Sarıkamış Şehitleri

      Sarıkamış Şehitleri

      SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ ;

      1.dünya Savaşı , Kafkas Cephesinde , Ruslara karşı Sarıkamış Harekatı olarak tarihe geçecek ,harekatı Başkumandan vekili ENVER PAŞA 22.ARALIK .1914 günü başlattı.
      aldırı harekatı bizzat Türk orduları Başkumandanı Enver Paşa tarafından, iyi bir hazırlıktan sonra Rusları gafil avlamak için yine büyük bir gizlilik içinde yığınak yapılmış ve hücum hareketi başlamıştı. Sarıkamış''ta bir kolordumuz, Ruslara taarruza geçtiği zaman bu bölgede soğuğa mağlup olmuş ve mevcudunun üçte ikisini şehit vermişti. Felaket sanıldığından da korkunçtu. Türk ordularının son derece iyi hazırlanmış, bir bölümü soğuğa kurban verilmişti. Sarıkamış felaketi sonrasında da bütün Doğu Anadolu''nun ve Doğu Karadeniz''in sahil şeridi Rus ordularının istilasına uğramıştı.“90. yılda 90 bin şehit anılıyor.” Adıyla ilk defa geçen yıl 25-26 aralık 2004 de Kalp cerrahı Bingür Sönmez tarafından başlatılan “Sarıkamış Şehitleri”ni anma etkinliği bundan böyle 26 Aralık Sarıkamış şehitleri anma günü olarak anılacaktır.


      Sarıkamış önü meşe
      Urus hep yaktı ateşe
      Bizi kodun eli bağlı
      Nireye gittin Enver Paşa?
      Soğanlı''da soğan olur,
      Kar tipisi boğan olur
      Urusu bozgun görenler
      Anasından doğan olur.
      İbrişimin kozaları
      Batsın Avşar kazaları
      Sarıkamış''ta kırıldı
      Gonca gülün tezeleri


      SARIKAMIŞ ALTIN BULAK
      SOĞANLI''YI BİZ NE BİLEK
      BİZİM OĞLAN BÖYLE GEZER
      AĞLI ZIBIN KISA YELEK
      ÇADIRLAR DAĞA KURULDU
      HÜCUM BORUSU ÇALINDI
      BİR SARIKAMIŞ UĞRUNDA
      DOKSANBİN FİDAN KIRILDI
      .

      Bu millet için canlarını feda eden isimsiz şehitlerimizi saygıyla ve minnetle anıyoruz.

      Kaynak 1 Semerkand dergisi -2000
      2 kars.gov.tr (Kars Valiligi sayfas1)
      Resimler
      • srkamis_sehitlik.jpg

