Sümela'da Ayin

      Sümela'da Ayin

      Sümela'da 88 yıl önce(1922, Yani Atatürk yasaklamış) yasaklanıp son verilen ayin için fikrimi soran arkadaşlarıma; "Aynı şey her sene Selçuk'ta (Efes) oluyor da Sümela'da neden olmasın" demiş ve ilave etmiştim. "Devlet bu ayinlere izin vermeli ama bölgede etnik bölücülük amaçlı kullanılması ihtimaline karşı da her türlü tedbiri almalıdır"
      Başlangıçta düşüncem bu idi ama ayin öncesi, ayin sırası ve sonrasında yaşananlar gösterdi ki devletin böyle bir kaygısı da faaliyeti de yokmuş.
      Aşağıya bir bir resim koyup bir de yazı aktaracağım. Değerlendirme de herkesin kendisine kalsın.
      -----------------

      Pontus için Mücadele Topraklarımıza Sıçradı

      Ali Serdar Bolat

      Recep Bey, Sümela'da ayin yapılmasına karşı çıkanları şöyle eleştirdi:

      “Bunu başarmamız lazım. Bugün Sümela'da geldiler Hristiyanlar kendilerine göre ayinlerini yaptılar. Bir iki grup, malum, kimler olduğunu benim anlatmama gerek yok, 'İşte bak yeniden Pontus'u hortlattılar...' Yahu arkadaş ne oldu, geldiler ayinlerini yaptılar, gittiler. Kaç kişi, bin 500-2 bin kişi. Ne kaybettik?

      Biz kazanıyoruz aslında. Ne kazanıyoruz söyleyeyim size; inancına güvenen, inanç hürriyetinden korkmaz. Fikrine, düşüncesine güvenen fikir ve düşünce hürriyetinden korkmaz. Bunlar 'Milliyetçiyiz' diyorlar.

      Aç Osmanlı tarihini bir oku. Bak Osmanlı bunlardan korkmuş muydu? Osmanlı açmış ve Osmanlı bunlarla da hiçbir zaman en ufak bir sıkıntıya düşmeden tam aksine bunları uluslararası camiada da kendisinin otoritesi için en iyi şekilde kullanmış.

      (Açık İstihbarat : Tayyip Erdoğan Osmanlı tarihini azıcık okusaydı, Girit'in ve Makedonya'nın elimizden çıkmasındaki kilise oyunlarını, Osmanlı'nın ülkeyi içeriden bölen bu nifak yuvası ile yaşadığı sorunları, Patrikhane'deki kin kapısının geçmişini bilir, kamuoyunu açıkça yanıltarak kendini tekrarlamazdı)

      Şimdi nedir yahu... Aman yarabbi! Ülkeyi kurcalamak, karıştırmak için bir korku havası... Üstad Necip Fazıl şöyle derdi: 'Başarı korkuyu korkutmaktadır' derdi. Korkuyu korkutmak, bu çok önemli. İşte bizim bunu başarmamız lazım. Eğer korkuyu korkutamıyorsan zaten adam gibi ortada dolaşma, çekil kenara. Ortada nasıl yaşayacaksan yaşa. Sana ancak münzevi bir hayat yakışır. Dolaşacaksak, yiğitçe dolaşalım ve inandığımızı inandığımız gibi anlatalım.”

      Neresini düzeltelim?

      Turgut Özal da ilk PKK saldırısından sonra "Birkaç eşkiya" diye olayı küçük göstermeye çalışmıştı.

      Recep Bey de "2000 kişi, ne olacak?" diyor.

      İlk PKK saldırısı nasıl "Bağımsız Kürdistan" için terörün başlangıç fişeği idiyse, bu ayin de "Bağımsız Pontus" için işaret fişeği oldu.

      Türk bayraklı tişörtler giymiş olan gençler tören alanına yaklaştırılmazken, törene katılan Ortodoks gençler Pontus Devleti haritalı tişörtler giyiyorlardı.

      Haritanın altında Yunanca "Pontus, vatanımız" yazılı...

      Vatanımızdan kopartmak istedikleri toprakların sınırını çizmişler, haritasını yapmışlar, alenen gösteriyorlar.

      Recep Bey ise hala "Ayin yapmışlar da ne olmuş" diye pisliği örtmeye çabalıyor.

      İşte tişörtün fotoğrafı ekte.


      Trabzon Emniyeti, ayin karşıtı Ergenekoncu teröristlere karşı yaptığı bir operasyonda Türk bayrağı desenli 500 tişört ele geçirdi.

      Haberturk (Türk değil Turk) 16 Ağustos 2010'da aynen şöyle yazdı:

      "Türk bayrağı desenli 500 adet tişört ele geçirildi.
      Trabzon Emniyeti Terörle Mücadele ekiplerinin ayin öncesi yaptıkları operasyonda 12 kişi de gözaltına alındı".

      Kendi ülkemizde kendi bayrağımız kendi polisimizce ele geçiriliyor, ama Pontus haritaları serbestçe dolaştırılıyor.

      Türk bayrağı taşımak teröristlik, Pontus haritası taşımak demokrasi oluyor devr-i AKP'de...

      Trabzon Emniyeti, Pontus Devleti haritalı tişört giyenleri yakalayıp; "Bu nedir?" diye sormuyor.

      İşte AKP açılımı.

      Binlerce genç bu bölgeden "okutacağız" diye Yunanistan'a götürülüyor, Yunanca ve Pontusça öğrenimi görüyorlar.

      Orada kendilerinin aslında Pontus Rumu olduğunu, faşist Türk devleti tarafından Türkleştirildiklerini öğrenip geri dönüyorlar.

      Yeni bir PKK'nın militanları işte böyle yetiştiriliyor.

      Başta Yunanistan olmak üzere taa uzak Avustralya'da bile toplam 500'ün üzerinde Pontus derneği onyıllardır çalışmalar yapıyorlar.

