Duyuru Hemşin Hes

      GAP'ı değerlendireceğiz de bazı STK'lar GAP kapsamında sulama amaçlı yapılan Ilısu Barajını durdurmak için mahkemeye gidiyorlar.
      STK'lar bu ülke halki için değil de içimizdeki 5.Kol ajanları gibi çalışıyorlar.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Cankaya,nin kicindaki GAP kurulusunun ne yaptigi belli degil;Ilisu,nun orasindami yapilmaliydi baraj?Issiz yerleri cok,acin Eart,an bakin.(Ekle;Hemsin HES,in ta Zuga-Cunda-,dan Caneva,ya kadar sadece 32 metre yüksekte oldugunu görün)
      Yine geldik ;adam yetistiremedigimize,degilmi?
      Artik duvar etmesini bile unutmus fakat iki förmül gördümü kendini ilah zanneden basit carpicilari sorguya cekmek gerekmezmi?
      Ama su bir gercekki;ülkemizde cok bos kuyu,bir okadarda benzer kelle var.
      Kuyular tarihten beri vardi,kellerin icini dolduramadik.
      Bazı STK'lar Ilısu Barajının yerine değil barajın kendisine itiraz ediyorlar. Hatta tüm barajlara karşılar. Termik Santrallere, Nükleer Santrallere vb. enerji üretecek hemen her yatırıma karşılar.

      Ilısu Barajı ile sanırım 3 tane köyün yeri değiştirildi. Köylülere de yeni konutlar yapıldı. Çin'de şu anda yapılmakta olan ve Türkiye'nin ürettiği enerjinin yarısını üretecek bir baraj ile 1,5 milyon insan yer değiştiriyor.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      Satıcısı hazır bakkal ...

      HES ler birçok ust duzey ulkede kurulması uzun zamandır yasaklanmış projelerdir.Bu üst düzey ulkeler bızım gibi 3. dünya ülkelerini yeni bir sömürgecilik projelerine aldılar.Bu ülkeler bizim devlette parayı seven bazı kişileri ayarlayıp artık nükleer ve termik santrallerini yapmak için onay alıyor.Devlette parayı gördü ya HAYIR! dermi hiç tamam diyor 49 yıllığına şu dereyi kiralıyorum size diyor. Aslında HES devlet için çok karlı bir iş fakat bunu biz değil yabancılar yapınca devlet borçlu bile çıkıyor. Türk bir şirket geliyor diyorki ben buraya HES yapacağım fakat bunun finansmanını tek sağlayamam hemen yanına ingiliz fransız hollanda buralardan üst düzey şirketlerle geliyorlar. Şimdi tamam geldi ortak oldu bunun finansmanı için gereken parayı bizim bankalardan daha niye temin etsinki parayıda getiriyor yabancı ulkelerden , gelip kuruyorlar santrali sonra diyorlarki bu derenin işte 4-5 kilometresi boyunca hiçkimse faylalanamaz (yüzmeye bile girmek yasaktır yani) daha sonra elektriğini üretmeye başlıyor bu ürettiği elektriğide ne yapacak kendi ülkelerine götüremezler ya bizim devlete satıyorlar. Yani sonuç olarak ; adamlar deremizi kiralayıp tesis kuruyor parasını kendı ulkesınden getırıyor sonra bize enerjiyi satıp bizi borçlu çıkartıyorlar ve daha bu değil derelerin yönlerinide değiştirmek zorunda kaldıklarından ordaki yaban hayatı ve bitki örtüsünede yoğun tahribat ediyorlar. Gelin bunlara karşı duralım.
      Bartın Orman Mühendisliği Bölümü Özgür Özmen
      Resimler
      • savsat_hes.jpg

        37.91 kB, 0×0, 331 defa görüntülendi

      HESLER CAN SUYU BIRAKMIYOR!

      RİZE ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF.DR.Y.TURAN OKUMUŞOĞLU’RİZEDE’Kİ HES’LER DOĞAL HAYATI ÖLDÜRMEMELİ.DEREYE AKITILACAK MİKTARI VE SUYUN KONTROLU ÖNEMLE YAPILMALIDIR’
      Rize Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yakup Turan OKUMUŞOĞLU’ da Rize’de yapılan bir toplantıda AKP İstanbul Milletvekili Nusret BAYRAKTAR’A HES çalışmaları hakkında şikayette bulundu.

