Martılar

      MARTİLAR

      Yine yanlızım bu sabah..!
      Hani birgün söz vermiştin ya bana,
      Uçarken semaya,
      Gözlerinde hırçın dalgalar misali aşk.
      Yüreğinde kardelen çiceği olacaktım!
      İnandırdın ya beni buna,
      Elimden tutup Üsküdar sahilinde sabahladık ya seninle
      Sonra tanyeli ile beraber izlemedik mi kızıl güneşi ..?
      Sıcaklığını hissetmedik mi tenimizde,
      Vapurların karanlık sokakları inleten sesi ile uyanmadık mı..?
      Gün içinde kaybolur sandığın huzuru
      Seninle bulmadık mı gökyüzünde
      Dudaklarında şiir, gözlerinde yaş olmadım mı ben
      Yalan olmadın mı söyle ne olur
      Yağmurlu bir günde kaçıp giderken
      Savrulmadı mi daldan dala her cai bu beden...
      Kutuplara gitmek değil mi senin ki..?
      Kızkulusinden izledim seni
      Kayboldun göz pınarlarıma aldırmadan
      Bu gece son burda soluksuz bir aşka
      Göğüs geren sevda bitti süzülüşünle
      Koptu delice bir fırtına
      Islanıyorum şimdi bir yaprağın altında
      Beyaz kanatların altında şimdi çırpınan arsız bir yürek
      Kan gelir ya ağzından ölümü bile sevda diyerek

      ÇİLEM BENEK

      Yağmur Gözlüm

      Kınalı ada tan yeri sessizliğe
      Dudaklarında yağmur çize çize
      Fırtına kopar martılar beyazında
      Siyah gül dönüşür beyaz güle

      Unutursun gülüm unutursun
      Aklına her geldiğinde ağlar
      Yüreğine yağmurlar yağar
      Papatya sarısında yağmur gözlüm

      Naci KOBAL Ankara Aralık 2006
      Resimler
      • Martýlarýn Gülü.jpg

        26.2 kB, 0×0, 661 defa görüntülendi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      İsimsiz Şiir

      BİR SABAH SESSİZLİĞİNDE;
      ÇEKİP GİTMELER GİBİ ÇARESİ VE GÜN DOĞUMU OLMAYAN
      GECİKMELİ GELİŞLER
      HER AN
      YAŞANILASI AN VE ACIMTIRAK HİSSE BENZEYEN
      ANIMSAMALAR
      HER ŞİİR ŞAİRİNE AİT DEĞİLDİR
      AİTTİR BİRAZDA DÜŞÜNDÜREN DÜŞÜNCEYE
      VE
      "DÜŞÜNDÜKÇE DÜŞÜNMEKTEN YORAN DÜŞÜNCE"
      HER KELİME SAYFAYA DÖKÜLMEZ
      ANLAM İFADE ETMİYORSA
      YOKSA DETONE OLUR İLK SAFHADA
      BİR KAÇIŞ BİR GELİŞİN HABERCİSİDİR
      VE BİR GELİŞTE ÖNCEDEN YAŞANAN BİR KAÇIŞIN
      SEN BENDEN ÖNCE VARDIN ELBET
      GELİŞİ ÖNCELERE DAYANAN EFSANE
      AMA EN ÇOK NEYİMİZ BENZİYO BİLİYOMUSUN
      GÖZLERİMİZ
      GÜLSEDE ,GÜLMESEDE
      BAKIYORSA HERŞEYE AYNI RENK YADA RENKSİZ
      GÖREBİLİYORSAN VE ONU RENKLERİNE
      ÇEVİRE BİLİYORSAN HAFIZANDA
      İŞTE EN ÇOK GÖZLERİMİZ BENZİYOR BİRBİRİNE
      YADA KELİMELERİMİZ

      ÖZNESİ SONDA ,ANLAMI ÖNE ALDIĞIMIZ
      VE BİR FİİL OLUŞTURUP
      KENDİMİZİ UNUTUP
      EYLEMLERE DALDIĞIMIZ
      GİTMEK BAZEN GELİŞLERİN HABERCİSİDİR
      GİDİŞLERE DUR DENMEZ HERZAMAN
      VE BEKLENMEZ GLİŞLER
      ÇOK DARSA ZAMAN

