Yeşil Yol'a Neden saldırı Var? İşte Yeşil Yol

      Yeşil Yol'a Neden saldırı Var? İşte Yeşil Yol

      8 il 38 merkez, ilk kez yayınlanan harita... Yeşil Yol'a saldırı var. peki Yeşil Yol nedir? İşte Doğu Karadeniz'in projesi:

      Türkiye günlerdir Doğu Karadeniz'i kapsayacak olan Yeşil Yol Projesi'ne bilinçli saldırı gerçekleştiren kesimin tartışmalarını konuşuyor. Karşı çıkan kesim ise zaten çarpık ve plansız yapılaşmayı görmezden gelerek yaylarının tahrip edileceğini ve ranta açılacağını savunuyor.

      Peki nedir bu "Yeşil Yol Projesi" ve Türkiye ile bölgeye ne kazandıracak? Öncelikle projenin amacı; Turizm alanlarını birbirine bağlayarak bölgenin turizm potansiyelini artırmak. Samsun, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon, Rize ve Artvin olmak üzere 8 ilin önemli yaylalarını ve turizm merkezlerini birbirine bağlayan, bölgeye gelen yerli ve yabancı turistlerin belirlenen güzergâh boyunca güvenli konforlu bir şekilde seyahat etmesine imkân sağlayan bir turizm projesi olan Yeşil Yol Projesi, Doğu Karadeniz'e yeni canlılık ve şekil kazandıracak.

      Ayrıca Doğu Karadeniz Turizm Master Planı, ilk ayağı Yeşil Yol Projesi olan dev bir program. Yeşil Yol olarak tanımlanan 2600 kilometrelik yolun tamamlanmasının ardından sıra 38 ayrı yerde turizm merkezlerinin yapılmasına gelecek. 38 ayrı turizm merkezi için şu anda planlama çalışmaları devam ediyor. Planların onaylanmasının ardından bu bölgeler turizm alanı ilân edilecek.

      İşte o harita; (Kaynak: Al Jazeera)



      YEŞİL YOL; BİR YOLCULUK AKSIDOKAP (Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı)

      projeyi bir yolculuk aksı olarak tanımlıyor. Yani yeşil yol hedefe varma adına hızlı ulaşım sağlayacak bir yol değil aksine yavaş ilerlenen ve çevrenin daha çok algılanmasına imkân veren bir yolculuk aksı. Bu proje kesinlikle Karadeniz sahil yoluna alternatif değil ve yaylalar arasındaki ulaşımı sahil yolundan bağımsız olacak şekilde sağlamaya yönelik.

      YEŞİL YOL, PLANSIZLIĞI ORTADAN KALDIRACAK

      Doğu Karadeniz'de özellikle plansız yerleşme bölgeyi tehdit ediyor. Özellikle de Yeşil Yolgüzergahı bölgeye yakışmayan yapılaşmalarla dolu. Bir çok sorun var. Yaylalarda mülkiyet sorunu var, çirkin yapılaşma var, kaçak yapılaşma var, yöresel mimarinin olmadığı bir yapılaşma var, plansız, programsız ve düzensiz bir yerleşim var. Yeşile Yolculuk projesi yeni bir yol olmadığının da altı çiziliyor. Eski yolun yani var olan yolun ıslah etmek, iyileştirmek, işaretlemek ve güvenli bir yol oluşturmak olduğu açıklanıyor. Turizmin en önemli parçası olan Yeşile Yolculuk, Karadeniz Bölgesinin sahip olduğu eşsiz güzelliklere değer katacak bir proje olarak tarihteki yerini alıyor.


      BİN 100 KM'LİK İYİLEŞTİRİLECEK YOL KALDI

      İyileştirilmesi planlanan güzergâh yaklaşık 2 bin 600 km uzunlukta. Ancak bu güzergâhın yaklaşık bin km’lik kısmı hâlihazırda Karayolları Genel Müdürlüğü sorumluluğunda yer alan yollardan oluşuyor. Geriye kalan Bin 600 km güzergâhın yaklaşık 500 km’lik kısmında yol iyileştirme işlemleri tamamlanmış olup, bundan sonra kalan Bin 100 km’lik kısımda iyileştirme çalışmalarının yapılması planlanıyor.

