ! İsmail dayının kolunda boz kızıl bir atmaca bulunmaktadır ! Atmaca, kapıda duran Ömer dayı ile göz göze gelir gelmez ona doğru uçmak için çabalar ! Ömer dayı da atmacasını gözlerinden hemen tanır ! Beyaz atmaca ustası ve hastası olan Ömer dayı, tanınmasın diye atmacasının başka renge boyandığını görünce onu almaktan ve İsmail dayıya gereken cezayı vermekten vazgeçer ! Ömer dayı evden ayrılırken aralarında şu atışma geçer;

      Ömer dayı; “- O beyaz atmacami nasi tuttun dumana ?”

      İsmail dayı ; “- Nasi tutmasa idum, duşti bizum limana !”

      Ömer dayı ; “- Evunuz came olsa gelmesunuz imana !”

      Der ve geri döner, oradan uzaklaşır ……


      Dursun KARACA
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...