Palovit Yaylası

      Atlas'dan alıntı..PALOVİT VADİSİ

      Rize
      Gökyüzündeki Vadi: Palovit

      Rize'de, Kaçkar Dağı'nın kuzeybatı yamacındaki Palovit Vadisi, yeryüzü ve gökyüzünü hem ayırıyor, hem birleştiriyor.

      Çalışmayla zevkin birleşip şenliğe ve oyuna dönüştüğü yaylalar... Sayısız akarsu, kırmızı benekli alabalıklar, sır köprüler, karlı geçitler, taş patikalar... Doğal yaşlı ormanlar, bin bir çeşit bitkinin yarattığı koku deryası, her şeyi yok eden yerdumanı, bulutların üzerinde inci tanesini andıran kütük evler.
      YAZI: MEHMET DEMİRCİ / FOTOĞRAFLAR: CÜNEYT OĞUZTÜZÜN

      Ardını bilmediğim dağdır en yüce dağ. Çünkü onda bir şeyler saklıdır. Saklı olan her şey de güzeldir. Konumuz Palovit Vadisi olunca benim gibi çocukluğu ve gençliği burada geçmiş birinin heyecanlanmaması mümkün değil. Babaannesinin her yayla sabahı sağdığı sütü çam dallarının çıtırtısı eşliğinde kaynatan, bu sırada sütü çok sevdiğinden, ateşi çalan Prometheus'a içinden methiyeler düzen, vadi boyunca tüm patikaları gece yürüyebilecek denli iyi bilen biri.
      Saklı güzelliklerini birçok kez tekrar tekrar yaşadığım Palovit Vadisi, 3 bin 932 metrelik Kaçkar Dağı'nın kuzeybatı yamacına düşüyor. Aygır Gölü'nün diplerinden başlıyor, birçok yayla ve akarsuyu içine alıp Palovit Deresi'nin Fırtına Deresi'ne kavuşma noktasında son buluyor. Apevanak, 2 bin 400 metre rakımıyla Kaçkarlar'ın en yüksek yaylalarından biri. Dikkat çekici yanı büyük taş bir köprüye sahip olması. Aygır Gölü'nden çıkan suların oluşturduğu Apevanak Deresi'ni aşan bu tarihi yapının bir sırrı var. Bu yükseklikte nasıl ve neden yapıldı?







      Yontma taşlardan inşa edilmiş köprüde `horasan' kullanılmamış. Hemşin yöresindeki kemer köprülerde kullanılan horasan, kireç ve yumurta akından elde edilen yapıştırıcı özellikte bir madde. Ayrıca köprünün yapımı ahşap iskelet kurulmadan mümkün değil ama 2 bin metrenin üzerindeki Apevanak'ta ağaç yetişmiyor. En güçlü ihtimal iskelede kullanılan ağaçların üç saatlik mesafede bulunan 1850 rakımlı Amlakit Yaylası'ndan getirilmiş olması. Ağaçlar belki de üzerlerinde bir tulumcuyla buraya taşındı. Yörede eski bir gelenek bu. İki kişinin taşıdığı, ağırlığı 150 kilogramın üzerindeki kalaslara bir de tulum çalan biri oturuyor. Hemşin insanının çalışmayı ve zevki nasıl birleştirdiğini gösteren iyi bir örnek bu gelenek. Burada her şey gibi çalışma da şenlikli ve coşkulu.
      Kemer köprüden geçerek batıya giden yol 3 bin 100 metredeki Garmik Geçidi'ne ulaşıp Garmik Yaylası'na iniyor. Güneydoğuya ilerleyen yol ise, Apevanak Geçidi'nde ikiye ayrılıp Kavron ve Ğodeçur rotalarını oluşturuyor. İsmini vadiden alan 2 bin 300 metredeki Palovit Yaylası ile karşısındaki Meleskur Yaylası'nı tam ortadan akan Palovit Deresi ayırıyor. Kaçkar yaylaları genelde birkaç köyün birleşmesiyle oluşur. Ama Sal Yaylası gibi Meleskur da sadece tek bir köy tarafından kullanılıyor. Palovit ve Meleskur yaylalarında tüm araziler taş duvarlarla çevrili. Her aile, evinin çevresinde sebze ektiği bostanından başka yerleşim alanı dışında böyle arazilere sahip. Eski bir gelenek olan ve ağustosun ikinci haftasında kutlanan `oğnak'ta buralar biçilir, sonra otlar kurutulurdu. Hayvanlara verilecek kuru otlar evlerin çatı aralığındaki `oçğan'lara yerleştirilirdi.