      ULAŞIM YETERSİZLİĞİ BÖLGE TURİZMİNİ BALTALIYOR

      Ulaşım yetersizliği mevsim kısalığı ve gezme görmeye dayalı tek tür turizm bölgede turizm sektörünün temel sorunları içinde. Ulaşım yetersizliği özellikle dağlarda pek çok kaynağın atıl olarak kalmasına neden oluyor. Çözüm ise bir yandan turist eğilimlerini, diğer yandan değerlendirilebilir kaynakları devreye sokan yeni bir ulaşım planlamasıyla birlikte Yeşil Yol Projesi...

      PROJE NASIL HAZIRLANIYOR, NE ŞARTLAR ARANIYOR?

      Yeşil Yol Projesi de dahil bu tip hassas projelerde ince elenip sık dokunuyor ve yıllar süren çalışmalar yapılıyor. Yeşil Yol'da da, doğal ve tarihi değerlerin korunması, Yerel mimariye ve malzemelere uyumun sağlanması, Koruma-kullanma dengesinin gözetilmesi, Sürdürülebilir turizm uygulamalarının geliştirilmesi ve çevreye yönelik olumsuz etkilerin asgari düzeye indirilmesi hususları arandı.

      İŞTE YEŞİL YOL İLLERİ VE YAYLALARI;

      Artvin: Kaçkar Turizm Merkezi ve Kafkasör Kültür Turizm Koruma Gelişim Bölgeleri

      Bayburt: Kop Dağı Turizm Merkezi

      Giresun: Aksu TM, Bulancak Bektaş Yaylası TM, Kümbet Yaylası TM, Yavuzkemal Yaylası TM.

      Gümüşhane: Çakırgöl Kış Sporları TM, Süleymaniye Kış Sporları TM, Zigana TM

      Ordu: Akkuş Argın Yaylası TM, Aybastı Perşembe Yaylası TM, Aybastı Toygar Kabaktepe TM, Bolaman KTKGB, Çambaşı Yaylası TM, Mesudiye Keyfalan Yaylası TM, Mesudiye Yeşilce-Topçam Yaylaları TM, Fatsa-Çerkezler TM

      Rize: Anzer KTKGB, Anzer TM, Çamlıhemşin Ayder Kaplıcası TM, Çamlıhemşin Ayder KTKGB, Çayeli TM (Kuspa), İkizdere Ovit Dağı Kış TM

      Samsun: 19 Mayıs TM, Ayvacık KTKGB, Bafra Kolay TM, Havza 25 Mayıs Termal TM, Havza Mevcut Kaplıca Termal TM, Ladik Akdağ Kış Sporları TM, Vezirköprü TM

      Trabzon: Akçaabat Karadağ TM, Araklı Pazarcık Yaylası TM, Araklı TM, Araklı Yeşilyurt Yılantaş Yaylası TM, Sis Dağı TM, Maçka Şolma TM, Tonya Armutlu Gümüşhane Kürtün Erikbeli TM.

      Kaynak : Haber7


      Çevreciler, 200 Küresel Ekolojik Bölge arasında yer alan Karadeniz’de planlanan Yeşil Yol’un sadece çevresel etkisinin olmayacağı, ‘Havva Anaların kültürünün bile değişeceği’ görüşünde. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, bölgedeki Havva Anaların yaşam biçiminin değişmek zorunda kalacağını savundu. Projenin Karadeniz’i betonlaştıracağını belirten Bozoğlu, şöyle konuştu: “Yeşilin içinden geçecek 2 bin 600 kilometrelik bir yolda ÇED uygulanmayacak da nerede uygulanacak? ÇED’in sadece çevresel değil sosyal etkiyi de kapsaması gerekiyor. Köylülerin, Havva Anaların yaşam biçimi değişmek zorunda kalacak. Kültürel çeşitliliğe etkisi olacak. Bu iki değerlendirme de yapılmadı. Bu kadar tepkiye rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın hiç sesi çıkmıyor. Devasa bir proje olduğu için etkisi çok büyük olacak. Bu yol nereden geçecek, hangi malzemeler kullanılacak, kaç makine kullanılacak, hafriyat nereye dökülecek gibi soruların cevapları yok. Projenin sonu Ayder ve Uzungöl’deki gibi betonlaşma olacaktır. Turist gelsin diye yapılan proje, turistin gelmediği bir Karadeniz’in önünü açacak.”

