Alabalık

      HERKES OLDİ BALUKÇİ

      Alabalık oni paloviit deresinde tutacaksın. Ahh Ahh. Çobanlık yaptuğumuz yıllarda hergün bir dereye uğrardık. Rahmetli dedem (Ahmet usata) yaşlanmıştı, ayağındada bir sağlık sorunu çıkmıştı yaylaya çıkışının sonçıkış olduğunu bilir gibi paklik'tn baktiğinde tombusun sirtına doğru döndü ve ''Ah dağlar aah. Bir daha görmek varmı acaba siizi'' dedi. Ben daha 6 yaşında falandım . Düşündüm ne olacak ki bu dağlar. Dedem neden böyle demişti. Şimdi çok iyi anlıyorum dedemi. Oralarda gezen o yaylaların havasını koklayan. O derenun baluğunu tutan. Ada kesen. Dumanlı havada ligligun gölünde yüzen günlerimi çok arıyorum.
      Herşey değişmiş ama. Dere bile o bile bize küsmüş. Neden bana sahip çıkmadınız diyor sanki. Beni kirlettiler hani siz neredeydiniz der gibi akıyor. İlk balık tutuğum taş son gördüğümde benimle konuşmadı bile.
      Orada kalanlar kiymetini bilememiş buradakiler yanlızca özlem duymuş. Derede baluk kalmamış. Araba yoluyla birlikte herkes boyuk balukçi omuş. Ne gibi mi ? Artuk böcek veya çicur ile baluk yakalamak yok. Her gece saçma ile girilmiş dereye. Bizum zamanumuzda yılda bir kez kesilen ada defalarca kesilmiş. Kestuğumuz ada hemeb açulurken (ki fitneler ölmesun) öylece birakılmış.
      Yaylacilar gitmiş evler yıkılmış. Çobansız, yaylacısuz, yaylalar sahipsuz kalmış