      Bu güzergâhtaki yaylaların geleneksel kimliğinde köklü değişimlere neden olan araç yolu, Amlakit Yaylası'nda son bulur. Amlakit'e inmeden araç yolu takip edilirse Meleskurluların eski `çağ yolu' olan Kotençur patikasına sapılır. Çağ, bölgede 1800 metre üzerindeki yaylaların yakacak ihtiyacını karşılayan bildiğimiz ormangülü. Bölgenin bitkisel çeşitliliğinden sebep bu rotada haziran başlarında adeta koku deryasında yolculuk edersiniz. `Yerdumanı'nın olmadığı o zamanlarda bir de karşıda inci gibi dizilen evleriyle Sal ve Pokut yaylalarını, sağınızda Memişefendi tepelerini, aşağıda ise tüm çekiciliği ile Amlakit Yaylası ve Meğo Vadisi'ni görünce yol hiç bitmesin istersiniz. Yoğun buharlaşma sonucu oluşan sis, yörede `yerdumanı' olarak adlandırılıyor.
      Şimdikinden daha yaygın olarak beslendikleri dönemlerde bazen hayvanların yuvarlandığı uçurumlardan geçince Kotençur Yaylası'na varılıyor. Vadinin güzelliği derelerle daha da katmerleniyor. Zaman zaman gelen çığlar yayladaki ev sayısını azaltmış olsa da geriye kalan ve taş duvarları likenlerle kaplı evler görülmeye değer. Kotençur'dan Tatar Dağı'na ise taş döşeli bir patikayla varılıyor. Tatar'a ulaşınca da Ambarlı ve Kito yaylalarına dek uzanan ve sonsuz gibi görünen bir derinlikle, Cehennem Deresi ile bütünleşmiş bir manzarayla karşı karşıya kalırsınız. Manzara hem irkilticidir hem de çok güzel.








      Kızılçağıl sırtlarından çıkan sular Mekensuz Deresi'ni oluşturmadan önce 2 bin 700 metrelerde Kermukereç Menderesi'ni oluşturuyor. Hemen yanı başında ise Amlakitlilerin `deniz' dediği Kermukereç Buzul Gölü var. Menderesin düzlükleri, yayla şenliklerinde insanların horon ve diğer oyunlarının mekânı. Bu oyunlardan biri yörede `metlugi' olarak bilinen çelik çomak. Bir diğeri de buralara özgü `hudutlugi'. Bu oyunda amaç rakibin büyük kayalar üzerine diktiği bir taşı küçük taşlar atarak devirmek. Kaybedenin işi zor, çünkü kazananı sırtına alıp taşıyor.
      İnsan için en yararlı bitkilerden `çemağ'dan yörede çokça var. Çocukluğumuzda çemağlarla sık sık oynardık, ondan elde ettiğimiz zarları şişirir, dişlerimizle gıcırdatır, en sonunda da patlatırdık. Hayvanlara çobanlık ederken boynumuza asıp içinde nevalemizi taşıdığımız ve `davarcık' dediğimiz azık kabı da bu bitkiden örülürdü. Çemağ'ın bir işlevi de kurutulduktan sonra, üzerinde mışıl mışıl uyuduğumuz dünyanın en sağlıklı yataklarında dolgu olarak kullanılmasıydı.
      Kotençur'dan Amlakit Yaylası'na doğru giderken, yaylacıların geleneksel horon yeri Poşğut Düzü'nden geçilir. Patika takip edilince de ormanın hemen bitiminde kurulmuş, Palovit Deresi'nin ikiye böldüğü Amlakit Yaylası'nın muhteşem görüntüsüyle karşılaşılır.








