12 Eylul 2010 da Yapılacak Referandumda Oyunuz Ne

      Referandum için herkesın bir görüşü var, buna kanımca saygı duymak lazım amma VATANDAŞIN DURUMU NE BU REFERANDUMDA, Acaba Referandumda EVET veya HAYIR çıkarsa VATANDAŞIN KAZANIMLARI NE OLACAK ONU PEK ANLAMIŞ DEĞILIM...EVET veya HAYIR çıkarsa hangısınde eflasyon sıfırlayacak, işsizlik sıfırlayacak, dış ülkelerde ıtıbarımız artacak(Arap alemı harıç) 90 yaşındakı adamları yargılamakla neler kazanılacak, kürt sorunu nasıl çozülecek, 30 yıl kendı toprakları ve vatandaşıyla olan savaş ne olacak, öğrencılerın durumu ne olacak, yargının durumu ne olacak, HUKUĞUN EVRENSELLİĞİ NE OLACAK, BU ÜLKEDE DÜZÜLENLER DEĞİŞECEKMI, YOKSA DÜZENLERMİ KORUNACAK, EVET ve HAYIR çıkarsa ne olacak bir açıklama yapın lütfen, vatandaşın kazanımları ne olacak yoksa POST kavgasımıııııııı...
      DOĞRULUK SONSUZLUĞUN GÜNEŞİDİR, NASIL OLSA DOĞAR.
      Yazar: AYMELEK Tarih: 04.08.2010 Saat: 13:57



      Dezavantajlı kesimler olan;

      Kadınlarımız,
      Çocuklarımız,
      Özürlülerimiz,
      Yaşlılarımız,
      Şehitlerimizin dul ve yetimleri ve gazilerimizin, her alanda avantajlı olmalarına “Evet” demektir.

      Çocuk istismarının önüne geçilmesine “Evet” demektir.

      Kişisel verilerin ancak kanunlarla öngörülen hallerde veya kişilerin açık rızası ile işlenebilmesine “Evet” demektir.

      “Fişleme”nin tarihe karışmasına “Evet” demektir.

      İnsanların kendileriyle ilgili kaydedilen bilgilere rahatlıkla ulaşmasına, yanlışsa düzeltebilmesine, rahatsız ediciyse, ortadan kaldırılmasına imkan sağlamaya “Evet” demektir.

      Yurtdışına çıkış özgürlüğünün genişletilmesine “Evet” demektir.

      İdarenin her türlü iş ve eyleminden dolayı haksızlığa uğrayan, uygunsuz bir muamele ile karşılaşan vatandaşların, mahkemeler dışında şikayetlerini iletebilecekleri bir Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kurulmasına “Evet” demektir.

      12 Eylül Darbesi’ni yapan darbecilerin ve onların yardımcılarının hesap verebilmelerine imkan hazırlamaya “Evet” demektir.

      Yüksek Askeri Şura kararlarıyla ordudan atılan insanların mahkemelerde haklarını arayabilmelerine “Evet” demektir.

      Mahkemelerin “yerindelik denetimi” yapamayacağına “Evet” demektir.

      Mahkemelerin kendisini halkın iradesiyle seçilen hükümetlerin yerine koyamamasına “Evet” demektir.

      Yargı bağımsızlığını güçlendirmeye ve yargı tarafsızlığını sağlamaya “Evet” demektir.

      Askeri mahkemelerin görev alanının, asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlarla sınırlandırılmasına “Evet” demektir.

      Sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasına son vermeye “Evet” demektir.

      Askeri mahkemelerde de mahkemelerin bağımsızlığı ve hakim teminatını sağlamaya “Evet” demektir.

      Anayasa Mahkemesi’nin yapısını tıpkı gelişmiş ülkelerdeki gibi çağdaş ve geniş katılımlı bir şekle dönüştürmeye “Evet” demektir.

      Vatandaşlarımızın Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunma haklarına “Evet” demektir.

      Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Türkiye’den yapılan başvuruların azaltılmasına “Evet” demektir.

      Türkiye’nin, dünyadaki insan hakları imajına olumlu katkı sağlamasına “Evet” demektir.

