12 Eylul 2010 da Yapılacak Referandumda Oyunuz Ne

      radikal.com.tr/Default.aspx?aT…icleID=1009033&Yazar=ORAL ÇALIŞLAR&Date=20.07.2010&CategoryID=98


      Bu sayfanin enazindan binden fazla üyesi ve ondan fazla ziyaretcisi oldugunu göze alarak konuya baktigimizda sadece 20 kisinin-belirli cevreye ait- oy kullanmis oldugu dikkate deger!!!
      Elbette 12 Eylül Anayasisini kökten degistirmek ,yerine internasyonal modern,günün gerekcelerini yerine getiren , sadece belirli siniflarin degil bütün milletimizin haklarini koruyan bir yasayi heppimiz istemekteyiz.
      Bu anketin sorusu ve sonucu demokratik düsünce bakimindan cok vahim;ya cogunluk politikayla ilgilenmiyor veya korkudan kimi destekleyecegini söyleyemiyor veya cikarlari simdiye kadar gecerli sisteme bagli.Demokratik ortamlarda yapilacak degisiklikler salt cogunluklarla,milletin karara katilimiyla mümkündür.Yanlis anlasilmasin;mesele "evet" veya "hayir" degildir "katilim" dir.Sahsen astigim görüsler benim kanaatim oldugu anlasilmasin,ülkemizin insanlarinin düsüncelerini inceliyorum.
      Bu sayfada cogunlukla "hemen sayili kisilerin" her konuda görüs bildirirken,cogunlugun sesinin cikmamasini nasil anlamali?Anayasayi bu bireylerle kökünden nasil degistiririz?

      taraf.com.tr/nese-duzel/makale…yir-diyenler-burokrat.htm
      Dünyanın tüm anayasalarının nasıl yapıldığı herkesin malumu. Burada 3-5 kişinin verdiği oyların çıkacak sonuçları etkilemesi mümkün değil. Hatta buradan doğru bir karar çıkması da mümkün değil. Bu site ile ilgili örnek vermek gerekirse Hemşin'de yapılan seçim öncesi anket ile çıkan sonuç arasında %300 fark vardı.

      Anayasa değişiklik teklifini konjonktürden bağımsız değerlendirmek hatadır. Dahası millete anlatmadan referandum yapmak daha büyük bir hatadır. Tıplı 12 Eylül Anayasası'nda olduğu gibi millet gene bilmediği bir metni onaylayacak. Evet oyu verenler de karşı çıkanların çoğunluğu da Referandum'u siyasi görüşleri ile değerlendiriyorlar.

      Üzerinde en çok tartışılan Anayasa Mahkemesi ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu ile ilgili maddelerdir. Çünkü devletin tepesinde oturanlar biliyor ki buradaki yapı hangi siyasi görüşe yakın olursa siyasal üstünlük herzaman o tarafta oluyor. Yagıdaki bu yanlış yapılanmanın sebebi ise bu yapıyı oluşturan 12 Eylüğl Anayasasıdır. Bu güne kadar sayısal üstünlük kuramayan ideolojiler bu yapı sayesinde herzaman siyasal üstünlüğü ellerinde tuttular. Yeni değişiklik de bu durumu düzeltmeyecektir. Çünkü bu atamayı yapan Cumhurbaşkanı hangi taraftan olursa Yargı da o yönde şekillenecektir. Anayasa değişiklikleri ile bunu durumu değiştirmek mümkün olmadığı gibi yargıdaki bu kavga ve tartışma herzaman devam edecektir.
      İnsanlar da inandıkları siyasiler ne diyorsa onun söylemlerine uygun slogan atmaya devam edecektir.

      YÖK'ü düşünelim. Ahmet Necdet Sezer zamanında Rektörlüklere yürürlükteki mevzuata uygun olsa da kamu vicdanına aykırı atamalar yapıldı. 300 oy alan adayın yerine aynı seçimde 3-5 oy alan kişiler rektör atandı. Şimdi de aynı şeyler olmuyor mu?

      Bu durumu aşmanın tek yolu vardır. Evrensel hukuk normlarını devlete hakim kılmak. Bu referandum'un da öyle bir süreci başlatması mümkün değildir. Çünkü amaç bu değildir. Çünkü Açılım Porjesi bu topraklarda ve halkın iradesi ile kotarılmış bir proje değildir. Asya-Ortadoğu coğrafyasında Pentagon tarafından kotarılmış BOP Projesinin sahnelenmesidir. Açılım'ın adını başlangıçta "Demokratik Açılım" değil de "Kürt Açılımı, Ermeni Açılımı, Süryani Açılımı vb" koymalarının sebebi de budur.

      Birarada yaşamak diyen ahmaklar bilmiyorlar mı ki bu toprakların insanları binlerce senedir zaten farklı inançları ile birarada yaşıyorlar. Amaç birliği güçlendirmek değil binlerce senede oluşturulan bu birliği dağıtmaktır. Çünki bu projenin gerçek sahipleri biliyorlar ki Türkiye dağılmadan BOP gerçekleşmez. Bu sebeple de Açılım adı altında açıkça etnik bölücülük yapılıyor. Dincisi, Tatlısu Sosyalisti ve Liberal İşbirlikçiler açıkça etnisite faşizmini ve bölücülüğü destekliyorlar.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Madde (1): Anayasanın ''Kanun Önünde Eşitlik'' başlıklı 10. maddesinde değişiklik yapılıyor.

      Maddenin, ''kadınlar ve erkekler eşik hakları sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür'' şeklindeki 2. maddesine, ''Bu maksatla alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar ve engelliler, gibi özel süratle korunması gerekenler için alınacak tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı sayılamaz'' hükümleri ekleniyor.
      Madde (2): Anayasa'nın, ''özel hayatın gizliliği'' başlıklı 20. maddesinde değişiklik öngörülüyor.

