Vurmayın Türkçe'ye

      SHAKE IT UP ŞEKERİM
      Abi daha açık anlatılamaz dı.
      Woooow !
      SEN CHOOK YAŞA ŞAKİR ABİ


      Baktım ve bunları gördüm. Burada Türkçemiz konusunda derin bir kaygının ince bir mizah ile eleştirilmesi var. Anlamadın mı yoksa?
      SHEN CHOOK YASHA ZEKHİ kardeşim…

      Şimdi gel de buna da bir türkü yazma…

      Bilirsin Zeki Kardeş
      Seni Farklı severim
      Lafını doğru söyle
      Don't shake it up şekerim… :D:D:D

      Not: Bu da Hemşin şivesini İngilizce versiyornu gibi oldu galiba....
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Yabancı kelimeleri kullanmama adına tepkiler takdire şayan ama şu Öztürkçecilik adına Türkçeyi katletmeye ne demeli.Hep söylenir,bir İngiliz 500-600 senelik şair ve yazarlarını lügatsız okur anlar da,bir Türk 50-60 senelik yazıları anlayamaz.
      Mesala bir neden kelimemiz var.Hem soru sorarken kullanılıyor hem,bir şeyin sebebi olarak.

      1. Trafik kurallarına uymamak kazalara NEDEN(sebep)oluyor.

      2. Sen bana NEDEN (niye) kızdın?

      İlk cumleyi ele alalım,burdaki NEDEN kelimesi sebep yerine kulanılmaktadır.Aslında doğrusu;

      Trafık kazaları neden oluyor? sorusunun cevabını verirken;

      Trafık kazalarına uymamak kazalara sebeb oluyor. demektir.

      İkinci cümlede ise NEDEN kelimesi doğru kullanılmıştır.Cümleye ne için,ne diye veya niye anlamları kazandırmaktadır..

      Yine bir cümle:

      " Bu ayrılık neden oldu".Bu cümlenin sonuna suru işareti koyarsanır NİYE olur,nokta koyarsanır SEBEP olur.

      Çok iyi anlaşıyorlardı,bu ayrılık neden oldu?(niye anlamında)

      Adamın kahrına,bu ayrılık neden oldu.(sebep anlamında)

      Türkçe'ye bir Neden'i kazanacağız niye karşılığı Türkçemiz'de mevcut olan,kelimeleri bir bir atıp Türkçe'yi bu kadar bozmanın anlamı ne?Kaldı ki, "neden"ı misal olarak vardim daha böyle neler var ara sıra yazmayı düşünüyorum.Mesela bir kaç gün önce şöyle bir yazım daha vardı sitede.


      "Kahrolası,olası."

      Özellikle 1999 marmara deprreminden sonra basın mensupları ve konu ile ilgili bilim adamlarının ağzından düşmeyen bir kelime var:
      "Olası" istanbul depremi.
      Türkçe'nin,kelimeleri yerinde kullanılması yönünden canına ot tıkayan bir deyiş "olası".
      Muhtemelin yerine,olması mümkün anlamında kullanılıyor.Oysa olası kelimesi ihtimalı değil isteği ve arzu edileni ifade eder.Şöyle ki,kızılan birine körolası,kahrolası,sevilen birine de pirolası denilmektedir.Dua ve beddua şeklinde de algılanabilen bu cümlelerde gerçekleşmesi arzu edilen bir durum vardır.Oysa deprem arzulanan veya istenen bir durum değildir.Bir felekettir.O Zaman niye "olası istanbul depremi" deniyor?

      İhtimal dahilinde anlamında kullanılan muhtemel kelimesi kullanılarak;

      "Muhtemel İstanbul depremi",ya da " olması muhtemel istanbul depremi"
      deseler,dillerini eşek arısı mı sokar?Sırf öztürkçe kullanacağız diye saçmalamak,kelimelerin anlamını bozmak daha mı iyi?

      Bu da bir tür dil yobazlığı değil mi?

