Hemşin Türkleri - Hemşin Gerçeği

      Hemşin Türkleri - Hemşin Gerçeği

      Bölgemizde bir süredir etnik parçalama faaliyetleri anlamında başlatılan Ermeni sempatizanlığı yaratma gayretlerini daha yüksek sesle duymaya başladık. Tüm bu faaliyetler dinimizi,dilimizi top yekün kültürümüzü tehdit eden bir hale gelmiştir. Tarihimize kayıt düşen, belge özelliği taşıyan koç başlı mezar taşları bilinmeyen kişi yada kişilerce tahrip edilip ırmak ve derelere atılmaktadır.Bu karanlık ve sisli olayların arka planını çok iyi gözlemleyebiliyoruz.Bunlar diaspora uzantısı ve para karşılığında yapılan çok çirkin ve gerçek tarihi değiştirme senaryolarıdır.
      İpek Yolu üzerinde medeniyetlerin dağlardan denizlere inildiği bir coğrafyada bulunan Hemşin bölgesi , eski zamanlardan bu yana pek çok kavimin birlikte yaşamış olduğu birçok Türk boyunun ve kültürünün harmanlandığı yerdir. Hemşen ismini bu bölgeye atlı göçlerle gelen Orta Asya orijinli (Kaşgar-Altay) Türk-Kıpçak Hemşen boyları vermişlerdir. Daha önceleri bu bölgeye Ermenilerden ötürü Dampur denmekteydi. Hemşenliler halen bugün yarı göçebe yaylacı bir topluluk olarak Türk kültürüne renk katmaktadırlar. Çok çalışkan ve samimi insanlardır. Mertliklerine , Yiğitliklerine asla söz getirtmeyi sevmezler.Daha çok Rus tarihçileri 16. asırda Ermenilerin Doğu Karadeniz’de dağlı hemşenliler üzerinde asimilasyon politikaları uyguladıklarını söylemektedirler. Bu baskılama dil üzrinde kısmi bir başarı (%23) sağlamış ise de , din ve diğer kültürel alanlarda değişim başarısızlığa uğramıştır. Günümüzde ise bu asimilasyon faaliyetleri ikinci bir döneme girmiştir. Erivan merkezli, diaspora destekli olarak ne hazindir ki başlatılmış bulunuyor. Basın , yayın ve internet ağları üzerinden Hemşin halkının algısı adeta bombardımana tutulmaktadır. Müzik , festival , tiyatro , film gibi etkinliklerle Hemşin dilinde ve kültüründe olmayan yeni Ermenice kelimeler ve Hemşine ait olmayan hikayeler uydurulmaktadır. “Her yeni yalan eskisinden acıdır” sözü Hemşin toplumuna acı veriyor. Ermeniler pek çok olayı abartarak ve yalanlarla süslemeyi seçenlerdir. Hemşin yerel şivesine ‘Hamşetzma’ denmektedir. Ermenice olsaydı zaten Ermence denilirdi. Böylece bilim çevreleri “yeni bir ağız” demeye gerek duymazdı. Yaşayan Hemşin ağzı Hun (Kıpçak) – Avar –Çuvaş Türkçeleri’nin bir bakiyesi olarak , üç bin yıllık bir tarihi geçmişe sahiptir. İçinde öz Türkçe kelimelerin varlığı ve halen bugün yaşatılması hayret vericidir. Gök Tanrı dinine ait melek isimlerinin Hemşin kadın ve erkek isimleri olması bilim çevrelerini yeni gerçeklere götürüyor.

      Hafıza kaybı ve unutkanlık toplumsal bir hastalık şeklidir. Ermeniler sürekli aynı yalanları sosyal medya üzerinden tekrar ederek beynimizi , algımızı zorlamaya çalışıyorlar. Çok dikkatli olmak zorundayız. Zira bu bir psikolojik harekat yöntemidir. Bunların amaçları 2023’ten sonra Batum’dan Çayeli’ne kadar referandum ortamı hazırlamaktır. Hemşin yerleşim birimlerine gelen sözde Ermeni bilim insanları(!) Yeni Taşnak hareketinin gönüllü ajanlarıdırlar. Biz Hemşinliler bütün bu oyunları bozacak zeka ve donanıma sahibiz. Ancak yerli işbirlikçi ve yardakçılar “Hemşi’nin Horonu’nu” bozmaktadırlar. Aynı zamanda küresel politikalarında atomize toplumlar projesine bilmeyerek hizmet edenler de vardır. Ne var ki , küresel sömürü düzenlerine ve kapitalist emperyalizme karşı Hemşin gençliği , aydını öteden beri dirençlidir. Onun bu onurlu duruşu ulusuna ve yurduna olan sevgisi ve bağlılığından ileri gelmektedir. Bir yandan “Halkların kardeşliği”ni savunup , diğer taraftan Hemşin halkını bölme çabalarına yardımcı olanlar gaflet ve hıyanetle kol kola yürümektedirler. Halkını bölmek bir siyaset, bir ideoloji asla değildir.Bu mikro milliyetçiliktir ve şövenistliktir. Öncelikle küresel dünyada politik duruşlarımızı yeni baştan sorgulamak durumundayız. Genele ait hak ve hukuku göz ardı ederek şahsi çıkarlar ve talepleri sanki genelin arzusu buymuş gibi takdim etmeye hiçbirimizin hakkı ve haddi değildir.