      Pontus devletinin sınırlarını belirlemişler, haritalarını yapmışlar. Tişörtlere basmışlar.

      İnternet sitelerinde ilan ediyorlar:

      "Bu topraklarda Pontus Devleti kuracağız"

      Recep Bey Müslümanları kandırmak için: "Biz de Atina'da cami açacağız" diyor.

      Bu iki şey denk midir?

      Türkiye, Atina ve çevresinin Türklere ait olduğunu mu iddia etmektedirler?

      "Atina ve çevresini Yunanlılardan kurtarıp orada bir Türk devleti kurma" projesi var mıdır?

      Fakat aksine, Yunanlıların "Doğu Karadeniz bölgesinde bir Rum Pontus Devleti kurma" projesi vardır.

      Bunu da giydikleri tişörtlerle yurdumuzda ilan etme noktasına gelmişlerdir.

      Pontus Devleti çalışmalarında bir adım ileri gitmişlerdir.

      Bunu basit bir "Ayin yapmışlar da ne olmuş" demagojisiyle geçiştirmek mümkün değildir.

      Kanuna aykırı

      Recep Bey, Osmanlı'yı örnek veriyor.

      Osmanlı zamanında "Bağımsız Pontus Devleti kurma" çalışmaları var mıydı?

      Ayrıca, şu anda Osmanlı Devletinde değil, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz.

      Ve, T.C. kanunlarına göre Sümela müze statüsüne geçirilmiş, resmi kamusal alan olmuştur.

      Müzelerde dinsel ayin yapmak T.C. kanunları ile yasaklanmıştır.

      Recep Bey bu ayine izin vermek suretiyle kanunları kabaca çiğnemiştir.

      Yarın gelip Ayasofya'da ayin yapmak isterlerse izin verecek misiniz Recep Bey???

      Terörist Veli Küçük ayine izin vermemişti

      1997'de Rahmi Koç'un düzenlemesiyle Bartolomeos ve diğer konuklar "Venizelos" adlı gemi ile Trabzon limanına geldiler.

      Atatürk'ün mağlup ettiği Yunan Komutanı Venizelos'un adını taşıyan gemi ile gelmeleri bir mesaj idi.

      Mesut Yılmaz'ın Başbakan olduğu AnaYol Hükümeti, amacı sözde "Çevre kirliliği ile mücadele" olan bu geziyi destekliyordu.

      Ama Jandarma Karadeniz Bölge Komutanı Veli Küçük, geminin "çevre" için değil, Pontus propagandası için geldiğini biliyordu.

      Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'na bir talimat gönderdi.

      Gemidekilerin kıyıya çıkmaları halinde gözaltına alınmalarını istedi.

      Trabzon Valiliği Veli Küçük'ün talimatını hükümete iletince kıyamet koptu.

      Ancak Albay Veli Küçük direndi, talimatı geri çekmedi.

      Trabzon halkının da tepkisini göstermesi sonunu gemidekiler karaya çıkamadılar.

      Şimdi Veli Küçük, "terörist" suçlaması ile 944 gündür hapiste.

      Atatürk'ün "Fesat ve hıyanet ocağı" dediği Patrikhane ise eller üstünde.

      Onın için şimdi kıyıya çıkıp ayin yapabildiler.

      Bartolomeos "Evrensel Dinsel Otorite" (Ekümen) haline getiriliyor.

      AKP, kanunları paspas gibi çiğnemeye devam ediyor.

      Ayin yapılması yasak olan müzede ayin yapılıyor.

      Görevi kanunlarca sadece "İstanbul'daki Rumların dini ihtiyaçlarını gidermek" olarak belirlenen Rum Papazı Bartolomeos, kanunları çiğneyerek, görev yeri olan İstanbul dışında ayin yönetip Ekümenlik yolunda bir adım daha ilerliyor.

      AKP yönetiminde Türk kanunları, Türk hukuku değil, Amerikan kanunları, Amerikan hukuku uygulanmaktadır

      Resimdeki tişörtün arkasında "PONTUS ANAVATANIMIZ" yazmaktadır.
      Bir Türk'ün Selaniğe gidip de Atatürk'ün doğduğu evin önünde benzer bir tişört giydiğini düşünebilir misiniz?

      Şakir Aksu

      eczacininsesi.com/baslangic.ph…forum_soru_detay&id=10600
      Resimler
      • pontus açýlýmý.jpg

        45.55 kB, 0×0, 917 defa görüntülendi
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      islamı savunan basın

      ÇOK İLGİNÇTİR BU AYİN YAPILDIKTAN SONRA ULUSAL BASINI TAKİP ETTİM BU AYİNE KARŞI ÇIKAN HİÇBİR MEDYA ORGANI GÖRMEDİM ÖZELLİKLE İSLAMI ! SAVUNAN BASINA BAKTIMDA HABERİ OLDUĞU GİBİ VERDİLER YARİN AYASOFYADA AYİN YAPILSA BUNADA HERALDE DİN ÖZGÜRLÜĞÜ DİYE KİMSE KARŞI ÇIKMAYACAK...NASIL OLSA İSLAMİ GÖRÜNEN BASININ İŞLERİ TIKIRINDA ...YAZUKOLSUN BULEN HEPSİNA ...MAHŞERDE BUNLARIN HESABINI NASIL VERECEKLER ...GERÇİ...YAŞASIN ZALİMLER İÇİN CEHENNEM...
      her dem yeniden doğarız biz bizden kim usanası...

