Dilin Kemiği Yok! Kuralı Var!

      Dilin Kemiği Yok! Kuralı Var!

      Dilin kemiği yok, kuralı var!

      Sağlıklı bir iletişim için lütfen hayatımızın her alanında Türkçeyi doğru ve özenli kullanalım.
      Resimler
      • TÜRKÇE.jpg

        89.83 kB, 676×390, 9,429 defa görüntülendi
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      "Milliyetin en belirgin niteliklerinden birisi dildir. Türk milletindenim diyen insanlar her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk harsına, topluluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz."

      M. Kemal ATATÜRK
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Kutadgu Bilig'den...

      Ne yumruktan, ne kılıçtan iz kalır,
      İnsan ölür,arkasından söz kalır.
      Söyle doğru ,güzel,öz sandığını;
      Söyle bildiğini, inandığını.
      Söyle: inananlar gelsin izinden,
      Canına mal olsa da dönme sözünden.

      Yusuf Has Hacip
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      "Türkçenin bir dilbilgisi kitabını okumak, bu dili öğrenmek niyetinde olanlar için bir zevktir.Türlü dilbilgisi kurallarının belirlenmesindeki ustalık, eylem çekimlerindeki düzenlilik, bütün dil yapısındaki saydamlık, kolayca anlaşılabilme niteliği, insan zekasının dil aracılığı ile beliren üstün gücünü kavrayabilenlerde hayranlık uyandırır. Türk dilinde her şey saydamdır, apaçıktır."

      Max Müller
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Sevgili Rizeli Kardeşim; Dil, Lehçe, Şive, Ağız anlam itibarı ile birbirine benzese de birbirlerinden farklıdır.

      Şive aynı kelimenin farklı bir ağız ile söylenmesidir ve bunun çoğrafi ve kültürel geçmişi vardır. Hehangi birisini kullandığı şiveden nereli olduğunu tahmin etmek gibi.

      Bu başlığı açmamdaki amaç şive farklılıkları değil Türkçe Gramer Kurallarına uygun yazı yazılmasıdır. Örnek vermek gerekirse.

      "Bugün hava o kadar sıcak ki yaprak kımıldamıyor?" gibi bir cümle İstanbul Lehçesidir.
      Bunu; "Bogun hava o kadar sicak ki yaprak kimildamaa" şeklinde söylersek bir Hemşinli şivesi olur. ,

      Ancak bu kelimeleri;

      "Bugün Hava O Kadar Sıcak Ki Yaprak Kımıldamıyor?" şeklinde, ya da "Bogun Hava O Kadar Sicak Ki Yaprak Kimildamaa" şeklinde yazmak Türkçe Dil Gramer yapısına uygun değildir.

      Türkçede sadece Cümlenin ilk harfleri ve cümle içindeki Özel İsimler büyük harfle yazılır.

      Aynı şekilde bir başka çok yapılan yanlış da bir kişinin adın soyadını yazarken soyadın tüm harflerinin büyük harfle yazılmasıdır.

      Mesela bir yazı içinde Şakir AKSU yazarsanız bu yazım şekli yanlıştır. Yazı içinde Şakir Aksu yazılmalıdır. Ancak bir yazının sonunda bir kişinin imzası gerekiyorsa soyadının tamamı büyük harfle yazılabilir.

      Örnek vermek gerekirse;

      Sn. Şakir Aksu;
      .... nghnhdmön grntkmgnk
      dfnbdmbd bhfhndhrwy
      thryh. Şakir Aksu Bey'e mfsvm
      fkmkgvdkgnmk

      Naci KOBAL


      Yazının başında veya ortasında hitap ettiğiniz kişini adı soyadı bu örnekteki gibi ad da soyad da İlk harfleri büyük sonrakiler küçük olmalıdır. Yazı bitip de altına imza atıyorsanız oraya adınızı Naci KOBAL şeklinde yazabilirsiniz.