        39.87 kB, 1,200×881, 1,845 defa görüntülendi
      • 21353.jpg

        10.74 kB, 0×0, 1,546 defa görüntülendi
      Tarihi o zamanın şartlarına göre değerlendirmek analiz etmek gerekir ama insanın aklına şu soruda geliyor hani. Enver paşanın önderliğinde ruslara karşı açılmak istenen harekat doğrumuydu,en azından zamanlama hatası mı yapıldı. Acı olan o savaşta ruslara değilde soğuğa ve bite yenilmemiz,binlerce askerimizin telef olması. Büyük amcamdan öğrendiğim kadarıyla o savaşta benimde dedelerim şehit olmuş.bende bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum....
      Haklısın can , analiz yapmaya başlarsak en azından Enver Paşaların idareyi ele aldığı 1908 Meşrutiyetten başlamalıyız. Hani Balkan yenilgisindeki hatalar , Hani Trablusgarp savaşı , hani 1.Dünya savaşına aniden girişimiz ,Vatanımız dışındaki cephelere de hatırı sayılır kuvvet göndermemiz.Yani analizden senteze ulaşmamız hayli uzun sürecek gibi. Tarihi 90 yıl sonra yargılamamız sağlıklı olmaz,ama şehitlerimizi rahmetle anmalıyız.O günün koşulları nedeni ile yapılan siyasi hatalar sonucunda Almanlar ile ittifak eden Osmanlı İmparatorluğu, Anadolu’nun nüfusunun 12 milyon olduğu gün binlerce evladını Kafkasların kapısı olarak isimlendirilen Sarıkamış’a ulaşmak için Allahuekber ve Soğanlı Dağları’nda şehit vermiştir. Sarıkamış olmasaydı Çanakkale olmazdı, Çanakkale olmasaydı belki de Mustafa Kemal olmazdı. Sarıkamış Felaketi bu tür ders alınacak belli başlı yenilgilerdendir. Sarıkamış Harekâtı, her türlü imkânsızlıklar içinde, kırık bir ümidi gerçekleştirmeye yönelik, sonu hazinle biten bir harekâttır... Bu harekâtta askerimiz Rus’tan çok tabiat ile mücadele etmiştir. Bu topraklarda yaşayan herkesin ya bir akrabası ya da bir yakını bu harekâttan etkilenmiştir. Binlerce şehit kâh Ruslarla çarpışarak kâh iklimle, karakışla, imkânsızlıklarla mücadele ederek vatanı savunmaya çalışmıştır.Ruhları şad olsun.

      Hemşinli mustafa!

      93 harbi diye bilinen bu Rus- Osmanlı Harbi sırasında, Allahü ekber dağında donarak ölen Hemşinli Asker Mustafa'nın cesedinde şahsı eşyaları arasında bulunup, ailesine gönderilmiş bir şiir. Eminesine kavuşamamış ama şiirini Asker Mustafa diye imzalamış...

      Köyümden yürüdüm çantım taktım,
      Döndüm köyüm etrafına bir daha baktım,
      Ağlaya ağlaya 3 kurşun attım,
      Belki ondan verem oldun Eminem.

      Kaçkarı aşarken donanma ettik,
      Üç gün yol yürüdük Erzum'a gittik,
      Üçbin seksen asker bir yerde yattık,
      Belki ondan verem oldum Eminem.

      Palandöken dağları tükenmez kıştır,
      Üstümüz kış altımız yaştır,
      Yatağım çimento yastığım taştır,
      Belki ondan verem oldum Eminem

      Bu karda kışta canlar kurtulmaz,
      Yollar kapanmış peksimet gelmez,
      Paşalar dur demiş geri dönülmez,
      Belki ondan verem oldum Eminem.

      Urusta daha düşmandı soğuk,
      Nefesle ısınmaz yattığım kovuk,
      Bu gün var isek yarın yoğuk,
      Belki ondan verem oldun Eminem.

      Mevzerler ince ince bağırır,
      Sanarım Validem beni çağırır,
      Çaresizim her tarafım ağırır,
      Belki ondan verem oldum eminem

      Gözümde yaşlar buz olmuş akmaz,
      Binlerce asker yarına çıkmaz.
      Kapandı gözlerim bir daha bakmaz,
      Belki ondan verem oldum Eminem

      Donarak öldüler hep arkadaşlar,
      Kar erir devrilir mezarda taşlar,
      Ziyaretçimiz kartallar kuşlar.
      Belki ondan verem oldu Eminem.

      BİR SARIKAMIŞ GAZİSİ -ZİYA BEY İN ANILARI

      Aşağdıa adı geçen Ziya Bey ; 1877 Artvin Yusufeli ,aşağı Hod köyünde doğmuştur…Çeşitli görevlerden sonra ….. 29 Kasım 1914 de Gez Köyünde konuşlu 83.Alay Komutanı ( Binbaşı Ziya Bey) Sarıkamış harekatına katıldı.30 ocak 1915 de 6 yıl sürecek esaret hayatı başladı.Aşağıdaki bölümler Ziya Beyin Vatan a dönüşünü anlatmakta, bizim YÖRELERİMİZ hakkında ö dönemlere ait kısa bilgiler bulunmaktadır .