      ŞİİRE ARA VERMEK LAZIM
      KELİMELER ANLAMSIZLAŞINCA
      GÖZLERİNİ
      HANİ SENİNLE AYNI BAKTIĞIMIZ GÖZLERİNİ
      YUMMALISIN BİRAZDA

      YENİDEN DİRİLİŞLER ,
      ÖNCE YOKOLUŞLARDA SAKLI SIR
      DİRİLEMEZ YOK OLMAYAN BİRŞEY
      VE DENMEZ DİRİLİŞİ YANİDEN EFSANENİN
      VE BENZEMEZ BİR EFSANA BASİT GİDİŞLERE

      YAZALIM MI? DİYORSUN ANIMSADIKLARIMIZI
      VE ANIMSATALIMMI YAZDIKLARIMIZI
      BİR ŞİİR DOĞACAK YENİ ŞAİRLERİN İLHAMIDIR
      HER DÜŞÜNCE
      DÜŞÜNÜLMESİ GEREKEN ANDIR
      VE HER ANI YAŞAMAK KURALDIR.


      27.11.06 İZMİR
      M.ABAY (EYLÜL'DEN KUKU'YA )
      BİRİ GİDİYORSA....
      VE YANLIZLIK YÜKLÜYSE BULUTLAR,
      AĞLAMAK;
      ÇARESİZLİĞİN GÜZE DÖNÜK YÜZÜDÜR BELKİ ,,,

      Afilli Yanlızlık

      Yanlızlık mı çektiğim, yoksa berduşluk
      Sensiz sigaramın dumanı sefil
      Sokağa yağan yağmurun çamurlu pisliği
      Gözyaşımdaki kan sensizlik
      Güneşin acımasız yanı, rüzgarın tokatı
      Denizin dalgası umudum
      Yosun gibi sarılmaktı sana
      Bir çiceği koklamak mı dokunmak mı çözemedim
      Ayın tutulması mi bilmem buzullların donması mı
      Afilli yanlızlık bu adını koydum
      Sonsuz huzurun içine dolması hani
      Bir varsın bir yok tenimin üşüyüp sonra yanması gibi
      Acımasız mı yoksa viranmısın
      Kıyamam desem inanırmısın
      Bağırıp çağırsam anlarmısn beni
      Bak yanaklarımdan süzülene
      Soyut mu somut mu yaş değil biliyorum
      Korku bu acı , haz, şüphe, sevda ,haykırış
      Ne dersen de adı yok bunun
      Afilli yanlızlık içine hapsolduğum...


      ÇİLEM BENEK...

      Karışım arkadaşım Nesi var siz hiç hohol olmadınız mı?

      Bir gülün yaprağından kopması hani
      Ya da nefesini kesercesine ıslanması dalinda
      Gelen bir rüzgarla savrulması öteyi beri
      Kayboldun sanırken kendini bulması gözlerimde
      Yavaşca dokunması omzuna
      Sessizce ağlaması omzumda
      Damlacıklara karışması sevdanın
      Hani şu adını koyamadığın özlemin
      Dumana karışması sislerle boğuşması yüreğinin
      Adını koy hani yanlızlığın
      Hırçın deliliğin , acımasız tutkunun
      Yokluğun , varlığın , susuzluğun



      Kafam karışık bişeyler yarım kalsa belki en iyisi...

      CİHAT KOBAL YÜREĞİN GÜZEL...

