Rusya Gurbetinin Getirdikleri

      Rusya Gurbetinin Getirdikleri

      Yusuf Işık
      Opr. Dr. Yusuf Işık: 02.10.1948 Çamlıhemşin Kaplıca Köyü doğumludur. Küçük yştan itibaren Hemşinliler'in Rusya gurbetçiliği konusu dikkatini çekti. Her fırsatta Rusya'da gurbetçilik yapmış olan yaşlı Hemşinlilerle bu konu hakkında derinlemesine bilgi alışverişi yaptı. Konu ile ilgili bilgileri sabırla biriktirerek bunların Millet okurlarına ulaşmasını sağladı.
      Rusya işgücü açığına karşı Karadenizliler'i istiyor. Bundan sonra Hemşinliler de Rusya'da çalışmaya başlıyorlar.
      Coğrafi Şartlar Gurbetçiliğe Zorladı
      Ayyıldızlı ticaret temsilcilerimizin Çarlık Rusya'ya gurbete gitmelerinin nedeni sadece Rusya ile Osmanlı arasındaki ticari anlaşmalar değil, 18. ve 19. yüzyıllarda Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yaşam çok zordu ve bölgenin her tarafı engebeli bir yapıya sahip olduğu için, tarım gelişmemişti; insanların yapabilecekleri iş saysı da fazla değildi. Daha sonra çay sektörü gelişince Doğu Karadeniz bölgesi ekonomik anlamda refah seviyesine yükselmeye başladı. Ancak halen bölge insanının büyük bir kısmı, çeşitli ülkelerde gurbetçiliğe devam ediyor.
      Ayrıca burada belirtilebilecek diğer bir önemli konu ise, Karadenizliler'in Rusya'dan sadece pastacılığı getirmemiş olmalarıdır. Her bir Karadenizli bu maceradan eşleriyle birlikte dönmüştür. Mesela; eski başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın babaannesinin de o dönemlerde Kırım'dan alınan gelinlerden sadece biri olduğunu söyleyebiliriz.
      Pasta İhtilali
      Bazı meslekler vardır ki, varoldukları şehirlerle birlikte anılırlar. Mesela, neden pazarcılık denince akla Karslılar, kebap denince Gaziantep-Urfa, lokantacılık, fırıncılık ve pastacılık denince de ilk akla gelen il Rize oluyor? İnsanların doğum yerleriyle birlikte anılmaları gibi bir şey olsa gerek bu...
      Bugün, Türkiye'de fırıncılık ve pastacılık işini yapanların büyük çoğunluğu Rizeli ve özellikle de Hemşinli. Bu elbette tesadüfen ortaya çıkmış bir sonuç değil. Düğün, sünnet, toplantı gibi özel günlerrimizde, misafirlerimize ikram etmeyi ihmal etmediğimiz, binbir çeşit tatları olan pastaların Türkkiye'deki serüveni bir hayli ilginç.

      PASTACILIK ZOR ZANAAT

      Tatlısı ve tuzlusuyla kuru pastalar; şeftalili, muzlu, çilekli,kakaolu yaş pastalar sohbetlerimize ayrı bir lezzet katıyor. Bir de bu işin erbapları olan , Ankara'daki Flamingo, Serendr gibi pastanelerin kendilerine özgü lezzet anlaytışları eklenince, pasta yemek, sonu gelmez bir keyif haline geliyor.
      İşte bize bu keyfi yaşatan pastacılar, bugünkü durumlarına gelinceye kadar çok büyük zorluklarla karşılaştılar. Rusya'da Komünizm rejiminin hakim olmasıyla, pastacılığı öğrenmek isteyen gönüllü nice Karadenizlinin hayastı ve serveti heba oldu. Ama tüm bu güçlükleri bir kenera bırakıp Rusya'daki gurbetçiliğe son veren Türkler, pastacılığı Türkiye'de icra etmeye başladı. Böylece pastanın Türkiye'deki serüveni de start aldı.

      KARADENİZLİLER'İN MESLEĞİ Mİ?

      Ekonomik sıkıntılar nedeniyle, Rusya'ya gurbetçi olarak giden Karadenizlilerin, orada çeşitli iş alanlarında çalışırken aynı zamanda pastacılık mesleğini de öğrenmiş olmaları, bugün Türkiye'de bir çok pastane sahibinin Karadenizli ve özellikle Rizeli olması en büyük nedeni.
      Kendisi de Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinden olan Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Yusuf Işık'ın, pastacılık mesleğinin karadenizlilere özgü bir meslek gibi görülmesinin nedenlerini merak etmesi ve onu, yıllarca sürecek kapsamlı bir araştırmaya itmişn ve bakın araştırmasının sonucunda nasıl bilgilere ulaşmış...

      Cihanşümul Ticaret Anlayışı

      Yaşadığımız çağda geçerli bir yaklaşım olarak benimsenen veya benimsetilmeye çalışılan küreselleşme ve globalleşme anlayışının, soğuk savaş döneminin sona ermesi ile oldukça fazla taraftar topladığına dikkat çeken Işık; "Ancak bu anlayış daha eski çağlarda da zaman zaman egemen olabildiğini gözlemlemek mümkündür" diyerek önemli bir konuya işaret ediyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun küreselleşmenin karşılığı olarak kullanıldığı terimin "cihanşümul" kelimesi olduğuna da dikkat çeken, Işık, "19. yüzyılda bu cihanşümul anlayışı temeline dayanılarak ticaret alanında önemli gelişmeler yaşanmıştı. Bunların başında da özellikle pastacılık, fırıncılık ve lokantacılık alanında cihanşümul ticaret anlayışının en tipik örnekleri Hemşinliler'dir" diyor.

      AVRASYA'DA TÜRK TİCARET MÜHRÜ

      Hemşinliler, 1800'lü yılların başlarından itibaren başta Çarlık Rusyası olmak üzere Varşova'dan Tahran'a kadar uzanan Avrasya coğrafyasında, hem gurbetçi olarak hem de işletmeci olarak çok etkin ve verimli ticari faaliyetlerde bulundular.
      Dr. Işık, yeterince araştırılıp incelenmemiş olan bu konunun iki yönden çok önemli olduğunu belirtiyor. "Bunlardan birincisi Cumhuriyet Türkiyesi ekonomik hayatının başlangıcında ülkenin iktisadi gelişmesinin bu cihanşümul ticaret anlayışının yapmış olduğu katkı, ikincisi ve güncel olan yönü ise Avrasya'ya yeniden açılmakta olan Ayyıldızlı işgücüne eski deneyimlerin yapacağı rehberlik olduğuna dikkat çekiyor.