      .....(BAKÜ DEN) YENİDEN YOLA ÇIKIŞ (AĞUSTOS-1920)

      Bakü deki son günlerimizde petrol tesisleri ,deniz hamamları ve Mehmet Ali isimli bir dişçiyi ziyaret ettik.Altı yıllık esarette çektiklerimiz yetmiş olmalı ki bu defa yola çıkışta bir engelle karşılaşmadık.Bakü ye yeniden gelmiş birkaç arkadaşla trene atladık ,elimizde Rus rublesi vardı ve değeri çok düşmüştü.Bunları değerlendirmek için Bakü de bizim tüccarların yardımı ile 14.000 rubleye kırmızı,eski bir halı seccade aldım.Bu seccade bizim paramızla bir altın tutuyordu.Akstafa Köprüsünden Gürcistan a geçerken eşyalarımızı muayene eden Ruslar bu seccadeyi tüccar eşyası saymayarak ses çıkarmadılar.Zaten Bakü de Rusların bir seccade götürülmesine izin verdikleri söylenmişti.
      Sıkı bir kontrolden sonra Gürcistana geçtik.Her yerde güçlük çıkarmaktan geri kalmıyorlardı.Tiflis te Türk Hükümetini temsil eden Avrupalı birisiyle görüştük.Belki rahat gitmemize bir yardımı olur diye düşünmüştük.Nazik , kibar olan bu zat elinden gelen gayreti gösterdi.Ama ne yazık ki kayda değer bir faydası olmadı.
      TİFLİS
      güzel ,mamur ve büyük bir şehirdi.Ortasından Kur”a (Aras nehrinin kolu) nehri akıyordu.Nehrin sağ sahili duvar gibi dik yamaçlı olduğu için yamacın üstündeki semtlere düzenli merdivenlerle ,bir yerde de asansörle çıkılıyordu.BAKÜ bölgesi kıraç dağlardan ve bozkırlardan ibaretti.Halbuki Tiflis ve civarı öyle değildi.Arazi arızalı ,fakat her çeşit ağaçlar ve yeşilliklerle kaplıydı.Trenimiz cennet gibi güzel yerlerden ,viyadüklerden ve korkunç yarmalardan geçerek Batum a vardı.Güzergah boyunca birçok yerlerde Bakü den Batuma kadar akıtılan petrol borularını gördük.
      BATUM
      Karadenizin doğu kıyısında olun bu şehir öbür Rus şehirleri gibi mamur ve düzenli bir şehirdi.Hele şehrin doğu yamaçları cennetten farksızdı.Burada yalan olmasın iki metre uzunluğunda ve yarım metre eninde yapraklar gördüm.Sıcak iklimlerde yetişen bu bitginin adını bilemiyorum.İlk olarak plajı burada gördüm.Yaklaşık 500 metre uzunluğunda ve 100 metre genişliğindeki bu şirin ,büyük bir parkın yanında bulunan plajda kadınlı erkekli insanlar kumsalda ve denizde eğlenip zevk ediyorlardı.Şurasını da kaydedeydim ki erkekler kadınlarla birlikte değilde ayrı ayrı yerlerde denize giriyorlardı.
      Batum,Kafkas dağlarıyla kuzey rüzgarlarından korunduğu için çok sıcak ve yağmurludur.Yağmursuz gün yok gibidir.Batumda çay yetiştirilmekte olduğu herkesçe bilinmektedir.Halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman Gürcü dür.Ermeni ,Rum,Türk ve Rus nüfusuda epeyce vardır.Bizim Yakın sahil halkının (Karadeniz sahilinin) bura ile birçok iş bağlantısı vardır.