      Atom Bilim adamı olduğunu söyleyerek benim kadar enerjiyi savunan olmaz diyen Rize Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Y.Turan OKUMUŞOĞLU AKP İstanbul Milletvekili Nusret BAYRAKTAR ile yaptığı sohbette HES’ler hakkında şikâyette bulundu.

      REKTÖR Prof. DR. OKUMUŞOĞLU konuşmasında’ Yapılan HES’ler dereye CAN suyu dahi bırakmıyor.Arkadaşlar fotoğraflarını çekti.Su alınan yerden bir damla su bırakılmamış.Bu tabiata kıyımdır.İnsanlık ayıbıdır.Ben Atom Bilim adamıyım.Ömrüm Üniversitelerde hocalık yaparak geçti.Yanlışa yanlış demeliyiz.Burada yapılan çok yanlış.Havuzda balıklar için yol yapılmış ama su akmıyor.Böyle saçmalık olur mu?.


      Rize Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.Y. Turan OKUMUŞOĞLU HES’ ler CANSUYUNU bırakmıyor dedi

      Benim kadar enerjiyi savunan kimse olamaz. Fakat İkizdere Vadisinde gördüğüm çok yanlış. Dere yatağına istenilen miktarda CAN suyu dahi bırakılmadığını görmek beni üzdü. Bu böyle olmaz. Sizlerde görüyorsunuz İkizdere ve yöre insanı HES’lere karşı değil. Ama tabiatı, deredeki canlıları öldürmek insan olana yakışmaz. Bunun adı çok başka bir şey olur’ dedi.

      Haber:İsmet KÖSOĞLU

      ikizdere.net/News-file-article-sid-1103.htm
      Ben Değil Biz Varız
      Naci KOBAL 2000

      Türkiye’deki doğa tahribatı AP gündeminde

      Türkiye’deki doğa tahribatı AP gündeminde



      Türkiye’nin su politikası Avrupa gündemine taşınıyor. Avrupa Parlamentosu parlamenterlerinin organize ettiği Brüksel’deki panelde bugün, Türkiye’de çeşitli bölgelerde baraj ve HES’lere karşı doğa savunucularıyla yerel halkın gerçekleştirdiği su mücadelesi tartışılacak. Bilindiği gibi, son dönemde Türkiye’de doğa ile ilgili kamu vicdanını sızlatan gelişmeler ayyuka çıktı. Yerel halkların ve çevre gönüllülerinin son derece kıt mali imkânlarla verdiği hukuksal mücadeleler sonrasında bazı vadilerde HES santrallerinin yapımı durduruldu ve SİT alanı kararları verildi. Ardından, SİT alanı tanımını baştan aşağı değiştirecek ve bu alanları kullanıma açacak olan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı Meclis’e getirildi. Doğa korumacıları tarafından büyük tepkiyle karşılanan kanun tasarısı Avrupa Birliği’nin de gözünden kaçmadı, Tasarı geçen hafta açıklanan Türkiye 2010 İlerleme Raporu’nda “endişe verici bir gelişme” olarak nitelendirildi.



      Çevre savunucuları davet edildi
      Türkiye’nin pek çok noktasında sürdürülen çevre koruma mücadelesi Avrupa Parlamentosu’nun da dikkatini çekti, Türkiye’de su politikaları konulu bir panel düzenlemeye karar verdi ve HES’lere karşı mücadele veren Doğa Derneği, Su Meclisi, Derelerin Kardeşliği Platformu, Loç Vadisi Koruma Platformu gibi çevreci kuruluşların temsilcileri davet edildi. Panele, Alakır, Allianoi, Çoruh, Loç, Hasankeyf, Munzur, Toroslar ve Yuvarlakçay’dan temsilciler katılıyor. İlk kez yurtdışından davet almalarına rağmen bir de gidemeyenler var. Çevre mücadelesini tamamen kendi imkânlarıyla devam ettiren bu gruplar, pek çok kez bazı bakanlar tarafından çeşitli lobilerden ya da bazı ülkelerden para yardımı aldıkları şeklinde itham edilmişti. Brüksel’deki bu çalışmaya davet edilenlerin ulaşım ve konaklama masrafları karşılanıyor olmasına rağmen yine de bu toplantıya pek çoğu gidemeyecek. Zaten, toplantıya davet edilenlerin hiçbir lobiyle ilişkileri olmadığı, bağış ya da yardım almadıkları için yol ve konaklama masrafları ödeniyor. Bu arada, hazırlanan raporlar ve sunum dosyaları, gidecek olanlara teslim edildi, onlar da orada son durumu aktaracak, talepleri dile getirecek.



