Dedelerimizin Doğduğu Topraklar Temizdi

      Dedelerimizin Doğduğu Topraklar Temizdi

      Modernleşen toplumlarda geleneksel tarım uygulamalarının yanında daha az ürün kaybı ve kaliteli ürün elde edebilmek için özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra tarım ilaçlarının geliştirilmesi, üretilmesi ve kullanımı artmıştır.
      Tarım ilaçlarının (pestisit) bilinçsiz ve kontrolsüz kullanımı sonucu insan ve çevre sağlığı olumsuz etkilenmektedir. Tarım ilaçlarının insan sağlığına olumsuz etkisi ilacın üretiminde çalışan, ilaç uygulaması yapan ve uygulama yapılmış alanda çalışan işçiden başlayıp ilaçlı ürünü yiyen kişiye hatta doğacak çocuğuna kadar söz konusu olabilmektedir. Ayrıca hedef dışı canlılara etkisi sonucu doğal dengenin bozulması, hava, toprak ve su kirliliğinin oluşması da sorunun önemli bir boyutunu oluşturmaktadır.
      Tarım ilaçlarının uygulandığı ürünlerde kalıntı problemlerinin ortaya çıkması insan sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bu etkiden ötürü pek çok ülke öncelikle satın alacağı meyve ve sebzelerdeki kalıntı oranının izin verilen kalıntı limitinin altında olmasına dikkat etmektedir. Sebze, meyve ihracatı yaptığımız ülkelerde yapılan analizler sonucu bulunan tarım ilacı kalıntıları bu ürünlerin geri dönmesine sebep olmaktadır. Bu da ülkemizin dış pazarda sorunlar yaşamasının nedenlerinden biridir.
      Bölgemizde yapılan çay tarımında kimyasal gübre kullanımı büyük orandadır. Bu gübrelerin kullanılmadığı arazi nerdeyse yok denecek azdır. Çiftçimiz ineğini besleyeceği ot alanlarında da bu gübreleri kullanmaktadır. Bilinçsizce kullanılan gübrelerin sonucunda da toprağımızın asitliği giderek artmakta ve verimsizleşmektedir. Kivi yetiştiriciliğinin başlamasıyla topraklarını analiz ettirerek doğru gübreleme yapmayı düşünenler, topraklarımızın son durumunu görmüş olacaklardır. Yıllardır bizi besleyen, büyüten topraklarımızdan hep verim bekliyoruz da biz topraklarımız için neler yapıyoruz?
      Yıllardır çay tarımında sadece kimyasal gübre kullandığımızdan, tarım ilacı kullanılmadığından övünürüz. Dünyada tarım ilacı içermeyen çay “Türk çayı” dır deriz. Yaşanılan gelişmelerse aksini göstermekte. Çay üreticisi köyden şehre göç etmekte, sadece yaz döneminde çayını toplamak için köyüne dönmekte ya da günlükçülerle çayını toplatmakta. Bu durumda da her evin ahırında bir tane de olsa bulunan ineklerimiz yok artık. İnekler olmayınca da çayların arasında bulunan otlar da üreticinin işini zorlaştırmakta. Çoğu zaman biçilen otları alacak kimseyi bulamamaktan şikayetçi üretici. Yarıcılarımız da inek beslemekten çoktan vazgeçmiş. Durum böyle olunca da çayların arasında kalan otlar için bir çözüm bulunması gerekmekteydi. Çözüm bulmakta da geç kalmadık. Yabancı ot ilaçları mucize çözüm olarak raflardaki yerini aldı. Öyle ki; ”Bir ilaç var, otlara atıyorsun, tertemiz yapıyor” diye kulaktan kulağa dolaşmaya başladı. Bunu duyan da, merak ve heyecanla ilaçları almaya. Daha önce tarım ilacı nedir, nasıl kullanılır diye bilmeyenler bu kez mucize ilaç diye kullanmaya başladı. Bu ilaçları kullananlara sorduğumda hiç biri ne derece zehirli olduğunu bilmiyor, sadece yeni bir buluş gibi heyecanla anlatıyor.
      Yabancı ot mücadelesinde kullanılan tarım ilaçları herbisitlerdir. Bitki koruma ürünleri içinde en geniş grubu oluştururlar. Modern toplumlarda tarımsal üretimler ürünlerdeki yabancı ot mücadelesinde kullanılan herbisitlere bağlıdır.
      Yurdumuzda da pek çok tarım alanında herbisitler kullanılmaktadır. Hektarlarca alanda yabancı otları mekanik yollarla temizlemek hem maliyeti artıracak hem de zaman kaybına neden olacaktır. Herbisit kullanılmayan alanlarda yabancı otların kültür bitkisine verdiği zarar sonucu verim düşük olacaktır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı hazırladığı talimatlarda hangi bitkide, hangi tarım ilacının kullanılacağını belirtmiştir. Çay tarımına baktığımızda bakanlığımızın talimatlarında çay tarımında kullanılacak herbisit bulunmamaktadır. Çünkü daha önceleri bu tür bir ihtiyaç doğmamıştır. Şu an yapılan uygulamaya göre de düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bu şekilde bilinçsiz kullanım hem çay tarımına, hem toprağımıza, hem topraktan yeraltı sularına sızarak sularımıza, derelerimize, hem de gıda zinciriyle insan sağlığına zarar verecektir.