      Maddeye, ''Herkes kendisi ile ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak, kişinin kendisi ile ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızası ile işlenebilir'' hükmü ekleniyor.

      Madde (3): Anayasa'nın ''seyahat hürriyeti'' başlıklı 23. maddesinde değişiklik yapılıyor.

      Buna göre, ''vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle ve hakim kararına bağlı olarak sınırlandırabilecek.''

      -''HER TÜRLÜ İSTİSMARA KARŞI'' TEDBİR-
      Madde (4): Anayasa'nın ''Ailenin Korunması'' başlıklı 41. maddesinde değişiklik yapılıyor.

      Maddenin başlığı, ''Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları'' şeklinde değiştiriliyor, maddeye, çocukların korunması konusunda hükümler ekleniyor. Maddeye eklenen hüküm şöyle:

      ''Her çocuk, yeterli himaye ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça ana ve babası ile kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara karşı, çocukları koruyucu tedbirleri alır.''

      -SENDİKA KURMA HAKKI-
      Madde (5): Anayasa'nın ''Sendika Kurma Hakkı'' başlıklı 51. maddesinin son fıkrası yürürlükten kaldırılıyor. Böylece, bir kişinin aynı zamanda ve aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olmasının yolu açılıyor.

      Madde (6): Anayasa'nın 53. maddesinde değişiklik yapılıyor. Buna göre, memurlara ve diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme yapma hakkı tanınıyor. Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar, Uzlaştırma Kuruluna başvurabilecek, kurul kararları kesin ve toplu sözleşme hükmünde olacak. Toplu sözleşmenin emeklilere yansıtılmasının yolu da açılıyor.

      Madde (7): Anayasa'nın ''grev hakkı ve lokavt' başlıklı 54. maddesinde değişiklik yapılıyor. Grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu grev uygulanan iş yerinde sebep oldukları maddi zarardan sendika sorumlu tutulamayacak. Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grevi ve lokavtı, genel grev ve lokavt, iş yeri işgali, iş yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişlere ilişkin yasaklar kaldırılıyor.

      -PARTİ KAPATMA DAVALARI-
      Madde (8): Anayasa'nın, ''siyasi partilerin uyacakları esaslar'' başlıklı 69. maddesi değiştiriliyor.

      Buna göre, siyasi partilerin mali denetimi Sayıştay tarafından yapılacak.

      Siyasi partiler hakkında kapatma davası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın talebi üzerine, TBMM'de grubu bulunan her siyasi partinin 5'er üye ile temsil edildiği ve Meclis Başkanı'nın Başkanlığında oluşturulacak komisyonun üye tam sayısının üçte 2 çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin üzerine açılacak dava sonucunda Anayasa Mahkemesince karara bağlanacak. Komisyonun kararları, yargı denetimi dışında olacak. İzin talebinin Meclis'e ulaşmasından itibaren 30 gün içinde komisyon oluşturulacak ve komisyon kararını izin talebinin Meclise ulaşmasından itibaren en geç 60 gün içinde verecek. Meclis'teki siyasi parti gruplarınca izin talebiyle ilgili görüşme yapılamayacak, karar alınamayacak.

      Anayasa Mahkemesi, kapatma kararı veremeyecek, fiilin ağırlığına göre partinin devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verilecek.

      -KAMU DENETÇİLİĞİ-
      Madde (9): Anayasa'nın ''dilekçe hakkı'' başlıklı maddesinde değişiklik yapılıyor.

      ''Kamu denetçiliği'' (ombudsman) kurumu oluşturuluyor.

      Kurum, TBMM Başkanlığına bağlı olarak kurulacak ve idarenin işleyişi ile ilgili şikayetleri inceleyecek. Kamu başdenetçisi, TBMM tarafından gizli oyla ve 4 yıl için seçilecek.

      -PARTİ KAPATMA VE MİLLETVEKİLLİĞİ-
      Madde (10): Anayasa'nın ''milletvekilliğinin düşmesi'' başlıklı 84. maddesinin son fıkrası yürürlükten kaldırılıyor.

      Buna göre, kapatma davasının kaldırılmasına paralel olarak, milletvekilliğinin düşürülmesi uygulaması da kaldırılıyor.

      Madde (11): Anayasa'nın, TBMM'nin Başkanlık Divanının oluşumunu düzenleyen 94. maddesinde değişiklik yapılıyor. Seçim süresinin 5 yıldan 4 yıla indirilmesi nedeniyle Başkanlık Divanının 2. dönem görev süresi konusunda düzenleme yapılıyor. Buna göre, Başkanlık Divanı 2. devre, dönemin sonuna kadar görev yapacak. Mevcut düzenlemede, Başkanlık Divanının 3 yıl için görev yapması öngörülüyor.

      -YÜKSEK ASKERİ ŞURA KARARLARI-
      Madde (12): Anayasanın, ''Yargı Yolu'' başlıklı 125. maddesinde değişiklik yapılıyor.

      Yüksek Askeri Şura kararlarına yargı denetimi getiriliyor.

      Yargı, bu yetkiyi, idari eylem ve işlemin hukuka uygunluğunun denetimiyle sınırlı kullanacak, yerindelik denetimi yapamayacak.

      MADDE (13): Anayasa'nın devlette memur çalıştırılmasına ilişkin hükümler içeren 128. maddesine, memurlara tanınacak olan ''toplu sözleşme hakkı'' yansıtılıyor.

      MADDE (14): Memurların disiplin kovuşturması konusunda hükümler getiren 129. maddede değişiklik yapılarak, uyarma ve kınama cezaları da yargı denetimine açılıyor.

