Tarikatı aliyyeden Halvetiye'de mukaddes feyiz zincirinin mübarek
halkalarından birini teşkil eden ve aynı tarikatın büyük mürşidlerinden
olan, aynı zamanda bu eserin meydana getirilmesinde himmet ve
delâletleri bulunan Şeyh Hayreddîn-i Tokadı (K.S.) Hazretleri, çelebi
Halife diye bilinen, zamanının kutbu ve ârifibillâh-ı Şeyh Muhammed
Cemalüddin-i Halveti (K.S.) Hazretlerinin yetiştirip, irfan ve tasavvuf
âlemine hediye ettiği, Güzel Anadolunun manevî zenginliğini meydana
getiren büyük velilerden birisidir.
Temiz soy ve nesebi Büyük Müfessir Fahri Razi'ye uzanan ve asil
soyundan nice arif âlimler yetişen bu tarikat kutbunu yerinde incelemek
gerekir.
Hicri 9 ve 10. asırdan itibaren gelişerek İslâm âlemine bir irfan
denizi halinde yayılan Halvetiye tarikatının kutlu ve ulu velileri
arasında yer alan Halvetiye şeyhi HAYREDDİN-Î TOKADİ (K.S.)
HAZRETLERİ'nin hayatını yazmaya, önce Allah'ın Rasûlü (S.A.V.) Efendimiz
ile olan zahiri bağlantısını vesikaları ile ortaya koyarak başlamak,
"marifet zinciri içerisinde feyz aldığı irfan pınarlarını bir bir
göstererek konuya girmek yerinde olacaktır."
ŞERİAT, TARİKAT, HAKİKAT ve MARİFET'in yegâne menbaı, varlığın
efendisi ve tek ümidi, iki cihanın güneşi, âhır zamanın sultanı ve en
büyük şefaatçisi, bütün peygamberlerin imamı, Allahüazîm'üş-şan'ın
habîbi, sevgilisi HAZRETİ MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.) kıyamete kadar
varlığı aydınlatacak olan kutlu zincirin başı, kaynağı ve temeli olarak
birinci halkayı teşkil etmektedir. Bu î'tibarla, bu mukaddes ve mübarek
zinciri şöylece sıralamak gerekir:
1 - Evvel gelmişlerin ve sonra geleceklerin efendisi, ulusu, Resülü Ekrem (S.A.V.) Efendimiz Hazretleri,
2 - Hasan ve Hüseyin (R.A.)nın babaları, Hazreti Fatıma (R.A.)nın
muhterem Eşi, Allah'ın Resulünün «Onun eti, benim etim. Kanı, benim
kamındır.» «Ben ilmin şehriyim. Ali ise o şehrin kapısıdır». buyurarak
şanını yücelttiği, Allah'ın arslanı Aliyy'ül Murtaza (R.A.) Hazretleri,
3 — Tabiîn devrinin en büyük âlimi ve arifi, aynı zamanda en
faziletlilerinden olan Ebü Said Hasan bin Yesar el Basri (R.A.)
Hazretleri,
4 — Eş Şeyh'ül Elmaî Habib'ül Acemî (K.S.) Hazretleri,
5 — Eş Şeyh'ül Kebir Ebû Süleyman Davud bin Nasır et'Tai (K.S.) Hazretleri,
6 — Eş Şeyh'ül Fahim Ebû'l Mahfuz Ma'ruf Aliyy'ül Kerhî bin' firûzî (K.S.) Hazretleri,
7 — Eş Şeyh'ül Kerim Ebü'l Hasan Sırrı es Sakatı bin Muğlis (K.S.) Hazretleri,
8 — Sofiler taifesinin efendisi, ulusu Ebü'l Kasım Cüneyd bin el Muhammed'ül Bağdadî (K.S.) Hazretleri,
9 - Eş Şeyh Ebû Ali Ahmed Mimşad ed Dînûri (K.S.) Hazretleri,
10 — Ebû Ataullah Muhammed Dînûri (K.S.) Hazretleri,
11 — Muhammed Amaviyye bin Abdullah el Bekri (K.S.) Hazretleri,
12 - Eş Şeyh Ebû Hafs Ömer Vecîhüddin el Gazi el Bekri (K.S.) Hazretleri,
13— Eş Şeyh Ebu'nnecib Ziyaüddin Abdulkadir el Bekri es Sühreverdi (K.S.) Hazretleri,
14 — Tarikatı Ekheriyye pîr-i Ebû Reşid Kutbüddin ei Ebheri (K.S.) Hazretleri,
15 — Eş Şeyh Rükneddin Muhammed Nehhas (Bakırcı) el Buhari (K.S.) Hazretleri,
16 — Eş Şeyh Şihabüddin Muhammed et Tebrîzî (K.S.) Hazretleri,
18 — Celvetiye Tarikatının Zahidiyye kolunda pir olan İbrahim Zahid Geylâni (K.S.) hazretleri,
19 — Eş Şeyh Sadettin-i Ferğanî (K.S.) Hazretleri,
20 — Eş Şeyh Kerîm'üddîn Ehi Muhammed bin Nûr el Halveti (K.S.) Hazretleri,
21 — Halvetiye Tarikatinm piri, Ebu Abdullah Siracüddin Ömer bir eş
Şeyh Ekmelüddin el Geylânî el Ahcî el Halveti (K.S.) Hazretleri,
Halvetiye Tarikatı, bu tarikatın birinci pîri olarak kabul edilen bu
zattan sonra gelişmiş, yayılmış cihan çapındaki teyitli devrini
başlatmıştır.
