Ve HUBYAR Alevi Türkmenleri
Hemşin gizemini hala koruyor,Göktanrı inancından kalma adetler,hala devam ediyor.Türklerin eski inancı Tangricilik inancının izleri Hemşin\'de yaşıyor. “Güneş Duası” bu inancın yansımasıdır. Duanın şekli ve bilhassa amacını bağlı olarak ihtiyacın mahiyeti belirlemektedir. Yağmur duası için Hemşin yöresinde “Bubirdak” düzenlenirdi. Bu inancın uzantılarını Kuzey Afganistan deki Hazara Türkleri arasında da tespit etmiştir. Bubirdak’da benzerleri gibi çalı süpürgesinin kız gibi giydirilip çocukların onun arkasına takılıp evlerden yenilecek bir şeyler isteyip onları pişirilip yemesi şeklinde olur. Bu arada çocuklar kendi dillerince kafiyeli söylemlerle dileklerini anlatırlar. Ellerindeki kıl torbanın ismi “kıtlaman” ve pişirecekleri küçük kazanın ismi de “cuga” dır. Çocuklar güneş isterlerken, Bu bir dağım bur ister Kaşık kaşık yağ ister Kadelden kaymak ister, Un torbasından un ister, Kintamandan tuz ister, Allah’tan kırmızı güneş ister”Derler ki, bu duanın Azerbaycan’daki bitiş şeklinde “Kızıl gün ister şeklinde ifadeler kullanılır. Bubirdak, Godi Godi veya Çömçe Gelin bir dönem mutlak olana verilen isim mi idi, veya mutlak olanın sıfatlarından birinin mi ismi idi, Beklide mutlak olanın yerel dildeki ismi veya görevli meleğin ismi idi.Bubirdak, Hemşin’de “Ablik-Bublik” olarak bilinir ve duası biraz farklıdır;“Ablik Bublik ne istersin? Bir kaşık yağ isterim, Tekneden kaymak isterim Verene bir koç oğlan Ermeyene kör, topal kız,O da yansın ateşe”Cazı/Cazı Babaanne, Çamlıhemşin’de Geceleri faaliyet gösteren, kılıktan kılığa girebilen, süt bebeklerinin onlar diri iken ciğerlerini çıkarıp yiyen bir kara iyedir. Örümcek şekline dönüştüğüne dair efsane anlatılır. Loğusanın ve bebeğin ciğerini yediği bu işi değirmenin harkında yaptığı Alkarısı için de söylenilir. İri yarı olduğu göğüslerinin yerlere kadar değdiği tasvir edilir. Tatar Türk halk inançlarında da çeşitli şekillere giren kara iyelerden söz edilir.Hemşin yöresindeki algılayışa göre tamamen yaşlı kadın görünümünde olan cazının 1 parmak uzunluğunda bir kuyruğu vardır. Gece faaliyet gösterir her kılığa girebilir ve daha ziyade örümcek görünümündedir. Evlere bacadan girişi ile bilinir. Elindeki büyülü toprağı serpmek suretiyle derin uykuya girmesini sağladığı annenin bebeğinin ciğerini egiş diye bilinen ucu eğri demir ile çıkarıp yediğine inanılır. Bütün kara iyelerde ortak özelliklerden birisi de adeta bebek ciğeri yemektir. Anadolu masallarında “ölü toprağı” diye bilinen mezardan alınmış toprağın üzerine serpildiği insanı uyuttuğu inancı vardır.Obur/Hortlak; Rize kötü insanları ölünce hortlağın çıkacağına inanılırdı obur çıktığı zamanbeyaz kefeni sırtında olurdu mezarından çıkar evin karşısına gelir gürültü yapar, tereklerdeki soğanları yere dökermiş. Böyle hallerde “obur yerine git, yerine git” denilmesi halinde yerine gideceğine inanılır.” Oburdan kurtulmak için onun mezarına pelit kazığı ile bir sepet çakılırmış. Soğanın da sarımsak hatta turp gibi bazı kara iyeler karşısında koruyucu niteliğe sahip olduğuna inanılır.Obur, Hemşin’de Ubur olarak bilinir hayatta iken kötülükler yapmış yaşlı kadınlarıöldüklerinde toprağın kabul etmeyeceği definlerin kısa bir süre mezarlarından çıkıp çıkıp eskimuhitlerinde çığlıklar atarak dolaştıklarına inanılır Hortlak veya Ubur’un ceza olması için Allah tarafından ayaklarının altına ateş konulduğuna inanılır Ubur veya hortlağa silah işlemeği inancı da vardır Kendisini görenler veya sesi duyanların 3 defa “Urum eline” diye tekrarlamaları halinde güneş doğmadan mezarına gitmiş olacağı inancı yaygındır.