      Amlakit, coşkuyla kutladığı vartavor şenlikleriyle ünlü. İnsanların birbirini, bereketi simgeleyen gülsuyuyla ıslatması anlamına gelen vartavor, çok eski bir bağbozumu bayramı. Hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı 20 yıl öncesine kadar temmuzun ikinci haftası kutlanırdı. Fakat yine o hafta düzenlenen ot biçimi, yani oğnak şenlikleri artık yapılmadığından vartavor şenlikleri de ağustosun ikinci haftasına sarktı. Bir hafta süren bu şenliğin öteki yaylalardakilerden bir farkı var. Yaylacıların ortak malı olan ve `çardak' denilen yerde akşamları oynanan horona yalnızca erkekler katılıyor. Bayanlar yine çardakta bulunuyor ama horona girmiyorlar. Genç kızlar horon halkasının dışındaki tribünlerde, evli ve yaşlı bayanlar ise halkanın ortasında `semli' denen küçük sandalyelerde oturuyor. Tulumcu halkanın içinde ve ayakta çalıyor. Vartavor aynı zamanda bekâr erkek ve bayanlar için birbirini tanıma fırsatı. Bu olay özellikle çardak akşamlarında daha gizemli bir hal alıyor. Erkekler en güzel kıyafetlerini (eskiden ütülensin diye yatak altlarına sererlerdi) giyiyor, çoğu da çakırkeyif oluyor. Bayanlar ise her gün sardıklarını değil, geceye özel ve kendilerine en çok yakışan İran şaylarını kuşanıyor. Sahil kesiminde `puşi' de denen bu çok renkli başörtüsü Hemşin yöresine özgü ve değişik bir şekilde başa bağlanıyor.

      Vartavor şenlikleri gibi kalabalık dönemlerde Hodeçur'dan gelen ve patates, üzüm, dut ve dut pekmezi gibi yiyeceklerle iki günlük yolu kat eden katırcılar çocukluk anılarımızda önemli yer tutuyor. Artık göz yumulan ve sıradanlaşan sepetten dut çalışlarımızı hiç unutmam. Bizi örgütleyen ve `ganimetin' paylaşımını düzenleyen elebaşımız Bilal'di. Ama bir yerden sonra başkaldırmış ve onun da bir kere için de olsa dut çalması gerektiğine karar vermiştik. Katırcının tuvalete gitmesini fırsat bilen Bilal bir çuval dutu alıp buluşma yerine getirmişti. Bu, tarihteki en büyük dut hırsızlığıydı ve Bilal'e de bu yakışırdı!
      Palovit Vadisi'nin derinliklerine inmek için vartavorcuların araç yolunun olmadığı zamanlarda kullandığı Pelaz mevkiinden geçilir ve etrafı doğu ladinleriyle kaplı büyük bir alan olan Galer Düzü'ne varılır. Samistal sırtlarından çıkıp Galer diplerinde Palovit Deresi'yle buluşan Ğeleçor Deresi takip edilince de Keçan Gölü'ne inilir. Kırmızı benekli alabalıklar oynaşır, şelalenin hareketlendirdiği gölde. Bölgede planlanan nehir tipi hidroelektrik santrallarına karşı çıktığımız zamanlarda yazdığım şiirin bir dizesi aklıma geliyor oracıkta: Sıçrayamayacaksınız nasılsa, kuyruklarınızdan tutarak şelalelerden.