22 — Eş Şeyh'ül Fani Ehi Emre Muhammed el Halveti (K.S.) Hazretleri,
23 — Eş Şeyh Hacı İzzeddin el Halveti (K.S.) Hazretleri,
24 — Eş Şeyh Sadrüddin el Hiyevi (K.S.) Hazretleri, Bu zat için
mahlas olarak Hiyamî ve Hitamı gibi ibareler de kullanılmışsa da
tasavvuf kaynaklarına göre, her iki şeklin de yakıştırmadan ibaret olup,
doğru olan mahlasının Hıyavî şeklinde olduğu hususunda birleşmektedir.
25 — Halvetiye Tarikatının ikinci pîri olarak bilinen bu taifenin
gerçek efendilerinden eş Şeyh Seyyid Celâleddün-i Yahya bin es Seyyid
Bahaüddin eş Şirvani el Bakuvî (K.S.) Hazretleri,
Bu zatten sonra Halvetiye Tarikatı daha sür'atli bir şekilde
gelişerek İslâm Âleminin her tarafına hızla yayılmaya devam etmiştir.
Halvetiliğe ait zikir, çile ve riyazat sistemlerini daha çok bu büyük
mürşid tesbit etmiş ve ortaya koymuştur.
26 — Eş Şeyh Pîr Muhammed Bahaüddin-i Erzincanî (K.S.) Hazretleri,
27 — Sahib'üt Tarika eş Şeyh Muhammed Cemalüddin el Halveti (Çelebi Halife) (K.S.) Hazretleri,
28 — Halvetiye ulusu, eş Şeyh Hayreddin-i Tokadi (K.S.) Hazretleri.
Bu mübarek zincir bundan sonra, devrinin kutbu ve piri Eş Sabânı Velî
(K.S.) Hazretlerine intikal edecek, daha sonra da gönülden gönüle, talî
kollar meydana getirerek gelişip yayılacaktır. Aynı dergâhın son
postnişini bulunan eş Şeyh Muhammed Ataullah Efendi (K.S.) Hazretleri,
Allah'ın Rasûlünden î'tibaren devam eden bu altın zincirin 46'ıncı
halkasını teşkil eder. Bu zat 1942 senesinde vefat etmiştir, Cenabıhak
bütün pîran hazretlerini rahmetine gark eylesin. Bizleri de açtıkları
nurlu, uğurlu ve feyizli yollardan ayırmasın inşallah...
Bahse konu olan eş Şeyh Hayreddin-i Tokadî (K.S.) Hazretleri hakkında
tasavvuf kaynakları oldukça cimri davranmışlardır. Bütün araştırmalara
rağmen şeyh hazretleri hakkında yeterli sayılamıyacak kadar az bilgiyi
sadece, iki ayrı kaynakta tesbit etmiş bulunmaktayız. Bu eserlerden
birisi Mehmed Hulvî'nin Lemezat adlı eseri olup, diğeri de eş Şeyh
şabanı Velî (K.S.) Hazretlerinin halifelerinden Ömer'ül Fuad'i
tarafından te'lif edilin, Hicri 1214 senesinde, Kastamonu'da, Vilâleti
Celîle matbaasında şeyh Mehmed Saki efendinin delâletleriyle bastırılmış
olan Şeyh Şâbâni Velî Menkıbı'dır.
Burada şunu da kaydedelim ki, Lemezat'daki beyanlarla Menakib'daki
beyanlar, birçok yönden birbirleriyle uyum te'min etmemektedirler. Hatta
Şabanı Velî (K.S.) Hazretleri, Şeyh Hayreddini Tokadî (K.S.)
Hazretlerinin halifesi oldugu, bu hususun tevatüre varan bir derecede
bilindiği halde, Mehmed Hulvî Lemazatında Hayreddin-i Tokadı (K.S.)
Hazretlerini, şâbâni Velî (K.S.) Hazretlerinin halîfe olarak
göstermektedir. Bu duruma göre, Lemezat sahibi Mehmed Hulvî'nin durumu
eksik ve hatalı olarak tesbit ettiği anlaşılmış olmaktadır, Mehmed Hulvî
Mezkûr eserinde Hayreddîn-i Tokadî (K.S.) Hazretleri ile ilgili olarak
şu tesbitlerde bulunmaktadır:
"Bursalı Hayreddin-i Tokadî hazretleri Tokad şehrinde vücûda gelüp,
âlemi şebapta iken (genç yaşta iken) Kastamonulu Şaban efendiye hizmet
etmişlerdir. Ve bâdehû (Bundan sonra) İstanbul'a gelüp, medrese
tahsilini usulüne göre tamamlıyarak ulemadan olmuşlardır. Ve Muradiye
Müderrisi olup, efendisi Bursaya vardıktan, ziyaretlerinde bulunup,
danişmendlere ders ile mukayyed iken. Kasım Çelebi bazı ehibba ile
(dostlarından bazıları ile) Bursa'ya gelüp, Muradiye camiinde "üsûlü
Tevhide icra eylerlerdi. Hayreddin efendi de mescidde meclise hazır
olup, hem Tevhidi istima eyler (dinler), hem de kitaba bakup ders ile
tekayyüd eylemi. (Meşgul olurdu.)" Mehmed Hulvî devam ediyor.