Ubır Tatar ve Kıpçak Türk Coğrafyasında Vampir ve Ubırlı Karak da dişi vampir olarak bilinir. Bu tür kelimelerin inanç etimolojileri yapılırken diğer Türk lehçelerinden bu tür kelimelerin doğal olarak tam tetkiki yapılmadan kelimenin milli kimliğinin bulunması zor olmakta ve bu zorluğu inanç sözlüğü çalışmalarının yapılmamış olması da etkilemektedir. Congoloz, Hemşin yöresinde varlığı bilinen bir kara iyedir. Kısa ve iri yapılı her tarafı kıllarla bir yaratıktır. Yılın son ayının son haftası ile ilk ayının ilk haftasında görülür özellikle yiyeceklere ve ambarlara musallat oluşu ile bilinir. Karadan nefret ettiği için onun çıkacağı zamanlar ambar kapıları kömürle karartılırdı. Daha ziyade ikindiden sonra ve gece insanların karşısına çıkar ve demir dili yün tarağı/tapul tarağı ile insanlara zarar verdiğine inanılır. Korunmak için onun sorularına içerisinde kara kelimesi geçecek şekilde cevaplar verilir. Masela ismim Kara Mürsel, Kara Köyden geliyorum, Kara Dağa gidiyorum gibi. Erkek ve dişisinin de olduğuna inanılan congoloz tarafından beğenilip kaçırılmaya karşı tedbirli olmak üzere kişi “adım Musa, boyum kısa, kendim köse” gibi ifadeler kullanılırmış. Congoloz sair zamanında deniz kenarında elekle ile kum edinmeye çalışırmış ve bu ona verilmiş bir ceza imiş. Congolozdaki kömür kara, çirkin görünme ve akşamdan sonra etkili olma motifleri ilginç olmalı. Behur Hemşinden yapılmış bir tespittir. Bu tespiti de Çelik ve Ak’ın çalışmalarına borçluyuz.
Behur bir özneden ziyade yapılan fiilin adıdır. Çürükay/Temmuzun son haftası ile ağustos’un ilk haftası arasında çok kısa bir yaşanır ki, yıldırım çakması gibi çok kısadır. Bu olay suyun içerisindeki canlı ve cansız her şeyi etkilemektedir. Kumaş parçalarını çürütür insanların su ile temas halindeki kısımlarında benekler oluşur. Behur’un bu tesirinden kurtulabilmek için suya bir demir parçası veya çivi atılmalıdır. Demirin Behur’u çekeceği ve canlıların zarar görmesini önleyeceğine inanılır. Demir’in Türk kültürlü halklarda koruyuculuğuna inanılan bir kod olduğu bilinmektedir. Nitekim Hemşin yöresindeki “Çuh Tedavisi” nde kızgın ateşte ısıtılmış saban demirinin bakır leğen içerisine konulduğunu ve üzerine yavaş yavaş su döküldüğünü nazardan hastalanmış kimselerin bunun buharına tutularak tedavi edildiğini biliyoruz.