      Türkçe Elden Gitmez

      Öztürkçe konuşmak diye bir şey olamaz.Çünkü bugün dilimizde kullanılan Öztürkçe kelime sayısı 2.600 civarındadır. Bu 2.600 kelime ile de dil olmaz. Ama dilimizin bugünkü kelime sayısı böyle bir ayrım yapılmadığı zaman 100.000'i geçmektedir.
      Burada rakamlar ortadadır. Ya 2.600 kelime ile ya da 100.000 kelime ile yaşayacağız.
      Burada şu ayrımı iyi yapmak gerekir: Dilimize herhangi bir dilden bir şekilde girmiş olan ve herkes tarafından yadırganmadan kullanılan her kelimeyi Türkçe kabul edip kullanmak zorundayız. Bu, dili yok edecek bir oluşum değildir. Aksine dili geliştirir. Ama körü körüne olduğu gibi yabanci dilleri alıp kullanmak ( Erovizyon yarışması gibi) dangalaklığın en yüksek seviyesidir. Asıl tehlike böyle durumlardır.
      Ya gündüz kurtaracak, yahut gece alacak,
      Düşmanın bu toprakta ölüsü kalır ancak!
      Bir satır boş kalmasın ölümün defterinde,
      Cesaret yine sağdır vatanın siperinde...
      Pamukçu Hocam;
      Yazınıza genel itibari ile katılıyorum yalnız, dili geliştirme konusunda çekincelerim var.
      Şöyleki ; bundan 50 yıl önce konuşulan dili bugün anlamıyoruz, nedeni ise kelimelerin değiştirilmiş olmasıdır.
      Bir örnek vereyim, "Mecmua" kelimesinin yerine bugün "Dergi" diyoruz.
      Hem dergi hemde mecmua kullanılmıyor.
      Yani biz kelimelerimizi geliştirmek yerine, değiştirmişiz geliştirmemişiz. ;)
      Türkç, kelime türetme yeteneğine sahiptir. Eklemeli dillerin en güzel özelliklerinden biri kelime üretme imkanlarının çok geniş olmasıdır. Kökten kelime türetildiği gibi türetilmiş kelimelere yeniden ekleme yapma imkanı bulunmaktadır.

      Yeni kelimeler türetmek yerine yabancı kelimeleri transef ettiğimiz için bu durum ortaya çıkmıştır.

      Yabancı kökenli olsalar da Türkçeleşmiş kelimelerii söküp atamayız. Bunlar bir zenginlik olabilir, ancak son zamanlarda moda olduğu gibi Türkçe karşılığı olduğu halde "entellik" olsun diye yabancı kökenli kelimeleri kullanarak dilimize sokmanın zenginlikle alakası olamaz. Böyle giderse 20-30 yıl belki daha kısa zamanda Türkçemiz vahim sonuçlarla karşı karşıya kalacaktır. Öyle bir hale gelindiki, Türkçe karşılığı olduğu halde insanlar bunları kullanmaktan imtina etmeye başladılar.

      Dil öğrenmenin başka yöntemleri vardır.Bir an önce yabancı dille eğitime son verilmelidir.

      Anayasamızın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddesi,

      MADDE 3. – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir." der.

      Buna rağmen nasıl oluyorda yabancı dille eğitim yapılıyor bunu da anlayabilmiş değilim.

      Anayasayı korumakla mükellef olan kurumları göreve davet ediyorum. (kim duyacaksa beni:D)


      Türetilen her kelimeye "uydurukça" deyip dışlamak doğru değildir. Gönül, "uydurukça" olmayan, dilimize yakışan kelimeler olsun istiyor ama
      İngilizce, Farnsızca vb. olacağına bizim olsun "uydurukça" olsun demekten kendimi alamıyorum maalesef.
      Mustafa kardeşim,diyorsun ki,mecburiyetten,zorunluluğu kulanacağız,öyle mi?Mesela bilgisayar'ı uydurmak kabul edilebilir,çünkü ya yabancı ismini kullanacaksın ya da uyduracaksın.Peki hasretin yerine özlem,misalin yerine örnek,milletin yerine ulus,medeni yerine çağdaş niye kulanılır?Bunlar en bildik kelimeler artık atamazsın da.Hem o kadar çoklar ki,yaz yaz bitmez.Yanlız bazı kelimeler,yerine konmak istenen kelimeyi karşılayamıyor.Mesela Çağdaş,medeniyi ifade edebilir mi?Ya da medeniyet çağdaşlık mıdır?Medeniyeti dilden atarsak islam medeniyeti yerine İslam çağdaşlığı mı diyeceğiz.İslamın,tarihi yolculuğunda elde ettiği değerlerin toplamını ifade eden islam medeniyeti,aynı çağda olma anlamında kullanılan çağdaşlıkla nasıl izah edilebilir?

      Ya hayat ve ömür'ün yerine kullanılan Yaşama ne demeli.Hele şu -sel -sal ekleri yok mu?Olur olmaz kulanılır?Adam maç sonu yorumunda oyunsal olarak iyi değildik diyor böyle bir kelime var nı?


      Dini'ye dinsel diyor,cinsi'ye cinsel diyor.Peki dinselle dini konuları kasdediyorsun,Cinsel dediğinde ruhanı varlıklara(cinlere) vurgu yapmış olmuyor musun? Çift ss kulanılırsa o başka,Cinssel gibi.Burada harf düşmesi yapılamaz anlam değişiyor.Yani azizim ne gerek var bu zorlamalara?Dilimiz gerçekten çok zengin.Bugünkü Türkçe bir Yahya Kemal asla çıkaramaz,çıkmıyor zaten.Bence ve bir çok dil bilimci aynı kanaattalar ki Türkçe ruhunu kaybediyor.



      Türkçe



      Uydurma söz yapmayız,
      Yapma yola sapmayız,
      Türkçeleşmiş, Türkçedir;
      Eski köke tapmayız.

      Türklüğün vicdanı bir;
      Dîni bir, vatanı bir;
      Fakat hepsi ayrılır
      Olmazsa lisanı bir.
      .