      Hemşin coğrafyası küçük bir alan değildir. Sürmene-Of ilçelerinden doğuda Batum’a, Borçka’ya kadar devam eden bir kuşaktır. Bu sahada yaşamış ve yaşamaya devam eden tüm kabile sülale ve boyları tek hamlede “Ermeni yapmak” gibi bir sosyal mühendislik, ancak gayri ahlaki amaçlar içindir. Tarihin bir döneminde Hemşin’de Ermenilerin yaşadıkları bir realitedir. Birbirlerinin komşuları olan bu insanlar maddi ve manevi , kültürel ilişkiler içinde bulunmuşlardır. Netice itibariyle bu sosyal ticari ve mesleki ilişkiler yüzünden Ermeniler yeni komşularına dayatmada bulunmuşlardır. Yöredeki daha çok Türkmen – Akkoyunlu,Kıpçak Kuman bakiyeleri Ermeniceyle karışık bir Türkçeyle konuşur olmuşlardır. Ancak ne var ki bilimsel, akademik tanımlamalar Hemşin yerel şivesini Türk dil kurallarına uygun , ana omurganın eski Türkçe-Oğuzca bir dil olduğu pek çok dil uzmanı ve tarihçi tarafından da belirtilmektedir. Hemşin şivesi ses yapısı olarak Rusya’nın Soçhi şehri ve civarındaki Hıristiyan Kıpçak Hemşenlileri’yle aynıdır. Kıpçak tarihini bilmeden Hemşin ve Ermenilerin geçmişini açık ve net şekilde çözmek , analiz etmek biraz zordur. Zira Ermeniler asırlarca Kıpçakça Ermenicesi konuşmuşlardır. Bu bakımdan 10200 Türkçe kelime ile neredeyse Türkçe konuşuyorlar. Ama hiç kimse onlara “siz Türk’sünüz” demiyor. Taşıdıkları yüzlerce Türkçe isim ve soyadlarına rağmen Türk milletine kin ve nefretlerini anlamak mümkün değildir. Ermenilerin Hıristiyanlık dinini seçmeleri yine Türkler sayesinde olmuştur. Arsak-Partlı Oğuzlardan olan Aziz Greguvar (Lusavoriç) Kafkasyada “yüksek yerin insanları”nı Hz. İsa’nın dinine çağırmıştır. 3. yüzyılda torunu Grigoris’i Kıpçak komutanı vaftiz etmiştir. Üç kez, buz gibi suya atmıştır ve çıkarmıştır. “Türk gibi gürbüz ol” dua ve temenni edilmiştir. Haç sembolü ve sağ elle yapılan istavroz ritüeli yine 2. yüzyıl Uygur Türklerinin tanrıya şükran serenomisidir. Bu gelenek Ermeniler sayesinde batıya , Bizans’a , Yunan’a , Roma ve Almanlara geçmiştir. Alman haçı ile Kıpçak haçı aynı ölçülerdedir. Bu gerçekler akademik çevreleri , tarihçileri tarihin yeni boyutlarına doğru ufuk açmaya zorlayacaktır.

      Artvin il merkezi ve Ardanuç ilçesinde Ermeniler yaşamaktaydı. Borçka ilçesinde de Hemşinliler yaşar. Neden bu kadar kısa mesafede bu insanlar birbirlerinin varlıklarını bilmezler , tanımazlar. En az dört asırdır bu yerlerden yaylalara göç giden Hemşinliler bu insanlarla hiç bir sosyal ilişki içinde değiller? Ardanuç Üç Irmaklar köyü sakinleri Hemşinlilere, “koç burunlu Türkmenler” yaylaya çıkıyorlar demeleri, hangi sosyolojik ve etnik kimliği öne çıkarmaktadır! Burada kim kimi kandırmaya kalkıyor ? Türkiye’nin bazı yerlerinde Ermeniler yaşamaktadır. Ermenistan ve dünyanın çeşitli ülkelerinde Ermeniler vardır. Peki siz hiç duydunuz mu bir Hemşinlinin – Ermeni akrabalığını?. Ermeniler Trako- Frig bir halktır. Roma’nın ve Bizans’ın baskı ve dayatmaları yüzünden sürekli olarak doğuya doğru itilmişlerdir. Oysa Hemşin oymakları Orta Asya kökenli , Türkistan’dan (Altay-Kaşgar civarı) “Hemşen vadisi”nden gelmişlerdir. Göç yolu ile uğradıkları Horasan da kendilerine “Hamşeni Türkmenleri” denmiştir. İşte bu yüzden olmalı ki büyük dedelerimiz ; “Oğul ! Biz Horosan’dan gelmeyiz” derlerdi.

