Bayar ŞAHİN

      Bayar ŞAHİN

      Karadeniz'den Yükselen Bir Ses: Bayar Şahin

      Yeşilin, mavinin, doğanın sesi Bayar Şahin... Doğduğu, büyüdüğü toprakların kültürünü müziğine taşıyan, o kültürün müziğini de insanlara ulaştıran bir sanat elçisi. Doğa harikası köyü Macahel'yi daha 13 yaşında geçim şartları nedeniyle bırakıp İstanbul'a gelirken bir sene sonra babasını kaybetmenin acısını yaşayacağını elbette bilemezdi. Ve bu acının üstüne Almanya'ya ağabeyinin yanına giderken, döndüğünde kendi alanında Türkiye'deki en önemli ses olacağını da... Artvin Borçka'ya bağlı Macahel Köyü'nde dünyaya geldi Bayar Şahin. Bu öylesine bir köy ki, İpek Yolu'nun geçtiği yerlerden biri olmasının yanı sıra görkemli doğası, doğasıyla barışık insanları ve bu barışıklığın beslediği çok sesli müziğin önemli merkezlerinden biri oldu asırlarca. Kitaplara konu olacak böyle bir kültürün mirasçısı olan Bayar Şahin, gurbet ellerde ilk müzik çalışmalarına başladığında kendi yöresinin sesleri, ezgileri de sürekli içten içe uyardı onu. 1980 yılında bağlamayla tanıştığı Almanya'dan döndüğünde Türk Folklor Kurumu'na bağlı olarak Türk Halk Müziği çalışmalarına katıldı. 1983'te İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı olan Belediye Konservatuarı'na girdi. Ve bundan sonra yüreğindekiler aldığı eğitimle birlikte yavaş yavaş dökülmeye başladı notalara.

      1998 yılında Horona Çağrı ile ikinci kez doğdu adeta. Bu albümüyle herkesi horona, Karadeniz folkloruna davet ediyordu Bayar Şahin. Bu çağrısı büyük bir anlam ve derinlik taşıyordu. Hepimizin bildiği gibi el ele tutuşarak oynanan bu folklorik oyun horon, tüm insanları el ele, birlik, beraberlik ve kardeşliğe davet ediyordu. "Ve baştan duyduğumuz heyecanı büyük ölçüde mutluluğa dönüştürerek diğer çalışmalarımızın yolunu açtı" diyor sanatçı bu ilk göz ağrısı için...
      2 yıl aradan sonra ikinci albümü Rüzgara ile çıktı sevenlerinin karşısına. Albüme Karadeniz yaylalarındaki serin ve tatlı esinti adını vermişti; Gurbetteki Karadenizlilerin aklından hiç çıkaramadıkları ve büyük bir özlem duydukları yaylalar ve bu yaylaların serin rüzgarları... Karadeniz'deki doğal ve kültürel güzellikleri yaşatmak ve tanıtmak misyonunu üstlenmişti sanatçı Ada Müzik'ten çıkardığı "Rüzgara" adlı albümüyle.

      Çoksesli gürcü müziğinden beslenerek Gürcistan coğrafyasının özelliklerini müziğine de taşıyan sanatçılarla yola devam etmeye karar veren Şahin, çıktığı Gürcistan seyahatinden sonra yeni bir albüm hazırladı. Bani isimli bu albümde Türkiye'de ve Gürcistan'da söylenen aynı ya da benzer şarkıların harmanlanmasını sağladı. Gürcü etnik enstrümanlarını Anadolu ve batı sazlarıyla kaynaştırmaya çalışan sanatçı, yaklaşık 2 senelik çalışmasının sonunda, polifonisiyle, hikayesiyle, sözleriyle, etnik enstrümanlarıyla kimliğini bulmuş bir çalışma ortaya çıktı... Yerel basının ardından ulusal basının da keşfettiği bu çok özel sanatçı, mütevazılığından hiçbir şey kaybetmeden hem küçük, şirin, onurlu köyünün hem de Lazca ağıtlardan Gürcüce potporilere, her şeyiyle albümlerine taşıdığı Karadeniz'in gururu olmayı sürdürdü, sürdürüyor.



      71OPICdxe8k
      Hak(cc) kuluna eyler nazar
      Dört kalıptan Adem dizer
      Kalleş gelmiş CUMHURİYETİ bozar
      ATAM sana haber olsun

      ENELHAK