Bu yazıyı yazıp yazmamakta çok tereeddüt ettim. Çünkü biliyordum ki birileri bu yazıya üzülecek. Ancak yol diye yapılan rezalet ve yol uğruna yok edilen yüzlerce yıllık bir tarih de benim canımı çok acıttı.
Bildiğiniz gibi önceki Belediye Başkanımız Salim Fırat Cağalver Mezrasına bir yol çalışması başlatmış ve yolu Ortaköy üzerinden bizim Gürgen Dibi dediğimiz Bodoolu ve Mahellesi Göçkenli'nin dağ yolunu birleştirdiği yere kadar getirmişti. Hatta oradan devam eden yol Lorot Boğazı denilen yere 50 metre kala durdurulmuştu.
İşte o yol bu sene Belediye Başkanımız Başar Cumbur tarafından biraz daha ilerletildi. Cağalver Yolu'nun Yokuş Başı denilen yerine kadar getirildi. Bu hizmet için birileri teşekkür edebilir ancak ben teşekkür etmediğim gibi yok edilen bir tarihin hesabını soruyorum.
Arkuluğun Suyu denilen suyun olduğu yer 2 karış çamur deryası bir bataklık olmuş. Kocaman siyah bir borudan parmak kadar bile kalmayan bir su akıyor. Yol kenarlarındaki meehobalar yok olmuş. Lorot Boğazınnda ise bir hilkat garibesi gibi topraktan bir duvar yükselmiş. Dozerci (Yol Mühendisi !!!) aşağıdan girmiş ama rampa açısını tutturamayınca bir daha geri gidip bu sefer yolu biraz daha aşağıdan vurmuş.
Baştan beri defalarca söyledim. Yol medeniyet demektir ama bu medeniyet düşmanlığı gibi.
Medeniyet düşmanlığı! Çünkü yol yapılırken bu işin uzmanlarına hiç danışılmıyor. Çok bilmiş birileri dozere binip dozercviye yol tarif ediyorlar.
Oysa bu yol eski patika yolun 15-20 metre aşağısından gidebilirdi. Hatta Lorot Boğazına da hiç girmezdi.
Paçhanın Önü denilen yerden eskiden Lorot Boğazına sırttan bir yol didiyordu. Şimdi tamamen orman olmuş bu yol ile Lorot Boğazını koruyabilirdik. Arkuluğun Suyu ve yüzlerce yıllık patika yollarımızı da koruyabilirdik. Oysa kolaycılık adına ve hiç bir plan programda olmayan, sırf birileri istedi diye kültürümüzü ve geçmişimizi yok etme pahasına bu yolk yapıldı.
Ben buradan sorumşlulara sesleniyorum.
Eğer bu kafada gideceksek Allah rızası için o yolu daha aşağıya götürmeyin. Yoksa Cağalver deresine inen dozer o dereyi de yok edecek. O Derede bulunan 4-5 tane dünya cenneti vadilerimizi de yok edecek.
Birileri Cağalver Deresine Su Fabrikası diye yırrtınıyor. Eğer o yol tamamlanırsa yarın birilerinin oraya da HES yapmayacağının hiç bir garantisi yok.
Hiç olmazsa bu dereyi ve ordaki cenneti koruyalım.
Birilerinin birilerinden farkı olduğuna inancımızı yitirmeyelim.

İşte Lorot Boğazının eski ve yeni hali....

Bu da Arkuluğun Suyu. Eski ve yeni hali...

Yazar: virane Tarih: 01.09.2007 Saat: 09:40

bu oluşumda elbet doğa tahrip olacak bazi ziyan ve zararlar olcakak.