      Batuma vardığımız zaman Müslüman Gürcü ileri gelenlerinden ,ordaki İslam cemaati reisi olan bir kişi bizi bir hafta kadar ikamet ettirdi.Bu saygıdeğer kişi Sancakbeyzadelerden Ahmet ve Mehmet Bey kardeşlerin amcasıydı.Batumda bir hafta kalmamız yurdumuza gidecek vasıtanın belli olması içindi.Nihayet RİZE ye gidecek bir motor bulundu.Baküden aldığım halı seccadeyi memurların elinden Sancakbeyzadenin yardımıyla zor kurtardım.Motora bindik ve güzel vatan parçası RİZE ye doğru yola çıktık.Yolda gelirken fırtınaya tutulduk.Deniz tutmaya başladı ,midem bulandı ,rengim de kaçmış olmalıki motor kaptanının işaretiyle yüksek bir yere çıktım, yüzümü motorun gittiği yöne doğru çevirdim.Serin deniz rüzgarı deniz tutmasını engelledi,mide bulantımı azılttı.
      [B]RİZE[/B]
      Rize de bir alay vardı.Bizim esaretten kurtularak Batum üzerinden Rizeye gelen subayları olduğumuz öğrenilince bizleri subay gazinosuna götürdüler.Orada kaldığımız üç dört gün içerisinde bizi misafir etti ,yatak ve yiyecek parası almadılar.Burada bize en çok iyiliği dokunan 83. cü alay da iken makineli tüfek teğmeni ,bu Alayda da bölük komutanı olan Elazığlı Ömer Naim idi.
      TRABZON
      Buradan yine bir motorla yola çıktık.21 Ağustos 1336(1920) da Trabzona vardık.Trabzon da 3.Fırka(Tümen) vardı.Tümen komutanı da hemşehrimiz RÜŞTÜ PAŞA idi.Kendisine esaret hayatımızla ilgili bilgi verdik.Bizi kaledeki askeri misafirhaneye yerleştirdiler.
      Nuri Bey Trabzonda fazla kalmak niyetinde değildi.Bir vapur bulup hemen İstanbula gitmek istiyordu.Rize ve Trabzonda kaldığımız süre içerisinde subaylar içerisinde de Bolşevik olma temayülünde olanları sezdik.O sırada Şark Cephesi Komutanı KAZİM KARABEKİR PAŞA Bolşevikler hakkında araştırma yapmak ve rejimin hüküm sürdüğü AZERBAYCAN dabu rejimin kaydettiği gelişmeleri gözleriyle görmek üzere bir heyet yola çıkarmıştı.O günlerde bu heyet Tarbzonda bulunuyordu.Sınıf arkadaşlarımızdan Harputlu Arif ,Şükrü , Gezköylü İsmail ve Dursunoğlu Cevat heyet mensuplarıydılar.Bunların zihinlerini açtık, Bakü de maskeli Bolşevik olan Mehmet Emin ile gizli görüşmelerini söyledik.
      Bolşevik düşmanı olan arkadaşım Nuri Bey “Tam sırasıdır ,Bolşevikler hakkında bir şey yazalım.Kazim Karabekir Paşa ya gönderelim” dedi ve hemen kaleme sarıldı.Bolşevikliğin kötülüklerini bildiren bir rapor yazdı.İkimiz imza ederek Tümen Komutanı na verdik,onun aracılığı ile Kazim Karabekir Paşa ya gönderdik.
      Nuri Bey ve öbür arkadaşları iki gün sonra İstanbul a kalkan bir vapurla hareket ettiler.Ben de Şark Cephesine katılarak vatan mücadelesine oradan devam etmek istedim.Bir kaç gün sonra Nuri Bey den aldığım bir mektupta , onunda vapurdaki arkadaşlar uykuda iken onlara bir pusula bırakarak SAMSUN da karaya çıktığını ,Anadolu daki mücadeleye katılmak üzere ANKARA ya hareket ettiğini yazıyordu.
      Trabzon da az bir müddet kaldım.Erzurum Müftüsü Sadık Efendiye bir telgraf çekerek ailemin durumunu sordum.Ondan aldığım kapalı ifadeli cevaptan ERZURUM da olduklarını anladım.RÜŞTÜ PAŞA dan izin alarak Erzurum a giden bir askeri kamyona bindim.Zor şartlar altında geçen yolculuğun birinci günü GÜMÜŞHANE “ye ,ikinci günü BAYBURT a , üçüncü günü de ERZURUM a vardım.