      DÜNYA Doğayı Koruma Vakfı (WWF), Doğu Karadeniz’i kitlesel turizme açacak projenin doğa için ciddi riskler içerdiği uyarısı yapıyor. “Kitle turizminin yöre halkına ve doğaya bir katkı sağlamayacağı, yapılaşmayla beraber sıradanlaşmayı da beraberinde getireceği açık” diyen WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak şunları söyledi: “Yaylalara gelen turistin yıldızlı oteller değil yayla görmek istediği unutulmamalı. Yeşil Yol Projesi hayata geçirilirse Karadeniz kendine has özelliklerini yitirecek. Gelişen sürdürülebilir turizm çalışmaları darbe alacak. Bölgedeki mevcut yolların basit iyileştirmelerle daha kullanışlı hale getirilmesi, eğer varsa, bölgedeki insanların talebini karşılamaya yeter.”

      Hürriyet Haberden Alınmıştır
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR
      Yeşil Yol Karadeniz’i yoldan çıkaracak
      WWF tarafından yapılan açıklamada, doğu Karadeniz dağlarını kitle turizmine açacak “Yeşil Yol” projesinin bölgenin eşsiz doğası için ciddi riskler içerdiği ifade edildi.

      Ana Sayfa» Sürdürülebilir Dünya

      07.07.2015 03:32

      DİDEM ERYAR ÜNLÜ

      WWF tarafından yapılan açıklamda, Doğu Karadeniz’deki yaylaları geniş, asfalt yollarla birbirlerine bağlamayı hedefleyen ve yaklaşık 2 bin 600 km uzunluğunda olacağı tahmin edilen Yeşil Yol projesinin bölgenin özel doğasını ve yaban hayatını riske atacağı ifade edildi. Bu riskler yol çalışmaları sırasında doğaya verilecek zararla sınırlı değil. Asfaltla kaplanıp genişletilecek yollar, 40 farklı noktada turistik tesis inşaatlarına ve beraberinde ciddi bir yapılaşmaya da yol açacak. Yolların böldüğü yaşam alanları yaban hayvanlarının hayatta kalma mücadelesini de zorlaştıracak. Önemli bitki türlerinin geleceğini tehlikeye atacak.

      Tehdit altındaki 35 “sıcak nokta”dan biri

      Türkiye’nin Doğu Karadeniz Bölgesi’ni de içine alan Kafk asya, WWF’in belirlediği 200 Küresel Ekolojik Bölge arasında yer alıyor. Bölge aynı zamanda, yeryüzünün en zengin biyolojik çeşitliliğine sahip, ancak tehdit altındaki 35 “sıcak nokta”sından biri. WWF; Karadeniz’in sarp coğrafyasında yüzlerce kilometre uzunluğunda ve onlarca metre genişliğinde bir yol ağı açmanın, devasa kazı ve dolgularla hektarlarca orman arazisi, mera ve binlerce ağacın yok olmasına neden olacağını ifade ediyor. Rize’deki Ayder Yaylası, Trabzon’daki Uzungöl ve bölgedeki HES projeleri için açılan yollar bunun en bilinen örnekleri. Doğal yaşam alanlarının yol ağlarıyla ve turistik tesislerin başı çektiği yerleşim bölgeleriyle parçalara bölünmesi de başta büyük memeliler gibi geniş alanlara ihtiyaç duyan yaban hayvanlarının ve kuşların yaşamını tehdit edecek. Hayvanların üremeleri, doğal alanlar arasında geçiş yapmaları, beslenme ve barınma alanları bulmaları zorlaşacak, insanlarla çatışmaları artacak.