Huma-sin/ Hemşin’in antik adı ‘Amatuni’dir. Her iki adının anlamı da ‘Uma Güneşi’dir. A’tina (Pazar) ile ad olarak da çok yakındır.Hem-sin; Huma-tin/sun. “Uma güneşi” veya “Güneşin anası” olarak anlam bulur.Halk arasında, ‘Hep-şen’ olarak yapılan açıklaması vardır. Ancak, yakın yerleşim yerlerinde ve dağ adlarında görülen Güneş Kültü isimlendirmelerine baktığımızda Hemşin adında Homa-sin daha akla yakın durmaktadır.Amatuni ile sesdeş yer adları:
Medine (Arabistan), Medina (Musul), Metana (Tebriz) ve İtalya’da Etrüsk şehri Mutina.Hemşinde Hubyar Alevi Türkmenlerinin yerleşiminin olduğu bir gerçek ama günümüzde sünnileşmişler,özellikle Hubyarlar tarihi Hemşin kazasının merkezi olmuş Zuğa köyünde yaşıyor.
Hemşin\'de Hubyarlı Alevi Türkmen köyleri Hilal,Çamlıtepe. Sefalı köyleri.Hubyarlılar eskinde zuğa ya bağlı şimdiki Hilal köyünde yaşarlar. Buradan çıkan bir grup iki kol halinde Çayeli-Sefalı köyüne diğeri Pazar-subaşı köyüne gelirler.Subaşı haçapit köyünde ki Haberallar hubyaroğludur.
Sefalı köyünde Beyaz,Okumuş ve Arıcı aileleri aynı boydan gelen Hubyaroğullarıdır.Hemşinlilerin, köken olarak Horasani Türk boylarından oldukları bilinir.
Bu konuda tarihçi Prof. Fahrettin Kırzıoğlu kaynak gösterilir. Hemşin’deki köy adları Kırzıoğlu’nu doğrulamaktadır.Hubyar Köyü; Hubi-yar. Khubi-ar/Ar-habi. Arhave’nin simetrik adıdır.Sadece Hubyar adı bile bu yörenin ne kadar eski bir Oğuz yeri olduğunu izah etmeye yeter. Tokat, Zile’nin Hubyar Dede Köyü ve Anadolu’da başkaca Hubyar köyleri vardır. Farsça Hubyar, yoldaş/güzel arkadaş anlamındadır. Buğ-ar açılımında, Tanrı buyruğunu yerine getiren, buyuran anlamı vardır. Muğar/Puğ-ar halinde ise suyun kaynağı, “pınar” anlamı vardır.
Badara tepesi:
Oba-dora. Pa-zar ve Bedri/Be-dori ile sesdeştir. Antalya’nın altın kumsalı Patara ile de sesdeştir.Sağeli Köyü; Zağ-eli, Sakha ili. Yerel ağızda Çayeli adıyla sesdeştir.
Tegloz tepesi:
Dağ-los/ Laz dağı.Birgina (Per-gina) tepesi: Per genetikli, Kafkas/İber soylu, demektir. Bu dağların antik adı Per-ia Toros dağlarıdır.İsimer yaylası: Sü-mer yaylası.Mizinosi tepesi: Maz-anasi. Moizi, Muzi yeri. Türkü söyleyen güzel kızların yeri.Tatoz dağı ve gölü: Tat-oz, Dedeos. Mitri-datos adındaki gibi, Şaman ata/dedesi.Hemşin’de tulum çalınır. Tulum, Çağatay, Kıpçak, Başkurt, Peçenek, Avar ve Kuman Türklerinin çalgısıdır.Tulum çalınan bazı ülkeler: Kazakistan, İran (Şiraz bölgesi), Kırgızistan, Macaristan (Kumana bölgesi), Romanya (Transilvanya bölgesi), Rusya (Yakutistan), Başkurdistan, Polonya (her yıl tulum şenliği yapılır), Filistin (tulum çalıp oynamaya “nanay” denir), İrlanda, İskoçya. İskoçya’da tuluma “gayda” denir. Rize ve Trabzon’da, “vur bi gayda” demek, “bir horon havası çal da oynayalım” demektir.Nokta Hala destanı bir Türkmen ağıdı şeklindedir. Çamlıhemşin kale köyünde geçer Kırım’a çalışmaya gidip de dönmeyen gurbetçiye ağıttır. Destana adını veren hala Nokta, Kibele’nin adını taşımaktadır.