      …….
      * Tuğgeneral Ziya Yergök ün anıları SARIKAMIŞTAN ESARETE (1915-1920) : Hazırlayan SAMİ ÖNAL
      Dosyalar
      • bresimgoster.htm

        (8.29 kB, 944 defa indirildi, son indirme: )

      OKUMADAN GEÇMEYİN..!

      " KAR ÇİÇEKLERİ"
      rus kafkas ordusu kurmay başkan vekili dük aleksandroviç pietroviç,elindeki dürbünü gözlerinden çekemedi..bağırdı:

      -delirmiş bu türkler! açık hedef olmuşlar!

      yıllardan 1915 dir.günlerden 23 aralık cuma..bizim cepheden ateş açılmaz..ruslar yürürler..

      Binbaşı Mustafa Nihat,Enver ve Hakkı paşalardan aldığı emrin nasıl bir emir olduğunu bilir de ağzını açmaz..Sarıkamışı iki gece evvel işgal etmişiz.kolordumuz erimiş..ve karşı saldırı sonucu çekilmişiz.

      Mustafa Nihat bey ve emrindeki 79 kahraman 400 metrelik mesafeyi 8 saatte alırlar.hedefe vardıkları zaman artık 18 kişidirler.

      mevzilenmek isterler.nasip olmamıştır ki,gece yerini sabah ışıklarına terk ettiği zaman rus kurmay başkanvekili pietroviç önce ateş emrini verir.sonra eline almıştır dürbününü.dünya tarihinin görmediği sahneye işte o zaman şahit olur.

      ilk sırada diz çökmüş beş kahraman.omuz çukurlarında yuvalanmış mavzerleri ile nişan almışlar.tetiğe asılmak istemişler asılamamışlar.
      kaput yakaları,Allah ın rahmaetini o civan delikanlıların üzerine akıtmak istercesine,semaya dikilmiş,kaskatı..hele bıyıkları,bıyık ve sakalları.her biri birer fütuhat oku misali dimdik..ve gözleri.dinmiş olmasına rağmen kahredici tipinin bile örtüp gizleyip kapatamadığı gözleri..hepsi açık.isyan eden ama Allah larına teslimiyetle bakan gözleri açık vallahi açık apaçık...

      ikinci sırada bir manzara ki hiçbir heykeltraş eşini meydana getirmeye muvaffak olamamış.başları korkutucu katılıkta semaya dönük,bilekleri üzerinde kümelenen kara rağmen ,güçlerini dile getiren,sağrılarındaki fişek sandıklarını debelenip yere atmaya tenezzül etmemiş iki katırın başındaki altı esatir güzeli Mehmet..
      sandıkları bir avuçlamışlarki.kainatı biz o hırsla avuçlayıvermişizdir.öylesine kaskatı kesilmişler...donmuşlar..

      ve sağda binbaşı Mustafa Nihat..ayakta.yarabbi,bu bir ayakta duruşturki,düşmanıda,kindarı da mel'unu da Allah a sığındıkları günkü çaresizlik içinde yere çökertiş velvelisi halinde...belinde fişekliklerin o kurban olunası çıkıntılarını örtüp yoketmeğe,gece düşen tipi bile razı olmamış.boynundaki dürbünü sol eli ile kavramış.havada kalmış kal'a sancağı gibi..diğer eli belliki semaya kalkıp rahmaet dilerken öylesine donmuş..hayrettir,başı açık.gür kara saçları bulanmış...

      kurmay başkan vekili Pietroviç in karargahına gönderdiği rapor.hıçkırıklı bir ağıt gibidir:Allahuekber dağların daki son türk müfrezesini teslim alamadım.bizden çok evvel Allah larına teslim olmuşlardı..