      2008 DE HEMŞİNDE YAPILMAK İSTENEN FESTIVALE NEDEN KARŞI CIKTIĞIMIZI ŞİMDI DAHA NET ANLIYCAKSINIZ.

      Pontus için Mücadele Topraklarımıza Sıçradı

      Ali Serdar Bolat

      Recep Bey, Sümela'da ayin yapılmasına karşı çıkanları şöyle eleştirdi:

      “Bunu başarmamız lazım. Bugün Sümela'da geldiler Hristiyanlar kendilerine göre ayinlerini yaptılar. Bir iki grup, malum, kimler olduğunu benim anlatmama gerek yok, 'İşte bak yeniden Pontus'u hortlattılar...' Yahu arkadaş ne oldu, geldiler ayinlerini yaptılar, gittiler. Kaç kişi, bin 500-2 bin kişi. Ne kaybettik?

      Biz kazanıyoruz aslında. Ne kazanıyoruz söyleyeyim size; inancına güvenen, inanç hürriyetinden korkmaz. Fikrine, düşüncesine güvenen fikir ve düşünce hürriyetinden korkmaz. Bunlar 'Milliyetçiyiz' diyorlar.

      Aç Osmanlı tarihini bir oku. Bak Osmanlı bunlardan korkmuş muydu? Osmanlı açmış ve Osmanlı bunlarla da hiçbir zaman en ufak bir sıkıntıya düşmeden tam aksine bunları uluslararası camiada da kendisinin otoritesi için en iyi şekilde kullanmış.

      (Açık İstihbarat : Tayyip Erdoğan Osmanlı tarihini azıcık okusaydı, Girit'in ve Makedonya'nın elimizden çıkmasındaki kilise oyunlarını, Osmanlı'nın ülkeyi içeriden bölen bu nifak yuvası ile yaşadığı sorunları, Patrikhane'deki kin kapısının geçmişini bilir, kamuoyunu açıkça yanıltarak kendini tekrarlamazdı)

      Şimdi nedir yahu... Aman yarabbi! Ülkeyi kurcalamak, karıştırmak için bir korku havası... Üstad Necip Fazıl şöyle derdi: 'Başarı korkuyu korkutmaktadır' derdi. Korkuyu korkutmak, bu çok önemli. İşte bizim bunu başarmamız lazım. Eğer korkuyu korkutamıyorsan zaten adam gibi ortada dolaşma, çekil kenara. Ortada nasıl yaşayacaksan yaşa. Sana ancak münzevi bir hayat yakışır. Dolaşacaksak, yiğitçe dolaşalım ve inandığımızı inandığımız gibi anlatalım.”

      Neresini düzeltelim?

      Turgut Özal da ilk PKK saldırısından sonra "Birkaç eşkiya" diye olayı küçük göstermeye çalışmıştı.

      Recep Bey de "2000 kişi, ne olacak?" diyor.

      İlk PKK saldırısı nasıl "Bağımsız Kürdistan" için terörün başlangıç fişeği idiyse, bu ayin de "Bağımsız Pontus" için işaret fişeği oldu.

      Türk bayraklı tişörtler giymiş olan gençler tören alanına yaklaştırılmazken, törene katılan Ortodoks gençler Pontus Devleti haritalı tişörtler giyiyorlardı.

      Haritanın altında Yunanca "Pontus, vatanımız" yazılı...

      Vatanımızdan kopartmak istedikleri toprakların sınırını çizmişler, haritasını yapmışlar, alenen gösteriyorlar.

      Recep Bey ise hala "Ayin yapmışlar da ne olmuş" diye pisliği örtmeye çabalıyor.

      İşte tişörtün fotoğrafı ekte.


      Trabzon Emniyeti, ayin karşıtı Ergenekoncu teröristlere karşı yaptığı bir operasyonda Türk bayrağı desenli 500 tişört ele geçirdi.

      Haberturk (Türk değil Turk) 16 Ağustos 2010'da aynen şöyle yazdı:

      "Türk bayrağı desenli 500 adet tişört ele geçirildi.
      Trabzon Emniyeti Terörle Mücadele ekiplerinin ayin öncesi yaptıkları operasyonda 12 kişi de gözaltına alındı".

      Kendi ülkemizde kendi bayrağımız kendi polisimizce ele geçiriliyor, ama Pontus haritaları serbestçe dolaştırılıyor.

      Türk bayrağı taşımak teröristlik, Pontus haritası taşımak demokrasi oluyor devr-i AKP'de...

      Trabzon Emniyeti, Pontus Devleti haritalı tişört giyenleri yakalayıp; "Bu nedir?" diye sormuyor.

      İşte AKP açılımı.

      Binlerce genç bu bölgeden "okutacağız" diye Yunanistan'a götürülüyor, Yunanca ve Pontusça öğrenimi görüyorlar.

      Orada kendilerinin aslında Pontus Rumu olduğunu, faşist Türk devleti tarafından Türkleştirildiklerini öğrenip geri dönüyorlar.

      Yeni bir PKK'nın militanları işte böyle yetiştiriliyor.

      Başta Yunanistan olmak üzere taa uzak Avustralya'da bile toplam 500'ün üzerinde Pontus derneği onyıllardır çalışmalar yapıyorlar.

      Pontus devletinin sınırlarını belirlemişler, haritalarını yapmışlar. Tişörtlere basmışlar.

      İnternet sitelerinde ilan ediyorlar:

      "Bu topraklarda Pontus Devleti kuracağız"

      Recep Bey Müslümanları kandırmak için: "Biz de Atina'da cami açacağız" diyor.

      Bu iki şey denk midir?

      Türkiye, Atina ve çevresinin Türklere ait olduğunu mu iddia etmektedirler?

      "Atina ve çevresini Yunanlılardan kurtarıp orada bir Türk devleti kurma" projesi var mıdır?

      Fakat aksine, Yunanlıların "Doğu Karadeniz bölgesinde bir Rum Pontus Devleti kurma" projesi vardır.

      Bunu da giydikleri tişörtlerle yurdumuzda ilan etme noktasına gelmişlerdir.