Kaynak:Yaşar Kalafat-ESKİ TÜRK İNANÇLARININ RİZE VE YÖRESİ HALK KÜLTÜRÜNDE İZLERİ
Hemşin gizemini hala koruyor,Göktanrı inancından kalma adetler,hala devam ediyor.Türklerin eski inancı Tangricilik inancının izleri Hemşin\'de yaşıyor. “Güneş Duası” bu inancın yansımasıdır. Duanın şekli ve bilhassa amacını bağlı olarak ihtiyacın mahiyeti belirlemektedir. Yağmur duası için Hemşin yöresinde “Bubirdak” düzenlenirdi. Bu inancın uzantılarını Kuzey Afganistan deki Hazara Türkleri arasında da tespit etmiştir. Bubirdak’da benzerleri gibi çalı süpürgesinin kız gibi giydirilip çocukların onun arkasına takılıp evlerden yenilecek bir şeyler isteyip onları pişirilip yemesi şeklinde olur. Bu arada çocuklar kendi dillerince kafiyeli söylemlerle dileklerini anlatırlar. Ellerindeki kıl torbanın ismi “kıtlaman” ve pişirecekleri küçük kazanın ismi de “cuga” dır. Çocuklar güneş isterlerken, Bu bir dağım bur ister Kaşık kaşık yağ ister Kadelden kaymak ister, Un torbasından un ister, Kintamandan tuz ister, Allah’tan kırmızı güneş ister”Derler ki, bu duanın Azerbaycan’daki bitiş şeklinde “Kızıl gün ister şeklinde ifadeler kullanılır. Bubirdak, Godi Godi veya Çömçe Gelin bir dönem mutlak olana verilen isim mi idi, veya mutlak olanın sıfatlarından birinin mi ismi idi, Beklide mutlak olanın yerel dildeki ismi veya görevli meleğin ismi idi.Bubirdak, Hemşin’de “Ablik-Bublik” olarak bilinir ve duası biraz farklıdır;“Ablik Bublik ne istersin? Bir kaşık yağ isterim, Tekneden kaymak isterim Verene bir koç oğlan Ermeyene kör, topal kız,O da yansın ateşe”Cazı/Cazı Babaanne, Çamlıhemşin’de Geceleri faaliyet gösteren, kılıktan kılığa girebilen, süt bebeklerinin onlar diri iken ciğerlerini çıkarıp yiyen bir kara iyedir. Örümcek şekline dönüştüğüne dair efsane anlatılır. Loğusanın ve bebeğin ciğerini yediği bu işi değirmenin harkında yaptığı Alkarısı için de söylenilir. İri yarı olduğu göğüslerinin yerlere kadar değdiği tasvir edilir. Tatar Türk halk inançlarında da çeşitli şekillere giren kara iyelerden söz edilir.Hemşin yöresindeki algılayışa göre tamamen yaşlı kadın görünümünde olan cazının 1 parmak uzunluğunda bir kuyruğu vardır. Gece faaliyet gösterir her kılığa girebilir ve daha ziyade örümcek görünümündedir. Evlere bacadan girişi ile bilinir. Elindeki büyülü toprağı serpmek suretiyle derin uykuya girmesini sağladığı annenin bebeğinin ciğerini egiş diye bilinen ucu eğri demir ile çıkarıp yediğine inanılır. Bütün kara iyelerde ortak özelliklerden birisi de adeta bebek ciğeri yemektir. Anadolu masallarında “ölü toprağı” diye bilinen mezardan alınmış toprağın üzerine serpildiği insanı uyuttuğu inancı vardır.Obur/Hortlak; Rize kötü insanları ölünce hortlağın çıkacağına inanılırdı obur çıktığı zamanbeyaz kefeni sırtında olurdu mezarından çıkar evin karşısına gelir gürültü yapar, tereklerdeki soğanları yere dökermiş. Böyle hallerde “obur yerine git, yerine git” denilmesi halinde yerine gideceğine inanılır.” Oburdan kurtulmak için onun mezarına pelit kazığı ile bir sepet çakılırmış. Soğanın da sarımsak hatta turp gibi bazı kara iyeler karşısında koruyucu niteliğe sahip olduğuna inanılır.Obur, Hemşin’de Ubur olarak bilinir hayatta iken kötülükler yapmış yaşlı kadınlarıöldüklerinde toprağın kabul etmeyeceği definlerin kısa bir süre mezarlarından çıkıp çıkıp eskimuhitlerinde çığlıklar atarak dolaştıklarına inanılır Hortlak veya Ubur’un ceza olması için Allah tarafından ayaklarının altına ateş konulduğuna inanılır Ubur veya hortlağa silah işlemeği inancı da vardır Kendisini görenler veya sesi duyanların 3 defa “Urum eline” diye tekrarlamaları halinde güneş doğmadan mezarına gitmiş olacağı inancı yaygındır.