      “Yöre halkı gelirden pay alabilmeli” “Karadeniz’in kitlesel turizme kapılarını açması bölgenin özelliğini yitirmesine neden olacak ve önemli bir ekonomik ve ekolojik değer zarar görecek” açıklamasında bulunan WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Sedat Kalem konuyla ilgili şunları söylüyor: “Doğu Karadeniz, bu haliyle de önemli bir doğa turizmi bölgesi. Bölgeye gelen turistleri, bozulmamış doğanın içinde birkaç gün geçirmek ve kentte bulamadıkları mütevazi ve samimi konaklama koşulları mutlu etmeye yeter. Büyük sermaye birikimi gerektirmeyen bu turizm yatırımları yöre halkının da gelirden pay almasını sağlıyor. Samsun’dan Hopa’ya, Karadeniz yaylalarını birbirine bağlayacak projenin bir bütün halinde sosyal, ekonomik ve ekolojik etkileri değerlendirilmiş midir? Doğu Karadeniz Master Planı kapsamındaki Yeşil Yol projesi ve Master Planı hangi bilimsel gerçekler ışığında hazırlanmıştır? Bu iki sorunun yanıtını merak ediyoruz.”

      Nesli tehlike altındaki türlere ev sahipliği yapıyor

      Kafk asya, son buzul çağından bu yana görece el değmemiş doğal ekosistemlere sahip. Doğu Karadeniz dağları ikisi küresel, 80’i Avrupa ve 214’ü ulusal ölçekte olmak üzere toplam 296 tehlike altındaki bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Küresel göç yolları üzerinde yer alan bölge aynı zamanda bir Önemli Kuş Alanı. Projenin yapılacağı alan aynı zamanda Avrupa’da bulunan 100, Türkiye’de bulunan dokuz Sıcak Orman Noktası’ndan ikisini içeriyor. Orman Sıcak Noktaları biyolojik çeşitliliğin yüksek olduğu, nadir ve nesli tehlike altındaki türlere, bozulmamış yaşam alanlarına ev sahipliği yapan, dış baskı ve tehditlere duyarlılığı fazla yerlerdir.

      Yapılaşma ve sıradanlaşmayı getirecek

      “Kitle turizminin yöre halkına ve doğaya bir katkı sağlamayacağı, yapılaşmayla beraber sıradanlaşmayı da beraberinde getireceği açık” diyen WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak ise, “Yaylalara gelen turistin yıldızlı oteller değil yayla görmek istediği unutulmamalı. Buraya ilgi duyan turistlerin özlemi, kentte gördükleri binalar, herhangi bir beş yıldızlı oteldeki konfor değil. Yeşil Yol projesi hayata geçirilirse Karadeniz kendine has özelliklerini yitirecek. Gelişen sürdürülebilir turizm çalışmaları darbe alacak. Bölgedeki mevcut yolların basit iyileştirmelerle daha kullanışlı hale getirilmesi, eğer varsa, bölgedeki insanların talebini karşılamaya yeter” diyor.
      Bizim sözümüz DOSTA tatlı, DÜŞMANA kurşundur
      NAMERTE hançer, canımız DOSTA feda, DÜŞMANA beladır.

      SEVDAMIZSA YÜCEDİR NE ALINIR NEDE SATILIR
      kaynak: ODATV
      odatv.com/n.php?n=halk-yesil-yola-neden-karsi-1907151200

      Halk 'Yeşil Yol'a neden karşı -1.Bölüm-

      Karadeniz'de yapılmaya çalışılan ve yaylaları birbirine bağlayacağı söylenen Yeşil Yol projesine halkın direnişi sürüyor. Peki halk neden Yeşil Yol'a karşı çıkıyor? Yeşil Yol ile gerçekten turizm rahatlayacak mı? Çevreye zararı olmayacak mı? Yeşil Yol çok mu gerekli?