      Martılar Neden Denizler Üzerinde Uçar

      Bundan yüzyıllar önce deniz aşırı, çok güzel bir ülke varmış. Tabi her masalda olduğu gibi bu masalda da o ülkenin bir kralı ve tabii ki bir de prensesi varmış. Prenses dünyalar güzeli bir kızmış. Kralın emri ile her gün prenses dolaşmak için saray muhafızları ile birlikte sarayın dışına çıktığında ona bakmak yasakmış. Halk onun dolaşmaya çıktığı ilan edildiğinde eğilir ve gözlerini kapatır, ya da evlerine kaçışırmış. Onu görmenin bedeli ölümle cezalandırılırmış. Günlerden bir gün yine prenses dolaşmak için çıktığında... Fakir bir köylü delikanlı iradesini yenememiş ve yavaşça başını kaldırıp prensese bakmış ve başını kaldıran fakir delikanlı ile prenses o anda göz göze gelmişler... Tabii ki... Tahmin edeceğiniz gibi fakir delikanlı pensese inanılmaz bir aşkla tutulmuş. Prensesin de o derin bakışlarının boş olmadığını düşün en fakir delikanlı günlerce uyuyamamış ve ölümü bile göze almak pahasına, prensesi bir kere daha görmek için uğraşmış durmuş. Bu arada fakir delikanlıya da tutulan güzel prenses onun zarar görmemesi için günlerce kendini saraya kapatmış. Sonunda dayanamayan fakir delikanlı her şeyi göze alarak gizlice sarayın bahçe duvarına tırmanmış ve prenses ile bir kere daha göz göze gelmişler. Fakir delikanlı hemen duvardan atlamış ve prensesle konuşacağı anda saray muhafızlarına yakalanmış. Kralın karşısına götürülen delikanlı nasıl olsa ölümle cezalandırılacağını bildiğinden krala prensese duyduğu aşkını anlatmış. Kral ölüm emrini vereceği anda prensesin yalvarışlarına dayanamayarak fakir delikanlıya başka bir ceza vermeyi kabullenmiş.

      İŞTE HİKAYEMİZ DE ZATEN BURADA BAŞLIYOR.

      Hemen bir gemi hazırlattıran kral gidilebilecek en uzaktaki adaya bir fener yaptırmış ve fakir delikanlıyı da o adada yanlız yaşamaya mahkum etmiş...Aradan bir kaç ay geçmesine rağmen prensesi unutamayan fakir delikanlı prensese olan aşkını kağıtlara dökmüş ve martılara anlatmaya başlamış... Artık bütün martılar fakir delikanlının prensese olan aşkından haberdarmış. Sonunda martılar bile fakir delikanlıyı anlamış ve yazdığı mektupları prensese götürmeye başlamışlar... Ve zamanla prensesin de yazmış olduğu mektupları fakir delikanlıya götüren martılar aracılığı ile aşkları iyice büyümüş; ta ki... Bir sabah sarayın bahçesinde kahvaltı yaparken prensesin odasının penceresine ağzında bir mektupla konan martıyı kralın görmesine dek. Tabii korkulduğu gibi olmamış... Ağlayarak kızına sarılan kral, hayvanların bile bu aşkı anlarken kendisinin anlayamadığı için kendisinden utandığını söyleyerek prensese hemen bir gemi göndertip fakir delikanlıyı getirtip kendisi ile evlendireceğini söylemiş. Buna çok mutlu olan prenses hemen fakir delikanlıya bir mektup yazmış ve olanları anlatmış. Tabii bu arada mektubu götürmek için bekleyen martıya da her şeyi anlatarak bütün martıları düğünlerine çağırmış. Buna çok sevinen martı mektubu bir an önce ıssız adaya götürmek için yola çıkmış. Tam yolu yarılamışken yanından geçen bir kaç martı arkadaşına haber verip hepsinin düğüne davetli olduğunu söylemek için gagasını açtığında mektubun düştüğünü farketmiş. Ve mektubu tüm martılar hep birlikte aramaya başlamışlar... Fakat bir türlü bulamamışlar. Bu arada prensesten mektup alamayan fakir delikanlı, yazmış olduğu mektupları göndermek için bir tek martı bile bulamamış... Biraz ilerisinde uçuyorlar fakat yanına gitmiyorlar ve mektubu arıyorlarmış... Prensesin kendisini unuttuğunu yahut istemediğini sanan fakir delikanlı martıların onun için gelmediğini düşünerek, fenerden kendisini kayaların üzerine atarak intihar etmiş. Ve malesef kralın gemisi adaya vardığında fakir delikanlının soğuk bedeni ile karşılaşmışlar...

