Karayemiş Her Derde Devâ

      Karayemiş Her Derde Devâ

      Karayemişteki antioksidanın, kanser, Alzheimer, diyabet, doku, kalp-damar, romatizma ve cilt hastalıklarına karşı etkili olduğu bildirildi. Karadeniz Bölgesi’nde bolca tüketilen karayemişteki antioksidan, aynı zamanda yaşın ilerlemesiyle vücutta meydana gelen oksidaf zararı azaltarak, yaşlanmayı geciktiriyor.
      Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’ne bağlı Analitik ve Biyokimya Anabilim Dalları’nca ortaklaşa yürütülen çalışma Yrd. Doç. Dr. Sevgi Kolaylı, Yrd. Doç. Dr. Ferda Candan, Öğretim Görevlisi Dr. Celal Duran, araştırma görevlileri Dr. Murat Küçük ve Dr. Barbaros Dinçer tarafından gerçekleştirildi. Yrd. Doç. Dr. Kolaylı, özellikle Karadeniz Bölgesi’nde bolca tüketilen karayemiş meyvesi üzerinde yaptıkları çalışmada çok önemli sonuçlar elde ettiklerini belirtti.

      Çalışmada, mekanik olarak parçalanan karayemişin posasının atılarak, sulu kısmının alındığını, elde edilen sıvı içeriğin mineraller yönünden incelendiği vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Kolaylı, şöyle konuştu: “Sonuçlar oldukça sevindirici çıktı. Karayemiş, zengin antioksidan bileşenleri sayesinde birçok hastalığın oluşumu ve gelişmesini önlemesinde faydalı. Bu anlamda karayemiş tüketiminin fayda sağlayacağı hastalıkların başında, alzheimer, diyabet, doku ve cilt hastalıkları, kanser, kalp-damar hastalıkları ve romatizmal hastalıklar geliyor. Karayemişin antioksidan özelliğiyle aynı zamanda yaşın ilerlemesiyle vücutta meydana gelen oksidaf zarar azalıyor, yaşlanma da gecikiyor.”

      Elde edilen verilerin karayemişin sulu kısmına ait olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Kolaylı, şunları söyledi: “Meyvenin metal iyon konsantrasyonları ve beş farklı yöntemle antioksidan kapasitesi belirlendi. Bir kilogram karayemişte, 2 bin 215 miligram potasyum, 55 miligram sodyum, 179 miligram magnezyum, 153 miligram kalsiyum, 0.8 miligram bakır, 1.9 miligram çinko, 8.3 miligram demir ve 24.2 miligram mangan tespit edildi. Meyve, yüksek miktarları oldukça zararlı olan ağır metaller bakır ve çinko yönünden oldukça fakir olduğu belirlendi. Karayemiş iyi bir mineral kaynağı.”
      Hastalık, stres veya yağlı besinlerin oluşturduğu zararlı oksidanların vücutta hücre tahribatı yaparak erken çökmeye yolaçtığını belirten Yrd. Doç. Dr. Kolaylı, “Karayemişten elde edilen antioksidanın, oksidanlara karşı vücudu koruduğu belirlendi. Karayemiş ayrıca hazır gıdaların bozulmasını geciktirmek için gıda katkı maddesi olarak da kullanılmaya adaydır. Karayemişin tespit edilmiş hiçbir zararlı etkisi bilinmemektedir” dedi.
      Karayemiş (Prunus laurocerasus L.), anavatanı Doğu Karadeniz Bölgesi olan, daha sonra bir miktar Orta ve Batı Karadeniz’e yayılmış, Dünya’da ise süs bitkisi olarak tanınan bir meyve türüdür.

      Karadeniz Bölgesinde yol kenarlarında, ev bahçelerinde, parklarda çok sık rastlanır. Meyvesi pazarlarda satılır, taze olarak yenir, ayrıca reçeli, pekmezi, tuzlaması yapılır, kurutularak değerlendirilir. Meyvelerinin mide ve barsak hastalıklarına iyi geldiği, şeker hastaları için uygun olduğu, tokluk verdiği için diyet meyvesi olduğu, çekirdeğinin içinin de tansiyon ilacı olarak kullanıldığı söylenir. Ayrıca kışın yaprağını dökmediğinden yaprakları hayvanlara kış aylarında taze yeşil yem olarak verilir.