      Bölgenin en bakir ve tehlikeli kanyonu Koçkabanı'na doğru iniş sürdürülürse Meğo Vadisi'ne varılır. Meğo, bölgede `meşecilik' de denilen bal üretiminin yoğun yapıldığı bir vadi. Aynı zamanda Sal, Pokut, Hazindağ, Amlakit yaylalarının en dibi. Vadi, çapı iki metreyi aşan ladinleriyle de ünlü. Ağustos, gürgen ağaçlarına çekili kara kovanlardan bal alma zamanı. Meğo'da bunun için yapılmış barakalar mevcut ve içlerinde yok yok. Bal sağımı birkaç gün sürdüğünden barakalar içinde kalınabilir şekilde inşa edilmiş. Bu yılın temmuz ve ağustos ayları çok yağışlı geçtiğinden bal yüksek bölgelerde az. Haziran ayındaki sıcaklık ise aşağı kesimlere yaramış.
      Meğo'dan Hazindağ Yaylası'na ulaşmak için zor aşılan bir patika mevcut. Hazindağ, 1950 metrede Kaçkarlar'ın en güzel manzaralı yaylalarından. Evlerinin çoğu ahşap aksamlı ve öteki yaylalara göre işçilikleri daha ince. Eskiden bostan olarak da kullanılan toprak damlarda artık çinko örtüler var. Hazindağ'ın camisi aynı zamanda yolgeçen hanı. Bu camide yatmayan yol şaşırmış seyyah yok herhalde.
      Hazindağ-Samistal arasındaki patika, bölgenin en keyifli yürüyüş rotalarından. Samistal 2 bin 450 metrelik rakımıyla bölgenin en yüksek yaylası. Burada geleneksel mimarinin en güzel örneklerini, taş ustalığının ulaştığı en son noktayı görmek mümkün. Kapılardaki ahşap ve demir işçiliği mükemmel, evlerin hepsi işini çok iyi yapan ellerden çıkma.

      Kavron Geçidi'nde Avusor, Balakçur, Çeymakçur ve Kavron vadileri ile Büyük Kaçkar ve Kemerli Kaçkar'ın zihinlerden kolay silinmeyecek görüntülerini yakalamak mümkün. Yüksekliği 3 bin 60 metreyi bulan Memiş Efendi Tepesi'ne geçince az önceki görüntülere, Palovit Vadisi'nin de tüm yayla ve dereleriyle katıldığını görürsünüz. Samistal gecelerinde yıldızlar size çok yakındır, Ay neredeyse yakalanacak gibidir.
      Yerdumanına yakalanmamak için sabah erken harekete geçilirse Hazindağ-Pokut yolunun manzaraları yakalanabilir. Doğal yaşlı ormanların içinden geçerek Maçkum Boğazı'na varılır. Maçkum, bu tarihi yolun çokça kullanıldığı zamanlarda katırcıların uğrak yerlerinden biriydi. Susadığınız yerde beliriveren kaynak sularını, bölgenin orman içindeki en büyük düzlüklerinden Eğnedapın'ı ve artık insanlara küskün tarihi patikaları geride bırakınca da Pokut Yaylası'na varırız.

      Pokut Sırtı'nın güney yamacına kurulmuş yayla evleri, zaman zaman Meğo ve Ayder Vadisi'ne biriken yerdumanı sayesinde bulutların üzerine dizilmiş inci tanelerini andırır. Yaylada hayvancılık yok. Sakinleri ağustos ayı boyunca yaylaya çıkıp evlerini şenlendiriyor ve birkaç günlük tatillerini burada geçiriyor. Onun için yayla yaşantısının biraz modernleştiği göze çarpıyor. Karanlık çökmeden Pokut Sırtı'na tırmanışa geçilirse Karadeniz'de günbatımı bu kez deniz kenarından değil, 2 binli metrelerden seyrediliyor.
      Bu coğrafyada gündoğumu da kaçırılacak cinsten değil. Kaçkarlar tüm görkemiyle karşınızda. Sırt takip edilip Sal Yaylası'na doğru geçilirken aşağılarda Pilunçut Kahvesi'nin artık hiç gelmeyecek katırcılarını bekler gibi durduğu görülüyor. Sal Yaylası'na vardığınızda kendinizi kenarları evlerle çevrili bir düzlükte buluyorsunuz. Tam ortasında da bir çeşme. Sal ve Pokut yaylaları susuzluklarıyla da ünlüler. Sırt üstünde kuruldukları için yanı başlarında herhangi bir ırmak veya dere yok. Kaynak suları ise yaylaların çok aşağılarında çıkıyor. Onun için yayladaki birkaç kaynak, ağustostaki yoğunluğa yetmiyor.
      Evlerin hemen üzerindeki alana çıkıldığında ise Altıparmaklar'dan Kemerli ve Büyük Kaçkar'a kadar 'en yüksekler' karşınızda dizilip poz veriyor. Ve ucu gözükünce karşı sırtlardan yerdumanının, dudaklar bir türkü mırıldanmaya başlıyor. Duman dağdan yukarı/ Sarıp sarmalemağa/ Duman da benum gibi/ Meraktur ağlemağa.