«Menkuldür ki, (Rivayete göre) Kasım Çelebi (K.S.) ekseriya yanlarına
uğrar ve «Hayreddin, bâtın kitabını dahi oku. Yeter ki, vakt'ü zaman
gelsin» derler, imiş. Hayereddîn-i Tokadî Hazretleri bir gece rüyada
arslanı tes'hir edip üzerine suvar olurlar. (Arslanı emri altına alıp,
üzerine binerler.) Ertesi gün hu rüyasını Kasım Çelebi hazretlerine açan
Tokadî hazretlerine, "înaba işaret" deyu inabe verilür ve «Semti İrşad»
deyu Kasım Çelebi hazretlerinin yoluna sülük başlar. Bir müddet
efendisine, tavsiyelerine uygun bir şekilde hizmette bulunan Tokadî
hazretleri, halifelik almaya istî'datlı bulunur, kendi yerlerine, aynı
tarikatı yaymak içün Bursada halife olarak vazifeli kılınır"
Müellif Mehmed Hulvî, Lemezat'ında, Tokadî hazretleri ile bizzat görüştüğünü şu ifadelerle ortaya koymaktadır:
«Tokadı Hazretlerine 1008 (hicri) tarihinde mülakat müyesser oldu. (Görüşmek nasip oldu.)
Hoş muhabbet eyler idi görse ger insan anı,
Nola dirsem ben ona kim âlem'ü âdem canı.
TOKADI HAZRETLERİNİN MENKIBESİ
Merhum Hayreddin-i Tokadı (K.S..) Hazretleri Hicreti Nebeviyye-nin
1013 inci senesinde irtihal eylediler. (Vefat ettiler.) Mezarı,
zaviyeleri civarında, Ahmed Paşa camii yanındadır. Türbesi vardır ve
Sultan Ahmed asrıdır. (Sultan Ahmed devri şeyhlerindendir.) Bu bölümde,
Mehmed Hulvi!nin Lemazatındaki ifadeler mümkün olduğu kadar aslına uygun
bir ifade tarzı ile verilmeye çalışıldı. Ancak, Lemezat'daki
tesbitlerle Şeyh Şabanı Veli hazretlerinin menakıbındaki tesbitler
arasında çok açık farklılıklar bulunmaktadır, İşte şimdi de hem
menakıptaki tesbitleri, hem de iki kaynak arasındaki çelişkili ifadeleri
ele alıp, doğruya yakın olanı tesbite çalışacağız.
Şeyh Şabanı Veli menakıbında verilen bilgilere göre, Hayreddin-i
Tokadı (K.S.) hazretlerinin türbesi olarak bilinen ve bu eserin giriş
kapısında yeri açıklanan türbenin, Bolu vilayetinin yakınında olduğu göz
Önüne getirilirse, Lemazat'daki ifadelerin isabetliliği düşündürücü
olmaktadır. Bilhassa Tokadî Hazretlerinin türbesinin bulunduğu yer ve
Şâban-ı Velî Hazretlerine müntesipliğini ifade eden cümleler,
gerçeklerin hilâfına bulunmaktadır.
Halvetiye silsilenamelerinde ki sıralamalarda, Şeyh Şâbân-ı Veli
(K.S.) Hazretlerinin, Hayreddin-i Tokadı Hazretlerine halîfe olduğu,
Tokadî Hazretlerinden sonra mukaddes zincirin halkasını oluşturduğu
kesinlikle ve ittifakla ifade edilmektedir.
Lemezat müellifi Hayreddin-i Tokadî (K.S.) Hazretlerini 1018 hicri
tarihinde vefat etmiş olarak göstermişse de, Silsilinamelerdeki kayıt ve
tesbitlere göre şeyh hazretlerinin Hicri 940, Milâdî 1535 tarihinde
vefat etmiş bulunduğu kesin olarak gösterilmektedir.
Lemezat'da Tokadî Hazretlerinin mürşidinin ismi Kasım Çelebi olarak
geçmektedir. Halbuki gerek menakıpta, gerekse Halvetiye
silsilenamelerinde, Pir Muhammed Erzincanî (K.S.) Hazretlerinin
halifelerinden olan Muhammed Cemaleddin-i Halvetî'nin, Tokâdi
Hazretlerinin mürşidi olduğu açık bir şekilde sergilenmektedir.
Görülüyor ki, Mehmed Hulvî bu tesbîtinde de hataya düşmektedir.
Lemczat'daki Şeyh Hayreddin isminin, bahsimizin konusu olan
Hayreddin-i Tokadî (K.S.) Hazretlerinin ismi ile, Şeyh Şâban-ı Veli
(K.S.) Hazretlerinin halîfelerinden Kastamonulu şeyh Hayreddin Efendi
ile karıştırılmış olabileceği düşünülse bile, Kastamonulu Şeyh Hayreddin
Efendi hazretleri hayatı boyunca memleketi olan Kastamonudan
ayrılmamıştır.