      PASTACILIĞI RUSLARDAN ÖĞRENDİK

      Türkiye'deki pastacılığın tarihi çok eskilere dayanmıyor. Türkiye pastacılıkla ilk olarak 19. yüzyılda Rusya'ya giden Karadenizli gurbetçiler vasıtasıyla tanışmış. Tabii, bunun da ilginç bir hikayesi var. 1800'lü yıllarda Osmanlı Cihan Devleti'nin Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın isyanı sonucu Osmanlı kuvvetlerini yenerek Kütahya'ya kadar ilerlediği, tarihi bir vakıadır. Bu durum karşısında Osmanlı Padişahı denize düşen yılana sarılır diyerek isyanı bastırmak için Rusya'dan yardım ister. Rus yardımıyla isyan bastırılır. Bu durum Osmanlı-Rus yakınlaşmasına neden olur. Bu yakınlaşma ile birlikte Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki halkın çalışkanlığına hayran kalan Rus Çar'ı bu çalışma gücünü gelişmekte olan Çarlık ekonomisine kazandırmak amacıyla ekonomik anlamda Rusya'nın kapılarını Osmanlı tebbaası olan Doğu Karadeniz halkına açar. Bu durumla birlikte başta Rusya olmak üzere Avrasya coğrafyası Doğu Karadenizliler'in ekmek kapısı olmaya başlar. Birçok iş alanında çalışan Doğu Karadenizliler özellikle pastacılık, fırıncılık ve lokantacılık alanında önemli gelişmeler göstermişler. Ağırlıklı olarak Hemşinlilerden oluşan bu gurbetçi grubu, Rusya'da kazandıkları paralarla bölgelerinde cami, köprü, konak gibi yapılar yapmışlar. Zaman içinde Rusya'nın çeşitli bölgelerinde, işçi olarak çalışan gurbetçilerimiz orada işyeri açarak iş adamı olmayı başarmışlardı. Daha sonra Komünizmin Rusya'ya hakimö olmasıyla birlikte vatanlarına geri dönmüşler, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde pastacılık, fırıncılık işlerini icra etmeye başlamışlardır.
      Türkiye Pastacılıkta Lider
      Türkiye'ye pastacılık mesleğini, Çarlık döneminde Rusya'ya çalışmaya giden Doğu Karadenizli gurbetçilerin getirdiğini belirten Flamingo Pastaneler zincirinin sahibi Dursun Ali Kuluhan, Türkiye'deki pastacılık mesleğinin öyküsünü ve pastacılık mesleğiyle özdeşleşmiş olan dedesi ve babasının hayat öyküsünü şöyle anlatıyor:
      "Dedem ve babam Çarlık Rusya zamanında Minsk şehrine gurbetçiliğe gitmişlerdi. Kısa zaman içinde orada işlerini geliştirdiler ve Minsk şehrinin önemli ticaret erbaplarından oldular. Ancak ne yazık ki Rusya'da komünizm rejimi hakim olunca tüm mallarına el konuldu. Dedem ile babam Polonya üzerinden kaçırılıyor ve Türkiye'ye geliyorlar. Türkiye'de babam ilk defa İstanbul Beyoğlu'nda Petrograt Pastanesi'ni açıyor. O dönemlerde Türkiye'de ekmek ayak ile yoğuruluyormuş. Ailemin büyük bir kısmı özellikle halalarım francala fırınları açılıncaya kadar ekmek yiyememişler.
      Böylece yavaş yavaş pastacılık işi Türkiye'de gelişmeye başlamış oldu. Dünyada hamur işini en iyi Ruslar yapıyordu. Pasta ve çikolata işi ise en iyi İsviçre'de yapılıyordu. Özellikle Zürih bu alanda çok gelişmiş durumda. Ancak zaman içinde Türkiye'de pastacılık işi çok gelişti ve biz pastacılığı Rusya'dan öğrenmiş olmamıza rağmen, bugün gelinen noktada Rusya'dan pastacılık konusunda Türkiye çok daha iyi durumda."
      Pastacılığın, dededen ve babadan kalma bir meslek olduğunu ve 1949 yılından beri bu işi sürdürdüğünü belirten Kuluhan konuşmasını şöyle tamamlıyor:
      "Hemşinliler Türk pastacılığının mihenk taşlarıdır. Bugün Rusya'ya pastayı biz üretiyoruz. Flamingo, Cuhuriyet tarihi ile yaşıttır. Milka'nın patronları ve ve ustaları Flamingo ekolünden yetiştiler. Serender Pastaneleri de Flamingo ekolündendirler. Türkiye'de bugün pastacılık işi ile uğraşanların büyük bir bölümü Flamingo Pastanesi'nin pastacılık ekolündendirler. Bu çok gurur verici bir durumdur."
      Hemşinliler-Ali Gündüz(-X)
      Doğu Karadeniz bölgemizde ticaretin büyük ölçüde Ermeni ve diğer gayrimüslimlerin hakimiyetinde bulunması ve şartların büyük ölçüde Müslüman tacirlerin aleyhinde bulunması dolayısıyla Müslümanların ticari hayatta önenmli sayılabilecek bir yerleri olmamıştır. Bölgede ticaret daha çok Pazar alışverişleri ve İspir köylülerinin Hemşin yaylalarına getirdikleri malları trampa yöntemi değiş tokuş etmeleri şeklinde olmaktaydı. Hemşinliler hem komşuları olan Lazlarla ilişkilerinin iyi olmaması, rekabet içinde bulunmalarından dolayı hem de yukarıda Lazlarla ilişkilerinin iyi olmaması, rekabet içinde bulunmalarından dolayı hem de yukarıda saydığımız olumsuzluklar nedeniyle rızıklarını Rusya'da aramanın yollarını bulmuşlardır. Bu durum birçok batılı gözlemcinin de dikkatini çekmiştir. Örneğin Hills, eski Lazistan'da erkeklerin 1. Dünya Savaşı'ndan önce Rusya'ya göç ettiklerini yazmaktadır. Tezel Rusya'ya göçün tarihini 1. Dünya Savaşı öncesine dayandırmaktadır. Hann, Rize yöresinde çay tarımının başlayışından önceki dönemlerde yöre dışına olan iş göçünü yerel ekonomik faktörlere ve nüfus baskısına bağlamaktadır. Hemşin yöresi dağ köylerinde ve yaylalarda incelemelerde bulunan İnandık Osmanlı İmparatorluğu döneminde erkeklerin Batum'da, Moskova'da ve Rusya'nın diğer şehrinde bilhassa fırıncılık, pastacılık gibi alanlarda çalışarak köylerini beslediklerini yazmıştır. Elimizdeki dökümanlardan Hemşin'den yurt dışı göçün Kırım Harbine dayandığını yazmıştır. Elimizdeki dökümanlardan Hemşin'de yurtdışı göçün Kırım Harbine dayandığını söyleyebiliriz. Hemşinli bir işadamının elinde mevcut Paris'teki bir otelin hisse senedinden ve bölgede halen saklanan eski Rus parası olan manatlardan Hemşinlilerin yurt dışı göçünün Kırım Savaşı'na dayandığını kesinlikle söyleyebiliriz.
      Eskiden Bilbilan Yayalası'na kadar sürü götüren yarı göçer, Sn Kırzıoğlu hoca'nın deyimi ile yılda "üç zirveye doğru- üç köye doğru" olmak üzere 6 göç yaşayan Hemşinliler bu zor şartlarda birtakım meleklerini geliştirmişlerdir. Zor tabiat şartları, toprağın azlığı zamanla yarı göçerlikten yerleşik hayata geçiş, bu insanları başka arayışlara itmiştir. Onlarda kendilerine faaliyet alanı olarak Avrasya'yı seçmişlerdir. Hemşin-Avrasya hattının kilit noktası olarak Batum görülmektedir. Çünkü Batum bir liman devletidir. Moskova'dan Orta Asya'ya uzanan Sovyet demiryolu ağının en uç noktasıdır. Aynı zamanda Osmanlı Devletinin sancak merkezidir. Bu yüzden pek çok Hemşinli'nin Batum'da işyeri açtığına ve iş sahibi olduğuna şahit oluyoruz. Gurbete açılan Hemşinliler genellikle iki ortak olarak çalışmaktaydılar. Bir ortak gurbette ki işyerini yürütürken diğeri memleketle ilgilenmekte idi. Bu şekilde memleket de ihmal edimemiş olurdu. Sistem Osmanlılar'ın Ahi teşkilatına benzere şekilde işlemekteydi. Geç yeğenler ve oğullar çıraklıktan itibaren yetiştirilir, usta olunca iş sahibi dayı ve amcanın sermaye desteği ile yeni ustaya işyeri açılırdı. Hemşinde iş sahibi aynı zamanda zanaatkar olan kişiye "usta" denmektedir. Avrupa'daki karşılığı ise Hezeindir. Hemşinliler gittikleri yerklerde aşevleriş kurmuşlardır. Hemşin'den gelen iş arayan hemşerileri iş bulana kadar bu aşevlerinde karınlarını doyurmaktaydılar. Aş evlerinin birinin Moskova'da birinin de Batum vilayetinde açıldığını biliyoruz.
      Varşova'dan Tahran'a değişik kentlerde Hemşeneli Türklerinin iş kurduklarını iş sahibi olduklarını görüyoruz. Müslüman Türk kimlikleri ile bulundukları şehirde fırıncılık, pastacılık ve lokantacılık başta olmak üzere pek çok dalda ticaret yapmışlardır. Ticaret yaptıkları yörelerde başarılı olmalarının temelinde ise Hemşenli dayanışması vardır. Kilit şehir Batum, kilit yöreler ise Kırım ve Moskova'dır. Ticaret yapılan kentler ise; Varşova, Petrograd, Tallin, Moskova, Akmescit, Kiev, Mugilov, Berdiçev, Odessa, Sivastopol, Yalta, Kefe, Ryazan, Kazan, Tiflis, Gence, Rostov, Soçi, Poti.
      Tespitini yapabildiğimiz sülalelerin ise
      Abbasoğulları: Moskova
      Ahmedoğullları: Kiev-Batum
      Aydınoğulları: Riga
      Bağdasaroğulları: Batum
      Begioğulları: Kiev
      Boduroğulları: Minsk
      Cihanoğulları:: Moskova
      Çamuloğulları: Kiev
      Çeleoğulları: Kiev-Kursk
      Çolakoğulları: Varşova-Moskova-Kiev
      Demircioğulları: Yalta
      Dorukoğulları: Moskova
      Doşoğullları: Soçi
      Fazlıoğulları: Varşova
      Ferahoğulları: Kiev
      Friloğulları: Jaroslavl
      Gülapoğulları: Batum-Sivastapol-Moskova-St.Petersburg-Suwalki
      Haşiloğulları(Destandaki Ahmet)-Kirova
      Hisoloğulları: Sivastopol
      İbrahimoğulları: Sivastopol
      İnceoğulları: Smela (Kiev'in güneydoğusundadır)
      Kavasoğulları: Küşüve
      Kepenekoğulları: Batum
      Kırımlıoğulları: Batum
      Kotiloğulları: Moskova
      Kozizoğulları: Tahran-Akmescit-Moskova-Kiev
      Köseoğulları: Sivastopol
      Kutanisoğulları: Harkov
      Kuyumcuoğulları: Moskova-Tahran
      Kürdoğulları: Moskova
      Lazalioğulları: Moskova
      Mahmutoğulları: Batum
      Matiloğulları: Odessa
      Melikoğulları: Moskova-Tahran
      Mollaömeroğulları: Moskova-Riga
      Müsellimoğulları: Şam
      Nasufoğulları: Mogilev
      Numanoğulları: Kursk-Rostov
      Odabaşoğulları: Varşova
      Ofluoğulları: Moskova-Minsk
      Okumuşoğulları: Moskova
      Pelitoğullar: Batum
      Poladoğulları: Berdiçev
      Primoğulları: Varşova-St. Pertersburg
      Reyhanoğulları:Batum-Yalta-Sivastopol-Moskova-Varşova
      Şabanoğulları: Rostov
      Şekercioğulları: Kiev
      Şeyhoğulları: Moskova
      Şişmanhasanoğulları: Yalta
      Takoşoğulları:Leningrad-Moskova-Sivastopol-Varşova
      Tarakçıoğulları: Tahran-Moskova
      Topçuoğulları-Moskova
      Tumanoğulları: St. Petersburg-Varşova
      Veziroğulları: Berdiçev
      1900'lü yıllarda "Küçük Paris" olarak nitelenen Hemşin bölgesinde Rusya'daki gurbet macerası ile ilgili birçok anı anlatılmaktadır.

      Ahmedoğullları

      Rize-Pazar'a bağlı Bucak Köyü'nden olan ailenin şimdiki soyadları Şimşek'tir. Kiev ve Batum'da ticari faaliyetlerde bulundular. Cumhuriyetten sonra Ankara'da ticarete devam ettiler.

      Bozalioğulları

      Hemşin'de gurbet hayatından dönemeyen birçok kişi vardır. İşte bu kişilerden birisi de Hala Köyü'nden Bozalioğlu Ailesi'nden Halil'dir. Bozalioğulların'dan Halil Efendi ve çocukları dönememiştir.

      Çamuloğulları

      Bugünkü adları Şekercioğlu'dur. Ukrayna'nın Kiev şehrinde ticari faaliyette bulunan aile Hemşinin bir köyündendir. Çarlık Rusya'sında ticari faaliyette bulunan diğer Türk ailelerinden farklı olarak bu aile, komünizm tehlikesini önceden fark ederek mal varlıklarına el konulmadan Türkiye'ye kesin dönüş yapmışlar ve Trabzon'a yerleşmişlerdir. Ankara'daki Çamlıca Ayran ve Yoğurt İşletmesi, Kızılay Selanik Sokak'ta Salon Paris ile Çankaya'daki "Koksa Pub" bu ailenin mensupları tarafından kuruldu ve işletiliyor.
      Bu zamanlarda birçok Hemşinli, Lenin'in manatların dışarı çıkarılmasına izin veren uygulamasını fırsat bilerek bu paraları alarak memleketlerine dönmüşlerdir ancak birçok Hemşinli'nin de bu paraları Rusya'da altına çevirerek kaçma girişimlerinde başarılı olamayıp hapis ve sürgün hayatı yaşadığı da bir gerçektir. İşte Çamuloğlu Ailesi'den olanlar da erken hareket etmeleri sayesinde paralarını altına çevirerek kazanç
      sağlamışlardır.

      Çeleoğulları
      Çolakoğulları

      Çarlık Rusyası'nda Moskova ve Kiev'de, Polonya'da ise Varşova'da ticaretle uğraşmışlardır. Bugün ailenin bir kolu Antalya'da pastacılık Ankara'da Pala Sokağı'nda sandviç ve unlu mamüller ticareti ile meşgul oluyor.
      Devrimden önceki yıllarda Varşova şehrinde de pastacılık işi ile uğraşan birçok Hemşlinli bulunmaktadır. Bu kişilerden birisi de Çolakoğullar'ndan Hamdi Efendi'dir. Çolakoğlu Hamdi Efendi'nin pastanesine yakışıklı Türk diye kızlar gelirmiş o zamanlar. Bu dönemlerde Hamdi Çolak Polonyalı sirk artisti ile evlenir, artistin beli kırılır ve Türkiye'ye gelirler 20 yıl Türkiyede yaşarlar. Ancak Hamdi Çolak için hayat zordur. Zira eşinin durumu kötüdür ve kendisinin rahatsızlığı ile de yakından ilgilenmektedir.
      Hamdi Çolak da Hemşinli zenginlerdendir. Hatta devrim veya savaş nedeniyle altınları yurt dışında saklar kendi yanında getirmez bir daha dönerim diye ancak bir daha da dönemez. Hamdi Efendi'nin İstanbul'da Kapalı Çarşı'da Kuyumcu dükkanı ve Göztepe'de köşkleri ayrıca Trabzon'da da köşkü vardır. Hamdi Çolak ve eşinin İstanbul'da yaşayan bir kızı vardır halen.

      Demircioğulları

      Ortan Köyü'nden Fikret Demircioğlu'nun amcası Mustafa Demircioğlu Yalta'da pastacılık yaparken çok zengin olur. Orada evlendiği Rus eşinden Muzaffer ve Halide isminde iki çocuğu olur. İhtilalde Türkiye'ye dönecekken eşi çocuklarını bırakmaz ve orada kalır. Türkiye'ye dönünce Beyoğlu'nda Mataracı Ali Efendi'nin pastanesinde Yakup Sabri Güler ile beraber çalışırlar. Pastanenin ortakları başka başka yerlerdendir. Bir gün o ortaklar Beyoğlu'nda Tokatlıyan Lokantası'na (bugünün ismi ile Pera Palas Lokantası) giderseler de kıyafetleri uygun olmadığından alınmazlar. Pastaneye gelip Demircioğlu Mustafa ve Yakup Sabri'nin paltolarını giyip tekrar Pera Palas'a gidince içeri alınırlar. Bir süre sonra pastanenin diğer ortakları kasaya baktıkları için bütün para ile kaçarlar ve pastane batar. Mustafa Efendi pastane batınca Ortan Köyü'ne yerleşir. O sırada Gülapoğlu Ahmet Efendi evde köşede oturur Şerif Ağa hasta halinde Ortan Köyü'ne gelmeden evvel ki değirmenden köye sırtında çuvalla un taşır. Helvenikoğulların'dan (bugünkü soyadı ile Memişoğulları) Fuat Efendi Şerif Ağa'nın haline acır. Ahmet Efendi evdekiler sen un getiremezsen evde aç kalacak dedi.

      Dorukoğulları

      Eski adı Salvizan veya nahiye Hemşin olan bugünkü Hemşin ilçesinin Tepan köyündendirler. Bugünkü soyadları Doruk'tur. Çarlık Rusyası'nda, Moskova'da, Cumhuriyet Türkiyesi'nde Ankara'da ticari faaliyetlerini sürdürdüler. Osmanlı döneminde Hemşin Emirliği uzun süre bu aileden Korukzade Ali tarafından icra edildi.

