Sevgili Muzaffer Kardeşim;
Konu hakkında Türkiye Su Meclisi mail grubunda çok ayrıntılı tartışmalar yapılmıştır. Ben de konuyu oradan takip ettim. Senin de söylediğin gibi konu hukukçuya göre farklı yorumlanıyor.
Grupta başlangıçta yapılan ilk yorumlarda Danıştay'a yapılan itirazlar eğer yerinde inceleencekse, yani Danıştay tarafından olay yerinde konunun uzmanalrı tarafından (Bilirkişi vb) bir inceleme yaptırılıp verecekleri rapor doğrultusunda işlenm yapılacaksa Anayasadaki yeni değişiklikler kapsamında Danıştay'ın konu hakkında vereceği karar "Yerindelik Denetimi" olarak kabul edildiği için HES'lere itiraz yolu kapanacaktır deniliyordu.
Ancak grupta daha sonra devamm eden ve çok ayrıntılı örnekler verilerek yapılan açıklamalarda Danıştay'ın bu incelemelerinin "Yerindelik Denetimi" olamayacağı konusundaki görüş ağırlık kazanmıştır.
Yine aynı grupta yapılan açıklamalarda HES'lerin adının "Yerindelik Denetimi" ile birlikte anılmasının da böyle bir içtihat oluşmasına sebep oalcağı, dolayısı ile Anayasa değişikliklerin HES'lere danıştay ve mahkeme yolunu kapamadığı söylenmiştir. Dahası Anayasa değişikliklerine rağmen Referandum sonrasında birçok mahkeme HES'lere durdurma kararı vermektedir. Yani mahkemelr de Danıştay incelemesini "Yerindelik Denetimi" olarak görmemektedir.

Bu ülkenin hemen her şehrini ev kasabasını gezdim. İddiğa ederek söylüyoruk ki Hemşin kadar yüksek kültüre sahip bir başka yöre yoktur. HES'ler protesto edildi ama saldırılmadı, ortalık kırılıp dökülmedi. Yaşlısından gencine kararlılık içinde yapılan protestolar beklenen ilk sonucu verdi. Şirket bilgilendirme toplantısını şimdilik yapılamadı. Bundan böyle Hemşin'e gelirken daha dikkatli düşünecekleri açıktır.
Yeter ki Hemşinli elele versin. Aşamayacağı hiçbir güçlük yoktur.
Oragnik tarım için 6 sene bekleyen Hemşinli, HES'ler ile çayının Ogranik vasfını yaklaşık 6 sene daha kaybetmesine izin veremez.
"Geldikleri gibi giderler" demiştim. Bu gidişleri inşallah son gidişleri olur.
Knetsel Yenileme Projesi uygulamaya girip bittiğinde Hemşin dünyanın sayılı beldelerinden biri olacaktır. Bir daha da bölgeye kimse o çirkin yüzünü dikemeyecektir.
Selam olsun Hemşinlilere ve onurlu duruşlarına....

haberler.com/rize-hemsin-dered…-protesto-2255391-haberi/

Seni tebrik ediyorum Can Serbay Kardeşim. Bir konu ancak bu kadar kısa ve öz anlatılırdı.
"Su uyur düşman uyumaz" sözünü unutmuyoruz. Dereyi, dağı, ormanı, ağacı yani kısaca Doğayı para olarak gören zihniyet var oldukça bu kavga devam edecektir. Bu kavga bugün bizim ise yarın size mirastır. Aynı kavgayı onur ile taşıyacağınzıdan zerre şüphem yoktur.

Durmak Yok! Kavgaya Devam...

Ne Hemşin'de ne de yaylalarında ve yüksek dağlarında Rüzgar Santrali olmaz. Çünkü bölgemizde sürekli olarak en az 4,5-6,5 m/sn rüzgar esen hiç bir nokta yoktur. Bir öneri getirirken daha ciddi olalım lütfen.

