ERMENİ SOYKIRIMI GERÇEKLERİ

      ERMENİ SOYKIRIMI GERÇEKLERİ

      ERMENİLER TARİH BOYU HEP İHANET ETTİLER

      Osmanlılar Ermenileri düşman olarak görmekte haklıydı. Çünkü Ermeniler Ruslar'a casusuluk yapıyor ve onlara yol gösteriyordu. Tehcir kanunu ise ayaklanmalardan 7 ay sonra uygulandı. Bu dönemde Ermenilerin yüzde 80'i sağ kaldı. Yüzde 80'i sağ bırakılan bir soykırım olur mu?

      SOYKIRIM, IRK, MİLLİYET, ETNİK VE DİN FARKLILIKLARI NEDENİYLE İNSAN GURUPLARININ YOK EDİLMESİDİR. SOYKIRIMA BAŞVURANLAR DA GÜÇLÜ OLDUKLARINDA BU YOLU DENERLER.

      Soykırım dendiği zaman, II.dünya savaşı boyunca Nazilerin Yahudilere ve diğer etnik guruplara karşı giriştikleri kitlesel kıyım akla gelir.1939 ile 1945 yılları arasında 5 milyonun üstünde Yahudi, 3 milyon cıvarında Sovyet savaş tutsağı, birer milyondan fazla Polonya ve Yugoslavya sivil halkı, 200.000 Çingene ve 70.000 özürlü insanın canına kıyılmıştır.
      Türkler bir soykırım düşünmüş olsalardı bunu en güçlü oldukları zaman yaparlardı.
      Ya da en güçlü oldukları zaman Ermenileri Bizanslılar gibi ezerlerdi. Halbuki Osmanlılar döneminde Ermeniler Türklerden bile daha rahat yaşamışlar ve daha çok haklara sahip olmuşlardır. Sadık millet lakabını da Osmanlı Ermenilere vermiştir.
      Türklerle Ermeniler arasında tartışılacak olan olay Osmanlının zayıfladığı dönemlerde Ermenilerin ihaneti ve bu ihanetten doğan çatışma ve savaştır. Osmanlı bir nefsi müdafaa durumundadır.
      Ermenilerin doğu Anadolu'da savaş tehcir sırasında kayıplar verdiği doğrudur.
      Ancak bu kayıplar, doğu Anadolu'da yaşanan savaş ve isyanlar nedeniyle asayişin sağlıklı olarak sağlanamaması, araç, yakıt, gıda, ilaç yetersizliği, ağır iklim şartları ile tifüs gibi salgın hastalıkların yol açtığı tahribat sonucu meydana gelmiştir.

      Mavi kitap yalanları

      Mavi kitap, Ermenilerin "soykırım" iddialarında öne sürebildikleri tek delildir diyebiliriz.
      Ancak Mavi Kitap 1. Dünya savaşında İngiliz hükümetinin yayımladığı bir kitaptır ve propagandaya dayalıdır. Kitap 1916 yılında İngiliz Parlamentosunun onayı ile "Savaş Propaganda Bürosu" tarafından hazırlatılımıştır. Ne içeriği bilimseldir ne de basım yeri bir bilimsel kuruluş ya da bir kitapevidir. Bu kitabın hazırlanmasında yer alan ünlü tarihçi Arnold Tonynbee sonradan bu kitabin bir propaganda vasıtası olduğunu itiraf etmiştir.
      Hiçbir ciddi tarihçide Mavi kitab'a önemli bir tarihi belge olarak bakmamaktadır.
      Aslında Ermeniler geçmiş tarihlerde de hakimiyeti altında yaşadıkları devletlere de ihanetlerinden dolayı bir çok kez buna benzer göç hareketlerine tabi tutulmuşlardır.
      Sasaniler 379'larda 70.000 Ermeniyi İran'a, Bizanslılar 1025'lerde Doğu Anadoluda'ki 40.000 Ermeniyi Sivas ve Kayseri'ye, Memluklular 1250'lerde 10.000 kadar Ermeniyi Mısır'a, İranlılar 1743'te 24.000 Ermeniye İran içlerine, Ruslar 1777'de Kırım'ı işgal ettiklerinde binlerce Ermeniye Steplere sürmüşlerdir.
      Tarih boyunca sayısız göç ve sürgün olayına maruz kalan Ermenilerin, bunların hiç birini gündeme getirmeden, sadece 1915'de Osmanlı Devleti tarafından çok haklı gerekçelerle göçe tabi tutulmalarını sözde soykırım adı altında sorun haline getirmeleri tamamen maksatlıdır. Türkiye'nin bütünlüğünü bozmaya yönelik politikaların ürünüdür. Batılı ülkelerin Afrika ve Balkanlarda yaşanmakta olan gerçek anlamdaki soykırım hareketlerine seyirci kalarak, sözde Ermeni soykırımına sahip çıkmaları, bunun en iyi göstergesidir.
      "Soykırım" üzerinde duranlar daha çok Türkiyeyi hedef alan hareketler içerisinde olanlarla bu siyasi hareketten çeşitli şekillerde menfaat temin eden Ermeniler olmaktadır. Bazı Ermeniler ise bunlardan farklı düşünmektedir.
      ABD'li Ermeni profesör Hovannısıan, 1982 yılında Münih'te yapılmış olan "Dünya Ermenilerinin problemleri kongresi" nde, "Ermeni soykırımı ıspatlanamamıştır. Soykırım hukuken geçersizdir ve zaten zamanaşımına uğramıştır" şeklinde konuşmuştur.