Sevgili Ziya Kardeşim;
Acaba neyi savunuyorsun? Önce bunu açıklayabilir misin?
Yol medeniyet demektir. Ancak medeni olmanın ilk şartı yasalara saygılı olmaktır. Bu ülkede yolların nasıl ve nerelerden yapılacağına dair yasalar var. Kontrolleri kimler yapacak, yol nereden gidecek, hangi yol yapım tekniği kullanılacak vb. konusunda uzmanlar vardır ve kararı da onlar verir.
Parası olanın dozerin dozerin üzerine çıkarak yol yaptığı bir yerde mahkemeler de gereğini yapar. Hazindak ve Samistal yolu buna örnektir.
Paçhanın Önün'nden Lorot Boğazına sırt üstünden bir yol vardı. O yol orman olup kapandı. Yol oradan gidebilirdi. Lorot'a gelmeden 10-15 metre aşağıya inerek patikaların altından şimdiki gittiğe yere giderdi. Hem yol dajha güzel olurdu hem de o yüzlerce yıllık patikalarımız ve Arkuluğun Suyu yerinde kalırdı. Bunu savunmak mı sence yanlış?
Doğrusu doğayı, tarihi ve kültürümüzü yok eden yapım mıdır yoksa benim teklif ettiğim midir?
Cağaelver Yolunun yapılmasına kim karar verdi? Kimlere danışıldı? Kimin fikri alındı? Bu konuda hiç bir bilgim yolktur. Senin varsa yazarsın biz de öğreniriz. Eğer bu karar encümen ile birlikte alınmış ve Hemşinlilere ilan edilmişse diyecek tek sözüm yok. Ancak birileri birileri ile gizlice görüşmüş, dozercinin cep harçlığı ve dozerin mazotu birilerince karşılanmış ve birileri tarafından güzergah tespiti yapılarak işe başlanmışsa buna karşıyım ve her zaman da karşı olacağım.
Hiç kimsenin ama hiç kimsenin tarihimizi, kültürümüzü, doğamızı yok etmeye hakkı yoktur. Hiç kimsenin yaslarda belirlenen uygulamalar dışında bir şey yapmaya da hakkı yoktur. Bunu yapanlar bir de yasaları uygulamakla yükümlü kişiler ise hepimizin yakasına yapışma hakkımız vardır. Çünkü bu ülkede yasaların dışında hiç bir yasadışı güce saygım yoktur.
Elbette ki yapılan her hizmetin artıları ve eksileri oalcaktır. Bilim bu artı eksiyi tartarak tolore edilebilir bir zarar ve en yüksek verim ister. Buna karşı olmam. Ancak acaba Allah'ın dışında hangi güç o yüzlerce yıllık patikalarımızı geri getirebilir? Ya da hangi güç Arkuluğun Suyunu eski yerine koyabilir?
Tahribat büyüktür. Ben bu tahribatın hesabını soruyorum. O yolu gördüğüm ilk andan itibaren de hayal kırıklığı yaşıyorum.
Çünkü birilerinin birilerden farklı olduğuna inanıyordum. Ama gördüm ki arada öyle büyük bir fark da yokmuş.

Not: Bu sene Cağalver'e 2 sefer gittim ve ikisinde de araba ile gittim. Bunun rahatlığını yaşadım. Bir kere daha söylüyorum. Yola değil "Ben yaptım oldu" zihniyetine karşıyım.

Sevgili Emin Kardeşim;
Cağalver adının (Haber al-ver) anlamına geldiğini ilk kez senden duydum. Herhalde bu kopnuda bir şeyler biliyor olmalısın.
Cağalver'de Kilisenin Tepesi denilen bir yer var. Ancak orada ne kilise ne de başka bir şey yok. Hemen heryere hakim bir tepede olan yerde sadece yıkıntılar vardır. Bildiğim kadarı ile bundan 15-20 sene kadar önce orada resmi izinli bir de kazı yapıldı. Şu anda tamamen orman dokusu içinde kaybolmuş durumda. Hoş eskiden de görülecek birşeyi yoktu.
Dediklerin oalbilir ama önce orada orman dokusunun tamamen temizlenmesi gerekir ki o harabeler ortaya çıksın. Bir de yapılan kazıda ne tür tahribatlar oldu bilinmiyor.
Benim duyduğum Roma Döneminnde Romalşılar henüz Hıristiyanlığı kabul etmedikleri için orada yaşayan insanlar inandıkları dinin ibadetlerini yapmak için çevre illerden oraya gelir, bir kaç gün kalır ve ibadetlerini yaparak dönerlermiş.
Senin de söylediğin gibi o tepe Hemşin'deki diğer tüm kaleleri görecek bir tepededir. Bu konu ile ilgili herhangi bir kaynağa rastlamadım ama araştırılsa belki birşeyler bulunabilir.
Eskiler orada bir de havzan bulunduğunu söylerler ama ben öyle bir şey görmedim. Ancan orada eskiden bir su kaynağı olduğu da biliniyor.

Sevgili Ziya Kardeşim;
İnanıyorum ki "Hemşin'in geleceği ne olacak" diye bir kaygın var ve bu sebeple birşeyler yapılmasını canı gönülden istiyorsun. İnan ki bunu ben de senin kadar istiyorum. Ancak şartlarımı sıraladım. YASALARA VE BİLİME SAYGI... Ne fazlası ne eksiği. Tüm istediğim budur.