Senoz Deresinde yaşananlar ve derneğin yapılan HES'lere sahip çıkarak daha sonra yapılacak HES'leri istemediklerine dair açıklamalarını 2 gündür takip ediyor, tartışmaları okuyorum. Bu konuda yorumalrım da oldu. Şahsi kanaatim şudur ki 4 sene süren dava sürecini kazanan ve şantiyeleri mühürleten Senozlular ve dernekleri her ne olduysa Senoz'u satmış ve HES'çilerle işbirliği yapmıştır. Hatta HES firmaları ile yasal geçerliliği olmayan bir de protokol yapmıştır. Sonra da bir akmuoyu açıklaması yapmıştır.

"http://www.senozdernegi.com/" adresindeki " TÜRKİYE’DE HES’LER VE SENOZ VADİSİNDEKİ HES SÜRECİ GERÇEĞİ.." başlıklı yazısını okuduğunuzda bu gerçeği siz de göreceksiniz.
Dernek Başkanı ve yönetimdeki kişilerin daha önceki açıklamalarını da dikkate aldığımzıda derneğin tavrındaki bu değişimin sebeplerini de kendiniz analiz edebilirsiniz.

Senoz'da şu anda yaşananalrı görünce daha önce söylediğim bir cümleyi tekrar etmek istemiyorum.

"Biryere yapılan saldırı içeriden işbirlikçi bulamadıkça asla başarılı olamaz"

Hemşinlilere HES yerine bölgede bilime ve gerçeklere tamamen aykırı Rüzgar Santralleri teklif etmek de bahçedeki hıyarların hepsinin aynı olmadığını gösteriyor.
Sen felsefeden bikuçuk analrısın belki. Hani şu Aristo'nun "Atların diş sayısı" örneği var ya; Tıpkı o örneğin günümüzdeki canlı delilisin. Geçelim... Çünkü kabak hangi bostanda yetişirse yetişsin, kaç tane memleket gezerse gezsin yine de kabaktır...

*********

Asıl bahsetmek istediğim konu daha ciddi ve hepimizin bilmesi gerekli bir konudur.

Dün yukarıda Senoz Derneğin'de yaşanan olaylardan bahsetmiştim. Senoz'da 4 sene önce ilke HES ile başlayan mahkeme süreci tam 4 sene sürmüş, mahkemelerin birçok "Yürtmenin Durdurulması" kararlarına rağmen inşaatlar bir şekilde devam etmiş ve 2 HES bitme aşamasına gelmiş, 2 tane HES'de %70 oranında bitmiştir. Sonunda Danıştay'ın verdiği bir karar ile Rize Valiliği HES'lerin şantiyelerini mühürlemiştir. İşte o güne kadar Senoz Derneğini muhatap almayan HES yetkilileri birden Dernek yönetimi ile irtibata geçmiş ve derneği ilk kez MUHATAP almıişlardır (Derneğin açılmasında bu cümle kullanılmıştır). Sonunda dernek yönetimi hem HES'çilerle hem de kendi aralarında birçok toplantı yapıldıktan sonra HES'çilerle bir protokol imzaqlamış ve 4 tnae HES'in yasalara uygun çalıştırılması durumunda bunların yapımına izin vereceklerini söylemişlerdir.
4 Senedir mahkemeye giden Dernek Yönetiminin bu kararı yörede büyük tepkiye sebep olunca bu sefer Dernek yönetimi bir açıkalma yapmış ve bu kararaı neden aldıklarını herkese açıklamıştır. İşte bu açıklamanın 7. Maddesindeki bir husus hepimizi ilgilendirmektedir. Çünkü dernek yönetimi bu maddede "Yerindelik Denetimine" vurgu yaparak HES'çiler nasılsa mahkemelerde davayı kazanacaktır gib bir bahaneye sığınmıştır.
İşte o 7. madde;


7-Halkoyuna sunulan Anayasa değişiklik paketinin içindeki “Yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz.” hükmü çerçevesinde İdare Mahkemelerinin “KAMU YARARI” ölçütünü yerindelik denetimi olarak kullanılmasını engelleyeceği, dolayısıyla bu değişiklikten sonra mahkemelerin yürütmeyi durdurma ve iptal kararı vermede zorlanacağı kanaati.