      Tarımsal üretimde kullanılan kimyasalların (ilaç, gübre gibi) olumsuz etkilerinin insan ve toplum sağlığı üzerindeki zararları artarak kendini hissettirmeye başladığı günümüzde tüm bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla kimyasal gübre ve tarımsal savaş ilaçlarının hiç ya da mümkün olduğu kadar az kullanılması, bunların yerini aynı görevi yapan organik gübre ve biyolojik savaş yöntemlerinin alması temeline dayanan Ekolojik Tarım Sistemi geliştirilmiştir. Dünya ekolojik tarım sistemine geçerken, biz tam aksini yapıyor, kimyasal mücadeleyi yeni keşfediyoruz.
      Yabancı otlarla mücadelede biyolojik mücadele de günümüzde önem kazanmaktadır. Her sorunu biyolojik mücadele ile çözemeyiz. Ancak her şeyin ilk ve tez çözümü olarak da kimyasal mücadeleyi düşünmemeliyiz. Bizlere mucize diye sunulan çözümleri uygulamadan önce araştıralım, sonuçlarını düşünelim.
      Engebeli bir araziye sahip olan bölgemizde topraklarımız çok az. Dedelerimiz, ninelerimiz bu dağlık araziyi tarıma açmak için aylarca, yıllarca uğraşmış. Bizlerse elimizdeki toprağı bilinçsizce kirletiyoruz. Dedelerimizin doğduğu topraklar temizdi, ya torunlarımızın doğacağı topraklar? Toprağımıza sahip çıkalım. Yarınlara bırakacağımız mirasımız olan topraklarımız verimsiz, kirli topraklar olmasın.
      RİZE VALİLİĞİ Tarım İl Müdürlüğü'nden gelen cevap aşağıdadır:


      Sayın İlknur ÇOLAK

      Göndermiş olduğunuz E-posta iletisinde belirttiğiniz ilimizde yabancı otlar için kullanılan Bitki Koruma Ürünleri ( pestisit) genelde Glyphosate Isopropylamine Tuzu etkili maddesi içeren, Bakanlığımız tarafından farklı firmalar adına ruhsatlandırılan, seçici olmayan, yapraklar tarafından alınan sistemik etkili yabancı ot ilacları (Herbisit)’dır. Bu nedenle uygulama alanında yabancı otlarla birlikte kültür bitkilerinin de kurumasına neden olurlar. Bundan dolayı sadece kültür bitkisi olmayan alanlardaki yabancı otlar için ruhsatlandırılmış olup; çay alanlarında kullanılmaları yönünde herhangi bir teknik talimat bulunmamaktadır.