      Bu ve benzer sorulara, konu üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan Önder Cirik yanıt verdi. Cirik kişisel sitesinde yazdığı yazıda herkesin kafasındaki soruları açıklıkla yanıtladı.

      İşte Cirik'in o yazısı:


      1950-2000 yılları arasında bizzat Karadeniz’in kendisi yok olurken, artık kıyısındaki doğal alanlar da yok olmaya başladı. Son 10 yıldır Karadeniz çok yoğun bir saldırı altında. Samsun’dan Hopa’ya kadar uzanan Karadeniz sahil yolu, Çoruh üzerine yapılan sayısız baraj, neredeyse Karadeniz’e akan her dere ve kolları üzerine kurulan HES’ler, dağların zirvelerine açılan altın madenleri derken şimdi bir de “yeşil” yol çıktı. Aslında yolun adı tüm kavramların içinin boşaltıldığı ve son 13 yıldır da yaşadığımız yanılsama dönemine çok da uyuyor. O yol demek ki “yeşil” değil.

      YOLLARLA ZATEN BAĞLANMIŞ DURUMDA

      “Yeşil” yol Artvin’den Samsun’a kadar ortalama 2000 rakımlardan geçecek, Karadeniz dağları boyunca denize paralel uzanıp toplam 2600 km uzunluğunda yapılması planlanan yolun adı. Öncelikle sormamız gereken soru bu yolun neden yapılmak istendiği? Yetkililer yol yapılırsa turizmin gelişeceğini söylüyorlar. Yani onların bile bir noktayı diğer bir noktaya bağlama gibi bir amaçları yok. Çünkü Samsun ve Hopa arası kıyı boyunca kah deniz doldurularak, kah tüneller açılarak duble yollarla zaten bağlanmış durumda.
      Samsun-Hopa arası bugün ortalama 7,5 saatlik bir araç yolcuğu yaparak gidilebiliyor. Fakat 2600 km olacağı söylenen “yeşil” yol saatte 100 km ile bile gitseniz 26 saat sürecek bir mesafe. Ki Karadeniz dağlarında 50 km süratin üzerine çıkabileceğinizi çok sanmıyorum. Yani özetle “yeşil” yolun bir yeri bir yere bağlama iddiası yok ve böyle bir ulaşım talebi de yok.

      OLACAK ŞEYİ SÖYLEYEYİM; BETONLAŞMA

      Deniyor ki turizmin gelişmesine hizmet edecek? Bugün Doğu Karadeniz’de asfalt yolun çıktığı tek yayla Ayder’dir ve bugün Ayder’in hali betonlaşma yüzünden içler acısıdır. Eskiden fotoğraflarına hayranlıkla baktığımız, fakat şimdi etrafına tamamen beton dökülmüş Uzungöl’ün başına gelen de aynısıdır. O cennet fotoğraflarını gördüğünüz birçok Karadeniz yaylasının yolu yoktur. Yürüyerek ya da katır sırtında çıkılır o yaylalara. Samistal, Pokut, Hazindak yaylaları araba yolu olmayan yaylalardır ve bugün hala içlerinde en güzel olanlarıdır. Doğu Karadeniz gibi bir coğrafyada yol yapmakla turizm gelişmez, sadece turizmi bitirirsiniz. Eğitimli, bilinçli bir toplum olmadığımız gibi hukuki yaptırımların da çok zayıf olduğu bir ülkeyiz. Yolun vardığı yere ilk ulaşacak şey beton mikseri, tuğla ve çimento kamyonudur. O yol yapılırsa, hele bir de asfalt olursa olacak şey çok hızlı bir şekilde etrafının betonlaşacak olmasıdır.