      Tüm hakim ve savcılarımızın kendileriyle doğrudan ilgili olan HSYK üyelerini seçmede söz sahibi olmalarına “Evet” demektir.

      HSYK’nın ayrı bir binası, sekreteryası ve bütçesinin olmasına “Evet” demektir.

      HSYK’ya bağlı müstakil bir denetim mekanizmasının oluşturulmasına “Evet” demektir.

      HSYK üyeleri ile Anayasa Mahkemesi’ne seçilecek üyelerin seçiminde seçim adaletini sağlamaya yönelik “nispi temsil” sistemine “Evet” demektir.

      HSYK’nın kuruluşu ve işleyişinde kapalı devre sistemine son vermeye “Evet” demektir.

      HSYK’nın yapısını, hukuk sistemi oturmuş ülkelerdeki standart ve yapıya yükseltmeye “Evet” demektir.

      HSYK’nın ihraç kararlarının yargı denetimine tabi tutulmasına “Evet” demektir.

      Aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olma imkanına “Evet” demektir.

      Memura grev hakkının önündeki engellerin ortadan kaldırılmasına “Evet” demektir.

      Memurlara toplu sözleşme hakkının verilmesine “Evet”demektir.

      Devlet Memurları ve diğer kamu görevlilerine verilen uyarma ve kınama cezalarına yargı yolunun açılmasına “Evet” demektir.

      Emekli memurların da toplu sözleşmeden yararlanmasına “Evet” demektir.

      Ekonomik ve Sosyal Konsey’in anayasal güvenceye kavuşturulmasına “Evet” demektir.

      Esnafın, sanatkarın, tüccarın ve sanayicinin hükümetin sosyal ve ekonomik politikalarında söz sahibi olmasına “Evet” demektir.

      12 Eylül Darbe Anayasası’nın kısmen de olsa değişmesine “Evet” demektir.

      Demokratik standartların ve hukuk devleti anlayışının yükseltilmesiyle daha çok uluslararası sermaye girişine “Evet” demektir.

      Demokratik standartlarla büyümeyi doğru orantılı hale getirmeye “Evet” demektir.

      İnsanları, ekmekle özgürlük arasında tercihe zorlayan anlayışa son vermeye “Evet” demektir.

      Kanuni formalitelerin ve keyfi kararların, zenginlik ve refahı arttıracak ekonomik kararları boğmasına mani olmaya “Evet” demektir.

      Üstünlerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne geçmeye “Evet” demektir.

      Gücün kanunundan, kanunun gücüne geçişe “Evet” demektir.




      SEVGİLİ AYMELEK;
      BU YAZINI MADDE MADDE TARTIŞACAĞIZ.
      ŞİMDİ HEMŞİNDEYİM. İMKANLARIM SINIRLI AMA..

      BU KADARINADA İNANAMIYORUM.

      RECEP TAYYİP BİLE BU KADAR ÜFLEYEMİYOR. 8o
      YUKAKAPİLİ
      Doğrusu ben anlamakta biraz zorlanıyorum.

      Bu anayasa değişikliğine “hayır” diyenler, niye “hayır” dediklerini değiştirilen maddeler üzerinden anlatmıyorlar.

      Kimse kalkıp “şu madde halkın çıkarına aykırıdır” demiyor.

      Bu değişikliklerin hepsi bu ülkede yaşayan herkesin çıkarına olan, demokrasiye ve hukuka uygun değişiklikler.

      Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamalar buraya taşınıyor.

      Hukuk sistemimiz, “küçük bir zümrenin” denetiminden kurtarılıyor.

      Bu değişiklikler gerçekleşirse bundan sonra bir Genelkurmay

      Başkanı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na emir verip savcıları işinden attıramayacak.

      Bu baskıcı sistemin en önemli kilitlerinden biri çözülecek.

      Benim için bu bile büyük ve önemli bir değişim Türkiye için.

      Peki, “hayır” diyenler niye “hayır” diyor?

      Onlar, “bu değişiklikler demokrasiye aykırı” demiyor, onlar “bu değişiklikler AKP’nin işine yarar” diyor.

      Benim kavrayamadığım “nokta” da burası.

      Demokratikleşme niye sadece AKP’nin işine yarıyor?

