Mehmet Âkif ERSOY'dan (Günümüzü Anlatan) Şiirler

      Mehmet Âkif ERSOY'dan (Günümüzü Anlatan) Şiirler

      Nevruz'a

      İhtiyar amcanı dinler misin, oğlum, Nevruz?
      Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit işde gerek.
      Lafı bol, karnı geniş soyları taklid etme;
      Sözü sağlam, özü sağlam, adam ol, ırkına çek.



      Mehmet Âkif Ersoy

      Mesaj 2 defa düzenlendi, son düzenleyen “kuculig” ().

      Olmaz ya... Tabii...

      -Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? -
      (Kuran-ı Kerim)

      Olmaz ya... Tabii... Biri insan, biri hayvan!
      Öyleyse cehalet denilen yüz karasından


      Kurtulmaya azmetmeli baştanbaşa millet.
      Kâfi değil mi, yoksa bu son ders-i felaket?

      Son ders-i felaket neye mal oldu? Düşünsen:
      Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden!


      'Son ders-i felaket' ne demektir? Şu demektir:
      Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir!


      Zira, yeni bir sadmeye (çarpmaya) artık dayanılmaz;
      Zira, bu sefer uyku ölümdür; uyanılmaz!


      Coşkun, koca bir sel gibi, daim beşeriyyet,
      Müstakbele (geleceğe) koşmakta verip seyrine şiddet.

      Dağlar, uçurumlar, ona yol vermemek ister...
      Lakin o, ne yüksek ne de alçak demez örter!

      Akvam (kavimler, milletler) o büyük nehre katılmış birer ırmak...
      Elbet katılır... Hangisi ister geri kalmak?


      Bizler ki bu müthiş, bu muazzam cereyanla
      Uğraşmaktayız... Bak, ne kadar çılgınız anla!


      Uğraş bakalım, yoksa işin, hey şaşkın!
      Kurşun gibi sur'atli, denizler gibi taşkın


      Bir çağlayanın menba-i dehhaşına (dehşetli kaynağına) doğru
      Tırmanmaya benzer, yüzerek, başka değil bu!

      Ey katre-i avare (zavallı damla) , bu cuşun, bu huruşun
      Ahengine uymazsan, emin ol, boğulursun!

      Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık,
      Silkin de muhitindeki zulmetleri yak, yık!


      Bir baksana: gökler uyanık, yer uyanıktır;
      Dünya uyanıkken uyumak, maskaralıktır!


      Eyvah! Bu zilletlere sensin yine illet...
      Ey derd-i cehalet, sana düşmekte bu millet,

      Bir hale getirdin ki, ne din kaldı, ne namus!
      Ey sine-i islam'a çöken kapkara kâbus,


      Ey hasm-ı hakiki (gerçek) , seni öldürmeli evvel:
      Sensin bize düşmanları üstün çıkartan el!


      Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun!
      İslam'ı da batsın, diye tutmuş ye diyorsun!


      Allah’tan utan! bari bırak dini elinden...
      Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!


      Lakin, ne demek bizleri Allah ile iskat (susturmak) ?
      Allah’tan utanmak da olur, ilim ile... Heyhat!


      18 Cemaziyelevvel 1331
      11 Nisan 1329
      1913


      Mehmet Âkif Ersoy
      Müslümanlık Nerde

      Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile...
      Adem aldatmaksa maksad, aldanan yok, nafile!

      Kaç hakiki müslüman gördümse, hep makberdedir;
      Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir;

      Istemem, dursun o payansiz mefahir bir yana...
      Gösterin ecdada az çok benziyen kan bana!

      Isterim sizlerde görmek ırkınızdan yadigar,
      Çok değil, ancak Necip evlada layik tek şiar.
      Varsa şayet, söyleyin, bir parçacık ınsafınız:
      Böyle kansiz miydi -haşa- kahraman ecdadınız?

      Böyle düşmüş müydü herkes ayrılık sevdasına?
      Benzeyip sirazesiz bir mushafin eczasina,

      Hiç görülmüş müydü olsun kayd-i vahdet tarumar?
      Böyle olmuşmuydu millet canevinden rahnedar?

      Böyle açliktan boğazlar mıydı kardeş kardeşi?
      Böyle adet miydi bi-perva, yemek insan leşi?

      Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan...
      Hey sıkılmaz, ağlamazsan, bari gülmekten utan! ...
      'His' denen devletliden olsaydi halkin behresi:
      Payitahtindan bugün taşmazdi sarhoş naresi!

      Kurd uzaklardan bakar, dalgın görürmüş merkebi.
      Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi.