      NOT: Sitede biraz arastırma yaptım. Bu alıntı belki daha önce asılmıştır diye.. Yine de belki gözümden kaçmış olabilir diye bu notu ekleyeyim dedim.. Hoş birden çok olmasının da zarari olmaz değil mi üstatlar??!!


      Saygıyla ve de sevgiyle..
      Resimler
      • Palovit_GünBatimi_Horon.jpg

        35.55 kB, 0×0, 1,055 defa görüntülendi
      • EvunArkasi.jpg

        29.19 kB, 0×0, 1,053 defa görüntülendi
      • DagdaTulumYürüyüþü.jpg

        46.48 kB, 0×0, 2,133 defa görüntülendi
      TVNET
      palovit yaylasi meleskur teefi....

      simge haline gelmiş palovit cafemizin tabelası :D
      Resimler
      • y1pIav1XaVkaxEIl51wyDgxDOekozaXFq234wEdK5rXhlL-6uGbaV9L8dyLMzic4wbE2ouQre3_1ckHN17g3sEXyg.jpg

        49.24 kB, 533×400, 744 defa görüntülendi
      • y1pIav1XaVkaxG9wiIJiHyB1RQd2vo6n6oTrLnWgXEDODsUaqNS-o265CPV08YBFZIhg-S3bkuxq-MCrA3PkKNkDA.jpg

        50.81 kB, 0×0, 1,966 defa görüntülendi
      • y1pIav1XaVkaxHM1kUx11ta-MrLtYOY5LXxwV4zwgZUUZlL3ShEM1xz2DUER8OEsdpHT0Ee0qG85H3GjHJZPXYqlw.jpg

        37.06 kB, 0×0, 1,244 defa görüntülendi
      w w w. m e l e s k u r53.com




      PALOVİT YAYLASI

      Palovit Yaylası, Trovit Yaylası’nı geçtikten sonraki aşıttan aşağıya doğru inilerek ulaşılan bir yayladır. Çamlıhemşin’e 4 saatlik araba yolu uzaklığında bulunan Palovit Yaylası’nın hemen karşısında da Meleskur Yaylası bulunmaktadır.

      Bu iki yayla Apevanak Yaylası’ndan gelen dereyle birbirinden ayrılmaktadır. Palovit Yaylası, Samistal’a ulaşılan patika yolu tarafındadır.Aşıt’ın hemen karşısındaki yayladır.Palovit Yaylası Çamlıhemşin sınırlarında olmasına rağmen arka Hemşin tabir edilen Hemşin ilçesinin kullandığı bir yayladır...




      Palovit ve Meleskur yaylaları günümüzde de hayvancılık faaliyetlerinin yürütülmesi "yayla" sıfatını koruyan ve geçiş noktası olması itibariyle önemli yaylalardır.Palovit ve Meleskur yaylalarındaki mimari yapı geleneksel taş işçiliğinden örnekler taşısa da, eski özelliğini yavaş yavaş yitirmektedir. Bunda bu iki yaylaya çıkarılan araba yolunun etkisi büyük olmuştur.

