Verçenikten Esintiler

      Verçenikten Esintiler

      - DAĞLAR-
      Dağlardayım, kimsesiz bir bir duman ortasında;
      yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
      Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
      sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

      Yeşil dağlar siyaha boyanmış sıfırı karanlık ...

      Derelerin yatağını kolluyor yıldırımlar.
      İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
      biri benim, biri de serseri yaylalar.

      İçime bir korku girmiş büyüyor;
      sanıyorum, her dağ başını kesmiş caniler
      üstüme korkuları, hep simsiyah, dikiyor;
      gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi haneler

      Dağlar, çilekeş sevdaların sesi;
      dağlar, yüreğime oturmuş bir destandır.
      Dağlar duyulur, ses duyulmayınca sesi;
      dağlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

      Kimse istemez can vermek, yumuşak bir kucakta;
      ben bu dağların emzirdiği çocuğum!
      Aman, sabah olmasın, bu karanlık dağlarda;
      bu sıfırı karanlıkta bitmesin yolculuğum!

      Ben gideyim, dere gitsin, ben gideyim, dere gitsin;
      iki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
      Tak, tak, ayak sesimi aç ayılar işitsin;
      alnımın zafer akı, gölgeden taş kemerler.

      Ne seni göreyim, ne sana görüneyim;
      sahte sevdalar size kalsın, görün asıl sevdaları
      ıslak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
      örtün, üstüme örtün, o verane dağları

      Uzanıverse gövdem, derelere boydan boya;
      alsa buz gibi sular alnımdan bu ateşi.
      Dalıp, dağlar kadar esrarlı bir uykuya,
      ölse, yaylaların kara sevdalı eşi.