      Ağacı 4-6 m. boyunda, orta sık dallanan, yaprakları 10-15 cm. boyunda uzun oval, koyu yeşil, çiçekleri 15-20 cm. boyunda basit salkım halinde bir bitkidir. Meyveleri de bir eksene tutunmuş 7-8 adetten 25 adede kadar değişen sayılarda salkımlar halindedir.

      Meyveler kiraz iriliğinde, genellikle mor-siyah renkli bazen açık veya koyu kırmızı, bazı çeşitler de sarı-kırmızı alacalıdır. Meyve şekli de genellikle kiraza benzemekte, kalp şeklinde, küt veya sivri uçlu, hafif uzun veya üstten basık bazen de üzüm daneleri gibi yuvarlak olabilmektedir. Tadı genellikle hafif buruk olup olgunluk ilerledikçe bu burukluk kaybolmaktadır. Bazı çeşitlerde burukluk görülmemekte, bazıları da çok buruk olup olgunluğa rağmen kaybolmamaktadır. Çekirdek iriliği ve şekli gene kiraza benzemektedir, biraz sivri uçludur.

      Karayemiş, Karadeniz Bölgesi dışında, Doğu Karadeniz’in devamı olan Gürcistan hariç hiçbir yerde meyve olarak bilinmemektedir. Ancak herdem yeşil bir ağaç olması, iri, koyu yeşil, etli ve parlak yaprakları bulunması, bu bitkinin birçok ülkede süs bitkisi olarak yetiştirilmesine neden olmuştur. Bitkiler bölge dışına çıkarıldığında genel olarak meyve vermemektedirler.

      Karayemiş, çelikle çok kolay çoğaltılabilmekte, hızlı büyümekte, kısa sürede meyveye yatmakta, bol ürün alınabilmektedir. Bu meyve türünün Türkiye ve Dünya’da tanıtılmasıyla, Karadeniz Bölgesi için önemli bir geçim kaynağı sağlanmış olunacaktır.

      Karayemiş Seleksiyonu çalışmalarıyla Karadeniz bölgesinde 100’ün üzerinde farklı tip tespit edilmiştir. Bunların bir bölümü ayrı ayrı çoğaltılarak Fındık Araştırma Enstitüsü’nde, Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde (Samsun) ve Sakarya Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde (Adapazarı) deneme bahçeleri kurulmuştur. Son parti tiplerin çoğalma işlemleri de devam etmektedir, bunlar da denemelere ilave edilecektir. Bundan sonra araştırmalar bu parsellerde yapılacak, yetiştirmeye değer çeşitler belirlenecektir. İnsanlar artık damak zevkinde çeşitlilik arayarak, besinlerin tıbbi değerlerini inceleyerek daha bilinçli beslenmektedir. Özellikle doğal tarım ürünlerine ilgi giderek artmaktadır. Karayemiş Karadeniz Bölgesinin doğal bir bitkisidir, herhangi bir hastalık ve zararlısına rastlanmamıştır. Yoğun olarak yetiştirildikleri yerler de dahil ticari gübre ve zirai ilaç kullanılmamaktadır.


      .
      Resimler
      • karayemis1.jpg

        16.3 kB, 0×0, 487 defa görüntülendi
      Meclis'te 'zehirli' meyve
      Meclis'in bahçesinde Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'yu bir ağacın altında meyve yerken yakaladık. Mumcu'nun yediği bu meyvenin, Karadeniz'de yetişen "karayemiş" adlı bir meyve olduğunu öğrendik. Bu meyveyi Karadenizliler dışında pek bilen yok. Mumcu karayemiş yerken, Karadeniz kökenli milletvekillerinden CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz da karayemiş yemeye geldi. Topuz ile Mumcu arasında ilginç bir karayemiş sohbeti başladı. Ali Topuz, neden kimsenin karayemiş yemediğinin ipucunu, bir anısıyla ortaya koydu: "Ben 1973 yılında Meclis'e girdiğim zaman eski milletvekili Ahmet Şener beni buraya getirdi. Şener, 'Bak burada karayemiş ağacı var. Ama ben bütün milletvekilerine bu ağaç zehirlidir diyorum. O nedenle benden başka kimse yemiyor' dedi."


      HAMDİ ATEŞ ERHAN SEVEN BİLAL ÇETİN
      yeni şafak