      Bu mücadele enerji karşıtlığı değil
      Doğal yaşam alanlarının korunmasıyla ilgili mücadelenin enerji karşıtlığı gibi sunulmasından rahatsız olduklarını dile getiren Derelerin Kardeşliği Platformu (DEKAP) Dönem Sözcüsü Ömer Şan, durumu şöyle özetliyor: “İktidar temsilcileri, bakanlar, kurum ve kuruluşların temsilcileri, anlatmak istediklerimizi ya kasıtlı olarak algılamak istemiyor ya da kasıtlı olarak çarpıtıyor. Halkın gücünü yok sayarak, yargı kararlarını çiğneyerek, yasa ve yönetmenlikleri görmezden gelerek hâlâ bu projelerde diretilmesi ve koruma altına alınması gereken SİT özelliğindeki vadilerin bu özelliklerini ortadan kaldıracak çeşitli yasa tasarılarının hazırlanması çok anlamsızdır. Avrupa Birliği de korunması gereken vadilerin bu şekilde yağmalanmasına karşı endişelerini dile getirdi.”



      Türkiye’den HES manzaraları
      Bu arada, Rize İkizdere için verilen SİT kararının ardından, bölgenin alt kesimlerinde inşaat çalışmaları devam eden HES’ler daha hızlı bir çalışma temposuna girmiş. SİT kararı henüz netleşmediği için ve sınırları da bilinmediği için herhangi bir müdahale sözkonusu olamıyor, şirketler de çalışmalarını sürdürüyor. Salarha Vadisi Andon Bölgesi’nde yapımı planlanan ve daha önce Çevre Bakanlığı’nın “ÇED gerekli değildir” kararına karşı açılan yürütmeyi durdurma ve iptal davası için bilirkişi incelemesi yapılmış. Ancak, dava süreci devam ederken firma değişikliğine gidilmiş. Daha önce Redaş isimli firmanın yürüttüğü Ambarlık HES projesi için bu kez çoğunluğu İspanyolların olan Ambarlık Elektrik isimli yeni bir firma kurulmuş. Bu firma, yeniden EPDK’dan üretim lisansını devralarak, Su Kullanım Anlaşması imzalamış. İşin ilginç tarafı, Çevre Bakanlığı, hukuksal süreç devam ederken aynı proje için bu kez “ÇED gerekli” kararı vermiş ve ÇED süreci başlatmış. Başbakan Erdoğan’ın “baba ocağım” dediği Güneysu Vadisi’nde de, daha önce yürütmeyi durdurma kararı alınan iki ayrı proje için bilirkişi heyeti belirlemesi yapılmış.



      Osmanlı mutfağı dünya mirası olur mu?
      UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nin yanı sıra bir de Dünya Gayrımaddi Kültürel Mirası Listesi var. Beş yıldır açıklanan liste giderek genişliyor. En son toplantısını Kenya’da yapan Hükümetlerarası Komite, dünyanın küreselleşme tehdidi altında görülen geleneksel değerlerini korumak için listeye 29 ülkeden 46 unsur ekledi. Bu program sayesinde bir yandan UNESCO somut olmayan kültürel mirasın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasında deneyim kazanırken, bir yandan da insanlığın soyut kültürel mirasın korunmasında duyarlılık kazanmasının yolunu açıyor. Türkiye’den listeye Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali, Alevi-Bektaşi Semahı ile sohbet toplantıları geleneği girdi. Miras kapsamında listeye giren diğer kültürel değerler arasında, Azerbaycan halıları, Moğol dansları, Hırvat dantelleri, İspanyol flamenkosu, Kolombiya’nın marimba çalgısı var. İlginçtir, bu yıl gastronomi ilk kez listeye dâhil oldu. Fransız mutfağı, geleneksel Meksika yemekleri ile İspanya, Yunanistan, İtalya ve Fas’ı kapsayan Akdeniz yemek kültürü listeye girdi. Yemeğin küreselleşmesiyle mutfak kültürü dünyanın neredeyse her yerinde benzeşmeye başlamış durumda. Demek ki, artık Türkiye’nin farklı kültürlerin mirasını yansıtan Osmanlı mutfağını aday gösterme zamanı çoktan gelmiş.