Ubır Tatar ve Kıpçak Türk Coğrafyasında Vampir ve Ubırlı Karak da dişi vampir olarak bilinir. Bu tür kelimelerin inanç etimolojileri yapılırken diğer Türk lehçelerinden bu tür kelimelerin doğal olarak tam tetkiki yapılmadan kelimenin milli kimliğinin bulunması zor olmakta ve bu zorluğu inanç sözlüğü çalışmalarının yapılmamış olması da etkilemektedir. Congoloz, Hemşin yöresinde varlığı bilinen bir kara iyedir. Kısa ve iri yapılı her tarafı kıllarla bir yaratıktır. Yılın son ayının son haftası ile ilk ayının ilk haftasında görülür özellikle yiyeceklere ve ambarlara musallat oluşu ile bilinir. Karadan nefret ettiği için onun çıkacağı zamanlar ambar kapıları kömürle karartılırdı. Daha ziyade ikindiden sonra ve gece insanların karşısına çıkar ve demir dili yün tarağı/tapul tarağı ile insanlara zarar verdiğine inanılır. Korunmak için onun sorularına içerisinde kara kelimesi geçecek şekilde cevaplar verilir. Masela ismim Kara Mürsel, Kara Köyden geliyorum, Kara Dağa gidiyorum gibi. Erkek ve dişisinin de olduğuna inanılan congoloz tarafından beğenilip kaçırılmaya karşı tedbirli olmak üzere kişi “adım Musa, boyum kısa, kendim köse” gibi ifadeler kullanılırmış. Congoloz sair zamanında deniz kenarında elekle ile kum edinmeye çalışırmış ve bu ona verilmiş bir ceza imiş. Congolozdaki kömür kara, çirkin görünme ve akşamdan sonra etkili olma motifleri ilginç olmalı. Behur Hemşinden yapılmış bir tespittir. Bu tespiti de Çelik ve Ak’ın çalışmalarına borçluyuz.
Behur bir özneden ziyade yapılan fiilin adıdır. Çürükay/Temmuzun son haftası ile ağustos’un ilk haftası arasında çok kısa bir yaşanır ki, yıldırım çakması gibi çok kısadır. Bu olay suyun içerisindeki canlı ve cansız her şeyi etkilemektedir. Kumaş parçalarını çürütür insanların su ile temas halindeki kısımlarında benekler oluşur. Behur’un bu tesirinden kurtulabilmek için suya bir demir parçası veya çivi atılmalıdır. Demirin Behur’u çekeceği ve canlıların zarar görmesini önleyeceğine inanılır. Demir’in Türk kültürlü halklarda koruyuculuğuna inanılan bir kod olduğu bilinmektedir. Nitekim Hemşin yöresindeki “Çuh Tedavisi” nde kızgın ateşte ısıtılmış saban demirinin bakır leğen içerisine konulduğunu ve üzerine yavaş yavaş su döküldüğünü nazardan hastalanmış kimselerin bunun buharına tutularak tedavi edildiğini biliyoruz.
Huma-sin/ Hemşin’in antik adı ‘Amatuni’dir. Her iki adının anlamı da ‘Uma Güneşi’dir. A’tina (Pazar) ile ad olarak da çok yakındır.Hem-sin; Huma-tin/sun. “Uma güneşi” veya “Güneşin anası” olarak anlam bulur.Halk arasında, ‘Hep-şen’ olarak yapılan açıklaması vardır. Ancak, yakın yerleşim yerlerinde ve dağ adlarında görülen Güneş Kültü isimlendirmelerine baktığımızda Hemşin adında Homa-sin daha akla yakın durmaktadır.Amatuni ile sesdeş yer adları:
Medine (Arabistan), Medina (Musul), Metana (Tebriz) ve İtalya’da Etrüsk şehri Mutina.Hemşinde Hubyar Alevi Türkmenlerinin yerleşiminin olduğu bir gerçek ama günümüzde sünnileşmişler,özellikle Hubyarlar tarihi Hemşin kazasının merkezi olmuş Zuğa köyünde yaşıyor.