      Ferahoğulları (Şiçanoğuları)

      Bilindiği üzere Rusya'da devrim olmasıyla birlikte gurbet hayatı yurt içine dönmüştür. Rusya'da başta pastacılık işi ile uğraşanlar da yurt içinde çeşitli faaliyetlerde bulunmuşlardır. İşte bu ailelerden birisi de Çanova Köyü'nden yöredeki ismi ile Sıçanoğlu yani Ferahoğulları ailesidir. Bu ailenin o zamanın Rusya'sı şimdiki Ukrayna topraklarında yer alan Kiev şehrinde pastacılıkla uğraşan aile üyesi Hüseyin Avni Ferah Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde eskiden Rüya sinemasının bulunduğu yerde Moskova Pastanesi'ni açar. Pastaneyi Mataracı Ailesi ile birlikte işletirler. Daha önce de eski Rusya topraklarında 10 tane fırını olduğu anlatılır. Mustafa Kemal Atatürk de bu yerin müdavimlerindendir. Sabah kahvaltısını bu pastanede yapar. Aynı ailenin bir de Şehzadebaşı'nda eski Ferah Tiyatrosu'nun yanında bulunan Ferah Pastanesi adlı bir pastanesi daha vardır. İşte bu pastanenin sahibi de yıllar önce aramızdan ayrılan Barış Manço'nun öz babasıdır.(rivayetlere göre) Şarkıcı Barış Mançonun annesi de o zamanlar bu tiyatroda tiyatrocudur.
      Yine aynı aile ilgili olarak anlatılan anılardan birisi de sitemizin şiir bölümünde Hemşin Güzellemesi adlı şiirde ismi geçen "Çele Ensar" ile ilgili olandır. Çeleoğullarından Ensar Efendi şimdiki Çamlıhemşin ilçesi Çinçiva Köyü'nden o zamanki ulaşım koşulları içerisinde kalkıp Çanova Köyü'ne gider elinde Rusya'daki pastane ile ilgili tapularla birlikte. Kiev'deki pastanenin ortağı olan babası Maksut Efendi'den kalma belgelerle Çele Ensar Efendi Ferahoğlu Ailesi'nin konağına misafir olur. Zira geliş amacı da bu pastanenin ne olacağı konusudur. Çünkü iki ortak burayı muhtemelen ya savaş ya da Komünizm nedeniyle yurt dışında terkedip köylerine dönmüşlerdir ve burası ile ilgili çözüm aramaya çalışmaktadırlar.

      Friloğulları

      Çamlıhemşin Mollaveis Köyü'nden Friloğlu Ailesi'nin konağı da gurbetten otelcilik ve lokantacılıktan kazanılan para ile yapılmıştır ki konağın yapımında elli usta iki buçuk sene çalışmıştır. Konağın yapımında çalışan ustalara da o zaman iki adam iki katırla Üskürt Dağı'ndan yiyecek tenmin etmektedir. Meşhur Friloğlu Konağı'nın onbeş odası iki ayrı kapısı ve şömünewsi vardır. Konak anlatılana göre de 3000 kırmızı liraya mal olmuştur. (Davut Gülseven)
      Friloğlu Ailesi'nden Ahmet ile İlyas Efendi Darülfünun mezunudurlar. Amaçları gurbet macerasına atılmaktır. Rusya'nın Katarislav şehrine giderler. Friloğulları'ndan Ahmet Efendi birçok Hemşinli gibi Rus bir hanımla evlenir. Ancak Ahmet Efendi oğlu Kasım'ı memleketine götürmek ister. Kasım'ın annesi ise buna karşıdır. Sonunda mahkemeye giderler. Hakim Kasım'a kiminle kalmak istediğini sorar. Kasım ilk önce annesini seçer ancak daha sonra karar değiştirip babasının yanında kalmak ister. İşte bu aile gibi kimi ailelerden de orada evlenip eşlerinin memleketlerine gelmek istemeyen gelinlere de rastlanır.
      Yine Friloğulları'ndan ... Efendi'de Moskova'da pastacılık işi ile uğraşmaktadır ve gurbette büyük miktarda para kazanmıştır. Trabzon'a gelir ve bir iş hanını bile alma aşamasına gelir ancak o sırada ne düşünür bilinmez bu işten vazgeçer. Devrim'den sonra bu niyetinden dönmesine ne kadar pişman olur orası bilinmez.

      Gülapoğulları
      Haçiloğulları

      Rusya'dan günümüze kadar kalabilmiş bir diğer anı da şöyledir. Osmanlı Ordusu Kırım Savaşı'nda Kırım'a geldiğinde Mustafa Haçiloğlu Osmanlı ordusuna gıda yardımı yapar. Bu haber İstanbul'da padişah Abdülmecit'e gelir. Padişah Abdülmecit bu yardım üzerine bir hilafet şilti, fahri konsolosluk, Osmanlı bayrağı ve bir de Kuran-ı Kerim verir.

      Hisoloğulları

      Kırım'ın Sivastopol şehrinde ticari faaliyette bulunmuşlardır. Araştırmanın sahibi Genel Cerahi Uzmanı Dr. Yusuf Işık da bu ailenin mensubudur. Komünist İhtilalinden sonra Kızılordu Kırım'a girince Hisoloğlu Ailesi Çamlıhemşin'e dönmüştür. Bu ailenin bir kolu bugün İzmir ve Akhisar'da fırıncılık diğer bir kolu da İskenderun'da pastacılık ticareti ile meşguldurlar.

      İbrahimoğulları

      Şimdiki soyadları Yılmaz olan bu aile, Sivastopol şehrinde fırıcılık işleriyle meşgul olmuşlar. Ankara'da Yeni Bahar ve Bahar Otelleri, Ulus'taki Üçler Tavuk ve Tapi Tavuk müesseseleri ve Bahar Avize bu aile tarafından kuruldu ve işletilmeye devam ediyor.

      Kutanisoğulları

      Ardeşen ilçesinin Yamaçdere Köyü'nden olan bu aile, Çarlık Rusya'da Harkov şehrinde ticaretle meşgul olmuşlar. Ankara'da market ve bakkaliye alanında ticari faaliyetlerini sürdürüyorlar.

      Lazalioğulları

      Yine Moskova'da Lazaloğulları'ndan (Çamlıhemşin tapu kayıtlarında yazılı olduğu şekli ile Lazalioğulları) Mustafa Bey'in babası Kürdoğlu Ailesi'nden ve de yine Hemşin'den bir diğer ailenin üyesi ile Moskova'daki pastanede beraber çalışırlar. Devrim ile birlikte bu üç kişi Bolşevik rejiminden kaçmaya çalışırken bu kişilerden biri vurulur.

      Mahmutoğulları

      Bilindiği üzere yörede Rusya'dan gelme birçok "Kırımlı gelin" bulunmaktadır. Rus gelinlerin bazıları yöreye uyum sağlamışlar ve Hemşin'de kalmışlar bir kısmı ise Rusya'da Hemşinliler ile evlenmişler ama Hemşin Bölgesi'ne gelmek istememişlerdir. Bazı gelinler de Hemşin'e gelmelerinin yanlış bir tercih olduğuna karar vererek memketlerine tekrar geri dönme yolları aramışlardır. İşte bu anılardan birisi de Beylerbeyi'ndeki Mahmutoğlu Pastanesi'nin çalışanı Çamlıhemşin Mikrun Kavak Köyü'nden Celalettin Mahmutoğlu'ndan edinmiş olduğumuz bir bilgidir. Ailesi de Rusya gurbetçilerindendir ve Batum'da da büyük miktarda arazileri de vardır. Yörenin şartlarına uyum sağlayamayan bu gelinlerden 3-5 tanesi kendi aralarında konuşup memleketlerine dönme kararı verirler. Akıllarında çocuklarını da kendileri ile beraber götürme fikri vardır. Bu gelinlerden bir tanesi de Celalettin Bey'in dedesi Mustafa Efendi'nin hanımıdır. Mustafa Efendi'nin eşi, Mustafa Efendi'ye kendisiyle beraber Hemşin'de kalacağını söyler ve de diğer gelinlerin bu tip bir plan içinde olduklarını eşine iletir. Bunun üzerine Mustafa Efendi de çevresindekileri uyarır. Bu önemli sorun da bu şekilde atlatılmış olur.

      Melikoğulları
      Mollaömeroğulları

      Avrasya'da Baltık diyarında Riga şehrinde ticari faaliyet göstermişlerdi. Bugünkü soyadları Atacan'dır. Cumhuriyet'ten sonra Ankara'da ticari faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiler. Kızılay-Sakarya Caddesi'ndeki "Sedir Pub"'ın ortaklarından biri de bu aile.
      Körhanlı aşiretinden ve Meleskur Köyü'nden olan Mollaömeroğlu Ailesi'nden Veysel Atacan'ın dedeleri Abbas, Mirza, Ahmet efendiler Moskova'da fırıncılık yapmaktadırlar. Diğer kardeş Abdurrahman Efendi ise memleketinde kalmayı tercih etmiş olup, dini inancı fazla olan bir kişidir. Üç kardeş Moskova'dan memleketlerine dönmeyi başarmışlardır ve elde ettikleri kazancı paylaşırlar. Bu kazanca Abduurahman Efendi'yi de dahil etmek isterler. Abdurrrahman efendi ise buna yanaşmaz ve "bu sizin alın teriniz ile kazandığınız paradır" diyerek kardeşlerinin bu teklifini geri çevirir.

      Nasufoğulları

      Çamlıhemşin'in Kaplıca Köyü'nden olan bu ailenin bugünkü soyadı Şen'dir. Çarlık Rusyası'nın Mogilev şehrinde ticaret yapmışlardır. Daha sonra İzmir'de Güzelyalı ve Karşıyaka'da pastacılık işlerini yapmaya devam ettiler.

      Odabaşoğulları
      Odabaşıoğulları

      * Eski ismi ile Amukta Köyü'nden olan Abdurrahman Odabaşı'nın anısı Rusya'nın devrimden önceki durumunu ortaya koyar. Dedesinin pastanelerinde 70-80 kişinin çalıştığını, Hemşin'deki evlerine Moskova'dan beyaz un gönderildiği dönemde ileten Abdurrahman beyin dedeleri Süleyman ve Hüseyin Efendi, devrim öncesi karne ile ekmek satıldığı, unun vesika ile verildiği dönemde, ruhsat dışında ekmek sattıklarından ihbar edilirler. Bunun üzerine mahkemeye sevkedilirler ancak bir şekilde usule uygun ekmek satıldığı ortaya çıkar ve böylece olası bir cezadan kurtulurlar. Hemşin'deki evlerine Moskova'dan beyaz un gönderildiğini, dedesinin pastanelerinde 70-80 kişinin çalıştığını anlatan Abdurrahman beyin de birçok Hemşinli Ailede olduğu gibi, akrabalarından yine akrabalarından İdris Efendi'nin orada kaldığından ve bir daha haber alınamadığından bahseder. Ayrıca Hüseyin Efendi'nin babasının da Rus eşkiyaları tarafından öldürüldüğünden bahseder.

      Ofluoğulları

      Ahmet Ofluoğlu Rusya'daki Komünist rejimden fakir aile çocuklarını okutarak kaçmayı başarabilmiştir. Beyaz Rusyta'daki Minsk şehrinde ve Moskova'da ticari faaliyette bulunmuşlardır. Bugünkü soyadları Kuluhan olan aile, Flamingo Pastaneler zincirinin sahibidirler.Beyaz Rusyta'daki Minsk şehrinde ve Moskova'da ticari faaliyette bulunmuşlardır. Bugünkü soyadları Kuluhan olan aile, Flamingo Pastaneler zincirinin sahibidirler.

      Okumuşoğulları

      Şimdiki adı Bahçeli Konaklar Köyü olan Habak Köyü'nden Okumuşoğullarından Abbas Okumuşoğlu İstanbul Sarıyer'de kalıcı izler bırakan bir Hemşinlidir. Rusya'da Şerif Gülapoğlu ile beraber çalışmış olan Abbas Okumuşoğlu varlık sahibi bir kişidir ve Sarıyer'de çeşmeler yaptırmıştır. Sarıyer ahalisi "Sarıyer'e suyu getiren kişidir" diye bahsederler Abbas Efendi'den. Abbas Efendi ile ilgili olarak bir diğer anlatılan da Abbas Efendi'nin teknelerinin ekmeğin karne ile verildiği dönemde boğazda bedava ekmek dağıttığı şeklindedir. İşte yine bu dönemlerde de Şerif Gülapoğlu'nun oğlu Halil Atakcan da Abbas Okumuşuoğlu'nun Sarıyer'deki pastanesine, kimbilir hangi duygular içinde 1960'lı senelerde geldiği zamanlarda Abbas Efendi'nin pastanesine ziyareti eksik etmez.
      Aynı aile yine pastacılık geleneğini Zonguldak merkezde iki pastane, Ereğli'de iki pastane, Karabük'deki toplam beş pastanesi ve 130 çalışanı ile sürdürmektedir. Ereğli'nin tek pastanesi olan İstanbul Pastanesi'nin gerek yer olarak büyüklüğü, gerekse ürünlerinin çeşit olarak fazlalığı, lezzeti, kalitesi ve ürünlerinin hijyenik unsurlar önüne alınarak üretilmesi bu alanda tek olduğunu adeta simgeler gibidir.