Hayreddin-i Tokadî (K.S.) Hazretlerinin, Şeyhi Cemaleddin-i Halveti
ile tanışmaları, Bu zatın daha önceleri Tokat ve Amasyada kalıp,
buralarda irşad hizmetinde bulunduğu zamana rastlamaktadır. Gerçekten de
Çelebi Cemaleddin-i Halveti (K.S.) Hazretleri, bilhassa Amasya'da hayli
zaman kalarak, yaygın bir irşad hizmeti sergilemişlerdir. Cemaleddin
efendinin Amasyadan İstanbul'a gitmesi ile Tokadî hazretleri de şeyhi
ile birlikte İstanbula gitmiş, bir yandan Halvetiye dergâhında sülûkünü
ilerletirken, diğer yandan da zahir ilimleri için İstanbul
medreselerinden faydalanmayı ihmal etmemiştir.
Mehmed Hulvî'nin Lemezat'da da ifade ettiği gibi, İstanbul'da medrese
tahsilini tamamlamış ve bilâhere Bursaya müderris olarak gitmiş
olabilir. Ancak, Lemazat'da ifade edildiği gibi, Çelebi Cemaleddin
(K.S.) Hazretlerine intisabı Bursa'da değil de daha Önce, Tokat'ta veya
Amasya'da gerçekleşmiş olacağı gerçeğe en yakın olanıdır. Lemazat'daki
görüşü takviye edecek bir ayrı görüş daha ortaya çıkmaktadır ki, oda
şudur:
"Tokadî Hazretleri, Çelebi Cemaleddin (K.S.) Hazretleri ile gerçekten
Bursa'da müderris (Profesör) iken tanışmış, kendisine intisab ederek,
daha sonra halifesi olmuş ve bilâhere de Bursa'da Muradiye semtinde
irşadla görevlendirmiş. Burada bir müddet irşad hizmetinde bulunan
Tokadî K.S. Hazretleri daha sonra Bolu'ya gelerek, Halvetiye dergâhına
yerleşmiş ve Ömrünün sonuna kadar irşad hizmetini Bolu'da sürdürmüştür."
Şeyh Şabanı Velî (K.S.) Hazretlerinin menakıplarından anlaşıldığına
göre, Hayreddin-i Tokadî hazretleri, Bolu'da irşad hizmetlerini uzun
müddet devam ettirmiştir. Cehri zikir esasına dayanan halkalarına
kalabalık mürîdan zümresi dahil olup, zikirlerin büyük bir coşkunlukla
eda edildiği, halkada bulunan nice kimselerin vecde gelerek kendilerini
kaybettiği, bu cezbelerle yüceliklere erdiği bahsi geçen menakıptan
anlaşılmaktadır. Kendilerinden sonra bu îman coşkunluğunu daha da geniş
sahalara yayarak devam ettiren Büyük Halifeleri Şeyh Şâban-ı Veli (K.S.)
Hazretleri, tam 12 sene Bolu'daki dergahta mürşid hazretlerinin
hizmetlerinde bulunmuş ve himmetlerini dilemiştir.
Hayreddin-i Tokadı (K.S.) Hazretlerinin irşad hizmetinde bulunduğu
devirler, tasavvufun Anadoluda en çok yaygın olduğu devirlerdir.
Bilhassa Halvetiye Tarikatı o devrin Osmanlı sarayının harîmine kadar
girmiş, birçok devlet ricali Muhammet Cemaleddin-i Halveti, Sünbül Sinan
Efendi Hazretleri, Merkez Muslihiddin Efendi Hazretleri' (Allah
cümlesinin sırlarını takdis buyursun) nden intisab etmek şerefiyle
şereflenmişlerdir. Bu hususta Vildan Faik Beyin kıymetli telifleri
bulunan Tomarı Turuku Aliyye adındaki eserinin Halvetiye ile ilgili
cildinde geniş bilgiler verilmektedir.
Hülâsa olarak, Hayreddin-i Tokadı (K.S.) Hazretleri verimli bir irşad
çağında gelerek, yine verimli bir irşad hizmetinde bulunmuş,
kendisinden sonraya da o devrin irşad kutuplarından ulan Kastamonulu
Şeyh Şâban-ı Veli (K.S.) Hazretlerini halife olarak bırakmışlardır.
Bugün Bolu'nun batı cihetine düşen ve şehrin kenarında diyecek kadar
yakın bir yerde, mütevazi türbesinde ziyaret edilen Şeyh Tokadî (K.S.)
Hazretleri, Hazret-i Rasûlü Ekreme (S.A.V.) dayanan o nurlu yolda belli
bir iman ve irfan nirengisi olarak o beldeyi şerefilendirmektedir.