      İşte o gün bugündür, her şeyi düzeltmek için denizler üzerinde uçan martılar o mektubu ararlar. O mektubu bularak o inanılmaz sevgiyi ve her şeyi geri getiriceklerini sanırlar ve bu yüzden de hep denizler üzerinde uçarlar.

      yazilar.net/292-Mart%C4%B1lar%…9Czerinde%20U%C3%A7ar.htm

      SEVGİLİ NACİ ABİ
      SENİ SEVİYORUZ
      SENİNLE GURUR DUYUYORUZ
      İYİKİ VARSIN
      HERKES HEMŞİNİ SEVEBİLİR AMA HERKES HEŞİNLİ OLAMAZ
      HERKES HEMŞİNLİ SEVEBİLİR AMA HERKES HEMŞİNLİ ALAMAZ

      Doğrularımı götürücek kadar yanlış yapmadım bu hayatta çok sıkıştığım yerlerde boş bıraktım soruları... şimdi bıraktığım boşlukların birindeyim kimsenin doğrusunu götürmedim ve en önemlisi kimsenin yanlışı olmadım..!

      martıların dili olsa

      martıların dili olsa da
      seni bana anlatsa
      kızkulesi üzerinden geçerken gördükleri seni..
      denize dalışını
      beni haykırışını
      seni seviyorum deyişini..
      gerçeği ama
      yalnızca gerçeği anlatsalar
      ne kadar yapayalnız olduğunu
      başını ellerinin arasına alışını
      ağlayışını
      bu hayatı sevemeyişini anlatsalar bensizz..
      benliğini hapsetmiş olduğun bedeninin çırpınışlarını
      yakamozların üşüttüğü yüzünün rengini
      gökyüzüne çevirdiğin ellerinle ettiğin duaları anlatsalar
      "ya rab.. ya yanına ya onun yanına" dediğini
      "seni seviyorum" deyişini anlatsalar..

      bir de martıların dili olsa
      beni sana getirse

      ben de seni seviyorum
      ölesiye..

      Şevki YAŞACAN
      TVNET

      Sevmeyi arıyorum

      Unuttum işte dizeleri
      Yeniden kuruyorum cümleleri
      martı değil aslında derdim
      Sen de değilsin aslında
      Yahu elbette Kızkulesi de değil
      Sözün özü
      Sevmeyi arıyorum
      Çağlar boyunca aradığımız
      Bulunca hep kendimize sakladığımız
      Sırrını kimselerle paylaşmadığımız
      Dakikalık zevklerden uzak
      Ömürler süren
      Nirvana..
      Tencerenin kapağı değil
      Biriktirdiklerim yetmiyor bana
      Farkında olmadığımdan değil
      Küçücük umutların peşinde
      Anlık mutluluklar değil
      An sonra yerini hüzne bırakan..
      Bir soluk alışında tükenen
      Karanlığa düşen
      ışıksız yollardan düşlerine uzanan
      Görülmemiş
      Sevmeyi...

      Şevki YAŞACAN
      TVNET

      Martı Çığlıklarına Kurdum Saatimi

      Martı Çığlıklarına Kurdum Saatimi

      Kaç yağmur yağdı sen gittiğinden beri
      Kaç gecelerde ateş böcekleri cayır cayır yandı
      Haberin var mı kaç insan kırıldı sayende
      Kaç düşmanım oldu
      Kaç kaçabildiğin kadar kaç kere kaçtım kaçmaktan
      Kaç kere bıktım rüyamda seninle olmaktan
      Kaç kere kaç kere öldürdüm seni düşlerimde
      Ama sen yaşıyorsun ve ben binlerce kez ölüyorum her gülüşünde

      Yeter diyorum artık canıma tak etti
      Unuttum diyorum artık sildim onu bitti
      Tıpkı sen gibi bu hayaller de gitti

      Sabahları martı çığlıklarına kurdum saatimi
      Sekizi otuz geçe uyandırıyorlar beni
      hani belki uyanamam diye
      tam sekiz kırkbeşe ayarladım gemileri
      ama biliyorum
      bir sabah
      ne martılar uyandırabilecek beni
      ne de gemi düdükleri...

      işte o zaman kız kulesini görmek için
      Üsküdar’a gitmeme gerek kalmayacak
      Ve de tutmak için ellerini
      Gerek kalmayacak ellerimi uzatmama

      Sırf seni görmek için rüyamda
      Resminle uyumaya gerek kalmayacak

      Sırf senin zalimliğinden
      Şu yumruk kadar yüreğim alev alev yanmayacak...