      Madde (15): Anayasa'nın ''Hakimler ve Savcıların Denetimi'' başlıklı 144. maddesinde değişiklik yapılıyor. Buna göre, adalet müfettişleri, sadece savcıları ve adalet hizmetlerini idari görevleri yönünden araştırabilecek, inceleyebilecek ve soruşturabilecek. Bu görevi, hakim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler de yapabilecek.

      -ASKERİ YARGI-
      MADDE (16): Anayasanın, ''Askeri Yargı'' başlıklı 145. maddesinde değişiklik yapılıyor.

      Buna göre, askeri mahkemeler, asker kişilerin sadece askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri askeri suçlara ait davalara bakmakla görevli olacak. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar, her durumda adliye mahkemelerinde görülecek. Siviller, savaş hali dışında askeri yargıda yargılanamayacak.

      -ANAYASA MAHKEMESİNİN YAPISI-
      MADDE (17): Anayasa Mahkemesinin kuruluşunu düzenleyen 146. maddede de değişiklik öngörülüyor. Buna göre, halen 11 asıl 4 yedek üyeli olan Anayasa Mahkemesi, taslaktan farklı olarak 17 asıl üyeden oluşacak. Taslakta bu sayı 19 olarak öngörülüyordu.

      TBMM, 2 üyeyi, Sayıştay Genel Kurulunun gösterdiği 3'er aday arasından; 1 üyeyi baro başkanlarının avukatlar arasından göstereceği 3 aday arasından gizli oylamayla seçecek. Cumhurbaşkanı; 3 üyeyi Yargıtay, 2 üyeyi Danıştay, 1 üyeyi Askeri Yargıtay, 1 üyeyi Askeri Yüksek İdare Mahkemesince gösterilecek 3'er aday içinden; 3 üyeyi ise YÖK'ün kendi üyesi olmayan yüksek öğretim kurumları öğretim üyeleri arasından göstereceği 3'er aday içinden seçecek. Böylece, Cumhurbaşkanı taslaktan farklı olarak Askeri Yargıtay'dan üye seçmiş olacak.

      Cumhurbaşkanının direkt olarak seçeceği üye sayısı taslaktakinden farklı olarak düşürülüyor. Taslakta, Cumhurbaşkanının 7 üyeyi direkt olarak seçmesi öngörülüyordu. Teklifte bu sayı 4'e indiriliyor. Buna göre, Cumhurbaşkanı bu 4 üyeyi; üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, 1. sınıf hakim ve savcılar ile Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçecek. Taslakta yer alan, Cumhurbaşkanının 2 üyeyi yüksek öğrenim görmüş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasından seçmesinden vazgeçildi.

      Anayasa Mahkemesinin 3 daireden oluşması yönünde taslakta yer alan düzenlemeden de vazgeçiliyor. Yüksek Mahkeme, iki bölüm ve Genel Kurul olarak çalışacak. Anayasa Mahkemesi üyeleri, gizli oyla bir başkan ve iki başkanvekili seçecek. Süresi bitenler yeniden seçilebilecek.

      MADDE (18): Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev sürelerini düzenleyen 147. maddesinde değişiklik yapılıyor.

      Buna göre, Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süresine limit getiriliyor. Üyeler, 12 yıl için seçilecek. Bir kişi ikinci kez üyeliğe seçilemeyecek. Bir kişi, 12 yıldan önce yaş sınırını doldurursa emekliye ayrılacak.

      -YÜCE DİVAN YARGILAMASI-
      MADDE (19): Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini düzenleyen 148. maddesinde değişiklik yapılarak, kişisel başvuru hakkı tanınıyor. Bireysel başvurunun taslakta öngörülen, ''anayasa şikayeti'' ile sınırlı olması uygulaması kaldırılarak, bireysel başvuru hakkı genel tutuluyor.

      Meclis Başkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divanda yargılanacak. Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilecek. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucu verdiği kararlar kesin olacak.

      Herkes, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki Anayasal hak ve özgürlüklerden birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla ve kanun yollarının tüketilmiş olması şartıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilecek. Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamayacak.

      MADDE (20): Anayasa Mahkemesinin çalışma ve yargılama usulünü düzenleyen 149. maddesinde değişiklik yapılıyor. Buna göre, Anayasa Mahkemesinin bölümleri başkanvekilinin başkanlığında 4 üyenin katılımı ile toplanacak. Genel Kurul ise mahkeme başkanının veya başkanın belirleyeceği başkanvekilinin başkanlığında en az 12 üye ile toplanacak. Bölümler ve genel kurul, kararlarını salt çoğunluk ile alacak. Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesi için komisyonlar oluşturabilecek.

      Siyasi partilere ilişkin dava ve başvurulara Yüce Divan sıfatıyla Genel Kurul bakacak. Bireysel başvurular ise bölümlerce karara bağlanacak.

      Anayasa değişikliğinde iptale, siyasi partilerin kapatılmasına ya da devlet yardımından yoksun bırakılmasına karar verilebilmesi için üye tam sayısının üçte ikisinin oyu aranacak.

      MADDE (21): Anayasa'nın, Askeri Yargıtaya ilişkin düzenleme içeren 156. maddesinde değişiklik yapılıyor. Buna göre, Askeri Yargıtay üyelerinin disiplin ve özlük işlerinde askerlik hizmetinin gereklerine bakılmayacak. Bunun için hakimlik teminatı esasları dikkate alınacak.

      -HSYK'NIN YAPISI-

      MADDE (22): Anayasa'nın, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yapısını düzenleyen 159. maddesinde değişiklik yapılıyor. Bu kapsamda, HSYK'nın halen 7 olan asıl üye sayısı 21'e, 5 olan yedek üye sayısı ise 10'a çıkarılıyor. HSYK, 3 daire halinde çalışacak.

      Teklifte, Adalet Bakanının kurul başkanlığını yürütmesi korunuyor. Adalet Bakanlığı Müsteşarının kurulda yer alması uygulaması da sürecek.