      Pelitoğulları

      Mikrun Kavak Köyü'nden Seval Pastanesi'nin sahibi Pelitoğullarından Kadir Pelit ihtilal'in acılarını halen yaşayanlardandır. Ailesinin de ilk önce Rusya'da bulunduğu yer Batum meslek ise çoğu Hemşinli'de olduğu gibi pastacılık ve fırıncılık üzerinedir. Ailenin bir de bir kısım Hemşinliler gibi Batum'da arazisi vardır ortasından nehir akan. Pelitoğlu Ailesi'nin ikinci durak noktası ise Moskova'dır. Aynı ailenin 1900'lü yıllardaki üyeleri burada Polonya Yahudileri ile birlikte pastane işletirler ve ardından gelen devrim malı mülkü geride bırakmalarına yol açar. Moskova'yı terketmeleri için verilen süre ise 48 saattir. Ancak bu sürede kaçamayıp Özbekistan'a ve Sibirya bölgesindeki Ural Dağları'na sürülenler de olur. Bu arada yolda ölenler de olur. Pelitoğulları Ailesi'nin bugün bile bazı kolları Rusya'nın Krasnodarsk kentinde bulunurlar.

      Poladoğulları

      Çarlık Rusya'sının Berdiçev şehrinde fırıncılık yaptıkları biliniyor. Ailenin en önemli ferdi olan Poladoğlu Mustafa'nın o günkü Berdiçev şehrinde sekiz tane fırın işletmesi olduğu kuşaklar boyu anlatıldı. Poladoğlu Ailesi Çamlıhemşin ilçesinin Kaplıca Köyü'nden. Kaplıca Köyü camisinin kitabesinde "Sahibül hayrat, Vezir ve Polat" ibaresinden caminin bu ailenin büyük katkısı ile yapıldığı anlaşılıyor. Bu aile İzmir'de fırıncılık ve Didim'de pastacılık (Dolunay Pastanesi ve Apart Otelleri) ticareti ile uğraşıyorlar.

      Primoğulları

      Hala Köyü'nden olan Primoğulları ile ilgili anlatılan anılasrdan birisi de şöyledir.
      Zaman savaş zamanıdır ve Leningrad şehrinde bulunan Hala Köyü Primoğlu Ailesi'nden Mustafa Efendi'nin pastanesi Alman uçaklarınca bombalanır ve yanında çalışanlar pastanede bulunan Mustafa Efendi'ye hava saldırısı nedeniyle dükkandan çıkmasını söylerler ve Mustafa Efendi de dükkandan çıkar. Ardından gelen bomba Mustafa Efendi'ye çevresindenkilerin uyarısı sonucu canını kurtarmasına neden olur.

      Reyhanoğulları

      19. Yüzyılda Batum, Yalta ve Moskova'da ticaret yapmışlardır. Ankara'daki Milka Pastanesi ve restoran işletmeleri, Maltepe'deki Reyhan Pastanesi, Anıttepe'deki yüzme havuzu kafeteryası ve düğün salonu, Ulus'taki Büyük Pastane ortaklığı ve Balgat'ta açılan Yeni Pastane Çamlıhemşinli bu aile tarafından kuruldu.
      * Rusya'daki gurbet hayatı ile ilgili olarak dikkat çekici bilgiler aktaran kişilerden biri de Çamlıhemşin Viçe Köyü'nden olan ve şu anda Ankara'da ikamet etmekte olan Reyhanoğullar'ından Hayri Reyhan'dır. 1967 senesinde Halil Atakcan'ın, askerlik görevi nedeniyle Ankara'da bulunan oğlu Ünal Atakcan'dan "İzmir'de Fuar Pastanesi var, git orayı bul, onlarla babam (Şerif Efendi) Rusya'da beraber çalışmışlar şeklinde bir dileği olur ve Ünal Atakcan da 1967 senesinde, 1980 senesinde kapanmış olan Fuar Pastanesi'ne gider. Bu sıralarda da Hayri Reyhan 10-11 yaşlarındadır ve okuldan Fuar Pastanesi'ne gidip ordan da eve gidip gelip zaman geçirir. Fuar Pastanesi ise o yıllarda Hüseyin Hüsnü Reyhan, kardeşi Cavit Reyhan ve ortakları Enver Albay tarafından işletilmektedir. O yıllarda Hayri Bey'in dedesi Hurşit Kemal Reyhan ve Hayri Reyhan'ın babası Mehmet Celalettin Reyhan Fuar Pastanesi'ndedirler. Her ikisi de kardeştirler ve Rusya'da Moskova'da, Sivastopol'da, Yalta'da, Varşova'da pastaneleri, otelleri ve apartmanları vardır.

      Sırtoğulları
      Şeyhoğulları

      Şimdiki soyadları Arıcı olan bu aile Pazarın Hemşinli'lerindendir. 18. ve 19. yüzyılda Moskova'da fırıncılık işi ile uğraşmışlardır. Rize ile ilgili çalışmalar yapan ve Alman Prof. Dr. Karl Koch'un Rize seyahatnamesi adlı kitabını Türkçe'ye çeviren Muzaffer Arıcı bu ailedendir.

      Şişmanhasanoğulları

      Kırım'ın Yalta şehrinde ticari faaliyette bulundular. Yalta'nın Uluçnabrejniye Caddesi'ndeki Kafkas Apartmanı adlı 5 katlı bina bu aile tarafından yaptırılmıştı. Rusya'da komünist yönetim mal varlıklarına el koymuş daha sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte Ankara'da ticari faaliyetlerini sürdürmeye karar vermişlerdi. Washington Restoranlar zinciri ile Divan Lokantası (Gençlik Parkı) ve Kavaklıdere Divan Pastanesi'ni ailenin diğer bir kolu kurmuştu. Bu ailenin diğer bir kolu ise halen ABD'de ticari faaliyetlerini sürdürüyor.

      Takoşoğulları

      Bugünkü soyadları Altaş bu aile Çamlıhemşinli. Leningrad, Moskova, Sivastopol'da ticari faaliyelerde bulunmuşlardır. Ankara Çankaya Farabi Sokak'taki Köşk Pastanesi bu aile tarafından işletiliyor.

      Tarakçıoğulları

      Moskova'da ticari faaliyetlerde bulunan aile, Rusya'da komünizm rejimi egemen olunca ve Türkiye'de Cumhuriyet'in kurulmasıyla birlikte önce Samsun daha sonra ağırlıklı olarak Ankara'da ticaret yapmaya başladlar. Ankara'daki Meram ve Funda pastane zincirleri bu aile tarafından kuruldu. Ailenin diğer bir kolu ise Hülya restoran ve pastaneleri ile Çankaya Kebap işletmesini kurdu.
      1939'da kurulan ve Türkiye'de Uno, Karmez Fabrikaları ile birlikte üç büyük fabrikadan biri olan Meram Pastanesi.
      Alttaki Tarakçı konağı 26 odalı Tarakçıoğlu Hurşit Ağa tarafından yaptırılmıştır. Tarakçıoğlu Konağı altıyüz metrekare çatısı ile Hemşin bölgesinin en çarpıcı konaklarından biridir.
      Evde Rusya'dan gemi ile Kanlıboğaz yolu ile getirilen ve Rus stilini yansıtan renkli camların getiridiği kutular ise halen bulunmaktadır. Tarakçıoğlu Konağı'ndaki bir diğer göze çarpan özellik ise bu konağın pencerelerinden bir tanesinin demirsiz olmasıdır. Bunun nedeni herhangi bir yangın anında evdeki eşyaları dışarıya çıkarabilmektir.
      Evdeki eşyalardan kavurma kazanları ise yeniden kullanılacakları zamanı bekler gibidirler.Dudi konağı üstteki konak ve 300 yıllık.Meram Pastanesi sahibi Fatih Tarakçı'nın büyükbabası İsmail Tarakçıoğlu komünizm yıllarında Yalta'da kalmayı tercih eder. Zira kalış nedeni ise Çar'ın Yalta'daki yazlık sarayına pasta götürmektir. Memleketlerine dönen diğer kardeşler için ise bu dönüş İsmail Tarakçıoğlu'ndan kopuşun başlangıcıdır. İsmail Tarakçıoğlu bu sırada Moskova'da 5 yıl hapis olur ve Sibirya'ya sürgün edilir ve kendisinden bir daha haber alınamaz.
      Yine Yalta'da aynı pastanede çalışan Tevfik Tarakçı, komünizmden sonra ise Samsun'da Park Pastanesi'ni açar. Tevfik Tarakçı'nın Rus eşi Raime Hanım ise pastacılık ve fırıncılık alanında bilgi sahibidir. Bu bilgisinden eşinin kardeşinin torunu olan, şimdiki Meram Pastanesi sahibi Fatih Tarakçı'yı da yararlandırmak ister ve şambaba tatlısının yapımının inceliklerini öğretmek ister ısrarla. Yine bu sırada Tevfik Tarakçı'nın abisi Mehmet Ali Tarakçı da Park Pastanesi'nin hemen yakınındaki Ulus Pastanesi'ni işletir. Ulus Pastanesi'nin kolalı beyaz örtüleri ve muhteşem lezzetteki sütlü kakaosu Rus pastacılık ve fırıncılık sanatının ince estetiğini yansıtır ve düzeyini yasnsıtır.
      Fatih Tarakçı'nın babası İbrahim Tarakçı, 9 yaşındayken Samsun büyük amcası Tevfik Tarakçı'nın Samsun'daki Ulus Pastanesi'nde çalışmaya başlar. Bu arada iki kez İstanbul'a kaçma girişiminde bulunur ve Samsun'dan İstanbul'a geminin kömür ocağında gelir. İstanbul'a geldiğinde daha 13-14 yaşlarındadır. 17 yaşına kadar tekrar bir diğer kardeşinin yanında çalışır. Buradan da transfer parasıyla 18 yaşındayken İzmir'e gider ve 21 yaşına kadar gayrimüslim olan "Şekerci Nuri"'de çalışır. On sekiz ile yirmi bir yaş arasında büyük para kazanır ve kendi yerini açabilecek sermayeye sahip olur. 1937 yılında 21 yaşındayken Ankara'ya gelir ve ilk olarak "Kartal Pastanesi"'ni açar. Geçen iki yıldan sonra da 1939 yılında Konya Meram'dan olan ortağı ile "Meram Pastanesi"'ni açar. İşte Meram isminin ortaya çıkış öyksü de Konyalı ortaktan kaynaklanır.


      Topçuoğulları

      JMoskova'da ticari faaliyette bulunmuşlardır. Cumhuriyetten sonra Ankara'da ticari faaliyelerini sürdürmüşlerdir. TBMM Kütüphanesi Müdürü Ali Rıza Cihan bu ailenin mensubudur.

      Tumanoğulları

      Vahap-Vedat Efendi
      Mollasveis'den Vahap (bu isim Vedat da olabilir) efendi Rusya'da lokanta işletirken bir gün bir adam gelip (hazein yani patron) "patron karnım aç bana yemek ver" diyor. Vahap Efendi yemek veriyor. Ardından patron "giysim yok" diyor. Vahap Efendi bu kez de lokantanın üstünden giysilerini getirttirip kendi elbiselerini veriyor. Ardından adam bu sefer de "cebimde para yok" diyor ve Vahap efendi buna karşılık "git kasayı aç ne kadar ihtiyacın varsa al" diyor. Ardından adam gidiyor. Sonra ihtilal olunca Vahap Efendi yakalanmak ve öldürülmek korkusu içindeyken tren ile Batum'a gitmek için yola çıkıyor. Ardından kompartımanın kapısı aralanıyor. Lokantadaki adam Rus gizli kıyafetinde Vahap tarafından görülüyor. Adam Vahap'a "bana yaptığın iyiliğin karşılığını vermek için seni sağ salim Türkiye'ye ulaştırmak için bu trende görev aldım" diyor ve bu sırada da diğer kondüktorleri uzaklaştırıyor. Adam sonunda Vahap Efendi'yi Batum'a kadar getiriyor ve Vahap Efendi'yi Batum şehrine sokmadan Pazar'a giden kayıklara bindirerek Vahap'ın Türkiye'ye dönmesini sağlıyor.