Ben bu yazıyı okuduktan sonra derneğin bu görüşünün doğru olup olmadığını Türkiye Su Meclisinin mail grubuna yazarak yorum istedim. Bunun üzerien bana az evvel gelen bir mail ile kendisi de bir hukukçu olan İrfan Aydın aşağıdaki cevabı verdi;

Sn.AKSU,
İdari yargı yerleri,ötedenberi yerindelik denetimi yapamazlar. Yerindelik denetimiyle KAMU YARARI karıştırılmamalıdır. İdari yargı yerleri her zaman denetimlerinde Kamu yararını gözönünde bulundurabilirler. Çünkü idari işlemler, "yetki,şekil,sebep,konu ve maksat " yönlerinden yargı yerlerince denetlenirler.Kamu yararı denetimi ile idari işlemin maksat yönünden denetimi aynıdır.
Yerindelik denetimi çok farklı şeydir. Yerindelik denetiminden kasıt mahkemenin idareye " Sen HES yapamazsın "demesidir.Yargı yeri böyle bir karar verirse yerindelik denetimi yapmış olur ki buna hakkı ve yetkisi yoktur. Yargı yeri idareye sen bu yerde,bu koşullarla HES yapman doğru değildir. Diyebilir. İdare orada yapmasına izin verilmeyen bir HES' i şartları uygun olan bir yerde yapabilir.
Saygılarımla.
İrfan AYDIN

*****

Sonuca gelirsek;
Referandıumun hemen öncesinde ve sonrasında Anayasa'da yapılan değişiklikler ile HES'ler için mahkemeye gitme yolunun tamamen kapandığı defalarca farklı şekillerde ve ortamlarda dile getirildi. Oysa gerçek asla böyle değildir. HES'ler için hala mahkemeye gidilebilmektedir ve mahkemeler hala aynı şekilde karar verebilmektedir. Buradan hareket edersek; Mahkemelerin "Kamu Yararı" ilkesi de yeni Anayasa ile getirilen bir şey olmayıp hemen her yasadaa "Kamu Yararı" diye bir cümle mutlaka bulunmaktadır. "Kamu Yararı" sadece bizde değil dünyanın gelişmiş, demokratik her ülkenin yasalarında da olan bir hsusutur. Bunun nasıl değerlendirileceği de sadece Hakim'in takdirindedir.
Bu sebeple bundan sonra "Yerindelik Denetimi" cümlesini duyanlar mutlaka bu konuya yukarıdaki Hukukçu İrfan Aydın'ın cevabını vermelidir.


Not: Son bir bilgi daha! Hani yukarrıdaki mesajlarda "İçeriden İşbirlikçi olmazsa" demiştim ya. Kabağın biri bu cümleme de karşı çıkmış. Şu yukarıda anlattığım olay işte bu İşbirlikçilere yasal ve mahkeme kararaları ile delillendirilmiş bir İşbirlikçiliğe dair delildir.
Şöyle ki; Tüm Senozlu'ları arkasıan alarak 4 sene direnen Dernekü, son mahkemeden sonra beklenen kararı alıp da şantiyelerin kapısına mühür vurdutup büyük bir zafer elde ettikten sonra Senozlu'yu satmıştır. O mahkeme kararının arkasında dursaydı bugün Senoz Dereleri özgür akacaktı.
Şimdi şu hangi bostanın kabağı olduğu belli olmayan standart hiyar (Kendi cümlesidir) bu örneği okuyupr anlayabilecek mi? İşbirlikçiliğin ne olduğunu kafası alacak mı?

Bu örnek yetmedi mi? O zaman bir de şu örneğe bakın. Belki kafanzı bunu alır...

Tartışmalar sırasında Sonozlu biri bakın ne demiş...