      pelincengiz@gmail.com

      Loç Vadisi yaşam savaşında

      Loç Vadisi yaşam savaşında - OKTAY ÖZİLHAN - Istanbul - 12.12.2010


      KASTAMONU’NUN Lice ilçesindeki Loç Vadisi üzerinde yapılmak istenen HES projesi, Valilik ile bakanlığın olumsuz yazılarına rağmen ilerliyor.
      Kastamonu’nun Cide İlçesi içindeki Loç Vadisi’nde yapılmak istenen HES projesi valilik ve ilgili bakanlığın olumsuz yazılarına rağmen ilerliyor. HES’e karşı mücadele yürüten çevreciler yürütmeyi durdurma ve ÇED iptal davası açtı ilk olarak. Dava sürerken ilgili firma arazilere girdi, ağaçları kesti, tonlarca beton döktü. Bunun üzerine çevreciler derhal Bayındırlık Bakanlığı’na “Hes’ler için imar planına ihtiyaç var mıdır?” dilekçesi verdi. Yanıt geldi: “İmar planı ihtiyacı vardır”. Bunun üzerine çevreciler bu kez imar planı verecek tek merci olan Kastamonu Valiliği’ne dilekçe verip “Cide HES ile ilgili bir imar planı var mıdır?” sorusunu sordular. Yanıt geldi: “Valiliğimize sunulan bir imar planı yoktur”. “İmar planı olmadan inşaat yapmak suçtur” diyen çevreciler bu durumu Bayındırlık Bakanlığı’na aktardılar. Bakanlık da yasaların uygulanması için İçişleri Bakanlığı’na yazı yazdı. Ama görülen bu hukuksuzluğa rağmen HES inşaatı tüm hızıyla sürüyor. Çevreciler ise firmanın İstanbul’daki merkezi önünde oturma eylemini sürdürüyor.

      Türk edebiyatının en önemli isimlerinden Rıfat Ilgaz’ın doğduğu yerdi Kastamonu’nun Cide İlçesi. Ölümsüz yazarın doğal güzelliklerinden dolayı “Sarı Yazma” olarak nitelediği bölge şimdi Hidrolektrik Santral (HES) kâbusuyla boğuşuyor. Loç Vadisi’ne yapılmak istenen HES projesi ise sorular ve hukuksuzluk iddialarına rağmen yürüyor. İşte Loç Vadisi’ndeki HES’e karşı yürütülen ve belgelerle desteklenen mücadele süreci...


      Şirket ne hukuk dinliyor ne de vicdan
      Loç Vadisi’ndeki HES projesine karşı mücadeleyi yürüten isimlerin başında Karadeniz Sahilleri Koruma Platformu Başkanı Hasan Sıtkı Özkazanç ve Fırtına Vadisi Girişimi Sözcüsü Yakup Şekip Okumuşoğlu geliyor. Orya Enerji Şirketi tarafından yapılmak istenen HES’e karşı ilk olarak 15 Aralık 2009 tarihinde 233 kişi ile Kastamonu İdare Mahkemesi’ne “Yürütmeyi durdurma ve ÇED iptal” davası açıldı. Dava sürerken İstanbul ve Kastamonu’da mitingler yapıp derelerin başında nöbet tuttu çevreciler. Ama şirket de boş durmadı. Dava sürmesine rağmen iş makineleri alana girip ağaçları kesti, topraklar kamulaştırıldı adeta. Betonlar döktü, direnen köylüler ve çevreciler zaman zaman zor kullanılarak çıkartıldı hâlâ tapuları ellerinde olan arazilerinden. Bunun üzerine hukuk mücadelesine hız veren çevreciler adına Hasan Sıtkı Özkazanç ve Yakup Şekip Okumuşoğlu derhal Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’na “Hes’ler için imar planına ihtiyaç var mıdır?” sorusunu içeren dilekçe verdiler. Bakanlıktan hemen yanıt geldi: “Evet, imar planı ihtiyacı vardır”. Bunun üzerine çevreciler bu kez imar planı verecek tek merci olan Kastamonu Valiliği’ne dilekçe verip “Cide HES ile ilgili bir imar planı var mıdır?” sorusunu sordular. Oradan da yanıt gecikmedi: “Valiliğimize sunulan bir imar planı yoktur”. “İmar planı olmadan inşaat yapmak suçtur” diyen çevreciler bu yazışmaların ardından durumu tekrar Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’na aktardılar. Bakanlık da bu duruma karşın gereğinin yapılması için İçişleri Bakanlığı’na yazı yazdı. Bu yazışmaların ardından HES projesinin devam etmesi üzerine çevreciler tek çare olarak firmanın İstanbul’daki merkezi önünde eylem yapıyor. Sonuç alana kadar da firma önünde oturma eylemlerine devam edecekler...