      Niye başka hiçbir partinin işine yaramıyor?

      AKP’nin dışındaki partilerin ve bu partilerin temsil ettiği insanların “demokratikleşmeden” hiçbir çıkarı yok mu?

      Daha da vahim soru şu:

      Eğer zihnimizde “AKP ile demokratikleşme” arasında böyle kuvvetli bir ilişki kuruyorsak, bu ülkede AKP diye bir parti olduğu sürece her demokratikleşme adımını ret mi edeceğiz?

      Demokratik her adıma “hayır” mı diyeceğiz?

      Demokratikleşmek için AKP denen partinin yok olmasını mı bekleyeceğiz?

      AKP yok olsa ona benzer başka bir parti kurulacak.
      Ne yapacağız peki?

      Şimdi izninizle tane tane sorarak durumu anlamaya uğraşalım.
      Bu ülkede seçimler düzenli olarak yapılıyor mu?

      Yapılıyor.

      On ay sonra gene seçim var mı?

      Var.

      Bu ülkede altmıştan fazla siyasi parti varlığını sürdürüyor mu?

      Sürdürüyor.

      Altmıştan fazla partinin yarıştığı, seçimlerin düzenli yapıldığı bir ülkede “demokratikleşme” neden sadece bir tek partinin işine yarıyor?

      Diğer partilerin varlıklarını “demokrasi” içinde sürdürüp, demokrasi içinde “iktidara” gelemeyeceğine mi inanıyoruz?

      “Demokrasi olursa hep AKP kazanır, onun için demokratikleşmeye izin vermeyelim” mi diyoruz?

      Bu mu söylediğimiz?

      “AKP iktidara gelir” demek, “halk AKP’yi seçer” demek.

      Öyle değil mi?

      Biz halkın seçiminden hoşlanmadığımız için, halkın seçeceği partiyi “baskı altına” alacak “demokrasi dışı” bir düzenin devamını mı arzuluyoruz?

      Asıl derdimiz AKP değil de, AKP’yi seçen “kitle” mi?

      Biz, halkın çoğunluğunun eğilimlerinden mi hoşlanmıyoruz?

      Aslında biz AKP’ye değil de, onu seçen kitlelere karşı bir baskı mekanizması mı sürdürmekten yanayız?

      Biz, orduyu ve yargıyı yanımıza alıp, çoğunluğa karşı bir “azınlık sultası” mı devam ettirmek istiyoruz?

      Onun için mi “demokratikleşme” adımlarını reddediyoruz?

      Seksen yıldır bu azınlık sultası sürüyor, bu “sulta” AKP kurulmadan önce de vardı, ne işe yaradı bu sulta?

      Çok mu özgür, çok mu mutlu, çok mu zengin olduk?

      Bu “azınlık sultası” sürerse çok mu mutlu olacağız?

      Devletin içindeki çetelerin varlığıyla kaos yaratıp halkı hep korku içinde yaşatmaktan nasıl bir çıkar sağladık ki bu “düzen” devam etsin istiyoruz?

      Benim görebildiğim kadarıyla “hayır” diyenler AKP’den değil, düpedüz halktan korkuyorlar, halkın iradesi siyasete yansımasın istiyorlar.

      Öyle olmasa, on ay sonra seçime gidilecek bir ülkede, AKP “bin yıl iktidarda kalacak” gibi konuşmazlar.

      Onlar AKP’nin değil, “halkın iktidarından” korkuyorlar.

      Korkunun ecele faydası yok.

      Bu halk bazen AKP’yi, bazen başka bir partiyi seçecek, hangi partinin iktidara geleceği hiç önemli değil, önemli olan, halk artık o “azınlık sultasına” köle olmayacak.

      Hukuka uygun, demokrat bir ülke kurulacak burada.
      Ve, halkı bir daha kimse korkutup, aşağılayamayacak.

      ahmetaltan111@gmail.com

      Sayın Yazarın düşüncelerini beğendim ve paylaşmak istedim...

      Saygılarımla,

      Üstünlerin Hukukundan Hukuğun Üstünlüğüne mi acaba:(((

      Fevzi


      Fevzi Budak.