      Pontus Devleti çalışmalarında bir adım ileri gitmişlerdir.

      Bunu basit bir "Ayin yapmışlar da ne olmuş" demagojisiyle geçiştirmek mümkün değildir.

      Kanuna aykırı

      Recep Bey, Osmanlı'yı örnek veriyor.

      Osmanlı zamanında "Bağımsız Pontus Devleti kurma" çalışmaları var mıydı?

      Ayrıca, şu anda Osmanlı Devletinde değil, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz.

      Ve, T.C. kanunlarına göre Sümela müze statüsüne geçirilmiş, resmi kamusal alan olmuştur.

      Müzelerde dinsel ayin yapmak T.C. kanunları ile yasaklanmıştır.

      Recep Bey bu ayine izin vermek suretiyle kanunları kabaca çiğnemiştir.

      Yarın gelip Ayasofya'da ayin yapmak isterlerse izin verecek misiniz Recep Bey???

      Terörist Veli Küçük ayine izin vermemişti

      1997'de Rahmi Koç'un düzenlemesiyle Bartolomeos ve diğer konuklar "Venizelos" adlı gemi ile Trabzon limanına geldiler.

      Atatürk'ün mağlup ettiği Yunan Komutanı Venizelos'un adını taşıyan gemi ile gelmeleri bir mesaj idi.

      Mesut Yılmaz'ın Başbakan olduğu AnaYol Hükümeti, amacı sözde "Çevre kirliliği ile mücadele" olan bu geziyi destekliyordu.

      Ama Jandarma Karadeniz Bölge Komutanı Veli Küçük, geminin "çevre" için değil, Pontus propagandası için geldiğini biliyordu.

      Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'na bir talimat gönderdi.

      Gemidekilerin kıyıya çıkmaları halinde gözaltına alınmalarını istedi.

      Trabzon Valiliği Veli Küçük'ün talimatını hükümete iletince kıyamet koptu.

      Ancak Albay Veli Küçük direndi, talimatı geri çekmedi.

      Trabzon halkının da tepkisini göstermesi sonunu gemidekiler karaya çıkamadılar.

      Şimdi Veli Küçük, "terörist" suçlaması ile 944 gündür hapiste.

      Atatürk'ün "Fesat ve hıyanet ocağı" dediği Patrikhane ise eller üstünde.

      Onın için şimdi kıyıya çıkıp ayin yapabildiler.

      Bartolomeos "Evrensel Dinsel Otorite" (Ekümen) haline getiriliyor.

      AKP, kanunları paspas gibi çiğnemeye devam ediyor.

      Ayin yapılması yasak olan müzede ayin yapılıyor.

      Görevi kanunlarca sadece "İstanbul'daki Rumların dini ihtiyaçlarını gidermek" olarak belirlenen Rum Papazı Bartolomeos, kanunları çiğneyerek, görev yeri olan İstanbul dışında ayin yönetip Ekümenlik yolunda bir adım daha ilerliyor.

      AKP yönetiminde Türk kanunları, Türk hukuku değil, Amerikan kanunları, Amerikan hukuku uygulanmaktadır
      Resimler
      • pontus a__l_m_.jpg

        45.55 kB, 0×0, 726 defa görüntülendi
      TOPRAĞIM HEMŞİN sana elbet bir gün geri dönücem.
      acaib şekilde yorulmiş buluniyoruk. onbeş kişi geldi iki rekat ayin yapti. biz buni nasi kabul edebiluruk? soruyorum sizlere benim muhterem hemşinli dost ve kardeş bir memleketlim. ne oldi? bolunduk yikilduk parçalanduk başumuza taş yağdi eyi vah biz şindi ne edeceuk.
      pontus geldi montoloz gitti, kim bilur yarun kim gelecek? ya oteki gün? sayin hemşerim ve dost kardeş hemşin vatandaşim, bu çok onemlidir ve bir an bile teredut etmeden horu hurul bir uykuda adeta horlamaya devam eden butun bir vatandaşlari bu konuda uyandurmak, on sekiz yaşinden gün almiş her türk insaninun ve ozelikle de hemşinlinun baş vazifesi olmaktadir diye duşuniyorum şahsen ben ve fikirini bizim ile pay eden kardeşlerimden rabbim razi olsun.

      m.ali acar
      Akdamar adasındaki Surp Haç Ermeni Kilisesi nde 95 yıl sonra ilk ayin yapıldı o zaman bunuda sorgulayın Sümela adı üstüne Manastır orada ayin yapılması normal değilmi nerde yapsalardı bu hezeyan bu korku ne anlamda kimler için anlamak zor zenaat
      Ayrıca Bahçeli, Cuma namazı kılmıyor yönünde gelen eleştirilerin ardından, Türkiye Ermenistan sınırındaki Ani Harabeleri'nde 40 kadar il başkanıyla birlikte cuma namazı kıldı bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler ben demiyorum : :)
      İnsanları yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz.
      RAHİBE TERESA.
      sayin Ebruli hanimefendinin dedikleri yanlış değil. ben sadece biraz mizah katarak, iki rekat ayin karşıısında "eyvah yikilduk parçalanduk mafolduk" reflekslerinin abartı olduğunu vurgulamak istemiştim. bu mizahi dil hacapit53'den kaldı.
      Tamama isimli bir kitap var. Gerçek yaşam hikayesi, Espiye'de geçiyor. Bu kitaptan esinlenerek, Bulutları Beklerken adlı bir de film yapılmıştı, filmin bazı sahneleri Hemşin'de çekilmişti. "İki rekat ayin" karşısında heyecanlanan vatandaşlarıma, bu kitabı okumalarını ve filmi seyretmelerini öneririm. İnsani bakış açısı için serinkanlı ve birikimli olmak zorundayız.
      Saygılar.

      m.ali acar

      ne olur...ne olmaz...