      Veziroğulları

      Çamlıhemşin ilçesi Kaplıca Köyü'nden olan aile Çarlık Rusyası'nda Berdiçev şehrinde ticari faaliyette bulunmuşlardır. Türkiye'de Ankara'da, İzmir, Antalya ve Ağrı'da ticarete devam ediyorlar.
      Tren Moskova'ya giderken, dokuz yaşında bir çocuk (Refah Veziroğlu'nun amcası)Rusya'da Rezan şehrinde kayboluyor. Çocuk sekiz yıl sonra kaçarak Azerbaycan'ın Culfa şehrine geliyor. Oranın beyinin (mirza) başmuhafızı olur. O sırada Osmanlı ordusu Bakü seferinde Culfa'ya gelir. Osmanlı askeri yemek yerken, İshak ile Osmanlı ordusunda bulunan Hala'dan İsmailoğlu Dursun göz göze geliyorlar. Dursun Rusya'da kaybolup öldüğünü zanettiği İshak'ı görünce tanıyor ve şaşırıyor.Ayder yolundaki medreseden arkadaş olan ikili özlemlerini gideriyorlar. Sefer dönüşünde İsmailoğlu Dursun, Hemşin'de, İshak'ın Culfa'da beyin (mirza) baş muhafızı olduğunu Rusya'da ölmeyip sağ olduğunu İshak'ın ailesine bidiriyor.
      Avrasya Ticaretinin Sosyal Hayata Etkileri(-X)
      Kırımlı nine tabiri Hemşen coğrafyasının tanıdık olduğu bir ifadedir. Genel olarak Avrasya'dan Hemşen coğrafyasına gelin gelen bayanlara Kırımlı gelin, şimdilerde ise Kırımlı nine denmektedir. Kuhalka ise Hemşinlilerin Avrasya'daki işyerlerinde çalıştırdıkları bayanlara verilen addır. Hemşinlilikte Avrasya'da yaşanan birçok evlilik ve beraberlik hikayeleri anlatılmaktadır. Hemşinliler Avrasya'da kazandıkları paralarla köylerinme hanlar, camiler, medreseler, kanallar yapmışlardır. Gurbette para kazanamayan erkek makbul erkek değildir. Hemşenlilerin Avrasya'da kazandıkları ile yaptıkları arasında bugünkü Kaplıca Köyü Camisi, iki kale köprü ve medrese'den söz edebiliriz.
      Hemşinliler bugünkü ticari deneyimlerini büyük ölçüde Avrasya denemesine borçludurlar. Bugünkü birçok işyerinin açılış sermayesi o zamanlardan kalma birikimlerin sonucudur. 1917 Sovyet Devrimi sırasında Rusya'daki gelişmelerin sonuçlarını tahmin edebilen birçok Hemşinlinin birikimlerini Rusya dışına çıkarttıkları ancak bir kısım iş sahiplerinin mal varlığına Sovyet yönetimi tarafından el konulduğu da bilinmektedir.
      Atlas Dergisi-Nisan 1994
      Çamlıhemşin'deki konaklar bir dönemler Rusya'dan gelen paralarla inşa edilmiş.
      Hemşin Dergisi
      Önsöz
      Kaçkar Dağları, 3000 m.'de nefis krater gölleri, Fırtına Vadisi, Palovit'i Kito'su ve daha yüzlerce eşsiz güzelliği, olgun, mütevazi, dürüst ve kültürlü insan yapısının yanında; ekili bir karış toprağı yokken Orman Köylüsü de sayılmayan, asırlardır gurbete mahkum, devlet ve özel sektörce hiçbir yatırım görmeyen ve her geçen gün güzel ve emsalsiz yanları da elinden alınmak istenen Hemşin'in hele 42 yılı dolduran bir de böyle güzide derneği varken sesini duyuramaması elbette büyük bir eksiklikti ve bu boşluğu dolduracağını umduuğum Hemşin'in artık kesintisiz yayın hayatında olması en büyük dileğimdir.
      Hemşinli Gençler Yola Çıktı Kaçkarları Duman Sarmış
      Osmanlıca kaynaklardan birinde gördüğümüz yöremizi tanımlayan Hemşin sözcüğü Farsça birlikte oturup kalkan, hep birlikte anlamına geliyor.
      GARİP Mustafa Tahir Taşer-Süleyman Gülas
      Mustafa Tahir 1901 Rusya Moskova'da doğmuş, annesi Kırımlı babası ise Rizeli'dir. 7 yaşında iken Rize Çamlıhemşin'in Citne (Aşağı Şimşirli) Köyü'ne döner. O yaştan sonra bir daha annesini göremez. Birkaç yıl sonra da babası Rusya'da iken savaş çıkar ve sınırlar kapanır. Böylece ailesinden ebediyen uzakta kalır sonra ailesinin öldüğü haberi gelir. O tarihten sonra ölümüne kadar peşini bırakmayan aile acısı ve hasretiyle yaşadı.
      Yörenin ileri gelenleri ve akrabaları sayesinde büyümeye başlamıştır. Çobanlık ve tarla işlerinde çalışmış ve bu esnada boş kaldığı zamanlarda da kabak şibinden yaptığı çibun ile tulum çalmaya başlamıştır. İçindeki aile sevgisi hasretini tulumla dile getirmeye başlamıştır.
      15 yaşına geldiğinde ilk tulumuna sahip olmuştur. O kadar içten ve dertli çalmaktadır ki tulumun çevrede dinleyenler onun parmaklarının büyülü olduğuna inanırlarmış. Genç bir delikanlı olduktan sonra yörenin önde gelenleri el tutup evlandirmişler, arazi vermişler. Öksüz büyüdüğü ve çok zor çocukluk dönemi geçirdiği için çevresinde "Garip" lakabı ile anılmıştır.
      İki evliliğinden 7 çocuğu olmuştur. Oğlu Varol Taşer ve torunu Behçet Gülas yörede tulum sanatını icra eden önemli kişilerdir. Ankara'da Cumhuriyet'in ilanında ve daha sonraki yıldönümlerinde tulum çalmıştır. Yaşı ilerledikçe kulak rahatsızlığına yakalanmıştır. Kulağının duymamasına rağmen tulum çalmayı sürdürmüş fakat 85 yaşında iyice ilerleyen rahatsızlığından dolayı tulum çalmayı bırakmak zorunda kalmıştır. 1989 yılında 89 yaşında iken ağır kulak rahatsızlığından dolayı vefat etmiştir. Tulum sanatının günümüze kadar taşınmasında büyük rol oynamış ve birçok kendi bestesi olan eser bırakmıştır.
      Hemşinli'nin Hemşin'de kalkınabilmesi için daha neler yapılabilir?
      Hemşinliler Doğu Karadeniz yöresinde ormanla iç içe kurulmuş köylerde yaşamaktadırlar. Köylerinin arazisi çok dar olması ile birlikte aynı zamanda dağlık ve engebelidir.
      Kaleli Nokta Hala
      Çamlıhemşin'in, eski adı Kale-i Bala olan Hisarcık Köyü (Kale) adı ile anılır. Kale Kaçkar silsilesinin bir devamı ve Çamlıhemşin'le ispir sınırını teşkil eden Tatos Dağı'nın eteklerindedir. Çamlıhemşin'in en uzak köylerinden biri olan bu köy, geniş mereları ve güzel yaylaları ünlüdür. İlkbaharda ve yazın, cennetten bir köşe manzarasını andırır. Bol ve berrak sular, çağlayanlar, çimenler, çiçekler, kuzular, kuşlar... Tanrının en güzel eserlerei buradadır desek ysalan olmaz sanırım...
      Kale, tarihi bir kale camiye sahip olup bütün yöresi boyunca katıksız saf bir Türkçe konuşulur... İşte bu köyde Haşiloğlu Cevherin kızı Hacınumanoğlu İsmail'in karısı NOKTA HALA ardında bir Hemşin gelini üç kızı ve bir oğlu dünyaya geldikten sonra geç yaşta dul kalır. Ama o da birçok Hemşin kadını gibi evlenmek istemez ve kaderine razı olur. Oğlu Ahmet'i büyütmek için bütün şefkatini ve fedekarlığını seferber etti. İnanılması zor güçlüklere göğüs gerdi yoksullukları sabır ve kanaat hazinesinde eritti. Onun en büyük arzusu oğlu Ahmet'i büyütmek ve gurbet ellere Kırım'a yollamaktı. (Hemşin'de yaşlıların dilinde gurbete Kırım denirdi çünkü genelde yöre insanları gurbete Kırım, Batum tarafına giderlerdi). Yıllar çabuk geçti. Nokta halanın Ahmet'i büyüdü, köyde herkesin sevdiği taktir ettiği akıllı bir delikanlı oldu. O da her Hemşinli erkek gibi genç yaşında ailesinin geçimini, sorumluluğunu kalbinde, taze omuzlarında duyarak gurbete çıktı. Kırım'ın Kriova şehrindeki halalı hemşehrisinin yanına gelen Ahmet orada çalışmaya başladı gurbet hayatı dört yıl sürdü. Bu sırada ise Nokta Hala Ahmed'inin özlemiyle yaşıyordu, kardeşlerini ve eşini çok genç yaşta kaybeden Nokta hala yalnızlığını ve özlemlerini hep Ahmed için biriktiriyordu.
      Fakat Nokta halanın kara bahtı gülmeyeceğe benzerdi. Onuruna çok düşkün olan Ahmet patronu ile kavga etmiş, çok kısa süreli de olsa hapis yatmıştı. Veremin amansız kollarına hapishanede yakalanan Ahmet'in, üzüntüden bu hale düştüğü sanılmaktadır, özellikle Nokta Hala bu olayı böyle yorumlamaktadır. Memlekete hasta dönen Ahmet bu korkunç hastalıktan kurtarılamayarak öldü. Nokta hala ise oğlunun acısını en büyük şiddetiyle tattı. Bu acılarla nokta hala oğlu Ahmet için söyledikleri zamanla destan olarak dilden dile yayıldı. Bu destanda bazen isyan, bazen tevekkül, bazen tabiat, bazen cemiyet, bazen felek, bazen mazi, bazen hal, bazen istikbal fakat her zaman Ahmet vardır...
      Kalemsin kağıtsız dilden dile dolaşan bu destandan bir annenin evladı için hissettikleri bulacaksınız.
      Kirova dediğin adinli sehir,
      Kara bıyıkların dünyaya değer.
      Ağaç meyva verir dalını eğer,
      Senden sonra daha yemem Ahmet'im.

      Yaz gelince karlar erir sulanır,
      Eridikçe derelerde bulanır.
      Ellerin evinde gelin dolanır,
      Bizim evler viran kalmış Ahmet'im.

      Kirova dediğin Kırımın ucu,
      Kahpe felek seçmez kocayı genci.
      Kavga ettin, seni kaldırdı kolcu,
      Belki hapsoldunda korktun Ahmet'im.

      Kirova'da hasta indim vagona,
      Çiçekli yaylada gitsin yangına.
      Düşmemiştim akranına dengine,
      Merak ile toprak oldum Ahmet'im.

      Dedim "ölüm olmaz", hastalık saka,
      Meğer Azrail'e vermiştim yaka.
      Yetim kızlarıma kim olsun arka,
      Senden sonra arkam yoktur Ahmet'im.

      Düşsem deryalara deryalar boğar,
      Evladı olana birgün gün doğar.
      Bizim dağa yağmur ile kar yağar,
      Senden sonra hiç kalkmasım Ahmet'im.

      Kirova şehrine makina işler,
      Batum limanında gemiler kışlar.
      Yaram derindedir, çiğere işler,
      Şimden sonra yara Almam Ahmet'im.

      Koydun gittin yavrum dünya malını,
      Kim omuzlar cenazenin salını.
      Bir de sevsem bıyığının telini;
      Şimden sonra daha sevmem Ahmet'im.

      Fidan diktim bizim bağda bitmedi,
      Kız isteyip sana elçi gitmedim.
      Yenge-gelin cilvesini etmedim,
      Dünyayı Uyran geçirdim Ahmet'im.

      Bülbül konar ilga eder dalini,
      Ördek yüzer dalga eder gölünü,
      Dört sene dolandin kirim elini,
      Şimden sonra daha koymam Ahmet'im.

      Tam yirmi yaşında aldı eşimi,
      Deryalara kattım bu göz yaşımı.
      Kimler kabre indirecek leşimi
      Kur'an okuyanım yoktur Ahmet'im.

      Merağım yok koca ile kardaşa,
      Eyvah, evladımla çıkmadım başa.
      Felek beni ne hain çaldı taşa,
      Dört yanımdan yara aldım Ahmet'im.

      Uğramasın Kirovaya makina
      Felek ağı kattı tatli aşına.
      Çok oturdum mezarının taşına,
      Şimden sonra daha gelmem Ahmet'im.