      Mart-2005 tarihinde Türkiye'ye gelen ABD'li Ermeni tarihi uzmanı Prof. Dr. Justin McCarthy "soykırım" iddialarını yalanladı ve "o dönem savaş vardı, Ermeniler öldü. Ama çok daha fazla Türk insanı öldü" şeklinde açıklamalarda bulunmuştur. McCarthy Türkiye Büyük Millet Meclisinde verdiği konferansta ise şunları söyledi.
      "Osmanlılar Ermenileri düşman olarak görmekte haklıydı. Çünkü Ermeniler Rus'lara casusuluk yapıyor ve onlara yol gösteriyordu. Tehcir kanunu ise ayaklanmalardan 7 ay sonra uygulandı. Bu dönemde Ermenilerin yüzde 80'ni sağ kaldı. Yüzde 80'ni sağ bırakılan bir soy kırım olur mu? Bu dönemde Rusya'ya giden ve açlıktan Rusya'da ölen Ermeni sayısı, kurşunla ölenlerden daha çok olmuştur. Avrupa Birliği, Türkiyenin AB'de giriş ücreti olarak soykırımı kabul etsini isteyecektir. Ermeni milliyetçilerin hedefi önce soykırımı kabul ettirmek, sonra tazminat istemek ve sonra 'da Erzurum, Trabzon, Sivas ve cıvarını istemektir."
      1998 Hiran ayı içerisinde İngiliz hükümeti, lodrlar kamarasında Ermeni soykırımına ilişkin sorulara maruz kalmış ve bunlara yazılı olarak "Türk hükümetinin Ermeni tebaasını yok etmeye dair bir kararının mevcudiyetine ilişkin bir kanıt bulunamadığından, İngiliz hükümeti, 1915 olaylarını soykırım olarak tanımamıştır" yanıtını vermiştir. ABD'li Profesör Bernard Lewis ve Profesör Stanford Shaw sözde Ermeni soykırımının gerçek olmadığı konusundaki tezleri nedeniyle Ermenilerin yoğun tepkisine maruz kalmışlardır. Lewis, 1993 yılında "Le Monde" gazetesinde yayımlanan makalesinde şöyle demiştir.
      "Osmanlı hükümetinin Ermeni ulusuna karşı kitlesel imhayı öngören bir planı olduğunu gösteren geçerli kanıt yoktur.
      Türkler tehcire başvurmalarının meşru nedenleri vardır. Çünkü Ermeniler, Osmanlı topraklarını işgal eden Rusya ile ittifak halinde Türklere karşı çarpışıyorlardı".
      Yine Dr. Karakın Pastırmacıyan'ın "Anadoluyu şarkı şimendifer meselesi" adlı kitabında, Erzurum çevresinde yaşayan 15.000 cıvarındaki Ermeni'nin kendi isteği ile Türkiye'yi terk ettiğini, Ermenilere Türkler tarafından baskı yapılmadığını ve soykırım gibi bir muamelenin olmadığı yer almaktadır.
      Asoghik ve Mateos'dan Voltaire, Lamartine, Claide Farrere, Pierre Loti, Nogueres, İlone Caetani, Philips Mashall Brown, Michelet, Sir Charles Wilson, Politis, Arnold, Bronsart, Roux, Grousset, Edgar Granville, Garnier, Toynbee, Price'ye kadar uzanan ve bazılarına hiç Türk dostu damgası vurulmayacak pek çok tarihçi ve yazar Ermeni iddialarına karşı Türklerin haklılığını belirtmişlerdir.
      Lozan anlaşmasında Ermenilerin hiçbir tezinin yer almaması "soykırım" meselesinin ne kadar boş bir iddia olduğunun ayrı bir göstergesidir.
      Bu Şehir Girdap Gülüm

      Girdapda Mehtap Gülüm

      Feleğin Bir Suyu Var

      Su Değil Kezzap Gülüm...

      Berç Turker Keresteciyan.............

      Semi Erten'in Erken Cumhuriyet Dönemi Türk Parlementosu'nda bir Ermeni Çalışmasından ;
      Berç Turker Keresteciyan, Osmanlı Bankası ve Kızılay Başkanlığı yapmış, Bandırma gemsinin İngilizlerce vurulala bileceği bilgisini Mustafa Kemal'e ulaştırdığı ve diğer yararlılıkları dolayısıyla kendisine Türker ismi verilmiş. Fikir olarak Osmanlıcı bir millet sistemini savunarak yeni Türk devletine de faydalı olmuştur. ...

      Demek ki, bir kısım Ermeniler bu memleketin değerini bilmişler, bunu ifade etmişler ve karşılığını da almışlardır. Son dönem iddialarına bu yönden de bakmak gerekiyor. Yani Osmanlı'nın Ermenilerle aslında iyi geçindiği fakat savaş sonrası işlerin ters giittiği ve bazılarının dış güçlerin oyuncağı ve kuklası olduğı gerçeği. Tarih bunları da yazıyor. Okuyup anlayabilene ne mutlu....

      Selamla.