      EKOLOJİK ÇÖKÜŞ YAŞANACAK

      Bunlar yolun orta vadede sebep olacağı ve geri dönüşü olmayan yıkımlar. Yol çok kısa vadede bölgeye ekolojik bir çöküş getirecektir. Bizler yolları bir çizgi halinde görürüz ve ondan ibaret sanırız. Oysa yol yapımları çok büyük çevresel sorunlar yaratır. Gidenler görmüştür. Doğu Karadeniz coğrafyasında 2 x 2 metre çadır kuracak düzlüğü bile bulmak bazen imkânsızdır. Düz sandığınız pek çok yer aslında düz değildir. Ondandır sabah çadırın içinde uyandığınızda kendinizi kamp arkadaşınızın üzerinde ya da siz onu üzerinizde bulursunuz. Kaçkar Dağlarının zirvesi 3937 metredir ve zirvenin denizden uzaklığı kuş uçuşu yaklaşık 40 km kadardır. Yani Doğu Karadeniz dağları her 1 kilometrede 100 metre yükselir ve %10 gibi çok ciddi bir eğime neden olur. “Yeşil” yolun ortalama 2000 metrelerden geçmesi planlanıyor. 2000 metre yükseklik demek yılın en az 6 ayı kar nedeniyle bu yolun kapalı olması demek. 2600 km yolu kış boyunca açık tutmanın maliyeti hesaplandı mı? Hiç sanmıyorum. Velev ki kar sorununu aştık. Bu sefer de derin vadiler ve tepeler sorunu var. En ekolojik yol yapımı tekniği vadileri viyadük, tepeleri de tünel ile geçmektir. Fakat Artvin’den Samsun’a kadar o kadar çok vadi, o kadar çok tepe vardır ki bu yolun maliyeti inanılmaz rakamlara ulaşacaktır. Zaten çok maliyetli diye bu yöntemin tercih edilmeyeceğinden eminim.

      SERVİS YOLLARI TEHLİKESİ

      Doğu Karadeniz gibi coğrafyalarda yol yapımı esnasında en büyük sorun yolun yapılacağı yere ulaşma sorunudur. Servis yolu denilen bu yollar yol yapılan yere kamyonların, iş makinelerinin, malzemenin ve iş gücünün taşınması için açılır. Bir kamyon yüklü halde maksimum %12 gibi bir eğimi tırmanabilir. Fakat Karadeniz dağlarında bu eğim komik kalmaktadır. Servis yolu yapılırken bu eğimi tutturmak için yol yamaca zikzak şeklinde yapılır ki bu da tüm yamaç boyunca maksimum bitki örtüsü tahribatı yaratır. Karadeniz dağlarında onca yağış ve eğime rağmen toprağın tutunabilmesi bu bitki örtüsüne bağlıdır. Alpin çayırlar, orman gülleri, ladin, göknar aşağılara indikçe kızılağaç, şimşir ağaçlarının kökleri ile toprağı sımsıkı tutar. İstediği kadar yağmur yağsın dik yamaçlardan bile toprak aşağılara kaymaz. İşte yol yapım esnasında yapılacak bu servis yolları tamamen zikzak şeklinde açılacığından yamaçtaki bitki örtüsünü yok edecek ve ilk yağmurlarda tüm yamaç dere vadisine inecektir. Yamaçta toprak kalmadığından o yamaçta bir daha herhangi bir bitki tohumu çimlenemeyecektir. Yol yapıldığında yolun bakımları da olacağından doğa bir daha kendine gelemeyecektir. Yine çok dik olduğu için yamaçların kenarları yarılıp düz bir alan elde edilmeye çalışılacaktır. Fakat yine ilk yağmurlarda yarılan yamaçtaki toprak ve kayalar yola inecek sürüş güvenliğini tehlikeye sokacaktır. Örneğin Hopa-Sarp sınır kapısı arasında yarılan yamaçtan sürekli yola taş düşer ve yol duble olmasına rağmen hep tek taraflı hizmet verir. Bunun çözümü yamacı tellemektir. 2600 kilometre boyunca yamaç telleme maliyetini de ekleyin yolun yapımına siz.


      Devamı 2.Bölüm'de
      kaynak: ODATV

      odatv.com/n.php?n=halk-yesil-yola-neden-karsi-1907151200

      Halk 'Yeşil Yol'a neden karşı -2.Bölüm-

      HAYVANLARA GELİRSEK...

