Saygıdeğer Hemşinliler,
Hemşin'de sürdürülebilir yaşamı nasıl kuracağız? Bütün dikkat ve enerjimizi bu konuya teksif etmemiz gerektiği kanısındayım. Zira topraklarımız hiç bir zaman bizleri doyurmadı. Şartlarımız evveliyattan beri bizleri başka yerlerde yaşamaya mecbur etti.
Bütün Hemşin'in envanterine bakalım. Hemşin'de üretilmiş değerle yapılmış tek bir ev, tek bir eser bulamazsınız. Çünkü şartlar geçimi sağladıktan sonra bir artı değer oluşturabilecek kadar çok üretim yapmaya yetmiyor.
Bu döngünün kırılabilmesi için biz Hemşinliler'in radikal kararlar almamız gerektiği düşüncesindeyim. Şöyle ki;
1.Bugünki hane başına düşen ekilebilir arazi varlığı sürdürülebilir yaşam kurmayı imkansız kılmaktadır. Bundan dolayı arazilerin birleştirilerek hane başına yeterli bir seviyeye ulaştırılması lazım. Bunun için en başta arazisi bölünmüş ailelerin bir araya gelerek tüm aile arazisini kullanacak olana devretmeyi kabul etmeleri gerek. Bunun dışında, Hemşin'den tamamen kopmuş ailelerin arazilerini orda yaşam süren ailelere devretmeyi kabul etmeleri gerek. (Devir etmenin bedel karşılığında olacağı tabiidir.)
2.Daha az emekle daha çok üretim için, kimin arazisi kime yakınsa o ailelerin arazilerini takas etmeleri .
3.Hemşin'de en bol miktarda bulunan orman ürünlerini işleyen el sanatlarının bir kurtarıcı olmaması için hiç bir neden yok. Bunun Türkiye'de örnekleri de mevcuttur. Toprakla uğraşmak istemeyen aileler için pratikte de uygulanabilecek bir yöntemdir.
4.Orta ve büyük ölçekte hayvancılığın yapılamayacağı zaten malumdur. Bunu yerine toprakla uğraşmayı seçen ailelerin tamamen o bölgenin yemleri ile beslenen hayvanlardan elde edilen sütten üretilen süt ürünlerinin talep edilir pazarlanabilir kalitede üretilmesi. (Bunu olabilmesi için birinci maddenin gerçekleşmesi gerek)
Özellikle birinci maddenin gerçekleşmesi benim için çok önemli. Çünkü, şu halle araziler bakımsızlıktan ormana dönüşüyor ve Orman arazisi sayılıp elimizden çıkıyor.
Sevgili Hemşinler, bunlar benim naçizane düşündüklerim.
Hemşin'de sürdürülebilir yaşamı nasıl kuracağız? Bütün dikkat ve enerjimizi bu konuya teksif etmemiz gerektiği kanısındayım. Zira topraklarımız hiç bir zaman bizleri doyurmadı. Şartlarımız evveliyattan beri bizleri başka yerlerde yaşamaya mecbur etti.
Bütün Hemşin'in envanterine bakalım. Hemşin'de üretilmiş değerle yapılmış tek bir ev, tek bir eser bulamazsınız. Çünkü şartlar geçimi sağladıktan sonra bir artı değer oluşturabilecek kadar çok üretim yapmaya yetmiyor.
Bu döngünün kırılabilmesi için biz Hemşinliler'in radikal kararlar almamız gerektiği düşüncesindeyim. Şöyle ki;
1.Bugünki hane başına düşen ekilebilir arazi varlığı sürdürülebilir yaşam kurmayı imkansız kılmaktadır. Bundan dolayı arazilerin birleştirilerek hane başına yeterli bir seviyeye ulaştırılması lazım. Bunun için en başta arazisi bölünmüş ailelerin bir araya gelerek tüm aile arazisini kullanacak olana devretmeyi kabul etmeleri gerek. Bunun dışında, Hemşin'den tamamen kopmuş ailelerin arazilerini orda yaşam süren ailelere devretmeyi kabul etmeleri gerek. (Devir etmenin bedel karşılığında olacağı tabiidir.)
2.Daha az emekle daha çok üretim için, kimin arazisi kime yakınsa o ailelerin arazilerini takas etmeleri .
3.Hemşin'de en bol miktarda bulunan orman ürünlerini işleyen el sanatlarının bir kurtarıcı olmaması için hiç bir neden yok. Bunun Türkiye'de örnekleri de mevcuttur. Toprakla uğraşmak istemeyen aileler için pratikte de uygulanabilecek bir yöntemdir.
4.Orta ve büyük ölçekte hayvancılığın yapılamayacağı zaten malumdur. Bunu yerine toprakla uğraşmayı seçen ailelerin tamamen o bölgenin yemleri ile beslenen hayvanlardan elde edilen sütten üretilen süt ürünlerinin talep edilir pazarlanabilir kalitede üretilmesi. (Bunu olabilmesi için birinci maddenin gerçekleşmesi gerek)
Özellikle birinci maddenin gerçekleşmesi benim için çok önemli. Çünkü, şu halle araziler bakımsızlıktan ormana dönüşüyor ve Orman arazisi sayılıp elimizden çıkıyor.
Sevgili Hemşinler, bunlar benim naçizane düşündüklerim.
Güneş'in Dünya'yı sardığı günden bu yana hiç bir söz yoktur ki söylenmemiş, hiç bir fiil yok ki işlenmemiş olsun! (Eflatun M.Ö. 347)