      Kirova şehrına ettim intizar,
      Kara bıyıkların aldımı nazar?
      Ahmet annesine bir mektup yazar,
      Şimden sonra daha yazma Ahmet'im

      Çok ahdım var idi, çıkmadık yaza,
      Azrail de bakmaz bir ile aza.
      Kahpe felek verdisem sana ceza,
      Kim durur seninle divene felek.

      ....



      Şehirleşme Meselesi ve Hemşin
      Hemşinliler'in yaşadığı topraklar sahilden 10-12 km içeriden başlayıp 500-700 rakıma kadar çıkan ve Çayeli'nden Rus hududuna kadar uzanan arazi kesitidir.
      Bu arazi kuşağı halkını beslemediği için Hemşinli ömür boyu gurbetçi olmuştur. Cumhuriyetten öncev Rusya'ya gurbete gitmiş oralarda tarım ve esnaflıkla iştigal etmiştir. Tarımda çay, meyve ve fındık üreticisi olarak esnaflıkta; fırıncılık ve pastacılıkla uğraşmıştır. Bu uğraşlar insanların sosyal yönden etkilenmesine ve kültür alışverişine neden olmuştur. Daha sonra gurbet olarak Türkiye'nin büyük şehirlere gitme zorunluluğunda kalmıştır. Bu hal 70-80'li yıllara kadar devam ederken Türkiye'nin genelinde başlayan şehirleşme süreci Hemşin'i de etkilemiştir. Eskiden erkekler gurbet yaparken bu kez eşini ve çoluk çocuğunu da beraberinde götürmeye çoğu da yazları bile çok kısa süreli yazlığa gelir gibi Hemşin'e gelmeye başlamıştır. Bu gelişmeler Hemşin'in çok şey kaybetmesine sebep olmuş özellikle üretici bir toplum olan Hemşinli tüketici bir toplum haline gelmiştir.
      Taşlamalar
      Manzum Halk Edebiyatı Ürünleri Atma Türküler
      Bölgede "turki" adıyla anılan ve yapı bakımından yedili hece ölçüsüyle mani kafiye düzenine göre düzenlenen dörtlüklerden kurulu nazım biçimlerinin zengin bir kol meydana getirdiği görülür. Ezgileri bakımından "kemençe" ve "tulum" adıb verilen çalgıların ses düzenine bağlı olarak teşekkül eden ve çoğunlukla kırık (hareketli) olan bu türkülerde konu genellikle tabiat, gurbet, sevgi ve özlem gibi kavramların mühüm bir yeri vardır.
      Anılarda Hemşin
      Çocukluğumda Babam Amcam daha doğrusu bütün babalar ve amcalar gurbete giderdi. önceleri neden gurbete giderlerdi anlamazdım. Köyden ayrılışları hüzün dönüşleri ise bir sevinçti sadece. Sonradan öğrendim ki para kazanmaya giderlermiş. Bir iş bir düzen kurabilenler zamahnla eşlerini ve çocuklarını da gurbete götürürlerdi ve bir gün baktık ki biz de gurbetteyiz, biz de para kazanmaya çalışıyoruz. Yeni arkadaşlar yeni dostlar ediniyoruz.
      Bir kopuşun başlangıcı imiş gurbet, Hemşin ve Hemşinli'den.
      Yaşanmış Komik Hikayeler
      Ne...Ne... Konak değilda ev mi?
      Vaktiyle, Hemşin ilçesinin Bodollu Köyü'nde Kasım adında biri varmış. O devirde, gurbet parasıyla, gösteriş devri başlamış. Eski pahçasını, konak yapan ve kolu komşuya işittirecek sesle çaylar kahveler içittiren herkes "Ağa" olup çıkıyormuş. Canına tak diyen Kasım, kendisi de gurbete çıkmamış, yememiş içmemiş, yıllar sonra bir konak parası ile köye dönmüş ve pahçasının yanına bir konak yaptırmaya başlamış.
      Oradan geçerken, uğurlu kıdemli olsun diyen herkesi, zorla oturtup eve "misafir içen bir kahve"diye seslenmeye başlamış. Bir gün, yakın komşularımdan biri de gelerek, hoşpoştan sonra, oturup ısmarlanan kahveyi beklemek için, muhabbete dalmışlar. Komşusu Kasım'ın niyetinden habersiz soracağı tutmuş.
      -Ora Kasi, a.. bu ev kaça çıkıyor?
      Der demez Kasım'ın tepesi atıyor ve gözlerini gererek:
      -Ne..ne...ne.. konak değil da ev, ağa değil da Kasim. Hassiktir buradan........ diye adamcağızı kovaladıktan sonra, eve tekrar sesleniyor:
      - Kahveler kalsun.



      BU BİLGİLERİ BEN HABAK KÖYÜNDEN GÜLAPOĞLU FAİK OKAN ATAKCANDAN ALDIM.ÇOK ÖNMELİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM
      BÜTÜN HEMŞİNLİLERİN OKUMASINI TAVSİYE EDERİM.

      KENDİ SÜLALENİZLE İLGİLİ BİLGİLERİ DE YAZARSANIZ GÜZEL OLUR DİYE DÜŞÜNÜYORUM,HİÇ OLMAZSA GELECEK NESİLLERE AKTARILMIŞ OLUR.
      SAYGILARIMI SUNARIM

      BARIŞ OKAY FERAH

      geçmişini bilmeyen geleceğinden şüphe etsin

      Yazı biraz uzun ama okumanızı tavsiye ederim.Dedellermizden bahsediyor.Eğer herkez de kendinin bildiği rusya gurbetinden (kırım gurbeti) bahsederse hiç olmazsa atalarımızın yaptığı büyük işleri öğrenmiş oluruz ..

      Herkezi duyarlı olmaya davet ediyorum ...

      Lütfen okuyalım...
      Ne...Ne... Konak değilda ev mi?
      Vaktiyle, Hemşin ilçesinin Bodollu Köyü'nde Kasım adında biri varmış. O devirde, gurbet parasıyla, gösteriş devri başlamış. Eski pahçasını, konak yapan ve kolu komşuya işittirecek sesle çaylar kahveler içittiren herkes "Ağa" olup çıkıyormuş. Canına tak diyen Kasım, kendisi de gurbete çıkmamış, yememiş içmemiş, yıllar sonra bir konak parası ile köye dönmüş ve pahçasının yanına bir konak yaptırmaya başlamış.
      Oradan geçerken, uğurlu kıdemli olsun diyen herkesi, zorla oturtup eve "misafir içen bir kahve"diye seslenmeye başlamış. Bir gün, yakın komşularımdan biri de gelerek, hoşpoştan sonra, oturup ısmarlanan kahveyi beklemek için, muhabbete dalmışlar. Komşusu Kasım'ın niyetinden habersiz soracağı tutmuş.
      -Ora Kasi, a.. bu ev kaça çıkıyor?
      Der demez Kasım'ın tepesi atıyor ve gözlerini gererek:
      -Ne..ne...ne.. konak değil da ev, ağa değil da Kasim. Hassiktir buradan........ diye adamcağızı kovaladıktan sonra, eve tekrar sesleniyor:
      - Kahveler kalsun.
      ----------------------------

      Kafama takildi şimdi. Kimdur bu Kasim?
      Bizum Susiglerde bir Kasim Dede varmış ama ben doğmadan önce ölmüş. Evi de pek konak sayılmaz. Bildiğimiz 4 oda, bir heet, bir de diyanisi olan ahşap bir evdi.
      Acaba bu Kasim kimdur?
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...

      KUZEYDEN GELEN TATLI MESLEK..

      İKİ GÜN ÖNCE BU KONUYLA İLGİLİ BİR YAZI OKUDUM VE BUNU SİTEYE AKTARMAYI DÜŞÜNÜYORDUM AMA BARIŞ BENDEN ÖNCE DAVRANMIŞSIN,İYİ DE ETMİŞSİN ÇÜNKÜ SENİNKİ KONUYU ÇOK DAHA GENİŞ ELE ALMIŞ..BANA YAZACAK PEK BİŞEY KALMAMIŞ AMA BİR İKİ EKLEME YAPMAK İSTERİM:

      UĞUR BİRYOL DOĞAKARADENİZ DERGİSİ EYLÜL 2006 SAYI 1

      VELİOĞLU FIRIN,ŞİRİNYER/İZMİR

      VELİOĞLU FIRIN VE PASTANELERİNİN SAHİBİ VELİ VELİOĞLUNUN AİLESİ KARA FIRININ KURULMASINA ÖNCÜLÜK ETMİŞ.İSMAİL DEDESİNİN BATUM GÜNLERİNDEN BAŞLAYARAK GÜNÜMÜZE UZANAN 70 İ AŞKIN YILLIK VE 3 KUŞAKLIK MESLEK HİKAYESİNDE ÇOK ŞEYLER YAŞAMIŞ.1933 TE KAHRAMANLARAD ÇİFTE FIRINLARDA İŞE HAMURKARLIKLA BAŞLAYAN VELİOĞULLARI ŞİMDİ ŞİRİNYERİN EN İYİ FIRINININ SAHİBİ.

      YUNUSLAR FIRINI,BODRUM

      BODRUM CUMHURİYET CADDESİ ÜZERİNDEKİ ,TARİHİ YUNUSLAR FIRINI 1876 DA KURULMUŞ.ESKİDEN SADECE EKMEK ÜRETEN BU FIRIN ŞİMDİLERDE TATLI VE TUZLU UNLU MAMULLER ÜRETİYOR.BODRUMA YOLU DÜŞENLERİN UĞRAK YERLERİNDEN BİRİ.BU FIRIN BODRUMUN EN ESKİ TAŞ FIRINIYMIŞ. RUMLAR KURMUŞ,İŞLETMİŞ,SONRA GİRİT MUHACİRİ YUSUF GÖZEN İN OLMUŞ.1968 YILINDA DA ÇAMLIHEMŞİN DEN YAKUP HOŞTAN SATIN ALMIŞ.ÇAMLIHEMŞİNLİLERİN MESLEĞİ FIRINCILIK OLUNCA DEVAM ETTİRMEKTE ZORLANMAMIŞLAR.YAKUP HOŞTAN İZMİR DE FIRINCILIĞA BAŞLAYIP,BODRUM A GELEN BİR ÇAMLIHEMŞİNLİ.
      TALAT ARICI NIN BABASI DA İZMİR DE TAŞ FIRINDA EKMEK YAPARMIŞ.DAYI ÇOCUKLARI EKMEKÇİLİKTEN PASTACILIĞA GEÇMİŞ.İZMİR DE VİTTORİA PASTANESİ Nİ,BODRUM DA PENGUEN PASTANESİNİ AÇMIŞ.BODRUMDAKİLER ÇAĞIRINCA KAYA ARICI DA 15 YIL ÖNCE BODRUM A GELİP,HEMŞEHRİSİ YAKUP HOŞTAN IN TARİHİ YUNUSLAR FIRININA ORTAK OLMUŞ.ŞİMDİ FIRINDA OĞLU RECEP ARICI,YAKUP HOŞTAN IN OĞLU ÜMİT HOŞTAN İLE BİRLİKTE ÇALIŞIYOR.