      Yoldan ilk etkilenecek
      olan hayvanlara gelirsek. Yüksek irtifa türleri olan ve dünyada sadece
      Kafkasya Bölgesine endemik dağ horozlarının yaşam alanları büyük zarar
      görecektir. Bu kuşlar yıl boyu tam da yolun yapılacağı irtifalarda
      yaşarlar. Yazın evleri orman güllerinin altı, sabah ve erken saatlerde
      beslenmeye çıktıkları alpin çayırlar, kışın ise karlar içinde açmış
      oldukları galerilerdir. Rahatsızlık verilmesine çok hassaslardır
      çünkü yüz binlerce yıldır pek fazla insanın bulunmadığı yerlerde
      yaşarlar. Ülkemizde Trabzon, Rize, Artvin ve Ardahan-Posof yaylalarında
      yaşarlar. Yine bu rakımların kuşların biri olan ur keklikler de bu yol
      yapımından ciddi şekilde etkilenecek türlerdendir. Bozayı, vaşak,
      karaca, dağ keçisi ve çengel boynuzlu dağ keçileri de etkilenecek ilk
      memeli türlerden. Bu hayvanlar çok stres altında kalabilen hayvanlar
      değil. Özellikle karacaların yüksek strese maruz kaldıklarında kalp
      krizi geçirdikleri biliniyor.
      2000 metre yükseklikte bangır
      bangır çalışan iş makinaları, taş kırıcıları ve patlatma esnasında varın
      bu hayvanların durumunu siz düşünün. Bu gerekçe ile Kaçkar Dağları
      Milli Parkında yapılan heliski faaliyeti iptal edildi. Çünkü
      snowboardçuları zirveye bırakan helikopterin gürültüsü büyük
      rahatsızlığa ve bazen çığa neden oluyordu.

      VELEV Kİ YOL YAPILDI

      Velev ki yol yapıldı ve hizmete açıldı. Bu yol Türkiye’nin en çok yaban hayvanı çarpılacak yolu olmaya adaydır.
      Çünkü hayvanlar da düz yer bulduğu zaman tıpkı biz insanlar gibi oradan
      gitmeyi tercih edecektir. Böylelikle hem insanların hem de yaban
      hayvanlarının dahil olduğu sayısız ölümlü kaza olacaktır.
      Orta
      vadede ise hayvanlar yola şartlanacak ve yoldan uzak durmayı
      öğrenecektir. Bu size iyi bir şeymiş gibi gelebilir. Ama aslında sonun
      tam da başlangıcı olacaktır. Yol, yaban hayvanı popülasyonunu ikiye
      bölecektir. Hiç birbirinden kız alıp vermeyen iki köy gibi
      düşünün. Zamanla hayvan bilimcilerin interbreeding, yani grup içi
      çiftleşme dediğimiz şey gerçekleşecektir. Bu aslında bizim bildiğimiz
      akraba evliliğidir. Önce sakat, zayıf bireyler doğacak, daha sonra ise
      üreme kabiliyeti olmayan bireylere kadar bu zincir devam edecektir.
      Sağlıklı bireyler dünyaya gelmediğinden zamanla bu grup içindeki
      hayvanların sayısı azalacak ve tamamen yok olacaklardır.
      Bugün
      Karadeniz dağlarının bozayıları, vaşakları, karacaları, dağ keçileri
      hareket alanları baraj gölleri ve HES inşaatları nedeniyle zaten
      yeterince daralmış durumda. Bir de “yeşil” yol yapılırsa küçük küçük gruplar çok küçük alanlara hapsolacak ve zamanla nesilleri tükenecektir.