      IMARIM BU GIBI SEYLER BIZIM BASIMIZA GELMEZ!!

      "Bu acikli konuda candan yaninizda olup eger kendimiz men edemezsek,durumu raporlariyla GREENEPACE bildirecegimi aciklamak isterim.
      Ayrica Almanya,Fransa ve cevresinde bütün cevreci derneklere yazacagimi bu konumda bildirmek isterim.
      O memleketin hakiki yerlisini ve milletimizi dinlemeyen hükümetleri dünyaya rezil etmek heppimizin hakki olacaktir.
      Öncelikle TC kanunlari dahilinde hak ve düsüncelerimizi dile getirmeli,olmazsa yukarda yazilan yola basvurmak zorunda oldugumuzu bildirmeliyiz." Gürman
      BU DAVETIN SONUCU NE OLDU,MERAK KONUSU (YUKARDAN AKTARMA)
      Çevre savunucuları davet edildi
      Türkiye’nin pek çok noktasında sürdürülen çevre koruma mücadelesi Avrupa Parlamentosu’nun da dikkatini çekti, Türkiye’de su politikaları konulu bir panel düzenlemeye karar verdi ve HES’lere karşı mücadele veren Doğa Derneği, Su Meclisi, Derelerin Kardeşliği Platformu, Loç Vadisi Koruma Platformu gibi çevreci kuruluşların temsilcileri davet edildi. Panele, Alakır, Allianoi, Çoruh, Loç, Hasankeyf, Munzur, Toroslar ve Yuvarlakçay’dan temsilciler katılıyor. İlk kez yurtdışından davet almalarına rağmen bir de gidemeyenler var. Çevre mücadelesini tamamen kendi imkânlarıyla devam ettiren bu gruplar, pek çok kez bazı bakanlar tarafından çeşitli lobilerden ya da bazı ülkelerden para yardımı aldıkları şeklinde itham edilmişti. Brüksel’deki bu çalışmaya davet edilenlerin ulaşım ve konaklama masrafları karşılanıyor olmasına rağmen yine de bu toplantıya pek çoğu gidemeyecek. Zaten, toplantıya davet edilenlerin hiçbir lobiyle ilişkileri olmadığı, bağış ya da yardım almadıkları için yol ve konaklama masrafları ödeniyor. Bu arada, hazırlanan raporlar ve sunum dosyaları, gidecek olanlara teslim edildi, onlar da orada son durumu aktaracak, talepleri dile getirecek.
      Hemşin Zuğa'da dere yatağından kum ve sel ile taşkınların getirdiği malzemeleri almak için bir ihale açıldı ve bu ihaleyi Naiboğlu'nun şirketi kazandı.
      Şirket yasa gereği bu işleri yapabilmesi için Ruhsat almak ve ÇED yaptırmak zorundaydı. Ancak şirket bunların hiçbirini yaptırmadı. İhaleyi ayptıran İl Özel İdaresi ise bu yasadışı çalışmaya bilerek göz yumdu. Kamyonları ile İstihap Haddinin çok üzerinde (Yaklaşık 55 Ton) malzeme taşımaya başladılar.
      Ancak Zuğalılar bu yasadışılığa karşı büyük bir mücadele verdiler. Sonuçta bölgedeki yasadıışı çalışmanın durdurulmasına dair karar alındı ve dün bu karar Hemşin Jandarma Karakoluna bildirildi. Ancak bugün öğreniyorum ki çalışmalar hala devam ediyor. Büyük ihtimal ile çalışmaların durdurulmasına dair karar Rize'den Hemşin Jandarma Karakoluna ulaşmadı.
      Zuğalıların ve özelllikle Ali Sabuncuoğlu'nun bu konuda verdikleri mücadeleyi kutluyorum.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Bu sabah aldığım sevindirici bir haber var. Zuğa'da dereden taş, kum, çakıl alınması işi durdurulmuş. Yani yasadışı çalışmaya müdahale edilmiş.
      Olayın ayrıntıları hakkında biraz bilgi vereyim.
      İl Özel İdaresi Rize'deki tüm derelerde araştırma yaparak, sel ve taşkınların getirdiği malzemelerin tespiti yapılıyor. Derelerin ıslahı programı çerçevesinde bu malzemelerin alınması için ihale açıllıyor. Yapılan ihalede süre ve alınacak malzeme miktarı belirleniyor. Hemşin için yapılan ihale 2 aylık olup, alınacak malzeme 12 Bin metreküp olarak tespit ediliyor. Yani şirket 12 Bin metreküp malzemeyi 2 ayda alacaktır.
      Yasa gereği iş başlamadan önce hem çalışma mahallinde yapılacak iş için ruhsat alınması hem de ÇED araştırması ve izni alınması gerekmektedir. Ancak işverenin yasa tanımazlığı burada devreye giriyor ve bu izinleri almadan çalışmaya başlıyor. Bölge halkı da burada devreye girerek aysadışılığa müdahlede bulunuyor ve bu sabah iş durduruluyor.
      Yapılan iş sırasında yasaya aykırılıklar açısından ruhsat ve ÇED alınmadan çalışılması dışında bir başka yasadışılık daha var ki o da malmezenin çekilmesi sırasında taşınacak melzemenin İstihap Hadine uyulmamasıdır.
      Ayrıntılarını tam bilmiyorum ama karayollarından taşınacak malzemelerin istihap haddi yasa ile belirlenmiştir. İstihap haddinin ne kadar olduğunu bilmiyorum ama Hemşin'de kamyonlarla taşınan malzemenin 55 Ton civarında olduğu aldığım duyumlar içindedir. Hatta İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün bu sebeple araçlara ceza yazdığı da söylendi.
      Burada sorulması gereken çok öenmli sorular vardır ki bu sorualr bölgedeki yasadışı çalışmaların hemen hepsinde görülmektedir.