      Erzurum Milli Eğitim Müdürü...

      AKP iktidar oldu, 2003’te görevden alındı, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (Bir)

      *
      Beş gün sonra...
      Görevden alındı, Şırnak’a gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (İki)
      *
      Bir gün sonra...
      Görevden alındı, Ankara’ya gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (Üç)
      *
      Bir gün sonra...
      Görevden alındı, Muş’a gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (Dört)
      *
      Beş gün sonra...
      Görevden alındı, Ankara’ya gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (Beş)
      *
      Bir ay sonra...
      Görevden alındı, Kütahya’ya gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (Altı)
      *
      Bir ay sonra...
      Görevden alındı, Çanakkale’ye gönderildi, mahkemeye başvurdu, Erzurum’a geri döndü. (Yedi)
      *
      Üç ay sonra...
      Görevden alındı, İstanbul’a gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri gönderildi. (Sekiz)
      *
      (Başbakanımızın askerlik arkadaşı olan AKP milletvekili adayı, üç defa, Fevzi Budak’ın yerine Erzurum Milli Eğitim Müdürü yapıldı... Gözünü budak’tan sakınmayan Fevzi, üç defa mahkemeye başvurdu, başbakanımızın askerlik arkadaşını üç defa görevden aldırdı!)
      *
      (Fevzi Budak, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Necat Birinci’yi şikayet etti. Yargıtay, Necat Birinci’yi görevini kötüye kullanmaktan beş ay hapis cezasına çarptırdı, para cezasına çevrilerek, ertelendi. Necat Birinci, AKP’den
      İstanbul Milletvekili yapıldı.)
      *
      (Fevzi Budak, Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik’i altı defa manevi tazminata mahkûm ettirdi. Kazandığı tazminat miktarı, faizleriyle birlikte 100 bin lirayı buldu.)
      *
      Üç ay sonra...
      Görevden alındı, Ankara’ya gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (Dokuz)
      *
      Beş ay sonra...
      Görevden alındı, İstanbul’a gönderildi, mahkemeye başvurdu, haklı bulundu, Erzurum’a geri döndü. (On)
      *
      (Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürü, kendisini camiada küçük düşürdüğü iddiasıyla Fevzi Budak hakkında soruşturma açtı. Ancak, mevzuata göre, sicil raporunun altı ay birlikte çalıştığı amiri tarafından hazırlanması gerekiyor... Fevzi Budak altı ay bir yerde kalamadığı için, rapor hazırlanamadı! Meslekten atılamadı!)
      *
      Üç ay sonra...
      Görevden alındı, Ankara’ya gönderildi, mahkemeye başvurdu, gene haklı bulundu, gene Erzurum’a geri döndü. (On bir)
      *
      Dün...
      Fevzi Budak tutuklandı!
      *
      Erzincan Başsavcısı’nı içeri tıkan Erzurum Savcısı tarafından ifadesi alındıktan sonra, dolandırıcılık ve yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle hapse gönderildi.
      (Aha bu da on iki)
      ******
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Şu ana kadar herkes konuştu. Şimdi Millet konuşuyor. Millet ne derse sonuçta da o olacak. Kabul etsek de etmesek de karar milletin kararı olduğu için herkes bu sonuca saygı göstermelidir. Çünkü Millet İradesinin üzerinde hiç bir irade olmamalıdır.
      Sonuç vatana, millete hayırlı, uğurlu olur inşallah...
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Yazar: saksu Tarih: 12.09.2010 Saat: 16:34

      Şu ana kadar herkes konuştu. Şimdi Millet konuşuyor. Millet ne derse sonuçta da o olacak. Kabul etsek de etmesek de karar milletin kararı olduğu için herkes bu sonuca saygı göstermelidir. Çünkü Millet İradesinin üzerinde hiç bir irade olmamalıdır.
      Sonuç vatana, millete hayırlı, uğurlu olur inşallah...