      Bitki koruma ürünlerinin ruhsatlandırılmasında; çevreye ve hedef dışı canlılara olan etkileri üzerinde uzun yıllar araştırma ve denemeler yapılmakta olup; bunun sonucunda olumsuz etkileri olmayan veya kabul edilebilir değerler altında olan ürünlere ruhsat verilmektedir. Bu nedenle Bakanlığımız tarafında ruhsatlandırılan bir ürünün teknik talimatlarda belirtilen önlemlerin alınarak; ilaç etiketinde ve talimatlarda belirtilen alanlarda ve uygun doz kullanılarak,uygun zamanda ve uygun ilaçlama tekniği ile yapılması hem toprakta birikmesini hem de hedef dışı canlılara etkilerini kabul edilebilir değerler altında kalması açısından önemlidir.
      Sonuç olarak Bitki Koruma Ürünleri Zirai Mücadele Teknik Talimatlarında belirtildiği şekilde uygun zamanda, uygun dozda ve uygun ilaçlama tekniklerini kullanarak yapılması olumsuzlukların görülmemesi açısından önemlidir. Bu bağlamda İl Müdürlüğümüzce ilaçlamaların teknik talimatlara uygun olarak yapılması için Zirai Mücadele İlaç Bayileri ve çiftçilerimize yönelik olarak eğitim çalışmaları yapılmaktadır.



      Çay Tv den gelen cevap ise:

      ilknur hanım merhabalar.
      kapmanyanın ismi bile bu alanda yapılması gerekli çalışmalar için ciddi motivasyon oluşturmaya müsait. bu alanda yapılacak çalışmalar için her zaman görüş ve önerilerinizi bekleriz.
      saygılar



      cayeli.org.tr/modules/newbb/vi…ost_id=6066#forumpost6066
      " akıl ve gönül ; insan ...
      Sayın İlknur ÇOLAK

      Çok çok önemli bir konuyu gündeme getirmişsin. Bu konu benimde en çok önemsediğim konulardan biri. Çalıştığım Kurum gereği bir çok kişiden bu ilaç (ilaç değil zehiri) kullandığını duydum. Çay Tarımı maalesef tarım olarak algılanmıyor. Kışın gurbetçi, yazın Tarımcı olan insanlarımız işin kolayına kaçıyor. Ve hiç bir şekilde biligi almadan bunları kullanıyor. Bunu kullandığını söyleyenlere, çay tarımına en büyük ihaneti yaptıklarını, ve asla kullanmamalarını söylüyor ve ikna etmek için büyük çaba sarfediyorum. Biz Çay Tarımında hiç bir kimyasal (gübre hariç) kullanmadığımızı gururla yaymaya çalışırken bu çok yaygın olmasada ot öldürücü kulanmanın çayımızı dünya piyasasında (ki yeri zaten çok az) yok etmeye yeter, diye anlatmaya çalışıyorum.. İl Tarım Müdürlüğünün bunla ilgili bir çalışmasına rastlamadım. Herhalde sadece yazışmalar yapmışlardır. Çaykur bu konuda daha duyarlı. En azından üreticilerle yakın, birebir ilişkide olan arkadaşların duyralılığı en üst seviyede.. Bu konuda tüm arkadaşların kendi ailelerine, yakınlarına bu konunun önemini anlatmalı, kullananları uyarmalarını söylemeli, hatta Çaykura ve İl ve İlçe Tarım Müdürlüklerine bunları bildirmelerini söylemeliyiz.. Bu bizim vatandaşlık ve insanlık görevimizdir..

      Teşekkürler...

      Selam ve sevgiler...
      Kulaksız işitmek dilsiz ifade
      Canım cananındır edem iade
      Vücut bir camidir vicdan seccade
      Onun bunun çıkarına seremem
      Tarım ilacı nedir ?
      Öncelikle bu konuda herkesin anlayabileceği bir bilgi vermek isterim.

      5-10 gram kadar bir kimyasal madde alınarak 50 kiloluk kaolenle iyice karıştırılır. (Kaolen katkı maddesidir. Kimyasal bir zararı yoktur). Sonra bu toz olarak torbalanır.
      Bu torbadan 1 Kg. Toz alınarak 100 litre suda çözülür. Bu 100 lt:'lik çözelti 1 Dönümlük bir sahaya atılır. 100 dönümlük sahada kullanıldığı zararlıdan bir tane bile bırakmaz.
      Varın hesabı siz yapın. Kimyasal maddenin ne kadar tehlikeli olduğunu hesaplayın.
      Tarım ilaçlarını daha büyük bir tehlikesi daha vardır. Bazı tarım ileçları sistemiktir. Yani atıldığı alandaki bitkilerin hücre yapısına girerler. Patates, fasülye, mısır hatta kullanıldıysa çay'ın bile hücre yapısına sirayet ederler. Bu sebeple bir çok sistemik tarım ilacı Avrupa'da yasaklanmıştır.

