Ali'nin Destanı

      Ali'nin Destanı

      Hastayım biraz ağırır başım,

      Peçkorun suyunda döküldü yaşım,

      Aaman bırakmayın beni kardeşim,

      Geliş gidiş dünyasıdır ne çare.



      Bana mekan oldu bu dere düzü,

      Tamam edemedim bu yıl ki güzü,

      Yeni diktirmiştim sarı buluzu,

      Tez hander bıraktım ona yanarım.



      Evvelden ben idim yolun çiçeği,

      Konuşup gülerdim yalan gerçeği,

      Takardım belime batum bıçağı,

      Tez Hnder bıraktım ona yanarım.



      Siyah çamurluğu çekerdim dize,

      Sevda idim kolunada bir kıza,

      O'nu da bıraktım kardeşim size,

      Kader böyle imiş ona yanarım.



      Annem benim için daim ağlama,

      Hander şeylerimi bohça bağlama,

      O gün beni aldı kuru karlama,

      Dere düzde mekan kurdum ne çare.



      Adımı sorarsız Hacıfan Ali,

      Döktüler üstüme dikenli çalı,

      Bana haram oldu bu dünya malı,

      Kader böyle idi üzülme ana.



      Şimdi katırlar geçer köprüden,

      Gariban anam bakar kapıdan,

      Çıkardılar beni yeni yapıdan,

      Kader böyle idi üzülme ana.



      .



      Bu destan 1930 yılında, 25 yaşında yaylada vefat edip orda toprağa verilen olan Hacıfan Ali için söylenmiştir. Allah rahmet eylesin.
      Güneş'in Dünya'yı sardığı günden bu yana hiç bir söz yoktur ki söylenmemiş, hiç bir fiil yok ki işlenmemiş olsun! (Eflatun M.Ö. 347)