      Kurulun, 4 asıl üyesi, yüksek öğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca; 3 asıl ve 2 yedek üyesi, Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca; bir asıl ve bir yedek üyesi, Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca; bir asıl ve bir yedek üyesi, Türkiye Adalet Akademesi Genel Kurulunca kendi üyeleri arasından; 7 asıl ve 4 yedek üyesi, birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adli yargı hakim ve savcıları arasından adli yargı hakim ve savcılarınca; 3 asıl ve 2 yedek üyesi idari yargı hakim ve savcıları arasından idari yargı hakim ve savcılarınca, dört yıl için seçilecek. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilecek.

      Kurulun ''meslekten çıkarma'' cezasına ilişkin kararlarına itiraz yolu getiriliyor. Kurulun diğer kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamayacak.

      -GEÇİCİ 15. MADDE-
      MADDE (23): Anayasa'nın, 166. maddesinde değişiklik yapılarak, ''Ekonomik ve Sosyal Konsey'' Anayasa kapsamına alınıyor.

      MADDE (24): Anayasanın, 12 Eylül dönemindeki Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile bu dönemde kurulan hükümetler ve Danışma Meclisi'nde görev alanların yargılanmasını önleyen, geçici 15. maddesi yürürlükten kaldırılıyor.

      MADDE (25): Anayasa'ya 3 geçici madde ekleniyor.

      Buna göre, teklifle Anayasa Mahkemesinin görevlerinde yapılan değişiklikler, mevcut davalarda da uygulanacak. Anayasa Mahkemesinin mevcut yedek üyeleri, asıl üye sıfatını kazanacak.

      Anayasa Mahkemesinin kalan üyeleri ile HSYK üyelerinin seçimine ilişkin düzenleme de yapılıyor.

      MADDE (26) (Yürürlük maddesi): Buna göre, teklif, yasalaşması halinde yürürlüğe girecek. Halk oyuna sunulması halinde ise tümüyle oylanacak.
      Resimler
      • resized_evet.gif

        61.77 kB, 400×400, 878 defa görüntülendi

      Biz 12 Eylül darbesini sogulayacagiz

      12Eylül darbesi sırasında yıllarca cezaevinde yatan ve her türlü işkenceye maruz kalan devrimciler ve ülkücüler, referandumun ardından darbeciler hakkında dava açmaya hazırlanıyor. Anayasa referandumunu dört gözle beklediklerini söyleyen darbe mağdurları, “Gönlümüz evet çıkmasından yanadır” dediler.

      12 Eylül’de referanduma sunulacak olan Anayasa değişiklik paketi kabul edilirse aralarında Kenan Evren’in de bulunduğu darbecilere yargı yolu açılıyor. Çünkü Anayasa değişikliği 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasını önleyen geçici 15. maddenin kaldırılmasını içeriyor.


      Bize zulmü reva gördüler
      12 Eylül darbesinin ardından “Samsun Dev-Yol Davası”ndan yargılanıp 11 yıl boyunca Samsun, Amasya, Erzincan, Eskişehir ve Aydın askeri cezaevlerinde kalan Suat Baysal, geçici 15. maddenin kaldırılması halinde işkencecilerinden hesap sorulması için her türlü hukuki yolu kullanacağını söyledi.

      65 gün boyunca yüzüne geçirilen at torbasının hiç çıkarılmadan kendisine işkence yapıldığını belirten Baysal, Taraf‘a şunları söyledi: “İşkence bitip hücreden çıkartıldım. At torbasını başımdan çıkardılar. Zifiri karanlığa alışık gözlerim güneşe dayanamadı. Bayılmışım. Bize bu zulmü reva görenlerden hesap sormak boynumuzun borcudur.”

      Bir devrimci olarak bugüne değin 12 Eylül Anayasa’sının tamamen ortadan kaldırılması için mücadele ettiğini kaydeden Baysal “İsterdim ki daha kapsamlı bir değişiklik olsun. Ama bugün ortada olan değişiklik de önemli dönüşümler içeriyor. Referandumda evet çıkarsa, kamuoyunda en azından bu düzenin değişebileceğine dair bir intiba oluşabilir. Bu nedenle gönlüm referandumda evet çıkmasından yanadır” dedi. Solun bazı kesimlerinin “hayır”cı cephede buluşmasına üzüldüğünü belirten Baysal “Ergenekoncular, MHP, CHP, kirli savaş taraftarları, askeri vesayetçiler yan yana geldi. Solun yeri burası değildir” dedi.


      Asker elbisesi giydirip vuracaklardı
      12 Eylül döneminde Konya, Buca, Şirinyer, Elazığ ve Diyarbakır askeri cezaevlerinde 10.5 yıl yatan ve 78 gün boyunca işkence gördüğünü anlatan Avukat İrfan Sönmez de “Darbeci zihniyetten hesap sormak için Anayasa referandumunda ‘evet’ diyeceğim” dedi.

      Ülkücü olan Sönmez yaşadıklarını şöyle anlattı: “Cezaevinde, ‘kaçarken vurduk’ süsü vermek için üzerime zorla asker elbisesi giydirdiler. Fotoğraflarımı çektiler. Daha sonra araya bir şeyler girdi ve askerî elbiseleri üzerimde unuttular. Askeri mahkemede işkence raporlarımın yanı sıra bu fotoğrafları da delil olarak sundum ve kabul de edildiler.” Anayasa referandumunda yalnızca bireysel mağduriyetinin hesabını sormak için ‘evet’ demeyeceğini kaydeden Sönmez, sözlerine şöyle devam etti: “Referandumda paket onaylanırsa, o dönemde hapis yatanlar, sorgulananlar, işkence görenler, işinden olanlar 13 Eylül sabahı mağduriyetlerinin giderilmesi için dava açabilirler. Ama bu referanduma evet dememin asıl nedeni, paketin Türk demokrasinin standartlarını yükseltmesi, darbeleri caydırıcı etkisinin olması, asker ve yargı vesayetini zayıflatmasıdır.”