      1) İşverenler neden yasadışı çalışmayı tercih ediyorlar? Yasadışı çalışmaya hangi cüretle teşebbüs ediyorlar?

      2) Bölgedeki Kamu görevlileri neden bu yasadışılığa müdahale etmiyorlar?

      Konu ne olursa olsun şu yukarıdaki 2 sorunun cevabı mutlaka verilmelidir.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      SİTTTTİRR...

      SON ALDIĞIM DEDİKODULARA GÖRE..;
      HEMŞİN VADİSİNİN SİT ALANI İLAN EDİLMESİ İÇİN BAZI HEMŞERİLERİMİZ GİRİŞİMDE BULUNUYORMUŞ.

      EĞER DOĞRU İSE BU ARKADAŞLARA SİTİ ANLATMAK LAZIM.

      SİT DEMEK SİTTİR GİT DEMEKTİR ÜLKEMİZDE.. 8o

      SİT ALANININ BÜTÜN KULLANIM TASARRUFU SİT KURULU ELİ İLE DEVLETE, YANİ O BÖLGE İLE HİÇ BİR BAĞI OLMAYAN İNSANLARA BIRAKILMASIDIR Kİİİ..:

      NE HESİ ÖNLEYEBİLİRSİNİZ NEDE DEDLERİNİZİN MALINA SAHİP ÇIKABİLİRSİNİZ...
      YUKAKAPİLİ
      SİT'in ne olduğunu öğrenebilmek için Çamlıhemşin, Hemşin, İkizdere'de bir çok hemşerimizle konuştum. Bunun dışında Çevre Bakanlığı, SİT Kurulu, Bölgedeki bazı Belediye Başkanları ve İl Genel Meclisi üyeleri, Hemişn'deki muhtarlarla, Belediye Başkanı ve bazı köylülerimiz ile de konutum. Emin olun ki görüştüklerimden hiçbiri SİT'i istemedi. Ben de bu düşüncelerimi Ankara'da yaptığımız toplantıda gündeme getirdim. Hatta Derneğin ortak kararı da budur. Buna rağmen birkaç hemşerimiz sanırım SİT müracaatı yaptılar. Sonuç ne olur bilemiyorum.