      Lakin, aşk olsun ki, aldirmaz otlarmış eşek,
      Sanki tavşanmiş gelen, yahut kılıksız köstebek!
      Kâr sayarmiş bir tutam ot fazla olsun yutmayi...
      Hasmi, derken, çullanırmış yutmadan son lokmayi!
      ...
      Bu hakikattir bu, şaşmaz, bildiğin usluba sok:
      Halimiz merkeple kurdun ayni, asla farki yok.

      Burnumuzdan tuttu düşman; biz boğaz kaydındayız;
      Bir bakın: hala mı hala ihtiras ardındayız!

      Saygısızlık elverir... Bir parça olsun arlanın:
      Vakti çoktan geldi, hem geçmektedir arlanmanın!
      Davranın haykırmadan nakus-u izmihaliniz...
      Öyle bir buhrana sapmıştır ki, zira, halimiz:

      Zevke dalmak söyle dursun, vaktiniz yok mateme!
      Davranın zira gülünç olduk bütün bir aleme,

      Bekleşirken gökte yüz binlerce ervah, intikam;
      Yerde kalmış, na'sa benzer kavm için durmak haram! ...

      Kahraman ecdadınızdan sizde bir kan yok mudur?
      Yoksa, istikbalinizden korkulur, pek korkulur.



      Mehmet Âkif Ersoy

      Mesaj 2 defa düzenlendi, son düzenleyen “kuculig” ().


      Haya Sıyrılmış İnmiş


      Haya sıyrılmış inmiş, öyle yüzsüzlük ki heryerde
      Ne çirkin yüzleri örtermiş, meğer o incecik perde

      Vefa yok, ahde hürmet hiç, lafe-i bi medlul
      Yalan raiç, hiyanet mültezem, heryerde hak meçhul
      Ne tüyler ürperir ya rab, ne korkunç inkılab olmuş
      Ne din kalmış ne iman, din harab, iman türab olmuş



      Mehmet Âkif Ersoy
      Ye's(ümitsizlik)

      Âtiyi(geleceği) karanlık görerek azmi bırakmak…
      Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.


      Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.
      İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:


      Ey dipdiri meyyit(ölü), ‘İki el bir baş içindir.’
      Davransana… Eller de senin, baş da senindir!


      His yok, hareket yok, acı yok… Leş mi kesildin?
      Hayret veriyorsun bana… Sen böyle değildin.


      Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
      Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?


      Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?
      Esbâbı(sebepleri) elinden atarak ye’se yapıştın!


      Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
      Tek bir ışık olsun buluver… Kalma yolundan.


      Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
      Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!


      Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın
      Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?


      Ye’s öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
      Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!


      Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
      Me’yûs(kederli) olanın rûhunu, vicdânını bağlar

      Lânetleme bir ukde-i hâtır(vesvese düğümü) ki: çözülmez…
      En korkulu câni gibi ye’sin yüzü gülmez!


      Mâdâm ki alçaklığı bir, ye’s ile sirkin(kuru davar tersi);
      Mâdâm ki ondan daha mel’un daha çirkin


      Bir seyyie(kötü) yoktur sana; ey unsur(küçük parça)- îman,
      Nevmid(ümitsiz) olarak rahmet-i mev’ûd-u Hudâ’dan(tanrıdan vaadedilmiş),


      Hüsrâna rıza verme… Çalış… Azmi bırakma;
      Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!


      Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş…
      Sesler de: ‘Vatan tehlikedeymiş… Batıyormuş! ‘

      Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
      Tek kol da demiyor bir tarafından!


      Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
      Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.


      Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar…
      Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.


      Feryâd ile kurtulması me’mûl ise(mümkünse) haykır!
      Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!


      ‘İş bitti… Sebâtın sonu yoktur! ‘ deme, yılma.
      Ey millet-i merhûme, sakın ye’se kapılma.


      (14 Mart 1913)




      Mehmet Âkif Ersoy

      Mesaj 2 defa düzenlendi, son düzenleyen “kuculig” ().

      Birlik

      Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz.
      Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;


      Düşer mi tek taşı sandın harim-i(kiri) namusun,
      Meğer ki harbe giden son nefer şehid olsun.


      Şu karşımızdaki mahşer kudursa, çıldırsa,
      Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,


      Bu altımızdaki yerden bütün yanardağlar
      Taşıp da kaplasa âfakı bir kızıl sarsar(Kasırga),


      Değil mi cephemizin sinesinde iman bir;
      Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir;

      Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz,
      Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz!


      Mehmet Âkif Ersoy