      Peki, başka ne olur bu yol yapılırsa? Samsun’da faaliyet gösteren Doğa ve
      Yaban Hayatı Derneği Temiz Nehirler – Temiz Denizler isminde bir proje
      yürütüyor. Avrupa Birliği tarafından desteklenen projenin hemen hemen
      Karadeniz’e kıyısı olan tüm ülkelerden birer ortağı var. Türkiye,
      Bulgaristan, Romanya, Moldova ve Gürcistan’dan sivil toplum kuruluşları
      Karadeniz’in kurtuluşunun Karadeniz’e akan nehirlerin temiz kalmasına
      bağlı olduğunu bas bas bağırıyor. Su döngüsünde buharlaşan suyun
      yağmur ve kar olarak yeryüzüne düşmesiyle dereler, nehirler ve yeraltı
      suları oluşur. Karadeniz Dağlarında nüfus kıyılarda toplanmıştır. Yılın
      sadece birkaç ayı yaylalarda çok az bir nüfus bulunur. Bu dağların
      tepelerinden gelen derelerin hiçbir kirleticiye maruz kalmadan denize
      kadar ulaşabilmesi demektir.
      Fakat siz 2000 rakımlardan geçen
      bir yol yaptığınız takdirde bölgeye ilk ulaşan demir, çimento ve beton
      olacak, dağ zirveleri yerleşime açılacak, bu yerleşimlerin
      kanalizasyonları, çöpleri bu derelere katılacaktır. Kaçkarların
      tepesinden Çamlıhemşin’e kadar tertemiz inen dereler daha Yukarı
      Kavrun’da iken kirlenmeye başlayacaktır.

      BUNLAR NEDEN ÖNEMLİ

      Türkiye’de yediğimiz balığın %90’ı Karadeniz’den, özellikle Doğu Karadeniz’den
      geliyor. Bu bahsettiğim ve tertemiz akması gereken dereler bu balıkların
      rızklarını taşıyor. Kaçkarların zirvesinden Karadeniz’e ulaşana kadar
      balıkların yiyeceği olan birçok besin materyalini beraberinde taşıyıp
      Karadeniz’e ulaştırıyor. Ayrıca Karadeniz’deki birçok balık
      türünün yumurtalarını bırakmak için bu temiz dere ve nehirlere ihtiyacı
      var. Balık, ana protein kaynaklarımızdan bir tanesi. 2002 yılında
      yediğimiz balığın %90’ı denizlerden yakalanır, %10’u ise çiftliklerde
      yetiştirilirdi. 2013 yılına geldiğimizde denizlerden yakalanan doğal
      balığın oranı %62’ye düştü, çiftliklerde yapay bir şekilde büyütülen
      balıkların oranı ise %38’e çıktı. Çiftlik üretiminde 11 yılda (0 bir artış gerçekleşti.

      Çünkü denizlerimizdeki balıklar birçok çevresel sorun nedeniyle her
      geçen gün azalıyor ve nüfusu besleyemiyor. Bu açığı ikame etmek için de
      koylarımızı, körfezlerimizi kirleten balık çiftlikleri kuruluyor.
      Üstelik yediğimiz balık da tamamen yapay koşullarda aynı yem türüyle
      beslenmiş balıklardan ibaret oluyor. Daha da ilginci bu balıkları
      beslemek için balık yemini Şili ve Peru gibi ülkelerden ithal ediyoruz. O
      konuda da dışa bağımlıyız ve yine büyük maliyetler ödüyoruz.

      Sonuç olarak bu tamamen gereksiz ve bir amaca hizmet etmeyen “yeşil” yolun
      yapımı nedeniyle bize getireceği ekonomik maliyeti bir kenara
      bırakıyorum, yaratacağı çevresel yıkımla alpin çayırlarımızı,
      dağlarımızı, ormanlarımızı, nehirlerimizi ve uzun vadede Karadeniz’imizi
      yok edecek bir işe girişiliyor. Başta Karadeniz halkı olmak üzere
      herkes ama herkes bu projeye DUR demeli, dağlarına, derelerine,
      ormanlarına, denizine sahip çıkmalı. Eğer halk istemezse bu yol
      yapılamaz. Fakat yöre halkı ciddi bir duruş sergilemezse son 13 senede
      derelerini, ormanlarını HES, baraj ve maden projeleriyle nasıl yok
      ettilerse bu “yeşil” yol projesiyle de Karadeniz’de yaşamı tamamen bitirirler.

      Odatv.com