      Ziya Gökalp

      .
      Amenna.
      Yanlış anlaşıldı galiba.

      Dilimizde var olan ve Öztürkçe yada Türkçeleşmiş kelimelerin yerine yeni kelimeler türetilsin demiyorum. Teknolojik gelişmeler sonucunda hayatımıza giren bir sürü cihaz yada terim için kelime türetilsin diyorum.

      Önceki yazımda da belirttiğim gibi Dilimiz kelime türetme yeteneğine sahiptir. Bilimsel bir kurul tarafından kapsamlı bir çalışma yapılmalı ve dilimiz yabancı kelimelerin işgalinden kurtarılmalıdır.

      Türetilen bu kelimelere "uydurukça" deyip dışlarsak bunların yerini doğal olarak İngilizce, Faransızca vb. dillere ait kelimeler alır.Öyle bir hale gelinirki dilimizde karşılığı en güzel şekilde mevcut olan kelimelerin yerine bile artık yabancı kelimeler kullanılmaya başlanır. Günümüzde olduğu gibi.

      "Uydurukça" kelimeler türetelim demiyorum. Eğer bir tercih yapmam gerekirse ki maalesef gerekiyor, İngilizce Farnsızca vb. kelimeler yerine uydurukça olanı tercih ederim diyorum.

      Ehven-i Şer olayı yani;)

      Selam ve Saygılar.

      Karamanoğlu Mehmet Beyi arıyorum.

      Karamanoğlu Mehmet Beyi arıyorum.



      Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
      Bir ferman yayımlamıştı;

      Bu günden sonra divanda, dergahta, bergahta, mecliste, meydanda,
      Türkçe'den başka dil konuşulmayacak diye, Hatırlayanınız var mı?

      Dolanın yurdun dört bir yanını,
      Çarşıyı, pazarı, köyü, şehri
      Fermana uyanınız var mı?
      Nutkum tutuldu, şaşırdım,
      merak ettim,
      Dolandığınız yerlerdeki
      Türkçe olmayan isimlere,
      Gördüklerine,
      duyduklarına üzüleniniz var mı?

      Tanıtımın demo,
      sunucunun spiker,
      Gösteri adamının showman,
      radyo sunucusunun discjokey,
      Hanım ağanın first lady olduğuna şaşıranınız var mı?
      Dükkanın store,
      bakkalın market,
      torbasının poşet,
      Mağazanın süper, hiper, gros market Ucuzluğun damping olduğuna kananınız var mı?

      İlan tahtasının billboard,
      sayı tabelasının skorboard,
      Bilgi akışının brifing,
      bildirgenin deklarasyon,
      Merakın, uğraşın hobby olduğuna güleniniz var mı?

      Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı,
      Beldelerin girişinde wellcome,
      Çıkışında good-bye okuyanınız var mı?
      Korumanın, muhafızın body-guard,
      Sanat ve meslek pirlerinin duayen,
      Itibarın, saygınlığın prestij olduğunu bileniniz var mı?


      Seki'nin, alanın platform,
      merkezin center,
      Büyüğün mega,
      küçüğün mikro,
      sonun final,
      Özlemin,
      hasretin nostalji olduğunu öğreneniniz var mı?

      Iş hanımızı plaza, bedestenimizi galleria,
      Sergi yerlerimizi center room, show room,
      Büyük şehirlerimizi , mega kent diye gezeniniz var mı?
      Yol üstü lokantamızın fast-food,
      Yemek çeşitlerimizin mönü olduğu yerlerde,
      Hesabını, adisyon diye ödeyeniniz var mı?

      Iki katlı evinizi dubleks,
      üç katlı komşu evini tripleks,
      Köşklerimizi villa,
      eşiğimizi antre,
      Bahçe çiçeklerini flora diye koklayanınız var mı?

      Sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik, Vurguncunun spekülatör, eşkiyanın mafya, Desteğe, bilemediniz koltuk çıkmağa sponsorluk diyeniniz var m?'
      Mesireyi, kır gezintisini picnic,

      Bilgisayarı computer,
      hava yastığını air-bag,
      Pekalayı, olur'u okey diye söyleyeniniz var mı?

      Çarpıcı, önemli haberler flash haber,
      Yaşa, varol sevinçleri oley oley Yıldızları star diye seyredeniniz var mı?

      Vırvırık dağının tepesindeki köyde,
      Cafe-show levhasının altında,
      Acının da acısı, neskaaaave içeniniz var mı?

      Toprağımızı, bayrağımızı,
      inancımızı çaldırmayalım derken,
      Dilimizin çalındığını, talan edildiğini,
      Özün, el diline özendiğine içi yananınız var mı?

      Masallarımızı, tekerlemelerimizi,
      Şarkılarımızı, türkülerimizi,
      ninnilerimizi kaybettik.
      Türkçe'miz elden gidiyor,
      dizini döveniniz var mı?

      Karaman oğlu Mehmet Bey'i arıyorum,
      Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı'
      Bir ferman yayınlamıştı...
      Hayal meyal hatırlayıp da sahip çıkanınız var mı?
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...