      Umarım açıklamalarım yeterli olmuştur. Konu yazım şekli ile alakalıdır. İlk mesajımdan sonrakiler de bu düşüncemi kuvvetlendirmeye yöneliktir.
      Dil ile yazı arasındaki irtibat koptu mu Dil bundan büyük zarar görür.
      Gerekçesi ne olursa olsun kafanızdan kural koyarak yazmak Tükçeyi aşiret diline çevirir.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Bölgesel şiveler de birçok dil de toplumların tanışması ve kaynaşması ile ortaya çıkmıştır. mesel Kürtçe ve Lazca gibi diller bu dili konuşanların yaşadığı bölgedeki diğer dillerden etkilenmiş ve bir çok kelime almıştır. Kürtçe bugün büyük oranda Türkçe ve Farsça'dan oluşmuş bir dildir. Hatta öylesine etkilenmiştir ki Kürtçenin rakamları bile Farsçadır.
      Şive de aynı şekilde oluşmuştur. Mesela Almanya'da yaşayan gurbetçilerin orada doğan çocukları Alman ağzı ile Türkçe konuşur.
      Yöremizde de aynı şey sözkonusudur. Hemşin Osmanlı döneminde bölgeye büyük oranda göç almıştır. Osmanlı'nıın en uzak coğrafyasından Hemşin'e gelenler aynı kelimeleri bu sebeple farklı bir şive ile konuşurlar. Hatta zaman içinde kız alıp verilmesi ile oluşan akrabalık bağları sadece köyden köye değil ev içinde bile aynı kelimelerin farklı şiveler ile söylenmesi sonucunu doğurmuştur.
      Hemşin bölgesinin ülkemizin tüm bölgelerinden bir farklılığı daha vardır ki o da bu bölgede ülkenin hiç bir bölgesinde kullanılmayan Çağatay Türkçesine ait kelimelerin kullanılmasıdır. Aynı şekilde bölgemizde yoğun bir Kıpçak yerleşimi sebebiyle Kıpçak ağzı da belirgin şekilde kullanılmaktadır.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Dil, millî candır!.. Mustafa ASLAN
      Millî hâfızamıza, bilinçaltımıza sahip çıkmak zorundayız! Milletliğimizi hedef alanlar, milleti parçalayarak halklara böldüler! Millî kavramlarımızı esrittiler! Millî kahramanlarımızı yok ettiler! Destanlarımızı savsaklatıp, soyumuzla - boyumuzla, dünümüzle - tarihimizle aramıza hendekler açtılar!
      Dincilikten, Allahçılıktan geçinen îman tâcirleri, hendekleri de dîni korumak adına açtılar! Allah sorsun!
      Arap menşe’li develerden kervanlar oluşturup hendeği geçirme işini millete yıktılar! Hendekte köprü yok! Deve de hendek geçmez! Millî eşekler var şükr’olsun! Hayvanlar içinde hâfızası en güçlü olanın, bir gittiği yeri asla unutmayanın eşek olduğunu unutan; düştüğü hendeğe bir daha asla düşmeyecek olan eşeğin bu özelliğini unutan, “Hafıza-i beşer, nisyân ile ma’lûldür” tarifli unutkanlığıyla meşhûr insan, eşeğin unutmadığını unutmak gibi bir gaflete düşmüş şükr’olsun!
      Deve hendeği geçmeyecek ama eşek sâyesinde hendeğe de bir daha düşmeyecek! Acemi kervancılar yüzünden bir kere hendeğe düşürülmüş olan eşeğin, o hendeğe bir daha düşmesi, mümkün değil!
      Kervandan deveye, deveden eşeğe atlayarak kervancıda karar kılmak istiyorum! Millî hâfızaya bir göz attırmak gayretindeyim! İşim zor! Biliyorum!...
      Bir zamanlar okumayanların, destan dinleyerek öğrenmeleri mümkündü! Şimdi okumaya üşenenlerin, dinlemekten de sıkıldıklarını, emperyalist Haçlı’nın hazırladığı ve kontrol ettiği “sanalağ bilgi depoları”ndan, bir tık’la buldukları yanlış keçi yollarında, “ulusal kaçakçılar” edilip kendi silahımızla öldürülerek, kaybolmaya doğru yol almaya başladık!
      Millet zaman yolculuğunda yolunu kaybederse, kaybolursa biteriz! Millî hâfıza olmadan da tarih labirentinde yol bulmak mümkün değil! Millî eşeklerle hendek dolaşmak ta çözüm değil!
      Millî öğütleri hatırlamak, hatırlatmak zorundayız. Kül Tigin ve Bilge Kağan kardeşlerin, taşlara ve tarihe kazıyarak yazdıkları 1300 yıllık millî öğüdü hatırlayalım; “Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe Türk Milleti, ilini töreni kim bozabilir? Türk Milleti; hatırla, kendine dön” öğüdünü; “Hayatta tek övüncüm ve kazancım Türklüğümdür” diye kendini ve düşüncelerini millete emânet eden Millî Kahramanı hatırlayalım!
      Millî hâfızayı diri tutan öğütleri, hatırlamaya devam edelim: “... bir roman yazmak üzereyim. Öyle bir roman ki... size 1300 yıl öncesini yaşatacak... Bir roman ki... Nasıl basit bir köy hekiminin sessiz çalışmaları, kimse farkına varmadan, sağlık istatistiklerinde bir yekûn tutarsa; nasıl bir piyâde bölüğünün savaşı, kesin sonucu hazırlayan sebepler arasında yer alırsa, ben de eserimle millî terbiyemiz için bir hamle yapacağım. ...” iddiasıyla tarihimizin son elli yılına, bütün baskılara rağmen Türkçe damga vuran bir “millî öğüt” kimliği kazanan Atsız’ın “Bozkurtların Ölümü” nü hatırlayalım...
      Kervancılar millî değil! Millî olsalar kervan değil “Türk Akıncı Birliği” kurarlar! Akıncı Birliği’nin başı da atlıdır, akıncıları da! Ve bu birliğin ne hendek umûrunda olur, ne de deve kervânı!.. Deveye ve hendek söz konusu olmayınca, eşeğin hafızasına da gerek kalmaz! Hendek atlatması imkânsız olan, eğri-büğrü develerden oluşturulan siyasî kervanlar hendeğe düşürmesin diye “demokratik eşek” dolma kalemlerin kılavuzluğuna da ihtiyâç kalmaz!
      Milletin geleceği olan çocuklarımız, millî öğütlerimizi öğrensin diye okutmamız lâzım! Çünkü kalem unutmaz, yazı unutturmaz!
      Dil canlıdır ve millî candır vesselâm...
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...