      Moraran kollarımızı saklardık
      Darbe sonrası Adıyaman, Ankara ve Malatya cezaevlerinde yedi yıl tutuklu kalan GAP Gazeteciler Birliği Genel Başkanı Ülkücü Zeynel Abidin Kıymaz ise yaşadıkları zulmün tarifinin imkânsız olduğunu belirterek “Mutlaka ama mutlaka 12 Eylül darbecilerinden hukuk alanında hesap soracağız” dedi.

      Nakledildiği cezaevinde konuştuğu ülkücü ve devrimcilerden, tutuklulara uygulanan işkencelerin sistematik olduğunu öğrendiğini söyleyen Kıymaz şunları anlattı: “Ailelerimiz ziyarete geldiğinde moraran kollarımızı, yüzümüzü gizlemeye çalışırdık. Avrupa’dan heyet gelirdi. Solcu arkadaşlar işkence gördüklerini söylerdi. Ama biz ‘devlet babamız, döver de sever de’ diye sesimizi çıkartmazdık. Ama artık çıkartacağız. Çünkü o baba alkolik, ruh hastası.”

      MHP’nin tavrının 12 Eylül mağduru ülkücüleri üzdüğünü belirten Kıymaz sözlerine şöyle devam etti: “CHP Anayasa değişikliğine, arka bahçesi haline getirdiği yargı sistemi değişecek diye hayır diyor. MHP de onun yedeğine düşüyor. Ama ülkücüler evet diyecektir.”
      Taraf-Bugün.
      -------------------------------------------------------------------------
      AB,ABD vs. reye bütün süclari yuklemeden,80 öncesi 12 eylülün gelmesini destekleyen" Ülkücü" cevresi bile baska düsünüyor!!.
      O zamanlar yaptiklarinin karsiliginda devlete ortak olacaklarini düsünmüslerdi,cok fena aldatildilar bugünki gibi.Sebebi;Türkiyede bir devlet fasizmi birde sokak fasizmi vardir.Oligarsi cikari icin sokak fasizmini kullanip ,devlete ortak etmeyerek ,her zaman yerini saglamlastirmasini bugüne kadar becerdi.Bu arada "dindar" larida devreye sokan yine onlardir.!!
      Ama artik G 20,AHIM,NATO,...gibi birsürü dünya kurulusuna üye olan bir ülkenin " o bizum usaktir ..iyidir" terimleriyle adalet saglandigi bir ülke olmaktan cikmasini ,hakkettigi yere gelmesini,bizden baska herkes -kendi cikarlarinada olsa- istiyor.
      Ülkemizin problemlerinin cözümü-Kürt problemi de dahil- cogulcu bir demokrasinin gereginin tam olarak yerine getirilebilmesi icin gereken reformlarin cok süratli bir sekilde ,muasir devletlerin seviyesine uyar bir sekilde, yapilmasindan geciyor.
      Anayasadaki değişiklikle 12 Eylülü yargılama yolu açılmıyor.Özellikle bu madde ile toplumu yanıltmaya çalışıyorlar.Zaman aşımı maddeleri kaldırılmadan yargı yolu 15.madde kalksa dahi KAPALI.
      BUGÜN SAAT 21.00 DE CNN DE 360 DERECEDE GÜZWL BİR TARTIŞMA VAR.NEVZAT ÇELİK,ÖMER LAÇİNER VE ALPER TAŞ(ÖDP GENEL BAŞKANI) KATILIYOR.REFERANDUMDA NE DİYECEĞİMİZ KONUSUNDA AYDINLANACAĞIMIZI UMUYORUM.ÖZELLİKLE HAÇAPİTLİ GENEL BAŞKAN ALPER TAŞ'A DİKKAT.
      Sağolesen Muzaffer. Benim aklımdaki metni sen asmışsın ama faydası hiç olmamış. Hiç kimse bu maddeler üzerine tek yorumda bulunmuyor. Sadece slogan atıyor.
      Hele bir de Sözde Socu Sözde Marksist yorumlar yok mu tıpkı TV'deki Komedi Dükkanı gibi.

      12 Eylül'ün yargılanmayacağı konusunda Haçapit'liye katılıyorum. Çünkü değişiklik tasarısının ahzırlandığı komisyonda AKP'li bir milletvekilinin "12 Eylül'ü İnsanlık Suçu kapsamına alalım ki mururu zaman devre dışın kalsın" teklifi yine AKP'lilerin teklifi ile reddedildi. Yani bu değişiklik sadece propagandaya yönelik bir metindir. Bu değişiklikte anlamadığım bir başka konu ise neden sadece 12 Eylül yargılanacak? Neden 1960 ihtilali, 28 Şubat Postmodern Darbesi ve Muhtıralar yargılanmayacak?

      Bu ülekde ihtilallelir bir Anayasa suçu olarak kabul edilmesi Anayasaya açıkça konulmalıydı am bu yapılmadı. Ancak az evvel CHP Grubu yeni bir teklif yaptı. Askere zırt pırt ihtilal yaptırmasına gerekçe olan "İç Hizmet Kanunu" ndaki "Cumhuriyeti korumak ve kollamak" başlıklı 35. Maddeyi kaldıralım dediler. Bunun için Anayasa değişikliğine de gerek yoktur diye de ilave ettiler.

      Size Ankara'daki derin tartışmalardan birkaç not vereyim.