      Palovit yaylası, Çayeli’ne bağlı Çilingir, Arsavos, Sefalı köyleri ve Hemşin’e bağlı Çaneva ve Ortaköy köyleri tarafından kullanmaktadır.

      camlihemsin.gen.tr








      Foto:Salih GÜLAS
      palovitten bazı resimlerr
      Resimler
      • 620.jpg

        212.43 kB, 0×0, 1,929 defa görüntülendi
      • 645.jpg

        174.25 kB, 0×0, 1,950 defa görüntülendi
      • 644.jpg

        183.02 kB, 0×0, 1,822 defa görüntülendi
      Hayat;
      .....Yokluğu var edecek kadar erdemli.
      Yanlızlık;
      ......Dünyaya haykıracak kadar yoksun.
      Sen;
      ......Beni yokluğunla sınayacak kadar acımasız.
      ve ben;
      .....Kendimle kavgalı.......


      Palovit...

      Bir nasip olmadı Paloviti görmek. Yaylaları gezmek.( Köyleri az buçuk tavaf ettim:) )

      Allah nasip eder de askerden hayırlısıyla gelirsem Palovitten başlayıp bir kaç yayla gezmek istiyorum.

      Hem merağımdan, hemde rahmetlik babam, rahmetlik dedem ve babaannem yaylalarda nasıl yaşam sürmüşler? Nasıl Çanavadan gidip gelmişler? Gözümle bir göreyim diyorum.

      Bu sene köye indiğimde aklım yaylalardaydı ama kısmet başka zamanaymış;)

      Resimleri paylaşan arkadaşlara teşekkürler. Gitmesem de gitmiş kadar oldum. Sağolun.

      Yaylalarda ömür sürüp, dünyaya gözünü yuman tüm atalarımızın ruhu şad olsun.

      Miraslarını en iyi şekilde muhafaza etmek dileğiyle.

      Saygılar...
      Hayat, bir ipin iki ucu arasındadır. Ya baş ucundasınız, ya son ucunda...

      Bilal ÇAKIR

      BENİM YAYLAM PALOVİT*******

      ***hemşinlilerin yaylarının hepsi birbirinden güzeldir........

      **EN BÜYÜK GÜZELLİKTE YAYLARDA YAŞAYAN GELİP GİDEN KİŞİLERİN DİYOLOĞUDUR..............................................BENİM YAYLAM PALOVİT.......................................................


      ******RİZENİN GÜNEŞİYİZ****
      ******PALOVİTİN SİSİYİZ*****
      ******TULUMUN NEFESİYİZ****
      ******BİZ MELESKURLUYUZ****


      rize pazar ortayol köyü birliği derneği

      :P :) X( 8)) 8o :D :tongue: :evil:

      tulum susmasın**horon durmasın**

      Palovit Fotoları (14 Ağustos 2009)

      Bu sene Palovit'e çıkamayıp da özlem duyanlara...

      Hazindag-Amlakıt-Palovit-Samistal-Taşlıboğaz-Hazindag güzergahında sabahtan başlayıp gün batımında sona eren bir doğa yürüyüşü yaptık.

      Palovit molamızdaki bazı fotoğrafları buraya ekliyorum.
      Sis ile girdiğimiz Palovit' te güneş altında molamızı verdik ve vedamız bulutlarla oldu.
      Resimler
      • 100_1612.jpg

        73.84 kB, 0×0, 1,374 defa görüntülendi
      • 100_1614.jpg

        114.29 kB, 0×0, 1,369 defa görüntülendi
      • 100_1616.jpg

        168.63 kB, 0×0, 2,023 defa görüntülendi
      "Gelecek de, birgün gelecek"
      Palovit için son düzlük ve son viraj.Zaten bulutlar altında kaldı artık.Bundan sonrası Samistal Vadisi.Mustafa Emicem'in gözükmesinden de belli oldu zaten.
      Resimler
      • 100_1694.jpg

        94.77 kB, 0×0, 1,365 defa görüntülendi
      • 100_1699.jpg

        231.04 kB, 0×0, 1,399 defa görüntülendi
      • 100_1711.jpg

        98.94 kB, 0×0, 1,368 defa görüntülendi
      "Gelecek de, birgün gelecek"