Kaynak: Rahmi Serin, İslam Tasavvufunda Halvetilik ve Halvetiler, 1984 İstanbul, Sayfa: 110...116 Petek Yayınları
haspinar.blogcu.com/hayreddin-…etlerinin-hayati/10968946
“ Edep Ya Hu…” Sözünün asılı olduğu giriş kapısı.
halkalarından birini teşkil eden ve aynı tarikatın büyük mürşidlerinden
olan, aynı zamanda bu eserin meydana getirilmesinde himmet ve
delâletleri bulunan Şeyh Hayreddîn-i Tokadı (K.S.) Hazretleri, çelebi
Halife diye bilinen, zamanının kutbu ve ârifibillâh-ı Şeyh Muhammed
Cemalüddin-i Halveti (K.S.) Hazretlerinin yetiştirip, irfan ve tasavvuf
âlemine hediye ettiği, Güzel Anadolunun manevî zenginliğini meydana
getiren büyük velilerden birisidir.
Temiz soy ve nesebi Büyük Müfessir Fahri Razi'ye uzanan ve asil
soyundan nice arif âlimler yetişen bu tarikat kutbunu yerinde incelemek
gerekir.
Hicri 9 ve 10. asırdan itibaren gelişerek İslâm âlemine bir irfan
denizi halinde yayılan Halvetiye tarikatının kutlu ve ulu velileri
arasında yer alan Halvetiye şeyhi HAYREDDİN-Î TOKADİ (K.S.)
HAZRETLERİ'nin hayatını yazmaya, önce Allah'ın Rasûlü (S.A.V.) Efendimiz
ile olan zahiri bağlantısını vesikaları ile ortaya koyarak başlamak,
"marifet zinciri içerisinde feyz aldığı irfan pınarlarını bir bir
göstererek konuya girmek yerinde olacaktır."
ŞERİAT, TARİKAT, HAKİKAT ve MARİFET'in yegâne menbaı, varlığın
efendisi ve tek ümidi, iki cihanın güneşi, âhır zamanın sultanı ve en
büyük şefaatçisi, bütün peygamberlerin imamı, Allahüazîm'üş-şan'ın
habîbi, sevgilisi HAZRETİ MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.) kıyamete kadar
varlığı aydınlatacak olan kutlu zincirin başı, kaynağı ve temeli olarak
birinci halkayı teşkil etmektedir. Bu î'tibarla, bu mukaddes ve mübarek
zinciri şöylece sıralamak gerekir:
1 - Evvel gelmişlerin ve sonra geleceklerin efendisi, ulusu, Resülü Ekrem (S.A.V.) Efendimiz Hazretleri,
2 - Hasan ve Hüseyin (R.A.)nın babaları, Hazreti Fatıma (R.A.)nın
muhterem Eşi, Allah'ın Resulünün «Onun eti, benim etim. Kanı, benim
kamındır.» «Ben ilmin şehriyim. Ali ise o şehrin kapısıdır». buyurarak
şanını yücelttiği, Allah'ın arslanı Aliyy'ül Murtaza (R.A.) Hazretleri,
3 — Tabiîn devrinin en büyük âlimi ve arifi, aynı zamanda en
faziletlilerinden olan Ebü Said Hasan bin Yesar el Basri (R.A.)
Hazretleri,
4 — Eş Şeyh'ül Elmaî Habib'ül Acemî (K.S.) Hazretleri,
5 — Eş Şeyh'ül Kebir Ebû Süleyman Davud bin Nasır et'Tai (K.S.) Hazretleri,
6 — Eş Şeyh'ül Fahim Ebû'l Mahfuz Ma'ruf Aliyy'ül Kerhî bin' firûzî (K.S.) Hazretleri,
7 — Eş Şeyh'ül Kerim Ebü'l Hasan Sırrı es Sakatı bin Muğlis (K.S.) Hazretleri,
8 — Sofiler taifesinin efendisi, ulusu Ebü'l Kasım Cüneyd bin el Muhammed'ül Bağdadî (K.S.) Hazretleri,
9 - Eş Şeyh Ebû Ali Ahmed Mimşad ed Dînûri (K.S.) Hazretleri,
10 — Ebû Ataullah Muhammed Dînûri (K.S.) Hazretleri,
11 — Muhammed Amaviyye bin Abdullah el Bekri (K.S.) Hazretleri,
12 - Eş Şeyh Ebû Hafs Ömer Vecîhüddin el Gazi el Bekri (K.S.) Hazretleri,
13— Eş Şeyh Ebu'nnecib Ziyaüddin Abdulkadir el Bekri es Sühreverdi (K.S.) Hazretleri,
14 — Tarikatı Ekheriyye pîr-i Ebû Reşid Kutbüddin ei Ebheri (K.S.) Hazretleri,
15 — Eş Şeyh Rükneddin Muhammed Nehhas (Bakırcı) el Buhari (K.S.) Hazretleri,
16 — Eş Şeyh Şihabüddin Muhammed et Tebrîzî (K.S.) Hazretleri,
18 — Celvetiye Tarikatının Zahidiyye kolunda pir olan İbrahim Zahid Geylâni (K.S.) hazretleri,
19 — Eş Şeyh Sadettin-i Ferğanî (K.S.) Hazretleri,
20 — Eş Şeyh Kerîm'üddîn Ehi Muhammed bin Nûr el Halveti (K.S.) Hazretleri,
21 — Halvetiye Tarikatinm piri, Ebu Abdullah Siracüddin Ömer bir eş
Şeyh Ekmelüddin el Geylânî el Ahcî el Halveti (K.S.) Hazretleri,
Halvetiye Tarikatı, bu tarikatın birinci pîri olarak kabul edilen bu
zattan sonra gelişmiş, yayılmış cihan çapındaki teyitli devrini
başlatmıştır.