Bundan 3 yıl önce benim organize ettiğim bir Cağalver Gezisi yaptık. O geziye 65 kişi geldi. Gelenler sadece Hemşinli değildi. Rize'nin hemen her yerinden dostlarımız ve kardeşlerimiz geldiler. Ben bunun dışında Cağalver adına bir etkinlik duymadım. Hele orda bir festivali hiç duymadım. Zannederim bazı şeyleri yanlış biliyorsun.
Yazının bir yerinde Çay Fabrikası demişsin. Bu konuda ne kadar hassas olduğumu zannederim her Hemşinli biliyor. O fabrika Hemşin'e mutlaka yapılmalı. Bu Hemşin'in en az 50 senesini kurtarır. Göçü de büyükj oranda durdurur. Bu konuda hemen herkes birşeyler yaptı. Ancak ben ve bir çok Hemşinli kardeşimiz Hemşin'e HES yapılmasına karşıyız.
Bilmiyorum bu tür bir HES'i hiç gördün mü? Hemşin'e eğer o HES yapılırsa (Bu yasal olarak mümkün değildir) ortada Hemşin diye bir şey kalmaz. Sadeçe Çarşıbaşından Hafızın Burnuna kadar bir deremiz kalır ki ona da dere demek mümkün değildir.
Ben benzer bir çok proje gördüm. O projelerin yapıldığı yerlerde artık dereden bahsetmek mümkün değildir. Derenin ortasında 2 metre yüksekliğinde ve dere yatağı ile devam eden çakıl ve taş dolgu, onun yanında da 2 karış bir su akıyor. Buna dere demek mümkünse buyur o projeyi destekle.
İşin daha vahim yönü ise o projeyi yapanlar açıkça yalan söylüyorlar. Hazırladıkları Proje Tanıtım Raporu baştan aşağı yalan ve bilime ve yasalara aykırı hususlar ile dolu.
O HES Projesi Hemşin'i işsizlikten kurtaramaz. Çünkü kendileri Proje Tnaıtım Raporunda iş devam ederken 25 kişi, iş bitince 10 kişi çalıştıracaklarını söylüyorlar. O kişiler de 1-2 kişi dışında Hemşinli olmayacaktır. Sadece bir tane Elektrik Teknisyeni ve bir tane bekçi kadrosu için Hemşin'in istikbalini hiç kimse tehlikeye atamaz.
Sen de söylüyorsun. Hemşin'in geleceği turizmdedir. O dere ya da dereler olmasa turistler neyi görmeye gelecekler?
Bize diyorlar ki derenin suyunun %16'sını bırakacağız. Oysa kendi hazırladıkları raporda ilk regülatörden suyun %3'ü, 2. regilatörden suyun %4'ü, 3. regilatörden ise suyun %5'i bırakılacağını yine kendileri Enerji Bakanlığındaki toplantıda söylüyorlar. O kadar su bırakabilmeleri içn o dereden bir saniyede 5,5 metreküp su aklması gerekir. Yarın Nihiyedeki köprüden dereye bir bak. O dereden o kadar su akyor mu?
Hemşin deresi ile güzel,
Hemşin deresinde balıkları ile güzel,
Hemşin derenin sesi ile güzel...

Bu güzellikleri bizden çalmaya hiç kimsenin gücü yetmez. Bunu herkes böyle bilsin. Çünkü Hemşinli de yasalar da doğrudan ve bizden yanalar.
Hiç kimsenin parasının gücü Hemşin'in bağrını delmeye yetmeyecektir. Bunu gelecekte bu ülkedeki yasalar gösterecektir.


Not: O projeyi yapanlara bir teklifim oldu. Söylediğim aynen şu,
"Gelin Hemşin'de çevreye uygun ve deremizi yok etmeyen projeler ile yatırm yapın ve Değirmen Tipi Santrallerde elektrik üretin. O elektriği de bize satın. Sizin müşteriniz olalım. O projeleri yaparken de gerekirse hep birlikte gelip sizlere işçilik yapalım.
Kabul etmediler!
Çünkü onların ne memleketin ekelktir üretimine katkı koymak ne de Hemşin'e gerçek bir yatırım yapma niyetleri var. İşe sadece mali boyutundan bakıyorlar. Eğer öyle olmasa Proje Tanıtım Raporunda bilime aykırı bu kadar yalanları koymazlardı.

Sevgili Yasin Kardeşim;
Bir konuda gerçekten haklsın. O projeyi yapan firma projede bir sürü yalan söylüyor. Bizler bunu biliyoruz ama maalesef demek ki Hemşinlilere bu yalanı yeterince duyuramamışsız. Bu eksikliği en kısa zamanda gidereceğiz. Bu eksikliğimizden dolayı da hepinizden özür diliyorum.
Ancak bu tartışmalar bu sitede şirketin Genel Müdürü Abdül Muhsin Akarsu ile tartışıldı. Biz sorularımızı sorduk o da cevaplarını verdi. Ben de o cevaplar üzerine yorumlarımı yaptım. Bu yorumlarımdan sonra da tartışma kesildi. Çünkü Sayın Akarsu'nun söyleyeceği bir şey kalmamıştı. Bundan sonrası mahkemede söylenecek. Son kararı da bu ülkenin mahkemeleri verecek.

Sevgili Ziya Kardeşim;
O tartışmaların ayrıntısı için şağıdaki adrese bakabilirsin. Tüm tartışmalar orada vardır.

hemsinliyiz.biz/thread.php?thr…74&hilight=HEM%DE%DDN+HES