Hemşin\'de Hubyarlı Alevi Türkmen köyleri Hilal,Çamlıtepe. Sefalı köyleri.Hubyarlılar eskinde zuğa ya bağlı şimdiki Hilal köyünde yaşarlar. Buradan çıkan bir grup iki kol halinde Çayeli-Sefalı köyüne diğeri Pazar-subaşı köyüne gelirler.Subaşı haçapit köyünde ki Haberallar hubyaroğludur.
Sefalı köyünde Beyaz,Okumuş ve Arıcı aileleri aynı boydan gelen Hubyaroğullarıdır.Hemşinlilerin, köken olarak Horasani Türk boylarından oldukları bilinir.
Bu konuda tarihçi Prof. Fahrettin Kırzıoğlu kaynak gösterilir. Hemşin’deki köy adları Kırzıoğlu’nu doğrulamaktadır.Hubyar Köyü; Hubi-yar. Khubi-ar/Ar-habi. Arhave’nin simetrik adıdır.Sadece Hubyar adı bile bu yörenin ne kadar eski bir Oğuz yeri olduğunu izah etmeye yeter. Tokat, Zile’nin Hubyar Dede Köyü ve Anadolu’da başkaca Hubyar köyleri vardır. Farsça Hubyar, yoldaş/güzel arkadaş anlamındadır. Buğ-ar açılımında, Tanrı buyruğunu yerine getiren, buyuran anlamı vardır. Muğar/Puğ-ar halinde ise suyun kaynağı, “pınar” anlamı vardır.
Badara tepesi:
Oba-dora. Pa-zar ve Bedri/Be-dori ile sesdeştir. Antalya’nın altın kumsalı Patara ile de sesdeştir.Sağeli Köyü; Zağ-eli, Sakha ili. Yerel ağızda Çayeli adıyla sesdeştir.
Tegloz tepesi:
Dağ-los/ Laz dağı.Birgina (Per-gina) tepesi: Per genetikli, Kafkas/İber soylu, demektir. Bu dağların antik adı Per-ia Toros dağlarıdır.İsimer yaylası: Sü-mer yaylası.Mizinosi tepesi: Maz-anasi. Moizi, Muzi yeri. Türkü söyleyen güzel kızların yeri.Tatoz dağı ve gölü: Tat-oz, Dedeos. Mitri-datos adındaki gibi, Şaman ata/dedesi.Hemşin’de tulum çalınır. Tulum, Çağatay, Kıpçak, Başkurt, Peçenek, Avar ve Kuman Türklerinin çalgısıdır.Tulum çalınan bazı ülkeler: Kazakistan, İran (Şiraz bölgesi), Kırgızistan, Macaristan (Kumana bölgesi), Romanya (Transilvanya bölgesi), Rusya (Yakutistan), Başkurdistan, Polonya (her yıl tulum şenliği yapılır), Filistin (tulum çalıp oynamaya “nanay” denir), İrlanda, İskoçya. İskoçya’da tuluma “gayda” denir. Rize ve Trabzon’da, “vur bi gayda” demek, “bir horon havası çal da oynayalım” demektir.Nokta Hala destanı bir Türkmen ağıdı şeklindedir. Çamlıhemşin kale köyünde geçer Kırım’a çalışmaya gidip de dönmeyen gurbetçiye ağıttır. Destana adını veren hala Nokta, Kibele’nin adını taşımaktadır.
Kaynak:Yaşar Kalafat-ESKİ TÜRK İNANÇLARININ RİZE VE YÖRESİ HALK KÜLTÜRÜNDE İZLERİ
Ben Değil Biz Varız
Naci KOBAL 2000
Naci KOBAL 2000