      Millet iradesini göstermiştir
      Vatana Millete Hayırlı Olur İnşallah
      Yazar: alpican Tarih: 28.07.2010 Saat: 16:57

      hazırlanan anayasa paketınde kayısı üretıcıleri için herhengi ayrımcı madde olmadığı için hayır oyu isteyen KEMAL cilere ınat EVETTTTTTTTT...... BU KEMAL EFENDİ YARIN Bİ GÜN KANDILDE TERÖRİSTLERE HİTABEN MİTİNG YAPIP VARMI KARDEŞİM SİZ TERÖRÜSTLERE AYRIMCILIK GETIREN MADDE YOK O ZAMAN HAYIR DA HAYIR VARDIR demesın derse şaşırmayın ..... hade yolunuz açık olsun bılıyorum gıcık oluyonuz refarandumda evet çıknca sınırden için içinizi yıyecek kızıcak bağırıp çağıracak kendınızı içkiye verecek derdınıze derman arayacaksınız ama nafıle ...sizin için tek çözüm ÇÖZÜMSÜZLÜK yolunuz açık ola ....

      bende en az hayırcılar kadar üzgünüm bu fenerbahçe beni öldürecek ...ama benim genede bi şansım var lig uzun maraton belki yüzümüz güler..ya hayırcılar onların içine kurt düştü bi kere ...şu an hemşinde hanımköydeyim :D çok güzel bi yağmur var dışarda serenderın altında keyıf yapıyorum hayırcılara naçizane tavsıyem içinizdeki kurdu çıkartın yoksa için içn kemırır .....temiz havanın serenderın ve yağmurun keyfını çıkartmaya gıdıyorum kurtlarınız dahıl herkese good nıght
      *** alpican ***

      Her Gününü Hayatının Son Günüymüş Gibi Yaşarsan
      Günün Birinde Haklı Çıkarsın...!!!!
      Memleketin sosyolojik fotoğrafı gereği EVET çıkması sürpriz olmadı ! Hamasette sınır tanımayan Nihat GENÇ ve türevlerini dışarıda tutarsak,aklı başında hiç kimse HAYIR sonucunu zaten beklemiyordu.

      Bugüne kadar boyundan büyük laflarla tutunmaya çabalayan MHP Ozan Arif,Mustafa Çalık,Deniz Bölükbaşı vs. gibi isimler eliyle hızla bitaraf edilecek gibi görünüyor.Zaten mikroskobik olan cüssesinin 2011 seçimlerinden itibaren siyasi partiler çöplüğünde yerini alacağını tahmin etmek zor olmasa gerek !

      Tayyip Erdoğan hızla Başkanlığa doğru ilerliyor.Bu gidişe dur diyebilecek yegane güç Demokrat Parti'yi içinden çıkaran CHP'den başkası değildir. Bunun için tek yapması gereken, bugüne kadar 30'lu yılların ideolojik söylemiyle takındığı anakronik geviş getirmeyi bir kenara bırakmak olacaktır.

      Umuyor,bekliyoruz !..
      Hayırdır Ömer! Bu koza zaman aralığında beni şaşırttığın 2 yorum bu. Söylediklerine katılmamak da elde değil.

      Bu refarandum ne getirir ne götürür zamanla göreceğiz. Ancak bu refarandum'un getirdiği tek gerçek MHP'nin acil oalrak kongreye giderek mevcut yöneticilerden kurtulması gerektiğidir. Bunu yaprken de bu güne kaadr savunduğu ideolojiyi bir daha tartışmak ve bu iğdeolojiye mutlaka çağın gereği evrensel değerleri katmaktır. Aksi takdirde aypılacak ilk seçimde barajı geçmesi bile şüphelidir.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Yazar: saksu Tarih: 14.09.2010 Saat: 20:02

      Hayırdır Ömer! Bu koza zaman aralığında beni şaşırttığın 2 yorum bu. Söylediklerine katılmamak da elde değil.