      bir zamanlar atalarımızın camiye çevirdiği kiliseyi cami olarak kullanamadık bile ve çareyi müze yapmakta bulduk ...ama bu onlara yetmeyecek gözleri hala ayasofya KİLİSESİNİ arıyor...şimdi atalarımızın kiliseyken camiye çevirdiği bir mekanda namaz kılmış türk milliyetçileri... birilerinin zoruna gitmiş...neymiş devlet hoca cuma kılmıyormuş...niye orda namaz kılmışlar, adamın namaz kılıp kılmadığı kimi ilgilendiriir ayrıca eminim devlet hoca ülkenin çeşitli müzelerinde kafirlere ayin yaptırtan anlayıştan daha müslümandır...yanlış anlaşılmasın hiristiyanlar ibadet edemez bu ülkede demiyorum diyorumki... hiristiyanlar bu ülke eskiden bizimdi halada gözümüz bu ülkenin üzerinde tarzında şu anda müze olan mekanlarda ibadet edemez.avrupaya yalakalık olsun diye ibadet ettirilmemelidir BÜ ÜLKE TÜRK YURDU OLURKEN FETH EDİLİRKEN KİLİSELER CAMİYE ÇEVRİLİYORDU ŞİMDİ İSE ÖNCE MÜZELERDE İBADETLER BAŞLAYACAK SONRA MÜZELER KİLİSEYE ÇEVRİLECEK DAHA SONRA ANADOLUDA BİR ÇOK İNSANA SİZİN DEDELERİNİZDE HİRİSTİYANDI GELİN SİZDE HİRİSTİYAN OLUN DİYE TELKİNLER VE BİR BAKMIŞSINIZ 1000 YILLIK TÜRK İSLAM YURDU OLMUŞ HİRİSTİYAN YURDU...benim abarttığımı düşünenler olacaktır ama örneğin ingilizlerin lawrance aracılğı ile islamın içine vahabilik meshebini soktuğunu dini bile etkilediğini düşünürsek hiçte abartı gelmeyektir...TÜRK MİLLETİ UYANIK OLMAK ZORUNDADIR HÜMANİST SÖYLEMLERLE NE OLACAK İBADET ETSİNLER TARZINDA SÖYLEMLER ALDATICIDIR ...eğer bu ülkede hiristiyan vatandaşlarımız ibadet edecek kiliseleri yoksa (var hemde nufuslarına ve camaatlerine oranla çok bile var) kilise yapalım ama arkniyetli işlere lütfen karşı duralım lütfen uyanık olalım gaflet ve delalete düşmeyelim...yaşasın sonsuza dek İSLAM kalacak GÜZEL ANADOLU...
      her dem yeniden doğarız biz bizden kim usanası...

      Insan ve inanc....

      Bütün AB ülkelerinin her büyük sehrinde en azindan 7 ve bazilarinda 70se yakin (Hamburg,Berlin..Köln.Frankfurt..Paris) Cami acip ,minarelerinin ne kadar yüksek olmasi konusunda bazen tartisildigi,genellikle tolerans ve inanclara saygiyla karsilandigi halde,milletimizin "en ufak bir ayin" yüzünden kazan kaldirmasini anlamak mümkün degildir.Düsünün AB,de 10 mil,üstünde Müslüman var,Türkiye,de üc papazin ikisini kesersek burda bize ne derler?Birde burdaki dindaslarimizin bu olaylardan sonra azinlik olarak nasil yasayacagini düsünseniz,iyi olmazmi?Yoksa bu gibi tatsiz olaylarin buralarda duyulmadiginimi zannediyorsunuz?
      Islam,da diger dinlere,inanclara tolerans ve hösgörü nerede kaldi?
      Neden Islam disindaki inaclardan "öcü" gibi korkuyor veya korkutuluyoruz?
      Neden hala inancla milliyetciligi birbirine karistirip politik olarak kullaniyoruz,basitce böyle "milletin simdisi ve gelecegine" hicbir katkida bulunmayacak ortacag düsüncelerini takip ediyoruz?
      Korkmayin,bizim gibi "imani saglam millet!"i kimse hiristiyan yapmaga kalkip, basina bela almaz.Ülkemizin dinini degistirip yok edilecegi,"bugün ayinler yapilirken,yarin topraklar"elden gidecek ortacag yalanlarini artik unutmaliyiz.
      Cagimiz ve gelecegimiz (bütün millet ve inanclar icin gecerli)BÜTÜN INANC VE IRKLARA TOLERANS,HÖSGÖRÜ,ESITLIK VE KARDESLSLIK ,MUTLU YASAMA KAVRAMLARINDAN, gectigini anlamadan,cagdas olamayiz diye düsünmek isterken.
      Selamlarimla
      _________________________________________________________