      "Türkiye'ye Lozan'da bir rol verilmiştir. Bu rol gereği Türkiey ne kalkınacak ne de ölecektir. Sadece sürünecektir. Bunu sağlamak için de ABD ve Batı Türkiye'de ihtilaller ile birçok kurum oluşturdu. Bu kurmlardan 2 tanesi de Anayasa Mahkemesi ve HSYK'dır. Bu yapıyı değiştirdiğimizde Türkiye ayağa kalkacaktır. Çünkü Hükümetlerin icraatları yargı da destekleyecektir. Değişiklikler bu yolu açacak, bu değişiklikler Türkiye'yi Osmanlı yapacaktır" diyenler var.

      Bunu duyduğumda aklıma ne geldi biliyor musunuz?
      "BOP Türkiye'ye bölgesinde yeni bir Osmanlı olma imkanı veriyor" diyenler.

      Diğer yanda da Berlin Duvarı yıkıldığında Pentagon'un bir Albayı kürsüden şöyle diyordu; "Şimdi sırada Mustafa Kemal'in Üniter Devleti var"

      Tüm değişikliklerin altında ve derininde şu iki konunun tartışıldığını duymayanlar da duysun...
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      REFERANDUMA HAYIR 12 EYLÜLLERE HAYIR

      Bunlar gerçekleşmiş, yaşanmış ve AKP Hükümetinin, Türk Milletine bakış açısını çok iyi yansıtan konulardır.

      Konu 1: İzmir'de insanlık ayaklar altına alındı. 32 yaşındaki Engin Yaşar 1998'de Hakkari Dağlıca'da teröristlerle çatıştı. 17 şehit verdiğimiz saldırıda yaralandı. Gazi oldu. İki ayağına platin takıldı. Terhis olunca bu haliyle yıllarca iş bulamadı. Orman Müdürlüğüne mevsimlik işçi olarak başvurdu. Ama sınav vardı. 1500 metre koşması gerekiyordu. Yetkililere ayağımda platin var, benim koşmam tehlikeli dedi. Yetkililer dinlemedi. Gazi, acılar içinde koşmaya çalıştı, ama doğal olarak kazanamadı.

      Konu 2: Gazi Engin Yaşar işe almayan Orman Genel Müdürlüğüne bağlı bir helikopter, TBMM Başkanı M.Ali Şahin, Babası Abdullah Şahin, oğlu Burak Şahin köylerine kadar, götürdü getirdi. Bu arada Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun kardeşi İlker Hakan Baş, imtihansız olarak TRT Yapım ve Yayın görevlisi sıfatıyla işe alındı.
      Yorum: Bu olaylar, birazcık vicdanı olan, Allahtan korkan kuldan utanan kişilerin yapabileceği işler değildir. Devletin olanaklarını kendileri, kardeşleri, babaları için utanmadan, sıkılmadan kullanan bu densizler, sıra bu aziz vatan için iki bacağını feda etmiş bir kahramana gelince daha da insafsız olabiliyorlar. O imtihanı kimler kazandı biliyor musunuz? AKP nin gönderdiği listeye girmeyi başarabilenler.

      Konu 3: Kardak Kayalıklarındaki Yunan bayrağını, Türk Bayrağı ile değiştiren Yarbay Ercan Kireçtepe, o gün SAT Komandolarını taşıyan botun benzinini kendi kredi kartı ile aldığını, şimdi ise terörist olarak tutuklu olduğunu söyleyince, mahkemedeki herkes ağlamaya başladı.

      Konu 4: Yurt dışı gezilerinde, devletten para alanların(Harcırah) isimleri açıkladı. Zahid Akman-43 Bin TL, Bülent Arınç- 71 Bin TL, Mevlüt Çavuşoğlu-408 Bin TL.
      Yorum: Bu ülkeyi karşılıksız sevmek, yeri geldiğinde ülken için canını verebilmek ama bunların sonucunda hiç hak etmediğin halde, Cemaat ve Tarikat beslemesi adamların oyun ve tuzaklarıyla hapislere düşmek.
      Diğer taraftan, Müslümanlığı kullanıp hem milletin sadaka paralarını dolandıranlara kol kanat germek, hem de bu milleti paralarıyla Las Vegas'a eğlenmek. Bunları yapabilmek için insanın suratının kösele ile kaplı olması gerekmez mi?

      Konu 5: Hakkari'nin Yüksekova İlçesinde görevli Uzman Çavuş Yasin Ak, sivil kıyafetli olarak Cengiz Topel Caddesinde gezerken bir otelin önünde, PKK militanları tarafından şehit edildi. Gündüz işlenen bu cinayeti çevredeki hiç kimse görmedi.

      Konu 6: Türkiye, PKK'nın önde gelen katillerinden 248 kişiyi Kuzey Irak'tan istedi. Peşmerge sözcüsü yaptığı açıklamada; bu kişiler burada yoklar, biz bu işle mi uğraşacağız diye açıklama yaptı.
      Yorum: Dünyada AKP Hükümetinden başka hiçbir hükümet, kendi askerlerini öldürüp, sınır komşusu bir ülkeye sığınan teröristleri rica ile istemez. Yüreği varsa gider alır, getirir ve gereğini yapar. Hele hele, bu katil sürüsünü besleyen, büyüten üzerimize salan Barzani denen eşkıya bozuntusunu. devlet başkanı protokolü ile asla ağırlamaz.

      Sonsöz: Türkiye'de askerimizin sivil kıyafetlisine bile tahammül edemeyen bu sapıkları AKP'nin açılım politikası şımarttı. Eğer bugün, güzel ülkemizin belli bir kesiminde, ay-yıldızlı bayrağımızla serbestçe gezilemiyorsa, bayrağımız sadece resmi dairelerde o da sadece gündüzleri asılabiliyorsa, bu ayıbın tek sorumlusu AKP Hükümetidir. Eğer bugün, insanların telefonları yargı kararı olmadan dinlenebiliyorsa, insanlar ne ile suçlandıklarını bilmeden aylarca tutuklu kalabiliyorsa, bu ülkenin kahraman evlatları cezaevlerinde tutuluyor, fakat sadaka dolandırıcıları baş tacı ediliyor ve devleti soymaya devam ediyorlarsa bu haksızlıkların tek sorumlusu AKP Hükümetidir.