      Maksut'un da dediği gibi Hemşin'in geleceğini bölge ile ilişkisi olmayan SİT kuruluna devrederiz ki bundan böyle değil Hemşin Merkezde, mahalle ve köylerde yıkılan dede yadigarlarına 1 tane çivi bila çakamayız.

      Ben Türkiye'deki bu SİT alanı ilan etme çılgınlığının arkasında çok daha derin politikalar ve komplolar olduğuna samimi olarak inanmaya başladım. Bu düşüncemi destekleyen bazı delillerim de vardır.

      Burada şimdilik konu ile ilgili tek soru soracağım.

      Hemşin'de 500 metrekareden fazla kişisel tapusu olan kaç kişi var?
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Yazar: haçapitli Tarih: 30.12.2010 Saat: 17:11

      Sit alanı ilan edilmesi o yörenin üzerinde büyük sermayenin oynayacağı oyunun önünü keser.Sit alanında yaşayanlar evlerine çivi çakabiliyorlar ama uymaları gereken kurallar var.Kaldıki sit alanı falanda sermaye iplemiyor.Yasaları,mahkeme kararlarını AKEPE zaten uygulatmıyor.


      YENER NE DEDİĞİN ANLAŞILMADI..
      KURALLAR DİYORSUN, ÇİVİ DİYORSUN,
      ARKADAN....

      İPLEMEZLER DİYORSUN..

      O HALDE NEYİME SİT, MİT..

      İPLEMELERİ İÇİN BİYOL ÖNER, YADA SİTTİRET SİTİ GİTSİN.. ;)
      YUKAKAPİLİ
      Yener Kardeşim; SİT ile ilgili sadece tek örnek vereceğim. Bak ki çivi çakacak kuralalrın uygulama şansı var mı?

      Herhangi biri eğer SİT alanında (3. derece SİT alanında) 100 metrekarelik bir ev yapacaksa şahsına ait en az 500 metrekare arsası olacak. Çamlıhemşin'de tüm köyleri dahil 500 metrekare arsası olan sadece 3 kişi var.
      Eğer dededen kalma ahşap veya taş evini tamir ettireceksen o evin bütün varislerinden vekalet alacaksın. Kadarstro çalışmaları şu anda yaşayan kişilerin dedeleri üzerinden yapıldığı için bu da uygulama şansı bulamıyıor. Çünkü bugün 5 çocuklu bir dedenin tüm eavlatlarının ölüdüğü kabul edersek ve her kardeşin 2 çocuğu olduğunu varsayarsak bu en az 10 vekalet demektir. Bazı ailelerde bu sayı 50'yi geçmektedir. Yani bu hükmün de uygulama şansı yoktur. Sırf bu işlemin tamamlanamaması sebebiyle bugün yüzlerce kişi devlet ile mahkemeliktir.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      CVP: SİTTTTİRR...

      Yazar: maksut Tarih: 28.12.2010 Saat: 19:33

      SON ALDIĞIM DEDİKODULARA GÖRE..;
      HEMŞİN VADİSİNİN SİT ALANI İLAN EDİLMESİ İÇİN BAZI HEMŞERİLERİMİZ GİRİŞİMDE BULUNUYORMUŞ.

      EĞER DOĞRU İSE BU ARKADAŞLARA SİTİ ANLATMAK LAZIM.

      SİT DEMEK SİTTİR GİT DEMEKTİR ÜLKEMİZDE.. 8o

      SİT ALANININ BÜTÜN KULLANIM TASARRUFU SİT KURULU ELİ İLE DEVLETE, YANİ O BÖLGE İLE HİÇ BİR BAĞI OLMAYAN İNSANLARA BIRAKILMASIDIR Kİİİ..:

      NE HESİ ÖNLEYEBİLİRSİNİZ NEDE DEDLERİNİZİN MALINA SAHİP ÇIKABİLİRSİNİZ...



      BU YAZINI KAÇIRMIŞIM.
      BİLSEMKİ SIT ALANI OLUNCA HES DURACAK. CANI GÖNÜLDEN EVET DERİM. AM MAKSUTUN DEDİĞİNE KATILMAMAK MÜMKÜN DEĞİL.
      TOPRAĞIM HEMŞİN sana elbet bir gün geri dönücem.