Her Gün Seni Seviyorum

      bende o yüzden konuyu aşka bağlamaya çalışmıştım ve de mazur görüle demiştim ama neyse sen de haklsın

      aşk ufacık şeylerden mutlu olurken hissettiğin huzuru mutluluğu sevinci sürekli hissedebilmektir...
      ...yüzündeki o masum tebbessümün sürekliliğini sağlayan duygudur ve kesinlikle acı çekmek deildir acı çekmektir diyen melankolik kişliklerdir bence
      kendi ördüğümüz anlam ağlarında asılı kalmışız...
      Chilek

      Cevap güzeldi espriyle yaklamışsın,siyasetçilerde pek yapar ya ondan söylemiştirm,yoksa senin hakkında kişisel bir yargım yoktur olamazda,Çünkü;Seni tanımıyorum.

      GELİN KAYA(Fuzuli)

      Bende teşekkür ederim .:)

      Anladımki bu aşk adamı bozar,en iyisi uzak durmak,hem aşktan hemde bu sayfadan :D
      w w w. m e l e s k u r53.com

      ömer köroğlun dan nameler

      Arkadaş Sevgili

      İnsan bazen arkadaşlarına sevgili gibi davranıyor. Sahipleniyor, kıskanıyor ama gırtlağına çökmeden.
      Tatlı tatlı flört ediyor ama sınırları aşmadan. Birlikte gülmekten ölüyor, çok ama çok eğleniyor,
      dağıtıyor, yerlere düşüyor, gecenin cılkını çıkartıyor ama o arkadaş ya, sevgili değil ya, hiç sorun
      olmuyor. Her şeyi konuşuyorlar, pek fazla sansür uygulamıyor, sürekli anlatıyorlar, fazlasıyla
      ilgili oluyor; kulaklarını kocaman kocaman açıp, dinliyor. En önemlisi de büyük bir coşkuyla sonsuza
      kadar yapılan işler üzerine konuşabiliyorlar, çünkü iş paylaşılabiliyor, birlikte benzer işler
      üretiliyor. Müthiş bir keyifle dedikodu yapabiliyor, hatta kendi karısını, kocasını, sevgilisini
      bile çekiştirebiliyor. Arkadaşlık, bu açıdan insanın hayatını idame ettirebilmesi için büyük
      bir avantaj oluyor.

      Ama insan sevgilisine her zaman arkadaş gibi davranamıyor. Bir kere, eleştiriler, haliyle
      bu kadar net dile getirilemiyor. Sevgiliyle bir arkadaşla konuşulduğu gibi her
      zaman rahat da konuşulamıyor. Tehlikeli sularda dolaşmaktan kaçınmak gerekiyor.
      Çünkü sonuçları var bunun, bedelleri var bunun, ödemek gerekiyor, burnundan fitil
      fitil getirebilir, dikkatli olmak gerekir, çünkü sevgililik onuru yaralanıyor.
      İnsan, sevgiliyken, evliyken çok daha hassaslaşıyor. En küçük şeye
      bile ''Bana bunu nasıl yapar?'' oluyor. Oysa arkadaşının kaldırabileceği sınırlar
      çok daha geniş. İnsan her zaman sevgiliyi dinlemek de istemiyor, tüm gün başka
      insanları dinlemiş olduğundan yorulmuş oluyor, gına gelmiş oluyor. Ya da karşındaki
      seni dinlemek istemiyor. Eve bir sessizlik çöküyor, ''Tetiği ilk kim çekecek?'' diye
      gergin bir bekleyişe giriliyor. Bir de tabii sevgiliyle ya da kocayla sabahlara kadar
      zıplanıp eğlenilemiyor. Kalabalık içinde işin içine başkalarının ne düşüneceği
      girdiğinden gerilim artıyor, ''biz''i düşünmekten ''ben'' karam bole gidiyor.

      Sevgiliyle başka bir koza yaratılıyor, o koza içine giriliyor, hiç itirazım yok, o
      da güzel ama ayrı kategorilerdeki ilişkiler gibi sanki: Arkadaş olunca başka şeyler
      paylaşılıyor, sevgili ya da evli olunca başka şeyler paylaşılıyor. Bana en iyisi, en
      güzeli bu iki kategoriyi birleştirebilmek gibi geliyor. Bunun ideal bir şey olduğunu
      düşünüyorum: Arkadaş-sevgili olabilmek. Hem arkadaşın hem sevgilin gibi olabileceğin
      biri, hem arkadaşlığı hem sevgililiği paylaşabileceğin biriyle üretmek, gülmek, ağlamak,
      konuşmak, çekiştirmek çok daha heyecan verici geliyor. Kolay bir şeyden söz etmiyorum
      tabii. Arkadaş gibi zamanı geldiğinde geri çekilebilmek, uygun düştüğünde de sevgili
      gibi saldırabilmek, bu iki rolü birbirine karıştırmadan oynayabilmek her baba yiğidin
      harcı değil. Ama yapabilenler de yok değil. Yapabilenler mutluluğu ve güzellikleri
      yakalayabiliyorlar zaten.