      Gözlerine bakmak için
      Gerek kalmayacak denizlere bakmaya

      Sözlerinin kulaklarımda yankılanmasını istediğimde
      Gitmeyeceğim vadilere çıkmayacağım dağlara
      Tıkmayacağım kendimi boş odalara

      Bulutları getireceğim yanına
      Tutuklu kalmayacaksın semaya bakakalmaya

      Hiçbir zaman yalnız kalmak için kendimi kovmayacağım içimden
      Hiçbir zaman pişman olmayacağım bu zor seçimden...

      Sabahları martı çığlıklarına kurdum saatimi
      Sekizi otuz geçe uyandırıyorlar beni
      hani belki uyanamam diye
      tam sekiz kırkbeşe ayarladım gemileri
      ama biliyorum
      bir sabah
      ne martılar uyandırabilecek beni
      ne de gemi düdükleri...
      ne de yanıma gelen peri geri verecek son nefesimi...

      İşte o anı bekliyorum ve çok yakın biliyorum
      Usul usul geliyor ben de ona gidiyorum
      Ancak ne o bana yaklaşıyor
      Ne de ben ona yetişebiliyorum
      Şimdi anlıyorum tüm bunların nedenini
      Aç kulaklarını iyi dinle beni
      Sanırım seviyorum seni...

      28.01.05 20:24

      Selman Urluca
      Hak(cc) kuluna eyler nazar
      Dört kalıptan Adem dizer
      Kalleş gelmiş CUMHURİYETİ bozar
      ATAM sana haber olsun

      ENELHAK

      görmüş kör bi balıkçı.....

      istanbul seslenir bana
      haykırışında bir martının
      istanbulun gözleri
      gözleridir sancımın
      sözleri bu büyük şehrin
      çığlıkları yılların
      istanbulun sözleri
      gözyaşları martının
      hayallerini istanbulun
      kör bi balıkçı duymuş
      istanbul ölmüş bigün
      olup biteni bir tek
      kör bi balıkçı görmüş
      kimsenin bilmediğini
      kimsenin görmediğini
      görmüş kör bi balıkçı
      istanbul denizinde
      martının gözlerinde....

      16.12.2006
      burcu
      su gibi aktı zaman tutamadım
      kaçtı gitti ben ardından baka kaldım
      gitti arkasına bakmadan ben ağladım
      yürüdüm durmadım
      bu son olsun su düştüğü yerde kurusun
      ara mutluluğu sende belki bulursun
      şarap misali eski gibi
      kapılar son kez kapandı yüzüme
      senin yaptığın gibi
      son darbe olsun bu canım yanmaz nefretten bi kalkan yaptım kendime
      şahdamarım attı gözüm kana bulandı
      hayat zor bi bulmaca bunu çözen olmalı
      kolay değil kafa yormalı
      zor her zaman oyunuz mu bozmalı
      Melodia bardaklara hayat koyar ve misfire sunar
      ekşi gelir yüzler buruşur bi an bardakları yerine koyarlar
      hayat surları korumalı geçilmez kayalar

      MONTAGNE
      HERKES HEMŞİNİ SEVEBİLİR AMA HERKES HEŞİNLİ OLAMAZ
      HERKES HEMŞİNLİ SEVEBİLİR AMA HERKES HEMŞİNLİ ALAMAZ

      Doğrularımı götürücek kadar yanlış yapmadım bu hayatta çok sıkıştığım yerlerde boş bıraktım soruları... şimdi bıraktığım boşlukların birindeyim kimsenin doğrusunu götürmedim ve en önemlisi kimsenin yanlışı olmadım..!