      Tarım ilaçlarının bir başka tehlikesi ise doğada çok uzun süre komtamine olmamasıdır. Bu sebple yeraltı sularına karışmakta ve yağan yağmurlar ile derelere inmektedir. Buradaki balıkları da etkilemekte ve bir şekilde de soframıza dönmektedir.

      Çay tarımında ilaç kullanılmayan tek ülke Türkiyedir. Bu sebeple tarım ilaçları mutlaka çok dikkatl,i ve ciddi araştırmalardan sonra kullanılmalıdır. Çünkü bilinçsiz kullanım ekolojik dengeyi de bozabilir.
      Şöyle ki ; Memleketimizde çay zararlısını bulunmamasının sebebi bölgemizde yetişen bir bitki ya da canlı türü olabilir. Tarım ilacı uygulanması ile bu bitkiyi ya da canlıyı yok ettiğimiz takdirde ekolojik dengeyi bozabilir ve çay zararlısının çoğalmasına sebep olabiliriz.
      Kişisel olarak herkese büyük görevler düşmekte ancak en büyük görev Çay-Kur'a düşmektedir. Bu konuda mutlaka ciddi çalışmalar yapmalı ve sonucundan herkesi haberdar etmelidir.

      Size ekolojik denge ile ilgili bizzat şahit olduğum bir örnek vermek istiyorum ki, ne demek istediğim daha iyi anlaşılsın.

      Afyon'un Çay İlçesinde SEKA'nın bir kağıt fabrikası var. Bu fabrika hammadde olarak o civarda bulunan bir gölde yetişen sazları kullanıyor.
      Göldeki sazlıklar civbardaki 4-5 köy arasında paylaştırılmış. Köylüler zanaı gelince kayıklar ile göle inip sazları kesip fabrikaya satıyorlar. Senelerce bu şekilde devam eden göl hayatı sonunda fabrikanın köylülere ek gelir olsun diye göle Aynalı Sazan yumurtası atması ile değişiyor.
      Saazlar 1 metre kadar uzadıktan sonra su seviyesindeki yerden çürüyor ve kırılıyorlar. Sebebini uzun müddet araştırdıktan sonra buluyorlar.
      Daha önce o gölde 5-6 cm. boyunda siyah bir balık varmış. Bu balıklar sazların su seviyesinde gövdesine yapışan bir bit türü asalağı yiyerek yaşıyormuş. Aynalı Sazanlar işte bu balıkları yemeye başlamışlar. Bu balıklarda iyice kıyıya doğru kaçmışlar. Bu sebeple de bitlerin sayısı artmış ve sazları yiye yiye çürümesine sebep olmuşlar.

      Umarım ki ekolojik dengenin ne olduğunu herkes anlayabilir.

      Selam ile...
      Hala tanımamışlar / Hemşin'deki BİZ'leri / Hemşin temizleleyecek / İçindeki TİZ'leri...
      Konuyla ilgili olarak Çaykur'a, Tarım İl Müdürlüğü'ne, medya kuruluşlarına ve pek çok haber sitesine yazı yazdım. Tarım İl Müdürlüğü kontrollere ve çiftçi eğitime başladıklarını ifade ettiler. Çay Tarımında yasak olan herbisit kullanımını engellemek için konuyu gündemde tutup, zararlarından habersiz olan herkese duyurmamız gerekmekte. Bu ilaçları satın aldıkları halde kullanmalarını önelediğimiz pek çok kişi olduğunu da ifade edebilirim. Dünya organik tarıma doğru giderken biz tersini yapmayalım. Tarım ilacı kullanımı çok az olan yöremizde doğru gübre kullanarak, toprak yapısının bozulmasının da önüne geçmeliyiz. Organik gübre kullanımının yaygınlaşması bunu sağlayacaktır ama kim evinde inek besleyip çay bahçesini gübreler? Piyasada satılan organik gübrelerin kullanılması teşvik edilmeli fakat maliyet hesabı yapıldığında tercih düşük olabilir. Yine de üzerinde çalışma yapılmalı ki; az olan topraklarımızı da kirletip kaybetmeyelim.