      Vatikan: Azınlıklar fanatiklerin hedefi - Taraf - Istanbul - 16.10.2010
      VATİKAN’DA Ortadoğu konulu toplantıda konuşan İzmir Başpiskoposu Francescihini, Anadolu’daki Hıristiyanların aşırı milliyetçiler ile dindarfanatiklerin hedefi olduğunu söyledi.
      Türkiye Katolik Piskoposlar Kurulu Başkanı ve İzmir Başpiskoposu Ruggero Franceschini, Vatikan’da Ortadoğu konulu sinod toplantısında yaptığı konuşmada, “Anadolu’daki Hıristiyanların aşırı milliyetçiler ile dindar fanatiklerin işbirliği halinde hazırladıkları karanlık tuzakların kurbanı olduklarını” söyledi. Başpiskopos Franceschini, Hıristiyanlara yönelik bir dizi saldırıya dikkat çekerek, Piskopos Luigi Padovese’nin İskenderun’da boğazı kesilerek öldürülmesinin planlanmış bir cinayet olduğunu söyledi. Papa’ya Türkiye’deki Hıristiyanlara sahip çıkması çağrısında bulunan Franceschini, “Luigi, ölümünden birkaç ay önce, Andrea Santoro, Hrant Dink ve Malatya’daki dört Protestan’ın öldürülmesinin, karanlık güçlerin işi olduğunu belirtmişti” dedi.
      Türkiye Cumhuriyeti ne Akdamar Kilisesi'nin 95 sene sonra ibadete açılması ile ne de Sümela'da ayin yapılması ile yıkılacak kadar temelsiz ve iğreti değildir. Tam tersine dünyanın en güçlü zemin üzerine kurulmuş güçlü ve geleceği aydınlık bir ülkedir. Buradaki konu da anlama kabiliyeti olan herkesin kolayca idrak edebileceği gibi bu değil, devletlerarası karşılıklılık ilkesidir.
      Diyelim ki (Olmaz ya!) 93 Harbinden sonra yıkılan Osmanlı döneminde yapılmış 4500 cami ve 14 Bin Mescit'ten 1 tanesini Balkanlardaki herhangi bir ülkede açmaya karar verdiler. Türkiye'den de birileri bu açılışa üzerinde 93 Harbi öncesi Osmanlı haritası ile tişörtler ile gittiler. Acaba o ülkelerin emniyet güçleri nasıl davranırdı?
      Ya da dünyada tek Türk'ün yaşamadığı Ermenistan'a gidip orada eski bir camide sadece 2 rekât namaz kılmak istedik. Hatta bundan 20 sene önce işgal edilen Karabağ'a gidip aynı şeyi yapmak istedik. Acaba Ermenistan böyle bir isteğe ne karşılık verirdi?
      Ben bu sorularımı devletlerarası karşılıklılık ilişkilerine göre cevap verilmek üzere soruyorum.
      Hadi zavgeçtim bunlardan! Türkiye şu anda Müze olarak Kullanılan ve kendi topraklarımızda olduğu için egemenlik haklarımıza dayanarak Trabzon ve İstanbul'daki Ayasofya Cami'lerini ibadete açmaya kalksa buna kim, nasıl tepki verirdi?
      İster espri yapın ister ciddi cevap verin. Karar sizin!

      İstersen bu soruların cevabını da Tehir'un Sedri Dayı'ya bir sor :)

      Şakir Aksu
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      dertten bol ne var?

      Sayin Saksu hocam, bu güzel satirlar için bir an bile teredut etmeden teşekür etsem az mi gelir acaba diye düşunmekten kendimi bir an bile alamiyorum. Çok doğru noktalara parmak ile basmiş olsaniz da, atalarumuz demişki, "duur yolci, bastuğug yeri toprak zanedup geçup gitma, agosa gel"
      Ben de bu muhterem dedemiz olan büyuğumuzden bir miktar ilham alip diyorumki, doğri diyorsun.
      Şimdi biz misal olarak senilen beraber atlayup Yunanistana ait Atina denilen tarihi ve turistik şehire gitsek ve desekki, "ceddimizin eseri olan şu müze camide birkaç rekat namaz kilmak istiyoruz (buna gerenk var mi, veya boyle bir sembolik anlami sebebiyle bizimkilerin umurunda olan bir yer var mi bilmiyorum), bize ne cevap verirler?
      "Hay hay, ne demek, lafimi olur... istersen sülalegi da getur" şeklinde bir ifade kulanarak bize Antik Yunan medeniyetinden kalma bir misafirperverlik gösterirler... desem heralde doğri olmaz.
      Ne olur? Tahirun Sedri dayinin da deduği gibi, "Bu deliyi sınır dişina atun" derler deil mi? Bir ay sonra, sirti ay yildizli beyaz tişort ile ayni iş tekrar olursa ne olur? Damarlarinda asil kan dolaştığı var sayilan birkaç tane "en Yunan kişi" pologuş etmeye başlar. Ne için? "Burasi Atina, yok öyle..."
      Peki ayni şey Türkiyede olursa ne olur? Bu sefer bir kaç tane "en Türk kişi" sitrateji uzmani kesilir, tartaluş etmeye başlar (ana avrat dümdüz gider dememek için boyle diyorum, ben çok kibar bir Haçapitliyim). Ne için? Burasi Türkiye, yok öyle..."
      Bu efelenmeler, efelenenlere olmasa da efelendirenlere çok iyi gelir... arada bir olmali... tetikte olmak iyidir.
      Birbuçuk gün sonra her şey unutulur, her iki tarafın bu "en hassas" vatandaşlari günlük hayatına döner. Kimi işsizler kahvesinde kağıt oynamaya, kimi de asgari ücrete oniki saat çalışıp gıkını çıkarmadığı tekstil atelyesine gider. Biri kahvede anlatır dünkü kahramanlığını, öteki ise atelyede. Biri Atina'da anlatır, öteki İstanbul'da. Kimlere anlatırlar? Kendileri gibi garibanlara. En alttakilere.
      Binaenaleyh, bu milli faaliyet şeklindeki etkinliklerden sonra hayatlarina bir renk gelir, Gayrisafimillihasiladan aldıklari pay aninda yuzde yirimbeş artar, işsizlik yariya duşer, artık kimse dokunulmazlık denilen şeye sığınmaz, adalet kilici sinekkaydi tiraş yapmaya başlar, okur yazar oranı tavan yapar, iki yaşına gelmeden ölen çocuk sayısı onbinde bire düşer, FB Türkiye kupasini alır. Alır mı? Alır, alır.
      Bir de uyanup bakarsın ki; ufakluk uyanmiş, gelmiş seni binmiş, karyolada zip zip zipliyor: "baba kaaalk, kafalti hazir".

      m.ali acar
      Sayın Mehmet Ali Acar Kardeşim;