      YAVUZ DONAT,VARŞOVA DA ÇAMLIHEMŞİN LOBİSİ ADLI YAZISINDAN ALINTI..
      POLONYA NIN BAŞKENTİ VARŞOVA DA 1500 KADAR TÜRK VAR..BUNLARIN İÇERİSİNDE ÇAMLIHEMŞİNLİLER DE VAR..ÇAMLIHEMŞİNLİLERİN İÇİNDE TÜRKÇE BİLEN,BİLMEYEN VAR..ÇAMLIHEMŞİN NİRE,VARŞOVA NİRE??NASIL GELDİNİZ BURALARA?YAKUP İLE ENVER BEYLERDE,TÜRKÇE HAK GETİRE.FERİDUN BEYİN TÜRKÇESİ ÇAT PAT.AVUKAT TACETTİN AROLÖYLEYSE HİKAYEYİ ANLATMAK BANA DÜŞTÜ DEDİ.ÇAMLIHEMŞİNLİ İSHAK,YILLAR ÖNCE OĞULLARI HASAN VE MEHMET İLE BİRLİKTE RUSYA NIN SİVASTOPOL UNA GİTMİŞ.ORADA FIRIN AÇMIŞLAR.AMA 1917 DE SOVYET İHTİLALİ OLUNCA ÜZENLERİ BOZULMUŞ.1928 DE BABA VE İKİ OĞLU RUSYADAN POLONYAYA TAŞINMIŞLAR.YAPTIKLARI İŞ YİNE FIRINCILIK,PASTACILIK.İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÇIKINCA ALMANLARIN POLONYA YI İŞGALİYLE DÜZEN YİNE BOZULMUŞ.1939 DA HASAN''BABA BEN ÇAMLIHEMŞİN E DÖNECEĞİM''DEMİŞ.DÖNMÜŞ ÇOLUK ÇOCUĞA KARIŞMIŞ VE BURADA VEFAT ETMİŞ.OĞLU TACETTİN BÜYÜMÜŞ AVUKAT OLMUŞ VE 1976 DA VARŞOVA NIN YOLUNU TUTMUŞ.BABA İSHAK POLONYA DA ÖLMÜŞ VE ORADA GÖMÜLMÜŞ.DİĞER OĞUL MEHMET,POLONYALI BİR KIZLA EVLENMİŞ.3 OĞLU OLMUŞ:FERİDUN,YAKUP VE ENVER.1994 TE MEHMET DE POLONYA DA ÖLMÜŞ,BABASININ YANINA GÖMÜLMÜŞ.FERİDUN, YAKUP VE ENVER POLONYA DAN EVLENMİŞLER.EN BÜYÜKLERİ 66 YAŞINDAKİ FERİDUN AROL LA KONUŞTUK.DEDİ Kİ:''İLK İKİ HANIMDAN VAR BENİM 2 OĞLUM..ŞİMDİ EVLİYİM ÜÇÜNCÜ HANIMLA.HANIMI ÇAMLIHEMŞİN E GÖTÜRDÜNÜZ MÜ? TABİİ..VAR ÇOK BEĞENMEK..HEPİMİZİN NÜFUS KAYDI ÇAMLIHEMŞİN DE..''
      Ne farkederki kör insan için elmas da bir,cam da
      Sana bakan bir kör ise,kendini camdan sanma..

      MEVLANA

      bilgilerin devamı

      İran, Suriye ve Rusya'daki Hemşinliler'in Listesi:

      Abbasoğulları: Moskova: ?
      Abdioğulları: Rusya (Kırım): Tecina
      Ahmedoğullları: Kiev-Batum: Pazar Bucak Köyü
      Alioğulları: Rusya: Tecina
      Arslanoğulları: Rusya: Gomno
      Aydınoğulları: Riga: Mollaveis
      Bağdasaroğulları: Batum: Hala
      Balıkçıoğulları: Moskova-Mermenat

      Begioğulları: Minsk: Makrevis
      Boduroğulları: Minsk: Hala
      Boğazlılar: Rusya:Tecina
      Bozalioğulları: Rusya: Hala
      Canbazoğulları: Yalta:Kale
      Cihanoğulları: Moskova: ?

      Çamuloğulları: Kiev: Mermenat
      Çeleoğulları: Kiev-Kursk: Çinçiva
      Çolakoğulları: Varşova-Moskova-Kiev: Hala & Küşüve
      Demircioğulları: Yalta: Ortan
      Dorukoğulları: Moskova: Terpan
      Doşoğullları: Soçi: ?
      Fazlıoğulları: Varşova: Vice
      Ferahoğulları: Kiev: Çanova-Mermenat
      Firiloğulları: Rusya: Mollaveis
      Gülapoğulları: Batum-Sivastapol-Moskova-St.Petersburg-Suwalki: Ortan
      Hacıalioğulları: Tahran: Makrevis
      Hancılar: Rusya: Vice
      Haşiloğulları(Destandaki Ahmet)-Kirova: Kale
      Hisoloğulları: Sivastopol: Kaplıca
      İbrahimoğulları: Sivastopol
      İnceoğulları: Smela (Kiev'in güneydoğusundadır): Mollaveis
      Kavasoğulları: Rusya Küşüve
      Kepenekoğulları: Batum ?

      Kırımlıoğulları: Batum: Çinçiva
      Kotiloğulları: Moskova: Amukta
      Kozizoğulları: Tahran-Akmescit-Moskova-Kiev: Küşüve
      Köseoğulları: Sivastopol: Küşüve
      Kutanisoğulları: Ardeşen Yamaçdere: Harkov
      Kuyumcuoğulları: Moskova-Tahran: Küşüve
      Kürdoğulları: Moskova: Mollaveis
      Lazalioğulları: Moskova: Çinçiva
      Mahmutoğulları: Batum: Mikrun Kavak
      Matiloğulları: Odessa: Hala
      Melikoğulları: Moskova-Tahran: Makrevis
      Mollaömeroğulları: Moskova-Riga: Meleskur
      Musluoğulları: Rusya: Tecina
      Müsellimoğulları: Şam: Mollaveis
      Nasufoğulları: Mogilev: Kaplıca
      Numanoğulları: Kursk-Rostov: Koluna
      Odabaşoğulları: Varşova: Hala
      Ofluoğulları: Moskova-Minsk: Vice
      Okumuşoğulları: Moskova: Habak
      Pelitoğulları: Batum: Mikrun Kavak
      Poladoğulları: Berdiçev: Hala
      Primoğulları: Varşova-St. Petersburg: Hala
      Reyhanoğulları: Batum-Yalta-Sivastopol-Moskova-Varşova: Vice
      Sibilikoğulları: Sivastopol-Batum: Mollaveis
      Şabanoğulları: Rostov: Çat
      Şeyhoğulları: Moskova: Hemşin
      Şişmanhasanoğulları: Yalta: Makrevis
      Takoşoğulları: Leningrad-Moskova-Sivastopol-Varşova: Çinçiva
      Tarakçıoğulları: Tahran-Moskova-Yalta: Makrevis
      Topçuoğulları: Moskova: ?
      Tumanoğulları: St. Petersburg-Varşova: Ortan-Küşüve
      Veziroğulları: Berdiçev: Hala
      Yakupoğulları: Rusya (Kırım): Tecina


      Bu listedeki aile isimlerinin çoğunluğu FAİK OKAN ATAKCAN çalışmalarına dayalı olup bir kısım verilerde Ali Gündüz tarafından yayınlanan
      "Hemşinliler Dil-Tarih-Kültür" kitabından alınma olup, bu aile isimlerinin bir kısmı DR. YUSUF IŞIK tarafından hazırlanmış olup, bu kitapta yayınlanmıştır. Bu bağlamda ilgili kitanbın ismini ve DR. YUSUF IŞIK'ın ismini de belirtmesi iyi olacaktır.


      İkinci olarak çok yakın bir zaman içinde Makrevis Köyü'nden UĞUR BİRYOL'UN bu konu ile ilgili bir kitabı yayınlanacak ve kitabın yayımına başlandığı gün gulapoğlu ailesi sitesinde duyurulacaktır. Bu bağlamda ellerinde Rusya'dan kalma fotoğraflar veya belgeler bulunan kişiler eğer ellerindeki fotoğraf veya belgeleri gönderirlerse, bunları gulapoğlu aile sitesinde ve bu konu ile ilgili faik okan atakcanın belgesel projesinde yayınlamaya çalışacağını ve gönderilecek fotoğraf ve belgeleri de uğur biryolla paylaşacağını belirtmek isterim, uygun bulunması durumunda da kendisinin(UĞUR BİRYOLUN)
      bu belgeleri kitapta yayınlayabileceğini söyledi .
      Belge ve fotoğraflar dışında Rusya'dan kalma hikayelerin Gülapoğlu Ailesi Sitesi (gulapoglu.com.tr.tc) vasıtasıyla FAİK OKAN ATAKCANLA paylaşabilirsiniz.


      bu güzel çalışma için FAİK OKAN ATAKCANA , DR.YUSUF IŞIĞA VE ALİ GÜNDÜZ'e teşekkürler ederim.

      ilgilerini bekliyoruz
      saygılarla..

      BARIŞ OKAY FERAH
      GErçekten çok güzel bir araştırma,ve doğru annemin ve babamın dedelerinden küçükken dinlediklerimle tutuyor benim babamın dedeside rusya gurbetcisiydi ve kazandıgı paralar ticaret yapmak yerine köyde toprak ve güzel bir hemşin konağı vs. yaptırmıştır..

      Gerçi yazıda sadece bizim köyden mollaömeroğulları var ama buna,noranlıları da eklemek lazım...


      Barış kardeşim tekrar teşekkürler.Arşatırmayı bize aktardığın için ellerine sağlık..
      w w w. m e l e s k u r53.com
      Sevgili Barış, açmış olduğum yolda yani avrasyada gurbetçilik ve ticaretin Ayyıldızlı yıldızları; Hemşineli Türkleri'nin taktire değer ticari faaliyetlerinin günümüz insanı ile paylaşılması konusunda gösterdiğiniz ilgiye kalbi teşekürlerimi sunarım. Bu saygı değer cıhanşümul (global=küresel) çalışmalarından dolayı Atalarımızla ne kadar övünsek yeridir. Hepisini rahmetle anıyorum. Bu yolda gösterdiğiniz gayretten dolayı sizede teşekür ediyorum. Op. Dr. Yusuf IŞIK

      Yusuf Işık

      Yusuf Işık hocamız doktorluğunun yanında büyük ber Hemşin araştırmacısıdır da. Onun türküleri bile bulunmaz bir kaynaktır. Kendisi ile tanışmaktan onur duyduğum insanlardan biridir.
      Bu yazıları siteye aktaran Barış Kardeşime de emeği için teşekkür ediyorum.

      benzer bir çok hikaye hemen hepimizde vardır. Anne tarafım Poginalı Avadanoğludur. Onların da yaşadığı benzer olaylardan birni tahmin ediyorum ki bu yazıları aktaran Barış da duymuştur. Çünkü onunla kuzen sayılırız. İkmizin annesi de aynı evden çıkma.
      1917 yılında daha radyo nedir bilinmezken Avadan Dursun'un (Dayımın evinde) Gramofon olduğunu ilk duyduğumda inanamamıştım. O dönemde büyük bir zenginlik yaşayan annemin babası Ahmet Dedem Rus Manatları ile Pazar'a iner. Ancak orada öğrenir ki Manat tedavülden kaldırılmıştır. Bir tahta bavul dolusu Manatların artık bir hükmü de yoktur.
      Yine Ahmet Dedemin Moskova Şeker Bankasında 100 Manat hesabı bulunduğu, bu parayı almak için Bosigzade Tevfik Efendiye Pazar'da vekalet verdiğine dair bir belge de ailemizde mevcuttur.
      Yine Ahmet Dedemin amca çocuklarını birinin Manat yerine kazandıklarını altın olarak biriktirdiğini, Rusya'da ihtilal çıkması ile birlikte sahibi olduğu fırının duvarına bu altınları gömerek sakladığını ve memlekete az biraz para ile geldiğini ve bir daha geri dönemediğini de yaşlılarımdan dinlemiş bulunuyorum.
      Rusya bazı hemşerilerimize büyük servet getirirken bazılarına da büyük bir kısmetsizlik getirmiştir.
      Dedelerim de bu kısmetsizlerden olmuş. Nasip demekten başka ne denilir ki!