      İşte bu yüzden AKP Hükümetinin gidişinin yolunu açacak bu referandumda, bir kere değil, bin kere değil, binlerce kere hayır denilmesi gerek.
      TOPRAĞIM HEMŞİN sana elbet bir gün geri dönücem.
      hazırlanan anayasa paketınde kayısı üretıcıleri için herhengi ayrımcı madde olmadığı için hayır oyu isteyen KEMAL cilere ınat EVETTTTTTTTT...... BU KEMAL EFENDİ YARIN Bİ GÜN KANDILDE TERÖRİSTLERE HİTABEN MİTİNG YAPIP VARMI KARDEŞİM SİZ TERÖRÜSTLERE AYRIMCILIK GETIREN MADDE YOK O ZAMAN HAYIR DA HAYIR VARDIR demesın derse şaşırmayın ..... hade yolunuz açık olsun bılıyorum gıcık oluyonuz refarandumda evet çıknca sınırden için içinizi yıyecek kızıcak bağırıp çağıracak kendınızı içkiye verecek derdınıze derman arayacaksınız ama nafıle ...sizin için tek çözüm ÇÖZÜMSÜZLÜK yolunuz açık ola ....
      *** alpican ***

      Her Gününü Hayatının Son Günüymüş Gibi Yaşarsan
      Günün Birinde Haklı Çıkarsın...!!!!
      ORİJİNAL HEMŞİNLİ!

      12 EYLÜL TIRMANAN ÇATIŞMALARI DURDURMAK İÇİN YAPILMADI.BUGÜN DAHA İYİ ANLAŞILAN EKONOMİK KARARLARIN UYGULAMAYA KONMASINI SAĞLAYACAK 24 OCAK KARARLARINI UYGULAYABİLMEK İÇİN ASKERİ YÖNETİM GEREKİYORDU.BUNA ALTYAPI HAZIRLAMAK YANİ ASKERİ DARBEYE TOPLUMUN TEPKİ VERMESİNİ ÖNLEMEK İÇİN ÖNCESİNDE ÖZEL KARANLIK GÜÇLERİNDE KULLANILDIĞI İÇ SAVAŞ ORTAMI BİLİNÇLİ OLARAK YARATILDI.YANİ EVREN EFENDİNİN DEDİĞİ GİBİ KOŞULLAR OLGUNLAŞTIRILDI.
      Yazar: er_can Tarih: 29.07.2010 Saat: 11:06

      SAKSU NUN DEDİĞİ GİBİ YA HAYIR ÇIKARSA ALPICAN. (PİRE İÇİN YORGAN YAKMA SENDE HAYIR DE) =)
      hayır çıkarsa ben içki kullanmıyorum fenerbahçede beni yeteri kadar kudurtuyo kafama takmam yani umrumda bile olmaz...
      *** alpican ***

      Her Gününü Hayatının Son Günüymüş Gibi Yaşarsan
      Günün Birinde Haklı Çıkarsın...!!!!
      Yazar: alpican Tarih: 29.07.2010 Saat: 15:13

      Yazar: er_can Tarih: 29.07.2010 Saat: 11:06

      SAKSU NUN DEDİĞİ GİBİ YA HAYIR ÇIKARSA ALPICAN. (PİRE İÇİN YORGAN YAKMA SENDE HAYIR DE) =)
      hayır çıkarsa ben içki kullanmıyorum fenerbahçede beni yeteri kadar kudurtuyo kafama takmam yani umrumda bile olmaz...


      Alpican Kardeş; Ben de aynı senin gibiyim...)
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      hayırmı evetmi

      facebook.com/video/video.php?v=138333862862682

      facebook.com/video/video.php?v=139304629432272

      Senin görevin ülkeyi korumak ve kollamaktır sayın komutan İstanbul üzerine çökmek değil

      Fazla söze ne hacet Videolar herşeyi anlatıyor
      Yurdumuzun güvenliği böyle askerlere teslim edildiği sürece ne terör biter ve nede ülkeye huzur gelir

      Bu yüzden vatanını ve miletini seven herkesin referanduma evet demesi gerek diye düsünüyorum


      Dezavantajlı kesimler olan;

      Kadınlarımız,
      Çocuklarımız,
      Özürlülerimiz,
      Yaşlılarımız,
      Şehitlerimizin dul ve yetimleri ve gazilerimizin, her alanda avantajlı olmalarına “Evet” demektir.

      Çocuk istismarının önüne geçilmesine “Evet” demektir.

      Kişisel verilerin ancak kanunlarla öngörülen hallerde veya kişilerin açık rızası ile işlenebilmesine “Evet” demektir.

      “Fişleme”nin tarihe karışmasına “Evet” demektir.

      İnsanların kendileriyle ilgili kaydedilen bilgilere rahatlıkla ulaşmasına, yanlışsa düzeltebilmesine, rahatsız ediciyse, ortadan kaldırılmasına imkan sağlamaya “Evet” demektir.

      Yurtdışına çıkış özgürlüğünün genişletilmesine “Evet” demektir.

      İdarenin her türlü iş ve eyleminden dolayı haksızlığa uğrayan, uygunsuz bir muamele ile karşılaşan vatandaşların, mahkemeler dışında şikayetlerini iletebilecekleri bir Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kurulmasına “Evet” demektir.

      12 Eylül Darbesi’ni yapan darbecilerin ve onların yardımcılarının hesap verebilmelerine imkan hazırlamaya “Evet” demektir.

      Yüksek Askeri Şura kararlarıyla ordudan atılan insanların mahkemelerde haklarını arayabilmelerine “Evet” demektir.