      Söyledikelrinizin doğruluğunu bu üllkede yaşayan hiç kimse inkar edemez. Ancak birielrinin bu tür konularda Milli Hassasiyet göstermesi neden zorunuza gidiyon anlamış değilim. Ben Lozan'da garanti altına alınmış hukuktan bahsediyorum siz "Damarlarında Türk Kanı" edebiyatı yapıyorsunuz.
      Sadece bölgemzide değil dünyanın tamamında barıştan yanayım. Bölemizdeki barış için ise her ülkenin katkı koyması gerekir. Önkoşulsuz bu katkıyı Türkiye çeşitli açılımlar ile gösteryior. Peki komşularımız ne yapıyor?
      Of-Hopa arasındakin hatta yaşayan insanlardan kan örnekleri alıp genetik haritalar çiziyorlar. Sonra bu haritalardan Etnik Bölücülük ve Genetik Irkçılığı yapıyorlar. Böyle bir uygulama evransel hukuka aykırı değil mi?
      Sen Hemşinlisen ve akillisen. Bölgemizin mümtaz şahsiyeti Tehir'un Sedri Dayı'ya bir sor buleri ama buraya yazarken ne necuş ede ne de pecuş ede...
      Çapçapuş ettum seni Kardeşum...

      Not: Ben Hoca filan değilim. Senden de farkum yoktu...

      Şakir Aksu
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Sayin Saksu hemşerim demektedir ki, "birilerinin bu tür konularda milli hassasiyet göstermesi neden zorunuza gidiyor, anlamış değilim".
      Benum hiç birşey zoruma gitmez. Zoruma gideni değil, gördüğüm köyun manzarasini "aha budur" diyerek gösterdum. Makinam marka olmaduği içun fotoraf biraz soluk çikmiş olabilur, ama, atun at, itun it, etun et vede otun ot olduği anlaşiliyor diye tahmin ediyorum. Yanliş anlama, kimseye at ve it demiyorum. Bir atalar sözü var ya, "atın önünde et, itin önünde ot koymuşlar" diye.
      Hassas vatandaşa da birşey demem. Keskin sirke küpüne zarar. Bize hassas değil, akilli insan lazim. 12 eylülden önce bu vatani en iyi savunduğunu zanneden hassas vatandaşlar, bu işlerin devlet problemi olduğunu darbeden sonra anladılar, hallerine bakıp hayal kırıklığına uğradılar. Ben Lozan'da garanti altına alınmış hukuktan da söz etmiyorum. Onunla alıp veremediğim yok. Damarlarımda dolanan kan da soy da beni heyecanlandırmıyor. Rahatlamak isteyen gidip gen testi yaptırsın. Anadoludan yüzlerce kavim gelip geçmiş. Yeni egemen kavim bir öncekini Mars'a yollamadı. Herkes ne kadar ötekiyse, o kadar da berikidir. Damarlarındaki kanın edebiyatını yapanlar, bir problemi çözemezler... kendileri problem yaratırlar. Kan örneği alınmış, etnik milliyetçilik hortlayacakmış. Bunu bir paranoya haline sokmamak lazım. Etnik duygusallik ve milli hassasiyet, birbirie karşıt gözükse de birbirini yeniden üretirler. Milliyetçiliğin makrosu mikrosu olmaz. Milliyetçilik milliyetçiliktir. Etnik veya değil, farketmez. Çeşitli ana ve ara renklerin bir tabloda olması kötü değil. Kötü olan, bir rengi parlatırken ötekileri toz içinde bırakmaktır. Önemli olan, yeşili savunurken yeşilci olmamaktır. Maviyi savunurken mavici olmamaktır. Böyle bir "aşk" tabloya zarar verir. Asıl bölücülük budur. Bir şeyci olunacaksa, tablocu olmak lazım. İnsanlığın temel çelişkisi ırk, milliyet veya din değil. O sularda kulaç sallamak iyi değil. Herkes ne ise nedir. Kime ne?
      Bunlari niye dedum? Beni, aklımdan bile geçmiyen şeylerin saplanticisi zanettun sayin Saksu hemşerim. Benim saplantım yok. Hemşin hariç. Ondan da şüpheliyim, ben mi hemşine saplanup kalmişim yoksa hemşin mi bana. Asıl konuya ilave yapacak olursam, bilmem kim nerede ayin yapmış v.s. beni bağlamaz. Almanya'da binlerce cami var da ne olmuş? Almanların boyu mu kısalmış? Peki, uzamış mı? Ayin yapmak, yapanın problemidir.
      Dinsel anlamı olan bir mabedde senenin bir veya iki günü onbeş kişi ayin yapsa ne olur? Onbeş değil, onbeşbin olsa ne olur? Fena mı, turizm patlar.
      (Hocam derken, lafun gelimi hocam yani. Bizum haçapitte bir cami hocamuz var idi, Recep Hoca. Sofioğli. Hubiyaroğli. İyi adam idi rametli. Ona da herkes TAVARİŞ derdi)

      Muhabbet güzel şey.
      Ne mutlu ki bize, insan olmuşuz.