      Bu refarandum ne getirir ne götürür zamanla göreceğiz. Ancak bu refarandum'un getirdiği tek gerçek MHP'nin acil oalrak kongreye giderek mevcut yöneticilerden kurtulması gerektiğidir. Bunu yaprken de bu güne kaadr savunduğu ideolojiyi bir daha tartışmak ve bu iğdeolojiye mutlaka çağın gereği evrensel değerleri katmaktır. Aksi takdirde aypılacak ilk seçimde barajı geçmesi bile şüphelidir.



      ne kadarda emin konuşuyorsun. herkes kendi kapsını süpürsun yeter. Yakın arkadaşlarıma en az %57 evet cıkar dıyorum 1 puan kaymış.
      11 mılyon kışı oy kullanmamış. bayram taılının bitimine denk getırılen bir seçim kata küla. her şeyde bir hayır vardır dıyorum yine. Bu millet susar suar sonrada osmanlı tokadını yapıştırır. bekleyip görelim. bizi yıllar içerisinde daha nelere alıştırp kandıracaklar.
      indıragandı kemal ağa mitinglerde hayır oyu ıstıyor kendısı oy kullanmıyor. hepsi danışıklı dovuş. yok aslında bırbırımızden farkımız ama biz osmanlıbankasıyız.
      TOPRAĞIM HEMŞİN sana elbet bir gün geri dönücem.
      Bu referandumdan %60 civarında bir EVET çıkacağını dünya biliyordu. Hele hele HAYIR'cıların içi boş ve kof propagandalarının sonuca bir etkisi olmayacağını Mısır'daki Sağır Sultan bile biliyordu.

      Ben son Genel Seçimlerde AKP'ye %51 verirken sen sanırım %20 de vermiyordun :)))) Geçelim...

      Bu referandum'un getirdiği tek gerçek vardır. MHP'nin tepe yönetiminde acil bir değişikliğe ihtiyaç vardır. Hatta bu değişiklik lider ile sınırlı kalmamalı acil olarak bir İdeoloji Değerlendirme ve Düzenleme Kurultayı yapılmalıdır. Dün DSP'ye bugün CHP'ye kuyruk olan bir MHP'den kendisine fayda yok ki millete hayrı olsun.

      Baksana bir şu Ülkücülere! Tayyip Erdoğan gibi politikanın bir yeni yetmesi bile Ülkücüleri paraç parça darmadağın etti de Devet Behçeli HAYIR oyu kullanacağını her meydanda bas bas bağıran Ozan Arif'e miting meydanlarını bile yasakladı. Tayyip Erdoğan ve Kılçdaroğlu 80-90 meydanda konuşurken beyefendi 5-6 meydanda konuşup koltuğuna gömüldü. Arada bir basın açıklaması ile de milleti inandıracağını sandı.
      Haaaaaa! Hakkını yemeyelim. Bir sefer de İftar Çadırında konuştu...
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Eeeeeeeeee! Sizin gibi Sosyal Demokratların olduğu bir ülkede karşınıza Hitler de çıksa bu kadar oy alırdı... :)

      AKP'nin iktidara gelmesindeki katkınızı da inkar etmemek lazım.

      Millete "Koyun" dediniz. Millet de oyle etti :))))))
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Ülkede demokrasi yokken "sosyal"ini tartismaga gerek yoktur.MHP,BBP(bütün ilkelerini degistirmeleri gerekir yenilesmek icin),o zaman ortada parti kalmaz!! acik fasizminin artik miadini doldurdugunu milletimiz coktan bilirken ,moda olan AKP (hepsinin karisimi dinamit) fasizmine cogunlukla oy verdiklerini verilerle heppimiz gördük.
      Sonuc olarak yöremizi ele alirsak;öncelikle yukarda bahsi gecen "cikar guruplari" na genellikle temayül edildigi,yasanan dünya ortaminin anlanilmadigi ve dolayisiyla ülkemizde particilik gerceginin yaninda köklü degisimlerin gerekli oldugunun anlasilmadigidir.
      Bütün olayi tarafsiz olarak takip ederken,edindigim (TR,deki partilerin hepsi her sigirin baglanacagi mesur) bilgiler sahsimi cok negativ olarak yaniltmistir.
      Görelim tekrar secilenleri;adaletin tarafsiz olarak isleyebilmesi,insan haklari ve dagilim dengesi,postal ve takunyalarin köntröl edilebilmesi...
      Ne demistik;NE POSTAL NEDE TAKUNYA.
      Milletimizin gelecek mutlulugu bu iki bedbin gercegi anlamasindan gecmektedir diye düsünmek isterken,
      selamlarimla