Hemşin Akyamaç (Tecina) Köyünden Ziya Küçük vefat etmiştir.
Ziya Dayımız aslında pek de bilinmeyen bir gönül insanı idi. Gençlik yıllarında bir sevdaya tutulmuş ve sevdasına kavuşamamış, sevdasını şiirlerinde nakış nakış işlemiş derlerdi. Eğitimi ilkokul seviyesinde ama kelime haznesi günümüz akademisyenlerinden bile güçlü idi. Öyle defter filan da pek kullanmazdı. Şiirlerini bulduğu her kağıda yazardı. Şeker kutuları, sigara kağıtları, ambalaj kağıtları ne bulursa üstüne yazdığı şiirleri ile süslerdi.
Sevdası kimdi kimse bilmezdi, kimseye de anlatmazdı. Yüzlerce şiirinde sevdasının adını bir sefer olsun yazmamıştı. Onu herkesten yüce bilmiş ve hatırasını kime ile de paylaşmamıştı. Kimi zaman sitem etse de onu aldığı her nefesinin sebebi gibi görmüştü.
Bulduğu her kağıda yazdığı şiirleri ile torbalar doldurduğu günlerde bir gün Tecina Kahvesinde otururken başıan kendi yaşlarında biri dikilmişti. Adının Orhan Bayramoğlu olduğunu söyleyen kişiyle ilk kez karşılaşmalarına rağmen uzun yıllar dostmuş gibi hasretle tokalaştılar. Bu karşılaşma bize 2 güzel şiir kitabı kazandırdı. "Güz Yeşili" ve "Sessizliğin Sesi"
Geçan ay Orhan Bayramoğlu'nu kaybettik. Bugün de Ziya Küçük'ü kaybettik. İkisinden geriye sadece eserleri kaldı. Umarım ki bu 2 büyük dost cennette birlikte olsunlar.
Onlar Hemşin Kültürüne verdikleri katkı ile asla unutulmayacaktır. Mekanı cennet olsun ikisini de...
Güz Yeşili isimli kitabında Ziya Küçük bakın kendisini nasıl tanıtıyor.
Şöhret ile işimiz yok
Ateşimin dumanıyım
Ne romancı ne şairim
Yarimin tercümanıyım...
Ve devam ediyor....
Dolar boşalır bu alem
Böyle yazıp çizmiş kalem
Ne derdim biter ne çilem
Oyalayım gönül seni...
Ve Sessizliğin Sesi isimli kitabında devam eder....
Beni yad edin dostlar
Sizi kalpten dinleyim
Bu gün olduğu gibi
Her zaman sizinleyim...
.
..
.
Neylesin sarayı, neylesin malı
Bülbülün meskeni küçük gül dalı
Mutlaka herkesin bir sevdiği var
Benim gönlüm Hemşin'ime sevdalı....
Ziya Dayımız aslında pek de bilinmeyen bir gönül insanı idi. Gençlik yıllarında bir sevdaya tutulmuş ve sevdasına kavuşamamış, sevdasını şiirlerinde nakış nakış işlemiş derlerdi. Eğitimi ilkokul seviyesinde ama kelime haznesi günümüz akademisyenlerinden bile güçlü idi. Öyle defter filan da pek kullanmazdı. Şiirlerini bulduğu her kağıda yazardı. Şeker kutuları, sigara kağıtları, ambalaj kağıtları ne bulursa üstüne yazdığı şiirleri ile süslerdi.
Sevdası kimdi kimse bilmezdi, kimseye de anlatmazdı. Yüzlerce şiirinde sevdasının adını bir sefer olsun yazmamıştı. Onu herkesten yüce bilmiş ve hatırasını kime ile de paylaşmamıştı. Kimi zaman sitem etse de onu aldığı her nefesinin sebebi gibi görmüştü.
Bulduğu her kağıda yazdığı şiirleri ile torbalar doldurduğu günlerde bir gün Tecina Kahvesinde otururken başıan kendi yaşlarında biri dikilmişti. Adının Orhan Bayramoğlu olduğunu söyleyen kişiyle ilk kez karşılaşmalarına rağmen uzun yıllar dostmuş gibi hasretle tokalaştılar. Bu karşılaşma bize 2 güzel şiir kitabı kazandırdı. "Güz Yeşili" ve "Sessizliğin Sesi"
Geçan ay Orhan Bayramoğlu'nu kaybettik. Bugün de Ziya Küçük'ü kaybettik. İkisinden geriye sadece eserleri kaldı. Umarım ki bu 2 büyük dost cennette birlikte olsunlar.
Onlar Hemşin Kültürüne verdikleri katkı ile asla unutulmayacaktır. Mekanı cennet olsun ikisini de...
Güz Yeşili isimli kitabında Ziya Küçük bakın kendisini nasıl tanıtıyor.
Şöhret ile işimiz yok
Ateşimin dumanıyım
Ne romancı ne şairim
Yarimin tercümanıyım...
Ve devam ediyor....
Dolar boşalır bu alem
Böyle yazıp çizmiş kalem
Ne derdim biter ne çilem
Oyalayım gönül seni...
Ve Sessizliğin Sesi isimli kitabında devam eder....
Beni yad edin dostlar
Sizi kalpten dinleyim
Bu gün olduğu gibi
Her zaman sizinleyim...
.
..
.
Neylesin sarayı, neylesin malı
Bülbülün meskeni küçük gül dalı
Mutlaka herkesin bir sevdiği var
Benim gönlüm Hemşin'ime sevdalı....
Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...