22 — Eş Şeyh'ül Fani Ehi Emre Muhammed el Halveti (K.S.) Hazretleri,
23 — Eş Şeyh Hacı İzzeddin el Halveti (K.S.) Hazretleri,
24 — Eş Şeyh Sadrüddin el Hiyevi (K.S.) Hazretleri, Bu zat için
mahlas olarak Hiyamî ve Hitamı gibi ibareler de kullanılmışsa da
tasavvuf kaynaklarına göre, her iki şeklin de yakıştırmadan ibaret olup,
doğru olan mahlasının Hıyavî şeklinde olduğu hususunda birleşmektedir.
25 — Halvetiye Tarikatının ikinci pîri olarak bilinen bu taifenin
gerçek efendilerinden eş Şeyh Seyyid Celâleddün-i Yahya bin es Seyyid
Bahaüddin eş Şirvani el Bakuvî (K.S.) Hazretleri,
Bu zatten sonra Halvetiye Tarikatı daha sür'atli bir şekilde
gelişerek İslâm Âleminin her tarafına hızla yayılmaya devam etmiştir.
Halvetiliğe ait zikir, çile ve riyazat sistemlerini daha çok bu büyük
mürşid tesbit etmiş ve ortaya koymuştur.
26 — Eş Şeyh Pîr Muhammed Bahaüddin-i Erzincanî (K.S.) Hazretleri,
27 — Sahib'üt Tarika eş Şeyh Muhammed Cemalüddin el Halveti (Çelebi Halife) (K.S.) Hazretleri,
28 — Halvetiye ulusu, eş Şeyh Hayreddin-i Tokadi (K.S.) Hazretleri.
Bu mübarek zincir bundan sonra, devrinin kutbu ve piri Eş Sabânı Velî
(K.S.) Hazretlerine intikal edecek, daha sonra da gönülden gönüle, talî
kollar meydana getirerek gelişip yayılacaktır. Aynı dergâhın son
postnişini bulunan eş Şeyh Muhammed Ataullah Efendi (K.S.) Hazretleri,
Allah'ın Rasûlünden î'tibaren devam eden bu altın zincirin 46'ıncı
halkasını teşkil eder. Bu zat 1942 senesinde vefat etmiştir, Cenabıhak
bütün pîran hazretlerini rahmetine gark eylesin. Bizleri de açtıkları
nurlu, uğurlu ve feyizli yollardan ayırmasın inşallah...
Bahse konu olan eş Şeyh Hayreddin-i Tokadî (K.S.) Hazretleri hakkında
tasavvuf kaynakları oldukça cimri davranmışlardır. Bütün araştırmalara
rağmen şeyh hazretleri hakkında yeterli sayılamıyacak kadar az bilgiyi
sadece, iki ayrı kaynakta tesbit etmiş bulunmaktayız. Bu eserlerden
birisi Mehmed Hulvî'nin Lemezat adlı eseri olup, diğeri de eş Şeyh
şabanı Velî (K.S.) Hazretlerinin halifelerinden Ömer'ül Fuad'i
tarafından te'lif edilin, Hicri 1214 senesinde, Kastamonu'da, Vilâleti
Celîle matbaasında şeyh Mehmed Saki efendinin delâletleriyle bastırılmış
olan Şeyh Şâbâni Velî Menkıbı'dır.
Burada şunu da kaydedelim ki, Lemezat'daki beyanlarla Menakib'daki
beyanlar, birçok yönden birbirleriyle uyum te'min etmemektedirler. Hatta
Şabanı Velî (K.S.) Hazretleri, Şeyh Hayreddini Tokadî (K.S.)
Hazretlerinin halifesi oldugu, bu hususun tevatüre varan bir derecede
bilindiği halde, Mehmed Hulvî Lemazatında Hayreddin-i Tokadı (K.S.)
Hazretlerini, şâbâni Velî (K.S.) Hazretlerinin halîfe olarak
göstermektedir. Bu duruma göre, Lemezat sahibi Mehmed Hulvî'nin durumu
eksik ve hatalı olarak tesbit ettiği anlaşılmış olmaktadır, Mehmed Hulvî
Mezkûr eserinde Hayreddîn-i Tokadî (K.S.) Hazretleri ile ilgili olarak
şu tesbitlerde bulunmaktadır:
"Bursalı Hayreddin-i Tokadî hazretleri Tokad şehrinde vücûda gelüp,
âlemi şebapta iken (genç yaşta iken) Kastamonulu Şaban efendiye hizmet
etmişlerdir. Ve bâdehû (Bundan sonra) İstanbul'a gelüp, medrese
tahsilini usulüne göre tamamlıyarak ulemadan olmuşlardır. Ve Muradiye
Müderrisi olup, efendisi Bursaya vardıktan, ziyaretlerinde bulunup,
danişmendlere ders ile mukayyed iken. Kasım Çelebi bazı ehibba ile
(dostlarından bazıları ile) Bursa'ya gelüp, Muradiye camiinde "üsûlü
Tevhide icra eylerlerdi. Hayreddin efendi de mescidde meclise hazır
olup, hem Tevhidi istima eyler (dinler), hem de kitaba bakup ders ile
tekayyüd eylemi. (Meşgul olurdu.)" Mehmed Hulvî devam ediyor.