      m.ali acar
      Sevgili Mehmet Ali Acar Kardeşim; Şu yazdıkalrın konusunda tamamen olmasa da sana katılıyorum. Ancak bölgede sinsi bir faaliyetin yürütüldüğünü de görmemezlikten gelemeyiz.
      Sanırım 1996 yılı idi. 28 Şubat'ın hızlı günlerinde Hacettepe Üniversitesinden bir grup Bilim Adamı (!) Rockweller Vakfından aldıkları para ile Of-Çaykar'dan Hopa;'ya kadar olan bir bölgede "Karadeniz'de Genetik Hastalıklar" adında bir çalışma yaptılar ve bölgeden binlerce kan örneği topladılar. Kan örneklerinin alındığı günlerde durumu araştırmak için biraz çabaladım ama projenin uygulama merkezinden hiçbir eşy öğrenemedim. Ancak fazla beklemem de gerekmedi. Çünkü projenin uygulayıcıları 2 ay sonra alınan kan örneklerinin Karadeniz'deki Gebnetik Hastalıkalr sonucunu açıkaldılar; "Bölgeden alınan kan örneklerinin genetik incelemesi sonucu bölgede yaşayan insanların % bilmem kaçının Türk soyundan olmadıkları...." Sonuç böylece uzayıp gidiyordu.
      Senin de söylediğin gibi kimse kimseyi Mars'a yollamadı ama birileri bizleri Marslı, Neptünlü vb. diye tanımlamaya çalışıyor.
      Ben sizi yanlış mı anladım bilemem ama siz de ebni yanlış anlamayın diye söylüyorum;
      Bu topraklara doğup, büyüp, yaşayan herkes sadece Selçuklu, Osmanlı değil Lidya, Frigya, Urartu, Pontus, Bizans tüm medeniyetlerin mirasçısıdır. Türkiye Cumhuriyeti ise bu medeniyetlerin tamamının hamisi ve banisidir.
      Kimin ne olduğu umurumda değildir. Kimin kendini ne hissettiği önemlidir. Hatta bir adım daha ileri gidersek kimin kendini en hissettiği de umurumda değildir. Yeter ki kimse bana benim kabyulüm dışında uruba biçmeye kalkmasın. Benim derdim onlarladır.
      Selamlarımla...

      Şakir Aksu
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Adamlar kan örneği toplamış. Devletten bağımsız mı? Devletin bunu bilmiyor mu? Sorun kimin sorunu? Sokaktaki benim mi? Sonra, benim kabulum dışında bana urba biçen biçsin. Ben o urbayi giymedikten sonra kim ne biçerse biçsin. Her dikilen urba giyilecek mi yani? Önemli olan, beni kimin nasıl tanımladığı değil, benim kendimi nasıl gördüğümdür. Ben; yeri geldiğinde Bosna'da ve Gazze'de bir Müslüman, Nazi zulmü altında bir Yahudi, Linç edilmeye çalışılan bir eşcinsel, Mardin'de insan dışkısı yedirilen bir Kürt, Kolombiya'da bir FARC gerillası, Almanya'da evi kundaklanan bir Türk'üm (bu arada, halı saha maçinda allahun lazlarindan sekiz tane yiyen bir gariban hemşinli olduğumu da unutmamak lazim). Devlet benim gibi olamaz. Ben insanım. Devletten daha kutsalım. Ben devlet için değilim, devlet benim içindir (olması gereken budur). Ama devletin sahipleri arasında değilim. Devlete sahip olanlar, bir zahmet onun için kafa yorsun. Ben vatandaşım. Yurtsever olabilirim, ama, devletin kaygılarını taşıyamam. Herkes kendi işini yapsın. Akıllı omak ayrı, hassas olmak ayrıdır. 6-7 eylül'ün, Selendi'nin, Madımak'ın, Trabzon'daki linç girişimlerinin figüranı hep bu "milli ve dini his"lerle hareket eden hassas vatandaşlardı. Protesto başka bir şeydir.
      Sevgili Saksu hocam... Herkesin bir ırkı, geni, dini vardır. Ama; ırk, gen ve din saplantısı iyi bir saplantı değildir. Devletin yerine kafa yormak da öyle.
      Neyse, hemşin platformu içinde bizi okuyan arkadaşların da daha fazla kafalarını ağırtmş olmayayim. Onlardan ve sizden, bu gevezeliğim için özür dilerim.
      Haçapit53 sakinleri şimdi beni arar, bu Acar neriye kayip oldi derler. Sedri Dayi'yi daha fazla kizdurmiyelum.

      m.ali acar
      Sevgili Mehmet Ali Acar; Kesinlikle bir ırki takıntım yoktur. Çünkü hiç kimsenin ırkını seçme keyfiyeti yoktur. Bu sebeple olayın bu boyutuna asla takılmam. Ancak 12 Eylül sonrası depolitie edilen ve hedefsiz bırakılan genç bir kesim var. Hiç kimsenin bu gençlerin kafasına "Acaba!" takıntısı sokmaya da hakkı yoktur.
      Sedri Dayıma da selam ede...

      Not: Hem Hemşinlisen hem de Allah'un Lazlarından 8 tane yemenun ayıbı da sana yeter ...:)))

      Şakir Aksu
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Şu tulum çalan amblem yıllar öncesinden kalan bizim hemşin derneği amblemi değil mi? Kadıköy'deki derneğin. Sabuncakis çiçekçisinin yanındaki. Sene 1987. Yusuf Abi (Kobal) başkan. Mustafa Kobal, Mahmut Turan, Çataklı İsmet ve Haçapit'li saz arkadaşları vardı o zamanlar. Hemşin Derneğinin zirve yaptığı zamanlardı.

      m.ali acar
      Evet aynen o derneğin logosudur. Benim sırarla bunu kullanmamın sebebi ise biraz vahim. :)
      Bir arkadaşımız bu sitede bu logoyu etrafındaki yazılar ile birlikte kullanmaya başlayınca İstanbul Hemşin Derneği'nden bir arkadaşımız kendisien bir esaj atarak; "Bu logonon panentinin derneklerine ait olduğunu ve izinsiz kullanmanın yasak ve suç olduğunu" bildiren bir mesaj atmış.
      Ben de bu olay üzerine bu logonun etrafındaki yazıları kaldırıp kullanmaya başladım. Yaklaşık 2 senedir de bu logoyu değiştirmedim. Bekliyorum ki İstanbul Derneği beni mahkemeye versin ama İstanbul'dan hala bir ses yok...

      O derneğin kurucularına da emek verenlere de sonsuz teşekkürlerimle.

      Şakir Aksu
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...