      Mahkemelerin “yerindelik denetimi” yapamayacağına “Evet” demektir.

      Mahkemelerin kendisini halkın iradesiyle seçilen hükümetlerin yerine koyamamasına “Evet” demektir.

      Yargı bağımsızlığını güçlendirmeye ve yargı tarafsızlığını sağlamaya “Evet” demektir.

      Askeri mahkemelerin görev alanının, asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlarla sınırlandırılmasına “Evet” demektir.

      Sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasına son vermeye “Evet” demektir.

      Askeri mahkemelerde de mahkemelerin bağımsızlığı ve hakim teminatını sağlamaya “Evet” demektir.

      Anayasa Mahkemesi’nin yapısını tıpkı gelişmiş ülkelerdeki gibi çağdaş ve geniş katılımlı bir şekle dönüştürmeye “Evet” demektir.

      Vatandaşlarımızın Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunma haklarına “Evet” demektir.

      Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Türkiye’den yapılan başvuruların azaltılmasına “Evet” demektir.

      Türkiye’nin, dünyadaki insan hakları imajına olumlu katkı sağlamasına “Evet” demektir.

      Tüm hakim ve savcılarımızın kendileriyle doğrudan ilgili olan HSYK üyelerini seçmede söz sahibi olmalarına “Evet” demektir.

      HSYK’nın ayrı bir binası, sekreteryası ve bütçesinin olmasına “Evet” demektir.

      HSYK’ya bağlı müstakil bir denetim mekanizmasının oluşturulmasına “Evet” demektir.

      HSYK üyeleri ile Anayasa Mahkemesi’ne seçilecek üyelerin seçiminde seçim adaletini sağlamaya yönelik “nispi temsil” sistemine “Evet” demektir.

      HSYK’nın kuruluşu ve işleyişinde kapalı devre sistemine son vermeye “Evet” demektir.

      HSYK’nın yapısını, hukuk sistemi oturmuş ülkelerdeki standart ve yapıya yükseltmeye “Evet” demektir.

      HSYK’nın ihraç kararlarının yargı denetimine tabi tutulmasına “Evet” demektir.

      Aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olma imkanına “Evet” demektir.

      Memura grev hakkının önündeki engellerin ortadan kaldırılmasına “Evet” demektir.

      Memurlara toplu sözleşme hakkının verilmesine “Evet”demektir.

      Devlet Memurları ve diğer kamu görevlilerine verilen uyarma ve kınama cezalarına yargı yolunun açılmasına “Evet” demektir.

      Emekli memurların da toplu sözleşmeden yararlanmasına “Evet” demektir.

      Ekonomik ve Sosyal Konsey’in anayasal güvenceye kavuşturulmasına “Evet” demektir.

      Esnafın, sanatkarın, tüccarın ve sanayicinin hükümetin sosyal ve ekonomik politikalarında söz sahibi olmasına “Evet” demektir.

      12 Eylül Darbe Anayasası’nın kısmen de olsa değişmesine “Evet” demektir.

      Demokratik standartların ve hukuk devleti anlayışının yükseltilmesiyle daha çok uluslararası sermaye girişine “Evet” demektir.

      Demokratik standartlarla büyümeyi doğru orantılı hale getirmeye “Evet” demektir.

      İnsanları, ekmekle özgürlük arasında tercihe zorlayan anlayışa son vermeye “Evet” demektir.

      Kanuni formalitelerin ve keyfi kararların, zenginlik ve refahı arttıracak ekonomik kararları boğmasına mani olmaya “Evet” demektir.

      Üstünlerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne geçmeye “Evet” demektir.

      Gücün kanunundan, kanunun gücüne geçişe “Evet” demektir.

      bu aslında bir öz eleştiridir...

      evet çıksa ne olur hayır çıksa ne olur ...bence iki sonuçtada bişey değişmeyecek evet çıkarsa akp nice yıllar daha bu ülkeyi yönetmeye devam edecek ve türk milletinin farklı etnik özelliklerini kaşıyarak milletimizi iyice ayrılık noktasına getirecek ... ülkenin kurulmuş ola birliği tahrip edilerek türk milleti ona buna yem edilecek aslında akp lilerin hiçbiri böyle olsun istemeyecek ve çok üzülecek ...hayır çıkarsa belki akp iktidarı kaybedecek... devlet erklerini elinde bulunduran askeri ve bürakratik kesimin elinde amerikanın ve avrupanın elinde oyuncak olarak zenciler gibi yaşayacak verdikleriyle yetinecek istediklerini yapacak ve türk milleti ona buna yem edilecek...aslında onlarda böyle olmasını istemeyecekler ama yapacak birşey kalmayacak çünkü elini veren kolunu kaptıracak...arkadaşlar idam kararı verilmiş apoyu asamayan bir devletimiz var 6 saat süren çatışmalara bir helikopter kaldıramayan yardım gönderemeyen bir ordumuz var 30 sene terörle mücadele edip yok edemeyen bir devletimiz var ve adeletsiz gelir dağılımı sayesinde 65milyonu kendi geçimini temin etmeye iklbalini kurtarmaya çalışan bir milletimiz var şu an için askeriyeyle hükümet birbirine girmiş yargı ikiye bölünmüş muhalefet saz çalıyor hükümet zurna halkın çoğu ise geçim derdinde...gerçi siz nasılsanız sizi yönetenlerde öyle olurmuş yani ordumuz devletimiz yargımız bizim gibi...onun için titreyip kendimize gelip ordumuzu hükümetimizi muhallefetimizi yani kendimizi düzeltemezsek EVLATLARIMIZA BIRAKAKABİLECEĞİMİZ BİR KENDİMİZ OLMAYACAK VE BİZLER MAHŞERDE ATALARIMIZIN SURATINA UTANCLMIZDAN BAKAMAYACAĞIZ...
      her dem yeniden doğarız biz bizden kim usanası...