«Menkuldür ki, (Rivayete göre) Kasım Çelebi (K.S.) ekseriya yanlarına
uğrar ve «Hayreddin, bâtın kitabını dahi oku. Yeter ki, vakt'ü zaman
gelsin» derler, imiş. Hayereddîn-i Tokadî Hazretleri bir gece rüyada
arslanı tes'hir edip üzerine suvar olurlar. (Arslanı emri altına alıp,
üzerine binerler.) Ertesi gün hu rüyasını Kasım Çelebi hazretlerine açan
Tokadî hazretlerine, "înaba işaret" deyu inabe verilür ve «Semti İrşad»
deyu Kasım Çelebi hazretlerinin yoluna sülük başlar. Bir müddet
efendisine, tavsiyelerine uygun bir şekilde hizmette bulunan Tokadî
hazretleri, halifelik almaya istî'datlı bulunur, kendi yerlerine, aynı
tarikatı yaymak içün Bursada halife olarak vazifeli kılınır"
Müellif Mehmed Hulvî, Lemezat'ında, Tokadî hazretleri ile bizzat görüştüğünü şu ifadelerle ortaya koymaktadır:
«Tokadı Hazretlerine 1008 (hicri) tarihinde mülakat müyesser oldu. (Görüşmek nasip oldu.)
Hoş muhabbet eyler idi görse ger insan anı,
Nola dirsem ben ona kim âlem'ü âdem canı.
TOKADI HAZRETLERİNİN MENKIBESİ
Merhum Hayreddin-i Tokadı (K.S..) Hazretleri Hicreti Nebeviyye-nin
1013 inci senesinde irtihal eylediler. (Vefat ettiler.) Mezarı,
zaviyeleri civarında, Ahmed Paşa camii yanındadır. Türbesi vardır ve
Sultan Ahmed asrıdır. (Sultan Ahmed devri şeyhlerindendir.) Bu bölümde,
Mehmed Hulvi!nin Lemazatındaki ifadeler mümkün olduğu kadar aslına uygun
bir ifade tarzı ile verilmeye çalışıldı. Ancak, Lemezat'daki
tesbitlerle Şeyh Şabanı Veli hazretlerinin menakıbındaki tesbitler
arasında çok açık farklılıklar bulunmaktadır, İşte şimdi de hem
menakıptaki tesbitleri, hem de iki kaynak arasındaki çelişkili ifadeleri
ele alıp, doğruya yakın olanı tesbite çalışacağız.
Şeyh Şabanı Veli menakıbında verilen bilgilere göre, Hayreddin-i
Tokadı (K.S.) hazretlerinin türbesi olarak bilinen ve bu eserin giriş
kapısında yeri açıklanan türbenin, Bolu vilayetinin yakınında olduğu göz
Önüne getirilirse, Lemazat'daki ifadelerin isabetliliği düşündürücü
olmaktadır. Bilhassa Tokadî Hazretlerinin türbesinin bulunduğu yer ve
Şâban-ı Velî Hazretlerine müntesipliğini ifade eden cümleler,
gerçeklerin hilâfına bulunmaktadır.
Halvetiye silsilenamelerinde ki sıralamalarda, Şeyh Şâbân-ı Veli
(K.S.) Hazretlerinin, Hayreddin-i Tokadı Hazretlerine halîfe olduğu,
Tokadî Hazretlerinden sonra mukaddes zincirin halkasını oluşturduğu
kesinlikle ve ittifakla ifade edilmektedir.
Lemezat müellifi Hayreddin-i Tokadî (K.S.) Hazretlerini 1018 hicri
tarihinde vefat etmiş olarak göstermişse de, Silsilinamelerdeki kayıt ve
tesbitlere göre şeyh hazretlerinin Hicri 940, Milâdî 1535 tarihinde
vefat etmiş bulunduğu kesin olarak gösterilmektedir.
Lemezat'da Tokadî Hazretlerinin mürşidinin ismi Kasım Çelebi olarak
geçmektedir. Halbuki gerek menakıpta, gerekse Halvetiye
silsilenamelerinde, Pir Muhammed Erzincanî (K.S.) Hazretlerinin
halifelerinden olan Muhammed Cemaleddin-i Halvetî'nin, Tokâdi
Hazretlerinin mürşidi olduğu açık bir şekilde sergilenmektedir.
Görülüyor ki, Mehmed Hulvî bu tesbîtinde de hataya düşmektedir.
Lemczat'daki Şeyh Hayreddin isminin, bahsimizin konusu olan
Hayreddin-i Tokadî (K.S.) Hazretlerinin ismi ile, Şeyh Şâban-ı Veli
(K.S.) Hazretlerinin halîfelerinden Kastamonulu şeyh Hayreddin Efendi
ile karıştırılmış olabileceği düşünülse bile, Kastamonulu Şeyh Hayreddin
Efendi hazretleri hayatı boyunca memleketi olan Kastamonudan
ayrılmamıştır.