      Selam ile...
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Sayın YUSUF IŞIK asıl ben size teşekkür ederim.Bize böyle değerli bilgileri verdiğiniz için.Ben bu bilgileri ortan köyünden FAİK OKAN ATAKCAN dan aldım.kendiside bu konularda araştırmaları var. zaten burda yazılan bilgilerin bazılarıda kendine aittir.Benimde bu konuda bazı çalışmalarım var .Eski yaşanmış ve duyulmuş olayları yaşlılardan dinleyerek kayda geçiyorum.Sadece bu konuda benim kendi sülalemden dinlediğim hikayeler çok fazla.Size tekrar çok teşekkürler.bütün site sakinlerine bir site adresi vermek istiyorum.sadece bir sülale hakında ve hemşinlilere ait bilgiler var var .eşi bulunmaz bir site.faik okan atakcanın kendi oluşturduğu bir site.çok değerli bilgiler ve vidyolar var.tekrar teşekkürler


      http://www.gulapoglu.com.tr.tc/

      şakir abinin dedikleri aslında o insanlar için ne kadar acı olduğunu bir düşünün.o kadar gurbetlerde uğraş sonra ortada da hiçbirşey kalmıyor.evet şakir abi o son dediğin kişi benim dedemin dedesi rusyada ihtilal olunca sadece bir küp kırmızı altınla geliyor(geride kalan altının 3 veya dört katı daha kaldığını söylerler büyüklerimiz.fırını altına gömmüş gelirken. )ve hemşine yerleşiyoır .daha sonra hemşindn ayrılıyor artvin murgula gidiyoır ve orda bir köyü satın alıyor

      7 Eylül 2007 İtibariyle Yenilenen Liste

      Rusya’ya giden Hemşinliler’in Yenilenen Listesi

      Abbasoğulları: Moskova - Simferepol: Zuğa
      Abdioğulları: Rusya (Kırım): Tecina
      Ahmedoğullları: Kiev - Batum: Pazar Bucak Köyü
      Alioğulları: Rusya: Tecina
      Apeloğulları: Batum - Moskova - Polonya: Hala (Yeni)
      Arslanoğulları: Rusya: Gomno
      Avadanoğulları: Moskova (Yeni)
      Aydınoğulları: Riga: Mollaveis
      Bağdasaroğulları: Batum: Hala
      Balıkçıoğulları: Moskova - Mermenat
      Barınoğulları: Rusya: Mollaveis (Yeni)
      Başoğulları: Mozyr (Minsk bölgesindedir) - Başköy (Yeni)
      Begioğulları: Minsk - Tahran: Makrevis (Yeni)
      Bekiroğulları: Rusya: Mollaveis (Yeni)
      Bektaşoğulları: Rusya - Başköy (Yeni)
      Belenoğulları: Rusya: Mollaveis (Yeni)
      Benklioğulları: Rusya: Mollaveis (Yeni)
      Boduroğulları: Minsk: Hala
      Boğazlılar: Rusya: Tecina
      Bosigoğulları: Rusya (Yeni)
      Bozalioğulları: Rusya: Hala
      Burumoğulları: Rostov: Çinçiva (Yeni)
      Canbazoğulları: Yalta: Kale
      Çamuloğulları: Kiev: Mermenat
      Çeleoğulları: Kiev - Kursk: Çinçiva
      Çolakoğulları: Varşova - Moskova - Kiev: Hala & Küşüve
      Demircioğulları: Yalta - Moskova : Ortan (Yeni)
      Dervişoğulları: Rusya: Tecina (Yeni)
      Dorukoğulları: Moskova: Terpan
      Doşoğullları: Soçi: ?
      Fazlıoğulları: Sivastopol - Krakov - Lodz - Zamosc: Vice (Yeni)
      Ferahoğulları: Kiev: Çanova - Mermenat
      Firiloğulları: Rusya: Mollaveis
      Gariboğulları: Moskova: Hala (Yeni)
      Gülapoğulları: Batum - Sivastopol - Moskova - St.Petersburg - Suwalki - Berlin : Ortan
      Hacıalioğulları: Moskova - Tahran: Makrevis (Yeni)
      Haşiloğulları (Destandaki Ahmet) - Kirova: Kale
      Hisoloğulları: Sivastopol: Tobira
      Hoşeroğulları: Rusya: Hala
      İbişoğulları: Batum: Aşağı Şimşirli (Yeni)
      İbrahimoğulları: Sivastopol ?
      İnceoğulları: Smela (Kiev'in güneydoğusundadır): Bodollu
      Kasahoğulları: Batum: Çinçiva (Yeni)
      Kaval(a)oğulları: Novorossisk: ? (Yeni)
      Kavasoğulları: Rusya: Küşüve
      Kepenekoğulları: Batum: ?
      Kırımlıoğulları: Batum: Çinçiva
      Kobaloğulları: Rusya: Badara (Yeni)
      Kotiloğulları: Moskova: Amukta
      Kozizoğulları: Tahran - Akmescit - Moskova - Kiev: Küşüve
      Körhasanoğulları: Krakov: ? (Yeni)
      Köroğulları: Minsk: Küşüve (Yeni)
      Köseoğulları: Sivastopol: Küşüve
      Kukuloğulları: Rusya: Çelina (Yeni)
      Kuşaksızlar: Rusya: Makrevis (Yeni)
      Kutanisoğulları: Harkov: Ardeşen Yamaçdere
      Kuyumcuoğulları: Moskova - Tahran: Küşüve
      Kürdoğulları: Moskova: Mollaveis
      Lazalioğulları: Moskova: Çinçiva
      Mahmutoğulları: Batum: Mikrun Kavak
      Mamuşoğulları: Kiev - Moskova: Tobira (Yeni)
      Matiloğulları: Odessa: Hala
      Melikoğulları: Moskova - Tahran: Makrevis
      Memişoğulları: Rusya: Çinçiva (Yeni)
      Molitefoğulları: Rostov: Koluna (Yeni)
      Mollaömeroğulları: Moskova - Riga: Meleskur
      Mollayusufoğulları: Polonya: Hala (Yeni)
      Musluoğulları: Rusya: Tecina
      Muguloğulları: Rusya: Küşüve (Koboş Mahallesi) (Yeni)
      Müsellimoğulları: Şam: Mollaveis
      Nasufoğulları: Mogilev: Kaplıca
      Noranlılar: Rusya: Meleskur (Yeni)
      Numanoğulları: Kursk - Rostov: Koluna
      Odabaşoğulları: Varşova: Hala
      Ofluoğulları: Moskova - Minsk: Vice
      Okumuşoğulları: Moskova - St. Petersburg: Habak
      Pelitoğulları: Batum - Moskova: Mikrun Kavak
      Poladoğulları: Berdiçev: Hala
      Pirimoğulları: Varşova - St. Petersburg: Hala
      Reyhanoğulları: Batum - Yalta - Sivastopol - Moskova - Varşova: Vice
      Sarıoğulları: Rusya: Habak (Yeni)
      Şabanoğulları: Rostov: Çat
      Şeyhoğulları: Moskova - Hemşin
      Şişmanhasanoğulları: Yalta - Makrevis
      Takoşoğulları: Leningrad - Moskova - Sivastopol - Varşova: Çinçiva
      Tarakçıoğulları: Moskova - Tahran - Yalta: Makrevis
      Topçuoğulları: Moskova: ?
      Tumanoğulları: Rusya - Varşova: Ortan - Küşüve
      Veziroğulları: Berdiçev: Hala
      Yakupoğulları: Rusya (Kırım): Tecina
      Yıldızoğulları: Sivastopol - Batum: Mollaveis (Yeni)

      Aşağıda ismi bulunan aileler okanatakcan@yahoo.com mail adresine başvurmak suretiyle Rusya’ya giden ailelerinin Osmanlı Arşivi’nde bulunan orijinal kayıtlarını (Osmanlıca) edinebilirler.

      Bektaşoğulları
      Burumoğulları
      Dervişoğulları
      İmamoğulları
      Kaval(a)oğulları
      Kibaroğulları
      Molitefoğulları
      Ofluoğulları
      Uzunoğulları

      GURBET RUSYA

      RUSYA GURBETÇİLERİ LİSTESİNDEKİ CİHANOĞLU AİLESİNİN 4.KUŞAĞINDANIM.

      ÇİNGİT'TEN (UĞRAK KÖYÜ) ZAMANIN ŞARTLARINI GÖZ ÖNÜNE ALIRSAK HACCA GİDEN BÜYÜKBABAMIN BABASI HÜSEYİN CİHANOĞLU VE AKRABALARINA İTHAFEN '' HACİİNKİLER'' OLARAK BİLİNİRİZ.

      ANCAK BU KONUDA FAZLA BİR DETAYA ULAŞAMIYORUM.

      ZİRA BÜYÜK BABAM OSMAN CİHANOĞLU BABAM 6 YAŞINDAYKEN 1940 YILINDA ÇİNGİT'TE VEFAT ETMİŞ.

      BÜYÜKBABAMIN BABASI HÜSEYİN CİHANOĞLU'DAN İNTİKAL EDEN VE OĞULLARI OSMAN CİHANOĞLU VE MEVLÜT CİHANOĞLU TARAFINDAN İŞLETİLEN EKMEK FIRINI MOSKOVA'DAYMIŞ. RUS İHTİLALİ İLE BİRLİKTE BÜYÜKBABAM VE KARDEŞİ MOSKOVA'YI TERKETMEK ZORUNDA KALMIŞLAR. İHTİLAL SONRASI BÜYÜKBABAMIN SAĞLIĞI TEKRAR İŞİNE DÖNMESİNE ENGEL OLMUŞ ANCAK KARDEŞİ MOSKOVA'YA DÖNMÜŞ VE BİR DAHA HİÇ GERİ GELMEMİŞ.?? NEDENDİR BİLİNMEZ !!!!

      AMCAM HÜSEYİN CİHANOĞLU GURBET OLARAK RUSYA'YI DEĞİL ANKARA'YI TERCİH ETMİŞ VE BU MESLEĞİ ANKARA'DA DEVAM ETTİRMEK İÇİN UĞRAŞ VERMİŞ VE KARDEŞİ, BABAM, MUSA TEVFİK CİHANOĞLU İLE BİRLİKTE ANKARA'LI OLAN HEMŞEHRİLERİMİZİN DE BİLDİĞİ ÜZERE DALINDA ÇOK POPÜLER VE ZAMANIN EN MODERN İŞLETMESİ OLAN CİHANOĞLU EKMEK FABRİKASINI YILLARCA İŞLETMİŞLER VE BABA MESLEĞİNİ DEVAM ETTİRMİŞLERDİR.

      ÇOK ACIDIR Kİ; AMCAM 42 YAŞINDA KANSERE YENİK DÜŞMÜŞ VE ARAMIZDAN AYRILMIŞ, BAYRAĞI BABAM TAŞIMAYA DEVAM ETMİŞ TA Kİ KANUNİ VE BÜROKRATİK BOŞLUKLAR NEDENİYLE YEĞENİ TARAFINDAN BU İŞLETMENİN YÖNETİMİ BABAMDAN ALINANA KADAR. VE BABAM ATA YADİGARI OLAN BAYRAĞI BIRAKMAK ZORUNDA BIRAKILDIĞI İÇİN CİDDİ BİR ŞEKİLDE SAĞLIĞINI KAYBETMİŞ VE O DA ARAMIZDAN 49 YAŞINDA AYRILMIŞTIR.

      KISA BİR SÜRE İŞLETME ÜRETİME AMCAMIN OĞLU TARAFINDAN CİHANOĞLU ADIYLA DEVAM ETTİRİLMİŞ.

      ŞU ANDA ATALARIMIZIN BİZE BIRAKTIĞI BU İŞLETME MAALESEF UZUN SÜREDİR KİRACIYA TERKEDİLMİŞ VE NAM-I DEĞER CİHANOĞLU EKMEK FABRİKASI'DA TARİHE KARIŞMIŞTIR.

      BEN ŞAHSIM ADINA BAYRAĞI TAŞIMA SANSINA ERİŞEMEDİĞİM İÇİN ÇOK ÜZGÜNÜM VE EMEKLERİNİ ASLA İNKAR EDEMEYECEĞİM ATALARIMDAN ÖZÜR DİLİYORUM.

      İŞ YAŞAMIMDAKİ BAŞARILARIMDA ATALARIMIN MANEVİ VE GENETİK DESTEKLRİNİN BÜYÜK PAYLARI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM..

      Rusya gurbetine çıkan Hemşinlilerden kalan hatıralar.

      Rusya gurbetinin hatıralarından ; muhtemelen 1911 yılları ...

      FOTOĞRAF'IN ÖNYÜZ'Ü

      Ortadaki : Rifat Dedem,
      Sağdaki : Dedemin emicesinin oğlu Maksut dede
      soldaki : Şenyuva köyünden Lazaloğlu Ali ...
      Resimler
      • DEDEM.jpg

        49.24 kB, 0×0, 6,266 defa görüntülendi
      "Güneş sanki veremli bır kızın sönük gözleri gibi yavaş yavaş kapanıyor o da renk vermek istemiyordu"

      Bu cümle Yahya Kemal'in Çalıkuşu isimli eserinden fırlamış çıkmış gibi. Eski zamanlardan eski bir yürek acısının günümüz Türkçesine tercümesidir.

      freewebs.com/ailetarihimiz/tarihibelgeler.htm

      Bu adresteki uzun bir yazının bir satırıdır sadece. 1927'de Halil Atakcan tarafından Trabzon'da kaleme aınmış günlüğünden sadece bir satırdır.

      Bu siteyi mutlaka ziyaret edelim. Orada kendi geçmişinizden çok şeyler bulabilirsiniz.

      Bu siteyi hazırlayan Gülay ailesine teşekkür ediyorum. Bizi zaman tünelinde 100 seneden daha fazla bir süre ve hiç yaşamadığımız bir zamana geri götürüyor. Hiç yaşamadığımız ama okurken sanki anlatılanların bir parçasıymışız ve tıpkı o anı yaşıyormuş hissi veren anıları kalame alanlara da binlerce teşekkürler.

      O saiteden bir küçük şiir....


      Akşam... Akşam... Ey matem doğuran akşam,
      Vahşi sinende bekar kıvıran akşam,
      Ey vuslat, sen onlara daima acı,
      Senin için ancak onlardır duacı.


      Teşekkürler Rıfat Kardeşim.
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...