      Sovyet döneminde iç ve dış güvenlik nedenleriyle Batum’dan sürgün edilen Hemşinlilere; Kazakistan’da, Kırgızistan’da , Özbekistan’da bu ülkelerin insanları “Türk kardeşlerimiz” diyerek bağırlarına basmış ; ev , yatak , yorgan , tarla , koyun ve at gibi geçim imkanlarını sunmuşlardır. Son yıllardaki bölücü ve yıkıcı Ermeni faaliyetlerinin artması ile birlikte Türk cumhuriyetlerindeki Hemşinlilere giden Ermeni misyonerler çeşitli vaatlerle bilhassa gençleri kandırma yoluna gittiklerini bilmekteyiz. Güya bu insanları Azerbaycan’ın Karabağ bölgesine getirip , daha sonra Azeri Türk kardeşlerine karşı savaştırmayı hedefliyorlar.Hiç bir şey gizli kalmıyor!.

      Peki hiç bileniniz var mı ? Hemşin toplumu neden Ermeni alfabesini bilmiyor ! Bu gerçek niçin hiç polemik konusu yapılmıyor?. Çünkü buna uygun yalan ve saptırma yolunu henüz bulamamışlardır. Yine soruyoruz siz hiç duydunuz mu , Hemşinli birinin Ermeni ismi taşıdığını?. Duyamazsınız , çünkü yoktur. Biz Hemşinlilerin bir kimlik sorunu ve ulu bir soy arama derdimiz yoktur. Sorun Şark meselesi bağlamında Ermeni sorunudur. Sözüm ona bölge halkı üzerinden, Türkiye’den rövanş alınmak istenmektedir.İşte tehlikenin gerçek boyutu budur. Yaşadığımız coğrafya sunduğu geniş imkanlar yanında “bölgesel riskler”i de beraberinde üzerimize yüklüyor.

      Ermeni kilise yetkilileri tuttukları günlük notlarda (andaç) ; tarihte hiçbir Ermeni’nin müslüman olduğuna dair tanıklık edememişlerdir.Buna karşın 1461’de Fatih Sultan Mehmet İstanbul’da Ermeni kilisesi açtırmıştır ve daha sonra Ermeni patrikliğini kurdurtmuştur. Yavuz Selim Bizans döneminde Kırım’a ve Balkanlara sürgün edilen İstanbul Ermenilerini(1518-20) tekrar gemilerle Osmanlı’nın başkentine taşımıştır. Kendilerine her türlü sosyal ve ticari imkanlar sağlanmıştır. Tam da bu sırada Doğu Karadeniz’de , Hemşin ve civarında Ermenileri neden müslüman yapmak gibi bir yolu seçsin ? Osmanlının böyle bir derdi olmamıştır. Artık bu yalanda tutmuyor. Çünkü din değiştirme Sancak şeriye sicil ve kayıd-i kudum defterlerine kayıt edilmek zorundaydı. Söz konusu bu yerlerde bu tür talepler geniş bir heyet huzurunda şahitleri ile birlikte yapılırdı. Bu tür vakaların sayısı beş kişi ya da ailedir. Siz bununla mı gürültü çıkarmaya , kamuoyu yaratmaya çalışıyorsunuz ? Ne yazık ki bu yalanlarınızda eskidi. Artık yeni yalanlara ihtiyacınız var. Ancak her ürettiğiniz yeni yalanın size yeni acılar getireceğini de artık anlamalısınız!Ey Ermeni Halkı ; unutmayınız ki , sizi bu coğrafyada Bizans’a , Pontus’a , Gürcü’ye , Fars’a ve Arab’a karşı koruyup kollayan ve neslinizin 21. asra ulaşmasına ,taşınmasına yine Türkler sayesinde olmuştur. Yoksa biz Türkler sizden çok mu şey istiyoruz ? 632’de Divin konseyinde Bizans’a karşı size arka çıkıp Ecmiadzin kilisesini merkez yaptıran kimdi?. Siz hangi dini ya da sosyolojik nedenlerle 1071’de Gazi Alparslan’a dört bin beş yüz gencinizi Bizans’a karşı asker olarak verdiniz. Hiç kimse tarihi ters yüz edemez.

      Hiçbir ihanet ve nankörlüğün cezasız kalmadığı tarih içerisinde görülmüştür. ”Tarih, ilerisini göremeyenler için çok acımasızdır”.
      Saygılarımızla.

      Remzi YILMAZ
      Petrol Müh.
      Araştırmacı-Yazar
      hemsinturkleri.wordpress.com/2015/02/04/hemsin-gercegi/
      Resimler
      • Hemşin Türkleri Hemşin Gerçeği.jpg

        86 kB, 960×720, 503 defa görüntülendi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000