Hayreddin-i Tokadî (K.S.) Hazretlerinin, Şeyhi Cemaleddin-i Halveti
ile tanışmaları, Bu zatın daha önceleri Tokat ve Amasyada kalıp,
buralarda irşad hizmetinde bulunduğu zamana rastlamaktadır. Gerçekten de
Çelebi Cemaleddin-i Halveti (K.S.) Hazretleri, bilhassa Amasya'da hayli
zaman kalarak, yaygın bir irşad hizmeti sergilemişlerdir. Cemaleddin
efendinin Amasyadan İstanbul'a gitmesi ile Tokadî hazretleri de şeyhi
ile birlikte İstanbula gitmiş, bir yandan Halvetiye dergâhında sülûkünü
ilerletirken, diğer yandan da zahir ilimleri için İstanbul
medreselerinden faydalanmayı ihmal etmemiştir.
Mehmed Hulvî'nin Lemezat'da da ifade ettiği gibi, İstanbul'da medrese
tahsilini tamamlamış ve bilâhere Bursaya müderris olarak gitmiş
olabilir. Ancak, Lemazat'da ifade edildiği gibi, Çelebi Cemaleddin
(K.S.) Hazretlerine intisabı Bursa'da değil de daha Önce, Tokat'ta veya
Amasya'da gerçekleşmiş olacağı gerçeğe en yakın olanıdır. Lemazat'daki
görüşü takviye edecek bir ayrı görüş daha ortaya çıkmaktadır ki, oda
şudur:
"Tokadî Hazretleri, Çelebi Cemaleddin (K.S.) Hazretleri ile gerçekten
Bursa'da müderris (Profesör) iken tanışmış, kendisine intisab ederek,
daha sonra halifesi olmuş ve bilâhere de Bursa'da Muradiye semtinde
irşadla görevlendirmiş. Burada bir müddet irşad hizmetinde bulunan
Tokadî K.S. Hazretleri daha sonra Bolu'ya gelerek, Halvetiye dergâhına
yerleşmiş ve Ömrünün sonuna kadar irşad hizmetini Bolu'da sürdürmüştür."
Şeyh Şabanı Velî (K.S.) Hazretlerinin menakıplarından anlaşıldığına
göre, Hayreddin-i Tokadî hazretleri, Bolu'da irşad hizmetlerini uzun
müddet devam ettirmiştir. Cehri zikir esasına dayanan halkalarına
kalabalık mürîdan zümresi dahil olup, zikirlerin büyük bir coşkunlukla
eda edildiği, halkada bulunan nice kimselerin vecde gelerek kendilerini
kaybettiği, bu cezbelerle yüceliklere erdiği bahsi geçen menakıptan
anlaşılmaktadır. Kendilerinden sonra bu îman coşkunluğunu daha da geniş
sahalara yayarak devam ettiren Büyük Halifeleri Şeyh Şâban-ı Veli (K.S.)
Hazretleri, tam 12 sene Bolu'daki dergahta mürşid hazretlerinin
hizmetlerinde bulunmuş ve himmetlerini dilemiştir.
Hayreddin-i Tokadı (K.S.) Hazretlerinin irşad hizmetinde bulunduğu
devirler, tasavvufun Anadoluda en çok yaygın olduğu devirlerdir.
Bilhassa Halvetiye Tarikatı o devrin Osmanlı sarayının harîmine kadar
girmiş, birçok devlet ricali Muhammet Cemaleddin-i Halveti, Sünbül Sinan
Efendi Hazretleri, Merkez Muslihiddin Efendi Hazretleri' (Allah
cümlesinin sırlarını takdis buyursun) nden intisab etmek şerefiyle
şereflenmişlerdir. Bu hususta Vildan Faik Beyin kıymetli telifleri
bulunan Tomarı Turuku Aliyye adındaki eserinin Halvetiye ile ilgili
cildinde geniş bilgiler verilmektedir.
Hülâsa olarak, Hayreddin-i Tokadı (K.S.) Hazretleri verimli bir irşad
çağında gelerek, yine verimli bir irşad hizmetinde bulunmuş,
kendisinden sonraya da o devrin irşad kutuplarından ulan Kastamonulu
Şeyh Şâban-ı Veli (K.S.) Hazretlerini halife olarak bırakmışlardır.
Bugün Bolu'nun batı cihetine düşen ve şehrin kenarında diyecek kadar
yakın bir yerde, mütevazi türbesinde ziyaret edilen Şeyh Tokadî (K.S.)
Hazretleri, Hazret-i Rasûlü Ekreme (S.A.V.) dayanan o nurlu yolda belli
bir iman ve irfan nirengisi olarak o beldeyi şerefilendirmektedir.
Kaynak: Rahmi Serin, İslam Tasavvufunda Halvetilik ve Halvetiler, 1984 İstanbul, Sayfa: 110...116 Petek Yayınları
haspinar.blogcu.com/hayreddin-…etlerinin-hayati/10968946
“ Edep Ya Hu…” Sözünün asılı olduğu giriş kapısı.
Ben Değil Biz Varız
Naci KOBAL 2000
Naci KOBAL 2000