      "24.12.1915"

      "tek beka şemşiyemiz olan bu ilahi bahçedeki kar çiçekleri önünde, fatihalarla.."

      Sarıkamış şehitleri unutulmadı

      Sarıkamış şehitleri unutulmadı
      Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ''tarihten aldığı güçle, birlik ve beraberliğini koruduğu sürece vatanını içte ve dışta hiçbir gücün bölemeyeceğini bilen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, vatan topraklarının ebedi bekçisi olmanın engin gururunu taşıdığını'' belirtti.

      Orgeneral Büyükanıt, ''Aziz şehitlerimiz, Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda çağdaş uygarlık yolunda ilerlemekte olan laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına, Türk ulusunun birlik ve beraberliğine yönelen her türlü iç ve dış tehdide karşı bugün de verdiğimiz mücadelede; bize ilham kaynağı olmaya devam ediyorsunuz'' dedi.

      Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, Sarıkamış Harekatı'nın 93. yılı dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına yayımladığı şehitleri anma mesajında, 22 Aralık 1914-15 Ocak 1915 tarihleri arasında yapılan ''Sarıkamış Harekatı''nda; milli ve manevi değerleri yüceltmek, vatan topraklarını müdafaa etmek, ulusun şeref ve namusunu korumak uğruna şehit düşen kahraman vatan evlatlarını bugün, şükran ve minnetle andıklarını belirtti. Şartların tüm olumsuzluğu karşısında sergilediği üstün cesaret, sabır ve metanetle düşmanının bile takdirini kazanan Mehmetçik'in, tarihte eşine rastlanmayan bir mücadele ortaya koyduğunu vurgulayan Orgeneral Büyükanıt, sert kış şartlarının düşmandan daha çok kayıp verdirdiği bu amansız mücadelede Mehmetçik'in, hiçbir mazeretin ardına saklanmaksızın, yurduna kastedenlerle kanının son damlasına kadar savaşma kararlılığını gözler önüne serdiğine, Ordu'nun, büyük kayıplar verdiğine, ancak vatan için çıkılan yoldan asla geri dönülmediğine işaret etti.

      Orgeneral Büyükanıt, mesajında şunları kaydetti: ''Sarıkamış Harekatı, üstün bir cesaret ve feragat örneği olmasının yanında imkansızın mümkün kılınması için ortaya konan çaba ve örnek bir bağımsızlık tutkusuyla bizim için ayrı bir değer taşımaktadır. Bu gerçeği, verdiği mücadelelerle şanlı tarihinde pek çok defa örneklendirmiş olan kahraman ordumuz, aynı kararlılıkla yürütülen Kurtuluş Savaşı'nda da başarıya ulaşmasını bilmiştir. Tarihten aldığı güçle, birlik ve beraberliğini koruduğu sürece vatanını içte ve dışta hiçbir gücün bölemeyeceğini bilen Türk Silahlı Kuvvetleri, vatan topraklarının ebedi bekçisi olmanın engin gururunu taşımaktadır. Aziz Şehitlerimiz, Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda çağdaş uygarlık yolunda ilerlemekte olan laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına, Türk ulusunun birlik ve beraberliğine yönelen her türlü iç ve dış tehdide karşı bugün de verdiğimiz mücadelede; bize ilham kaynağı olmaya devam ediyorsunuz. Sizlere minnet ve şükran duygularımızı iletirken Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarını ve hayatlarını feda eden bütün şehitlerimizi rahmetle anar, tarihi boyunca ordusuna güvenerek ona en büyük desteği veren yüce Türk ulusuna en derin saygılarımı sunarım.''
      ensonhaber.com/Gundem/100362/S…sehitleri-unutulmadi.html