Nazim BOZKURT [ 18 Eylül 2010, 09:06 ]
Yazinizin ilk paragrafini zevkle okudum ama sonra ki paragraflar.... " HES santralı yapan şirketler vadide yaşayanlara maddi destekte bulunarak bazı komşularımızı etkilemiş durumdalar" Bu cumleyi yazinizdan kopyalayip yapistirdim.. Dediginiz gibi bazi komsularimiza maddi destekte bulundular ama sizde biliyorsunuz ki 5 miltyon TL de dernege ayni sekilde destekte bulundular ve sundan da cok eminim ki bu kadar parayi kesinlikle babalarinin hayiri icin vermediler gerisini siz dusunun artik....
senozderesi.com/haber_detay.asp?haberID=925 (Yukarıdaki yazının adresi)

Haberin detayı ve tartışmalrınn tamaını okuyun lütfen...

senozderesi.com/haber_detay.asp?haberID=929

HES'lerle ilgili şimdilik görünmeyen en büyük tehlike ise Enerji Nakil Hatlarıdır. Bu tehlike şimdilik görülmüyor çünkü Enerji Nakil Hatlarının projesi de yapılmadı ihalesi de açılmadı. Ben tehlikenin hangi boyutta olduğunu anlatmak için size bu konudaki yasal mevzuattan bir örnek vermek istiyorum.
Hemşin'de yapılacak HES'lerde üretilecek enerji Hemşin-Pazar yolu üzerinden Pazar'a indirilemez. Çünkü yasa gereği Enerji Nakil Hatlarının geçtiği yerlerdeki arazilen heriki tarafındaki araziler istimlak edilmek mecburiyetindedir. Hemşin-Pazar arasındaki çaylıkları düşündüğümüzde HES'çilerin enerjilerini iletecek tek yolu kalıyor. Dağlar!
Hemşin'de daha önce durdurulan şaraksel Elektriğin Genel Müdürüne bu konuyu sorduğumda gerğeği ağzından kaçırmış ve ieltim hatlarının Üskürt Dağı üzerinden Ardeşen'e indirileceğini söylemişti. Hiç şüpheniz olmasın ki peni projede de nakil hatları aynı yerden gidecektir. Dikecekleri her direk için de dağların tepelerine ormanları yok ederek yol yapacakları da bir gerçektir. Olayın hangi boyutta tehlike yaratacağını anlatmak için daha önce çektiğim bir resmi buraya asacaktım ama o resmi bulamadım. Ben yine de o konuda bir bilgi vereyim.
Bundan 4 ay kadar önce Trabzon'da TEDAŞ'a ait bir Trafoda meydana gelen iş kazasını incelemek için bir yere gitmiştik. Gittiğimiz yer Trabzon'dan bir dere yatağından 2 Km. kadar içeride idi. Bir vadi içinde akan derenin her iki yanındaki 1 km kadar olan dağ ve eteklerinde gördüğümüz direkleri saymaya başladık. Orda 4 kişi idik ve saydığımız direk sayısı 170 civarındaydı.
HES'ler sadece derelerimizi yok etmeyecek. Bize o gür ormanlarımzı dışında Gür Direk Ormanları da verecek...

Hemşin'de yapılacak HES'lere karşı derneğimizin duruşunu en başından beri defalarca ilan ettik. Hemşin'de yapılamayan ilk Bilgilendirmesinden sonra HES işverenlerinin bu ayın 22'sinde yeni Bilgilendirme Toplantısı müracaat üzerine toplanıp konuyu değerlendirdik. Bu değerlendirmede önceki görüşümüzden farklı bir görüş ortaya çıkmamıştır.
HES'in bundan sonraki sürecinin takibi, konu hakkında girişimlerde bulunmak, konu hakkında ülkenin her yeridne yapılacak toplantılara aktılma, görüş beyan etme, Hemşin'de bundan sonra yapılacak işlerin organizasyonu sağlamak üzere bir komisyon kurulmuştur.
Komisyon önceki bilgileri de derleyerek bundan sonra yapılacak her işlem ile ilgili olarak yetkilendirilmiştir.