      Fırtınalar

      Yüreğim sensiz yakamoz ay bakışları
      Sensin kızkulesinde ıslandım deli gibi
      Martının kanadında rüzgâr yalnızlığı
      Çiçeğin tomurcuğunda öperken seni

      Yağmurlara âşık sensizliğe martılar
      Gözlerin gökkuşağı sessiz bahar gül
      Koptu kopacak fırtınalar sensizliğe
      Martılar çığlığında mutluluk yalnızlığı

      Naci KOBAL Ankara Aralık 2006
      Resimler
      • lgýn Biz.jpg

        5.12 kB, 0×0, 901 defa görüntülendi
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      ben olmak istiyorum

      Ben OLmAK iSTİYorum


      Yüreğim nefes almak istiyor artık
      Bulutların gözyaşı olmak
      Güneşin rengi olmak istiyorum
      Karanlık kuyunun aydınlığı
      Bir karıncanın evi olmak
      Yarının umudu olmak istiyorum
      Gökyüzünün karışığı
      Sis olmak istiyorum
      Dumanla kavga etmek
      Ormanda kaybolmak istiyorum
      Minik bir gölün etrafında huzuru yakalamak
      Bir kurbağanın sesi ile uyanmak
      Esen rüzgarın asi kızgınlığı ile ürkmek
      Mİnik yağmur damları ile ıslanmak
      Çölde su diye kaybolmak
      Sonra sözcüklerle gömülmek
      Acıya kefen diye sarılmak istiyorum


      ÇİLEM benek..... 15.12.06 16:49

      ben seni severdim...

      Ben seni severdim
      Ve canım yanardı
      Ben seni severdim
      İçim kan ağlardı
      Ben sana yanardım
      Günlerim yanardı
      Hiç yaşanmazlardı
      Seni sevdiğim her mevsim acı sonbahardı
      Ben severdim seni
      Kanardı gözlerim
      Yanardı canım
      Yine de severlerdi
      Ben 'seni seviyorum' derdim eskiden
      Şimdi ne demeli bu yorgun beden
      Şimdi nefretlere mi sürmeliyim sevdamı
      Beddualar mı yakıştırmalı adının yanına
      olmadı olmuyor
      ben seni severdim
      ama kıyamamki.....

      HÜLYA DEVRİM 16/12/2006

      Bir Tek Seni

      Bu gün herhangi sensizlik ayinlerinden birini yaşıyorum,
      Soğuğu sevmem biliyorsun
      ve yoksun buz kestim üşüyorum.


      nice benzetmeler yaptım kendim için
      yokluğunda beni koyduğun haller için.
      Kanadı kırık kuş oldum bazı
      sokağa terk edilmiş mahsum bi çocuk
      bazı da şeytanlar girdi içime kirlendim

      Bi tek sana toz kondurmadım
      Küfürler,inkarlar,
      yüzüme karşı yalanlar söyledim
      bir tek seni,
      bir tek seni rededemedim.

      Elifcan
      Aşkta tıpkı ELİF gibidir isminde gizlidir ama okunmaz o olmadan da besmele sese gelmez o herşeyin içindedir hiç birşeyde görünmez...

      ben bana hoşçakal dedim

      gözlerin var ya
      hani bakmaya doyamadığım
      sözlerin var ya
      hani acısı ölüme
      tatlısı yaşama sebep

      sen varsın ya
      işte
      anlatmaya kelime olmayan
      cümleler kurulamayan
      her soruma cavap
      her bilinmezliğe ışık

      varlığınla var olmuş bu beden
      varlığının tarifsizliği içinde
      sana teslim ve sana adanmış
      al bedenimi,ruhumu sar
      bir yudum sevgin
      bir ömre bedel

      ben bana hoşçakal dedim yar sen sana hoşgeldin de

      Elifcan
      Aşkta tıpkı ELİF gibidir isminde gizlidir ama okunmaz o olmadan da besmele sese gelmez o herşeyin içindedir hiç birşeyde görünmez...

      Hayalin Gözlerimde

      Yağmur fırtınasında titreyen ellerin
      Martının kanadında sevdamızın yıldızı
      Sensizlik sonbaharda yaprak dökümü
      Sarmaşık bulutunda gözlerin gökyüzü

      Yakamoz âşıkların sevda türküleri
      Martı rüyası sevdalara Samanyolu
      Gözlerin gözlerimde büyük aşklar
      Yalnızlık sokaklarında senle başlar

      Naci KOBAL Ankara Aralık 2006
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000